HÂKİMLER
1 Yeşu’nun ölümünden sonra+ İsrailoğulları Yehova’ya şöyle sordular:+ “İlk olarak hangimiz Kenanlılarla savaşsın?” 2 Yehova şöyle cevap verdi: “Yahuda kabilesi savaşacak.+ Memleketi onların eline teslim edeceğim.” 3 Bunun üzerine Yahuda kabilesi, kardeşleri Şimeon kabilesine şöyle dedi: “Bizimle gelin, payımıza düşen topraklardaki+ Kenanlılara birlikte saldıralım. Sonra da biz sizin payınıza düşen topraklara geliriz.” Böylece Şimeon kabilesi onlarla gitti.
4 Yahuda kabilesi saldırıya geçince Yehova Kenanlıları ve Perizzileri onların eline teslim etti.+ Böylece Bezek’te 10.000 kişilik bir orduyu yenilgiye uğrattılar. 5 Kenanlılara+ ve Perizzilere+ saldırmak için Bezek’e gittiklerinde orada Adoni-bezek’i buldular ve onunla savaştılar. 6 Adoni-bezek kaçınca onu kovaladılar ve yakalayıp el ve ayak başparmaklarını kestiler. 7 Bunun üzerine Adoni-bezek şöyle dedi: “70 kralın el ve ayak başparmaklarını kestirdim. Onlar soframdan düşen kırıntıları toplardı. Tanrı bana yaptıklarımı ödetiyor.” Sonra onu Yeruşalim’e+ getirdiler ve orada öldü.
8 Ayrıca Yahudaoğulları Yeruşalim’e saldırdılar+ ve orayı ele geçirdiler. Halkı kılıçtan geçirip şehri ateşe verdiler. 9 Sonra dağlık bölgede, Necef’te ve Şefela’da+ yaşayan Kenanlılarla savaşmaya gittiler. 10 Yahuda kabilesi Hebron’da yaşayan Kenanlıların üzerine yürüdü. (Hebron’un önceki adı Kiryat-arba’ydı.) Şeşay, Ahiman ve Talmay’ı yendiler.+
11 Oradan Debir halkı üzerine yürüdüler.+ (Debir’in önceki adı Kiryat-sefer’di.)+ 12 O zaman Kaleb+ şöyle dedi: “Kim Kiryat-sefer’e saldırıp orayı ele geçirirse, kızım Aksa’yı ona eş olarak vereceğim.”+ 13 Kaleb’in küçük kardeşi Kenaz’ın oğlu+ Otniel+ orayı ele geçirdi. Kaleb de kızı Aksa’yı ona eş olarak verdi. 14 Kız eve giderken kocasına babasından bir tarla istemesini söyledi. Sonra eşeğin üzerinden indi.* Kaleb de “Kızım, ne istiyorsun?” diye sordu. 15 Kız şöyle dedi: “Lütfen bana armağan olarak Gullot-maim’i* de ver, çünkü güneyde verdiğin bölge* kurak bir yer.” Böylece Kaleb ona Yukarı Gullot’u ve Aşağı Gullot’u verdi.
16 Musa’nın kayınbabasının+ soyu olan Keniler,+ Yahudaoğullarıyla birlikte hurma ağaçları+ şehrinden ayrıldılar ve Arad’ın+ güneyindeki Yahuda Çölü’ne gittiler. Orada onlarla birlikte yaşamaya başladılar.+ 17 Yahuda kabilesi, kardeşleri Şimeon kabilesiyle birlikte Tsefat’ta oturan Kenanlılara saldırdı ve orayı tamamen yok ettiler.+ Bu yüzden şehrin ismini Horma* koydular.+ 18 Yahuda kabilesi daha sonra Gazze,+ Aşkelon+ ve Ekron’u+ çevrelerindeki topraklarla birlikte ele geçirdi. 19 Yehova Yahuda’yla beraberdi ve dağlık bölge Yahuda’nın oldu. Ancak ovada oturanları kovamadılar; çünkü o halkın, tekerlekleri demir bıçaklı savaş arabaları* vardı.+ 20 Musa’nın söz verdiği gibi Hebron şehrini Kaleb’e verdiler+ ve Kaleb üç Anakoğlunu+ oradan kovdu.
21 Fakat Benyaminoğulları Yeruşalim’de yaşayan Yebusileri kovmadı. Bu yüzden Yebusiler hâlâ Benyamin kabilesiyle birlikte Yeruşalim’de yaşıyor.+
22 Bu arada Yusuf’un soyu+ Beytel üzerine yürüdü. Yehova onlarla birlikteydi.+ 23 Beytel’e keşif amacıyla adamlar gönderdiler. (Şehrin önceki adı Luz’du.)+ 24 Keşfe gidenler şehirden bir adamın çıktığını gördü. Ona “Şehre nasıl girebileceğimizi gösterirsen sana bir şey yapmayız”* dediler. 25 Bunun üzerine adam şehre nereden girebileceklerini gösterdi. Onlar da şehirde yaşayanları kılıçtan geçirdiler, fakat adamı ve tüm ailesini sağ bıraktılar.+ 26 Adam Hitit topraklarına gitti ve orada bir şehir kurup adını Luz koydu; o şehir hâlâ bu ismi taşıyor.
27 Manasse kabilesi Beyt-şean, Taanak,+ Dor, İbleam ve Megiddo şehirleriyle onlara bağlı* kasabaların halklarını kovmadı.+ Kenanlılar bu topraklardan çıkmamakta direndi. 28 İsrailoğulları güçlendikleri zaman Kenanlıları ağır işlerde çalıştırdılar,+ fakat onları tamamen kovmadılar.+
29 Efraim kabilesi de Gezer’de yaşayan Kenanlıları kovmadı. Kenanlılar Gezer’de onlarla yaşamaya devam etti.+
30 Zebulun kabilesi Kitron’da ve Nahalol’da+ yaşayan halkları kovmadı. Kendileriyle yaşamaya devam eden Kenanlıları ağır işlerde çalıştırdılar.+
31 Aşer kabilesi Akko, Sayda,+ Ahlab, Akzib,+ Helba, Afik+ ve Rehob’da+ yaşayan halkları kovmadı. 32 Aşer kabilesi o topraklardaki Kenanlıları kovmadığı için onlarla birlikte yaşadılar.
33 Naftali kabilesi Beyt-şemeş’te ve Beyt-anat’ta+ yaşayan halkları kovmadı ve o topraklarda Kenanlılarla yaşadı.+ Beyt-şemeş ve Beyt-anat halkını ağır işlerde çalıştırdılar.
34 Amoriler Danoğullarının ovaya yerleşmesine izin vermediler, onları dağlık bölgede yaşamaya zorladılar.+ 35 Amoriler Heres Dağı, Ayyalon+ ve Şaalbim’de+ yaşamaya ısrarla devam ettiler. Fakat Yusuf’un soyu güçlendiği zaman onları ağır işlerde çalıştırdı. 36 Amorilerin toprakları Akrabbim Geçidi’nden+ başlıyordu ve Sela’dan dağlık bölgeye doğru uzanıyordu.
2 Sonra Yehova’nın meleği+ Gilgal’den+ Bohim’e gitti ve şöyle dedi: “Sizi Mısır’dan çıkardım ve atalarınıza vereceğime yemin ettiğim topraklara getirdim.+ Ayrıca şöyle dedim: ‘Sizinle yaptığım ahdi asla bozmayacağım.+ 2 Siz de bu topraklarda yaşayanlarla ahit yapmayacaksınız+ ve onların sunaklarını yıkacaksınız.’+ Ancak sözümü dinlemediniz.+ Neden böyle yaptınız? 3 İşte bu yüzden, dediğim gibi onları sizin önünüzden kovmayacağım+ ve onlar sizi tuzağa düşürecek,+ tanrıları da yoldan çıkaracak.”+
4 Yehova’nın meleği bu sözleri söyleyince, tüm İsrailoğulları yüksek sesle ağlamaya başladı. 5 Bu yüzden oraya Bohim* adını verdiler ve orada Yehova’ya kurbanlar sundular.
6 Yeşu İsrailoğullarını göndermiş ve onlar kendi paylarına düşen toprakları ele geçirmeye gitmişti.+ 7 Halk, Yeşu’nun ve Yeşu’dan sonra hâlâ hayatta olan ihtiyarların* zamanında Yehova’ya kulluk etmeye devam etti. Bu ihtiyarlar Yehova’nın İsrail için yaptığı tüm büyük işleri görmüş kişilerdi.+ 8 Sonra Yehova’nın kulu Nun oğlu Yeşu 110 yaşında öldü.+ 9 Onu kendisine miras olarak verilen yerde, Efraim’in dağlık bölgesindeki Gaaş Dağı’nın kuzeyinde, Timnat-heres’te+ gömdüler.+ 10 Yeşu’nun nesli de ölüp atalarına katıldı.* Onların ardından Yehova’yı tanımayan ve O’nun İsrail için yaptıklarını bilmeyen bir nesil yetişti.
11 İsrailoğulları Yehova’nın gözünde kötü olanı yaptılar ve Baallere* tapındılar.+ 12 Böylece atalarını Mısır’dan çıkarmış olan Tanrıları Yehova’yı bıraktılar.+ Etraflarındaki halkların tanrılarının peşinden gittiler,+ onların önünde eğildiler ve Yehova’yı öfkelendirdiler.+ 13 Yehova’yı bıraktılar, Baal’e ve Aştoret* putlarına tapındılar.+ 14 Bu yüzden Yehova İsrail’e çok öfkelendi. Halkını etraflarındaki düşmanların eline teslim etti,+ düşmanın onları yağmalamasına izin verdi.+ İsrailoğulları artık onlara karşı koyamıyordu.+ 15 Tıpkı Yehova’nın söylediği ve yemin ettiği gibi,+ nereye giderlerse gitsinler Yehova artık onlara karşıydı, Yehova onların başına felaket getiriyordu.+ Büyük bir sıkıntı içindeydiler.+ 16 Ve Yehova, İsrailoğullarını yağmacıların elinden kurtarmak için hâkimler* çıkardı.+
17 Fakat hâkimleri bile dinlemediler. Başka ilahların önünde eğilip Tanrı’ya ihanet ettiler.* Yehova’nın emirlerine itaat eden atalarının+ yolundan çok çabuk saptılar. Onlar gibi davranmadılar. 18 Yehova halkı için bir hâkim çıkardığı zaman+ ona destek olurdu ve hâkim yaşadığı sürece Yehova İsrailoğullarını düşmanlarının elinden kurtarırdı.+ Çünkü düşmanın zulmü ve baskısı yüzünden feryat ettiklerinde+ Yehova onlara acırdı.
19 Fakat hâkim öldüğü zaman, yine atalarından beter davranır, başka tanrıların peşinden gidip onların önünde eğilirlerdi.+ Yaptıklarından vazgeçmez, inatçılık ederlerdi. 20 Sonunda Yehova İsrail’e çok öfkelendi+ ve şöyle dedi: “Mademki bu millet atalarıyla yaptığım ahde uymadı+ ve itaatsizlik etti,+ 21 Ben de Yeşu’nun ölümünden sonra bu topraklarda kalan milletlerden birini bile önlerinden kovmayacağım.+ 22 Ataları gibi Yehova’nın yolunda yürüyecekler mi diye görmek için İsrail’i bu şekilde sınayacağım.”+ 23 Yehova bu yüzden o milletlerin kalmasına izin verdi. Onları hemen kovmadı ve Yeşu’nun eline teslim etmedi.
3 Yehova bazı milletlerin Kenan topraklarında kalmasına izin verdi. Bunu, Kenan’daki savaşları görmemiş olan İsrailoğullarını sınamak için yaptı.+ 2 (Böylece İsrailoğullarından savaş deneyimi olmayan yeni nesiller tecrübe kazanacaktı.) 3 Kenan’da kalan milletler şunlardı: Filistiler ve onların beş beyi,+ tüm Kenanlılar, Saydalılar,+ Baal-hermon Dağı’ndan Lebo-hamat’a*+ kadar Lübnan Dağları’nda+ yaşayan Hiviler.+ 4 Onlar İsrailoğullarının sınanması için kaldı. Böylece halk, Yehova’nın Musa aracılığıyla atalarına verdiği emirlere itaat edip etmeyeceğini gösterebilecekti.+ 5 İsrailoğulları Kenanlılar,+ Hititler, Amoriler, Perizziler, Hiviler ve Yebusilerle bir arada yaşıyorlardı. 6 Onların kızlarını eş olarak aldılar, kendi kızlarını da onların oğullarına verdiler ve bu milletlerin tanrılarına tapınmaya başladılar.+
7 İsrailoğulları Yehova’nın gözünde kötü olanı yaptılar. Tanrıları Yehova’yı unutup Baallere+ ve kutsal direklere*+ tapındılar. 8 Bunun üzerine Yehova İsrail’e çok öfkelendi ve onları Mezopotamya* Kralı Kuşan-rişatayim’in eline teslim etti. İsrailoğulları ona 8 yıl kulluk etti. 9 Onlar Yehova’dan yardım dileyince,+ Yehova bir kurtarıcı çıkardı.+ Kaleb’in küçük kardeşi Kenaz’ın oğlu Otniel+ onları kurtardı. 10 Yehova’nın ruhu* onu etkisi altına aldı+ ve Otniel İsrail’de hâkim oldu. O, Mezopotamya* Kralı Kuşan-rişatayim’le savaştı. Yehova, Kral’ı onun eline teslim etti, böylece Otniel onu yenilgiye uğrattı. 11 Bundan sonra o topraklarda 40 yıl boyunca huzursuzluk yaşanmadı. Sonra Kenaz’ın oğlu Otniel öldü.
12 İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yapmaya başladı.+ Bunun üzerine Yehova, Moab+ Kralı Eglon’un İsrail karşısında güçlenmesine izin verdi, çünkü İsrail’in yaptıkları Yehova’nın gözünde kötüydü. 13 Kral Eglon, Ammonoğullarını+ ve Amalekoğullarını+ da yanına alıp İsrail’e saldırdı ve hurma ağaçları şehrini+ ele geçirdi. 14 İsrailoğulları Moab Kralı Eglon’a 18 yıl kulluk etti.+ 15 Sonra Yehova’dan yardım dilediler,+ Yehova da onlar için bir kurtarıcı çıkardı.+ Bu, Benyamin kabilesinden+ Gera oğlu Ehud’du.+ Ehud solaktı.+ İsrailoğulları onunla Eglon’a haraç gönderdi. 16 Bu arada Ehud kendisine bir arşın* uzunluğunda, iki tarafı keskin bir kama yapmıştı. Onu sağ bacağının üst kısmına bağladı ve giysisinin altına gizledi. 17 Eglon’un yanına gelince ona haracı sundu. Eglon çok şişman bir adamdı.
18 Ehud haraç sunma işini bitirdikten sonra, haracı taşımış olan adamlarla birlikte oradan ayrıldı. 19 Fakat Gilgal’deki+ oyma putların olduğu yere* gelince kendisi geri döndü. Kral’a “Ey Kral, sana gizli bir mesaj getirdim” dedi. Kral “Bizi yalnız bırakın!” dedi, tüm hizmetkârları dışarı çıktı. 20 Kral üst kattaki serin odasında tek başınaydı. Ehud ona yaklaşıp “Sana Tanrı’dan bir mesaj getirdim” dedi. Bunun üzerine Kral tahtından* kalktı. 21 O zaman Ehud sol eliyle sağ kalçasına uzanıp kamasını çekti ve Kral’ın karnına sapladı. 22 Kamanın sapı da Kral’ın karnına girdi. Ehud geri çekmediği için kama tümüyle yağa gömüldü ve dışkı gelmeye başladı. 23 Ehud odadan çıktı* ve kapıları arkasından kapatıp kilitledi. 24 Ehud oradan ayrıldıktan sonra Kral’ın hizmetkârları geri döndü ve üst kattaki odanın kapılarının kilitli olduğunu gördüler. Bunun üzerine “Serin odada tuvalet ihtiyacını gideriyor olmalı” dediler. 25 Uzun bir süre bekledikten sonra Kral hâlâ odanın kapısını açmayınca huzursuz oldular. Sonunda anahtarı alıp kapıları açtılar, efendileri yerde yatıyordu, ölmüştü!
26 Onlar kapının önünde beklerken Ehud kaçmış, oyma putların olduğu yerden+ geçerek sağ salim Seira’ya varmıştı. 27 Oraya varınca Efraim’in dağlık bölgesinde+ boru* çaldı+ ve İsrailoğulları onun önderliğinde dağlık bölgeden indiler. 28 Ehud onlara şöyle dedi: “Beni takip edin, çünkü Yehova düşmanınız Moablıları sizin elinize teslim etti.” İsrailoğulları da onun peşinden gitti ve Moablıların kaçmasına engel olmak için Ürdün Irmağı’nın geçiş yerlerini tuttular, kimsenin geçmesine izin vermediler. 29 Moablılara saldırdılar, her biri çok güçlü ve cesur yaklaşık 10.000 adamı öldürdüler,+ bir kişi bile kaçıp kurtulamadı.+ 30 Moab o gün İsrail’in egemenliği altına girdi. 80 yıl boyunca o topraklarda huzursuzluk yaşanmadı.+
31 Ehud’dan sonraki hâkim Anat oğlu Şamgar’dı.+ O, Filistilerden+ 600 adamı bir sığır üvendiresiyle*+ öldürerek İsrailoğullarını kurtardı.
4 Fakat Ehud öldükten sonra İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yaptı.+ 2 Bu yüzden Yehova onları, Hatsor’da saltanat süren Kenan Kralı Yabin’in eline teslim etti.+ Yabin’in ordu komutanı, Haroşet-goyim’de+ yaşayan Sisera’ydı. 3 Yabin’in, tekerleklerinde uzun demir bıçaklar olan* 900 savaş arabası vardı+ ve İsrailoğullarını 20 yıl acımasızca ezdi.+ Bu yüzden İsrailoğulları Yehova’ya feryat etti.+
4 O dönemde Lappidot’un karısı Debora Peygamber,+ İsrail halkına Tanrı’nın hükümlerini bildiriyordu.* 5 O, Efraim’in dağlık bölgesinde Rama’yla+ Beytel+ arasında, Debora’nın hurma ağacı denilen ağacın altında otururdu. İsrailoğulları Tanrı’nın hükümlerini öğrenmek için onun yanına giderlerdi. 6 Debora haber gönderip Abinoam oğlu Barak’ı+ Kedeş-naftali’den+ çağırttı ve şöyle dedi: “İsrail’in Tanrısı Yehova sana şöyle emrediyor: ‘Yanına Naftali ve Zebulun kabilelerinden 10.000 kişi alıp Tabor Dağı’na git.* 7 Yabin’in ordu komutanı Sisera’yı, askerleriyle ve savaş arabalarıyla birlikte Kişon Deresi’ne+ getireceğim ve onları yenmeni sağlayacağım.’”+
8 Bunun üzerine Barak Debora’ya “Sen de benimle birlikte gelirsen giderim, gelmezsen gitmem” dedi. 9 Debora da şu karşılığı verdi: “Tabii gelirim. Ancak bu savaşın sonunda övgüyü sen almayacaksın, çünkü Yehova Sisera’yı bir kadının eline teslim edecek.”+ Sonra Debora Barak’la birlikte Kedeş’e+ gitti. 10 Barak Zebulun ve Naftali+ kabilelerini Kedeş’e çağırdı. 10.000 adamla birlikte oradan yola çıktı, Debora da onunla gitti.
11 Bu arada Keni Heber, Kenilerden+ ayrılmıştı. (Onlar Musa’nın kayınbabası Hobab’ın+ soyuydu.) Heber çadırını Kedeş’te, Tsaanannim’deki büyük ağacın yakınlarında kurmuştu.
12 Abinoam oğlu Barak’ın Tabor Dağı’na çıktığını+ Sisera’ya haber verdiler. 13 Bunun üzerine Sisera derhal demir bıçaklı 900 savaş arabasını ve tüm ordusunu topladı, Haroşet-goyim’den Kişon Deresi’ne+ gitti. 14 Debora Barak’a şöyle dedi: “Harekete geç! Çünkü Yehova Sisera’yı bugün yenmeni sağlayacak. Yehova senin önünden gidiyor.” Böylece Barak, ardında 10.000 adamıyla Tabor Dağı’ndan indi. 15 O zaman Yehova Sisera’yı, tüm savaş arabalarını ve tüm ordusunu Barak’ın saldırısı karşısında kargaşaya düşürdü.+ Sonunda Sisera savaş arabasından atlayıp kaçtı. 16 Barak Sisera’nın savaş arabalarını ve askerlerini Haroşet-goyim’e kadar kovaladı. Onun tüm ordusunu kılıçtan geçirdi, tek bir kişi bile sağ kalmadı.+
17 Sisera ise koşarak Keni Heber’in+ karısı Yael’in+ çadırının bulunduğu yere geldi. Çünkü Hatsor Kralı Yabin’le+ Keni Heber arasında barış vardı. 18 Yael çadırından çıkıp Sisera’yı karşıladı ve “Buyur içeri gel efendim, korkma” dedi. O da çadıra girdi ve Yael üzerine bir battaniye örttü. 19 Sonra Sisera “Çok susadım, ne olur bana biraz su ver” dedi. Yael de bir süt tulumu açtı ve ona biraz süt verdi.+ Sonra Sisera’nın üzerini tekrar örttü. 20 Sisera Yael’e şöyle dedi: “Çadırın girişinde dur. Eğer biri gelip sana ‘Burada kimse var mı?’ diye sorarsa ‘Hayır, yok!’ dersin.”
21 Fakat Heber’in karısı Yael eline bir çadır kazığı ve tokmak aldı. Çok yorgun olan Sisera derin uykudayken Yael sessizce yaklaşıp kazığı şakağına sapladı, toprağa geçinceye kadar çaktı. Ve Sisera öldü.+
22 Sonra Sisera’nın peşinde olan Barak oraya geldi. Yael çadırdan çıkıp ona “Gel, aradığın adam burada” dedi. Barak kadınla birlikte çadıra girince Sisera’nın ölü halde yattığını gördü, şakağına bir kazık saplanmıştı.
23 Böylece Tanrı o gün Kenan Kralı Yabin’e İsrailoğulları karşısında boyun eğdirdi.+ 24 Bundan sonra İsrailoğulları Kenan Kralı Yabin’e darbe üstüne darbe indirdiler+ ve sonunda onu yok ettiler.+
5 O gün Debora+ ile Abinoam oğlu Barak+ şu ilahiyi söyledi:+
3 Dinleyin ey krallar, kulak verin ey yöneticiler!
4 Ey Yehova, Sen Seir’den çıkarken,+
Edom topraklarından geçerken,
Yer sarsıldı, gökler yağmur olup aktı,
Bulutlardan sular boşaldı.
5 Dağlar İsrail’in Tanrısı Yehova’nın+ önünde akıp gitti,*+
Sina Dağı bile Yehova’nın karşısında duramadı.+
6 Anat oğlu Şamgar’ın+ zamanında,
Yael’in+ yaşadığı dönemde,
Yollardan kimse geçmez olmuştu,
Yolcular arka yollardan giderdi.
7 İsrail köylerinde kimse kalmamıştı.
8 Halk kendine yeni tanrılar seçmişti.+
O zaman düşman şehir kapılarına dayandı.+
İsrail’de 40.000 kişinin,
Ne kalkanı vardı, ne de mızrağı.
Yehova’yı yüceltin!
10 Siz, boz eşeklere binenler,
Siz, gösterişli halılara oturanlar,
Siz, yollarda yürüyenler,
Bir düşünün!
11 Sürüler için su çekenlerin kuyu başında sesleri duyuldu,
Orada Yehova’nın doğru işlerini anlattılar,
İsrail köylerinde oturanların doğru işlerinden bahsettiler.
O zaman Yehova’nın halkı şehir kapılarına akın etti.
Uyan ve ilahi söyle!+
Kalk Abinoam oğlu Barak!+ Kalk da esirlerini götür!
13 O zaman Yehova’nın halkı güçlülere karşı yanıma toplandı,
Geride kalanlar önderlerin yanına indi.
14 Vadidekiler Efraim’dendi,
Ey Benyamin, onlar adamlarınla birlikte senin ardından geldi.
Barak ovaya yürüyerek indi.+
Ruben bölükleri arasında hararetli tartışmalar* oldu.
16 Neden sırtında heybenle oturup kaldın?
Sürülere+ çalınan kavalı dinlemek için mi?
Ruben bölükleri arasında hararetli tartışmalar oldu.
17 Gilead halkı Ürdün Irmağı’nın diğer tarafında kaldı,+
Dan ise gemilerinden ayrılmadı,+
Aşer deniz kıyısında boş boş oturdu,
Limanlarında kalmaya devam etti.+
21 Kişon Deresi’nin taşan suları,+
Eskiden beri akan o dere düşmanı silip süpürdü,
Ben de güçlü savaşçıları ezip geçtim.
23 Yehova’nın meleği şöyle dedi:
‘Meroz’a lanet olsun, lanet olsun orada oturanlara!
Çünkü onlar Yehova’ya yardıma koşmadılar,
Güçlü savaşçılarla birlikte Yehova’ya yardıma gitmediler.’
24 Kadınlar arasında övülmeyi en çok hak eden,
Keni Heber’in+ karısı Yael’dir,+
Çadırda yaşayan kadınlar içinde en çok o övülsün.
26 Sonra çadır kazığına uzandı,
Sağ eline tokmağı aldı,
Kazığı Sisera’nın başına çaktı,
Şakaklarını delip paramparça etti.+
27 Sisera Yael’in ayakları dibine yığıldı, yere serildi kaldı,
Onun ayakları dibine yığıldı, yere serildi,
Yığıldığı yerde can verdi.
28 Sisera’nın annesi pencereden bakıyordu,
Gözü yolda şöyle diyordu:
‘Oğlumun savaş arabası neden böyle gecikti?
Atlarının toynak sesini neden hâlâ duyamıyorum?’+
29 Hizmetindeki soylu kadınların en bilgeleri ona cevap veriyordu,
O da kadınların sözlerini kendi kendine tekrarlıyordu:
30 ‘Aldıkları ganimeti paylaşıyorlardır,
Her savaşçıya bir, hatta iki kız düşmüştür.
Sisera ganimet olarak renkli kıyafetler, rengârenk giysiler almıştır.
Yağmacıların boynunda da işlemeli ve rengârenk giysiler vardır,
Hem de birer değil, ikişer ikişer.’
31 Ey Yehova, tüm düşmanların böyle yok olup gitsin,+
Fakat Seni sevenler tüm görkemiyle doğan güneş gibi olsun.”
Bundan sonra 40 yıl boyunca o topraklarda huzursuzluk olmadı.+
6 Fakat İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yapmaya başladı.+ Bu yüzden Yehova onları 7 yıl boyunca Midyan’ın eline teslim etti.+ 2 Midyan İsrail’e zulmediyordu.+ İsrailoğulları bu yüzden kendilerine dağlarda, mağaralarda ve erişilmesi güç yerlerde sığınaklar* yaptılar.+ 3 İsrail ekin ektiği zaman Midyanlılar, Amalekoğulları+ ve Doğulular+ onlara saldırırdı. 4 Ordugâh kurarlardı ve Gazze’ye kadar tüm o toprakların ürününü mahveder, yiyecek hiçbir şey bırakmazlardı. Koyun, sığır, eşek de bırakmazlardı.+ 5 Hayvanları ve çadırlarıyla gelirlerdi, çekirge sürüsü gibiydiler.+ Onları ve develerini saymak mümkün değildi.+ Gelip memleketi harap ederlerdi. 6 İsrail Midyan yüzünden çok yoksul düştü ve yardım için Yehova’ya yakardı.+
7 İsrailoğulları Yehova’ya yakarınca,+ 8 Yehova onlara bir peygamber gönderdi. Bu peygamber şöyle dedi: “İsrail’in Tanrısı Yehova diyor ki, ‘Sizi Mısır’dan, köle olduğunuz ülkeden çıkardım.+ 9 Sizi Mısır’ın ve bütün zalimlerin elinden kurtardım. Düşmanlarınızı önünüzden kovup topraklarını size verdim.+ 10 Ve size “Ben Tanrınız Yehova’yım,+ memleketinde yaşadığınız Amorilerin tanrılarından korkmayacaksınız” dedim.+ Fakat siz sözümü dinlemediniz.’”+
11 Sonra Yehova’nın meleği geldi+ ve Abiezer aşiretinden+ Yoaş’ın Ofra’daki büyük ağacının altına oturdu. O sırada Yoaş’ın oğlu Gideon,+ Midyanlılar görmesin diye üzüm teknesinde* buğday dövüyordu. 12 Yehova’nın meleği ona göründü ve “Ey güçlü savaşçı, Yehova seninle”+ dedi. 13 Bunun üzerine Gideon şöyle dedi: “Efendim beni bağışla ama Yehova bizimleyse neden başımıza bunca şey geliyor?+ Atalarımızın bize anlattığı,+ Tanrı’nın o harika işleri hani nerede? Onlar ‘Bizi Mısır’dan Yehova çıkardı’ diye anlatırdı.+ Oysa şimdi Yehova bizi terk etti+ ve Midyan’ın eline teslim etti.” 14 Yehova da onun yüzüne bakarak şöyle dedi: “Gücünü topla ve git. İsrail’i Midyan’ın elinden kurtaracaksın.+ Seni gönderen Benim!” 15 Buna karşılık Gideon şöyle dedi: “Yehova, bağışla ama ben İsrail’i nasıl kurtarabilirim? Benim aşiretim Manasse’deki en önemsiz aşiret, ben de babamın evindeki en önemsiz kişiyim.” 16 Fakat Yehova ona şöyle dedi: “Ben senin yanında olacağım için+ Midyan’ı tek bir adamı yener gibi yeneceksin.”
17 Bunun üzerine Gideon şöyle dedi: “Eğer benden hoşnutsan bir işaret göster ki, benimle konuşanın gerçekten Sen olduğunu anlayayım. 18 Ne olur bir yere gitme, Sana yiyecek* hazırlayıp getirene kadar burada bekle.”+ O da “Sen dönene kadar bekleyeceğim” dedi. 19 Gideon gidip bir oğlak kesti ve pişirdi. Bir efa* undan da mayasız ekmek yaptı.+ Eti sepete, et suyunu da tencereye koydu, sonra hazırladıklarını götürüp büyük ağacın altında meleğe ikram etti.
20 Tanrı’nın meleği “Eti ve mayasız ekmeği alıp şu büyük kayaya koy, et suyunu da üzerine dök” dedi. Gideon da öyle yaptı. 21 Sonra Yehova’nın meleği elindeki değneği uzatıp ucuyla ete ve mayasız ekmeğe dokundu. O zaman kayadan ateş çıktı, eti ve ekmeği yakıp yok etti.+ Ardından Yehova’nın meleği gözden kayboldu. 22 O anda Gideon onun Yehova’nın meleği olduğunu anladı+ ve “Eyvah, Ulu Rab Yehova!” dedi. “Yehova’nın meleğinin yüzünü gördüm.”+ 23 Fakat Yehova ona “Korkma,+ sakin* ol. Ölmeyeceksin” dedi. 24 Bunun üzerine Gideon orada Yehova’ya bir sunak yaptı; ona Yehova-şalom*+ adı verildi. Sunak hâlâ bu isimle anılır ve Abiezer aşiretinin Ofra şehrindedir.
25 O gece Yehova Gideon’a şöyle dedi: “Babanın genç boğasını, 7 yaşındaki ikinci boğayı al. Babanın Baal sunağını yerle bir edeceksin ve onun yanındaki kutsal direği* keseceksin.+ 26 Bu tepeye taşlar dizerek Tanrın Yehova’ya bir sunak yapacaksın. Sonra boğayı alıp, kestiğin kutsal direğin odunları üzerinde onu yakılan sunu* olarak sunacaksın.” 27 Bunun üzerine Gideon 10 hizmetkârını yanına aldı ve tıpkı Yehova’nın kendisine söylediği gibi yaptı. Fakat babasının ev halkından ve şehrin erkeklerinden korktuğu için bu işi gündüz değil gece yaptı.
28 Şehrin erkekleri ertesi sabah erkenden kalkınca, Baal sunağının yerle bir edildiğini, hemen yanındaki kutsal direğin kesildiğini ve ikinci genç boğanın yeni yapılan bir sunakta sunulmuş olduğunu gördüler. 29 Birbirlerine “Bunu kim yaptı?” diye sordular. Ve meseleyi araştırdıktan sonra, Yoaş’ın oğlu Gideon’un yaptığını öğrendiler. 30 Bunun üzerine Yoaş’a gidip şöyle dediler: “Oğlun, Baal’in sunağını yerle bir etmiş ve yanındaki kutsal direği kesmiş. Onu dışarı çıkar, o ölmeli!” 31 O zaman Yoaş+ karşısına dikilen adamlara şöyle dedi: “Baal’i siz mi kurtaracaksınız? Onu savunmak size mi düştü? Kim onu savunmaya kalkarsa bu sabah öldürülecek.+ Eğer Baal bir tanrıysa bırakın kendini o savunsun.+ Sonuçta yerle bir edilen onun sunağı.” 32 O gün Yoaş, “Bırakın Baal kendini savunsun. Sonuçta yerle bir edilen onun sunağı” diyerek Gideon’a Yerubbaal* adını koydu.
33 Tüm Midyanlılar,+ Amalekoğulları+ ve Doğulular birleşip+ ırmağı geçtiler ve Yizreel Vadisi’nde ordugâh kurdular. 34 O zaman Yehova’nın ruhu Gideon’u etkisine aldı.*+ Gideon boru çaldı+ ve Abiezer aşireti+ onun yanına toplandı. 35 Tüm Manasse kabilesine haberciler gönderdi, onlar da Gideon’un yanına toplandı. Ayrıca Aşer, Zebulun ve Naftali kabilelerine de haberciler gönderdi ve onlar da Gideon’u desteklemeye geldi.
36 Sonra Gideon Tanrı’ya şöyle dedi: “Eğer söz verdiğin gibi, İsrail’i kurtarmak için beni kullanacaksan+ bana bir işaret ver. 37 Şimdi harman yerine* kırkılmış yün* koyacağım. Eğer çiy sadece yünün üzerine düşer ve etrafındaki toprak kuru kalırsa, söylediğin gibi İsrail’i kurtarmak için beni kullanacağını anlayacağım.” 38 Ve öyle oldu. Ertesi gün erkenden kalkıp yünü sıktığı zaman, büyük bir tası dolduracak kadar su çıktı. 39 Ancak Gideon Tanrı’ya şöyle dedi: “Ne olur öfkelenme, ama izin verirsen bir isteğim daha olacak. Lütfen bu yünle bir deneme daha yapayım. Bu sefer sadece yün kuru kalsın ve toprak çiyle ıslansın.” 40 Tanrı da o gece öyle yaptı, yün kuru kaldı ve toprak çiyle ıslandı.
7 Sonra Yerubbaal, yani Gideon+ ve yanındaki tüm adamlar erkenden kalktı ve Harod Pınarı’nda ordugâh kurdu. Midyan ordugâhıysa onların kuzeyinde, ovadaki More Tepesi’nin yakınındaydı. 2 Yehova Gideon’a şöyle dedi: “Yanındaki adamların sayısı Midyan’ı elinize teslim etmem için gerekenden fazla.+ Yoksa İsrailoğulları ‘Kendi gücümüzle kurtulduk’ diyerek karşımda övünebilir.+ 3 Şimdi lütfen ordunun önünde şu duyuruyu yap: Aranızda korkudan titreyen varsa evine dönsün.”+ Gideon onları bu şekilde sınadı. Böylece 22.000 adam evine döndü ve 10.000 adam kaldı.
4 Yehova Gideon’a “Adamların sayısı hâlâ çok fazla” dedi. “Hepsini su kenarına indir, orada senin için bir seçim yapacağım. ‘Seninle gelecek’ dediğim adamlar seninle gelecek, ‘Seninle gelmeyecek’ dediklerim ise gelmeyecek.” 5 Gideon da adamları su kenarına indirdi.
O zaman Yehova Gideon’a şöyle dedi: “Suyu avcuna alıp tıpkı bir köpeğin su içmesi gibi içenleri, diz çöküp suya eğilerek içenlerden ayır.” 6 Suyu eliyle ağzına götürerek içen adamların sayısı 300’dü. Geri kalan herkes diz çöküp eğilerek su içmişti.
7 Yehova Gideon’a şöyle dedi: “Halkımı avcundan su içen 300 adamla kurtaracağım ve Midyan karşısında size zafer kazandıracağım.+ Geri kalan adamları evine gönder.” 8 Böylece Gideon 300 adamı ayırıp diğer herkesi evine gönderdi. Onları göndermeden önce yanlarındaki yiyecekleri ve boruları aldılar. Midyan ordugâhı Gideon’un bulunduğu yerin aşağısında, ovadaydı.+
9 O gece Yehova Gideon’a şöyle dedi: “Kalk, düşman ordugâhına saldır. Çünkü onları eline teslim ettim.+ 10 Fakat bunu yapmaya korkuyorsan, hizmetkârın Pura’yla birlikte oraya in. 11 Ne konuştuklarını dinle, o zaman onlara saldırmak üzere cesaret kazanacaksın.” Böylece Gideon, hizmetkârı Pura’yla birlikte aşağı inip ordugâhın kenarına kadar gitti.
12 Midyanlılar, Amalekoğulları ve Doğulular+ ovayı çekirge sürüsü gibi kaplamıştı. Develerini saymak mümkün değildi,+ deniz kıyısındaki kum kadar çoktular. 13 Gideon oraya indiğinde, askerlerden biri arkadaşına rüyasını anlatıyordu. Şöyle diyordu: “Rüyamda bir arpa pidesi yuvarlana yuvarlana ordugâhımıza girdi. Bir çadıra öyle sert çarptı ki onu yıktı.+ Çadır yerle bir oldu.” 14 Arkadaşı da ona şöyle dedi: “Bu, İsrailli Yoaş’ın oğlu Gideon’un kılıcı olmalı.+ Tanrı Midyan’ı ve tüm orduyu onun eline teslim edecek.”+
15 Gideon rüyayı ve yorumunu duyar duymaz+ Tanrı’nın önünde yere kapandı. İsrail ordugâhına dönünce “Kalkın! Yehova Midyan ordusunu elimize teslim etti” dedi. 16 Sonra 300 adamı üç bölüğe ayırdı. Hepsinin eline borular+ ve içinde meşaleler olan büyük testiler verdi. 17 Ardından şöyle dedi: “Bana bakın ve ben ne yaparsam aynen öyle yapın. Ordugâha yaklaştığım zaman benim yaptığımı yapacaksınız. 18 Ben ve yanımdakiler boru çaldığımızda siz de tüm ordugâhın etrafında boru çalacaksınız ve ‘Yehova ve Gideon için!’ diye bağıracaksınız.”
19 Sonra Gideon, gece yarısından önce* 100 adamıyla ordugâhın kenarına kadar geldi. Nöbet değişimi daha yeni yapılmıştı. Boruları çaldılar+ ve ellerindeki büyük testileri kırıp parçaladılar.+ 20 Böylece üç bölük hep birden boruları çaldı ve testileri kırdı. Sol elleriyle meşaleleri tutup sağ ellerindeki boruları çaldılar ve “Yehova’nın ve Gideon’un kılıcı!” diye bağırdılar. 21 Bu sırada hepsi ordugâhın çevresinde yerinde duruyordu, tüm Midyan ordusu ise bağırarak kaçmaya başladı.+ 22 300 adam boru çalmaya devam etti ve Yehova düşman ordugâhındaki herkesi birbirine düşürdü, askerler birbirini kılıçla öldürmeye başladı.+ Ordu Beyt-şitta’ya, Tserera’ya ve Tabbat yakınlarındaki Abel-mehola+ sınırına kadar kaçtı.
23 Gideon Naftali, Aşer ve tüm Manasse’den İsrail erkeklerini çağırdı.+ Onlar Midyan ordusunu kovalamaya başladı. 24 Gideon Efraim’in tüm dağlık bölgesine de haberciler gönderip şöyle dedi: “Midyan’la savaşmak için inin. Beyt-bara’ya ve Ürdün Irmağı’na kadar geçitleri tutun.” Bunun üzerine tüm Efraim erkekleri bir araya toplandı, Beyt-bara’ya ve Ürdün Irmağı’na kadar geçitleri tuttular. 25 Onlar iki Midyan beyini, Oreb’i ve Zeeb’i yakaladılar. Oreb’i, sonradan Oreb kayası+ denilen yerde, Zeeb’i de sonradan Zeeb’in üzüm teknesi* denilen yerde öldürdüler. Ve düşmanı kovalamaya devam ettiler.+ Oreb’in ve Zeeb’in kesik başlarını Ürdün Irmağı bölgesindeki Gideon’a getirdiler.
8 Sonra Efraim erkekleri Gideon’a “Midyan’la savaşmaya gittiğinde bizi neden çağırmadın?+ Neden böyle bir şey yaptın?” dediler ve sert şekilde çıkıştılar.+ 2 Fakat Gideon onlara şöyle dedi: “Sizin yaptıklarınızın yanında benim yaptığım ne ki? Efraim’in hasattan artakalan üzümleri bile,+ Abiezer’in+ hasatta topladıklarından daha iyidir. 3 Tanrı, Midyan beyleri Oreb ve Zeeb’i sizin elinize teslim etmedi mi?+ Sizin yaptıklarınızın yanında benim yaptığım ne ki?” Gideon bu şekilde konuşunca Efraim erkeklerinin öfkesi yatıştı.
4 Sonra Gideon ve 300 adamı Ürdün Irmağı’na gelip karşı kıyıya geçtiler. Yorgun oldukları halde düşmanı kovalamaya devam ediyorlardı. 5 Gideon Sukkot şehrinin erkeklerine şöyle dedi: “Midyan kralları Zebah ve Tsalmunna’yı kovalıyoruz. Yanımdaki adamlar çok yorgun, lütfen onlara ekmek verin.” 6 Fakat Sukkot’un ileri gelenleri şu karşılığı verdi: “Zebah ve Tsalmunna’yı yakaladın mı ki senin orduna ekmek verelim?” 7 Bunun üzerine Gideon şöyle dedi: “Madem böyle karşılık verdiniz, ben de Yehova o kralları elime teslim ettiğinde sizi bozkırın dikenli çalılarıyla döveceğim.”+ 8 Oradan Penuel’e gitti ve o şehrin erkeklerinden de ekmek istedi. Fakat onlar Sukkot erkekleriyle aynı karşılığı verdi. 9 Gideon da Penuel erkeklerine “Zaferle döndüğümde buradaki kuleyi yerle bir edeceğim” dedi.+
10 Zebah ve Tsalmunna, yaklaşık 15.000 kişilik ordularıyla birlikte Karkor’daydı. Doğuluların bütün ordusundan bu kadar adam kalmıştı,+ çünkü 120.000 kılıçlı asker öldürülmüştü. 11 Gideon, Nobah ve Yogbeha’nın+ doğusundan, göçebelerin kullandığı yoldan ilerledi ve beklemedikleri bir anda düşman ordugâhına saldırdı. 12 Zebah ve Tsalmunna kaçınca Gideon peşlerine düşüp bu iki Midyan kralını yakaladı. O zaman tüm düşman ordusunu büyük bir korku sardı.
13 Yoaş’ın oğlu Gideon savaştan dönüşte Heres’e çıkan geçidi kullandı. 14 Yolda Sukkotlu bir genci yakalayıp sorguya çekti. Bu genç, Gideon’a Sukkot’un ileri gelenlerinin ve ihtiyarlarının ismini yazıp verdi, toplam 77 kişiydi. 15 Gideon Sukkot erkeklerine gidip şöyle dedi: “Siz beni aşağılayarak ‘Zebah ve Tsalmunna’yı yakaladın mı ki senin yorgun adamlarına ekmek verelim?’ demiştiniz. İşte size Zebah ve Tsalmunna!”+ 16 Sonra şehrin ihtiyarlarını bozkırın dikenli çalılarıyla döverek cezalandırdı.+ 17 Ardından Penuel’e gidip oradaki kuleyi yerle bir etti+ ve şehrin erkeklerini öldürdü.
18 Gideon, Zebah ve Tsalmunna’ya “Tabor Dağı’nda öldürdükleriniz nasıl adamlardı?” diye sordu. Onlar da “Tıpkı sana benziyorlardı, kral oğulları gibiydiler” dedi. 19 Bunun üzerine Gideon şöyle dedi: “Onlar benim kardeşimdi, öz kardeşlerimdi. Yehova’nın varlığı üzerine yemin ederim ki, eğer onları sağ bıraksaydınız sizi öldürmezdim.” 20 Sonra büyük oğlu Yeter’e “Hadi, bu adamları öldür” dedi. Fakat Yeter korktu ve kılıcını çekmedi, çünkü henüz gençti. 21 O zaman Zebah ve Tsalmunna “Erkeksen gücünü göster de bizi sen öldür” dediler. Bunun üzerine Gideon onları öldürdü+ ve develerinin boynundan hilal biçimindeki süsleri aldı.
22 Daha sonra İsrailoğulları Gideon’a şöyle dediler: “Bizi sen yönet, oğulların ve torunların yönetsin. Çünkü bizi Midyan’ın elinden sen kurtardın.”+ 23 Fakat Gideon şu cevabı verdi: “Ne ben, ne de oğullarım sizi yönetecek. Sizi yönetecek olan Yehova’dır.”+ 24 Sonra Gideon “Sizden bir isteğim var” dedi. “Her biriniz ganimetinden bana bir burun halkası versin.” (Yendikleri adamlar altın burun halkaları takardı, çünkü onlar İsmailoğullarındandı.)+ 25 Halk da Gideon’a “Elbette veririz” dedi. Böylece yere bir giysi serdiler ve herkes giysinin üzerine kendi ganimetinden bir burun halkası attı. 26 Gideon’un topladığı altın burun halkalarının ağırlığı 1.700 şekeldi.* Bundan başka hilal biçiminde süsler, küpeler, Midyan krallarının erguvan* rengi yün giysileri ve develerin boynundaki zincirler vardı.+
27 Gideon topladığı altını bir efod*+ yapmak için kullandı ve onu memleketi Ofra+ şehrinde sergiledi. Ancak tüm İsrail ona tapınmaya* başladı+ ve bu efod Gideon’la ev halkı için bir tuzak oldu.+
28 Midyan+ İsrailoğullarına boyun eğdi ve bir daha onlara saldırmadı. Gideon’un zamanında o topraklarda 40 yıl boyunca huzursuzluk yaşanmadı.+
29 Yoaş’ın oğlu Yerubbaal+ evine döndü ve orada yaşamaya devam etti.
30 Gideon’un pek çok karısı vardı ve 70 oğlu oldu. 31 Şekem’deki cariyesinden de bir oğlu oldu ve çocuğun adını Abimelek+ koydu. 32 Yoaş’ın oğlu Gideon uzun bir ömür sürdükten sonra öldü. Abiezer aşiretinin Ofra şehrinde,+ babası Yoaş’ın mezarına gömüldü.
33 Gideon ölür ölmez İsrailoğulları yine Baallere tapınıp+ Tanrı’ya ihanet ettiler* ve Baal-berit’i tanrıları olarak seçtiler.+ 34 İsrailoğulları, kendilerini çevredeki tüm düşmanlardan kurtaran+ Tanrıları Yehova’yı unuttular.+ 35 Ve Yerubbaal’in, yani Gideon’un İsrail’e yaptığı onca iyiliğe rağmen onun ev halkına vefa* göstermediler.+
9 Bir süre sonra Yerubbaal’in oğlu Abimelek,+ Şekem’deki dayılarının yanına gitti. Onlara ve anne tarafından bütün akrabalarına şöyle söyledi: 2 “Tüm Şekem beylerine* şunu sorun: Sizin için hangisi daha iyi? Sizi Yerubbaal’in 70 oğlunun+ yönetmesi mi, yoksa tek bir adamın yönetmesi mi? Unutmayın, ben sizinle aynı kandanım.”*
3 Dayıları, Abimelek’in bu sözlerini tüm Şekem beylerine ilettiler. Onlar da “Abimelek bizden biri” diyerek onu destekleme kararı aldı. 4 Sonra ona Baal-berit tapınağından+ 70 gümüş verdiler. Abimelek bu gümüşlerle kendine adamlar tuttu; bunlar başıboş gezen, gözü kara kişilerdi. 5 Sonra onlarla birlikte Ofra’ya,+ babası Yerubbaal’in evine gitti ve orada 70 kardeşini bir kaya üzerinde öldürdü.+ Bir tek Yerubbaal’in en küçük oğlu Yotam hayatta kaldı, çünkü saklanmıştı.
6 Sonra tüm Şekem beyleri ve tüm Beyt-millo halkı toplandı. Onlar Şekem’deki büyük ağacın, oradaki sütunun yakınında Abimelek’i kral yaptılar.+
7 Yotam bunu duyar duymaz Gerizim Dağı’na+ çıktı, tepede durup yüksek sesle şunları söyledi: “Ey Şekem beyleri, beni dinleyin! O zaman Tanrı da sizi dinleyecek.
8 Günlerden bir gün, ağaçlar toplanıp kendilerine bir kral seçmek* istemiş. Gidip zeytin ağacına ‘Bizi sen yönet’ demişler.+ 9 Zeytin ağacı ise ‘Tanrı’yı ve insanları yüceltmek için kullanılan yağımı bırakayım da, gidip diğer ağaçları mı yöneteyim?’* demiş. 10 Sonra ağaçlar incir ağacına ‘Gel bizi sen yönet’ demişler. 11 İncir ağacı da ‘Tatlılığımı ve güzel meyvelerimi bırakayım da, gidip diğer ağaçları mı yöneteyim?’ demiş. 12 Ardından asmaya ‘Gel bizi sen yönet’ demişler. 13 Asma da ‘Tanrı’yı ve insanları mutlu eden yeni şarabımı bırakayım da, gidip diğer ağaçları mı yöneteyim?’ demiş. 14 En sonunda tüm ağaçlar karaçalıya ‘Gel bizi sen yönet’ demişler.+ 15 Karaçalı da ağaçlara şöyle demiş: ‘Eğer beni kral olarak seçmeyi gerçekten istiyorsanız, gelin gölgeme sığının. Yoksa karaçalıdan ateş çıksın ve Lübnan’ın sedir ağaçlarını yakıp yok etsin.’
16 Şimdi siz de Abimelek’i kral yaparken+ samimi ve doğru mu davrandınız? Yerubbaal’e ve ev halkına iyilikle mi davranmış oldunuz? O bunu mu hak etti? 17 Babam sizi Midyan’ın elinden kurtarmak için savaşmış,+ canını tehlikeye atmıştı.+ 18 Sizse bugün babamın ev halkına karşı ayaklandınız ve onun oğullarını, 70 adamı bir kaya üzerinde öldürdünüz.+ Sonra da babamın hizmetçisinden doğan oğlu Abimelek’i,+ sırf sizden biri diye Şekem halkının başına kral yaptınız. 19 Eğer Yerubbaal ve onun ev halkına karşı samimi ve doğru davrandıysanız, kralınız Abimelek’le mutlu olun, o da sizinle mutlu olsun. 20 Aksi halde Abimelek’ten ateş çıksın, Şekem beylerini ve Beyt-millo halkını yakıp yok etsin.+ Şekem beylerinden ve Beyt-millo halkından da ateş çıksın, Abimelek’i yok etsin.”+
21 Sonra Yotam+ kaçtı ve Beer’e gitti. Abisi Abimelek yüzünden orada yaşamaya başladı.
22 Abimelek İsrail’de 3 yıl hüküm sürdü.* 23 Ve Tanrı, Şekem beyleriyle Abimelek arasında düşmanlık gelişmesine izin verdi, onlar Abimelek’e hainlik etti. 24 Tanrı, Yerubbaal’in katledilen 70 oğlunun öcü alınsın, suçlular döktükleri kanın bedelini ödesin diye buna izin verdi. Abimelek kardeşlerini öldürmüş,+ Şekem beyleri de ona yardım etmişti. 25 Şekem beyleri onu pusuya düşürmek için dağların tepelerine adamlar yerleştirdi. Adamlar yoldan gelip geçenleri soyuyorlardı. Bu durum Abimelek’e bildirildi.
26 Sonra Ebed oğlu Gaal, kardeşleriyle birlikte gelip Şekem’e+ yerleşti ve oranın beylerinin güvenini kazandı. 27 Şekem erkekleri bağlara gittiler, üzüm toplayıp ezdiler ve şenlik yaptılar. Sonra tanrılarının tapınağına gidip+ yediler, içtiler ve Abimelek’e lanet okudular. 28 Ebed oğlu Gaal şöyle dedi: “Yerubbaal’in+ oğlu Abimelek kim oluyor? Şekem’in yöneticisi Zebul kim oluyor? Onların yerine Şekem’in babası Hamor’un soyuna kulluk edelim. Neden Abimelek’e hizmet ediyoruz ki? 29 Keşke bu halk beni destekleseydi! O zaman Abimelek’in saltanatına son verirdim.” Sonra Abimelek’e meydan okuyarak “İstediğin kadar asker toplayıp karşıma çık!” dedi.
30 Şehrin yöneticisi Zebul, Ebed oğlu Gaal’in sözlerini duyunca çok öfkelendi. 31 Gizlice* Abimelek’e haberciler gönderip şöyle dedi: “Ebed oğlu Gaal ve kardeşleri Şekem’deler. Şehir halkını sana karşı kışkırtıyorlar. 32 Gece adamlarınla birlikte buraya gel, kırda pusuya yat. 33 Sabah erkenden, günün ilk ışıklarıyla harekete geç ve şehre saldır. Gaal’le adamları karşılık verince onları yenmek için elinden geleni yap.”
34 Bunun üzerine Abimelek’le adamları gece harekete geçtiler ve dört bölük halinde Şekem’in hemen dışında pusuya yattılar. 35 Ebed oğlu Gaal şehir kapısının önüne çıkınca, Abimelek ve adamları pusuya yattıkları yerden fırladılar. 36 Gaal onları görünce Zebul’a “Baksana! Dağların tepesinden insanlar iniyor” dedi. Fakat Zebul “O insan sandığın şeyler sadece dağların gölgesi” diye karşılık verdi.
37 Sonra Gaal şöyle dedi: “İşte, tepelerden* insanlar iniyor. Bir bölük de Meonenim’deki büyük ağacın oradan geliyor.” 38 Bunun üzerine Zebul şöyle dedi: “Hani böbürlenip duruyordun, ‘Abimelek kim oluyor ki ona hizmet edelim’+ diyordun? Bunlar işte o küçük gördüğün insanlar! Hadi git onlarla savaş.”
39 Gaal, Şekem beylerine önderlik ederek Abimelek’le savaştı. 40 Fakat sonra kaçmaya başladı ve Abimelek onun peşine düştü. Çok sayıda insan öldü, şehir kapısına kadar her yer cesetle doldu.
41 Sonra Abimelek Aruma’ya dönüp orada yaşamaya devam etti. Zebul+ da Gaal ve kardeşlerini Şekem’den kovdu. 42 Ertesi gün Şekem halkı şehrin dışına çıktı ve bu durum Abimelek’e haber verildi. 43 Abimelek adamlarını üç bölüğe ayırıp kırda pusuya yattı. Sonra insanların şehirden çıktıklarını görünce üzerlerine saldırıp onları öldürdü. 44 Abimelek ve yanındaki adamlar ilerleyip şehir kapısına dayandılar. Bu arada iki bölük de kırdakilere saldırıp onları öldürdü. 45 Abimelek o gün boyunca savaşıp şehri ele geçirdi ve oradaki insanları öldürdü. Sonra Şekem’i yerle bir etti+ ve şehrin her yerine tuz döktü.
46 Şekem Kulesi’nin tüm beyleri bunu duyunca hemen El-berit tapınağının+ sığınağına kaçtılar. 47 Abimelek onların bir araya toplandığını haber alır almaz, 48 tüm adamlarıyla birlikte Tsalmon Dağı’na gitti. Eline balta alıp bir ağaç dalı kesti, dalı omzuna koydu ve yanındaki adamlara “Çabuk, ben ne yapıyorsam siz de aynısını yapın!” dedi. 49 Adamları da birer dal kesip Abimelek’in peşinden gitti. Sonra dalları sığınağın duvarlarına dayadılar ve orayı ateşe verdiler. Böylece Şekem Kulesi’nin tüm halkı, yaklaşık 1.000 erkek ve kadın öldü.
50 Sonra Abimelek Tebets’e gitti. Şehri kuşatıp orayı ele geçirdi. 51 Şehrin ortasında sağlam bir kule vardı. Tüm kadınlar, erkekler ve şehrin beyleri oraya kaçtılar. Kapıyı arkadan kapatıp kulenin çatısına çıktılar. 52 Abimelek kuleye geldi ve saldırıya geçti. Kuleyi ateşe vermek için girişe yaklaştı. 53 Derken bir kadın Abimelek’in başına bir değirmen taşı attı ve kafasını yardı.+ 54 Abimelek hemen silahtarına seslenip şöyle dedi: “Kılıcını çekip beni öldür! ‘Onu bir kadın öldürdü’ demesinler.” Hizmetkârı da kılıcını sapladı ve Abimelek öldü.
55 İsrail erkekleri Abimelek’in öldüğünü görünce evlerine döndüler. 56 Böylece, Abimelek’in 70 kardeşini öldürerek babasına yaptığı kötülüğü Tanrı ona ödetmiş oldu.+ 57 Ayrıca Tanrı, Şekemlilere de yaptıkları bütün kötülükleri ödetti. Bu şekilde Yerubbaal’in+ oğlu Yotam’ın laneti+ gerçekleşmiş oldu.
10 Abimelek’in ölümünden sonra İssakar kabilesinden Dodo oğlu Pua oğlu Tola, İsrail’i kurtarmak için hâkimlik yapmaya başladı.+ O, Efraim’in dağlık bölgesindeki Şamir’de yaşıyordu. 2 İsrail’de 23 yıl hâkimlik yaptıktan sonra öldü ve Şamir’de gömüldü.
3 Ondan sonraki hâkim Gileadlı Yair’di. O, İsrail’de 22 yıl hâkimlik yaptı. 4 Yair’in 30 oğlu vardı, her oğlu bir eşeğe biner ve bir şehir yönetirdi. Gilead bölgesindeki bu 30 şehre hâlâ Havvot-yair denir.+ 5 Sonra Yair öldü ve Kamon’da gömüldü.
6 İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yaptılar.+ Baallere,+ Aştoret putlarına, Aram,* Sayda, Moab,+ Ammon+ ve Filisti halklarının tanrılarına+ tapınmaya başladılar. Yehova’yı bıraktılar ve O’na tapınmadılar. 7 Bunun üzerine Yehova İsrail’e çok öfkelendi, onları Filistilerin ve Ammonluların eline teslim etti.+ 8 O milletler de o yıldan itibaren İsrailoğullarını büyük baskı altına alıp onlara zulmettiler. Ürdün Irmağı’nın doğusunda, yani Gilead’da, eskiden Amorilere ait olan topraklarda yaşayan tüm İsrailoğullarına 18 yıl boyunca eziyet ettiler. 9 Ammonlular Ürdün Irmağı’nın diğer tarafına geçerek Yahuda, Benyamin ve Efraim kabileleriyle de savaşıyordu. İsrailoğulları büyük bir sıkıntı içindeydi. 10 O zaman yardım için Yehova’ya yakarıp+ şöyle dediler: “Sana karşı günah işledik, Tanrımızı bırakıp Baallere tapındık.”+
11 Fakat Yehova İsrailoğullarına şöyle dedi: “Sizi düşmanlarınızın elinden kurtarmadım mı? Mısırlılar,+ Amoriler,+ Ammonlular, Filistiler,+ 12 Saydalılar, Amalekoğulları ve Midyanlılar sizi ezdiğinde Bana yakardınız ve sizi kurtardım. 13 Ama siz Beni terk ettiniz ve başka tanrılara tapındınız.+ Bu yüzden sizi tekrar kurtarmayacağım.+ 14 Gidin de seçtiğiniz tanrılardan yardım isteyin.+ Düştüğünüz sıkıntıdan sizi onlar kurtarsın.”+ 15 Fakat İsrailoğulları Yehova’ya “Biz günah işledik. Bize ne istersen yap razıyız. Yeter ki şimdi bizi kurtar” dediler. 16 Ve sahte* tanrıların putlarını atıp Yehova’ya tapınmaya başladılar.+ Bunun üzerine Tanrı İsrail’in sıkıntı çekmesine daha fazla dayanamadı.+
17 Bir süre sonra Ammonlular+ savaş için toplanıp Gilead’da ordugâh kurdu. İsrailoğulları da Mitspa’da ordugâh kurdu. 18 Gilead halkı ve beyleri birbirlerine şöyle dediler: “Ammonlularla yapacağımız savaşta bize kim önderlik edecek?+ O kişi tüm Gilead halkının başına geçsin.”
11 Gileadlı Yeftah+ güçlü bir savaşçıydı. Bir fahişenin oğluydu ve babasının adı Gilead’dı. 2 Gilead’ın, karısından da oğulları oldu. Kadının oğulları büyüdüklerinde Yeftah’a “Sen başka bir kadının oğlusun, babamızın mirasından pay almayacaksın” diyerek onu kovdular. 3 Yeftah, kardeşlerinden kaçtı ve Tob bölgesinde yaşamaya başladı. İşsiz adamlar onun yanına toplandı ve Yeftah onların lideri oldu.
4 Bir süre sonra Ammonlular İsrail’e savaş açtı.+ 5 Bunun üzerine, Gilead ihtiyarları Yeftah’ı getirmek için hemen Tob bölgesine gittiler. 6 Yeftah’a “Gelip komutanımız ol ki Ammonlularla savaşabilelim” dediler. 7 Fakat Yeftah Gilead ihtiyarlarına şunları söyledi: “Benden nefret edip babamın evinden kovanlar siz değil miydiniz?+ Şimdi başınız sıkışınca neden bana geldiniz?” 8 Gilead ihtiyarları da ona şu karşılığı verdi: “İşte biz de o yüzden sana geldik. Bizimle gelip Ammonlularla savaşırsan tüm Gilead halkının başına geçer, önderimiz olursun.”+ 9 Bunun üzerine Yeftah Gilead ihtiyarlarına şöyle dedi: “Eğer istediğiniz gibi sizinle gelip Ammonlularla savaşırsam ve Yehova onları yenmemi sağlarsa, o zaman önderiniz olurum.” 10 Gilead ihtiyarları da Yeftah’a “Yehova şahidimiz olsun ki söylediğini yapacağız” dediler. 11 Böylece Yeftah Gilead ihtiyarlarıyla birlikte gitti, halk onu önder ve komutan yaptı. Yeftah tüm sözlerini Mitspa’da+ Yehova’nın önünde tekrar söyledi.
12 Sonra Yeftah Ammon+ Kralı’na haberciler göndererek “Benimle ne alıp veremediğin var ki gelip topraklarıma saldırıyorsun?” dedi. 13 Ammon Kralı, Yeftah’ın habercilerine şu cevabı verdi: “İsrail Mısır’dan çıktığı zaman, Arnon’dan+ Yabbok’a, Ürdün Irmağı’na kadar+ bütün topraklarımı aldı.+ Şimdi bu toprakları geri ver, böylece savaşmayız.” 14 Fakat Yeftah Ammon Kralı’na habercileri tekrar gönderdi 15 ve şu sözleri iletti: “Yeftah şöyle diyor: İsrail Moab’ın+ da Ammon’un da topraklarını almadı.+ 16 İsrailoğulları Mısır’dan çıktıkları zaman çöl boyunca yürüyüp Kızıldeniz’e+ vardılar, sonra Kadeş’e+ geldiler. 17 Edom+ Kralı’na haberciler gönderip ‘Lütfen topraklarından geçmemize izin ver’ dediler, fakat Edom Kralı dinlemedi. Moab+ Kralı’na da haberciler gönderdiler, fakat o da izin vermedi. Ve İsrail bir süre Kadeş’te+ kaldı. 18 Sonra çölü geçerken Edom+ ve Moab topraklarının etrafından dolandılar. Moab topraklarının+ doğusundan geçip Arnon bölgesinde konakladılar. Arnon, Moab sınırında+ bulunduğundan Moab topraklarına girmemiş oldular.
19 Sonra İsrail, Amorilerin Heşbon’dan hüküm süren kralı Sihon’a haberciler gönderip şöyle dedi: ‘Lütfen topraklarımıza giderken senin memleketinden geçmemize izin ver.’+ 20 Fakat Sihon İsrail’e güvenmedi ve bölgesinden geçmelerine izin vermedi. Tüm askerlerini toplayıp Yahats’ta ordugâh kurdu ve İsrail’e savaş açtı.+ 21 Bunun üzerine İsrail’in Tanrısı Yehova, Sihon’u ve tüm ordusunu İsrail’in eline teslim etti. İsrail onları yendi ve o bölgede yaşayan Amorilerin tüm topraklarını fethetti.+ 22 Böylece İsrailoğulları Arnon’dan Yabbok’a, çölden Ürdün Irmağı’na kadar tüm Amori topraklarını ele geçirmiş oldular.+
23 Halkının önünden Amorileri kovan İsrail’in Tanrısı Yehova’ydı.+ Şimdi sen İsrail halkını bu topraklardan çıkarmaya mı çalışıyorsun? 24 Sen olsan, tanrın Kemoş+ sana bir milletin toprağını verdiğinde orayı sahiplenmez misin? Biz de Tanrımız Yehova’nın önümüzden kovduğu milletlerin topraklarını sahipleniyoruz.+ 25 Moab kralı olan Tsippor oğlu Balak’tan+ senin ne üstünlüğün var? O İsrailoğullarıyla hiç tartışmaya girdi mi ya da savaştı mı? 26 İsrailoğulları Heşbon, Aroer ve bu şehirlere bağlı* kasabalarda,+ ayrıca Arnon kıyılarındaki tüm o şehirlerde 300 yıldır yaşıyor. Neden bunca zamandır oraları geri almaya çalışmadınız?+ 27 Ben sana karşı hiçbir suç işlemedim, ama sen bana savaş açarak hata yapıyorsun. Bugün İsrail ve Ammon halkları arasındaki davada kararı Yüce Hâkim Yehova+ versin.”
28 Fakat Ammon Kralı, Yeftah’ın ilettiği sözlere kulak asmadı.
29 Yehova’nın ruhu Yeftah’ı etkisine aldı.+ O da Gilead’dan ve Manasse topraklarından geçip Gilead’daki Mitspe şehrine+ geldi ve oradan Ammon topraklarına doğru ilerledi.
30 Yeftah Yehova’ya bir adak adayarak+ şöyle dedi: “Eğer Ammonluları yenmemi sağlarsan, 31 savaştan sağ salim döndüğümde evimin kapısından beni karşılamaya ilk çıkan kişi Yehova’nın olacak,+ onu yakılan sunu olarak sunacağım.”*+
32 Sonra Yeftah Ammonlularla savaştı ve Yehova onları Yeftah’ın eline teslim etti. 33 Onları Aroer’den Minnit’e ve Abel-keramim’e kadar bozguna uğrattı. Büyük bir katliam oldu ve Yeftah 20 şehri ele geçirdi. Böylece Ammonlular İsrailoğullarına boyun eğdi.
34 Sonunda Yeftah Mitspa’ya,+ evine döndü. Kızının tef çalıp dans ederek onu karşılamaya geldiğini gördü. O biricik evladıydı. Ondan başka ne oğlu ne de kızı vardı. 35 Yeftah onu görür görmez acıyla giysilerini yırttı ve haykırarak şöyle dedi: “Ah kızım! Beni perişan ettin.* Evimden göndereceğim kişi sen oldun. Ben Yehova’ya bir söz verdim, sözümden dönemem.”+
36 Fakat kız ona şöyle dedi: “Baba, madem Yehova’ya bir söz verdin, o zaman dediğini yap.+ Çünkü Yehova, düşmanın Ammonlulardan senin intikamını aldı.” 37 Sonra da “Fakat bir isteğim var” dedi. “Bana izin ver, kız arkadaşlarımla birlikte iki ay dağlara gideyim. Artık evlenemeyeceğim için onlarla yas tutayım.”*
38 Yeftah bunun üzerine “Peki kızım, git” dedi ve onu iki aylığına gönderdi. Kız da evlenemeyeceği için arkadaşlarıyla birlikte dağlara gidip yas tuttu. 39 İki ayın sonunda babasının yanına döndü, babası da onunla ilgili adağını yerine getirdi.+ Kızın hiçbir zaman bir erkekle ilişkisi olmadı. Bundan sonra İsrail’de şöyle bir gelenek oldu: 40 İsrail’deki genç kızlar Gileadlı Yeftah’ın kızını övmek için yılda dört gün onun yanına giderlerdi.
12 Sonra Efraim erkekleri bir araya toplandılar, ırmağı geçip Tsafon’a* gittiler ve Yeftah’a şöyle dediler: “Ammonlularla savaşmaya gittiğinde neden bizi çağırmadın?+ Seni de evini de yakacağız.” 2 Bunun üzerine Yeftah şöyle dedi: “Adamlarımla birlikte Ammonlulara karşı büyük bir mücadele veriyordum. Ben sizden yardım istedim, ama siz beni kurtarmaya gelmediniz. 3 Baktım ki gelmiyorsunuz, ben de canımı hiçe sayıp Ammonluların üzerine yürüdüm.+ Yehova da bana zafer kazandırdı. Şimdi neden kalkmış benimle savaşmak istiyorsunuz?”
4 Sonra Yeftah tüm Gilead+ erkeklerini bir araya toplayıp Efraim’le savaştı. Çünkü Efraimliler şöyle demişti: “Siz Efraim ve Manasse topraklarında yaşayan Gileadlılar! Siz Efraim’den kaçmış adamlarsınız, bir hiçsiniz!” Gilead erkekleri onları yenilgiye uğrattı. 5 Gileadlılar, Efraimliler kaçmasın diye Ürdün Irmağı’nın geçiş yerlerini tuttular.+ Kaçmaya çalışan bir Efraimli, ırmağı geçmek istediğini söyleyince Gileadlılar ona “Sen Efraimli misin?” diye soruyordu. Adam “Hayır!” diye cevap verince, 6 Gileadlılar “O zaman ‘Şibbolet’ de” diyordu. Fakat adam kelimeyi doğru söyleyemeyip “Sibbolet” diyordu. Gileadlılar da onu yakalayıp hemen orada, Ürdün Irmağı’nda öldürüyordu. Bu şekilde 42.000 Efraimli öldürüldü.
7 Gileadlı Yeftah İsrail’de 6 yıl hâkimlik yaptıktan sonra öldü ve Gilead bölgesinde, kendi şehrinde gömüldü.
8 Onun ardından Beytlehemli İbtsan İsrail’de hâkimlik yapmaya başladı.+ 9 İbtsan’ın 30 oğlu ve 30 kızı vardı. Kızlarını başka aşiretlerden adamlarla evlendirdi, oğullarına da başka aşiretlerden 30 kız aldı. O, İsrail’de 7 yıl hâkimlik yaptı. 10 Sonra İbtsan öldü ve Beytlehem’de gömüldü.
11 Onun ardından Zebulun kabilesinden Elon hâkim oldu ve İsrail’de 10 yıl hâkimlik yaptı. 12 Sonra Elon öldü ve Zebulun topraklarındaki Ayyalon’da gömüldü.
13 Onun ardından İsrail’de, Piratonlu Hillel’in oğlu Abdon hâkim oldu. 14 Onun 40 oğlu ve 30 torunu vardı, her biri bir eşeğe binerdi. Abdon İsrail’de 8 yıl hâkimlik yaptı. 15 Daha sonra Piratonlu Hillel’in oğlu Abdon öldü ve Efraim bölgesinde, Amalekoğullarına+ ait dağdaki Piraton’da gömüldü.
13 İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yaptılar+ ve Yehova onları 40 yıl boyunca Filistilerin eline teslim etti.+
2 Dan kabilesinden+ Tsoralı+ bir adam vardı, adı Manoah’tı.+ Karısı kısırdı, hiç çocuğu yoktu.+ 3 Bir gün Yehova’nın meleği kadına göründü ve şöyle dedi: “Kısır ve çocuksuz olsan da, hamile kalacaksın ve bir oğlun olacak.+ 4 Sakın şarap ya da başka bir içki içme+ ve kirli* bir şey yeme.+ 5 Evet, hamile kalacaksın ve bir oğlun olacak. Onun saçı hiç kesilmemeli,+ çünkü doğumundan itibaren Tanrı’nın neziri* olacak. İsrail’in Filistilerin elinden kurtarılmasına o önderlik edecek.”+
6 Sonra kadın kocasına gidip şöyle dedi: “Bana Tanrı’nın bir hizmetkârı* geldi. Görünüşü Tanrı’nın meleği gibiydi, çok heybetliydi. Nereden geldiğini sormadım, o da adını söylemedi.+ 7 Fakat bana şöyle dedi: ‘Hamile kalacaksın ve bir oğlun olacak. Şarap ya da başka bir içki içme ve kirli bir şey yeme. Çünkü çocuk doğumundan ölümüne kadar Tanrı’nın neziri olacak.’”
8 Manoah Yehova’ya şöyle yalvardı: “Yehova beni bağışla, ama gönderdiğin hizmetkârın lütfen bize yine gelsin ve doğacak çocuğu nasıl yetiştirmemiz gerektiğini anlatsın.” 9 Tanrı onun dediklerini işitti. Kadın kırdayken Tanrı’nın meleği tekrar geldi, fakat o sırada kocası Manoah yanında değildi. 10 Kadın hemen kocasına koşup “Geçen günkü adam yine geldi” dedi.+
11 Bunun üzerine Manoah kalkıp karısıyla birlikte adamın yanına gitti. Ona “Karımla konuşan sen miydin?” diye sordu. O da “Evet, bendim” dedi. 12 O zaman Manoah şöyle dedi: “Dilerim dediğin gerçekleşir. Peki bize söyler misin, çocuğun nasıl bir hayatı olacak, o neler yapacak?”+ 13 Yehova’nın meleği şu cevabı verdi: “Karın ona söylediğim her şeyden uzak dursun.+ 14 Asmanın hiçbir ürününü yemesin, şarap ya da başka bir içki içmesin+ ve kirli olan hiçbir şeyden yemesin.+ Emrettiğim her şeye uysun.”
15 Manoah Yehova’nın meleğine “Lütfen kal da senin için bir oğlak hazırlayalım” dedi.+ 16 Fakat Yehova’nın meleği şöyle dedi: “Kalsam bile senin yemeğini yemeyeceğim. Ancak istersen onu Yehova’ya yakılan sunu olarak sunabilirsin.” Manoah onun Yehova’nın meleği olduğunu bilmiyordu. 17 Sonra Manoah Yehova’nın meleğine “Adın ne?+ Adını söyle ki, sözün gerçekleştiğinde seni yüceltelim”* dedi. 18 Fakat Yehova’nın meleği “Adım hayranlık uyandırır, bu yüzden sorma” dedi.
19 Sonra Manoah oğlağı ve tahıl sunusunu* aldı, bir kayanın üzerinde Yehova’ya sundu. Tanrı, Manoah’la karısının önünde şaşkınlık verici bir şey yaptı. 20 Alevler sunaktan göğe yükselirken, Yehova’nın meleği onların gözü önünde alevlerle birlikte göğe yükseldi. O anda ikisi de yere kapandı. 21 O zaman Manoah onun Yehova’nın meleği olduğunu anladı.+ Yehova’nın meleği onlara bir daha görünmedi. 22 Manoah karısına “Kesinlikle öleceğiz, çünkü Tanrı’yı gördük” dedi.+ 23 Fakat karısı ona şöyle söyledi: “Eğer Yehova bizi öldürmek isteseydi, yakılan sunumuzu ve tahıl sunumuzu kabul etmezdi.+ Ayrıca bize tüm bunları göstermez ve o sözlerin hiçbirini söylemezdi.”
24 Sonra kadının bir oğlu oldu ve adını Şimşon+ koydu. Çocuk büyürken Yehova onunla birlikteydi. 25 Bir süre sonra Yehova’nın ruhu Şimşon’u yönlendirmeye başladı.+ Şimşon o sırada Tsora ile Eştaol+ arasındaki Mahane-dan’da+ bulunuyordu.
14 Sonra Şimşon Timna’ya gitti ve orada Filisti kızlarından birini gördü. 2 Bunun üzerine anne babasına gelip şöyle dedi: “Timna’da Filisti kızlarından biri dikkatimi çekti. Lütfen o kızı bana alın.” 3 Fakat anne babası ona şöyle dedi: “Gidip sünnetsiz Filistilerden kız alman şart mı?+ Akrabalarımızdan ya da diğer kabilelerden bir kız bulamaz mısın?” Şimşon ise babasına “O kızı bana al, benim için en uygunu o” dedi. 4 Anne ve babası Şimşon’un bu kararının ardında Yehova’nın olduğunu fark etmemişlerdi. O* Filistilere karşı fırsat arıyordu, çünkü İsrail Filistilerin egemenliği altındaydı.+
5 Şimşon ve anne babası Timna’ya gittiler. Şimşon oradaki bağların yakınlarındayken, aniden bir aslan kükreyerek karşısına çıktı. 6 O zaman Yehova’nın ruhu onu güçlendirdi+ ve Şimşon sanki bir oğlak parçalıyormuş gibi aslanı elleriyle ikiye ayırdı. Fakat bu yaptığını anne babasına anlatmadı. 7 Sonra gidip kızla konuştu. Şimşon’un gözünde en uygunu hâlâ o kızdı.+
8 Daha sonra kızı alıp kendi evine götürmek üzere+ Timna’ya doğru yola çıktı. Giderken, öldürdüğü aslana bakmak için yolunu değiştirdi. Aslanın ölüsünde bir arı sürüsü ve bal vardı. 9 Balı sıyırıp avcuna aldı ve yiyerek yürümeye devam etti. Anne babasıyla buluşunca onlara da verdi, onlar da yediler. Ama balı aslanın ölüsünden aldığını söylemedi.
10 Şimşon ve babası kızın yanına gitti. Şimşon orada bir şölen düzenledi, çünkü genç erkeklerin böyle bir geleneği vardı. 11 Şimşon’u gördükleri zaman ona eşlik etsin diye 30 genç getirdiler. 12 Şimşon onlara şöyle dedi: “Size bir bilmecem var. Şölenin yedi günü içinde bilmeceyi çözüp cevabı bana söylerseniz, size 30 tane keten giysi ve 30 tane üst giysi vereceğim. 13 Fakat bilemezseniz, siz bana 30 tane keten giysi ve 30 tane üst giysi vereceksiniz.” Bunun üzerine “Hadi söyle, seni dinliyoruz” dediler. 14 O da şöyle dedi:
“Yiyenden yiyecek çıktı,
Güçlüden tatlı çıktı.”+
Üç gün geçti, adamlar bilmeceyi çözemedi. 15 Dördüncü gün Şimşon’un karısına* şöyle dediler: “Kocanı kandır+ da bilmecenin cevabını söylesin. Yoksa seni de babanın ev halkını da yakarız. Bizi soymak için mi buraya davet ettiniz?” 16 Bunun üzerine karısı ağlayarak Şimşon’a şöyle söyledi: “Sen beni sevmiyorsun, hem de hiç sevmiyorsun.+ Halkımdan insanlara bilmece sordun ama cevabını bana söylemedin.” Şimşon da “Ben onu kendi anne babama bile söylememişken sana nasıl söyleyeyim?” dedi. 17 Yedi günlük şölenin kalan günleri boyunca kız onun başında ağlayıp durdu. O kadar baskı yaptı ki, sonunda Şimşon yedinci gün kıza cevabı söyledi. O da adamlara söyledi.+ 18 Böylece şehrin erkekleri, yedinci gün güneş batmadan* önce Şimşon’a gelip şöyle dediler:
“Baldan tatlı ne var,
Aslandan güçlü ne var?”+
Şimşon da şu karşılığı verdi:
19 O zaman Yehova’nın ruhu onu güçlendirdi.+ Şimşon Aşkelon’a+ gidip 30 Filisti’yi öldürdü ve onların giysilerini alıp bilmeceyi çözenlere verdi.+ Sonra büyük bir öfkeyle babasının evine döndü.
20 Şimşon’un karısı+ da Şimşon’a eşlik eden gençlerden birine verildi.+
15 Bir süre sonra, buğday hasadı zamanında Şimşon bir oğlak alıp karısını görmeye gitti. Kızın babasına “Karımın yanına, odasına girmek istiyorum” dedi, fakat adam izin vermedi. 2 Şimşon’a şöyle söyledi: “Artık ondan nefret ettiğini düşündüm,+ bu yüzden onu senin sağdıcına verdim.+ Kız kardeşi ondan daha güzel. Ablasının yerine lütfen onu al.” 3 Şimşon da oradakilere şöyle dedi: “Filistilere vereceğim zarardan artık kimse beni sorumlu tutamaz.”
4 Şimşon gidip 300 tilki yakaladı. Tilkileri ikişer ikişer kuyruklarından bağlayıp kuyrukların arasına birer meşale koydu. 5 Sonra meşaleleri yakıp tilkileri Filistilerin buğday tarlalarına saldı. Böylece buğday demetlerinden ekinlere kadar her şeyi, ayrıca bağları ve zeytinlikleri de yaktı.
6 Filistiler bunu kimin yaptığını sorunca, “Timnalı’nın damadı Şimşon yaptı” dediler. “Çünkü Timnalı onun karısını alıp sağdıcına verdi.”+ Bunun üzerine Filistiler gidip kızı da babasını da yaktılar.+ 7 O zaman Şimşon onlara şöyle dedi: “Madem böyle yaptınız, sizden intikamımı alana kadar durmayacağım.”+ 8 Sonra onları bir bir yere serdi, çok kişi öldü. Ardından gidip Eytam kayalığındaki bir mağarada kalmaya başladı.
9 Sonra Filistiler gelip Yahuda’da ordugâh kurdular ve Lehi’de+ dolanmaya başladılar. 10 Yahudalılar “Neden buraya gelip ordugâh kurdunuz?” diye sordu. Onlar da “Şimşon’u yakalamak için geldik, bize yaptığının aynısını biz de ona yapacağız” dediler. 11 Bunun üzerine 3.000 Yahudalı, Eytam kayalığındaki mağaraya gidip Şimşon’a şöyle dedi: “Filistilerin egemenliği altında olduğumuzu bilmiyor musun?+ Neden bize böyle bir şey yaptın?” Şimşon da “Onlar bana ne yaptıysa ben de onlara öyle yaptım” dedi. 12 Fakat Yahudalılar Şimşon’a “Seni yakalayıp Filistilere teslim etmek için buraya geldik” dediler. O zaman Şimşon “Yemin edin, bana siz saldırmayacaksınız” dedi. 13 Onlar da “Sana hiçbir şey yapmayacağız, sadece seni bağlayıp onlara teslim edeceğiz” dediler.
Böylece onu iki yeni halatla bağlayıp mağaradan çıkardılar. 14 Şimşon Lehi’ye gelince, onu gören Filistiler zafer çığlıkları attılar. O zaman Yehova’nın ruhu Şimşon’u güçlendirdi+ ve kollarını saran halatlar ateşte yanmış keten iplikler gibi oldu, bileklerindeki bağlar çözülüp düştü.+ 15 O sırada Şimşon, yeni ölmüş bir eşeğin çene kemiğini buldu, eline alıp onunla 1.000 kişiyi öldürdü.+ 16 Sonra şöyle dedi:
“Eşek çene kemiğiyle öldürdüklerimi üst üste yığdım,
Eşek çene kemiğiyle 1.000 adamın canını aldım.”+
17 Bunları söyledikten sonra çene kemiğini attı ve oraya Ramat-lehi* adını verdi.+ 18 Sonra çok susadı ve Yehova’ya şöyle yakardı: “Sen bu kuluna büyük bir zafer kazandırdın, ama şimdi susuzluktan ölüp sünnetsizlerin eline mi düşeceğim?” 19 Bunun üzerine Tanrı, Lehi’deki bir çukuru yardı ve oradan su çıktı.+ Şimşon suyu içince kendine geldi, canlandı. Bu nedenle Lehi’deki o pınarın adını En-hakkore* koydu.
20 Şimşon, Filistilerin İsrail’e egemen olduğu dönemde 20 yıl hâkimlik yaptı.+
16 Şimşon bir gün Gazze’ye gitti. Orada bir fahişe gördü ve onun evine girdi. 2 Gazzelilere “Şimşon burada!” diye haber geldi. Bunun üzerine etrafı sardılar ve gece boyunca şehir kapısında pusuya yattılar. Bütün gece sessizce beklediler, “Sabah onu öldürürüz” diyorlardı.
3 Fakat Şimşon gece yarısına kadar yattıktan sonra kalktı. Şehir kapısının kanatlarını ve iki yanındaki direkleri tutup kapıyı sürgüsüyle birlikte yerinden çıkardı. Hepsini omuzlayıp Hebron’un karşısındaki dağın tepesine taşıdı.
4 Bir süre sonra Sorek Vadisi’nde yaşayan bir kadına âşık oldu. Kadının ismi Delila’ydı.+ 5 Filisti beyleri kadına gelip şöyle dediler: “Onu kandırıp+ öğren bakalım, bu kadar güçlü olmasının sebebi neymiş? Onu alt etmek, bağlayıp etkisiz hale getirmek için ne yapmalıymışız? Bunu öğrenirsen her birimiz sana 1.100 gümüş veririz.”
6 Bunun üzerine Delila Şimşon’a şöyle sordu: “Bana söyler misin, bu büyük gücünün sırrı ne? Biri seni etkisiz hale getirmek için neyle bağlamalı?” 7 Şimşon da “Eğer beni henüz kurumamış yedi yeni iple* bağlarlarsa gücümü kaybeder, sıradan bir insan gibi olurum” dedi. 8 Bunun üzerine Filisti beyleri kadına yedi tane yeni ip getirdiler. Kadın Şimşon’u bunlarla bağladı. 9 Bu arada arka odada adamlar pusuya yatmıştı. Delila, “Şimşon! Filistiler seni yakalamaya geldi!” dedi. Şimşon da ipleri, ateşe değmiş keten iplik gibi kolayca koparıverdi.+ Onun gücünün sırrını çözemediler.
10 O zaman Delila Şimşon’a şöyle dedi: “Beni kandırdın, yalan söyledin. Ne olur bana söyle, seni neyle bağlamak gerek?” 11 Şimşon da ona “Eğer beni hiç kullanılmamış yeni halatlarla bağlarlarsa gücümü kaybeder, sıradan bir insan gibi olurum” dedi. 12 Bunun üzerine Delila yeni halatlar aldı ve onlarla Şimşon’u bağladı. Sonra da “Şimşon! Filistiler seni yakalamaya geldi!” dedi. (Adamlar yine arka odada pusuya yatmıştı.) Şimşon kollarındaki halatları iplik koparır gibi kopardı.+
13 Sonra Delila Şimşon’a şöyle dedi: “Beni yine kandırdın, yalan söyledin.+ Hadi söyle, seni neyle bağlamak gerek?” Şimşon da ona şu cevabı verdi: “Eğer saçımın yedi örgüsünü dokuma ipiyle kumaş gibi dokursan beni bağlayabilirsin.” 14 Kadın da öyle yaptı ve Şimşon’un saçındaki örgüleri dokuma tarağıyla sıkıştırdı. Ardından “Şimşon! Filistiler seni yakalamaya geldi!” dedi. Şimşon uykusundan uyandı, tarağı ve ipi saçından çekip çıkardı.
15 Bu sefer Delila Şimşon’a şöyle dedi: “Hem beni sevdiğini söylüyorsun,+ hem de bana güvenmiyorsun. Üç defadır beni kandırıyorsun, büyük gücünün sırrını söylemiyorsun.”+ 16 Kadın her gün dırdır ederek onu sıkıştırdığı için Şimşon canından bezdi.+ 17 Sonunda kadına her şeyi anlattı: “Ben doğuştan Tanrı’nın neziriyim, bu yüzden saçım hiç kesilmedi.+ Eğer saçım tıraş edilirse bütün gücüm gider, o zaman sıradan insanlar gibi olurum.”
18 Delila, Şimşon’un gerçeği anlattığını anlayınca hemen Filisti beylerine haber gönderip+ şöyle dedi: “Gelin, Şimşon bu sefer gerçeği söyledi.” Böylece Filisti beyleri yanlarında gümüşlerle kadına geldiler. 19 Delila Şimşon’u dizinde uyutup bir adam çağırdı ve saçındaki yedi örgüyü kestirdi. Böylece Şimşon’un gücü giderek kayboldu ve Delila onu etkisiz hale getirdi.* 20 Delila, “Şimşon! Filistiler seni yakalamaya geldi!” deyince Şimşon uykudan uyandı. Kendi kendine “Önceki seferlerde olduğu gibi+ yine kendimi kurtarırım” dedi. Fakat Yehova’nın onu bıraktığının farkında değildi. 21 Böylece Filistiler onu yakaladılar ve gözlerini oydular. Sonra Gazze’ye götürüp iki tunç* zincirle bağladılar. Ona hapishanede değirmen taşı çevirttiler. 22 Fakat Şimşon’un kesilen saçları yeniden uzamaya başladı.+
23 Filisti beyleri, tanrıları Dagon’a+ kurbanlar sunmak ve kutlama yapmak için bir araya toplandılar, “Düşmanımız Şimşon’u tanrımız elimize teslim etti” diyorlardı. 24 Halk, Dagon’un putuna bakıp onu yücelterek şöyle dedi: “Ey tanrımız, sen memleketimizi harap eden+ ve birçoğumuzu öldüren+ düşmanımızı bize teslim ettin!”
25 Keyifleri yerinde olduğundan “Şimşon’u çağırın da biraz eğlenelim” dediler. Böylece alay etmek için Şimşon’u hapishaneden getirttiler ve onu sütunların arasında durdurdular. 26 Sonra Şimşon elinden tutan çocuğa “Tapınağı taşıyan sütunlara dokunmama yardım et, onlara yaslanmak istiyorum” dedi. 27 (Tapınak insan doluydu. Kadınlı erkekli büyük bir kalabalık vardı, tüm Filisti beyleri de oradaydı. Ayrıca damda, Şimşon’u seyredip onunla alay eden yaklaşık 3.000 kişi vardı.)
28 Şimşon+ Yehova’ya şöyle yakardı: “Ulu Rab Yehova, ne olur beni hatırla. Ne olur son bir kez güçlendir beni.+ Ey Tanrım, izin ver Filistilerden hiç değilse bir gözümün öcünü alayım.”+
29 Sonra Şimşon tapınağı taşıyan iki ana sütunun arasında gücünü topladı, bir sütunu sağ eliyle diğer sütunu da sol eliyle itmeye başladı. 30 “Filistilerle beraber ben de öleyim!” diye yakararak tüm gücüyle sütunlara yüklendi. Tapınak Filisti beylerinin ve oradaki herkesin üzerine yıkıldı.+ Böylece Şimşon ölürken, hayatı boyunca öldürdüğünden daha fazla kişi öldürmüş oldu.+
31 Sonra kardeşleri ve babasının tüm ailesi gelip onu aldılar. Şimşon’u Tsora’yla+ Eştaol arasında, babası Manoah’ın+ mezarına gömdüler. Şimşon, İsrail halkına 20 yıl hâkimlik yapmıştı.+
17 Efraim’in dağlık bölgesinde+ Mika isimli bir adam yaşıyordu. 2 Mika bir gün annesine şöyle dedi: “Senden 1.100 gümüş çalınmıştı, onu çalan kişiye lanet okuduğunu duydum. Gümüşler bende, onları alan bendim.” Bunun üzerine annesi “Doğruyu söylediğin için Yehova senden razı olsun oğlum” dedi. 3 Mika 1.100 gümüşü annesine geri verdi. Fakat annesi ona şunu söyledi: “Bu gümüşü Yehova’ya adıyorum. Bununla biri oyma biri döküm iki heykel yapmanı istiyorum.+ Bu gümüş senin olacak.”
4 Mika gümüşleri annesine verdikten sonra annesi 200 gümüşü gümüşçüye verdi. O da oyma ve döküm iki heykel yaptı. Onları Mika’nın evine koydular. 5 Mika’nın putlarına tapındığı bir evi vardı. Bir efod*+ ve aile putları*+ yaptı, ayrıca bir oğlunu kendisine kâhin* olarak hizmet etmesi için görevlendirdi.+ 6 O günlerde İsrail’de kral yoktu.+ Herkes kendi gözünde doğru olanı yapıyordu.+
7 Yahuda’daki Beytlehem’de,+ Yahuda ailesinden* genç bir adam vardı. Levioğullarından+ olan bu genç bir süredir orada yaşıyordu. 8 Fakat sonra kalacak başka bir yer bulmak için o şehirden ayrıldı. Derken Efraim’in dağlık bölgesine, Mika’nın evine geldi.+ 9 Mika ona “Nereden geliyorsun?” diye sordu. O da şöyle karşılık verdi: “Yahuda’daki Beytlehem’den geliyorum, Levi kabilesindenim. Kalacak bir yer arıyorum.” 10 O zaman Mika şöyle dedi: “Benim evimde kal, bana yol gösterir* ve kâhinlik edersin. Sana yılda 10 gümüş veririm, ayrıca yiyecek ve giyecek sağlarım.” Bunun üzerine Levioğlu içeri girdi. 11 Böylece Mika’nın teklifini kabul edip onunla kaldı ve onun oğullarından biri gibi oldu. 12 Mika bu Levioğlunu kendisine kâhinlik yapması için görevlendirdi+ ve adam onun evinde yaşamaya başladı. 13 Ve Mika şöyle dedi: “Artık biliyorum ki Yehova bana iyilik edecek, çünkü bir Levioğlu benim kâhinim oldu.”
18 O günlerde İsrail’de kral yoktu.+ Dan kabilesi+ yerleşecek bir yer arıyordu, çünkü İsrail kabileleri arasında onlara miras olarak verilen toprakları henüz ele geçirmemişlerdi.+
2 Dan kabilesi kendi içinden beş sağduyulu* adam seçti. Tsora ve Eştaol+ şehirlerinden olan bu adamları, “Yaşayabileceğimiz bir yer var mı, gidip bakın” diyerek keşfe gönderdiler. Adamlar Efraim’in dağlık bölgesinde Mika’nın evine+ varınca geceyi orada geçirdiler. 3 Mika’nın evinin yakınlarındayken o genç Levioğlunun sesini* tanıdılar. Bunun üzerine yanına gidip “Seni buraya kim getirdi? Burada ne işin var? Ne yapıyorsun?” diye sordular. 4 Levioğlu da “Mika kendisine kâhin olarak hizmet etmem için beni tuttu”+ dedi ve Mika’nın onun için neler yaptığını anlattı. 5 O zaman adamlar ona şöyle söyledi: “Lütfen Tanrı’ya danış da işimiz yolunda gidecek mi öğrenelim.” 6 Kâhin de onlara “İçiniz rahat olsun, yolculuğunuzda Yehova sizinle olacak” dedi.
7 Böylece beş adam tekrar yola koyulup Laiş’e+ vardı. Oradakilerin tıpkı Saydalılar gibi kimseye muhtaç olmadıklarını gördüler. O halk herhangi bir saldırı endişesi duymadan, güven içinde yaşıyordu.+ Laiş’i ele geçirmeye çalışıp huzursuzluk yaratan biri de yoktu. Ayrıca Saydalılardan uzaktaydılar, başka halklarla da herhangi bir ilişkileri yoktu.
8 Adamlar Tsora ve Eştaol’a+ dönünce kardeşleri onlara “Ne yaptınız?” diye sordu. 9 Adamlar şöyle cevap verdi: “Gidip baktık, orası çok güzel bir yer. Laiş’i ele geçirmek için oyalanmadan yola çıkalım. Hadi ne duruyorsunuz? Gidip oraya saldıralım. 10 Oraya gittiğinizde, saldırı endişesi duymayan bir halk göreceksiniz+ ve geniş topraklar bulacaksınız. Öyle bir yer ki her şey var.+ Tanrı orayı bize verdi.”
11 Bunun üzerine Dan kabilesinden 600 adam silahlarını kuşanıp Tsora ve Eştaol’dan+ yola çıktı. 12 Gidip Yahuda’daki Kiryat-yearim+ yakınlarında ordugâh kurdular. Bu nedenle oraya hâlâ Mahane-dan*+ denir. Burası Kiryat-yearim’in batısındadır. 13 Oradan Efraim’in dağlık bölgesine geçip Mika’nın evine+ kadar geldiler.
14 O zaman, Laiş topraklarını+ keşfe gitmiş olan beş adam kardeşlerine şöyle dedi: “Biliyor musunuz bu evlerde bir efod, aile putları,* ayrıca bir oyma, bir de döküm heykel var.+ Ne dersiniz, ne yapalım?” 15 Böylece orada durdular ve Mika’nın yanındaki genç Levioğlunun+ evine gelip ona hal hatır sordular. 16 Bu arada Dan kabilesinden 600 silahlı adam+ kapının girişinde duruyordu. 17 Keşfe gitmiş olan beş adam+ efodu,+ aile putlarını,+ oyma ve döküm iki heykeli+ almak için içeri girdi. (O sırada kâhin,+ 600 silahlı adamla birlikte kapının girişinde duruyordu.) 18 Mika’nın evine girenler efodu, aile putlarını ve heykelleri alınca, kâhin “Ne yapıyorsunuz?” dedi. 19 Onlar da şöyle dediler: “Sus, ses çıkarma. Bizimle gel, bize kâhinlik et ve yol göster.* Sence hangisi daha iyi, tek bir adamın evi için kâhinlik yapmak mı,+ yoksa İsrail’de bir aşiretin, bir kabilenin kâhini olmak mı?”+ 20 Bu teklif kâhinin hoşuna gitti. Efodu, aile putlarını ve oyma heykeli+ alıp onlarla birlikte yola çıktı.
21 Böylece onlar çocukları, hayvanları ve değerli eşyalarıyla birlikte* oradan ayrıldılar. 22 Danoğulları Mika’nın evinden biraz uzaklaştıktan sonra, Mika komşularıyla birlikte onların peşine düştü ve onlara yetiştiler. 23 Danoğullarının arkasından bağırdılar, onlar da dönüp Mika’ya “Ne var? Niye bu adamları toplayıp geldin?” dediler. 24 Mika şu karşılığı verdi: “Yaptığım ilahları da kâhinimi de almış gidiyorsunuz. Hiçbir şeyim kalmadı. Bir de ‘Ne var?’ diye soruyorsunuz.” 25 Danoğulları da şöyle dedi: “Bize sesini yükseltme! Yoksa bu öfkeli adamlar size saldırır, sen de ailen de canınızdan olursunuz.” 26 Böylece Danoğulları yollarına devam ettiler. Mika da onların kendisinden daha güçlü olduğunu görünce dönüp evine gitti.
27 Danoğulları Mika’nın kâhinini ve putlarını alıp Laiş’e+ gittiler. Orada endişe duymadan, güven içinde yaşayan halkı+ kılıçtan geçirdiler ve şehri ateşe verdiler. 28 Onları kurtarabilecek kimse yoktu, çünkü Sayda’dan uzaktaydılar, başka halklarla da herhangi bir ilişkileri yoktu ve şehir Beyt-rehob’daki+ ovadaydı. Danoğulları şehri yeniden inşa edip oraya yerleştiler. 29 O şehre atalarının, yani İsrail’in oğlu+ Dan’ın+ ismini verdiler. (Şehrin önceki ismi Laiş’ti.)+ 30 Sonra Danoğulları oyma heykeli+ oraya diktiler. Musa’nın oğlu Gerşom’un+ soyundan olan Yonatan+ ve soyu, Dan kabilesinin kâhinleri oldu. Memleket halkı sürgüne gidene kadar bu böyle devam etti. 31 Danoğulları, gerçek Tanrı’nın evi Şilo’da olduğu sürece+ Mika’nın yaptığı oyma heykele tapınmayı sürdürdüler.
19 İsrail’in başında bir kralın olmadığı o günlerde,+ Efraim’in dağlık bölgesinin+ ücra kesiminde yaşayan bir Levioğlu vardı. Bu adam Yahuda’daki Beytlehem’den+ bir kızı cariye olarak aldı. 2 Fakat cariyesi adamı aldattı ve onu terk edip Beytlehem’deki babasının evine gitti. Orada dört ay kaldı. 3 Sonra kocası yanına iki eşek alıp hizmetkârıyla birlikte yola çıktı. Cariyesinin yanına gidip onu eve dönmeye ikna etmek istiyordu. Adam Beytlehem’e varınca, genç kadın onu babasının evine götürdü. Kayınpederi adamı sevinçle karşıladı, 4 onu üç gün yanında kalmaya ikna etti. Birlikte yiyip içtiler, adam geceleri orada kaldı.
5 Dördüncü gün yola çıkmak için sabah erkenden kalktıklarında, kayınpederi adama şöyle dedi: “Bir şeyler ye ki yolculuk için gücün olsun, sonra gidersiniz.” 6 Bunun üzerine oturup birlikte yiyip içtiler. Sonra kayınpederi adama “Lütfen bu gece de kal, rahatına bak” dedi. 7 Adam gitmek için ayağa kalkınca kayınpederi kalması için ısrar etti, böylece adam o gece de orada kaldı.
8 Beşinci gün adam yine gitmek için sabah erkenden kalktığında, kayınpederi “Lütfen bir şeyler ye ki yolculuk için gücün olsun” dedi. Böylece öğleden sonra geç saatlere kadar birlikte yiyip içtiler. 9 Adam, cariyesi ve hizmetkârıyla birlikte gitmek için ayaklanınca kayınpederi ona şöyle dedi: “Bak neredeyse akşam oluyor. Lütfen bu gece de kal. Hava kararmak üzere, bu gece de kalıp rahatına bak. Yarın sabah erkenden kalkar evinize gidersiniz.” 10 Fakat adam orada bir gece daha kalmak istemedi. İki eşeğini hazırlayıp cariyesi ve hizmetkârıyla birlikte yola çıktı. Yebus’a, yani Yeruşalim’e+ doğru gittiler.
11 Yebus’a yaklaştıklarında akşamüstüydü. Bu yüzden hizmetkâr efendisine “Geceyi Yebusilerin şehrinde mi geçirsek?” diye sordu. 12 Fakat efendisi şöyle dedi: “Orası İsrailoğullarının değil. Yabancıların yaşadığı bir şehirde kalmayalım, Gibea’ya+ kadar yolumuza devam edelim.” 13 Sonra da “Hadi şu ilerideki şehirlerden birine varmaya çalışalım, ya Gibea’da kalırız ya Rama’da”+ dedi. 14 Böylece yola devam ettiler. Benyamin kabilesinin Gibea şehrine yaklaştıklarında güneş batıyordu.
15 Bu nedenle o gece kalmak için Gibea şehrine girdiler ve meydanda oturdular. Fakat geceyi geçirmeleri için kimse onları evine almadı.+ 16 Sonunda akşam vakti yaşlı bir adam çıkageldi, adam tarladaki işinden dönüyordu. O, Efraim’in dağlık bölgesindendi+ ama bir süredir Gibea’da yaşıyordu. Şehir halkı ise Benyamin kabilesindendi.+ 17 Yaşlı adam şehir meydanında duran yolcuyu görünce ona “Nereden geliyorsun, ne tarafa gidiyorsun?” diye sordu. 18 Adam şöyle cevap verdi: “Yahuda’daki Beytlehem’deydik.+ Buradan Yehova’nın evine gideceğiz.* Sonra da Efraim’in dağlık bölgesinin ücra bir kesimine gideceğiz, ben oralıyım. Ama burada beni evine alan yok. 19 Aslında yanımızda eşeklerimiz için yeterince yem var.+ Kendim, cariyem ve hizmetkârım için ekmek+ ve şarap da var. Hiçbir eksiğimiz yok.” 20 Yaşlı adam da şöyle dedi: “Buyurun, misafirim olun. Neye ihtiyacınız varsa ben karşılarım. Yeter ki geceyi şehir meydanında geçirmeyin.” 21 Böylece onları evine götürdü ve eşeklerine yem verdi. Herkes ayaklarını yıkadı ve yiyip içtiler.
22 Onlar güzel bir akşam geçirirken, şehirdeki bazı aşağılık adamlar evin etrafını sarıp kapıyı yumruklamaya başladılar. Yaşlı ev sahibine “Evine gelen adamı dışarı çıkar, onunla yatacağız” diyorlardı.+ 23 Bunun üzerine ev sahibi dışarı çıkıp onlara şöyle dedi: “Yapmayın kardeşlerim, lütfen bu kötülüğü yapmayın. Bu adam benim misafirim. Böyle rezil bir davranışta bulunmayın. 24 Bakın, benim evlenmemiş bir kızım, bu adamın da bir cariyesi var. Onları dışarı çıkarayım, illa bu kötülüğü yapacaksanız onlara yapın.+ Fakat bu adama böyle rezilce bir şey yapmayın.”
25 Ama adamlar onu dinlemedi. Bunun üzerine Levioğlu, cariyesini+ tutup dışarı onların yanına çıkardı. Adamlar bütün gece sabaha kadar kadına eziyet edip tecavüz ettiler. Gün doğarken onu bıraktılar. 26 Kadın sabahın ilk saatlerinde kocasının* kaldığı eve döndü ve kapıda yere yığıldı. Gün aydınlanana kadar orada öylece kaldı. 27 Kocası sabahleyin kalkıp yola çıkmak üzere kapıyı açınca cariyesini gördü. Kadın elleri eşikte, yere yığılmıştı. 28 Ona “Hadi kalk, gidelim” dedi. Fakat kadından hiç ses çıkmadı. Bunun üzerine adam onu eşeğinin sırtına koyup evine doğru yola çıktı.
29 Eve varınca büyük bir bıçakla cariyesinin cesedini 12 parçaya böldü ve İsrail’in her bölgesine bir parça gönderdi. 30 Bunu gören herkes şöyle dedi: “İsrailoğulları Mısır’dan çıktığından beri böyle bir şey ne görüldü ne de duyuldu. Düşünüp konuşalım+ ve ne yapacağımıza karar verelim.”
20 Bunun üzerine Dan’dan+ Beer-şeba’ya kadar olan topraklardan ve Gilead’dan+ tüm İsrail erkekleri Mitspa’ya+ geldi. Onlar birlik oldular ve Yehova’nın önünde toplandılar. 2 Tüm İsrail kabilelerinin ileri gelenleri Tanrı’nın halkının bu toplantısında* yerlerini aldı. Orada kılıçlı 400.000 yaya asker vardı.+
3 Bu arada Benyaminoğulları İsrail erkeklerinin Mitspa’da toplandığını duydu.
Mitspa’daki İsrail erkekleri oradakilere “Anlatın, bu korkunç olay nasıl oldu?” diye sordu.+ 4 Bunun üzerine, öldürülen kadının kocası olan Levioğlu+ şunları anlattı: “Cariyemle birlikte geceyi geçirmek için Benyamin kabilesinin Gibea şehrine gitmiştim.+ 5 Fakat geceleyin Gibealılar* bana zarar vermek istediler ve kaldığım evin etrafını sardılar. Amaçları beni öldürmekti, ama bunun yerine cariyeme tecavüz ettiler ve o öldü.+ 6 Ben de cariyemin cesedini kesip parçalarını İsrail topraklarının dört bir yanına gönderdim.+ Çünkü o adamlar İsrail’de utanç verici ve rezil bir şey yaptılar. 7 Şimdi siz İsrailoğulları, düşünceniz, tavsiyeniz nedir söyleyin.”+
8 Sonra tüm halk hep birlikte ayağa kalkıp şöyle dedi: “Birimiz bile evine gitmeyecek. 9 Şöyle yapacağız: Kura çekip+ Gibea’ya kimlerin saldıracağına karar vereceğiz. 10 İsrail’in tüm kabilelerinden her 100 kişiden 10’u, her 1.000 kişiden 100’ü, her 10.000 kişiden 1.000’i ordu için erzak toplayacak. Ordu Benyamin’in Gibea şehrine saldıracak, çünkü o halk İsrail’de iğrenç bir şey yaptı.” 11 Böylece İsrail’deki tüm erkekler Gibea’ya saldırmak için birlik oldular.
12 Sonra İsrail kabileleri, tüm Benyamin erkeklerine şu mesajı gönderdi: “Topraklarınızda nasıl böyle korkunç bir suç işlenir? 13 Şimdi Gibea’daki o alçakları+ bize teslim edin de onları öldürelim ve İsrail’i bu kötülükten temizleyelim.”+ Fakat Benyaminoğulları, kardeşleri İsrailoğullarını dinlemediler.
14 O zaman, başka şehirlerde yaşayan Benyaminoğulları, İsrailoğullarıyla savaşmak üzere Gibea’da bir araya geldi. 15 O gün Benyamin şehirlerinden 26.000 kılıçlı asker ve Gibea’dan 700 savaşçı toplandı. 16 Ordudaki savaşçıların 700’ü solaktı. Her biri sapanla* ıskalamadan bir kılı bile vurabilirdi.
17 İsrail’in diğer kabilelerinden ise 400.000 kılıçlı asker toplanmıştı.+ Hepsi de deneyimli savaşçılardı. 18 İsrailoğulları Beytel’e gidip Tanrı’ya danıştılar+ ve “Benyaminoğullarıyla yapacağımız savaşa hangimiz önderlik etsin?” diye sordular. Yehova “Yahuda önderlik edecek” dedi.
19 Bunun üzerine İsrailoğulları sabah kalktılar ve Gibea’ya saldırmak için ordugâh kurdular.
20 İsrail erkekleri Benyamin kabilesiyle savaşmak için harekete geçtiler ve Gibea’da savaş düzeni aldılar. 21 O zaman Benyaminoğulları Gibea’dan çıktı ve o gün İsrailoğullarından 22.000 kişiyi yere serdi. 22 Fakat İsrail erkekleri cesaretlerini kaybetmedi, ilk günkü gibi yine aynı yerde savaş düzeni aldılar. 23 Bazı İsrailoğulları da Beytel’e gittiler, Yehova’nın önünde akşama kadar ağladılar. Yehova’ya “Kardeşlerimiz Benyaminoğullarıyla tekrar savaşalım mı?” diye sordular.+ Yehova da “Evet, savaşın” dedi.
24 Böylece İsrailoğulları ikinci gün yine Benyaminoğullarının bulunduğu yere yaklaştılar. 25 Benyamin erkekleri de Gibea’dan çıkıp onların üzerine yürüdüler. Bu sefer İsrailoğullarından 18.000 kılıçlı askeri yere serdiler.+ 26 Bunun üzerine tüm İsrail erkekleri Beytel’e gitti. Yehova’nın önünde oturup ağladılar+ ve akşama kadar oruç* tuttular,+ Yehova’ya yakılan sunular+ ve paylaşma sunuları*+ sundular. 27 Sonra Yehova’ya danıştılar,+ çünkü o günlerde Tanrı’nın Ahit Sandığı* Beytel’deydi. 28 Sandığın önünde Harun oğlu Eleazar oğlu Finehas+ hizmet ediyordu. Tanrı’ya “Kardeşlerimiz Benyaminoğullarıyla tekrar savaşalım mı, yoksa vaz mı geçelim?” diye sordular.+ Yehova da “Savaşın, çünkü yarın onları yenmenizi sağlayacağım” diye cevap verdi. 29 Bunun üzerine İsrail askerleri tüm Gibea çevresinde pusuya yattılar.+
30 İsrailoğulları üçüncü gün Benyaminoğullarıyla savaşmak için harekete geçtiler ve önceki seferlerde olduğu gibi Gibea karşısında savaş düzeni aldılar.+ 31 Benyaminoğulları onlara saldırmak için Gibea’dan çıktılar ve şehirden uzaklaştılar.+ Sonra diğer seferlerde olduğu gibi, biri Beytel’e, diğeri de Gibea’ya giden anayollarda İsrailoğullarına saldırmaya başladılar. Yaklaşık 30 kişiyi öldürdüler.+ 32 Benyaminoğulları “Önceki gibi yine onları yeniyoruz” dediler.+ İsrailoğulları ise “Kaçıyormuş gibi yapalım, onları şehirden uzaklaştırıp anayollara doğru çekelim” diyorlardı. 33 Ve İsrail erkekleri bulundukları yerden Baal-tamar’a gidip savaş düzeni aldılar. Bu sırada diğerleri de Gibea çevresinde pusuya yattıkları yerlerden çıkıp saldırıya geçtiler. 34 Böylece İsrailoğullarından 10.000 savaşçı Gibea önlerine geldi ve şiddetli bir çatışma oldu. Fakat Benyaminoğulları başlarına gelecek felaketten habersizdi.
35 Yehova onları İsrail karşısında bozguna uğrattı. İsrailoğulları o gün Benyamin’den+ 25.100 kılıçlı askeri öldürdü.+
36 İsrailoğulları geri çekilince Benyaminoğulları onlar yeniliyor sanmıştı.+ Oysa İsrailoğulları Gibea’da kurdukları pusuya güveniyorlardı.+ 37 Pusudakiler hemen Gibea’ya saldırıya geçtiler ve şehre dağılarak tüm halkı kılıçtan geçirdiler.
38 İsrail erkekleri pusuya yatanlarla anlaşmıştı; pusudakiler şehre girince orayı ateşe verecekti ve yükselen duman bir işaret olacaktı.
39 İsrailoğulları geri çekilirken Benyaminoğulları onlara saldırıp 30 kadar kişiyi öldürdü+ ve “Önceki gibi yine bize yeniliyorlar” diye düşündüler.+ 40 Ama şehirden koyu bir duman yükselmeye başladı. Benyaminoğulları geri dönüp bakınca bütün şehirden göğe alevlerin yükseldiğini gördüler. 41 Sonra İsrailoğulları karşı saldırıya geçti. Benyaminoğulları başlarına gelen felaketi anlayıp korkuya kapıldılar. 42 Kıra doğru kaçtılar, ama İsrail erkekleri peşlerini bırakmadı. Bu arada çevre şehirlerden çıkan İsrailoğulları da Benyamin’e saldıran askerlere katıldı. 43 İsrailoğulları Benyaminoğullarının çevresini sardı ve onları amansızca kovaladı. Gibea’nın hemen önünde, şehrin doğusunda onları bozguna uğrattılar. 44 Sonunda Benyaminoğullarından 18.000 kişi öldürüldü, hepsi de güçlü savaşçılardı.+
45 Onlardan geri kalanlar kıra, Rimmon kayalığına+ doğru kaçtı ve İsrailoğulları anayollarda 5.000 kişiyi öldürdü. Benyaminoğullarını Gidom’a kadar kovaladılar ve 2.000 kişiyi daha öldürdüler. 46 O gün Benyamin’den toplam 25.000 kılıçlı asker öldürüldü,+ hepsi de güçlü savaşçılardı. 47 Fakat 600 adam kıra, Rimmon kayalığına kaçtı ve dört ay orada kaldılar.
48 İsrail erkekleri diğer Benyaminoğullarına saldırmak için geri döndü. Benyamin şehirlerindeki insanları, hayvanları, her canlıyı kılıçtan geçirdiler. Ayrıca girdikleri her şehri ateşe verdiler.
21 İsrail erkekleri Mitspa’da+ “Aramızdan hiç kimse Benyaminoğullarına kız vermeyecek” diye yemin etmişti.+ 2 Halk Beytel’e geldi+ ve Tanrı’nın önünde akşama kadar oturup feryat ederek ağladı. 3 Şöyle diyorlardı: “Ey İsrail’in Tanrısı Yehova, İsrail’in başına bunlar neden geldi? Bugün İsrail’den neden bir kabile eksilsin?” 4 Ertesi gün halk erkenden kalktı ve orada bir sunak yapıp yakılan sunular ve paylaşma sunuları+ sundu.
5 Sonra İsrailoğulları “Yehova’nın önünde toplandığımızda İsrail kabilelerinden kimler gelmedi?” diye sordular. Çünkü Mitspa’ya, Yehova’nın önüne gelmeyenler mutlaka öldürülsün diye büyük bir yemin etmişlerdi. 6 İsrailoğulları kardeşleri Benyaminoğullarının başına gelenlere çok üzülüyordu ve şöyle diyorlardı: “Bugün İsrail’den bir kabile koparıldı. 7 Peki şimdi geride kalanlara nasıl eş bulacağız? Çünkü kızlarımızı onlara vermeyeceğimize dair+ Yehova’nın önünde yemin ettik.”+
8 Sonra şöyle sordular: “İsrail kabilelerinden kimler Mitspa’ya,+ Yehova’nın önüne gelmedi?” Baktılar ki, o toplantıya Yabeş-gilead’dan kimse katılmamıştı. 9 Halkı saydıkları zaman Yabeş-gilead halkından kimsenin orada olmadığını fark ettiler. 10 Böylece oraya en güçlü adamlarından 12.000 kişi gönderdiler. Onlara şu emri verdiler: “Gidip Yabeş-gilead halkını kılıçtan geçirin, kadınları ve çocukları da öldürün.+ 11 Şöyle yapacaksınız: Tüm erkekleri ve erkekle birlikte olmuş tüm kadınları yok edeceksiniz.” 12 Gönderdikleri adamlar, Yabeş-gilead halkı arasında erkekle birlikte olmamış 400 kız buldular. Onları Kenan topraklarındaki Şilo’da+ bulunan ordugâha getirdiler.
13 Sonra İsrailoğulları Rimmon kayalığında bulunan Benyaminoğullarına+ adam gönderip barış teklif etti. 14 Benyaminoğulları bunun üzerine topraklarına geri döndü. Ve İsrailoğulları sağ bıraktıkları Yabeş-gilead kızlarını+ onlara eş olarak verdiler, fakat hepsi için yeterince kız yoktu. 15 Halk Benyaminoğullarının başına gelenlere üzülüyordu,+ çünkü Yehova İsrail kabileleri arasında ayrılık yaratmıştı. 16 İsrail ihtiyarları şöyle dedi: “Geri kalan Benyamin erkeklerine nasıl eş bulsak? Çünkü o kabiledeki tüm kadınlar öldü.” 17 Bazıları şu karşılığı verdi: “İsrail’den bir kabile yok olup gitmesin diye, Benyaminoğullarından sağ kalanların mirasçıları* olmalı. 18 Fakat biz onlara kızlarımızı veremeyiz, çünkü İsrail halkı olarak ‘Benyamin’e kız veren lanetli olsun’ diye yemin ettik.”+
19 Sonra şöyle dediler: “Şilo’da+ her yıl Yehova’nın onuruna bir bayram kutlanıyor. Orası Beytel’in kuzeyinde, Beytel’den Şekem’e giden anayolun doğusunda ve Lebona’nın güneyindedir.” 20 Böylece Benyamin erkeklerine şu talimatı verdiler: “Gidin, bağlarda pusuya yatın. 21 Şilo kızları halay çekmek için bir araya gelince bağlardan çıkın, her biriniz kızlardan birini kaçırıp Benyamin topraklarına götürsün. 22 Eğer onların babaları ya da erkek kardeşleri bizden hesap sormaya gelirlerse onlara şöyle deriz: ‘Lütfen anlayışlı olun. Çünkü savaşta esir aldığımız kızlar hepsine yetmedi.+ Ayrıca siz de onlara kendi isteğinizle kız verseydiniz yemininizi bozmuş olacaktınız.’”+
23 Benyamin erkekleri kendilerine söyleneni yaptı ve her biri, halay çeken kızlardan birini kaçırdı. Sonra mirasları olan topraklara döndüler ve şehirlerini yeniden inşa edip+ oralarda yaşamaya başladılar.
24 O zaman İsrailoğulları oradan dağıldı ve herkes kendi kabilesine, kendi aşiretine döndü. Her biri mirası olan toprağa gitti.
25 O günlerde İsrail’de kral yoktu.+ Herkes kendi gözünde doğru olanı yapıyordu.
Alternatif çeviri: “eşeğin üzerindeyken el çırptı.”
Anlamı, “su kaynakları.”
Ya da “Necef bölgesi.”
Anlamı, “yok edilmeye adanmış.”
Orijinal dilde: “demirden arabaları.”
Orijinal dilde: “vefa gösteririz.”
Ya da “çevresindeki.”
Anlamı, “ağlayanlar.”
Sözlük kısmına bakın.
Bu, İbranicede ölüm için kullanılan şiirsel bir ifadedir.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “eğilip fahişelik ettiler.” Burada bu ifade mecazi olarak kullanılıyor. Sözlük kısmındaki “fahişe” maddesine bakın.
Ya da “Hamat girişine.”
Sözlük kısmındaki “kutsal direk” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “Aram-naharaim.”
Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “Aram.”
Yaklaşık 38 cm uzunluğundaki kısa arşın olabilir. Ek B14’e bakın.
Alternatif çeviri: “Gilgal’deki taşocaklarına.”
Ya da “oturduğu yerden.”
Alternatif çeviri: “havalandırma deliğinden çıktı.”
Orijinal dilde: “boynuz.” Sözlük kısmındaki “boynuz” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “demirden.”
Orijinal dilde: “hâkimlik yapıyordu.”
Ya da “mevzilen.”
Tanrı’ya ant içmenin ya da adak adamanın bir işareti olabilir.
Alternatif çeviri: “sarsıldı.”
Alternatif çeviri: “Kayıt tutan yazıcılar.”
Ya da “vicdan muhasebesi.”
Orijinal dilde: “yörüngelerinden.”
Alternatif çeviri: “depolar.”
Sözlük kısmındaki “üzüm teknesi” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “armağan.”
Yaklaşık 22 L. Ek B14’e bakın.
İbranice şalom. Orijinal dilde: “barış, huzur.”
Anlamı, “Yehova barıştır.”
Sözlük kısmındaki “kutsal direk” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “yakılan sunu” maddesine bakın.
Anlamı, “Baal kendi savunmasını yapsın.”
Orijinal dilde: “sardı.”
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “yapağı.”
Ya da “gecenin ikinci nöbeti başladığında.” “Gecenin ikinci nöbeti” akşam saat on ile gece iki arasındaki zaman dilimi.
Sözlük kısmına bakın.
“1.700 şekel” yaklaşık 19,5 kg. Ek B14’e bakın.
Morun bir tonu.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “tapınıp fahişelik etmeye.” Burada bu ifade mecazi olarak kullanılıyor.
Ya da “tapınıp fahişelik ettiler.” Burada bu ifade mecazi olarak kullanılıyor.
Ya da “vefalı sevgi.” Sözlük kısmındaki “vefa” maddesine bakın.
Alternatif çeviri: “toprak sahiplerine.”
Orijinal dilde: “etiniz kemiğinizim.”
Orijinal dilde: “meshetmek.”
Orijinal dilde: “ağaçlar üzerinde mi sallanayım?”
Ya da “yönetici gibi davrandı.”
Ya da “Kurnazca.”
Orijinal dilde: “memleketin ortasından.”
Ya da “Suriye.” Sözlük kısmındaki “Aram” maddesine bakın.
Ya da “yabancı milletlere ait.”
Ya da “çevrelerindeki.”
Anlaşılan, kişinin tamamen Tanrı’nın hizmetine adanması kastediliyor.
Ya da “yere yıktın.”
Orijinal dilde: “onlarla kızlığıma ağlayayım.”
Alternatif çeviri: “kuzeye.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “Tanrı adamı.”
Ya da “sana saygı gösterelim.”
Sözlük kısmındaki “tahıl sunusu” maddesine bakın.
Tanrı’ya atfediyor olabilir.
İbrani geleneklerine göre nişanlı çiftlere evli gözüyle bakılırdı.
Alternatif çeviri: “Şimşon kızın odasına girmeden.”
Orijinal dilde: “genç ineğimle çift sürmeseydiniz.”
Anlamı, “çene kemiği tepesi.”
Anlamı, “yakaran adamın pınarı.”
Ya da “yay kirişiyle.” Burada hayvan tendonundan yapılmış dayanıklı ip kastediliyor.
Ya da “onun üzerinde kontrol sağlamaya başladı.”
Ya da “bakır.”
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “terafim.” Sözlük kısmındaki “terafim” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Bu ifade, gencin Yahuda topraklarında yaşadığını kastediyor olabilir.
Orijinal dilde: “baba olur.”
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “aksanını.”
Anlamı, “Dan’ın ordugâhı.”
Orijinal dilde: “terafim.”
Orijinal dilde: “baba ol.”
Ya da “eşyaları önlerine katıp.”
Alternatif çeviri: “Ben Yehova’nın evinde hizmet ediyorum.”
Orijinal dilde: “efendisinin.”
Orijinal dilde: “cemaatinde.”
Alternatif çeviri: “Gibea’daki toprak sahipleri.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “paylaşma kurbanı” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “Ahit Sandığı” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “mirası.”