Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt Yuhanna 1:1-21:25
  • Yuhanna

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Yuhanna
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Yuhanna

YUHANNA İNCİLİ

1 Başlangıçta* Söz vardı,+ Söz Tanrı’yla beraberdi+ ve Söz bir tanrıydı.*+ 2 O, başlangıçta Tanrı’yla beraberdi. 3 Her şey onun aracılığıyla var oldu+ ve tek bir şey bile onsuz var olmadı.

Onun aracılığıyla var olan 4 yaşamdı, yaşam da insanların ışığıydı.+ 5 Bu ışık karanlıkta parlıyor,+ fakat karanlık onu alt edemiyor.

6 Tanrı’nın, temsilci olarak gönderdiği bir adam ortaya çıktı; adı Yahya’ydı.+ 7 Bu adam bir tanık olarak gelmişti. Işık hakkında tanıklık edecekti ki,+ her tür insan onun aracılığıyla iman etsin. 8 Kendisi o ışık değildi,+ fakat ışık hakkında tanıklık etmek için gönderildi.

9 Her tür insanı aydınlatan o gerçek ışık, dünyaya gelmek üzereydi.+ 10 O, dünyadaydı+ ve dünya onun aracılığıyla var olmuştu,+ fakat dünya onu tanımadı. 11 Kendi memleketine geldi, fakat kendi halkı onu kabul etmedi. 12 Ancak onu kabul eden herkese Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi,+ çünkü onun ismine iman ediyorlardı.+ 13 Onların doğumu kan bağıyla, beden arzusuyla ya da insan isteğiyle olmamıştır, Tanrı onları çocukları yapmıştır.+

14 Söz, insan olup aramızda yaşadı+ ve biz onun ihtişamını gördük; öyle ki, bir babanın biricik oğluna+ bağışladığı bir ihtişam. O, Tanrı’nın lütfuyla* ve hakikatle doluydu. 15 (Yahya onun hakkında tanıklık etmiş ve şöyle demişti: “‘Arkamdan gelen önüme geçti, çünkü o benden önce vardı’ derken ondan bahsediyordum.”)+ 16 Biz hepimiz, onun bol bol sahip olduklarından yararlandık, evet, lütuf üzerine lütuf gördük. 17 Çünkü Kanun Musa aracılığıyla verildi,+ Tanrı’nın lütufkârlığı+ ve hakikat ise İsa Mesih aracılığıyla ortaya çıktı.+ 18 Tanrı’yı hiçbir zaman hiçbir insan görmemiştir;+ O’nu bize anlatan,+ Babamızın yanı başında* bulunan+ o biricik varlıktır.*+

19 Yahudiler Yahya’ya “Sen kimsin?”+ diye sormak için Yeruşalim’den kâhinler* ve Levioğulları gönderdiğinde onun tanıklığı şöyle oldu: 20 O, gerçeği inkâr etmeden açıkça “Ben Mesih* değilim” dedi. 21 “Peki İlya mısın?”+ diye sorduklarında, “Değilim” dedi. Bunun üzerine “Sen o peygamber misin?”+ diye sordular, “Hayır” diye cevap verdi. 22 O zaman şöyle dediler: “Öyleyse sen kimsin? Bizi gönderenlere ne cevap verelim? Kendini bize tanıt.” 23 Yahya şöyle dedi: “Ben, İşaya Peygamber’in dediği gibi,+ ‘Yehova’nın* yolunu düzleyin’ diye çölde yükselen sesim.”+ 24 Bu adamları Ferisiler* göndermişti. 25 Bu kez de ona şunu sordular: “Mademki sen Mesih, İlya veya o peygamber değilsin, neden vaftiz ediyorsun?” 26 Yahya onlara şu cevabı verdi: “Ben suyla vaftiz ediyorum. Fakat aranızda biri var ki, siz onu tanımıyorsunuz. 27 O arkamdan geliyor. Fakat ben onun çarıklarının bağını çözmeye bile layık değilim.”+ 28 Bütün bunlar Yahya’nın halkı vaftiz ettiği yerde, Ürdün Irmağı’nın diğer yakasındaki Beytanya’da* oldu.+

29 Ertesi gün Yahya, İsa’nın kendisine doğru geldiğini görüp şöyle dedi: “İşte, dünyanın günahını+ ortadan kaldıran+ Tanrı Kuzusu!+ 30 ‘Arkamdan gelen önüme geçti, çünkü o benden önce vardı’ derken sözünü ettiğim kişi budur.+ 31 Onu ben de tanımıyordum, fakat suyla vaftiz etmeye geldim ki İsrail onun kim olduğunu anlasın.”+ 32 Yahya şunu da belirtti: “Kutsal ruhun* gökten güvercin gibi inip onun üzerinde kaldığını gördüm.+ 33 Onun kim olduğunu bilmiyordum, fakat halkı suyla vaftiz etmem için beni gönderen Tanrı şöyle dedi: ‘Ruhun kimin üzerine inip kaldığını+ görürsen kutsal ruhla vaftiz edecek+ olan odur.’ 34 Ben bunu gördüm ve Tanrı’nın Oğlu* budur diye tanıklık ediyorum.”+

35 Ertesi gün Yahya yine oradaydı ve iki öğrencisiyle beraberdi. 36 İsa’yı oradan geçerken görüp “İşte, Tanrı Kuzusu!”+ dedi. 37 O iki öğrenci bunu duyunca İsa’nın ardından gitti. 38 İsa arkasına bakıp peşinden geldiklerini görünce, “Ne istiyorsunuz?” diye sordu. Onlar da “Rabbi, sen nerede kalıyorsun?” dediler. (“Rabbi”, öğretmen anlamına gelir.) 39 O zaman, “Hadi gelin de görün” dedi. Bunun üzerine gidip onun nerede kaldığını gördüler. Öğleden sonra dört* civarıydı ve o gün onunla kaldılar. 40 Yahya’nın dediklerini duyup İsa’yı izleyen iki kişiden biri, Simun Petrus’un kardeşi Andreas’tı.+ 41 O önce kardeşi Simun’u buldu ve “Biz Mesih’i bulduk” dedi.+ (“Mesih”, meshedilmiş* kişi anlamına gelir.) 42 Ve onu İsa’ya götürdü. İsa ona bakıp, “Sen Yuhanna oğlu Simun’sun;+ sana Kifas denecek” dedi. (“Kifas”ın Yunanca karşılığı “Petrus”tur.)*+

43 Ertesi gün İsa Celile’ye gitmek istedi. Sonra Filipus’u+ görüp “Takipçim ol” dedi. 44 Filipus da Andreas ve Petrus gibi Beytsayda şehrindendi. 45 Filipus, Natanael’i+ bulup şunları dedi: “Musa’nın Kanun’da, peygamberlerin de yazılarında söz ettiği kişiyi, Yusuf oğlu+ Nasıralı İsa’yı bulduk.” 46 Fakat Natanael “Nasıra’dan iyi bir şey çıkabilir mi?” dedi. Filipus da ona “Gel de gör” diye karşılık verdi. 47 İsa kendisine doğru gelen Natanael’i görüp onun hakkında şöyle dedi: “İşte, kendisinde hileden eser olmayan gerçek bir İsrailli.”+ 48 Natanael “Beni nereden tanıyorsun?” diye sorunca, İsa şöyle cevap verdi: “Filipus seni çağırmadan önce incir ağacının altında oturuyordun, seni orada gördüm.” 49 Natanael şöyle karşılık verdi: “Öğretmen, sen Tanrı’nın Oğlusun, sen İsrail’in kralısın.”+ 50 İsa da şöyle dedi: “Seni incir ağacının altında gördüğümü söyledim diye mi bana inanıyorsun? Bunlardan daha büyük şeyler göreceksin.” 51 Sonra da şunları ekledi: “Gerçek şu ki, sizler göğün açıldığını, Tanrı’nın meleklerinin İnsanoğlu’nun* yanına inip çıktıklarını göreceksiniz.”+

2 Üçüncü gün, Celile’nin Kana kasabasında bir düğün ziyafeti vardı. İsa’nın annesi oradaydı. 2 İsa ve öğrencileri de düğüne davetliydi.

3 Şarap azalınca annesi İsa’ya “Şarapları kalmadı” dedi. 4 Fakat İsa ona şöyle cevap verdi: “Anne,* bu bizi neden ilgilendirsin? Benim vaktim henüz gelmedi.” 5 Annesi de orada hizmet edenlere “O ne derse yapın” dedi. 6 Yahudilerin arınma kuralları+ gereği, orada altı tane taş küp bulunuyordu. Bunların her biri iki ya da üç ölçek* su alırdı. 7 İsa “Küpleri suyla doldurun” dedi. Onlar da hepsini ağzına kadar doldurdu. 8 “Şimdi biraz alıp ziyafet reisine götürün” dedi, onlar da götürdüler. 9 Ziyafet reisi şaraba çevrilmiş suyu tattı; suyu küpten alan hizmetçilerin tersine ziyafet reisi onun nereden geldiğini bilmiyordu. Damatla konuşup 10 ona şöyle dedi: “Başkaları önce iyi şarabı getirir, insanlar çakırkeyif olunca da kötüsünü çıkarır. Ama sen iyi şarabı şimdiye kadar saklamışsın.” 11 Celile’nin Kana kasabasındaki bu olayla İsa mucizelerinin ilkini gerçekleştirmiş oldu. Gücünü orada açıkça gösterdi,+ öğrencileri de ona iman ettiler.

12 İsa bundan sonra annesi, kardeşleri+ ve öğrencileriyle birlikte Kefernahum’a+ indi, fakat orada çok kalmadılar.

13 Yahudilerin Fısıh* Bayramı+ yaklaşıyordu ve İsa Yeruşalim’e çıktı. 14 Mabede girdiğinde sığır, koyun, güvercin+ satanları ve tezgâhlarının başında para bozanları gördü. 15 Bunun üzerine iplerden bir kamçı yapıp, koyunları ve sığırlarıyla birlikte onların hepsini mabetten kovdu. Para değişimi yapanların* paralarını yere savurdu, tezgâhlarını devirdi.+ 16 Güvercin satanlara da şunu dedi: “Bunları buradan kaldırın! Artık Babamın evini pazar yerine* çevirmeyin!”+ 17 O zaman öğrencileri, önceden yazılmış olan şu sözleri hatırladılar: “Yüreğim evine duyduğum bağlılıkla* yanıp tutuşacak.”+

18 Bunun üzerine Yahudiler ona şöyle sordular: “Bunları yapmaya yetkin var mı? Bunu bize hangi mucizeyle göstereceksin?”+ 19 İsa onlara şöyle karşılık verdi: “Bu mabedi yıkın, ben onu üç günde yeniden ayağa kaldırırım.”+ 20 O zaman Yahudiler şöyle dedi: “Bu mabet 46 yılda inşa edildi, sen onu üç günde nasıl yaparsın?” 21 Fakat İsa mabet derken aslında kendi bedeninden söz ediyordu.+ 22 O diriltildiğinde, öğrencileri bunu defalarca söylediğini hatırladılar;+ böylece Kutsal Yazılara ve İsa’nın dediklerine iman ettiler.

23 İsa Fısıh Bayramı’nda Yeruşalim’deyken, yaptığı mucizeleri gören birçok insan onun ismine iman etti. 24 Fakat İsa onlara çok güvenmezdi, çünkü hepsini iyi tanıyordu. 25 Kimsenin ona biri hakkında bir şey söylemesine gerek yoktu, çünkü insanın içinde neler olduğunu o gayet iyi bilirdi.+

3 Ferisilerden, Nikodimos+ adlı biri vardı. Bu adam Yahudilerin yöneticilerindendi. 2 Gece vakti İsa’ya geldi+ ve ona şunları söyledi: “Öğretmen,+ seni Tanrı’nın gönderdiğini biliyoruz. Çünkü Tanrı yanında olmadıkça,+ hiç kimse senin yaptığın mucizeleri+ yapamaz.” 3 İsa ona şu cevabı verdi: “Gerçek şu ki, bir kişi yeniden* doğmadıkça+ Tanrı’nın Krallığı’nı* göremez.”+ 4 Nikodimos şöyle dedi: “Bir insan büyüdükten sonra nasıl yeniden doğabilir? Tekrar ana rahmine girip ikinci kez doğamaz, öyle değil mi?” 5 İsa şöyle cevap verdi: “Gerçek şu ki, bir kişi sudan+ ve ruhtan+ doğmadıkça Tanrı’nın Krallığı’na giremez. 6 İnsandan doğmuş olan yine etten kemikten bir insandır, ruhtan doğmuş olansa ruhtur. 7 Yeniden doğmanız gerektiğini söyledim diye şaşırma. 8 Rüzgâr dilediği yöne eser ve sen onun sesini duyarsın, fakat nereden geldiğini ve nereye gittiğini bilmezsin. Ruhtan doğmuş olan herkesin durumu böyledir.”+

9 Nikodimos, “Bu dediklerin nasıl olabilir?” diye sordu. 10 İsa şöyle karşılık verdi: “Sen İsrail’de öğretmen olduğun halde bunları bilmiyor musun? 11 Gerçek şu ki, biz bildiğimizi söylüyor ve gördüklerimiz hakkında konuşuyoruz;* fakat sizler bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz. 12 Eğer size yerle ilgili şeyleri anlattığım halde inanmıyorsanız, gökle ilgili şeyleri anlatırsam nasıl inanacaksınız? 13 Üstelik insanlar arasında göğe çıkmış kimse yoktur,+ fakat gökten inmiş olan biri vardır,+ o da İnsanoğlu’dur. 14 Musa çölde yılanı yukarı kaldırdığı gibi,+ İnsanoğlu da yukarı kaldırılmalı+ ki 15 ona inanan herkes sonsuz yaşama sahip olsun.+

16 Tanrı dünyayı* öyle sevdi ki, biricik oğlunu verdi;+ ona iman eden hiç kimse yok olmasın, hepsi sonsuz yaşama sahip olsun diye bunu yaptı.+ 17 Tanrı, oğlunu dünyayı mahkûm etsin diye değil, dünya onun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.+ 18 Ona iman eden mahkûm olmayacaktır.+ İman etmeyen ise zaten mahkûm olmuştur, çünkü Tanrı’nın biricik oğlunun adına iman etmemiştir.+ 19 Hüküm şu esasa dayanır: Dünyaya ışık geldi,+ fakat insanlar ışığı değil karanlığı sevdiler, çünkü işleri kötüydü. 20 Kötü işler yapmayı alışkanlık edinen, ışıktan nefret eder ve yanlışları ortaya çıkmasın diye ışığa gelmez. 21 Fakat doğru olanı yapan ışığa gelir+ ki, işlerinin Tanrı’nın isteğine uygun olduğu açıkça görülsün.”

22 Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Yahudiye’nin kırsal bölgelerine gitti, bir süre onlarla kaldı ve insanları vaftiz etti.+ 23 Yahya da Salim yakınlarındaki Aynun’da vaftiz ediyordu, çünkü orada bol su vardı.+ İnsanlar oraya gelip vaftiz ediliyordu.+ 24 O zaman Yahya henüz hapse atılmamıştı.+

25 Yahya’nın öğrencileri arınma konusunda bir Yahudiyle tartışmaya girdiler. 26 Sonra Yahya’ya gelip şöyle dediler: “Öğretmen, Ürdün Irmağı’nın diğer yakasında yanına gelen ve hakkında tanıklık ettiğin adam+ insanları vaftiz ediyor ve herkes ona gidiyor.” 27 Yahya şöyle cevap verdi: “İnsan kendisine gökten verilmedikçe hiçbir şey alamaz. 28 ‘Ben Mesih değilim,+ ben onun önünden gönderildim’ dediğime siz de tanıksınız.+ 29 Gelin kiminse damat odur.+ Sağdıç ise damadın yanında durup onun sesini duyduğu için büyük sevinç yaşar. Ben de işte böyle büyük bir sevinç yaşadım. 30 Onun hizmeti artmaya, benimki ise azalmaya devam etmeli.”

31 Yukarıdan gelen,+ herkesten üstündür. Yerden olan ise yerle ilgili şeyler konuşur, çünkü yerdendir. Gökten gelen, herkesten üstündür.+ 32 O gördükleri ve duydukları hakkında tanıklık ediyor,+ fakat kimse onun tanıklığını kabul etmiyor.+ 33 Onun tanıklığını kabul eden, Tanrı’nın söylediklerinin doğru olduğuna mührünü basmış olur.*+ 34 Tanrı’nın gönderdiği kişi Tanrı’nın sözlerini söyler,+ çünkü Tanrı ona ruhunu esirgemeden verir. 35 Baba Oğlu seviyor+ ve her şeyi onun eline teslim etti.+ 36 Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı olur.+ Oğul’a itaat etmeyen ise Tanrı’nın gazabından kaçamaz+ ve yaşam elde edemez.+

4 İsa’nın* Yahya’dan daha çok öğrencisi olduğu ve daha çok kişiyi vaftiz ettiği+ Ferisilerin kulağına gitmişti ve İsa bunu haber almıştı. 2 (Aslında İsa kimseyi vaftiz etmiyordu, bunu öğrencileri yapıyordu.) 3 O zaman, yeniden Celile’ye gitmek üzere Yahudiye’den ayrıldı. 4 Bu yolculukta Samiriye’den geçmesi gerekiyordu. 5 Sihar adlı Samiriye şehrine geldi. Burası Yakup’un, oğlu Yusuf’a verdiği tarlanın yakınlarındaydı.+ 6 Yakup’un kuyusu da oradaydı.+ İsa yol yorgunu olduğundan kuyu* başında öylece oturuyordu. Öğlen on iki* civarıydı.

7 O sırada Samiriyeli bir kadın oraya su çekmeye geldi. İsa kadına “Bana biraz su ver de içeyim” dedi. 8 (Öğrencileri yiyecek bir şeyler almak için şehre gitmişlerdi.) 9 Samiriyeli kadın ona şöyle dedi: “Ben Samiriyeli bir kadınım sen ise Yahudisin, benden nasıl su istiyorsun?” (Yahudiler Samiriyelilerle konuşmazdı.)+ 10 İsa ona şu cevabı verdi: “Tanrı’nın armağanının+ ne olduğunu ve ‘Bana biraz su ver de içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin sen ondan isterdin, o da sana hayat suyu verirdi.”+ 11 Kadın şöyle dedi: “Efendim, su çekecek bir kovan bile yok ve kuyu çok derin. O halde sen bu hayat suyunu nereden aldın? 12 Bu kuyu bize atamız Yakup’tan kaldı; kendisi de, oğulları ve sığırları da bu kuyudan su içti. Sen ondan daha mı büyüksün?” 13 İsa şöyle karşılık verdi: “Bu sudan içen herkes yine susar. 14 Oysa benim vereceğim sudan içen bir daha asla susamaz.+ Bu su onun içinde, sonsuz yaşam vermek için fışkıran bir su pınarı olur.”+ 15 Kadın “Efendim, lütfen bana o sudan ver” dedi, “O zaman tekrar susamam ve su çekmek için sürekli buraya gelmem.”

16 İsa kadına “Git kocanı çağır da gel” dedi. 17 Kadın “Benim kocam yok” diye cevap verdi. İsa da şöyle dedi: “‘Kocam yok’ demekte haklısın. 18 Çünkü senin beş kocan oldu, şimdi birlikte yaşadığın ise kocan değil; dediğin doğru.” 19 Kadın ona şöyle dedi: “Efendim, anlıyorum ki sen bir peygambersin.+ 20 Atalarımız bu dağda ibadet etti, fakat siz Yeruşalim’de ibadet edilmesi gerektiğini söylüyorsunuz.”+ 21 İsa ona şöyle dedi: “Bana inan, öyle bir zaman geliyor ki gökteki Babamıza ne bu dağda ne de Yeruşalim’de ibadet edeceksiniz. 22 Siz tanımadığınıza ibadet ediyorsunuz,+ biz ise tanıdığımıza ibadet ediyoruz, çünkü kurtuluş yolu önce Yahudilere açıklandı.*+ 23 Ancak Babamıza gerçekten ibadet edenlerin bunu ruhla ve hakikatle yapacakları zaman geliyor ve aslında bu zaman geldi. Çünkü Babamız O’na böyle ibadet etmek isteyenleri arıyor.+ 24 Tanrı ruhtur,+ O’na ibadet edenler de ruhla ve hakikatle ibadet etmelidir.”+ 25 Kadın ona şöyle dedi: “Tanrı’nın seçtiği Mesih’in geleceğini biliyorum. O geldiğinde bize her şeyi açıkça bildirecek.” 26 İsa “Şu anda onunla konuşuyorsun, ben oyum” dedi.+

27 Tam o sırada İsa’nın öğrencileri geldi. Onun bir kadınla konuşuyor olmasına şaşırdılar. Tabii hiçbiri İsa’ya “Ona ne soruyorsun?” ya da “Neden onunla konuşuyorsun?” demedi. 28 Kadın ise su testisini orada bırakıp şehre gitti ve insanlara şöyle dedi: 29 “Gelin bakın, geçmişte yaptığım her şeyi bana söyleyen bir adam var. Acaba o Mesih olabilir mi?” 30 Onlar da şehirden ayrılıp İsa’nın yanına gelmeye başladılar.

31 Bu arada öğrencileri İsa’ya “Öğretmen,+ bir şeyler ye” diye ısrar ediyordu. 32 Fakat İsa “Bende sizin bilmediğiniz bir yiyecek var” dedi. 33 O zaman öğrencileri, “Yoksa biri ona yiyecek mi getirdi?” diye aralarında konuşmaya başladılar. 34 İsa onlara şöyle dedi: “Benim yiyeceğim, beni gönderenin isteğini yerine getirmek+ ve O’nun verdiği işi tamamlamaktır.+ 35 Hasadın başlamasına daha dört ay var demiyor musunuz? Ben de size diyorum ki, başınızı kaldırın ve hasadı bekleyen şu ağarmış tarlalara bakın.+ 36 Ekini biçen daha şimdiden ücretini alıyor ve sonsuz yaşam için ürün topluyor ki, eken ve biçen birlikte sevinsinler.+ 37 Bu bakımdan ‘Biri eker, diğeri biçer’ sözü doğrudur. 38 Ben sizi emek harcamadığınız ürünü biçmeye yolladım. Başkaları emek verdi ve onların emeğinden siz yararlanıyorsunuz.”

39 O şehirden olan birçok Samiriyeli, “Yaptığım her şeyi bana söyleyen bir adam var” diyen kadının anlattıklarından ötürü İsa’ya iman etti.+ 40 Bu nedenle Samiriyeliler onun yanına gelince kendileriyle kalmasını rica ettiler. İsa da orada iki gün kaldı. 41 Sonuç olarak, başka birçok kişi daha söylediklerinden dolayı İsa’ya iman etti. 42 Onlar kadına, “Biz artık sırf senin anlattıklarından dolayı iman etmiyoruz, çünkü bu adamın söylediklerini kendi kulaklarımızla duyduk. Onun gerçekten de dünyanın kurtarıcısı+ olduğunu anladık” dediler.

43 İsa orada iki gün kaldıktan sonra Celile’ye doğru yola çıktı. 44 (Aslında bir peygamberin kendi memleketinde itibar görmediğini kendisi de söylemişti.)+ 45 İsa Celile’ye geldiğinde Celileliler onu iyi karşıladılar, çünkü Yeruşalim’deki bayrama+ onlar da gitmiş+ ve orada yaptığı her şeyi görmüşlerdi.

46 Sonra İsa tekrar Celile’nin Kana kasabasına, yani suyu şaraba çevirdiği yere geldi.+ Bu arada Kefernahum’da Kral’ın bir hizmetkârı vardı ve oğlu hastaydı. 47 Bu adam, İsa’nın Yahudiye’den Celile’ye geldiğini duyunca kalkıp oraya gitmişti. İsa’dan gelip oğlunu iyileştirmesini rica etti, çünkü oğlu ölmek üzereydi. 48 Ancak İsa ona şöyle dedi: “Siz, olağanüstü işler ve mucizeler görmedikçe asla inanmayacaksınız.”+ 49 Kral’ın hizmetkârı İsa’ya “Efendim, ne olur çocuğum ölmeden yetiş” dedi. 50 İsa adama, “Evine git, oğlun yaşıyor”+ dedi. Adam İsa’nın dediğine inandı ve gitti. 51 Daha yoldayken hizmetçileri onu karşılayıp çocuğun yaşadığını* söylediler. 52 Adam çocuğun saat kaçta iyileştiğini sordu. “Ateşi dün öğlen saat bir gibi* düştü” dediler. 53 Baba o zaman çocuğun, İsa’nın “Oğlun yaşıyor” dediği saatte iyileştiğini anladı.+ Bunun üzerine o ve tüm ev halkı iman etti. 54 İsa’nın Yahudiye’den Celile’ye geldiğinde yaptığı bu mucize, oradaki ikinci mucizesiydi.+

5 Bundan sonra Yahudilerin bir bayramı+ vardı ve İsa Yeruşalim’e gitti. 2 Yeruşalim’deki Koyun Kapısı’nın+ yakınında, İbranicede Beytzata adı verilen bir havuz vardı. Etrafında sıra sütunlu beş yol bulunuyordu. 3 Bu sütunlu yollarda hasta, kör, topal ve felçli birçok insan yatıyordu. 4* —— 5 Fakat onlardan biri 38 yıldır hastaydı. 6 İsa bu adamı orada yatarken gördü ve uzun zamandır hasta olduğunu bildiğinden ona “İyileşmek ister misin?” diye sordu.+ 7 Hasta adam şöyle dedi: “Efendim, su çalkalandığı zaman beni havuza sokacak kimsem yok. Ben tam giderken başkası önümden iniveriyor.” 8 İsa “Kalk, döşeğini de kaldır ve yürü” dedi.+ 9 Bunun üzerine adam hemen iyileşti, döşeğini topladı ve yürümeye başladı.

O gün Sebt* günüydü. 10 Bu yüzden, Yahudiler iyileşen adama şöyle demeye başladı: “Bugün Sebt günü, döşeğini taşıman Kanun’a* uygun değil.”+ 11 Adam ise onlara şunu söyledi: “Beni iyileştiren o adam ‘Döşeğini kaldır ve yürü’ dedi.” 12 Onlar da “Sana ‘Döşeğini kaldırıp yürü’ diyen adam kim?” diye sordular. 13 Fakat adam kendisini iyileştirenin kim olduğunu bilmiyordu, çünkü İsa kalabalığın arasına karışıp oradan uzaklaşmıştı.

14 İsa daha sonra bu adamla mabette karşılaştı ve ona şöyle dedi: “Bak artık iyileştin, bundan sonra günah işleme de başına daha kötü bir şey gelmesin.” 15 Adam gidip Yahudilere kendisini iyileştirenin İsa olduğunu söyledi. 16 İsa bunları Sebt gününde yaptığı için Yahudiler ona sıkıntı vermeye başladı. 17 Fakat İsa onlara şöyle cevap verdi: “Babam bugüne dek çalışmayı bırakmadı, ben de hep çalışıyorum.”+ 18 Bunun üzerine Yahudiler onu öldürmenin bir yolunu bulmak için daha çok uğraşmaya başladılar. Çünkü onlara göre İsa Sebt kanununu çiğnemekle kalmamış, Tanrı için “Babam”+ diyerek kendisini Tanrı’ya eşit de görmüştü.+

19 Bu nedenle İsa onlara şöyle dedi: “Gerçek şu ki, Oğul’un kendiliğinden bir şey yapması mümkün değildir, o yalnızca Babasından gördüklerini yapar.+ Baba her ne yaparsa, oğlu da bunları O’nun gibi yapar. 20 Çünkü Baba oğlunu seviyor+ ve yaptığı her şeyi ona gösteriyor; sizi hayrete düşürmek için ona bunlardan daha büyük işler de gösterecek.+ 21 Baba ölüleri diriltip hayat verdiği gibi,+ Oğul da istediklerine hayat verir.+ 22 Çünkü Baba hiç kimseyi yargılamaz; bütün yargılama işini Oğul’a vermiştir+ ki, 23 herkes Baba’ya saygı gösterdiği gibi Oğul’a da saygı göstersin. Oğul’a saygı göstermeyenin, onu gönderen Baba’ya da saygısı yoktur.+ 24 Gerçek şu ki, söylediklerimi duyup beni gönderene iman eden sonsuz yaşam elde eder.+ Bu kişi bir hüküm almaz; ölümden yaşama geçmiştir.+

25 Gerçek şu ki, ölülerin Tanrı’nın Oğlunun sesini duyacağı ve onun sözüne kulak verenlerin yaşam alacağı zaman geliyor ve aslında geldi. 26 Çünkü Baba, Kendisinde yaşam gücü olduğu gibi+ Oğul’a da yaşam gücü vermiştir.+ 27 Ayrıca ona yargılama yetkisi de vermiştir,+ çünkü o İnsanoğlu’dur.+ 28 Bu dediklerime hayret etmeyin, çünkü mezarlarda* olan herkesin onun sesini duyup çıkacağı zaman geliyor.+ 29 O zaman, iyi işler yapmış olanlar yaşam için, kötü işler yapmış olanlar da yargılanmak için dirilecek.+ 30 Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam. Babamın söylediği gibi yargılarım. Verdiğim hüküm doğrudur,+ çünkü benim amacım kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yapmaktır.+ 31 Eğer benim hakkımda tanıklık eden yalnız ben olsaydım, tanıklığım doğru olmazdı.+ 32 Oysa benim hakkımda tanıklık eden başka biri daha var ve bu tanıklığın doğru olduğunu biliyorum.+ 33 Siz Yahya’ya adamlar yolladınız ve o hakikate tanıklık etti.+ 34 Benim insanların tanıklığına ihtiyacım olmasa da sizin kurtulmanız için bunları söylüyorum. 35 Bu adam, yanan ve ışık saçan bir kandildi ve siz kısa bir süre onun ışığıyla sevinmek istediniz.+ 36 Fakat benim hakkımda Yahya’nın yaptığından daha büyük bir tanıklık var, o da yaptığım işlerdir. Babamın başarmam için verdiği ve yerine getirdiğim bu işler beni Babamın yolladığına tanıklık ediyor.+ 37 Ayrıca beni gönderen Babam da benim hakkımda tanıklık etti.+ Ama siz O’nun sesini duymadınız, O’nu görmediniz+ 38 ve O’nun sözü yüreğinizde değil, çünkü O’nun yolladığı kişiye inanmıyorsunuz.

39 Siz sonsuz yaşama sahip olmak için Kutsal Yazıları araştırıyorsunuz;+ benim hakkımda tanıklık eden de bu yazılardır.+ 40 Buna rağmen, yaşama sahip olmak için bana gelmek istemiyorsunuz.+ 41 Ben insanlardan gelecek övgüyü istemiyorum, 42 fakat çok iyi biliyorum ki, sizin içinizde Tanrı sevgisi yok. 43 Ben Babamın adına geldim, fakat siz beni kabul etmediniz; oysa başka biri kendi adına gelseydi onu kabul ederdiniz. 44 Birbirinizden övgü kabul ediyor ama tek olan Tanrı’nın övgüsünü kazanmaya çalışmıyorsunuz. Bu durumda bana nasıl iman edebilirsiniz?+ 45 Sizi Babamın önünde suçlayacağımı sanmayın, sizi suçlu çıkaran biri zaten var; o da ümit bağladığınız Musa’dır.+ 46 Aslında, siz Musa’ya inansaydınız bana da inanırdınız, çünkü onun yazdıkları benim hakkımdadır.+ 47 Onun yazdıklarına inanmıyorsanız, benim sözlerime nasıl inanacaksınız?”

6 İsa bundan sonra, Taberiye olarak da bilinen Celile Gölü’nün karşı yakasına doğru yola çıktı.+ 2 Büyük bir kalabalık da peşinden geliyordu,+ çünkü onun mucizeler yaparak hastaları iyileştirdiğini görmüşlerdi.+ 3 İsa bir dağa çıktı ve orada öğrencileriyle birlikte oturdu. 4 Yakında Yahudilerin Fısıh Bayramı+ olacaktı. 5 Bu sırada, İsa başını kaldırıp büyük bir kalabalığın kendisine doğru geldiğini gördü. Filipus’a, “Bu insanlar için nereden ekmek alacağız?” diye sordu.+ 6 Aslında kendisi ne yapacağını biliyordu, fakat onu sınamak için böyle sordu. 7 Filipus şöyle cevap verdi: “Her birine sadece bir lokma versek 200 dinarlık* ekmek bile yetmez.” 8 Öğrencilerinden biri, Simun Petrus’un kardeşi Andreas, İsa’ya şöyle dedi: 9 “Burada beş arpa ekmeğiyle iki küçük balığı olan bir çocuk var. Fakat bu kadar insan için bu nedir ki?”+

10 İsa “İnsanlara söyleyin yere otursunlar” dedi. Orası çayırlık bir yerdi ve hepsi yere oturdu. Yaklaşık 5.000 erkek vardı.+ 11 İsa ekmekleri aldı, şükretti ve oturan insanlara dağıttı. Aynı şekilde balıkları da dağıttı ve herkes istediği kadar yedi. 12 Halk doyduktan sonra İsa öğrencilerine, “Yemekten artanları toplayın, hiçbir şey israf olmasın” dedi. 13 Onlar da artanları topladılar ve halkın yediği beş arpa ekmeğinden kalan parçalarla 12 sepet doldurdular.

14 İnsanlar onun yaptığı bu mucizeyi görünce, “Bu adam gerçekten de dünyaya gelecek olan o peygamber!” demeye başladılar.+ 15 İsa, halkın kendisini zorla kral yapmaya niyetli olduğunu anladığından,+ yine kalabalıktan ayrılıp tek başına dağa çekildi.+

16 Akşam olunca öğrencileri göl kenarına indi.+ 17 Kefernahum’a gitmek üzere bir tekneye binip kıyıdan uzaklaştılar. O sırada karanlık bastırmıştı ve İsa daha yanlarına gelmemişti.+ 18 Ayrıca güçlü bir rüzgâr çıktığından dalgalar yükselmeye başlamıştı.+ 19 Üç dört mil* kadar kürek çekmişlerdi ki, İsa’yı suyun üzerinde yürürken gördüler; tekneye doğru yaklaşıyordu. Korkuya kapıldılar. 20 Fakat İsa onlara “Benim, korkmayın!” dedi.+ 21 O zaman sevinerek onu tekneye aldılar ve tekne hemen kıyıya ulaştı.+

22 Ertesi gün, gölün karşı yakasında kalan kalabalık orada bir tekne göremedi. İsa’nın öğrencileri oradaki küçük tekneye binip gitmişlerdi, fakat İsa onlarla gitmemişti. 23 Bu arada, Efendimizin şükrettiği ve ekmek yedikleri yerin yakınlarına Taberiye’den tekneler geldi. 24 İsa’yı da öğrencilerini de göremeyen kalabalık, İsa’yı aramak için bu teknelere binip Kefernahum’a gitti.

25 Onu gölün karşı kıyısında bulunca, “Öğretmen,+ buraya ne zaman geldin?” diye sordular. 26 İsa şöyle cevap verdi: “Gerçek şu ki, siz beni yaptığım mucizeleri gördüğünüz için değil, o ekmeklerden yiyip doyduğunuz için arıyorsunuz.+ 27 Bozulup giden yiyeceği değil, sonsuz yaşam getiren kalıcı yiyeceği elde etmek için çalışın.+ Bunu size İnsanoğlu verecektir. Bunun için ona bizzat Babamız Tanrı onay vermiştir.”*+

28 O zaman ona şöyle dediler: “Tanrı’nın onayını kazanmak için ne yapmalıyız?” 29 İsa “Tanrı’nın isteği, O’nun gönderdiği kişiye imanınızı ortaya koymanızdır” diye cevap verdi.+ 30 Onlar da şöyle karşılık verdiler: “Peki öyleyse sana iman etmemiz için bize nasıl bir mucize göstereceksin?+ Ne yapacaksın? 31 Atalarımız çölde man* yemişlerdi;+ tıpkı yazıldığı gibi Tanrı ‘Onlara yemeleri için gökten ekmek göndermişti.’”+ 32 İsa onlara şöyle dedi: “Gerçek şu ki, Musa’nın verdiği, gökten gelen gerçek ekmek değildi, fakat şimdi Babam size gökten gelen gerçek ekmeği veriyor. 33 Çünkü Tanrı’nın gönderdiği ekmek, gökten inip dünyaya yaşam verir.” 34 Onlar da İsa’ya “Efendimiz, bize bu ekmeği her zaman ver” dediler.

35 İsa şöyle karşılık verdi: “Hayat ekmeği benim. Bana gelen artık acıkmaz ve bana iman eden artık susamaz.+ 36 Fakat dediğim gibi, siz beni gördüğünüz halde inanmadınız.+ 37 Babamın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve bana geleni asla geri çevirmeyeceğim.+ 38 Çünkü ben gökten,+ kendi isteğimi değil beni gönderenin isteğini yerine getirmek için geldim.+ 39 Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinin hiçbirini kaybetmemem ve onları son günde diriltmemdir.+ 40 Babamın isteği, Oğul’u kabul eden ve ona olan imanını ortaya koyan herkesin sonsuz yaşama sahip olmasıdır;+ ben onları son günde dirilteceğim.”+

41 O zaman, “Gökten gelen ekmek benim”+ dediği için Yahudiler onun hakkında söylenmeye başladılar: 42 “Bu Yusuf’un oğlu İsa değil mi? Annesini de babasını da tanıyoruz.+ Nasıl olur da ‘Ben gökten geldim’ diyor?” 43 İsa onlara şöyle dedi: “Aranızda söylenmeyi bırakın. 44 Beni gönderen Babam çekmedikçe hiç kimse bana gelemez+ ve ben onu son günde diriltirim.+ 45 Peygamberlerin yazılarında şöyle geçer: ‘Onların hepsini Yehova* eğitecek.’+ Babamı dinleyen ve O’ndan eğitim alan herkes bana gelir. 46 Tanrı’nın gönderdiği kişi dışında kimse Babamızı görmemiştir,+ Babamızı gören yalnızca odur.+ 47 Gerçek şu ki, iman eden herkes sonsuz yaşama sahip olur.+

48 Ben hayat ekmeğiyim.+ 49 Atalarınız çölde man yediler, yine de öldüler.+ 50 Fakat gökten gelen bu ekmeği yiyen hiç kimse ölmeyecek. 51 Gökten gelmiş olan hayat ekmeği benim. Biri bu ekmekten yerse sonsuza dek yaşar. Aslında, insanların* yaşamı uğruna vereceğim ekmek kendi bedenimdir.”+

52 O zaman Yahudiler aralarında tartışmaya başladılar. “Bu adam biz yiyelim diye bedenini nasıl verebilir?” diyorlardı. 53 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Gerçek şu ki, İnsanoğlu’nun bedeninden yiyip kanından içmedikçe yaşama sahip olamazsınız.+ 54 Benim bedenimden yiyip kanımdan içen sonsuz yaşama sahip olacak ve ben onu son günde dirilteceğim.+ 55 Çünkü benim bedenim gerçek yiyecek ve kanım gerçek içecektir. 56 Benim bedenimden yiyen ve kanımdan içen, benimle birlik içinde kalır; ben de onunla birlik içinde kalırım.+ 57 Ben, yaşayan ve beni gönderen Babam sayesinde yaşadığım gibi, benden beslenen de benim sayemde yaşayacak.+ 58 Gökten gelmiş olan ekmek budur. Bu, atalarınızın zamanındaki gibi bir ekmek değil; onlar o ekmeği yediler, yine de öldüler. Bu ekmekle beslenen ise sonsuza dek yaşayacaktır.”+ 59 İsa bunları Kefernahum’da havrada* Tanrı’nın sözünü öğretirken söyledi.

60 Öğrencileri bunları duyunca aralarından birçoğu “Bunlar nasıl sözler? Bu sözleri kim kabul edebilir?” dediler. 61 İsa öğrencilerinin söylendiğini bildiğinden onlara şöyle dedi: “Bu sözler imanınızı mı sarstı? 62 Peki İnsanoğlu’nun daha önce bulunduğu yere çıktığını görürseniz ne olacak?+ 63 Yaşam veren yalnızca ruhtur,+ insanın* yapabileceği bir şey yoktur. Benim size söylediğim sözlerin kaynağı ruhtur ve bu sözler yaşam verir.+ 64 Fakat aranızdan bazıları iman etmiyor.” İsa bunu söyledi çünkü kimlerin iman etmediğini ve kimin kendisine ihanet edeceğini başından beri biliyordu.+ 65 Şöyle devam etti: “Size bu nedenle, ‘Babam istemedikçe kimse bana gelemez’ dedim.”+

66 Bunun üzerine öğrencilerinden birçoğu eski hayatlarına geri döndü+ ve onu takip etmeyi bıraktı. 67 O zaman İsa 12 elçisine, “Yoksa siz de mi gitmek istiyorsunuz?” diye sordu. 68 Simun Petrus şöyle cevap verdi: “Efendimiz biz kime gidelim?+ Sonsuz yaşamın sözleri sende.+ 69 Şunu biliyor ve inanıyoruz ki, Tanrı’nın gönderdiği kutsal* kişi sensin.”+ 70 İsa onlara şöyle dedi: “On ikinizi de ben seçtim,+ doğru. Ancak, aranızda bir iftiracı* var.”+ 71 Aslında Simun İskariyot’un oğlu Yahuda’dan söz ediyordu, çünkü o Onikilerden biri olduğu halde İsa’ya ihanet edecekti.+

7 Bundan sonra İsa hizmetine Celile’de devam etti. Yahudiye’ye gitmek istemiyordu, çünkü Yahudiler onu öldürmek için fırsat kolluyordu.+ 2 Ama Yahudilerin Çardaklar Bayramı*+ yaklaşmıştı. 3 Bu nedenle kardeşleri+ ona şöyle dedi: “Kalkıp Yahudiye’ye git ki yaptığın işleri oradaki öğrencilerin de görsün. 4 Çünkü başkaları tarafından tanınmak isteyen biri gizlice iş yapmaz. Bu işleri yapıyorsan, kendini dünyaya* açıkça göster.” 5 Ama aslında kardeşleri ona iman etmiyordu.+ 6 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Benim zamanım henüz gelmedi,+ fakat siz istediğiniz zaman gidebilirsiniz. 7 Dünyanın sizden nefret etmesi için bir neden yok; fakat benden nefret ediyor, çünkü onun işlerinin kötü olduğunu bildiriyorum.+ 8 Siz bayrama gidin, ben şimdi gitmeyeceğim. Çünkü benim zamanım henüz gelmedi.”+ 9 Onlara böyle söyledi ve Celile’de kaldı.

10 Fakat kardeşleri bayrama gittikten sonra İsa da gitti; ancak bunu gizlice yaptı. 11 Bu arada Yahudiler bayramda onu aramaya başladılar. “O adam nerede?” diyorlardı. 12 Halk arasında onun hakkında bir sürü laf dolaşıyordu. Bazıları, “O iyi bir insan” diyordu. Başkalarıysa “Hayır hiç de değil, halkı saptırıyor” diyorlardı.+ 13 Tabii Yahudilerin* korkusundan hiç kimse onun hakkında açıkça konuşamıyordu.+

14 Bayramın yarısı geçmişti; İsa mabede gidip halka Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladı. 15 Bu yüzden Yahudiler hayrete düştüler. “Bu adam haham okulunda okumadığı halde+ Kutsal Yazıları* nasıl bu kadar iyi biliyor?”+ diyorlardı. 16 O zaman İsa onlara şöyle dedi: “Öğrettiklerim benim değil, beni gönderenindir.+ 17 Eğer biri Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, öğrettiklerimin O’ndan mı geldiğini,+ yoksa benim kendiliğimden mi konuştuğumu anlayacaktır. 18 Kendiliğinden konuşan kendini yüceltmenin peşindedir, fakat kendisini göndereni yüceltmek isteyen doğru kişidir+ ve onda haksızlık yoktur. 19 Musa size Kanun’u vermedi mi?+ Fakat biriniz bile Kanun’a uymuyorsunuz. Neden beni öldürmeye çalışıyorsunuz?”+ 20 Kalabalıktakiler şöyle cevap verdi: “Cinlisin sen! Kim seni öldürmeye çalışıyor?” 21 İsa şöyle karşılık verdi: “Yaptığım tek bir şey yüzünden hepiniz şaşkınlık içinde kaldınız. 22 Şöyle düşünün, Musa size sünneti verdi+ (aslında sünnet Musa’dan değil atalardan kalmadır+) ve siz de Sebt günü birini sünnet edersiniz. 23 Mademki Musa Kanunu çiğnenmesin diye birisi Sebt günü sünnet edilebiliyor, ben Sebt günü birini tamamen iyileştirdim diye neden bu kadar öfkeleniyorsunuz?+ 24 Görünüşe bakarak yargılamayı bırakın, adaletle yargılayın.”+

25 Yeruşalim halkından bazıları şöyle konuşmaya başladı: “Öldürmeye çalıştıkları adam bu değil mi?+ 26 Baksanıza, bu adam herkesin içinde açıkça konuşuyor ve ona bir şey demiyorlar. Yoksa yöneticiler onun Mesih olduğunu mu düşünüyor? 27 Olamaz, çünkü biz bu adamın nereden geldiğini biliyoruz,+ oysa Mesih geldiğinde kimse onun nereden geldiğini bilmeyecek.” 28 Bu nedenle İsa mabette Tanrı’nın sözünü öğretirken onlara şöyle seslendi: “Siz beni tanıyorsunuz ve nereden geldiğimi de biliyorsunuz. Ben kendiliğimden gelmedim,+ beni gönderen biri var ve siz O’nu tanımıyorsunuz.+ 29 Ben O’nu tanıyorum,+ çünkü O’nun bir temsilcisiyim ve beni gönderen O’dur.” 30 Bunun üzerine, onu yakalamanın bir yolunu aramaya başladılar,+ fakat kimse ona dokunamadı, çünkü henüz zamanı gelmemişti.+ 31 Yine de halktan birçok kişi ona iman etti.+ Şöyle diyorlardı: “Mesih geldiğinde çok sayıda mucize yapacaktı değil mi? Bu adam tam da bunu yapıyor.”

32 Onun hakkındaki bu sözlerin halk arasında kulaktan kulağa yayıldığını duyan Ferisiler, yüksek kâhinlerle* birlik olup onu yakalamaları* için görevliler gönderdiler. 33 O zaman İsa şöyle dedi: “Kısa bir süre daha aranızda olacağım, sonra beni gönderene gideceğim.+ 34 Beni arayacaksınız, fakat bulamayacaksınız; bulunduğum yere de gelemezsiniz.”+ 35 Bunun üzerine Yahudiler aralarında şöyle konuşmaya başladılar: “Bu adam nereye gidecek de biz onu bulamayacağız? Acaba niyeti Yunanlıların arasına dağılmış olan Yahudilere mi gitmek? Yoksa bunları Yunanlılara mı öğretecek? 36 ‘Beni arayacaksınız fakat bulamayacaksınız, bulunduğum yere de gelemezsiniz’ derken acaba ne demek istedi?”

37 Bayramın büyük günü olan son gününde,+ İsa ayağa kalkıp yüksek sesle şunları dedi: “Susayan bana gelip su içsin.+ 38 Kutsal Yazıların dediği gibi, bana iman edenin ‘içinden hayat suları akacaktır.’”+ 39 O aslında kendisine iman edenlerin yakında alacağı kutsal ruhtan bahsediyordu. O zamana dek onlara ruh verilmemişti+ çünkü İsa sahip olduğu yüce konuma henüz getirilmemişti.+ 40 Kalabalıktan bazıları bu sözleri duyunca “Bu gerçekten de o peygamber” demeye başladı.+ 41 Başkaları da, “Bu Mesih” diyordu.+ Fakat bazıları şunları söylüyordu: “Mesih Celile’den çıkacak değil ya!+ 42 Kutsal Yazılar, Mesih’in Davut’un soyundan+ geleceğini ve Davut’un köyü olan Beytlehem’den+ çıkacağını söylemez mi?” 43 Sonuçta halk arasında onun hakkında bir fikir ayrılığı doğdu. 44 Bazıları onu yakalamak istiyordu, fakat hiç kimse ona dokunamadı.

45 O sırada görevliler, yüksek kâhinlerin ve Ferisilerin yanına döndü. Ferisiler, “Onu neden getirmediniz?” diye sordular. 46 Görevliler şöyle karşılık verdi: “Biz daha önce onun gibi konuşan birini görmedik.”+ 47 Ferisiler, “Yoksa sizi de mi kandırdı?” dediler. 48 “Bakın, yöneticilerden ya da Ferisilerden ona iman eden kimse var mı?+ 49 Bu halk ise Kanun’u bilmiyor ve Tanrı’nın gözünde lanetli.” 50 Ferisilerden biri olan ve daha önce İsa’ya gelen Nikodimos onlara şöyle dedi: 51 “Kanunumuza göre, bir insanı dinlemeden ve ne yaptığını öğrenmeden hüküm vermek doğru olur mu?”+ 52 Ona şöyle cevap verdiler: “Yoksa sen de mi Celile’densin? Araştır da gör, Celile’den hiç peygamber çıkmış mı?”*

8 12 İsa yine halka seslendi: “Ben dünyanın ışığıyım.+ Beni takip eden asla karanlıkta yürümez, hayat ışığına sahip olur.”+ 13 O zaman Ferisiler “Sen kendin hakkında tanıklık ediyorsun, bu tanıklık geçerli değil” dediler. 14 İsa’nın onlara cevabı şöyleydi: “Ben kendi hakkımda tanıklık etsem bile tanıklığım geçerlidir, çünkü ben nereden geldiğimi ve nereye gittiğimi biliyorum.+ Fakat siz benim nereden geldiğimi ve nereye gittiğimi bilmiyorsunuz. 15 Siz dış görünüşe bakarak* yargılıyorsunuz,+ fakat ben kimseyi yargılamam. 16 Ancak yargılasam bile, yargım güvenilirdir. Çünkü ben yalnız değilim, beni gönderen Babam benimle beraberdir.+ 17 Ayrıca kendi Kanununuzda da ‘İki kişinin tanıklığının geçerli’ olduğu yazılıdır.+ 18 Kendi hakkımda hem ben tanıklık ediyorum, hem de beni gönderen Babam tanıklık ediyor.”+ 19 O zaman “Senin Baban nerede?” demeye başladılar. İsa şöyle cevap verdi: “Siz ne beni ne de Babamı tanıyorsunuz.+ Eğer beni tanısaydınız, Babamı da tanırdınız.”+ 20 İsa bu sözleri söylerken hazine* kaplarının+ bulunduğu avludaydı; mabette Tanrı’nın sözünü öğretiyordu. Fakat kimse onu yakalamaya kalkmadı; çünkü henüz zamanı gelmemişti.+

21 Onlara yine şöyle dedi: “Ben gidiyorum; siz beni arayacaksınız ama yine de günahlarınızla öleceksiniz.+ Benim gittiğim yere siz gelemezsiniz.”+ 22 O zaman Yahudiler şöyle demeye başladı: “Yoksa kendini mi öldürecek? Baksanıza, ‘Gittiğim yere siz gelemezsiniz’ diyor.” 23 İsa şöyle devam etti: “Siz aşağıdaki âlemdensiniz, ben yukarıdaki âlemdenim.+ Siz bu dünyadansınız, ben bu dünyadan değilim. 24 İşte bu yüzden, günahlarınızla öleceksiniz dedim. Evet, benim o olduğuma iman etmezseniz, günahlarınızla öleceksiniz.” 25 O zaman ona, “Sen kimsin?” demeye başladılar. İsa şu karşılığı verdi: “Bu kadar şeyi boşuna mı anlattım? 26 Sizinle ilgili söyleyeceğim çok söz var, ayrıca hakkında hüküm vereceğim çok şey var. Ve gerçek şu ki, dünyada söylediklerim beni gönderenden duyduklarımdır, O doğruyu söyler.”+ 27 Onlar İsa’nın gökteki Babasından söz ettiğini anlamadılar. 28 Sonra İsa şöyle dedi: “Siz İnsanoğlu’nu yukarı kaldırınca+ benim o olduğumu,+ kendiliğimden hiçbir şey yapmadığımı,+ bunları Babamın bana öğrettiği gibi söylediğimi anlayacaksınız. 29 Beni gönderen benimledir. O beni tek başıma bırakmadı, çünkü ben hep O’nu hoşnut eden şeyleri yapıyorum.”+ 30 İsa bunları söyleyince birçok kişi ona iman etti.

31 İsa kendisine iman eden Yahudilere şunları dedi: “Siz benim sözlerime bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerimsiniz demektir. 32 Siz hakikati bileceksiniz+ ve hakikat sizi özgür kılacak.”+ 33 Diğerleri ona şu cevabı verdi: “Biz İbrahim’in soyundanız ve hiçbir zaman kimseye kölelik etmedik. ‘Özgür olacaksınız’ da ne demek?” 34 İsa onlara şöyle dedi: “Gerçek şu ki, günah işleyen herkes günahın kölesidir.+ 35 Köle sonsuza dek ev halkıyla birlikte kalmaz, oğul ise sonsuza dek kalır. 36 Bundan dolayı, Oğul sizi özgür kılarsa gerçekten özgür olursunuz. 37 İbrahim’in soyundan olduğunuzu biliyorum. Fakat siz beni öldürmeye çalışıyorsunuz, çünkü sözlerim içinize işlemiyor. 38 Ben Babamın yanındayken gördüklerimi söylüyorum,+ fakat siz kendi babanızdan duyduklarınızı yapıyorsunuz.” 39 Onlar “Bizim babamız İbrahim” diye cevap verdiler. İsa da şöyle dedi: “İbrahim’in çocukları olsaydınız,+ İbrahim’in yaptıklarını yapardınız. 40 Fakat siz şimdi beni, yani Tanrı’dan işittiği hakikati size anlatan kişiyi öldürmeye çalışıyorsunuz.+ İbrahim böyle bir şey yapmadı. 41 Siz babanızın yaptıklarını örnek alıyorsunuz.” Onlar da, “Biz gayri meşru çocuklar değiliz; bizim tek babamız var, O da Tanrı” dediler.

42 İsa onlara şöyle dedi: “Eğer babanız Tanrı olsaydı, beni severdiniz.+ Çünkü ben Tanrı’nın isteğiyle geldim ve buradayım. Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi.+ 43 Söylediklerimi neden anlamıyorsunuz? Çünkü sözlerimi dinlemek istemiyorsunuz. 44 Siz babanız İblis’tensiniz* ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz.+ O kendi yolunda yürümeye başladığında katil oldu;+ hakikat yolunda kalmadı, çünkü içinde hakikat yoktur. Yalan söylediği zaman karakterine uygun davranır, çünkü hem yalancıdır hem de yalanın babasıdır.+ 45 Oysa ben hakikati söylüyorum ve siz bu yüzden bana inanmıyorsunuz. 46 Benim bir günah işlediğimi hanginiz kanıtlayabilir? Eğer hakikati söylüyorsam bana neden inanmıyorsunuz? 47 Tanrı’dan olan, Tanrı’nın sözlerini dinler.+ Oysa siz Tanrı’dan olmadığınız için O’nu dinlemiyorsunuz.”+

48 O zaman Yahudiler, “‘Sen Samiriyelisin+ ve sende cin var’ diye boşuna mı söylüyoruz?” dediler.+ 49 İsa şu karşılığı verdi: “Bende cin yok. Ben Babamı yüceltiyorum, fakat siz beni aşağılıyorsunuz. 50 Ben kendimi yüceltmeye çalışmıyorum;+ benim yüceltilmemi isteyen biri var ve hâkim O’dur. 51 Gerçek şu ki, söylediklerimi uygulayanlar asla ölümü tatmayacak.”+ 52 Yahudiler şöyle dedi: “Sende cin olduğundan artık eminiz. İbrahim de, peygamberler de öldüler, fakat sen ‘Benim söylediklerimi uygulayanlar asla ölümü tatmayacak’ diyorsun. 53 Babamız İbrahim’den daha büyük değilsin ya? O öldü, peygamberler de öldü. Sen kim olduğunu sanıyorsun?” 54 İsa şöyle karşılık verdi: “Eğer ben kendimi yüceltseydim, yücelmemin bir değeri olmazdı.+ Beni yücelten, sizin Tanrımız dediğiniz Babamdır. 55 Ne var ki, siz O’nu tanımıyorsunuz,+ fakat ben O’nu tanıyorum.+ Eğer O’nu tanımadığımı söyleseydim, sizin gibi yalancı olurdum. Ama ben O’nu tanıyorum ve sözüne uyuyorum. 56 Benim günümü görme ümidi babanız İbrahim’e büyük bir sevinç verdi; İbrahim onu gördü ve sevindi.”+ 57 O zaman Yahudiler, “Daha 50 yaşında bile değilsin, İbrahim’i de mi gördün?” dediler. 58 İsa da onlara “Gerçek şu ki, İbrahim var olmadan önce ben vardım” dedi.+ 59 O zaman İsa’yı taşlamak için taş toplamaya başladılar, fakat İsa saklandı ve mabetten çıktı.

9 İsa yürürken doğuştan kör bir adam gördü. 2 Öğrencileri “Öğretmen,+ bu adam kimin günahı yüzünden kör doğmuş? Kendisinin mi, anne babasının mı?” diye sordular. 3 İsa şöyle cevap verdi: “Ne bu adamın ne de anne babasının günahı yüzünden. Tanrı’nın işleri görülsün diye böyle oldu.+ 4 Beni gönderenin işlerini henüz gündüzken yapmalıyız;+ gece yaklaşıyor, o zaman kimse çalışamaz. 5 Ben dünyada olduğum sürece, dünyanın ışığıyım.”+ 6 Bunları dedikten sonra yere tükürüp bir parça çamur yaptı ve çamuru adamın gözlerine sürdü.+ 7 Adama, “Git yüzünü Siloam Havuzu’nda yıka!” dedi. (Siloam “gönderilen” anlamına gelir.) Adam da gidip yüzünü yıkadı ve gözleri açılmış olarak geri döndü.+

8 O zaman komşuları ve onu önceden dilenirken görenler “Bu oturup dilencilik yapan adam değil mi?” demeye başladılar. 9 Bazıları “Evet o”, başkaları da “O değil, ama benziyor” diyordu. Adam ise “Ben oyum” diyordu. 10 Bunun üzerine, “Peki o zaman gözlerin nasıl açıldı?” diye sordular. 11 Şöyle cevap verdi: “İsa adlı adam çamur yapıp gözlerime sürdü ve bana ‘Siloam’a gidip yüzünü yıka’ dedi.+ Ben de gidip yüzümü yıkadım ve görmeye başladım.” 12 O zaman “O nerede?” diye sordular. “Bilmiyorum” dedi.

13 Eskiden kör olan bu adamı alıp Ferisilere götürdüler. 14 Bu arada, İsa’nın çamur yapıp adamın gözlerini açtığı+ gün Sebt günüydü.+ 15 Bu sefer de Ferisiler ona nasıl görmeye başladığını sordu. Adam, “O gözlerime çamur sürdü, ben de yıkadım ve görmeye başladım” dedi. 16 Bunun üzerine Ferisilerden bazıları şöyle dedi: “O Tanrı’dan değil, çünkü Sebt kurallarına uymuyor.”+ Bazıları da “Günahkâr biri nasıl olur da böyle mucizeler yapabilir?”+ diyordu. Böylece aralarında bir fikir ayrılığı doğdu.+ 17 Yine kör adama dönüp, “Gözleri açılan sensin, o adam hakkında sen ne diyorsun?” diye sordular. Adam “O bir peygamber” dedi.

18 Ancak Yahudiler, adamın anne babasını çağırana kadar, onun kör olup da sonradan görmeye başladığına inanmadılar. 19 Onlara şunu sordular: “Doğuştan kör olan oğlunuz bu mu? Öyleyse şimdi nasıl görüyor?” 20 Anne babası şöyle cevap verdi: “Şu kadarını biliyoruz, o bizim oğlumuz ve kör doğdu. 21 Fakat şimdi nasıl oldu da görmeye başladı ya da gözlerini kim açtı bilmiyoruz. Ona sorun. Yetişkin yaşa geldi. Kendi adına konuşmak ona düşer.” 22 Adamın anne babası Yahudilerden korktukları için böyle söylediler.+ Çünkü Yahudiler, İsa’yı Mesih olarak kabul eden biri olursa onun havradan atılması konusunda anlaşmışlardı.+ 23 Anne babasının “Yetişkin yaşa geldi, ona sorun” demesinin sebebi buydu.

24 Bunun üzerine, eskiden kör olan adamı ikinci kez çağırıp “Tanrı’nın önünde doğruyu söyle. Biz bu adamın günahkâr olduğunu biliyoruz” dediler. 25 O şöyle karşılık verdi: “Onun günahkâr olup olmadığını bilemem. Bildiğim tek şey var, ben kördüm, şimdi ise görüyorum.” 26 O zaman, “Sana ne yaptı? Gözlerini nasıl açtı?” diye sordular. 27 Adam şu cevabı verdi: “Size zaten anlattım ama belli ki dinlemediniz. Neden tekrar anlatmamı istiyorsunuz? Yoksa siz de mi onun öğrencisi olmak istiyorsunuz?” 28 Bunun üzerine adamı aşağılayarak şunları söylediler: “Onun öğrencisi sensin. Biz Musa’nın öğrencileriyiz. 29 Tanrı’nın Musa’yla konuştuğunu biliyoruz ama bu adamın nereden yetki aldığını bilmiyoruz.” 30 Adam onlara şöyle dedi: “Gerçekten hayret, benim gözlerimi açtığı halde siz onun yetkisini nereden aldığını bilmiyorsunuz. 31 Tanrı’nın günahkârları dinlemediğini biliriz.+ Ama içinde Tanrı korkusu olanları ve O’nun isteğini yerine getirenleri dinler.+ 32 Bugüne dek birinin doğuştan kör bir insanın gözlerini açtığı duyulmuş mudur? 33 Bu adam Tanrı’dan yetki almasaydı bunların hiçbirini yapamazdı.”+ 34 Bunun üzerine ona “Tamamen günah içinde doğduğun halde bize ders mi vermeye kalkıyorsun?” dediler ve onu dışarı attılar.+

35 İsa, adamı dışarı attıklarını duydu ve onu bulunca, “İnsanoğlu’na iman ediyor musun?” diye sordu. 36 Adam “Efendim o kim? Göster de ona iman edeyim” diye karşılık verdi. 37 İsa “Sen onu gördün; aslında şu anda onunla konuşuyorsun” dedi. 38 O zaman adam, “İman ediyorum efendim” diyerek önünde eğildi. 39 İsa da “Ben dünyaya insanlar yargılansın diye, görmeyenler görsün+ görenler kör olsun diye geldim”+ dedi. 40 Yanında bulunan Ferisiler bunları duyunca, “Biz de kör değiliz herhalde, değil mi?” diye sordular. 41 İsa da şöyle dedi: “Kör olsaydınız günahınız olmazdı. Fakat ‘Biz görüyoruz’ diyorsunuz. Bu yüzden günahınız olduğu gibi duruyor.”+

10 “Gerçek şu ki, ağıla* kapıdan girmeyip başka yerden tırmanan kişi hırsız ve eşkıyadır.+ 2 Fakat kapıdan giren, koyunların çobanıdır.+ 3 Kapıcı ona kapıyı açar+ ve koyunlar onun sesini dinler.+ Çoban koyunlarına adlarıyla seslenerek onları dışarı çıkarır. 4 Kendisine ait olanların hepsi dışarı çıkınca onların önünden yürür, koyunlar da onun peşinden gider, çünkü sesini tanırlar. 5 Bir yabancının peşinden kesinlikle gitmezler, ondan kaçarlar. Çünkü yabancıların sesini tanımazlar.” 6 İsa onlara bu örneği verdi, fakat söylediklerini anlamadılar.

7 Bu nedenle İsa yine şöyle dedi: “Gerçek şu ki, koyunların geçtiği kapı benim.+ 8 Oraya benim yerime gelenlerin tümü hırsız ve eşkıyaydı. Fakat koyunlar onları dinlemedi. 9 Kapı benim, kim benden geçip içeri girerse kurtulacak; kapıdan girip çıkacak ve otlak bulacak.+ 10 Hırsız sadece çalmak, katletmek ve telef etmek için gelir.+ Oysa ben, onlar yaşam bulsun ve yaşamaya devam etsin diye geldim. 11 Ben iyi çobanım.+ İyi çoban koyunları uğruna canını verir.+ 12 Ücretle tutulan biri ise, çoban ya da koyunların sahibi olmadığından, kurdun geldiğini görünce koyunları bırakıp kaçar. Kurt da onları kapar ve dağıtır. 13 Ücretle tutulduğundan koyunlar için kaygılanmaz. 14 Fakat ben iyi çobanım. Tıpkı Babamın beni tanıdığı, benim de Babamı tanıdığım gibi,+ 15 ben koyunlarımı tanırım, onlar da beni tanır.+ Koyunlarım uğruna canımı veririm.+

16 Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım da var.+ Onları da getirmeliyim, benim sesimi dinleyecekler ve tek sürü, tek çoban olacak.+ 17 Babam beni sever,+ çünkü ben canımı veririm,+ veririm ki onu geri alayım. 18 Canımı kimse benden alamaz, ben kendi isteğimle veririm. Onu vermeye ve geri almaya yetkim var.+ Bu konuda Babamdan emir aldım.”

19 Bu sözler nedeniyle Yahudiler arasında yine bir fikir ayrılığı doğdu.+ 20 Birçokları “Bu adam cinli, aklını kaçırmış! Neden onu dinliyorsunuz?” diyordu. 21 Başkaları da “Bunlar cinli bir adamın söyleyeceği sözler değil. Bir cin körlerin gözünü açabilir mi?” diyordu.

22 O sırada mevsim kıştı ve Yeruşalim’de Adama Bayramı* kutlanıyordu. 23 İsa, mabette Süleyman’ın Sıra Sütunları denilen yerde yürüyordu.+ 24 Yahudiler etrafını sarıp ona şöyle demeye başladılar: “Bizi daha ne kadar merakta bırakacaksın? Mesih’sen açıkça söyle.” 25 İsa da şöyle karşılık verdi: “Size söyledim ama inanmıyorsunuz. Babamın adıyla yaptığım işler benim hakkımda tanıklık ediyor.+ 26 Fakat siz inanmıyorsunuz, çünkü benim koyunlarımdan değilsiniz.+ 27 Koyunlarım benim sesimi dinler ve ben onları tanırım, onlar da peşimden gelir.+ 28 Onlara sonsuz yaşam vereceğim+ ve asla yok olmayacaklar. Kimse onları elimden kapamayacak.+ 29 Babamın bana verdikleri her şeyden değerlidir. Onları Babamın elinden kimse kapamaz.+ 30 Ben ve Babam biriz.”*+

31 O zaman Yahudiler onu taşlamak için yine yerden taş topladılar. 32 İsa onlara şöyle dedi: “Ben sizin önünüzde Babamın adıyla birçok iyi iş yaptım. Bu işlerden hangisi için beni taşlıyorsunuz?” 33 Yahudiler, “İyi bir işten dolayı değil, küfrettiğin* için seni taşlıyoruz.+ Çünkü insan olduğun halde kendini ilahlaştırıyorsun” diye cevap verdiler. 34 İsa onlara şöyle söyledi: “Tanrı kanununuzda ‘Siz ilahlarsınız’ der, öyle değil mi?+ 35 Tanrı, Kendi sözünde mahkûm ettiği kişilere ‘ilahlar’ diyorsa+ (ki Kutsal Yazılar geçerliliğini yitirmez) 36 siz nasıl Baba’nın kutsal kılıp dünyaya gönderdiği bana, ‘Tanrı’nın Oğluyum’ dediğim için ‘küfrettin’ diyorsunuz?+ 37 Babamın istediği işleri yapmıyorsam bana inanmayın. 38 Fakat bunları yapıyorsam, bana inanmasanız da yaptığım işlere inanın.+ İnanın ki, Babamın benimle benim de Babamla birlik içinde olduğumu anlayın ve unutmayın.”+ 39 O zaman onu yine yakalamaya çalıştılar, fakat ellerinden kurtuldu.

40 İsa tekrar Ürdün Irmağı’nın karşı yakasına, daha önce Yahya’nın halkı vaftiz ettiği yere gitti+ ve orada kaldı. 41 Yanına birçok insan geldi. Kendi aralarında “Yahya hiç mucize yapmadıysa da bu adam hakkında dediği her şey doğru çıktı” diye konuşuyorlardı.+ 42 Orada birçok kişi ona iman etti.

11 Beytanya’da yaşayan Lazar adında bir adam vardı, o hastalanmıştı. Meryem ile kız kardeşi Marta o köyde yaşıyordu.+ 2 Efendimize güzel kokulu yağ sürüp ayaklarını saçlarıyla kurulayan Meryem buydu;+ hasta olan Lazar onun kardeşiydi. 3 Bu yüzden Lazar’ın kız kardeşleri “Efendimiz, çok sevdiğin dostun hasta” diye İsa’ya haber gönderdiler. 4 Fakat İsa bunu duyunca şöyle dedi: “Bu hastalık ölümle değil, Tanrı’nın yüceltilmesiyle sonuçlanacak;+ bu sayede Tanrı’nın Oğlu da yüceltilecek.”

5 İsa Marta’yı, kız kardeşini ve Lazar’ı severdi. 6 Yine de, Lazar’ın hasta olduğunu duyunca, bulunduğu yerde iki gün daha kaldı. 7 Sonra öğrencilerine, “Hadi yine Yahudiye’ye gidelim” dedi. 8 Öğrencileri de “Öğretmen,+ Yahudiyeliler daha yeni seni taşlamaya kalkışmadı mı?+ Yeniden oraya mı gideceksin?” dediler. 9 İsa şöyle cevap verdi: “Gün ışığı 12 saat sürer, öyle değil mi?+ Bir kişi, gün ışığında yürürse bir yere çarpmaz, çünkü bu dünyanın ışığını görür. 10 Fakat geceleyin yürürse bir yerlere çarpar, çünkü kendisinde ışık yoktur.”

11 Bunları söyledikten sonra şöyle dedi: “Dostumuz Lazar uykuya daldı.+ Fakat ben onu uyandırmak için oraya gidiyorum.” 12 O zaman öğrencileri, “Efendimiz, uyuyorsa iyileşecektir” dediler. 13 İsa onun öldüğünü söylüyordu, fakat onlar uyuyup dinlenmekten bahsettiğini düşündüler. 14 O zaman İsa açıkça, “Lazar öldü” dedi.+ 15 “Orada olmadığım için sizin adınıza seviniyorum, böylece imanınız güçlenecek. Şimdi onun yanına gidelim.” 16 O zaman, İkiz denilen Tomas diğer öğrencilere “Biz de gidelim, İsa’yla beraber ölelim” dedi.+

17 İsa oraya vardığında, Lazar dört gündür mezardaydı. 18 Beytanya Yeruşalim’e yakındı, aralarında yaklaşık üç kilometre* vardı. 19 Birçok Yahudi, kardeşlerinin ölümünden dolayı Marta ve Meryem’i teselli etmeye gelmişti. 20 İsa’nın oraya gelmekte olduğunu öğrenen Marta onu karşılamaya çıktı. Meryem+ ise evde oturuyordu. 21 Marta İsa’ya şöyle dedi: “Efendim, sen burada olsaydın kardeşim ölmezdi. 22 Şu anda bile biliyorum ki, Tanrı’dan ne istersen sana verecektir.” 23 İsa ona “Kardeşin kalkacak” dedi. 24 Marta da, “Biliyorum son günde, dirilme+ sırasında kalkacak” dedi. 25 İsa, “Dirilme ve yaşam benim.+ Bana iman eden ölse de yine hayata döner. 26 Yaşayan ve bana iman eden hiç ölmeyecek.+ Buna inanıyor musun?” dedi. 27 Marta “Evet Efendim, inanıyorum. Sen dünyaya gelecek olan Mesih’sin, Tanrı’nın Oğlusun” diye karşılık verdi. 28 İsa’ya bunları söyledikten sonra kız kardeşi Meryem’in yanına gidip kimseye duyurmadan “Öğretmen+ burada, seni çağırıyor” dedi. 29 O da bunu duyunca hemen kalkıp İsa’nın yanına gitti.

30 İsa henüz köye varmamıştı. Hâlâ Marta’nın onu karşıladığı yerdeydi. 31 Evde Meryem’i teselli eden Yahudiler onun hızla kalkıp çıktığını görünce, ağlamak için mezara gittiğini+ sanarak peşinden gittiler. 32 Meryem İsa’nın bulunduğu yere gelip onu görünce ayaklarına kapandı ve “Efendim, sen burada olsaydın kardeşim ölmezdi” dedi. 33 Meryem’in ve onunla gelen Yahudilerin ağladığını görünce İsa derin bir iç çekti, çok üzüldü. 34 “Onu nereye yatırdınız?” diye sordu. “Efendimiz gel de bak” dediler. 35 İsa ağlamaya başladı.+ 36 O zaman Yahudiler, “Gördünüz mü onu ne çok seviyormuş!” dediler. 37 Fakat bazıları, “Körün gözlerini açan+ bu adam onun ölmesini engelleyemez miydi?” dedi.

38 İsa yine derin bir iç çekti ve sonra mezara geldi. Aslında bu bir mağaraydı ve önü taşla kapatılmıştı. 39 İsa “Taşı kaldırın” dedi. Ölenin kız kardeşi Marta, “Efendim o öleli dört gün oldu, artık kokmuş olmalı” diye karşılık verdi. 40 İsa, “İman edersen Tanrı’nın yüceliğini göreceksin dememiş miydim?” diye sordu.+ 41 O zaman taşı kaldırdılar. İsa göğe bakarak,+ “Baba, beni dinlediğin için Sana şükrederim” dedi. 42 “Gerçi beni her zaman dinlediğini biliyorum. Fakat etrafımdaki bu kalabalık beni Senin gönderdiğine inansın diye böyle söyledim.”+ 43 Bunları dedikten sonra yüksek sesle “Lazar! Dışarı çık!” diye bağırdı.+ 44 Ölmüş olan adam da, ayaklarındaki ve ellerindeki sargılarla dışarı çıktı; yüzüne de bir bez sarılmıştı. İsa “Onu çözün, bırakın gitsin” dedi.

45 O zaman, Meryem’in yanına gelen Yahudilerin birçoğu İsa’nın ne yaptığını gördü ve ona iman etti.+ 46 Fakat bazıları gidip İsa’nın yaptıklarını Ferisilere anlattı. 47 Bunun üzerine yüksek kâhinler ve Ferisiler Sanhedrin’i* toplayıp şunları dediler: “Ne yapacağız? Bu adam birçok mucize yapıyor.+ 48 Onu böyle kendi haline bırakırsak herkes ona iman edecek, Romalılar da gelip yerimizi* ve milletimizi ele geçirecek.” 49 Fakat içlerinden biri, o yıl başkâhin* olan Kayafa+ şöyle dedi: “Siz hiçbir şeyin farkında değilsiniz; 50 bütün bir milletin yok edilmemesi için, halk uğruna bir adamın ölmesi kendi yararınızadır, bunu anlamıyorsunuz.” 51 Ancak, bunu kendiliğinden söylememişti. Çünkü o yıl başkâhindi ve söyledikleri İsa’nın o millet için öleceğini, 52 sadece o millet için değil, Tanrı’nın dağılmış çocuklarını bir araya getirmek için de öleceğini gösteriyordu. 53 Böylece o günden itibaren, onu nasıl öldüreceklerini planlamaya başladılar.

54 Bu yüzden İsa artık halkın arasına karışmıyor, Yahudilerin içinde dolaşmıyordu. Oradan ayrılarak çölün yakınındaki bölgeye gitti, Efraim adındaki şehre+ girip öğrencileriyle orada kaldı. 55 Yahudilerin Fısıh Bayramı+ yaklaşıyordu. Kırsal bölgelerde yaşayan birçok insan Fısıh’tan önce arınma kurallarını yerine getirmek üzere Yeruşalim’e çıktı. 56 İsa’yı arıyorlardı, mabetteyken birbirlerine “Ne düşünüyorsunuz, acaba bayrama hiç mi gelmeyecek?” diyorlardı. 57 Ancak yüksek kâhinlerle Ferisiler onu yakalamak* istiyordu, bu nedenle yerini öğrenen olursa bildirsin diye emir vermişlerdi.

12 İsa, Fısıh’tan altı gün önce Beytanya’ya, diriltmiş olduğu Lazar’ın+ yaşadığı köye geldi. 2 Bunun üzerine orada İsa için bir akşam yemeği hazırladılar. Marta onlara hizmet ediyordu.+ Lazar ise İsa’yla sofrada oturanlar arasındaydı. 3 O sırada Meryem, bir libre* güzel kokulu, saf hintsümbülü yağı* getirdi. Bu çok pahalı yağı İsa’nın ayaklarına döktü ve sonra saçlarıyla kuruladı. Yağın güzel kokusu bütün evi doldurmuştu.+ 4 Fakat İsa’nın öğrencilerinden, yakında ona ihanet edecek olan Yahuda İskariyot+ şöyle dedi: 5 “Bu güzel kokulu yağ neden 300 dinara* satılıp parası yoksullara verilmedi?” 6 Ancak o, yoksulları düşündüğünden değil, hırsız olduğu için böyle söyledi. Para kutusu ondaydı ve içine konulan paradan çalıyordu. 7 O zaman İsa şunları söyledi: “Kadını rahat bırakın da mezara konulacağım gün için bu âdeti yerine getirsin.+ 8 Çünkü yoksullar her zaman sizinle,+ fakat ben her zaman yanınızda olmayacağım.”+

9 O sırada Yahudilerden büyük bir kalabalık onun orada olduğunu öğrenip geldi. Sadece İsa’yı değil dirilttiği Lazar’ı da görmek istiyorlardı.+ 10 Bunun üzerine yüksek kâhinler Lazar’ı da öldürmek için aralarında anlaştılar. 11 Çünkü birçok Yahudi, Lazar yüzünden oraya gidip İsa’ya iman ediyordu.+

12 Ertesi gün, bayram için Yeruşalim’e gelmiş olan büyük kalabalık İsa’nın oraya doğru geldiğini duydu. 13 Bunun üzerine ellerine hurma dalları alıp onu karşılamaya çıktılar. “Ey Tanrımız, yalvarırız onu koru! Yehova,* adıyla gelen İsrail Kralı’nın yanındadır!”+ diye bağırmaya başladılar. 14 Önceden yazıldığı gibi, İsa bir sıpa görünce üzerine bindi.+ 15 Şöyle yazılmıştı: “Korkma Sion.* İşte, Kralın bir sıpaya binmiş geliyor.”+ 16 İsa’nın öğrencileri önceden bildirilen sözlerin gerçekleştiğini başta anlamamışlardı. Fakat İsa yüceltilince,+ bu yazıların onun hakkında olduğunu ve ona gerçekten böyle yapıldığını hatırladılar.+

17 İsa’nın Lazar’ı mezardan dışarı çağırdığını+ ve onu dirilttiğini gören kalabalık, olanları herkese anlatıyordu.+ 18 İnsanların onu karşılamaya çıkmasının bir sebebi de yaptığı bu mucizeyi duymuş olmalarıydı. 19 O zaman Ferisiler kendi aralarında şöyle konuştular: “Gördüğünüz gibi hiçbir sonuç elde edemedik. Bakın, bütün dünya onun peşinden gidiyor.”+

20 Bayramda ibadet etmeye gelenler arasında bazı Yunanlılar da vardı. 21 Onlar Celile’nin Beytsayda şehrinden olan Filipus’a+ gelip “Efendim, biz İsa’yı görmek istiyoruz” diye ricada bulundular. 22 Filipus gidip bunu Andreas’a söyledi, sonra da Andreas’la Filipus gidip İsa’ya söylediler.

23 İsa onlara şöyle dedi: “İnsanoğlu’nun yüceltileceği zaman geldi.+ 24 Gerçek şu ki, buğday tanesi toprağa düşüp ölmedikçe, tek bir tane olarak kalır. Fakat ölürse+ çok ürün verir. 25 Canını seven onu kaybedecek, fakat bu dünyada canından nefret eden+ onu sonsuz yaşam için koruyacak.+ 26 Biri bana hizmet etmek isterse peşimden gelsin, ben neredeysem hizmetçim de orada olacaktır.+ Biri bana hizmet ederse, Babam onu onurlandıracaktır. 27 İçim sıkılıyor.+ Peki ne diyeyim? Baba, lütfen bu sınavı* yaşamama izin verme.+ Ama tabii ben bunun* için geldim. 28 Baba, adını yücelt.” Bunun üzerine gökten bir ses+ geldi: “Adımı yücelttim, yine yücelteceğim!”+

29 O zaman orada duran kalabalık bunu duydu ve “Gök gürledi” demeye başladı. Bazıları da, “Onunla bir melek konuştu” diyordu. 30 İsa şöyle cevap verdi: “Gelen bu ses, benim için değil sizin içindi. 31 Şimdi bu dünya yargılanıyor ve bu dünyanın hükümdarı+ kovulacak.+ 32 Ben ise yerden yukarı kaldırıldığımda,+ her tür insanı kendime çekeceğim.” 33 Aslında bunları ne şekilde öleceğine işaret etmek için söylüyordu.+ 34 O zaman kalabalık şöyle cevap verdi: “Bize Kanun’dan anlatılanlara göre Mesih sonsuza dek duracak.+ Sen nasıl İnsanoğlu yukarı kaldırılmalı diyorsun?+ Bu İnsanoğlu kim?” 35 İsa onlara şöyle dedi: “Işık aranızda kısa bir süre daha kalacak. Işığınız varken ışıkta yürüyün ki, karanlık sizi ele geçirmesin. Karanlıkta yürüyen nereye gittiğini bilmez.+ 36 Işık sizinleyken ışığa iman edin, böylece ışığın oğulları olabilirsiniz.”+

İsa bunları dedikten sonra oradan ayrıldı ve onlardan saklandı. 37 Önlerinde birçok mucize yapmış olmasına rağmen ona iman etmiyorlardı. 38 Böylece İşaya Peygamber’in şu sözleri gerçekleşiyordu: “Ey Yehova, bizden duyduğu habere kim iman etti?+ Yehova kolunun gücünü kime gösterdi?”+ 39 Onların neden inanamadıkları konusunda yine İşaya şöyle demişti: 40 “Gözlerini kör etti ve yüreklerini nasırlaştırdı ki gözleri görmesin, yürekleri anlamasın, yollarından dönmesinler ve Ben onları iyileştirmeyeyim.”+ 41 İşaya, Mesih’in ihtişamını gördüğünden onun hakkında bunları söylemişti.+ 42 Aslında yöneticilerden bile birçok kişi ona iman etmişti.+ Fakat havradan atılmamak için,+ Ferisiler yüzünden onu açıkça kabul etmediler. 43 Çünkü onlar insanların gözünde itibarlı olmayı, Tanrı’nın gözünde itibarlı olmaktan daha çok seviyorlardı.+

44 İsa yüksek sesle şöyle dedi: “Bana iman eden, yalnızca bana değil beni gönderene de iman etmiş olur.+ 45 Beni gören, beni göndereni de görmüş olur.+ 46 Ben dünyaya ışık olarak geldim ki,+ bana iman eden hiç kimse karanlıkta kalmasın.+ 47 Biri benim sözlerimi duyar da onlara itaat etmezse ben onu mahkûm etmem. Çünkü ben dünyayı mahkûm etmeye değil kurtarmaya geldim.+ 48 Beni dikkate almayanı ve sözlerimi kabul etmeyeni mahkûm edecek bir şey var: Söylediğim sözler onu son günde mahkûm edecek. 49 Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Babam, ne anlatacağım ve ne konuşacağım konusunda bana emir verdi.+ 50 Ayrıca, O’nun emrinin sonsuz yaşam demek olduğunu biliyorum.+ Bu nedenle, ne söylersem Babamın bana anlattığı gibi söylüyorum.”+

13 İsa dünyadan ayrılıp Babasına gideceği+ zamanın geldiğini Fısıh Bayramı’ndan önce biliyordu;+ dünyada kendisinin olanları hep sevmişti, sonuna kadar da sevdi.+ 2 Akşam yemeği sürüyordu ve İblis, İsa’ya ihanet etme düşüncesini Simun oğlu Yahuda İskariyot’un+ yüreğine önceden koymuştu.+ 3 İsa, Babasının her şeyi onun ellerine verdiğini, Tanrı’dan geldiğini ve Tanrı’ya gideceğini biliyordu.+ 4 Yemekten kalktı, giysisini kenara koydu, bir havlu alıp beline doladı.+ 5 Sonra bir leğene su koydu, öğrencilerinin ayaklarını yıkayıp, beline doladığı havluyla kurulamaya başladı. 6 Sıra Simun Petrus’a geldiğinde o, “Efendim, sen benim ayaklarımı nasıl yıkarsın?” dedi. 7 İsa ona, “Benim ne yaptığımı şu anda anlamıyorsun, fakat sonradan anlayacaksın” diye cevap verdi. 8 Petrus “Benim ayaklarımı asla yıkamayacaksın” deyince İsa “Yıkamazsam yanımda yerin olmaz” dedi.+ 9 O zaman Simun Petrus, “Efendim, yalnız ayaklarımı değil ellerimle başımı da yıka” dedi. 10 İsa ise ona, “Yıkanmış olan biri tümüyle temizdir, sadece ayaklarının yıkanması yeterlidir. Sizler de temizsiniz,* fakat hepiniz değil” dedi. 11 O kendisine kimin ihanet ettiğini biliyordu.+ Bu nedenle “Hepiniz temiz değilsiniz” demişti.

12 Onların ayaklarını yıkayıp üst giysisini giydikten sonra yeniden sofraya oturdu ve şunları söyledi: “Size ne yaptığımı anlıyor musunuz? 13 Siz bana ‘Öğretmen’ ve ‘Efendi’ diye hitap ediyorsunuz; doğru diyorsunuz, çünkü öyleyim.+ 14 Eğer ben Efendi ve Öğretmen olduğum halde sizin ayaklarınızı yıkadıysam,+ siz de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız.+ 15 Benim yaptığımı siz de yapın diye size örnek oldum.+ 16 Gerçek şu ki, hizmetkâr efendisinden büyük değildir. Gönderilen kişi de kendisini gönderenden büyük değildir. 17 Artık bunları bildiğinize göre, uygularsanız mutlu olursunuz.+ 18 Hepiniz için konuşmuyorum. Ben seçtiklerimi tanırım. Fakat ‘Ekmeğimi yiyen beni tekmelemeye kalktı’*+ diyen ayet yerine gelsin diye böyle oldu.+ 19 Bunları size şimdiden, gerçekleşmeden önce söylüyorum ki, bunlar olduğunda benim o olduğuma inanın.+ 20 Gerçek şu ki, benim gönderdiğim birini kabul eden beni kabul etmiş olur.+ Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur.”+

21 Bunları dedikten sonra İsa’nın içi sıkıldı ve şunu açıkladı: “Gerçek şu ki, biriniz bana ihanet edecek.”+ 22 Öğrencileri kimden söz ettiğini anlamadıklarından birbirlerine bakmaya başladılar.+ 23 Sofrada öğrencilerinden biri, İsa’nın sevdiği öğrenci,+ onun yanı başında* oturuyordu. 24 Simun Petrus ona başıyla işaret edip “Kimden söz ediyor?” diye sordu. 25 O da İsa’nın göğsüne yaslanarak “Efendim, kimden bahsediyorsun?”+ diye sordu. 26 O zaman İsa, “Ekmeği tabağa banıp kime verirsem ondan”+ diye cevap verdi. Ekmeği tabağa bandıktan sonra Simun İskariyot’un oğlu Yahuda’ya verdi. 27 Yahuda ekmeği aldıktan sonra, Şeytan onun içine girdi.*+ Bu yüzden İsa ona “Yapacağını çabuk yap” dedi. 28 Ancak, sofrada oturanlardan hiçbiri neden böyle dediğini anlamadı. 29 Para kutusu Yahuda’da olduğundan+ bazıları İsa’nın ona “Bayram için ihtiyaçlarımızı satın al” demek istediğini ya da yoksullara bir şey vermesini istediğini sandılar. 30 Yahuda ekmeği aldıktan sonra hemen dışarı çıktı. Gece olmuştu.+

31 O dışarı çıkınca İsa şöyle dedi: “Şimdi İnsanoğlu yüceltiliyor,+ böylece Tanrı da yüceltiliyor. 32 İnsanoğlu’nu bizzat Tanrı yüceltecek,+ hem de bunu hemen yapacak. 33 Dostlarım,* kısa bir süre daha sizinle beraberim. Beni arayacaksınız ama Yahudilere dediğimi şimdi size de diyorum, ‘Gittiğim yere siz gelemezsiniz.’+ 34 Size birbirinizi sevin diye yeni bir emir veriyorum; siz de birbirinizi benim sizi sevdiğim gibi+ sevin.+ 35 Aranızda sevgi olursa herkes benim öğrencilerim olduğunuzu bilecek.”+

36 Simun Petrus ona “Efendim, nereye gidiyorsun?” diye sordu. İsa şöyle karşılık verdi: “Gittiğim yere şimdi peşimden gelemezsin, fakat sonra geleceksin.”+ 37 Petrus, “Efendim, neden şimdi gelemeyeyim? Senin uğruna canımı veririm” dedi.+ 38 İsa ona şöyle cevap verdi: “Benim uğruma canını mı vereceksin? Gerçek şu ki, horoz ötmeden sen beni üç kere inkâr edeceksin.”+

14 “Kaygıya kapılmayın.+ Tanrı’ya iman edin,+ bana da iman edin. 2 Babamın evinde kalacak çok yer var. Olmasaydı size söylerdim, çünkü ben size yer hazırlamaya gidiyorum.+ 3 Ayrıca, gidip size yer hazırladığım zaman tekrar geleceğim ve siz de benimle aynı yerde olun diye sizi yanıma alacağım.+ 4 Gittiğim yerin yolunu biliyorsunuz.”

5 O zaman Tomas+ şöyle dedi: “Efendim, biz senin nereye gittiğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilelim?”

6 İsa ona “Yol,+ hakikat+ ve yaşam+ benim” dedi. “Benim aracılığım olmadan Babama kimse gelemez.+ 7 Sizler beni tanıdıysanız, Babamı da tanımış oldunuz. Aslında O’nu gördünüz ve artık O’nu tanıyorsunuz.”+

8 Filipus “Efendim, bize Babamızı göster, bu bize yeter” dedi.

9 İsa ona şöyle dedi: “Filipus, bunca zamandır sizinleyim, beni hâlâ tanımadın mı? Beni görmüş olan Babamı da görmüş olur.+ Nasıl ‘Bize Babamızı göster’ dersin? 10 Benim Babamla, Babamın da benimle birlik içinde+ olduğuna inanmıyor musun? Sizlere söylediklerimi kendiliğimden söylemiyorum.+ Benimle birlik içinde olan Babam bunları yapıyor. 11 Sözlerime inanın, Babam benimle ben de Babamla birlik içindeyim. Sözlerime inanmıyorsanız yaptığım işlere bakın.+ 12 Gerçek şu ki, bana iman eden yaptığım işleri kendisi de yapacak; bunlardan daha büyük işler de yapacak,+ çünkü ben Babama gidiyorum.+ 13 Ayrıca, benim adımla ne dilerseniz onu yapacağım ki Oğul aracılığıyla Baba yüceltilsin.+ 14 Benim adımla bir şey dilerseniz onu yapacağım.

15 Beni seviyorsanız emirlerime uyarsınız.+ 16 Ben de Babamdan isteyeceğim ve Babam sonsuza dek sizinle olması için başka bir yardımcı* verecek.+ 17 Bu yardımcı, dünyanın elde edemeyeceği hakikat ruhudur.+ Dünya onu ne görüyor ne de tanıyor.+ Onu siz tanıyorsunuz, çünkü sizinle beraberdir ve içinizdedir. 18 Sizi öksüz bırakmayacağım. Yanınıza döneceğim.+ 19 Kısa bir süre sonra dünya artık beni görmeyecek, fakat siz göreceksiniz.+ Ben yaşadığım için siz de yaşayacaksınız. 20 O gün benim Babamla, sizin benimle ve benim de sizinle birlik içinde olduğumu anlayacaksınız.+ 21 Beni seven, emirlerimi kabul eden ve onlara uyandır. Beni seveni Babam da sevecektir. Onu ben de seveceğim ve kendimi ona açıkça göstereceğim.”

22 Yahuda*+ (İskariyot değil diğeri) ona şöyle dedi: “Efendimiz, neden kendini dünyaya değil de bize açıkça göstermek istiyorsun?”

23 İsa ona şunları dedi: “Beni seven söylediklerimi uygular,+ Babam onu sever, ben ve Babam ona geliriz ve onunla birlikte yaşarız.+ 24 Beni sevmeyen söylediklerimi uygulamaz. Duyduğunuz sözler bana değil beni gönderen Babama aittir.+

25 Hâlâ yanınızdayken size bunları söyledim. 26 Fakat yardımcı, yani Babamın benim adımla göndereceği kutsal ruh, size her şeyi o öğretecek ve size söylediklerimin hepsini aklınıza getirecek.+ 27 Size barış bırakıyorum, kendi barışımı veriyorum.+ Bunu size dünyanın verdiği şekilde vermiyorum. Kaygıya kapılmayın ve korkuyla sinmeyin. 28 Size daha önce şöyle dediğimi duydunuz: ‘Şimdi gidiyorum ve yine yanınıza döneceğim.’ Beni seviyorsanız Babama gittiğim için sevinirsiniz, çünkü Baba benden büyüktür.+ 29 Size bunu olmadan önce söyledim ki, olduğunda inanasınız.+ 30 Artık sizinle fazla konuşmayacağım, çünkü bu dünyanın hükümdarı+ geliyor; ama o benim üzerimde hiçbir şekilde hâkimiyet kuramaz.+ 31 Dünya Babamı sevdiğimi bilsin diye, her şeyi Babamın bana emrettiği gibi yapıyorum.+ Şimdi kalkın, buradan gidelim.”

15 “Ben gerçek asmayım, Babam da bağcı. 2 O, bende olup da meyve vermeyen her dalı kesip atar. Meyve veren dalları ise daha çok meyve versin diye budayıp temizler.+ 3 Size söylediğim sözler sayesinde siz zaten temizsiniz.+ 4 Benimle birlik içinde kalın, ben de sizinle birlik içinde kalacağım. Asmada kalmayan bir dal nasıl kendi başına meyve veremezse, siz de bende kalmazsanız meyve veremezsiniz.+ 5 Ben asmayım, siz dallarsınız. Benimle birlik içinde kalan ve benim de birlik içinde kaldığım kişi çok meyve verir.+ Çünkü bensiz hiçbir şey yapamazsınız. 6 Benimle birlik içinde kalmayan, bir dal gibi kesilip atılır ve kurur. Bu dalları toplarlar ve ateşe atıp yakarlar. 7 Siz benimle birlik içinde kalırsanız ve sözlerim içinizde durursa, ne dilerseniz gerçekleşecektir.+ 8 Çok meyve vermeniz ve öğrencilerim olduğunuzu göstermeniz Babamı yüceltir.+ 9 Babamın beni sevdiği gibi+ ben de sizi seviyorum; benim sevgimde kalın. 10 Ben Babamın emirlerine uyup O’nun sevgisinde kaldığım gibi, siz de emirlerime uyarsanız benim sevgimde kalırsınız.

11 Bunları benim yaşadığım sevinci siz de tam anlamıyla yaşayın diye söyledim.+ 12 Emrim şudur: Birbirinizi benim sizi sevdiğim gibi sevin.+ 13 Dostları uğruna canını veren birinin sevgisinden daha büyük sevgi kimsede yoktur.+ 14 Emrettiklerimi yapıyorsanız, benim dostlarımsınız demektir.+ 15 Size artık hizmetkâr demem, çünkü hizmetkâr efendisinin ne yaptığını bilmez. Size dostlarım dedim, çünkü Babamdan duyduğum her şeyi size bildirdim. 16 Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim ve görevlendirdim ki her zaman meyve verin ve meyveniz kalıcı olsun, böylece Babam da benim adımla dilediğiniz her şeyi size versin.+

17 Bu emirleri size, birbirinizi sevmeniz için veriyorum.+ 18 Dünya sizden nefret ederse, bilin ki sizden önce benden nefret etti.+ 19 Siz dünyaya ait olsaydınız dünya sizi severdi. Fakat ben sizi bu dünyadan seçip aldım ve siz dünyaya ait değilsiniz,+ bu yüzden dünya sizden nefret ediyor.+ 20 Size söylediklerimi unutmayın: Bir hizmetkâr efendisinden büyük değildir. Bana zulmettilerse size de zulmedecekler.+ Benim sözümü dinledilerse sizin sözünüzü de dinleyecekler. 21 Size bütün bunları benim adımdan dolayı yapacaklar, çünkü beni göndereni tanımıyorlar.+ 22 Eğer gelip onlarla konuşmasaydım günahları olmazdı.+ Fakat şimdi günahları için hiçbir bahaneleri yok.+ 23 Benden nefret eden, Babamdan da nefret eder.+ 24 Kimsenin yapmadığı işleri gözlerinin önünde yapmasaydım günahları olmazdı.+ Oysa bunları gördükleri halde, benden de Babamdan da nefret ettiler. 25 Fakat Kanunlarında yazılı olan ‘Benden sebepsiz yere nefret ettiler’+ sözünün gerçekleşmesi için böyle oldu. 26 Size Babamın vereceği yardımcıyı göndereceğim. Babamın verdiği bu hakikat ruhu gelince,+ o beni tam olarak tanımanıza yardım edecek,*+ 27 sonra da siz başkalarının beni tanımasına yardım edeceksiniz.+ Çünkü başından beri benimle beraberdiniz.”

16 “Bunları imanınızı kaybetmeyin* diye söylüyorum. 2 İnsanlar sizi havradan atacaklar.+ Aslında, öyle bir zaman geliyor ki, sizi öldüren+ herkes Tanrı’ya hizmet ettiğini sanacak. 3 Bütün bunları Babamı ve beni tanımadıkları için yapacaklar.+ 4 Yine de, bunlar olduğu zaman size anlattıklarımı hatırlayın diye şimdiden söylüyorum.+

Bunları size başta söylemedim, çünkü sizinle beraberdim. 5 Ama şimdi, beni gönderene gidiyorum.+ Yine de hiçbiriniz ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sormuyorsunuz. 6 Söylediklerim nedeniyle yüreğiniz kederle doldu.+ 7 Fakat size gerçeği söylüyorum, benim gitmem sizin yararınızadır. Çünkü eğer gitmezsem yardımcı+ size asla gelmez. Ama gidersem onu size gönderirim. 8 O gelince, dünyaya günah hakkında, doğruluk* hakkında ve hüküm hakkında ikna edici kanıtlar verecek. 9 İlk önce günah+ hakkında, çünkü bana iman etmiyorlar.+ 10 Sonra doğruluk hakkında, çünkü ben Babama gidiyorum ve artık beni görmeyeceksiniz. 11 Ayrıca hüküm hakkında, çünkü bu dünyanın hükümdarına hüküm verilmiştir.+

12 Size söyleyeceğim daha çok şey var, fakat şu anda bunları kaldıramazsınız. 13 Ancak o, yani hakikat ruhu+ gelince, hakikati tam olarak anlamanız için size yol gösterecek. Çünkü o kendiliğinden konuşmayıp duyduklarını söyleyecek ve size ileride olacak şeyleri bildirecek.+ 14 Kutsal ruh beni yüceltecek,+ çünkü benden alacaklarını size aktaracak.+ 15 Babamın olan her şey benimdir.+ Bu nedenle, ‘Benden alacaklarını size aktaracak’ dedim. 16 Kısa bir süre sonra beni artık görmeyeceksiniz,+ ama yine kısa bir süre sonra göreceksiniz.”

17 O zaman öğrencilerinden bazıları aralarında şöyle konuştular: “‘Kısa bir süre sonra beni görmeyeceksiniz, ama yine kısa bir süre sonra göreceksiniz’ diyor, ‘Çünkü Babama gidiyorum’ da diyor. Ne demek istiyor? 18 ‘Kısa bir süre sonra’ demekle ne anlatmak istiyor? Neden bahsettiğini anlamıyoruz.” 19 İsa kendisine soru sormak istediklerini bildiğinden onlara şöyle dedi: “‘Kısa bir süre sonra beni görmeyeceksiniz, ama yine kısa bir süre sonra göreceksiniz’ dediğim için mi aranızda bunları konuşuyorsunuz? 20 Gerçek şu ki, siz ağlayıp feryat edeceksiniz, ama dünya sevinecek; evet, acı çekeceksiniz, fakat bu acı sevince dönüşecek.+ 21 Bir kadın doğum yapacağı zaman acı çeker, çünkü vakti gelmiştir. Fakat çocuk doğunca dünyaya bir can getirmenin sevinciyle, çektiği sıkıntıyı unutur. 22 Dolayısıyla, şu anda siz de acı içindesiniz; fakat beni tekrar göreceksiniz ve yürekleriniz sevinçle dolacak;+ sevincinizi kimse bozamayacak. 23 O zaman bana hiçbir şey sormayacaksınız. Gerçek şu ki, Babamdan benim adımla ne dilerseniz verecektir.+ 24 Şu ana kadar benim adımla hiçbir şey dilemediniz. Dileyin alacaksınız, böylece içiniz sevinçle dolacak.

25 Bunları size örnekler vererek anlattım. Fakat örneklerle konuşmayacağım vakit yaklaştı, o zaman size Babam hakkında açıkça bilgi vereceğim. 26 Artık siz Babamdan benim adımla dilekte bulunacaksınız; bunu söylerken sizin için ben ricada bulunacağım demiyorum. 27 Babam sizi seviyor, çünkü siz beni sevdiniz+ ve Tanrı’nın temsilcisi olarak geldiğime inandınız.+ 28 Ben dünyaya Babamın temsilcisi olarak geldim. Şimdi ise dünyadan ayrılıyorum ve Babama gidiyorum.”+

29 Öğrencileri şöyle dedi: “İşte şimdi açık açık konuşuyorsun, örnekler kullanmıyorsun. 30 Artık senin her şeyi, insanların aklından geçen soruları bile daha onlar sormadan bildiğinden eminiz. Bu nedenle seni Tanrı’nın gönderdiğine inanıyoruz.” 31 İsa onlara şu karşılığı verdi: “Şimdi inanıyorsunuz değil mi? 32 Fakat işte, her birinizin dağılıp kendi evine gideceği ve beni yalnız bırakacağı+ vakit geliyor ve aslında geldi bile. Ama ben yalnız değilim, çünkü Babam benimle.+ 33 Tüm bunları benim aracılığımla barışa+ kavuşun diye söyledim. Bu dünyada sıkıntı çekeceksiniz, fakat cesur olun! Ben dünyayı yendim.”+

17 İsa bunları söyledikten sonra başını göğe kaldırıp şöyle dedi: “Baba, vakit geldi. Oğlunu yücelt ki, oğlun da Seni yüceltsin.+ 2 Sen ona bütün insanlık üzerinde yetki verdin,+ çünkü ona verdiğin tüm insanları sonsuz yaşama+ kavuşturmasını istedin.+ 3 Sonsuz yaşama kavuşmak için, tek gerçek Tanrı olan Seni+ ve gönderdiğin İsa Mesih’i+ tanımaları* gerekir.+ 4 Bana verdiğin işi bitirerek+ Seni yeryüzünde yücelttim.+ 5 Baba, dünya var olmadan önce ben yanındayken olduğu gibi,+ şimdi de beni yanında yücelt.

6 Dünyadan bana verdiğin kişilere Senin adını bildirdim.+ Senindiler, onları bana verdin ve Senin sözünü dinlediler. 7 Bana verdiğin her şeyin Senden geldiğini artık anladılar. 8 Çünkü bana söylediklerini onlara ilettim.+ Onlar bu sözleri kabul ettiler ve Senin temsilcin olarak geldiğimi kesinlikle anladılar.+ Beni Senin gönderdiğine de inandılar.+ 9 Onlar için yakarıyorum; dünya için değil, bana verdiklerin için yakarıyorum, çünkü onlar Senin. 10 Benim olan her şey Senin, Seninkiler de benim.+ Onlar beni yüceltiyor.

11 Artık dünyada olmayacağım, çünkü ben Sana geliyorum, fakat onlar dünyada.+ Kutsal Baba, bizim gibi onlar da bir*+ olsun diye, bana verdiğin Kendi adın uğruna onları gözet.+ 12 Ben onlarla birlikteyken, bana verdiğin adın uğruna onları gözettim.+ Onları korudum ve yıkıma giden o adam+ dışında hiçbiri kaybolmadı;+ bu da ayet yerine gelsin diye oldu.+ 13 Fakat şimdi ben Sana geliyorum ve bunları dünyadayken söylüyorum ki, onlar da benim sevincime tam anlamıyla sahip olsun.+ 14 Senin sözünü onlara ilettim. Fakat dünya onlardan nefret etti, çünkü ben dünyaya ait olmadığım gibi, onlar da dünyaya ait değiller.+

15 Senden, onları bu dünyadan almanı değil, kötü olandan* dolayı koruyup gözetmeni diliyorum.+ 16 Ben dünyaya ait olmadığım gibi,+ onlar da dünyaya ait değil.+ 17 Onları hakikat yoluyla kutsa;*+ Senin sözün hakikattir.+ 18 Sen beni dünyaya gönderdiğin gibi, ben de onları dünyaya gönderdim.+ 19 Ben onlar için kutsallığımı koruyorum ki, onlar da hakikat yoluyla kutsal olsunlar.

20 Baba, Sana yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana iman edenler için de yalvarıyorum. 21 Hepsi bir olsun;+ Sen benimle, ben Seninle birlik içinde olduğumuz gibi+ onlar da bizimle birlik içinde olsun ve dünya beni Senin gönderdiğine inansın. 22 Onlar da bizim gibi bir olsun diye,+ bana verdiğin yüceliği onlara da verdim. 23 Onlar tam bir birliğe sahip olsun diye ben onlarla birlik içindeyim, Sen de benimle birlik içindesin. Böylece dünya, beni Senin gönderdiğini ve onları da beni sevdiğin gibi sevdiğini anlar. 24 Baba, bana verdiklerinin gideceğim yerde benimle birlikte olmasını+ diliyorum ki bana verdiğin yüceliği görsünler. Çünkü Sen beni insanlığın başlangıcından* önce sevdin.+ 25 Baba, Senin her işin doğru ve adildir, yine de dünya Seni tanımadı;+ fakat ben Seni tanıyorum+ ve bana verdiklerin beni Senin gönderdiğini anladılar. 26 Senin adını onlara bildirdim ve bildirmeye devam edeceğim ki,+ bana gösterdiğin sevgiyi onlar da başkalarına göstersin, ben de onlarla birlik içinde olayım.”+

18 İsa bunları dedikten sonra öğrencileriyle dışarı çıkıp Kidron Vadisi’nin+ diğer tarafına geçti. Orada bir bahçe vardı. Öğrencileriyle birlikte bu bahçeye girdi.+ 2 İsa öğrencileriyle sık sık bu bahçede buluştuğu için ona ihanet eden Yahuda da orayı biliyordu. 3 Bu nedenle bir bölük askerle birlikte çıkageldi, yanında yüksek kâhinlerin ve Ferisilerin gönderdiği görevlileri de getirmişti. Ellerinde meşaleler, kandiller* ve silahlar vardı.+ 4 O zaman İsa başına neler geleceğini bilerek öne çıktı ve “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu. 5 Onlar da “Nasıralı İsa’yı”+ diye cevap verdiler. İsa “O benim” dedi. Ona ihanet eden Yahuda da yanlarında duruyordu.+

6 İsa “Benim” deyince, geri geri gidip yere düştüler.+ 7 Bunun üzerine İsa tekrar “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu. “Nasıralı İsa’yı” dediler. 8 İsa, “‘Benim’ dedim ya!” diye karşılık verdi. “Mademki aradığınız benim, bu adamları bırakın.” 9 Daha önce söylediği “Bana verdiklerinin hiçbirini kaybetmedim” sözü yerine gelsin diye böyle yaptı.+

10 O sırada Simun Petrus yanında taşıdığı kılıcı çekti ve Başkâhin’in hizmetkârının sağ kulağını kesti.+ Hizmetkârın adı Malhus’tu. 11 Fakat İsa Petrus’a şöyle dedi: “Kılıcını kınına sok.+ Babamın bana verdiği kâseden* içmeyeyim mi?”+

12 O zaman askerler, komutan ve Yahudilerin gönderdiği görevliler İsa’yı yakalayıp* bağladılar. 13 Onu önce Hanna’ya götürdüler; Hanna o yıl başkâhin olan Kayafa’nın kayınpederiydi.+ 14 Yahudilere halk uğruna tek bir adamın ölmesinin kendi yararlarına olacağını söyleyen kişi Kayafa’ydı.+

15 O sırada Simun Petrus ve başka bir öğrenci İsa’yı izliyordu.+ Bu öğrenci Başkâhin’in tanıdığı olduğundan İsa’yla birlikte Başkâhin’in avlusuna girdi. 16 Fakat Petrus kapının dışında kalmıştı. O zaman, Başkâhin’in tanıdığı olan öğrenci dışarı çıktı ve kapıda duran kızla konuşup Petrus’u içeri soktu. 17 Sonra bu hizmetçi kız Petrus’a, “Sen de bu adamın öğrencilerinden değil misin?” diye sordu. O da “Hayır değilim” dedi.+ 18 O sırada hava soğuk olduğundan, hizmetkârlar ve görevliler yaktıkları kömür ateşinin etrafında ısınıyorlardı. Petrus da onların yanında durmuş ısınıyordu.

19 Yüksek Kâhin, İsa’yı öğrencileri ve öğrettikleri hakkında sorguya çekti. 20 İsa ona şöyle cevap verdi: “Ben her şeyi herkesin önünde söyledim. Her zaman havrada ve mabette,+ yani Yahudilerin bir arada olduğu yerlerde öğrettim. Hiçbir şeyi gizlice anlatmadım. 21 Neden beni sorguya çekiyorsun? Söylediklerimi duyanlara sor. Onlar ne dediğimi biliyorlar.” 22 O zaman, yanında duran görevlilerden biri İsa’nın yüzüne tokat atıp+ “Yüksek kâhine böyle mi cevap verilir?” dedi. 23 İsa da “Eğer yanlış bir şey dediysem söyle;* ama eğer söylediklerim doğruysa bana neden vuruyorsun?” dedi. 24 Sonra Hanna onu elleri bağlı şekilde Başkâhin Kayafa’ya gönderdi.+

25 O sırada Simun Petrus orada durmuş ısınırken, ona “Sen de o adamın öğrencilerinden değil misin?” dediler. Petrus bunu inkâr edip “Değilim” dedi.+ 26 Petrus’un kulağını kestiği adamın+ akrabası ve Başkâhin’in hizmetkârlarından olan bir adam “Ben seni bahçede onunla birlikte görmemiş miydim?” dedi. 27 Ancak Petrus bunu yine inkâr etti ve tam o anda bir horoz öttü.+

28 Sonra İsa’yı Kayafa’nın yanından alıp vali konağına götürdüler.+ Sabahın erken saatleriydi. Kirli* duruma gelmeyip Fısıh yemeğini yiyebilsinler diye kendileri vali konağına girmedi.+ 29 Bu yüzden Pilatus dışarı çıktı ve onlara, “Bu adamı neyle suçluyorsunuz?” diye sordu. 30 “O bir suçlu olmasaydı sana getirmezdik” diye karşılık verdiler. 31 Pilatus “Onu götürüp kendi kanununuza göre yargılayın” dedi.+ Yahudiler ise “Yasalara göre biz kimseyi öldüremeyiz” dediler.+ 32 İsa’nın, kendi ölüm şekline işaret eden sözlerinin yerine gelmesi için böyle oldu.+

33 O zaman Pilatus tekrar vali konağına girip İsa’yı çağırdı ve “Sen Yahudilerin kralı mısın?” diye sordu.+ 34 İsa, “Bunu gerçekten öğrenmek için mi soruyorsun, yoksa başkalarından benim hakkımda bir şeyler mi duydun?” dedi. 35 Pilatus, “Ben Yahudi değilim ki, seni bana kendi halkın ve yüksek kâhinler getirdi. Ne yaptın da buradasın?” dedi. 36 İsa şu cevabı verdi:+ “Benim krallığım bu dünyaya ait değil.+ Krallığım bu dünyaya ait olsaydı, öğrencilerim Yahudilerin eline teslim edilmemem için mücadele ederdi.+ Fakat benim krallığım buradan değil.” 37 Bunun üzerine Pilatus, “Peki o zaman sen kral mısın?” dedi. İsa şöyle karşılık verdi: “Evet söylediğin gibi, ben kralım.+ Ben hakikate şahitlik etmek için doğdum,+ bunun için yeryüzüne geldim. Hakikatin tarafında olan herkes benim söylediklerime kulak verir.” 38 Pilatus ona “Hakikat nedir?” dedi.

Sonra da tekrar Yahudilerin karşısına çıkıp onlara şöyle söyledi: “Ben onda bir suç görmüyorum.+ 39 Hem âdetinize göre Fısıh zamanı sizin için birini serbest bırakmalıyım.+ Yahudilerin kralını serbest bırakmamı ister misiniz?” 40 Bunun üzerine onlar bağırmaya başladı. “Bu adamı değil, Barabbas’ı bırak!” dediler. Barabbas bir soyguncuydu.+

19 Bunun üzerine Pilatus İsa’yı gönderip kırbaçlattı.+ 2 Askerler de dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler ve ona erguvan* rengi bir giysi giydirdiler.+ 3 Yanına gelip “Selam sana ey Yahudilerin kralı!” diyor, bir yandan da yüzünü tokatlıyorlardı.+ 4 Pilatus yeniden dışarı çıkıp kalabalığa “Ben onda bir suç bulmadım,+ bunu anlayın diye onu önünüze çıkarıyorum” dedi. 5 İsa dışarı çıktı, başında dikenli taç, üzerinde erguvan rengi giysi vardı. Pilatus onlara “İşte o adam!” dedi. 6 Ancak yüksek kâhinler ve görevliler onu görünce “Direğe* gerilsin! Direğe gerilsin!” diye bağırmaya başladılar.+ Pilatus “Onu alıp kendiniz idam edin,* çünkü ben onda hiçbir suç görmüyorum” dedi.+ 7 Yahudiler şöyle karşılık verdi: “Bizim bir kanunumuz var ve bu kanuna göre o ölmeli!+ Çünkü Tanrı’nın oğlu olduğunu söylüyor.”+

8 Pilatus bu sözleri duyunca daha da korktu. 9 Yeniden vali konağına girip İsa’ya “Sen nereden geldin?” diye sordu. Fakat İsa hiç cevap vermedi.+ 10 O zaman Pilatus “Benimle konuşmayı reddediyorsun, öyle mi? Seni serbest bırakmaya da idam etmeye de yetkim olduğunu bilmiyor musun?” dedi. 11 İsa şöyle karşılık verdi: “Sana gökten yetki verilmiş olmasaydı, bana bir şey yapamazdın. Bu nedenle beni senin eline veren adamın günahı daha büyük.”

12 Bunun üzerine Pilatus onu serbest bırakmanın bir yolunu aramaya devam etti. Fakat Yahudiler bağırarak şöyle dedi: “Bu adamı serbest bırakırsan, Sezar’ın* dostu değilsin. Kral olduğunu söyleyen herkes Sezar’a başkaldırmış olur.”+ 13 Bu sözleri duyan Pilatus, İsa’yı dışarı getirtti. İbranice Gabbata denen taş döşeli yerde yargı kürsüsüne oturdu. 14 O gün Fısıh* için Hazırlık Günü’ydü.*+ Öğlen on iki* sularıydı. Pilatus Yahudilere “İşte kralınız!” dedi. 15 Ancak onlar “Öldür! Öldür! Direğe ger!” diye bağrıştılar. Pilatus “Kralınızı direğe mi gereyim?” diye sordu. Yüksek kâhinler “Bizim Sezar’dan başka kralımız yok” diye cevap verdiler. 16 O zaman Pilatus, İsa’yı direğe gerilmesi için onların eline teslim etti.+

Ve İsa’yı alıp götürdüler. 17 İsa işkence direğini* kendisi taşıyarak Kafatası denilen yere çıktı.+ Buraya İbranice Golgota denirdi.+ 18 Onu orada direğe çivilediler;+ iki yanında birer adam vardı, İsa ortalarındaydı.+ 19 Pilatus bir de şu yazıyı yazıp işkence direğinin üzerine astı: “Yahudilerin Kralı Nasıralı İsa.”+ 20 İsa’nın direğe gerildiği yer şehre yakın olduğundan, Yahudilerin birçoğu bu yazıyı okudu. Yazı İbranice, Latince ve Yunancaydı. 21 Ancak yüksek kâhinler Pilatus’a şöyle dediler: “‘Yahudilerin Kralı’ yazma, ‘Yahudilerin Kralıyım’ dediğini yaz.” 22 Pilatus ise “Ne yazdıysam öyle kalacak” dedi.

23 Askerler İsa’yı direğe çiviledikten sonra üstündeki giysileri aldılar, her askere bir parça olmak üzere dörde pay ettiler. İç giysisini de aldılar ama bu giysi dikişsizdi, boydan boya tek parça dokunmuştu. 24 O zaman aralarında konuştular, “En iyisi bunu yırtmayalım, kimin olacağına karar vermek için kura çekelim”+ dediler. Bu olanlar, şu ayetin yerine gelmesi içindi: “Giysilerimi aralarında paylaştılar. Kıyafetim için kura çektiler.”+ Askerler de tam böyle yaptı.

25 İsa’nın işkence direğinin yanında annesi,+ teyzesi, Klopas’ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem duruyordu.+ 26 İsa, annesinin ve sevdiği öğrencisinin+ orada durduğunu görünce annesine “O artık senin oğlun!” dedi. 27 Sonra da öğrencisine “O artık senin annen!” dedi. O günden sonra o öğrenci İsa’nın annesini kendi evine aldı.

28 İsa artık her şeyin tamamlandığının farkındaydı ve ayetin yerine gelmesi için, “Susadım” dedi.+ 29 Orada ekşi şarap dolu bir kap duruyordu. Ekşi şaraba daldırılmış bir süngeri çubuğa* takıp İsa’nın ağzına uzattılar.+ 30 İsa şarabı tadınca, “İşte tamamlandı!”+ dedi ve başını eğip ruhunu* teslim etti.+

31 Hazırlık Günü’ydü+ ve cesetler Sebt günü işkence direğinde kalmamalıydı+ (çünkü o gün büyük Sebt günüydü).+ Bu yüzden Yahudiler Pilatus’tan, idam edilenlerin bacaklarının kırılıp cesetlerin kaldırılmasını istediler. 32 Bunun üzerine askerler geldi, önce ilk adamın, sonra da onunla birlikte direğe gerilmiş diğer adamın bacaklarını kırdılar. 33 Fakat İsa’ya geldiklerinde, onun zaten ölmüş olduğunu gördüklerinden bacaklarını kırmadılar. 34 Yine de askerlerden biri, onun gövdesine mızrak sapladı,+ o anda kan ve su çıktı. 35 Bunları anlatan olanları bizzat görmüştür ve tanıklığı doğrudur. Bu kişi doğruları söylediğini biliyor ve bunları siz de inanın diye söylüyor.+ 36 Aslında bunlar “Hiçbir kemiği kırılmayacak”+ diyen ayet yerine gelsin diye olmuştur. 37 Başka bir ayet de “Bedenini deldikleri kişiye bakacaklar” der.+

38 Tüm bunlardan sonra, İsa’nın öğrencilerinden olup Yahudilerin korkusundan+ bunu gizli tutan Arimatealı Yusuf, Pilatus’tan İsa’nın bedenini almak için izin istedi. Pilatus ona izin verince gelip İsa’nın bedenini aldı.+ 39 İsa’nın yanına ilk kez geceleyin gelmiş olan Nikodimos+ da mür* ve öd* karışımı getirdi; hepsi 100 libre* kadardı.+ 40 Böylece onlar İsa’nın bedenini alıp Yahudilerin cenaze âdetine göre hazırladılar; hoş kokulu otlarla beraber keten bezlere sardılar.+ 41 Bu arada, İsa’nın direğe gerildiği yerin yakınında bir bahçe vardı ve orada içine henüz kimsenin konulmadığı yeni bir mezar+ bulunuyordu. 42 O gün Yahudiler bayram hazırlığı+ içindeydi ve mezar yakınlardaydı, bu nedenle İsa’yı oraya koydular.

20 Haftanın ilk günü Mecdelli Meryem erkenden mezara geldi,+ ortalık hâlâ karanlıktı. Mezarın önündeki taşın kaldırılmış olduğunu gördü.+ 2 Bunun üzerine koşup Simun Petrus’un ve İsa’nın sevdiği diğer öğrencinin+ yanına gitti. Onlara “Efendimizi mezardan+ alıp götürmüşler, onu nereye koyduklarını bilmiyoruz” dedi.

3 O zaman Petrus ve diğer öğrenci mezara gitmek için yola çıktılar. 4 Birlikte koşmaya başladılar, fakat öbür öğrenci Petrus’tan daha hızlı koşup mezara ondan önce vardı. 5 Eğilip içeri bakınca yerde duran keten bezleri gördü,+ fakat içeri girmedi. 6 Onun peşinden Simun Petrus da geldi ve mezarın içine girdi. O da yerdeki keten bezleri gördü. 7 İsa’nın başına konulan bez, diğer bezlerin yanında değil ayrı bir yerde katlanmış olarak duruyordu. 8 Sonra, mezara ilk varmış olan öğrenci de içeri girdi. O da her şeyi gördü ve duyduklarına inandı. 9 Fakat İsa’nın diriltilmesi gerektiğini+ gösteren ayeti henüz anlamamışlardı. 10 Sonra öğrenciler evlerine geri döndüler.

11 Ancak Meryem hâlâ mezarın dışında bekliyor ve ağlıyordu. Ağlarken, eğilip mezarın içine baktı. 12 Beyazlar içinde iki melek gördü;+ biri İsa’nın bedeninin yatırıldığı yerin başında, diğeri de ayakucunda oturuyordu. 13 Melekler kadına “Neden ağlıyorsun?” diye sordu. O da, “Efendimi alıp götürmüşler. Nereye koyduklarını da bilmiyorum” dedi. 14 Bunları söyledikten sonra arkasına döndü ve orada duran İsa’yı gördü. Fakat onun İsa olduğunu anlamadı.+ 15 İsa ona “Neden ağlıyorsun? Kimi arıyorsun?” dedi. Meryem onu bahçıvan sanıp “Efendim, onu sen götürdüysen, nereye koyduğunu söyle de gidip alayım” dedi. 16 İsa “Meryem!” dedi. Meryem dönüp bakınca, “Rabbuni!” dedi (Bu, İbranicede “Öğretmenim!” demektir). 17 İsa ona şunları söyledi: “Tamam, bana sarılmayı bırak artık; henüz Babamın yanına çıkmıyorum. Sen şimdi doğruca kardeşlerime+ git, benim Babamın+ ve sizin Babanızın, benim Tanrımın+ ve sizin Tanrınızın yanına çıkacağımı haber ver.” 18 Mecdelli Meryem öğrencilere gidip “Ben Efendimizi gördüm!” diyerek olanları haber verdi ve onun kendisine söylediklerini anlattı.+

19 Haftanın o ilk günü akşam saatlerinde, öğrencileri Yahudilerin korkusundan kapıları kilitlemiş otururlarken İsa geldi ve aralarında durup “Size selam* olsun” dedi.+ 20 Sonra, onlara ellerini ve gövdesindeki yara izini+ gösterdi. Öğrencileri Efendilerini gördüklerine çok sevindiler.+ 21 İsa onlara yine, “Size selam olsun”+ dedi. “Babam beni gönderdiği+ gibi, ben de sizi gönderiyorum.”+ 22 Bunu dedikten sonra onlara doğru üfledi ve “Kutsal ruhu alın”+ dedi. 23 “Siz birinin günahlarını bağışlarsanız, onun günahları zaten bağışlanmış demektir; birinin günahlarını bağışlamazsanız, onun günahları bağışlanmamış demektir.”

24 Onikilerden biri, İkiz denilen Tomas,+ İsa geldiğinde onlarla birlikte değildi. 25 Diğer öğrenciler ona, “Biz Efendimizi gördük!” dediler. Fakat Tomas, “Ellerinde çivi izlerini görmedikçe, parmağımla çivi izlerine ve elimle bedenindeki yaraya+ dokunmadıkça kesinlikle inanmam” dedi.

26 Bundan sekiz gün sonra İsa’nın öğrencileri yine evde toplanmıştı. Bu sefer Tomas da yanlarındaydı. Kapılar kilitli olmasına rağmen İsa yanlarına geldi, ortalarında durup “Size selam olsun” dedi.+ 27 Sonra Tomas’a “Parmağını buraya koy, ellerime bak; elini uzatıp bedenimdeki yaraya dokun ve artık şüphelenme, inan” dedi. 28 Bunun üzerine Tomas “Efendim, Tanrım!”* dedi. 29 İsa da “Beni gördüğün için mi inandın? Görmediği halde inananlara ne mutlu!” dedi.

30 Tabii İsa öğrencilerinin önünde başka birçok mucize daha yaptı. Fakat onlar bu kitaba* yazılmadı.+ 31 Yazılanlar, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna inanmanız ve bu iman sayesinde, onun adıyla hayata kavuşmanız için yazıldı.+

21 Bundan sonra İsa Taberiye Gölü kenarında öğrencilere yine göründü; onlara görünmesi şöyle oldu: 2 Simun Petrus, İkiz denilen Tomas,+ Celile’nin Kana kasabasından Natanael,+ Zebedi’nin oğulları+ ve iki öğrenci daha orada beraberlerdi. 3 Simun Petrus onlara “Ben balığa çıkıyorum” dedi. “Biz de seninle gelelim” dediler. Gidip tekneye bindiler, fakat o gece boyunca hiçbir şey yakalayamadılar.+

4 Gün ağarırken İsa kıyıda duruyordu. Ama öğrencileri onun İsa olduğunu anlamadı.+ 5 İsa “Çocuklar, yiyecek bir şeyiniz* yok mu?” diye sordu, onlar da “Hayır, yok.” dediler. 6 “Ağı teknenin sağ tarafına atın, bir şeyler bulursunuz” dedi. Ağı attılar, ama öyle çok balık doldu ki bu sefer de çekemediler.+ 7 O zaman İsa’nın sevdiği öğrenci,+ Petrus’a “Bu Efendimiz!” dedi. Simun Petrus onun Efendileri olduğunu duyunca üzerine bir şey geçirdi (çünkü üstünde bir şey yoktu)* ve suya atladı. 8 Fakat diğer öğrenciler balık ağını çekerek tekneyle geldiler, çünkü kıyıdan uzaklıkları 100 metre bile değildi.*

9 Karaya çıktıklarında, üzerinde balık olan bir kömür ateşi gördüler; ayrıca ekmek de vardı. 10 İsa onlara “Az önce yakaladığınız balıklardan getirin” dedi. 11 O zaman Simun Petrus koşup tekneye bindi ve büyük balıklarla dolu ağı kıyıya çekti. Ağda 153 balık vardı. Bu kadar çok balık olmasına rağmen ağ yırtılmamıştı. 12 İsa onlara “Gelin, kahvaltı edin” dedi. Öğrencilerden hiçbiri ona “Sen kimsin?” diye sormaya cesaret edemiyordu, çünkü onun Efendileri olduğunu anlamışlardı. 13 İsa gelip ekmeği aldı, onlara verdi. Aynı şekilde balığı da verdi. 14 Böylece İsa diriltilmesinin ardından öğrencilere üçüncü kez+ görünmüş oldu.

15 Kahvaltılarını ettikten sonra İsa, Simun Petrus’a şöyle sordu: “Yuhanna oğlu Simun, beni bunlardan çok seviyor* musun?” Petrus da ona “Evet Efendim, seni sevdiğimi* bilirsin” dedi. O zaman İsa “Kuzularımı otlat” dedi.+ 16 İsa Petrus’a ikinci kez, “Yuhanna oğlu Simun, beni seviyor* musun?” diye sordu. Petrus “Evet Efendim, seni sevdiğimi* bilirsin” dedi. İsa da “Küçük kuzularıma çobanlık et” dedi.+ 17 Sonra üçüncü kez, “Yuhanna oğlu Simun, beni seviyor* musun?” diye sordu. Petrus İsa’nın kendisine üç sefer “Beni seviyor musun?” diye sormasına çok üzüldü. “Efendim sen her şeyi bilirsin, seni sevdiğimi* de bilirsin” dedi. İsa da ona “Küçük kuzularımı otlat” dedi.+ 18 “Gerçek şu ki, gençken kendin giyinir kuşanır dilediğin yere giderdin. Fakat yaşlanınca ellerini uzatacaksın, seni başka biri giydirecek ve istemediğin yere götürecek.” 19 Bunu Petrus’un Tanrı’yı nasıl bir ölümle yücelteceğine işaret etmek için söyledi. Sonra, “Ardımdan gelmeye devam et” dedi.+

20 Petrus arkasını dönünce İsa’nın sevdiği öğrencinin+ peşlerinden geldiğini gördü. Bu, akşam yemeğinde İsa’nın göğsüne yaslanıp “Efendim, sana ihanet eden kim?” diye soran öğrenciydi. 21 Petrus onu görünce İsa’ya “Efendim peki ona ne olacak?” diye sordu. 22 İsa ise “Belki de ben gelene kadar onun kalmasını istiyorum. Bu seni ilgilendirmez, sen ardımdan gelmeye devam et” dedi. 23 Bunun üzerine, kardeşler arasında bu öğrencinin ölmeyeceği söylentisi yayıldı. Ancak, İsa onun ölmeyeceğini söylememişti. Petrus’a “Belki de ben gelene kadar onun kalmasını istiyorum. Bu seni ilgilendirmez” demişti.

24 Tanık olduğu tüm bu şeyler hakkında konuşan ve bunları kaleme alan öğrenci odur.+ Onun sözlerinin doğru olduğunu biliyoruz.

25 Aslında, İsa’nın yaptığı daha birçok şey var ama bunlar her ayrıntısıyla yazılsaydı, sanırım yazılan kitaplar dünyaya sığmazdı.+

Ya da “Başka hiçbir şey yaratılmadan önce.”

Ya da “ilahi bir varlıktı.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “bağrında.” Özel ve yakın bir konuma atfeder.

Yani, Tanrı tarafından doğrudan yaratılan tek ilahi varlıktır.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Yeruşalim’in yakınında olan değil, Ürdün’ün doğusundaki Beytanya. Ek B10’a bakın.

Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Oğlu” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “Onuncu saat.”

Sözlük kısmına bakın.

Kifas da Petrus da “kaya” anlamına gelir.

Sözlük kısmına bakın.

Yunanca metinde, bir ölçüde sevgi ve şefkat ifade eden “kadın” hitabı bulunmaktadır.

Muhtemelen, 22 L’ye denk gelen bat kastediliyor. Ek B14’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “Sarrafların.”

Ya da “ticarethaneye.”

Orijinal dilde: “gayretle.”

Alternatif çeviri: “yukarıdan.”

Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “tanıklık ediyoruz.”

Ya da “dünyadaki insanları.”

Ya da “doğru olduğunu onaylamış olur.”

Orijinal dilde: “Efendimizin.”

Ya da “pınar.”

Orijinal dilde: “Altıncı saat.”

Ya da “kurtuluş Yahudilerden gelir.”

Ya da “daha iyi olduğunu.”

Orijinal dilde: “yedinci saatte.”

Ek A3’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “anma mezarlarında.” Sözlük kısmındaki “mezar” maddesine bakın.

Ek B14’e bakın.

Yaklaşık 5-6 km. Orijinal dilde: “Yaklaşık 25-30 stadion.” Ek B14’e bakın.

Orijinal dilde: “mührünü basmıştır.”

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Orijinal dilde: “dünyanın.”

Alternatif çeviri: “toplanmış halka.” Sözlük kısmındaki “havra” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “bedenin.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “iblis.”

Sözlük kısmındaki “Çardaklar Bayramı” maddesine bakın.

Ya da “insanlara.”

Anlaşılan, Yahudi din adamları kastediliyor.

Orijinal dilde: “yazıları.”

Sözlük kısmındaki “yüksek kâhin” maddesine bakın.

Ya da “tutuklamaları.”

Eski ve güvenilir bazı elyazmalarında 53. ayetten 8. bölümün 11. ayetine kadar olan kısım yer almaz.

Ya da “insani bakış açısına göre.”

Ya da “bağış.”

Sözlük kısmına bakın.

Sürünün toplandığı etrafı çevrili yer.

Sözlük kısmındaki “Adama Bayramı” maddesine bakın.

Ya da “birlik içindeyiz.”

Sözlük kısmındaki “küfür” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “yaklaşık 15 stadion.” Ek B14’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Yani, mabedi.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “tutuklamak.”

Roma libresi; yaklaşık 327 g. Ek B14’e bakın.

Sözlük kısmındaki “hintsümbülü yağı” maddesine bakın.

Ek B14’e bakın.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “saati.”

Orijinal dilde: “bu saat.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “bana düşman kesildi.”

Orijinal dilde: “bağrında.” Özel ve yakın bir konuma atfeder.

Ya da “onu etkisi altına aldı.”

Orijinal dilde: “Küçük çocuklar.” Bu bir sevgi ifadesidir.

Ya da “tesellici.”

Diğer adı Taddeus.

Ya da “benim hakkımda tanıklık edecek.”

Orijinal dilde: “sendelemeyin.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “Sen ve gönderdiğin İsa Mesih hakkında bilgi almaları.”

Ya da “birlik içinde.”

Yani, Şeytan’dan.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “dünyanın kurulmasından.” Anlaşılan Âdem ve Havva’nın çocuk sahibi olması kastediliyor.

İçinde yağ ve fitil bulunan aydınlatma aracı.

Kutsal Kitap’ta “kâse” genelde Tanrı’nın isteğini simgeler.

Ya da “tutuklayıp.”

Ya da “aleyhimde tanıklık et.”

Sözlük kısmına bakın.

Morun bir tonu. Bu renk krallık, zenginlik ve yücelikle ilişkilendirilirdi.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “direğe gerin.”

Ya da “İmparator’un.”

Burada, Mayasız Ekmek Bayramı’nı da içeren Fısıh haftası kastediliyor.

Sözlük kısmındaki “Hazırlık Günü” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “Altıncı saat.”

Sözlük kısmındaki “işkence direği” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “zufaotuna.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Yani, öd ağacı.

“100 libre” yaklaşık 33 kg. Ek B14’e bakın.

Orijinal dilde: “barış.”

Yehova’nın sözcüsü ve temsilcisi anlamında.

Orijinal dilde: “tomara.”

Ya da “yiyecek balığınız.”

Ya da “yarı çıplaktı.”

Orijinal dilde: “yaklaşık 200 arşındı.” Ek B14’e bakın.

Yunanca agape kelimesinden geliyor.

Yunanca philia kelimesinden geliyor.

Yunanca agape kelimesinden geliyor.

Yunanca philia kelimesinden geliyor.

Yunanca philia kelimesinden geliyor.

Yunanca philia kelimesinden geliyor.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş