Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt Ezgiler Ezgisi 1:1-8:14
  • Ezgiler Ezgisi

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Ezgiler Ezgisi
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Ezgiler Ezgisi

EZGİLER EZGİSİ

1 Süleyman’ın yazdığı ezgiler ezgisi:+

 2 “Senin dudakların öpsün beni,

Çünkü sevgin* şaraptan da hoş.+

 3 Sürdüğün yağların kokusu ne güzel!+

Adın da hoş kokulu yağ gibi,+

Bu yüzden kızlar seviyor seni.

 4 Al beni yanına birlikte kaçalım,

Bak Kral beni kendi odalarına götürüyor!

Gel, birlikte sevinip neşelenelim.

Şaraptan çok senin sevgine övgüler sunalım.*

Kızlar seni sevmekte ne kadar haklı!

 5 Ey Yeruşalim kızları, kara bir kızım ben ama alımlıyım,

Kedar çadırları gibi,+ Süleyman’ın çadır kumaşları gibi.+

 6 Esmerim diye öyle bakmayın,

Beni güneş yaktı.

Abilerim bana kızmıştı,

Beni bağlara bekçilik etmeye göndermişti,

Bu yüzden kendi bağıma göz kulak olamadım.

 7 Ey gönlümün çok sevdiği,

Koyunlarını nerede otlatıyorsun?+

Öğlenleri sürünü nerede yatırıyorsun?

Söyle ki, arkadaşlarının sürüleri arasında,

Yüzüne peçe* örtmüş bir kadın gibi dolaşmayayım.”

 8 “Ey güzeller güzeli,

Bilmiyorsan, git sürünün izlerini takip et,

Oğlaklarını çoban çadırlarının yanında otlat.”

 9 “Firavun’un arabalarına koşulan kısrağa* benzetirim seni, ey sevdiğim.+

10 Taktığın süsler* arasında yanakların ne güzel,

Gerdanlığının sardığı boynun ne zarif!

11 Sana gümüş süslerle bezeli altın mücevherler* yapalım.”

12 “Kral, sofrasında otururken,

Sevgilim için sürdüğüm hintsümbülünün*+ kokusu yayıldı.

13 Benim için sevgilim, geceyi göğsümde geçiren mis kokulu bir mür*+ kesesi gibi.

14 Benim için sevgilim, En-gedi+ bağlarında bir salkım kına çiçeği.”+

15 “Ne güzelsin sevdiğim, ah ne güzelsin!

Gözlerin adeta güvercin gözleri.”+

16 “Asıl sen güzelsin* sevgilim, ne tatlısın!+

Yeşilliklerdir bizim yatağımız.

17 Sedir ağaçlarıdır evimizin* kirişleri,

Çatısı da ardıç ağaçları.”

2 “Ben kıyı ovasında sıradan bir çiğdem,*

Vadilerde bir zambağım.”+

 2 “Dikenler arasında bir zambak nasılsa,

Kızlar arasında sevdiğim de öyledir.”

 3 “Ormandaki ağaçlar arasında elma ağacı nasılsa,

Delikanlılar arasında sevgilim de öyledir.

Onun gölgesinde oturmak için yanıp tutuşuyorum.

Meyvesinin tadı damağımda.

 4 Beni ziyafet* evine getirdi,

Sevgisi üzerimde dalgalanan bir bayraktı.

 5 Üzüm pestiliyle canlandırın beni,+

Elmayla güçlendirin,

Çünkü karasevdaya tutuldum.

 6 Sanki onun sol eli başımın altında,

Sağ eliyle de beni sarmış.+

 7 Ey Yeruşalim kızları,

Ceylanlar+ ve yaban geyikleri üzerine ant için,

İçimden gelmedikçe bende sevgi uyandırmaya çalışmayın.+

 8 İşte onun sesi!

Sevgilim dağlara tırmanarak,

Seke seke tepeleri aşarak geliyor.

 9 Sevgilim bir ceylanı, geyik yavrusunu andırıyor.+

Duvarımızın arkasında durmuş pencerelerden bakıyor,

Kafesli pencerelerden içeriyi süzüyor.

10 Sevgilim bana seslendi,

‘Kalk sevdiğim,

Benimle gel güzel sevgilim’ dedi.

11 ‘Bak kış* bitti,

Yağmurlar geçip gitti.

12 Kırlarda çiçekler açtı,+

Budama zamanı geldi,+

Memleketimizde kumruların şarkısı duyulmaya başladı.+

13 İncir ağacındaki ilk incirler olgunlaştı,+

Asmalar çiçeklendi, güzel kokuları yayıldı.

Kalk, ey sevdiğim,

Benimle gel güzel sevgilim.

14 Sarp kayaların kovuklarındaki,

Dağların kuytularındaki güvercinim,+

Endamını göster, sesini duyur bana.+

Sesin ne hoş, endamın ne zarif!’”+

15 “Tilkileri yakalayın bizim için,

Bağları mahveden o küçük tilkileri!

Çünkü bağlarımız çiçeklendi.”

16 “Sevgilim benimdir, ben de onun.+

Zambaklar+ arasında sürüsünü otlatıyor.+

17 Çabucak geri dön sevgilim!

Gün serinleyip gölgeler kaybolmadan dön.

Aramıza giren ayrılık dağları* üzerinde,

Bir ceylan gibi,+ geyik yavrusu gibi+ hızlı ol.”

3 “Geceleri yatağımda yatarken,

Sevdiğim adamı aradım.+

Onu aradım, ama bulamadım.+

 2 ‘Kalkıp gideyim, şehirde dolaşayım,

Sokaklarda, meydanlarda sevdiğimi arayayım’ dedim.

Onu aradım ama bulamadım.

 3 Şehirde dolaşan bekçiler beni fark etti.+

‘Sevdiğimi gördünüz mü?’ diye sordum.

 4 Tam yanlarından ayrılmıştım ki,

Sevdiğim adamı buldum.

Annemin evine,

Beni karnında taşıyan kadının odasına götürünceye dek,+

Onu tuttum, bırakmadım.

 5 Ey Yeruşalim kızları,

Ceylanlar ve yaban geyikleri üzerine ant için,

İçimden gelmedikçe bende sevgi uyandırmaya çalışmayın.”+

 6 “Nedir bu duman sütunları gibi bozkırdan gelen,

Mür ve akgünlük,* çeşit çeşit tüccar baharatı kokan?”+

 7 “İşte! Süleyman’ın tahtırevanı* bu.

Çevresinde 60 yiğit,

İsrail askerlerinden 60 kişi.+

 8 Hepsi kılıç kuşanmış, eğitimli savaşçılar.

Gecenin tehlikelerine karşı,

Her birinin belinde kılıç var.”

 9 “Bu, Kral Süleyman’ın tahtırevanı,

Kendisine Lübnan ağaçlarından yaptırdığı.+

10 Direkleri gümüşten,

Sırtı ve kolları altından,

Minderi erguvan* rengi yünden.

İçini de sevgiyle döşemiş Yeruşalim kızları.”

11 “Dışarı çıkın ey Sion* kızları,

Kral Süleyman’a bakın.

Düğün gününde,

Yüreğinin sevinçli olduğu o günde,

Annesinin+ ördüğü düğün tacını* takmış.”

4 “Ne güzelsin ey sevdiğim,

Ah ne güzelsin!

Peçenin ardında gözlerin adeta güvercin gözleri.

Saçların, Gilead’ın+ dağlarından akıp gelen keçi sürüsü gibi.

 2 Dişlerin yeni kırkılıp yıkanmış,

Sudan çıkıp gelen koyun sürüsü gibi.

Hepsinin ikizi var,

Hiçbiri kardeşini kaybetmemiş.

 3 Dudakların kırmızı kurdele gibi,

Konuşman da ne tatlı!

Peçenin arkasında yanakların* sanki birer nar parçası.

 4 Boynun+ Davut Kulesi gibi,+

Sıra sıra taşlarla yapılmış,

Üzerinde bin kalkan asılı,

Hepsi de yiğitlerin yuvarlak kalkanları.+

 5 Göğüslerin sanki bir çift geyik yavrusu,

Zambaklar arasında otlayan ikiz ceylan yavruları.”+

 6 “Gün serinlemeden,

Gölgeler kaybolmadan yola koyulacağım,

Mür dağına, akgünlük tepesine gideceğim.”+

 7 “Her şeyinle güzelsin sevdiğim,+

Hiçbir kusurun yok.

 8 Birlikte Lübnan’dan gidelim ey nişanlım,

Lübnan’dan gidelim.+

Amana* doruklarından,

Senir’in, Hermon’un+ tepelerinden in,

Aslanların inlerinden, leoparların dağlarından inip gel.

 9 Canım, nişanlım, kalbim senin esirin!+

Tek bir bakışınla,

Gerdanlığının tek bir boncuğuyla yüreğimi esir ettin.

10 Sevgini ne güzel gösteriyorsun,+ canım, nişanlım!

Sevgi ifadelerin şaraptan çok daha güzel,+

Sürdüğün koku da her tür baharattan daha hoş!+

11 Ah nişanlım, petek balı damlıyor dudaklarından.+

Dilinin altında süt ve bal var,+

Giysilerinin kokusu da Lübnan ormanlarının kokusu gibi.

12 Kapalı bir bahçedir benim bir tanem, nişanlım,

Kilitli bir bahçe, mühürlü bir pınar.

13 Bir nar cenneti* dalların,*

Orada en iyi meyveler, kına çiçeği ve hintsümbülü var,

14 Hintsümbülü+ ve safran, hoş kokulu kamış+ ve tarçın,+

Her tür akgünlük ağacı, öd ağacı, mür+

Ve en güzel kokular.+

15 Sen bahçede bir pınar, bir taze su kuyusu,

Lübnan’dan akıp gelen dereler gibisin.+

16 Uyan ey kuzey rüzgârı,

Gir içeri ey güney rüzgârı.

Es de bahçemin güzel kokusu yayılsın.”

“Sevgilim bahçesine gelsin,

En iyi meyveleri yesin.”

5 “Bahçeme girdim,+

Ey nişanlım, canım.

Mis kokulu otlarımı da topladım mürümü de,+

Peteğimi de yedim balımı da,

Sütümü de içtim şarabımı da.”+

“Yiyip için ey sevgililer!

Sevgiden sarhoş olun!”+

 2 “Uyuyorum, ama yüreğim uyanık.+

İşte sevdiğim adamın sesi!

Kapıyı çalıyor ve diyor ki,

‘Aç bana kapıyı ey sevdiğim,

Bir tanem, kusursuz güvercinim!

Çünkü başım çiyle ıslandı,

Saçlarım gecenin damlalarıyla.’+

 3 Giysimi çıkardım.

Geri mi giyeyim?

Ayaklarımı yıkadım.

Yine mi kirleteyim?

 4 Sevgilim elini kapı sürgüsünden* çekti,

İçim titredi.

 5 Sevdiğim adama kapıyı açmak için kalktım,

Ellerimden damlayan mür,

Parmaklarımdaki mür yağı,

Kapı sürgüsüne bulaştı.

 6 Sevgilime kapıyı açtım,

Fakat sevgilim dönüp gitmişti, yoktu.

O gidince ümitlerim de gitti.*

Onu aradım, fakat bulamadım.+

Seslendim, fakat bana karşılık vermedi.

 7 Şehirde dolaşan bekçiler buldu beni,

Bana vurdular, beni yaraladılar.

Surlardaki bekçiler şalımı* çekip aldı.

 8 Ant için ey Yeruşalim kızları,

Sevgilimi bulursanız,

Karasevdaya tutulduğumu söyleyin ona.”

 9 “Senin sevgilinin diğerlerinden üstünlüğü ne, ey güzeller güzeli?

Sevgilinin üstünlüğü ne ki, bize böyle ant içiriyorsun?”

10 “Benim sevgilim göz kamaştırıcı, pembe tenli,

On bin kişi içinde bile göze çarpar.

11 Başı saf altından bir külçe.

Kuzgun karası saçları,

Hurma yaprakları gibi dalgalanır.*

12 Gözleri akarsu kıyısındaki güvercinler gibi,

Sütte yıkanan, havuz kenarına konmuş güvercinler.

13 Yanakları mis kokulu bitki bahçesi,+

Güzel kokulu ot tepeleri.

Dudakları mür yağı damlatan birer zambak.+

14 Elinin parmakları, mücevherle* bezeli altın çubuklar.

Karnı parlak fildişinden, safirle süslenmiş.

15 Bacakları saf altın üzerine dikilmiş mermer sütunlar.

Endamı Lübnan gibi güzel, sedir ağaçları gibi eşsiz.+

16 Ağzı tatlı mı tatlı,

Her şeyiyle çok alımlı!+

İşte benim sevgilim, sevdiğim adam böyledir, ey Yeruşalim kızları.”

6 “Sevgilin nereye gitti, ey güzeller güzeli?

Ne tarafa döndü?

Söyle de onu seninle birlikte arayalım.”

 2 “Sevgilim bahçesine gitti,

Hoş kokulu otlarla dolu topraklara,

Kırlarda sürü otlatmaya,

Zambak toplamaya.+

 3 Ben sevgilime aitim,

Sevgilim de bana.+

O zambaklar arasında sürü güdüyor.”+

 4 “Ne güzelsin sevdiğim,+ Tirtsa*+ gibisin,

Yeruşalim gibi alımlı,+

Bayrağı altına toplanmış ordu gibi görkemlisin.+

 5 Bakışlarını+ benden çevir,

Çünkü beni altüst ediyor.

Saçların, Gilead yamaçlarından akıp gelen keçi sürüsü gibi.+

 6 Dişlerin yeni yıkanmış,

Sudan çıkıp gelen koyun sürüsü gibi,

Hepsinin ikizi var,

Hiçbiri kardeşini kaybetmemiş.

 7 Peçenin arkasında yanakların sanki birer nar parçası.

 8 Benim 60 kraliçem,

80 cariyem,

Sayısız genç kadınım olsa da,+

 9 Kusursuz güvercinim bir tane.+

Annesinin bir tanesi,

Kendisini doğuranın en sevdiği.*

Kızlar onu görünce ‘Ne mutlu ona!’ der,

Kraliçelerle cariyeler de onu över.

10 ‘Kim bu kadın?’ dediler,

‘Gün doğumu gibi aydınlık,

Dolunay gibi güzel,

Güneş ışığı gibi duru,

Bayrağı altına toplanmış ordu gibi görkemli bu kadın kim?’”+

11 “Ceviz bahçesine inmiştim,+

Vadideki tomurcukları görmeye,

Asma filizlenmiş mi,

Nar ağaçları çiçeklenmiş mi diye bakmaya.

12 Bu niyetle yola çıkmıştım,

Bir de baktım ki,

Asil halkımın savaş arabaları arasındayım.”

13 “Dön Şulamlı kız, geri dön!

Dön, geri dön de seni seyredelim!”

“Şulamlı kızı niçin seyretmek istiyorsunuz?”+

“Onu izlemek, iki topluluğun* dansını izlemek gibi!”

7 “Ey asil kız,

Çarıklarının içinde ayakların ne güzel!

Kalçalarının kıvrımı sanki usta elinden çıkma bir mücevher.

 2 Göbeğin yuvarlak bir kâse,

İçinde karışık şarap hiç eksik olmasın.

Karnın zambaklarla çevrili bir buğday yığını.

 3 Göğüslerin sanki bir çift geyik yavrusu,

Sanki ikiz ceylan yavruları.+

 4 Boynun+ fildişinden bir kule.+

Gözlerin+ Bat-rabbim kapısı yanındaki Heşbon+ havuzları gibi.

Lübnan’daki Şam’a bakan kuleyi andırıyor burnun.

 5 Başın Karmel gibi görkemli,+

Saçların+ erguvani yün gibi.+

Kral da o salınan saçların esiri.

 6 Ne güzelsin, ne hoşsun ey sevdiğim,

Sen hayatın tüm zevklerinden ötesin.

 7 Endamın hurma ağacı gibi,

Göğüslerin de hurma salkımları.+

 8 ‘Hurma ağacına çıkıp salkımlarını tutayım’ dedim.

Göğüslerin asma salkımları gibi olsun,

Soluğun elma gibi koksun,

 9 Ağzın da en iyi şarap gibi olsun.”

“O şarap sevgilimin boğazından süzülsün,

Dudaklardan usulca süzülüp uyku veren şarap gibi.

10 Ben sevgilime aitim,+

O da bana tutkun.

11 Gel sevgilim,

Kırlara gidelim.

Kına ağaçları altında oturalım.+

12 Sabah erken kalkıp bağlara gidelim,

Asma filizlenmiş mi,

Tomurcuklar patlamış mı,+

Nar ağacı çiçeklenmiş mi görelim.+

Sana sevgimi orada anlatayım.+

13 Adamotlarının*+ hoş kokusu yayılıyor,

Kapılarımızda en iyilerinden her tür meyve var,+

Hem taze, hem de kuru* meyveler.

Onları senin için sakladım sevgilim.”

8 “Keşke sen annemin emzirdiği erkek kardeşim gibi olsaydın!

Seni dışarıda bulduğumda öperdim,+

Kimse beni ayıplamazdı.

 2 Seni alır,

Beni yetiştiren annemin evine götürürdüm.+

Baharatlı şarap,

Taze nar suyu içirirdim.

 3 Sol eli başımın altında olurdu,

Sağ eliyle de beni sarardı.+

 4 Ant için ey Yeruşalim kızları,

İçimden gelmedikçe bende sevgi uyandırmaya çalışmayın.”+

 5 “Sevgilisine yaslanmış, bozkırdan çıkıp gelen bu kadın kim?”

“Elma ağacı altındaydın, uyandırdım seni.

Sana hamileyken orada sancılanmıştı annen,

Doğum sancıları içinde orada doğurmuştu seni.

 6 Yüreğinin üzerine vurulmuş bir mühür gibi olayım,

Kolunun üzerine vurulmuş bir mühür gibi taşı beni,

Çünkü sevgi ölüm kadar güçlüdür,+

Sadakat* mezar* gibidir, asla boyun eğmez.

O alev alev yanan bir ateştir, Yah’ın* ateşidir.+

 7 Sevgiyi coşkun sular söndüremez,+

Irmaklar bastıramaz.+

Bir adam tüm servetini verse de sevgiyi satın alamaz,

Hepsi* bir hiç sayılır.”

 8 “Bizim küçük bir kız kardeşimiz var,+

Henüz göğüsleri çıkmamış.

Onu isteyecekleri gün,

Kız kardeşimiz için ne yapacağız?”

 9 “O bir sur olursa,

Üzerine gümüşten bir kule yaparız.

Fakat bir kapı olursa,

Sedir ağacından tahtayla kapatırız.”

10 “Ben bir surum,

Göğüslerim de surun kuleleri.

Bu nedenle sevdiğim bana baktığında huzurlu bir kadın görüyor.

11 Süleyman’ın Baal-hamon’da bir bağı vardı.+

Onu bağcılara kiraya verdi.

Her biri bağın meyvesi karşılığında bin gümüş getirirdi.

12 Benim kendi bağım var,

Bin gümüş senin olsun ey Süleyman,

İki yüz gümüş de bağcıların.”

13 “Ey sen bahçelerde oturan,+

Dostlar kulak kesilmiş sesini dinliyor.

Bana da duyur sesini.”+

14 “Çabuk ol sevgilim,

Hoş kokulu otların yetiştiği dağlar üzerinde,

Bir ceylan gibi, geyik yavrusu gibi hızla koş.”+

Ya da “sevgini gösterme şeklin.”

Ya da “sevgi ifadelerin hakkında konuşalım.”

Ya da “yas peçesi.”

Ya da “kısrağıma.” Yani, dişi at.

Alternatif çeviri: “Saç örgülerinin.”

Ya da “taçlar.”

Sözlük kısmındaki “hintsümbülü yağı” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “yakışıklısın.”

Ya da “konağımızın.”

Ya da “safran.”

Orijinal dilde: “şarap.”

Ya da “yağmur mevsimi.”

Alternatif çeviri: “yarılmış dağlar.” Ya da “Beter Dağları.”

Sözlük kısmına bakın.

Nüfuzlu kişilerin omuzda veya hayvan sırtında taşındığı üstü örtülü araç.

Morun bir tonu.

Sözlük kısmına bakın.

Çiçek ve yapraklardan örülmüş bir taç kastediliyor olabilir.

Ya da “şakakların.”

Ya da “Anti-Lübnan Dağları’nın.”

Ya da “bahçesi.”

Alternatif çeviri: “tenin.”

Orijinal dilde: “kapı deliğinden.”

Alternatif çeviri: “O konuşurken kendimden geçtim.”

Ya da “peçemi.”

Alternatif çeviri: “Hurma salkımları gibidir.”

Orijinal dilde: “krizolit.”

Ya da “Güzel Şehir.”

Ya da “saf ve temiz kızı.”

Ya da “Mahanaim.”

Doğurganlığı artırdığına inanılan meyve.

Orijinal dilde: “eski.”

Ya da “Tam bağlılık.”

Sözlük kısmına bakın.

“Yah” Yehova isminin kısaltılmış halidir.

Alternatif çeviri: “O.”

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş