Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt Elçiler 1:1-28:31
  • Elçiler

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Elçiler
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Elçiler

ELÇİLERİN İŞLERİ

1 Ey Teofilos, yazdığım ilk kitapta İsa’nın yaptığı ve öğrettiği her şeyi en başından anlattım.+ 2 Tanrı onu göğe almadan önce,+ İsa seçtiği+ elçilere kutsal ruh* aracılığıyla talimatlar verdi. 3 Acı çekip öldükten sonra, hayatta olduğunu birçok sağlam kanıtla onlara gösterdi.+ Elçileri 40 gün boyunca onu gördüler ve İsa onlara Tanrı’nın Krallığı’nı* anlattı.+ 4 Onlarla bir aradayken şu emri verdi: “Yeruşalim’den ayrılmayın,+ Babamın verdiği ve benden duyduğunuz vaadin+ gerçekleşmesini bekleyin. 5 Yahya suyla vaftiz etti, fakat siz çok yakında kutsal ruhla vaftiz edileceksiniz.”+

6 Tekrar bir araya geldiklerinde ona “Efendimiz, İsrail’e krallığı şimdi mi geri vereceksin?” diye sordular.+ 7 O şöyle karşılık verdi: “Zamanları ve dönemleri belirleme yetkisi sadece Babama aittir ve sizin bunları bilmeniz gerekmez.+ 8 Fakat kutsal ruh üzerinize inince güç kazanacaksınız;+ Yeruşalim’de,+ bütün Yahudiye’de, Samiriye’de+ ve yeryüzünün en uzak yerlerine dek+ şahitlerim+ olacaksınız.” 9 Bunları söyledikten sonra, onlar bakarken göğe doğru yükseldi, bir bulut onu örttü ve artık onu göremediler.+ 10 İsa giderken onlar gözlerini göğe dikmiş bakıyorlardı; o sırada yanlarında beyaz giysiler içinde iki adam+ belirdi. 11 Adamlar onlara şöyle dedi: “Celileliler, neden göğe bakıp duruyorsunuz? Yanınızdan göğe alınan İsa, göğe gidişini gördüğünüz gibi, aynı şekilde gelecek.”

12 Sonra öğrenciler Zeytinlik Dağı’ndan Yeruşalim’e döndüler;+ bu dağ Yeruşalim’e yakındı, bir Sebt* gününde gidilebilecek mesafedeydi. 13 Şehre varınca kaldıkları yere, bir evin üst kattaki odasına çıktılar. Petrus’un yanı sıra Yuhanna, Yakup ve Andreas, Filipus ve Tomas, Bartolomeus ve Matta, Alfeos oğlu Yakup, Gayretli lakaplı Simun ve Yakup oğlu Yahuda da oradaydı.+ 14 Onlar tek yürek olmuş sürekli dua ediyorlardı. Yanlarında İsa’nın kardeşleri,+ annesi Meryem ve başka kadınlar da vardı.+

15 O günlerde, 120 kadar kişi bir araya toplanmışken, Petrus kardeşlerin ortasında ayağa kalkıp şunları dedi: 16 “Kardeşler, İsa’yı tutuklayanlara yol gösteren Yahuda hakkında kutsal ruh önceden Davut aracılığıyla konuşmuştu.+ Ve bu sözlerin gerçekleşmesi gerekiyordu.+ 17 O bizimle birlikteydi+ ve bu hizmette pay sahibi olmuştu. 18 (Bu adam, yaptığı kötülüğe karşılık olarak verilen parayla bir tarla satın aldı.+ Sonra kafa üstü düştü ve karnı yarıldı, bağırsakları dışarı döküldü.+ 19 Bu olayı Yeruşalim’de oturan herkes duydu; bu nedenle o tarlaya kendi dillerinde Akeldama, yani “kan tarlası” adını verdiler.) 20 Mezmurlar kitabında şunlar yazılıdır: ‘Oturduğu yer ıssız kalsın, içinde yaşayan olmasın’+ ve ‘Onun gözetmenlik işini başkası üstlensin.’+ 21 Dolayısıyla onun yerine biri seçilmeli. Seçilecek kişi Efendimiz İsa’nın aramızda hizmet ettiği süre boyunca bizimle olan 22 ve onun Yahya tarafından vaftiz edilmesinden,+ bizden alındığı güne+ dek aramızda bulunan biri olmalıdır. Bu kişi bizimle beraber onun diriltildiğine şahitlik etmelidir.”+

23 Bunun üzerine iki kişiyi aday gösterdiler: Barsaba ya da Yustus olarak da bilinen Yusuf ve Mattias. 24 Sonra şöyle dua ettiler: “Ey Yehova,* Sen herkesin yüreğini bilirsin,+ bu iki adamdan hangisini seçtiğini bize göster. 25 Seçtiğin kişi, Yahuda’nın kendi yoluna giderek terk ettiği hizmeti+ ve elçiliği yerine getirsin.” 26 Onlar arasında kura çektiler+ ve kurada Mattias çıktı. Böylece Mattias 11 elçiye eklendi.

2 Pentekost Bayramı’nın*+ kutlandığı gün öğrencilerin hepsi bir yerde toplanmıştı. 2 Ansızın gökten gelen, sert rüzgârı andıran bir ses duyuldu ve bulundukları evin her yanına yayıldı.+ 3 Sonra aleve benzeyen diller gördüler, bunlar dağılıp her bir öğrencinin üzerine kondu. 4 Hepsi kutsal ruhla doldu+ ve ruhun verdiği yeteneğe göre başka diller konuşmaya başladılar.+

5 O sırada Yeruşalim’de dünyanın dört bir yanından, her milletten gelmiş dindar Yahudiler vardı.+ 6 Duyulan ses üzerine büyük bir kalabalık toplandı ve herkes kendi dilinin konuşulduğunu duyunca çok şaşırdı. 7 Gerçekten de hayretler içinde kaldılar ve şöyle dediler: “Şuraya bakın, bu konuşanların hepsi Celileli+ değil mi? 8 O halde nasıl oluyor da her birimiz kendi anadilimizde konuşulduğunu duyuyoruz? 9 Biz Partlar, Medler,+ Elamlılar,+ Mezopotamya’da, Yahudiye’de, Kapadokya’da, Pontus’ta ve Asya* eyaletinde,+ 10 Frigya’da, Pamfilya’da, Mısır’da ve Libya’nın Kirene’ye yakın bölgelerinde yaşayanlar ve Romalı ziyaretçiler; hem Yahudi hem de Yahudiliği benimsemiş olanlar;+ 11 Giritliler ve Araplar, hepimiz onların Tanrı’nın muhteşem işleri hakkında bizim dillerimizde konuştuklarını duyuyoruz.” 12 Gerçekten de hepsi hayret ve şaşkınlık içindeydi, birbirlerine “Neler oluyor?” diyorlardı. 13 Bazılarıysa “Tatlı şarabı fazla kaçırmışlar” diyerek onlarla alay ediyordu.

14 Fakat Petrus 11 elçiyle+ birlikte ayağa kalktı ve yüksek sesle onlara şöyle dedi: “Ey Yahudiye ve Yeruşalim halkı, neler olduğunu öğrenmek için sözlerimi dikkatle dinleyin. 15 Bu insanlar sandığınız gibi sarhoş değil, saat daha sabahın dokuzu.* 16 Aslında bütün bu olanlar, Yoel Peygamber aracılığıyla söylenen şu sözlerin gerçekleşmesidir: 17 ‘Tanrı diyor ki, “Son günlerde, ruhumu her tür insan üzerine dökeceğim; oğullarınız ve kızlarınız peygamberlik* yapacak. Gençleriniz görüntüler,* yaşlılarınız rüyalar görecek.+ 18 Bana hizmet eden erkek ve kadın kölelerin üzerine bile, o günlerde ruhumu dökeceğim ve peygamberlik yapacaklar.+ 19 Yukarıda göklerde şaşılacak* şeyler ve aşağıda yerde mucizeler göreceksiniz; kan, ateş ve duman görülecek. 20 Yehova’nın* büyük ve görkemli günü gelmeden önce, güneş karanlığa gömülecek ve ay kana bürünecek. 21 O zaman Yehova’ya adıyla yakaran herkes kurtulacak.”’+

22 Ey İsrailoğulları, sözlerime kulak verin: Sizin de bildiğiniz gibi, Tanrı Nasıralı İsa aracılığıyla aranızda etkileyici işler, şaşılacak şeyler ve mucizeler yaparak onu size açıkça tanıttı.+ 23 Bu adamın sizin elinize teslim edileceğini Tanrı önceden biliyordu ve böyle olması O’nun kararıydı.+ Ve siz, kanun tanımayan adamların eliyle onu direğe* çivileyip öldürdünüz.+ 24 Fakat Tanrı İsa’yı ölümün pençesinden* kurtararak diriltti.+ Çünkü onun ölümün tutsağı olarak kalması mümkün değildi.+ 25 Davut şu sözleri onun için söylemişti: ‘Ben gözümü Yehova’dan ayırmam,* O sağ yanımda olduğu için asla sarsılmam. 26 Bu yüzden yüreğimde neşe, dilimde sevinç sözleri var. Ve ben ümit içinde yaşayacağım, 27 çünkü Sen beni mezarda* bırakmazsın ve bu vefalı kulunun çürüyüp gitmesine izin vermezsin.+ 28 Hayat yolunu bana öğrettin; Senin huzurunda* olmak içimi sevinçle doldurur.’+

29 Kardeşler, atamız Davut hakkında şunu rahatlıkla söyleyebilirim: O öldü ve gömüldü,+ mezarı da bugüne dek buradadır. 30 O bir peygamberdi ve biliyordu ki Tanrı yemin ederek tahtına onun soyundan birini oturtacağına söz vermişti.+ 31 Dolayısıyla Davut Mesih’in* diriltileceğini biliyordu ve bundan bahsederek onun mezarda* bırakılmayacağını, bedeninin çürüyüp gitmeyeceğini söyledi.+ 32 Gerçekten de Tanrı İsa’yı diriltti ve hepimiz bunun şahidiyiz.+ 33 O, Tanrı’nın sağına yükseltildi,+ Babamızın vaat ettiği kutsal ruhu+ aldı ve üzerimize döktü. İşte gördüğünüz ve duyduğunuz budur. 34 Davut kendisi göğe çıkmadı, fakat şöyle dedi: ‘Yehova Efendime dedi ki, 35 “Sağımda otur, Ben düşmanlarını ayaklarının altına basamak* yapıncaya dek bekle.”’+ 36 Bu nedenle bütün İsrail halkı şundan emin olsun ki, direğe gerdiğiniz+ İsa’yı, Tanrı hem Efendimiz hem de Mesih yapmıştır.”+

37 Bunu duyunca yüreklerine hançer saplanmış gibi oldu ve Petrus’la diğer elçilere “Kardeşler, peki ne yapmalıyız?” diye sordular. 38 Petrus da onlara şöyle dedi: “Tövbe* edin+ ve günahlarınızın* bağışlanması için İsa Mesih’in adıyla+ vaftiz edilin,+ o zaman kutsal ruh armağanını alacaksınız. 39 Çünkü bu vaat+ sizler, çocuklarınız ve uzakta olanların hepsi için, Tanrımız Yehova’nın çağıracağı herkes için geçerlidir.”+ 40 Petrus başka açıklamalar da yaparak tam bir şahitlikte bulundu ve onları uyararak “Yoldan çıkmış bu nesilden kendinizi kurtarın” dedi.+ 41 Sonra onun sözlerini sevinçle kabul edenler vaftiz edildi+ ve o gün yaklaşık 3.000 kişi onlara katıldı.+ 42 Onlar büyük bir istekle elçilerden eğitim almaya devam ettiler. Hep birlikteydiler,* beraber yemek yiyor+ ve dua ediyorlardı.+

43 Elçiler çok sayıda şaşılacak iş ve mucize yapıyordu.+ Bunu gören herkesi korku sardı. 44 İman edenlerin hepsi bir aradaydı ve her şeyleri ortaktı. 45 Mallarını mülklerini satıp+ ellerine geçen parayı herkese ihtiyacına göre dağıtıyorlardı.+ 46 Her gün mabette bir araya geliyor, birbirlerinin evinde yemek yiyor ve büyük bir sevinçle yiyeceklerini paylaşıyorlardı. Her şeyi içtenlikle yapıyorlardı. 47 Tanrı’yı yüceltiyor ve herkesin takdirini kazanıyorlardı. Yehova da iman edip kurtulan kişileri her gün aralarına katıyordu.+

3 Bir gün Petrus ve Yuhanna dua vaktinde mabede gidiyordu; öğleden sonra saat üçtü.* 2 O sırada, ayakları doğuştan sakat bir adamı oraya getiriyorlardı. Mabede girenlerden sadaka isteyebilmesi için onu her gün mabedin Güzel Kapı denilen kapısının yanına bırakırlardı. 3 Adam, Petrus ve Yuhanna’nın mabede girmek üzere olduğunu görünce dilenmeye başladı. 4 Petrus ise Yuhanna’yla birlikte ona dönüp “Bize bak” dedi. 5 Adam bir şey alma umuduyla onlara dikkatle bakmaya başladı. 6 Fakat Petrus şöyle dedi: “Ne gümüşüm ne de altınım var, ama bende olan şeyi sana veriyorum: Nasıralı İsa Mesih’in adıyla, kalk ve yürü!”+ 7 Sonra onu sağ elinden tutup ayağa kaldırdı.+ Adamın ayakları ve bilekleri o anda sapasağlam oldu.+ 8 Ayakları üzerinde durup zıpladı+ ve yürümeye başladı. Onlarla birlikte mabede girdi; Tanrı’yı yüceltiyor, hoplayıp zıplıyordu. 9 Orada bulunan herkes adamın yürüdüğünü ve Tanrı’yı yücelttiğini gördü. 10 Onun mabetteki Güzel Kapı’da oturup dilenen adam olduğunu anladılar.+ Adamın yürüdüğünü görünce çok şaşırdılar ve hayretler içinde kaldılar.

11 Adam hâlâ Petrus ve Yuhanna’nın ellerini tutuyordu; birlikte Süleyman’ın Sıra Sütunları denilen yere geldiler.+ Herkes büyük şaşkınlık içinde onların başına toplandı. 12 Petrus bunu görünce şöyle dedi: “Ey İsrailoğulları, neden bu kadar şaşırıyorsunuz? Neden bize bu adamı kendi gücümüzle veya dindarlığımız sayesinde yürütmüşüz gibi bakıyorsunuz? 13 Atalarımız İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı,+ kulu+ İsa’yı yüceltti.+ Siz onu ele verdiniz+ ve Pilatus onu serbest bırakmaya karar verdiği halde onun önünde İsa’yı reddettiniz. 14 Evet, siz o kutsal* ve doğru* insanı reddettiniz. Onun yerine bir katilin serbest bırakılmasını istediniz,+ 15 Hayatın Öncüsünü*+ ise öldürdünüz. Ancak Tanrı onu diriltti, biz de bunun şahitleriyiz.+ 16 Gördüğünüz ve tanıdığınız bu adam da, İsa’nın ismiyle ve onun ismine olan imanımızla güç buldu. Bu adamın hepinizin gözü önünde tamamen iyileşmesi İsa’ya olan imanımız sayesinde oldu. 17 Kardeşler, biliyorum ki siz de yöneticileriniz gibi bilgisizce+ davrandınız.+ 18 Fakat Tanrı Mesih’in acı çekeceğini tüm peygamberler aracılığıyla bildirmişti ve bunların olmasına izin verdi.+

19 Bu nedenle, günahlarınızın silinmesi için+ tövbe edin+ ve yolunuzdan dönün ki,+ Yehova* bir ferahlık dönemi getirsin 20 ve sizin için atadığı Mesih’i, yani İsa’yı göndersin. 21 İsa, Tanrı’nın geçmişte kutsal peygamberleri aracılığıyla bildirdiği, her şeyin geri verileceği* zamana dek gökte beklemelidir. 22 Musa şöyle demişti: ‘Tanrınız Yehova size kardeşleriniz arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak.+ Onun size söyleyeceği her şeyi dinlemelisiniz.+ 23 Evet, kim o peygamberi dinlemezse Tanrı’nın toplumunda yaşatılmayacak, öldürülecek.’+ 24 Samuel ve ondan sonraki tüm peygamberler, bu günler hakkında açıkça konuşmuştur.+ 25 Siz o peygamberlerin çocuklarısınız, Tanrı’nın atalarınızla yaptığı ahdin* mirasçılarısınız.+ Tanrı, İbrahim’e ‘Senin soyun aracılığıyla yeryüzündeki bütün aileler nimetler elde edecek’ demişti.+ 26 O, atadığı kulu İsa’yı her biriniz kötü işlerinizden dönün ve nimetler alın diye önce size gönderdi.”+

4 Petrus ve Yuhanna halkla konuşurken kâhinler,* mabet muhafızlarının başı ve Sadukiler*+ çıkageldiler. 2 İki elçinin halka Tanrı’nın sözünü öğretmesine ve İsa’nın dirildiğini* açıkça duyurmasına çok kızmışlardı.+ 3 Onları alıp götürdüler* ve zaten akşam olduğundan ertesi güne dek gözaltında tuttular.+ 4 Fakat elçilerin konuşmasını dinleyenlerden birçoğu iman etti. Böylece iman eden erkeklerin sayısı 5.000 kadar oldu.+

5 Ertesi gün Yahudilerin yöneticileri, ihtiyarlar* ve yazıcılar* Yeruşalim’de bir araya geldiler. 6 Yüksek Kâhin* Hanna’nın+ yanı sıra, Kayafa,+ Yuhanna, İskender ve Yüksek Kâhin’in akrabalarından kim varsa oradaydı. 7 Petrus ve Yuhanna’yı ortaya getirip “Hangi yetkiyle veya kimin adıyla bunu yaptınız?” diyerek sorgulamaya başladılar. 8 O zaman, kutsal ruhla dolan+ Petrus onlara şöyle dedi:

“Siz halkın yöneticileri ve ihtiyarlar, 9 eğer bugün sakat bir adama yapılan iyilik+ hakkında sorgulanıyorsak ve onu kimin iyileştirdiğini öğrenmek istiyorsanız, 10 hepiniz ve tüm İsrail halkı şunu bilmeli ki, bu adamın karşınızda sapasağlam durması Nasıralı İsa Mesih+ aracılığıyla ve onun adıyla olmuştur. Siz onu direğe gerdiniz,+ fakat Tanrı onu diriltti.+ 11 İşte o, ‘siz yapı ustalarının hiçe saydığı taştır ve şimdi baş köşe taşı* olmuştur.’+ 12 Ayrıca ondan başka kurtarıcı yoktur; çünkü Tanrı kurtulmamız için+ yeryüzünde, insanlar arasından başka kimsenin ismini vermemiştir.”+

13 Onlar, Petrus’la Yuhanna’nın cesaretle konuştuğunu ve eğitim almamış* sıradan insanlar+ olduklarını görünce hayret ettiler. O zaman onların İsa’nın yanındaki kişilerden olduklarını anladılar.+ 14 İyileştirilen adam gözlerinin önünde, Petrus ve Yuhanna’nın yanında durduğundan+ diyecek söz bulamadılar.+ 15 Bunun üzerine onlara Sanhedrin* salonundan çıkmalarını emrettiler ve kendi aralarında görüşmeye başladılar. 16 Şöyle diyorlardı: “Bu adamlara ne yapacağız?+ Olağanüstü bir iş yaptılar. Bunu tüm Yeruşalim halkı biliyor,+ biz de inkâr edemeyiz. 17 Yine de, artık kimseye o isimle bir şey söylemesinler diye onlara gözdağı verelim ki bu olay daha fazla duyulmasın.”+

18 Sonra onları çağırdılar ve İsa’nın ismiyle hiçbir şey söylememelerini ve öğretmemelerini emrettiler. 19 Fakat Petrus ve Yuhanna onlara şu cevabı verdi: “Siz söyleyin, Tanrı yerine sizin sözünüzü dinlememiz O’nun gözünde doğru olur mu? 20 Biz gördüklerimiz ve duyduklarımız hakkında konuşmadan duramayız.”+ 21 O zaman Petrus ve Yuhanna’yı bir kez daha tehdit edip serbest bıraktılar, çünkü onları cezalandırmak için bir neden bulamamışlardı. Ayrıca halktan da korkuyorlardı,+ çünkü yaşanan olay nedeniyle herkes Tanrı’yı yüceltiyordu. 22 Mucizevi şekilde iyileştirilen adam 40 yaşının üzerindeydi.

23 Petrus ve Yuhanna serbest kaldıktan sonra iman kardeşlerinin yanına gitti. Onlara yüksek kâhinler ve ihtiyarların neler söylediğini anlattılar. 24 Bunları duyanlar yüksek sesle hep birlikte Tanrı’ya şöyle dua ettiler:

“Ulu Rabbimiz, yeri, göğü, denizi ve onlarda bulunan her şeyi yaratan Sensin.+ 25 Atamız olan kulun Davut’un ağzından kutsal ruhun aracılığıyla şöyle demiştin:+ ‘Neden milletler kargaşaya düştü ve halklar boş şeyler düşündü? 26 Yeryüzündeki krallar yerlerini aldı ve yöneticiler bir araya toplandı. Onlar Yehova’ya* ve meshettiği kişiye* karşı birlik oldular.’+ 27 Gerçekten de, Herodes* ve Pontius Pilatus,+ İsrail’deki halklarla ve diğer milletlerden insanlarla bu şehirde bir araya toplandı ve meshettiğin kutsal kulun İsa’ya+ karşı birlik oldular. 28 Böylece, Senin Kendi gücün ve isteğinle önceden kararlaştırdığın şeyler yerine geldi.+ 29 Şimdi Yehova, lütfen onların tehditlerine bak ve biz kullarına Senin sözünü cesaretle duyurma gücü ver. 30 Ayrıca hastaları iyileştirmek için elini uzatmaya ve kutsal kulun İsa’nın+ adıyla şaşılacak* işler ve mucizeler yapmaya devam et.”+

31 Onlar hararetle dua ettikten sonra, toplandıkları yer sarsıldı. Her biri kutsal ruhla dolmuştu+ ve Tanrı’nın sözünü cesaretle duyuruyorlardı.+

32 Ayrıca, iman edenlerin hepsi tek yürek ve tek vücut olmuştu. Hiç kimse hiçbir şey için “Bu benim malım” demiyordu, her şeyleri ortaktı.+ 33 Elçiler, Efendimiz İsa’nın dirilişi hakkında etkili şekilde şahitlik etmeye+ devam ediyordu. Hepsi Tanrı’nın lütfunu* bol bol görüyordu. 34 Aralarında muhtaç durumda olan kimse yoktu,+ çünkü tarlası veya evi olan herkes bunları satıyor ve parasını getirip 35 elçilerin önüne bırakıyordu.+ Elçiler de herkese ihtiyacına göre dağıtıyordu.+ 36 Kıbrıslı bir Levioğlu olan ve elçilerin (“teselli oğlu” anlamına gelen) Barnabas+ da dediği Yusuf’un 37 bir tarlası vardı. O da tarlasını satıp parasını elçilere getirdi.+

5 Hananya adında bir adam karısı Safira’yla birlikte bir mülk sattı. 2 Ama paranın bir kısmını kendisine sakladı; karısının da bundan haberi vardı. Sonra paranın kalanını elçilere getirdi.+ 3 Fakat Petrus ona şöyle dedi: “Hananya, nasıl oldu da Şeytan’a uydun? Paranın bir kısmını kendine sakladın ve kutsal ruha karşı+ yalan söylemeye cüret ettin!+ 4 Tarla sana ait değil miydi? Satınca da parasını istediğin gibi kullanamaz mıydın? Böyle kötü bir şey yapmayı nasıl düşünebildin? Sen insanlara değil aslında Tanrı’ya yalan söyledin.” 5 Hananya bu sözleri duyunca yere yığılıp can verdi. Bu olayı duyan herkesi büyük bir korku aldı. 6 Sonra gençler gelip onu kefene sardılar ve dışarı çıkarıp gömdüler.

7 Yaklaşık üç saat sonra Hananya’nın karısı geldi, olanlardan haberi yoktu. 8 Petrus ona “Tarlayı bu fiyata mı sattınız?” diye sordu. O da “Evet, o fiyata” cevabını verdi. 9 Bunun üzerine Petrus ona şöyle dedi: “Niçin aranızda söz birliği edip Yehova’nın* ruhunu sınadınız? Kocanı gömenler kapıda, şimdi seni de götürecekler.” 10 Safira o anda Petrus’un ayaklarının dibine yığılıp can verdi. Gençler içeri girince onun ölüsüyle karşılaştılar. Onu dışarı taşıdılar ve kocasının yanına gömdüler. 11 Bunun üzerine bütün cemaati* ve bu olayı duyan herkesi büyük bir korku sardı.

12 Elçiler halk arasında mucizeler ve şaşılacak* işler yapmaya devam ediyordu.+ Hep birlikte Süleyman’ın Sıra Sütunları’nda toplanıyorlardı.+ 13 Başkaları onlara katılmaya cesaret edemiyordu, yine de insanlar onlardan övgüyle söz ediyordu. 14 Çok sayıda erkek ve kadın Efendimize* iman etti, öğrencilerin sayısı gittikçe artıyordu.+ 15 İnsanlar hastalarını anayollara çıkarıyor, sedye ve döşeklere yatırıyorlardı; Petrus geçerken hiç olmazsa üzerlerine gölgesi düşsün istiyorlardı.+ 16 Yeruşalim çevresindeki şehirlerden de akın akın insanlar geliyordu. Yanlarında hastaları ve kötü ruhların rahatsız ettiği kişileri getiriyorlardı ve hepsi iyileşiyordu.

17 Fakat Başkâhin* ve onun gibi Saduki mezhebinden olan bütün destekçileri büyük bir kıskançlıkla harekete geçtiler. 18 Elçileri tutuklayıp hapse attılar.+ 19 Ne var ki Yehova’nın meleği gece hapishanenin kapılarını açıp+ onları dışarı çıkardı ve şunları söyledi: 20 “Mabede gidin ve orada durup sonsuz yaşama dair her şeyi halka anlatmaya devam edin.” 21 Bu söz üzerine elçiler gün doğarken mabede girip Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladılar.

Bu arada Başkâhin ve yanındakiler Sanhedrin’i* ve İsrail halkının ihtiyar meclisini toplantıya çağırdılar. Sonra elçileri getirtmek için hapishaneye adam gönderdiler. 22 Fakat görevliler hapishaneye varınca onları orada bulamadılar. Bunun üzerine geri döndüler 23 ve şunları dediler: “Oraya vardığımızda gördük ki hapishane sıkı sıkıya kilitlenmişti, gardiyanlar da kapılarda nöbetteydi; ancak kapıları açtığımızda içeride kimseyi bulamadık.” 24 Mabet muhafızlarının başı ve yüksek kâhinler bunları duyunca “Şimdi ne olacak?” diye düşünmeye başladılar. 25 O sırada bir adam gelip şu haberi verdi: “Hapse attığınız adamlar mabette durmuş halka İsa’yı anlatıyor.” 26 O zaman muhafızların başı, emrindeki görevlilerle birlikte gidip elçileri getirdi. Fakat zor kullanmadılar çünkü halkın kendilerini taşlamasından korktular.+

27 Elçileri Sanhedrin’in önüne çıkardılar. Başkâhin onları sorguya çekti 28 ve şöyle dedi: “Size o adamın ismiyle kimseye bir şey öğretmeyin diye kesin bir emir vermiştik.+ Fakat şu hale bakın, öğretinizi tüm Yeruşalim’e yaydınız. Bu adamın ölümünü bizim üzerimize yıkmaya kararlısınız.”+ 29 Petrus ve diğer elçiler şu cevabı verdiler: “Biz insanlardan önce Tanrı’ya itaat etmeliyiz.+ 30 Sizin direğe* çivileyerek öldürdüğünüz İsa’yı atalarımızın Tanrısı diriltti.+ 31 Tanrı onu sağına oturması+ için yücelterek Kurtarıcı+ ve Hayatın Öncüsü+ yaptı. Böylece İsrail’e günahlarından tövbe etme ve bağışlanma yolu açıldı.+ 32 Biz bunlara tanığız;+ Tanrı’nın O’na itaat edenlere verdiği kutsal ruh+ da tanıktır.”

33 Bunları duyunca öfkeden çılgına döndüler ve elçileri öldürmek istediler. 34 Fakat Gamaliel adlı bir Ferisi,*+ Sanhedrin önünde ayağa kalkıp elçilerin kısa bir süre için dışarı çıkarılmasını emretti. O herkesin saygı duyduğu bir Kanun* öğretmeniydi. 35 Şunları söyledi: “Ey İsrailoğulları, bu adamlara bir şey yapmadan önce iyi düşünün. 36 Daha önce Tevdas büyük bir adam olduğu iddiasıyla ortaya çıktı ve 400 kadar kişi ona katıldı. Fakat sonra öldürüldü, adamları da dağıldı ve kaybolup gittiler. 37 Onun ardından, nüfus sayımı zamanında Celileli Yahuda çıkıp insanları peşine taktı. Fakat o da öldürüldü ve takipçilerinin hepsi dağıldı. 38 Şimdiki durum için de size derim ki, bu adamlara karışmayın, onları rahat bırakın. Eğer bu girişim ya da faaliyet insan kaynaklıysa zaten bozulacaktır. 39 Ama Tanrı’dan kaynaklanıyorsa, onlara üstün gelemezsiniz.+ Üstelik, Tanrı’ya karşı savaşanlar durumuna düşersiniz.”+ 40 Onun söylediklerini dikkate aldılar. Elçileri içeri çağırıp dövdüler+ ve artık İsa’nın adıyla konuşmamalarını emrettikten sonra onları bıraktılar.

41 Bunun üzerine elçiler Sanhedrin’in huzurundan sevinç içinde ayrıldılar,+ çünkü İsa’nın ismi uğrunda aşağılanmak onlar için bir onurdu. 42 Tanrı’nın sözünü öğretmeye ve Mesih olan İsa hakkındaki iyi haberi duyurmaya yılmadan devam ediyorlardı.+ Bunu her gün mabette ve evden eve giderek yapıyorlardı.+

6 İsa’nın öğrencileri sayıca artıyordu. O günlerde, Yahudi öğrenciler arasında Yunanca konuşanlar İbranice konuşanlardan şikâyetçi oldular. Çünkü günlük yiyecek dağıtımında kendi dulları ihmal ediliyordu.+ 2 Bu nedenle Onikiler tüm öğrencileri toplayıp şöyle dediler: “Bizim Tanrı’nın sözünü öğretmeyi bırakıp sofralara yiyecek dağıtmamız uygun değil.+ 3 Dolayısıyla kardeşler, aranızdan yedi kişi seçin.+ Onlar iyi bir isim yapmış, kutsal ruhla ve hikmetle* dolu+ adamlar olsun. Bu önemli hizmetle ilgilenmeleri için onları görevlendirelim.+ 4 Biz de kendimizi duaya ve Tanrı’nın sözüyle ilgili hizmete verelim.” 5 Bu sözleri hepsi uygun buldu. Bunun üzerine, kutsal ruhla dolu ve çok imanlı bir adam olan İstefanos’u, ayrıca Filipus,+ Prohoros, Nikanor, Timon, Parminas ve Yahudiliği benimsemiş bir Antakyalı olan Nikolaos’u seçtiler. 6 Onları elçilere getirdiler. Elçiler de dua ettikten sonra üzerlerine ellerini koyarak* onları görevlendirdi.+

7 Tanrı’nın sözü yayılmaya devam ediyordu+ ve Yeruşalim’de öğrencilerin sayısı gitgide çoğalıyordu.+ İman edenlerin arasında çok sayıda kâhin de vardı.+

8 Tanrı’nın desteğine ve O’nun verdiği güce sahip olan İstefanos halk arasında şaşılacak* işler ve büyük mucizeler yapıyordu. 9 Fakat Özgürler Havrası adlı gruptan bazıları gelip İstefanos’la tartışmaya başladı. Onların yanında Kirene’den, İskenderiye’den, Kilikya’dan ve Asya eyaletinden adamlar da vardı. 10 Ancak İstefanos’un sözlerindeki hikmete ve onu konuşturan kutsal ruha karşı koyamadılar.+ 11 O zaman gizlice bazı adamlarla görüştüler ve “İstefanos’un Tanrı’ya ve Musa’ya hakaret ettiğini duyduk” demeleri için onları ikna ettiler. 12 Böylece halkı, ihtiyarları ve yazıcıları kışkırttılar. Onlar da birden İstefanos’un üzerine yürüdüler, onu yakalayıp Sanhedrin’e götürdüler. 13 Buldukları yalancı tanıklar şöyle söyledi: “Bu adam durmadan bu kutsal yer ve Kanun aleyhinde konuşuyor. 14 Mesela, Nasıralı İsa’nın burayı yıkacağını ve Musa’dan bize kalan âdetleri değiştireceğini söylüyor.”

15 Sanhedrin’deki herkes İstefanos’a baktığında yüzünün bir melek yüzü gibi olduğunu gördü.

7 Sonra Başkâhin “Dedikleri doğru mu?” diye sordu. 2 İstefanos şunları söyledi: “Kardeşlerim, değerli ihtiyarlar beni dinleyin. Atamız İbrahim Harran’da+ yaşamaya başlamadan önce, daha Mezopotamya’dayken yüce Tanrı ona göründü 3 ve şöyle dedi: ‘Memleketinden, akrabalarının yanından ayrıl ve sana göstereceğim memlekete git.’+ 4 O zaman İbrahim Kaldelilerin ülkesinden ayrılıp Harran’da yaşamaya başladı. Babası öldükten sonra,+ Tanrı İbrahim’i şimdi yaşadığınız bu memlekete yerleştirdi.+ 5 Ancak ona bir karış toprak bile vermedi. Ama bir vaatte bulundu; bu memleketi ona ve ondan sonra soyuna vereceğini söyledi.+ Tanrı bunları söylediğinde İbrahim’in henüz çocuğu yoktu. 6 Tanrı ayrıca ona, soyunun başka bir ülkede yabancı olarak yaşayacağını, o ülke halkının onları köle yapacağını ve 400 yıl boyunca eziyet edeceğini söyledi.+ 7 Tanrı, ‘Onların kölelik edeceği o milleti cezalandıracağım,+ sonra o ülkeden çıkacaklar ve Bana bu yerde ibadet edecekler’ dedi.+

8 Tanrı, İbrahim’le bir de sünnet ahdi yaptı.+ Sonra İbrahim İshak’ın babası oldu+ ve onu sekiz günlükken sünnet etti.+ İshak Yakup’un, Yakup da 12 atanın babası oldu. 9 Bu atalar Yusuf’u kıskandılar+ ve Mısır’a sattılar.+ Fakat Tanrı Yusuf’un yanındaydı,+ 10 onu tüm sıkıntılarından kurtardı, Mısır kralı olan Firavun’un önünde ona hikmet verdi ve onun gözüne girmesini sağladı. Böylece Firavun, Yusuf’u Mısır’ın ve sarayının yöneticisi olarak atadı.+ 11 Sonra tüm Mısır ve Kenan topraklarında bir kıtlık baş gösterdi. Bu çok sıkıntılı bir dönemdi, atalarımız hiç yiyecek bulamıyordu.+ 12 Fakat Yakup Mısır’da yiyecek* olduğunu duydu ve atalarımızı oraya ilk o zaman gönderdi.+ 13 İkinci gidişlerinde Yusuf kendini kardeşlerine tanıttı, Firavun da Yusuf’un ailesinden haberdar oldu.+ 14 Sonra Yusuf haber gönderip babası Yakup’u ve tüm akrabalarını çağırdı.+ Onların hepsi 75 kişiydi.+ 15 Yakup Mısır’a gitti+ ve orada öldü,+ atalarımız da orada öldüler.+ 16 Daha sonra kemikleri Şekem’e götürüldü ve orada İbrahim’in Hamoroğullarından gümüş parayla satın aldığı mezara kondu.+

17 Tanrı’nın İbrahim’e verdiği vaadin gerçekleşme zamanı yaklaşırken, İsrailoğulları Mısır’da çoğaldı, büyük bir halk oldu. 18 Sonra Mısır’ın başına, Yusuf’u tanımayan başka bir kral geçti.+ 19 Bu kral soyumuza karşı kurnazca hareket etti ve acımasızca davranarak onları yeni doğmuş bebeklerini ölüme terk etmeye zorladı.+ 20 Musa o dönemde doğdu. O çok güzel bir bebekti* ve anne babası ona evlerinde üç ay baktı.+ 21 Sonra onu bırakmak zorunda kaldılar.+ Ama Firavun’un kızı onu buldu ve evlat edindi.+ 22 Böylece Musa Mısırlılara ait her türlü bilgeliği öğrendi. O, sözleriyle ve yaptığı işlerle etkili biriydi.+

23 Musa 40 yaşına geldiğinde, gidip kardeşleri İsrailoğullarını görme isteği duydu.+ 24 Yanlarına gidince, bir Mısırlının onlardan birine eziyet ettiğini gördü. Kardeşini savundu ve yaptığı eziyete karşılık Mısırlıyı öldürdü. 25 ‘Kardeşlerim Tanrı’nın onları benim aracılığımla kurtaracağını anlayacaktır’ diye düşündü, ancak onlar anlamadı. 26 Ertesi gün onlardan ikisi kavga ederken karşılarına çıktı ve ‘Siz kardeşsiniz, neden birbirinize kötü davranıyorsunuz?’ diyerek onları barıştırmaya çalıştı. 27 Fakat kardeşine kötü davranan, Musa’yı iterek şöyle dedi: ‘Seni başımıza yönetici ya da hâkim koyan mı oldu? 28 Yoksa dün Mısırlıyı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun?’ 29 Musa bunu duyunca kaçtı ve Midyan topraklarında gurbet hayatı yaşadı. Orada iki oğlu oldu.+

30 Aradan 40 yıl geçti. Musa Sina Dağı’nın bulunduğu çöldeyken, yanan bir çalıdan yükselen alevlerin içinde ona bir melek göründü.+ 31 Musa gördükleri karşısında çok şaşırdı. Ne olduğunu anlamak için yaklaşırken, Yehova’nın* sesini duydu. Şöyle diyordu: 32 ‘Ben atalarının Tanrısı, İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısıyım.’+ Musa titremeye başladı ve daha fazla bakmaya cesaret edemedi. 33 Yehova ona şunları söyledi: ‘Çarıklarını çıkar, çünkü bastığın yer kutsaldır. 34 Mısır’daki halkıma yapılan baskıyı gördüm, feryatlarını duydum+ ve onları kurtarmaya geldim. Şimdi seni Mısır’a göndereceğim.’ 35 Onların ‘Seni başımıza yönetici ve hâkim koyan mı oldu?’+ diyerek reddettiği Musa’yı, Tanrı çalıda görünen melek aracılığıyla İsrailoğullarına hem yönetici hem de kurtarıcı olarak gönderdi.+ 36 Bu adam halkı Mısır’dan çıkardı.+ Hem Mısır’da+ hem de Kızıldeniz’de+ ve 40 yıl boyunca çölde şaşılacak* işler ve mucizeler yaptı.+

37 İsrailoğullarına şu sözleri söyleyen yine Musa’dır: ‘Tanrı size kardeşleriniz arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak.’+ 38 Musa çöldeki cemaatin içindeydi. Çöldeyken, Sina Dağı’nda onunla konuşmuş+ olan melekle+ ve atalarımızla birlikteydi. Ve bize iletmek üzere, yaşayan kutsal bildirileri alan oydu.+ 39 Atalarımız ise Musa’ya itaat etmediler ve onu reddedip+ yüreklerinde Mısır’a geri döndüler.+ 40 Harun’a şöyle dediler: ‘Bize yol gösterecek tanrılar yap. Çünkü bizi Mısır’dan çıkaran Musa’ya ne olduğunu bilmiyoruz.’+ 41 Böylece o günlerde bir buzağı heykeli yaptılar ve o puta kurban sundular. Kendi yaptıkları put için bir şenlik düzenlediler.+ 42 Bu nedenle Tanrı onlara sırt çevirdi ve göklerin ordusuna tapınan bu halkı kendi hallerine bıraktı.+ Bu, peygamberlerin kitabında da yazılmıştır: ‘Ey İsrail halkı, çölde 40 yıl boyunca Bana mı kurbanlar ve sunular getirdiniz? 43 Hayır, siz tapınmak için kendinize putlar yaptınız. Gittiğiniz her yere tanrı Molok’un+ çadırını ve tanrı Refan’ın yıldızını taşıdınız. Ben de sizi Babil’den daha uzağa sürgün edeceğim.’+

44 Atalarımızın çölde şahitlik çadırı vardı. Tanrı Musa’ya, gösterdiği örneğe göre bir çadır yapmasını emretmişti.+ 45 Sonra bu çadırı atalarımız teslim aldı. Yeşu’yla birlikte Tanrı’nın önlerinden kovduğu milletlerin+ topraklarına girdiklerinde onu da getirdiler.+ Çadır orada Davut’un zamanına dek kaldı. 46 Davut Tanrı’nın onayını kazanmış biriydi ve Yakup’un Tanrısı için ev yapma onuruna sahip olmak istedi.+ 47 Fakat Tanrı için bir ev inşa eden Süleyman oldu.+ 48 Ancak Yüceler Yücesi, insan eliyle yapılmış evlerde oturmaz.+ Peygamberin yazdığı gibi: 49 ‘Gök Benim tahtım,+ yeryüzü ise ayaklarıma basamaktır.+ Benim için nasıl bir ev yapacaksınız? Yehova’nın sözü. Bana mekân olabilecek bir yer var mı? 50 Her şeyi yapan Ben değil miyim?’+

51 Siz yürekleri ve kulakları duyarsız,* inatçı adamlar! Siz daima kutsal ruha karşı koyuyorsunuz; atalarınızın yaptığını siz de yapıyorsunuz.+ 52 Atalarınızın zulmetmediği bir peygamber var mı?+ Evet, onlar o doğru kişinin gelişini önceden duyuranları öldürdüler.+ Sizler de onu ele verdiniz ve onun katilleri oldunuz.+ 53 Siz Kanun’u meleklerin ilettiği gibi aldınız,+ fakat ona uymadınız.”

54 Bu sözleri duyunca İstefanos’a çok kızdılar, öfkeden deliye döndüler. 55 Fakat kutsal ruhla dolan İstefanos başını göğe kaldırıp Tanrı’nın ihtişamını ve O’nun sağında duran İsa’yı gördü+ 56 ve şöyle dedi: “İşte! Gökleri açılmış görüyorum. İnsanoğlu*+ da Tanrı’nın sağında duruyor.”+ 57 Bu sözleri duyan adamlar var güçleriyle bağırarak elleriyle kulaklarını kapadılar ve hep birden onun üzerine hücum ettiler. 58 Onu şehirden çıkarıp taşlamaya başladılar.+ Aleyhinde tanıklık edenler+ kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar.+ 59 Adamlar onu taşlamaya devam ederken, İstefanos “Efendim İsa, ruhumu* al” diye yakarıyordu. 60 Sonra, diz çöküp yüksek sesle şöyle feryat etti: “Yehova, bu günahtan ötürü onlardan hesap sorma.”+ Bunu söyledikten sonra ölüm uykusuna daldı.

8 İstefanos’un öldürülmesini Saul da onaylamıştı.+

O gün Yeruşalim’deki cemaate karşı büyük bir zulüm başladı. Elçiler dışında herkes Yahudiye ve Samiriye’nin her yanına dağıldı.+ 2 Dindar kişiler İstefanos’u götürüp gömdüler ve onun ölümünden dolayı büyük bir yas tuttular. 3 O sırada Saul cemaate acımasızca saldırmaya başladı. Evleri bir bir basıyor, kadın erkek herkesi sürükleyerek evden çıkartıyor ve hapse attırıyordu.+

4 Dağılanlar ise Tanrı’nın sözündeki iyi haberi gittikleri her yerde duyurdular.+ 5 Filipus da Samiriye+ şehrine gitti ve orada Mesih’i duyurmaya başladı. 6 Filipus’u dinleyen ve yaptığı mucizeleri gören bütün halk onun anlattıklarına kulak verdi. 7 Birçoğunun içinde kötü ruhlar vardı ve bu ruhlar yüksek sesle bağırarak onlardan çıkıyordu.+ Ayrıca, birçok felçli ve topal da iyileşiyordu. 8 Tüm bunlar şehirde büyük bir sevinç yarattı.

9 Samiriye’de büyücülük yaparak halkı hayrete düşüren Simun adlı biri vardı. Bu adam önemli biri olduğunu iddia ediyordu. 10 Büyüğünden küçüğüne herkes onu dikkatle dinlerdi ve “Bu adamda Tanrı’nın yüce gücü var” derdi. 11 Uzun zamandır büyüleriyle onları hayretler içinde bıraktığı için insanlar onu dikkatle dinlerdi. 12 Diğer yandan, Filipus Tanrı’nın Krallığı’yla+ ve İsa Mesih’in ismiyle ilgili iyi haberi bildiriyordu. Onun söylediklerine inanan kadın erkek herkes vaftiz ediliyordu.+ 13 Simun da iman etti ve vaftiz edildi. Bundan sonra Filipus’un+ yanından ayrılmadı ve gerçekleşen olağanüstü işleri ve mucizeleri görünce hayran kaldı.

14 Yeruşalim’deki elçiler Samiriye halkının Tanrı’nın sözünü kabul ettiğini duyunca,+ Petrus ve Yuhanna’yı onlara gönderdiler. 15 Böylece onlar Samiriye’ye gitti ve iman edenlerin kutsal ruhu alması için dua ettiler.+ 16 Henüz hiçbirinin üzerine ruh inmemişti, sadece Efendimiz İsa’nın ismiyle vaftiz edilmişlerdi.+ 17 Elçiler ellerini onların üzerine koydu,+ böylece onlar da kutsal ruhu almaya başladı.

18 Simun, elçilerin ellerini koymasıyla insanların kutsal ruhu aldığını görünce, onlara para teklif ederek 19 şöyle dedi: “Bana da bu yetkiyi verin, ben de insanların üzerine ellerimi koyduğumda kutsal ruhu alsınlar.” 20 Fakat Petrus şu cevabı verdi: “Gümüşün seninle birlikte yok olsun, çünkü sen Tanrı’nın karşılıksız verdiği armağana parayla sahip olabileceğini düşündün.+ 21 Tanrı’nın gözünde yüreğin doğru değil, bu nedenle senin bu işte hiçbir payın olmayacak. 22 Şimdi kötülüğünden ötürü tövbe et ve Yehova’ya* yakar; yüreğindeki bu kötü niyet belki bağışlanır. 23 Görüyorum ki senin içinde acı bir zehir var ve kötülüğün kölesi olmuşsun.” 24 Bunun üzerine Simun “Lütfen benim için Yehova’ya yalvarın da söylediklerinizin hiçbiri başıma gelmesin” dedi.

25 Petrus ve Yuhanna orada tam bir şahitlikte bulunup Yehova’nın sözünü bildirdi. Sonra Yeruşalim’e doğru yola çıktılar ve yol boyunca Samiriyelilerin birçok köyünde iyi haberi duyurdular.+

26 Fakat Yehova’nın meleği+ Filipus’a şöyle dedi: “Hadi güneye, Yeruşalim’den Gazze’ye inen yola git.” (O yol çölden geçer.) 27 Filipus da kalkıp gitti ve yolda bir Habeş* saray görevlisiyle karşılaştı. Bu adam üst konumda bir yetkiliydi ve Habeş Kraliçesi Kandaki’nin tüm hazinesinden sorumluydu. Yeruşalim’e ibadet etmeye gitmişti,+ 28 şimdi geri dönüyordu. Arabasında giderken İşaya Peygamber’in kitabını sesli olarak okuyordu. 29 Kutsal ruh Filipus’a “Şu arabaya yetiş” dedi. 30 Filipus da yetişip arabanın yanında koşmaya başladı. Adamın sesli olarak İşaya Peygamber’in kitabını okuduğunu duyunca ona şöyle sordu: “Okuduğunu gerçekten anlıyor musun?” 31 Adam “Biri bana yol göstermezse nasıl anlayabilirim?” dedi. Sonra Filipus’tan arabaya binip yanına oturmasını istedi. 32 Okuduğu kısım şuydu: “Koyun gibi kesilmeye götürüldü, yünü kırkılırken ses çıkarmayan kuzu gibi ağzını açmıyor.+ 33 Onu aşağıladılar, adaleti ona çok gördüler.+ Geldiği soyun ayrıntılarından kim bahsedecek? Çünkü yeryüzünde yaşamına son veriliyor.”+

34 Saray görevlisi, Filipus’a şöyle sordu: “Lütfen açıklar mısın, peygamber burada kimden söz ediyor? Kendisinden mi, yoksa başka birinden mi?” 35 Bunun üzerine Filipus anlatmaya başladı. Bu ayetle konuya girerek İsa hakkındaki iyi haberi ona bildirdi. 36 Yolda giderlerken bir su kenarına geldiler ve saray görevlisi, “İşte su, vaftiz edilmeme ne engel var?” diye sordu. 37* —— 38 Sonra arabanın durmasını emretti. Filipus ve saray görevlisi suya girdiler ve Filipus onu vaftiz etti. 39 Sudan çıktıklarında, Yehova’nın ruhu Filipus’u hemen başka bir yere yönlendirdi ve saray görevlisi bir daha onu görmedi. Sonra adam sevinç içinde yoluna devam etti. 40 Filipus ise Aşdod kentine geldi. Oradan Sezariye’ye+ varıncaya dek, geçtiği tüm şehirlerde iyi haberi duyurmaya devam etti.

9 Fakat Saul, Efendimizin öğrencilerine karşı hâlâ büyük bir nefretle doluydu ve onları ölümle tehdit ediyordu.+ Bu yüzden Başkâhin’e gitti 2 ve ondan Şam’daki havralara* vermek üzere mektuplar istedi. Böylece kadın erkek, bu yoldan olan kimi bulursa yakalayıp Yeruşalim’e getirebilecekti.+

3 Saul yolculuğu sırasında Şam’a yaklaşırken, aniden gökten bir ışık parladı ve onun çevresini sardı.+ 4 Saul yere düştü ve şöyle diyen bir ses duydu: “Saul, Saul, bana neden zulmediyorsun?” 5 Saul “Efendim, sen kimsin?” diye sordu. Sesin sahibi şöyle dedi: “Ben zulmettiğin İsa’yım.+ 6 Şimdi kalk, şehre git. Ne yapman gerektiği sana söylenecek.” 7 Saul’la birlikte yolculuk eden adamların şaşkınlıktan dilleri tutuldu. Sesi duymuşlar, fakat kimseyi görmemişlerdi.+ 8 Sonra Saul yerden kalktı. Gözleri açık olduğu halde hiçbir şey göremiyordu. Kolundan tutup onu Şam’a kadar götürdüler. 9 Üç gün boyunca hiçbir şey göremedi,+ ayrıca hiçbir şey yemedi ve içmedi.

10 Şam’da Hananya+ adlı bir öğrenci vardı ve Efendimiz bir görüntüde ona “Hananya!” diye seslendi. O da “Buyur Efendim” dedi. 11 Efendimiz ona şöyle dedi: “Kalk, Doğru Caddesi’ne git. Yahuda’nın evinde Tarsuslu Saul+ adındaki adamı bul. O şimdi dua ediyor. 12 Bir görüntüde, Hananya adlı bir adamın gelip ellerini üzerine koyduğunu ve gözlerini açtığını gördü.”+ 13 Fakat Hananya şu karşılığı verdi: “Efendim, birçoklarının bu adamdan bahsettiğini duydum. Senin Yeruşalim’deki kutsal hizmetkârlarına* büyük kötülükler yapmış. 14 Buraya da senin adını anan herkesi tutuklamak için+ yüksek kâhinlerden yetki alarak gelmiş.” 15 Fakat Efendimiz ona şöyle dedi: “Sen o adamın yanına git. Çünkü ismimi krallara,+ İsrailoğullarına ve diğer milletlere+ bildirmesi için onu seçtim.+ 16 İsmim uğrunda neler çekmesi gerektiğini ona açıkça göstereceğim.”+

17 Bunun üzerine Hananya gitti, Saul’un kaldığı eve girdi, ellerini onun üzerine koyup şunları söyledi: “Saul, kardeşim, sen buraya gelirken yolda sana görünen Efendimiz İsa beni gönderdi. O senin tekrar görmeni ve kutsal ruhla dolmanı istiyor.”+ 18 O anda Saul’un gözlerinden sanki pul pul bir şeyler döküldü ve tekrar görmeye başladı. Sonra ayağa kalktı ve vaftiz edildi, 19 ardından yemek yedi ve gücü yerine geldi.

Birkaç gün Şam’daki öğrencilerin yanında kaldı.+ 20 Hemen havralarda İsa hakkında konuşmaya başladı, onun Tanrı’nın Oğlu* olduğunu söylüyordu. 21 Onu duyan herkes şaşıp kalıyor ve şöyle soruyordu: “Yeruşalim’de bu ismi ananları mahveden adam bu değil mi?+ Buraya da onları tutuklayıp yüksek kâhinlere götürmek için gelmemiş miydi?”+ 22 Bu arada Saul duyuru işinde giderek daha etkili oluyordu ve İsa’nın Mesih olduğunu gösteren ikna edici kanıtlarla+ Şam’daki Yahudileri şaşırtıyordu.

23 Aradan günler geçti, Yahudiler onu öldürmek için düzen kurdular.+ 24 Fakat Saul planlarını öğrendi. Yahudiler onu öldürmek için şehir kapılarını da gece gündüz dikkatle gözlüyordu. 25 Bu nedenle öğrencileri gece onu şehir duvarındaki bir pencereden küfe içinde aşağı sarkıttılar.+

26 Saul Yeruşalim’e gelince+ öğrencilerin arasına katılmaya çalıştı. Ne var ki hepsi ondan korkuyordu, çünkü İsa’nın öğrencisi olduğuna inanmıyorlardı. 27 Bunun üzerine Barnabas+ Saul’a yardımcı oldu ve onu elçilerin yanına götürdü. Onlara Saul’un yolda Efendimizi nasıl gördüğünü,+ Efendimizin ona neler söylediğini ve Şam’da İsa’nın ismiyle nasıl cesaretle konuştuğunu ayrıntılarıyla anlattı.+ 28 Böylece Saul onların yanında kaldı. Yeruşalim’de serbestçe dolaşarak Efendimizin ismiyle cesaretle konuşuyordu. 29 Yunanca konuşan Yahudilerle konuşup tartışıyordu. Fakat onlar Saul’u ortadan kaldırmaya çalıştılar.+ 30 Kardeşler bunu öğrenince, onu Sezariye’ye götürüp oradan Tarsus’a gönderdiler.+

31 Bundan sonra, tüm Yahudiye, Celile ve Samiriye’de+ cemaat huzurlu bir döneme girdi ve güçlendi. Yehova* korkusuyla ve kutsal ruhun gücüyle*+ hizmet ediyor ve sayıca artıyorlardı.

32 Bu arada Petrus bütün o bölgeyi dolaşırken Lidda+ şehrinde yaşayan kutsal kişileri de ziyaret etti. 33 Orada, felç geçirdiği için sekiz yıldır yatalak olan Eneas adında bir adamla karşılaştı. 34 Petrus ona şöyle dedi: “Eneas, İsa Mesih seni iyileştiriyor.+ Kalk, yatağını topla.”+ O da hemen kalktı. 35 Lidda ve Şaron Ovası’nda yaşayan herkes onu gördü ve Efendimize iman etti.

36 Yafa’da Tabita adında bir öğrenci vardı (bu ismin Yunancası Dorkas’tır).* O, pek çok kişiye iyilik yapıp yardımda bulunmuş bir kadındı. 37 Fakat o günlerde hastalandı ve öldü. Onu yıkayıp bir evin üst katındaki odaya yatırdılar. 38 Öğrenciler Petrus’un Lidda’da olduğunu duyunca oraya iki kişi gönderdiler, çünkü Yafa Lidda’ya yakındı. Gidenler Petrus’a “Lütfen hemen bize gel” diye yalvardı. 39 Bunun üzerine Petrus kalkıp onlarla birlikte gitti. Eve geldiğinde onu üst kattaki odaya çıkardılar. Dul kadınların hepsi yanına geldi; Dorkas’ın diktiği bütün giysileri göstererek ağlıyorlardı. 40 Sonra Petrus herkesi dışarı çıkardı+ ve diz çöküp dua etti. Ardından ölüye dönüp “Tabita, kalk!” dedi. Kadın gözlerini açtı, Petrus’u görünce doğrulup oturdu.+ 41 Petrus elinden tutup onu ayağa kaldırdı. Dul kadınları ve diğer kutsal kişileri çağırdı, hepsi Tabita’nın yaşadığını gördü.+ 42 Bu olay bütün Yafa’da duyuldu ve birçok kişi Efendimize iman etti.+ 43 Petrus bir süre Yafa’da Simun adlı bir dericinin yanında kaldı.+

10 Sezariye’de, İtalyan taburundan Kornelius adında bir yüzbaşı vardı. 2 Kornelius dindar biriydi, o ve tüm ev halkı Tanrı’dan korkan kişilerdi. Bu adam yoksullara iyilikler yapar ve daima Tanrı’ya dua edip yakarırdı. 3 Bir gün öğleden sonra üç*+ gibi, bir görüntüde Tanrı’nın meleğinin geldiğini gördü; melek “Kornelius!” diye seslendi. 4 Kornelius korku içinde meleğe bakakaldı ve “Emret efendim?” dedi. Melek ona şunları söyledi: “Tanrı dualarını duydu, yaptığın yardımların farkında ve onları unutmuyor.+ 5 Şimdi Yafa’ya adam gönder ve diğer adı Petrus olan Simun’u çağırt. 6 O, evi deniz kenarında olan derici Simun’un misafiri.” 7 Melek bunları söyledikten sonra gitti. Kornelius hemen iki hizmetkârını ve yardımcılarından dindar bir askeri çağırdı. 8 Adamlara her şeyi anlattıktan sonra onları Yafa’ya gönderdi.

9 Ertesi gün adamlar şehre yaklaşırken, öğlen on iki* gibi Petrus dua etmek için dama çıktı. 10 Fakat çok acıkmıştı ve bir şeyler yemek istedi. Yemek hazırlanırken, Petrus bir görüntü gördü.*+ 11 Gök açılmıştı ve dört ucundan tutulmuş büyük bir çarşafa benzer bir şey yere indiriliyordu. 12 İçinde yeryüzündeki her tür dört ayaklı hayvan, sürüngen ve göğün kuşları vardı. 13 Bir ses, “Kalk Petrus, kes ve ye!” dedi. 14 Fakat Petrus, “Yapamam Efendim,* çünkü kirli* ve yasak bir şeyi+ hiçbir zaman yemedim” dedi. 15 Ses tekrar, ikinci kez onunla konuştu ve “Tanrı’nın temiz* saydığı şeylere artık kirli deme” dedi. 16 Ses üçüncü kez konuştu ve hemen sonra çarşafa benzer şey göğe çekilip alındı.

17 Petrus şaşkınlık içinde bu görüntünün ne anlama geldiğini düşünüyordu. Tam o sırada Kornelius’un yolladığı adamlar kapının önüne geldiler; Simun’un evini sorarak bulmuşlardı.+ 18 Seslenerek, orada Simun Petrus isimli biri kalıyor mu diye sordular. 19 Petrus hâlâ görüntüyü düşünürken kutsal ruh+ ona şöyle dedi: “Bak, üç adam geldi seni soruyor. 20 Kalk, aşağıya in ve onlarla birlikte git. Tereddüt etme, çünkü onları ben gönderdim.” 21 Bunun üzerine Petrus aşağıya indi ve adamlara, “Aradığınız kişi benim. Neden gelmiştiniz?” diye sordu. 22 Adamlar şu cevabı verdi: “Bizi Yüzbaşı Kornelius+ gönderdi. Kendisi Tanrı’dan korkan doğru biridir, tüm Yahudi milleti ondan övgüyle söz eder. Kutsal bir melek ona Tanrı’dan talimatlar getirdi ve seni evine çağırıp dinlemesini söyledi.” 23 Petrus adamları içeri alıp misafir etti.

Ertesi gün onlarla birlikte gitti. Yafa’dan bazı kardeşler de ona eşlik etti. 24 Sonraki gün Sezariye’ye vardılar. Kornelius onları bekliyordu; akrabalarını ve yakın dostlarını da çağırmıştı. 25 Petrus gelince Kornelius onu karşıladı, önünde eğilip yere kapandı. 26 Fakat Petrus, “Kalk, ben de senin gibi bir insanım” diyerek onu kaldırdı.+ 27 Konuşa konuşa içeri girdiler. Petrus orada birçok kişinin toplanmış olduğunu gördü. 28 Onlara şöyle dedi: “Sizin de iyi bildiğiniz gibi, bir Yahudinin başka milletten biriyle görüşmesi veya yanına gitmesi Kanuna aykırıdır.+ Fakat Tanrı bana hiç kimseye kirli dememem gerektiğini gösterdi.+ 29 Bu nedenle, çağrılınca itiraz etmeden geldim. Beni çağırma nedeninizi duymak isterim.”

30 Bunun üzerine Kornelius şunları söyledi: “Dört gün önce tam bu saatte, öğleden sonra üç gibi* evimde dua ediyordum. Birden önümde parlak giysiler giymiş bir adam belirdi. 31 Bana şöyle dedi: ‘Kornelius, Tanrı duanı duydu ve yaptığın yardımları unutmuyor. 32 Şimdi Yafa’ya adam gönderip diğer adı Petrus olan Simun’u çağır. O, deniz kenarında oturan derici Simun’un evinde misafir.’+ 33 Böylece hemen sana adam gönderdim. Gelmekle büyük bir iyilik yaptın. Şimdi hepimiz Yehova’nın* önündeyiz, O sana ne söylemeni emrettiyse dinlemeye hazırız.”

34 O zaman Petrus konuşmaya başladı, şöyle dedi: “Şunu gerçekten anladım ki, Tanrı taraf tutmuyor,+ 35 hangi milletten olursa olsun O’ndan korkan* ve doğru olanı yapan kişiyi kabul ediyor.+ 36 Tanrı İsrail halkına bir müjde verdi,+ İsa Mesih aracılığıyla barışa sahip olabileceklerini bildirdi. İşte o herkesin Efendisidir.+ 37 Siz de bilirsiniz ki, Yahya’nın vaftizle ilgili duyurusundan sonra, Celile’den tüm Yahudiye’ye kadar her yerde şunlar konuşuluyordu:+ 38 Tanrı Nasıralı İsa’yı kutsal ruhla meshetti+ ve ona güç verdi. Böylece İsa tüm memleketi dolaşarak iyilikler yaptı ve İblis’in* eziyet ettiği+ herkesi iyileştirdi, çünkü Tanrı onunla birlikteydi.+ 39 İsa’nın Yahudilerin memleketinde ve Yeruşalim’de yaptığı bütün işlere biz tanığız. Fakat Yahudiler İsa’yı direğe* çivileyerek öldürdüler. 40 Tanrı onu üçüncü gün diriltti+ ve insanlara görünmesine izin verdi. 41 İsa herkese değil, Tanrı’nın önceden belirlediği tanıklara, yani bize göründü. Bizler dirilişinden sonra onunla birlikte yedik içtik.+ 42 Ayrıca bize Tanrı’nın, yaşayanların ve ölülerin hâkimi olarak onu tayin ettiğini duyurmamızı+ ve halka tam bir şahitlikte bulunmamızı emretti.+ 43 Bütün peygamberler de onun hakkında şahitlik eder,+ ona iman eden herkesin günahlarının onun ismiyle bağışlanacağını bildirirler.”+

44 Petrus bunları söylerken, Tanrı’nın sözlerini dinleyen herkesin üzerine kutsal ruh indi.+ 45 Petrus’la birlikte gelen sünnetli öğrenciler hayrete düştüler, çünkü Tanrı’nın armağanı olan kutsal ruh diğer milletlerden insanların da üzerine dökülmüştü. 46 Onların başka diller konuştuğunu ve Tanrı’yı yücelttiğini duydular.+ Bunun üzerine Petrus şunu söyledi: 47 “Bu kişiler de bizim gibi kutsal ruhu aldığına göre, suyla vaftiz edilmelerini kim engelleyebilir?”+ 48 Sonra onlara İsa Mesih’in ismiyle vaftiz edilmelerini söyledi.+ Onlar da Petrus’tan birkaç gün yanlarında kalmasını rica ettiler.

11 Yahudiye’de olan elçiler ve kardeşler, diğer milletlerden insanların da Tanrı’nın sözünü kabul ettiğini duydular. 2 Petrus Yeruşalim’e gelince sünnet taraftarları+ onu eleştirmeye başladı, 3 şöyle diyorlardı: “Sünnetsizlerin evine girmişsin ve onlarla yemek yemişsin.” 4 Bunun üzerine Petrus olanları bir bir anlattı:

5 “Yafa şehrindeydim, dua ediyordum. O sırada bir görüntü gördüm.* Dört ucundan tutulmuş büyük bir çarşafa benzer bir şey gökten yere iniyordu. Yanıma kadar indi.+ 6 Dikkatle baktığımda, içinde yeryüzündeki dört ayaklı hayvanların, yaban hayvanlarının, sürüngenlerin ve göğün kuşlarının olduğunu gördüm. 7 Ayrıca bir sesin, ‘Kalk Petrus, kes ve ye!’ dediğini duydum. 8 Fakat ben şöyle dedim: ‘Asla yapamam Efendim,* çünkü Kanun’un yasakladığı kirli bir şeyi hiç ağzıma koymadım.’ 9 Gökten gelen ses ikinci kez konuşup, ‘Tanrı’nın temizlediği şeylere artık kirli deme’ dedi. 10 Sonra ses üçüncü kez konuştu ve hepsi göğe geri çekildi. 11 Tam o sırada, kaldığımız evin kapısına üç kişi geldi. Beni çağırmak için onları Sezariye’den bir adam göndermişti.+ 12 Kutsal ruh, tereddüt etmeden onlarla gitmemi söyledi. Bu altı kardeş de benimle birlikte geldi ve adamın evine gittik.

13 Adam bize evinde meleği nasıl gördüğünü anlattı. Melek ona şunları demişti: ‘Yafa’ya adam gönderip diğer adı Petrus olan Simun’u çağır.+ 14 O sana tüm ev halkınla birlikte nasıl kurtulabileceğini anlatacak.’ 15 Ben konuşmaya başlayınca, kutsal ruh ilk başta bizim üzerimize nasıl indiyse onların üzerine de indi.+ 16 O zaman Efendimizin sözlerini hatırladım. O şöyle derdi: ‘Yahya suyla vaftiz etti,+ fakat siz kutsal ruhla vaftiz edileceksiniz.’+ 17 Tanrı, Efendimiz İsa Mesih’e iman eden bizler gibi onlara da aynı armağanı verdi. Bu durumda ben kim oluyorum ki Tanrı’yı engelleyeyim?”+

18 Bunları duyunca daha fazla bir şey söylemediler. Tanrı’yı yücelterek şöyle dediler: “Demek ki Tanrı diğer milletlerden insanlara da tövbe edip hayat elde etme fırsatı verdi.”+

19 İstefanos’un öldürülmesiyle büyük bir sıkıntı başlamıştı+ ve bu nedenle dağılan öğrenciler Fenike, Kıbrıs ve Antakya’ya kadar gitmişti. Fakat iyi haberi sadece Yahudilere duyurmuşlardı.+ 20 Bununla birlikte, Kıbrıslı ve Kireneli bazı öğrenciler Antakya’da Efendimiz İsa’yla ilgili iyi haberi Yunanca konuşanlara bildirmeye başladılar. 21 Yehova* onlarlaydı ve çok sayıda kişi Efendimize iman edip onun takipçisi oldu.+

22 Bu haberler Yeruşalim’deki cemaatte duyuldu. Bunun üzerine oradakiler Barnabas’ı+ Antakya’ya gönderdiler. 23 Barnabas Tanrı’nın onlara nasıl lütuf gösterdiğine tanık olunca çok sevindi ve hepsini Efendimize tüm yürekle bağlı kalmaya teşvik etti.+ 24 O, kutsal ruhla dolu ve çok imanlı, iyi bir adamdı. Ve Efendimize iman edenlere büyük bir kalabalık katıldı.+ 25 Barnabas sonra Tarsus’a gidip Saul’u+ aramaya başladı. 26 Onu bulup Antakya’ya getirdi. Barnabas ve Saul bir yıl boyunca oradaki cemaate katılarak büyük bir topluluğa Tanrı’nın sözünü öğrettiler. Öğrencilere ilk kez Antakya’da Tanrı’nın yönlendirmesiyle Hıristiyan* adı verildi.+

27 O günlerde Antakya’ya Yeruşalim’den bazı peygamberler+ geldi. 28 Onlardan biri Agabos’tu.+ O, yakında tüm o topraklarda büyük bir kıtlık olacağını kutsal ruh aracılığıyla bildirdi.+ Gerçekten de Klaudius’un yönetimi sırasında böyle bir kıtlık yaşandı. 29 Bu nedenle öğrenciler Yahudiye’de yaşayan kardeşlere yardım göndermeye* karar verdi. Herkes gücü yettiğince katkıda bulundu.+ 30 Yardımı toplayıp Barnabas ve Saul aracılığıyla ihtiyarlara yolladılar.+

12 Bu sıralarda Kral Herodes* cemaatten bazılarına zulmetmeye başladı.+ 2 Yuhanna’nın kardeşi Yakup’u+ kılıçla öldürttü.+ 3 Bunun Yahudilerin hoşuna gittiğini görünce, Petrus’u da tutuklatmak üzere harekete geçti. (O günlerde Mayasız Ekmek Bayramı* kutlanıyordu.)+ 4 Petrus’u yakalatıp hapse attırdı.+ Dörder askerlik dört takım onun başında nöbetleşe bekliyordu. Herodes’in niyeti Petrus’u Fısıh’tan* sonra halkın önüne çıkarıp yargılamaktı. 5 Petrus hapisteyken cemaat onun için Tanrı’ya hararetle dua ediyordu.+

6 Herodes’in onu yargılayacağı günden önceki geceydi. Petrus iki askerin arasında, çift zincirle bağlı olarak uyuyordu. Kapının önündeki askerler de nöbet tutuyordu. 7 Fakat ansızın Yehova’nın* meleği belirdi+ ve hücreyi bir ışık kapladı. Melek Petrus’u dürterek uyandırdı, “Çabuk kalk!” dedi. Petrus’un ellerindeki zincirler çözülüp yere düştü.+ 8 Melek ona “Giysini ve çarıklarını giy” dedi. Petrus söyleneni yaptı. Sonra melek “Üzerine kaftanını al ve beni izle” dedi. 9 Petrus hücreden çıkıp meleği izlemeye başladı. Fakat meleğin yaptıklarının gerçek olduğunu anlamamıştı, bir görüntü gördüğünü sanıyordu. 10 Birinci ve ikinci nöbet yerini geçerek şehre açılan demir kapıya geldiler; kapı kendiliğinden açıldı. Dışarı çıktılar, sokakta yürürlerken melek birden Petrus’un yanından ayrıldı. 11 Neler olup bittiğini kavrayan Petrus şöyle dedi: “Şimdi anlıyorum ki, Yehova meleğini gönderdi ve beni Herodes’in elinden kurtarıp Yahudilerin tüm beklentilerini boşa çıkardı.”+

12 Petrus durumu anladıktan sonra, diğer adı Markos olan Yuhanna’nın+ annesi Meryem’in evine gitti. Birçok kardeş orada bir araya gelmiş dua ediyordu. 13 Petrus dış kapıyı çalınca, kapıya bakmaya Roda adında bir hizmetçi kız geldi. 14 Kız Petrus’un sesini tanıdı ve o kadar sevindi ki, kapıyı açmadan içeri koştu ve Petrus’un kapıda olduğunu haber verdi. 15 İçeridekiler kıza “Sen aklını kaçırmışsın” dediler. Fakat kız ısrar etti, bu sefer de “Petrus’un meleği gelmiştir” dediler. 16 Bu arada Petrus kapıyı çalmaya devam ediyordu. Kapıyı açıp da karşılarında onu görünce şaşırıp kaldılar. 17 Fakat Petrus eliyle sessiz olmalarını işaret edip Yehova’nın onu hapishaneden nasıl çıkardığını ayrıntılarıyla anlattı. “Bunları Yakup’a+ ve diğer kardeşlere söyleyin” dedi. Sonra oradan ayrılıp başka bir yere gitti.

18 Sabah olduğunda, Petrus’u hiçbir yerde bulamayan askerler arasında büyük bir karışıklık çıktı. 19 Herodes her tarafı didik didik aratıp Petrus’u bulamayınca, askerleri sorguya çekti ve cezalandırılmalarını emretti.+ Sonra Yahudiye’den Sezariye’ye gidip bir süre orada kaldı.

20 Herodes, Sur ve Sayda halklarına karşı çok öfkeliydi. Bu nedenle onlar birlik olup Kral’a geldiler ve saray sorumlusu olan Blastos’u ikna ederek Kral’la barış yapmak istediler. Çünkü memleketlerinin yiyecek ihtiyacı Kral’ın topraklarından karşılanıyordu. 21 Herodes özel bir günde kraliyet giysilerini giyip yargı kürsüsüne oturdu ve halka hitaben konuşmaya başladı. 22 Oraya toplanmış olan halk “Bu insan sesi değil, ilah sesi!” diye bağırmaya başladı. 23 O anda Yehova’nın meleği onu bir hastalıkla cezalandırdı, çünkü Tanrı’ya ait olan onuru O’na vermemişti. Kurtçuklar onu yiyip bitirdi ve bu şekilde öldü.

24 Fakat Yehova’nın sözü gitgide yayılıyor ve iman edenlerin sayısı daha da artıyordu.+

25 Barnabas+ ve Saul toplanan yardımı Yeruşalim’deki kardeşlere ulaştırdıktan sonra,+ diğer adı Markos olan Yuhanna’yı+ da yanlarına alarak geri döndüler.

13 Antakya’daki cemaatte peygamberler ve öğretmenler vardı;+ bunlar Barnabas, diğer adı Niger olan Simeon, Kireneli Lukius, Bölge Yöneticisi Herodes’le* birlikte eğitim görmüş olan Manaen ve Saul’du. 2 Yehova’ya* hizmet edip oruç* tutarlarken, kutsal ruh onlara şöyle dedi: “Barnabas’la Saul’u benim için ayırın,+ onlara bir görev vereceğim.”+ 3 O zaman oruç tutup dua ettikten sonra Barnabas’la Saul’un üzerine ellerini koydular ve onları gönderdiler.

4 Böylece kutsal ruh tarafından gönderilen bu adamlar Selefkiye’ye gittiler, oradan da gemiyle Kıbrıs’a geçtiler. 5 Salamis’e vardıklarında, Tanrı’nın sözünü Yahudilerin havralarında duyurmaya başladılar. Yuhanna da onlara hizmet* etmek için yanlarındaydı.+

6 Tüm adayı dolaşarak Baf’a kadar geldiler. Orada Baryeşu adlı bir Yahudiyle karşılaştılar; bu adam sahte bir peygamber ve büyücüydü. 7 O, zeki bir adam olan Genel Vali* Sercius Pavlus’un hizmetindeydi. Vali, Barnabas’ı ve Saul’u çağırttı çünkü Tanrı’nın sözünü dinlemeyi çok istiyordu. 8 Fakat büyücü Elimas (bu isim ‘büyücü’ anlamına gelir), Vali’nin iman etmemesi için onlara engel olmaya çalıştı. 9 Bunun üzerine Saul, yani Pavlus, kutsal ruhla doldu ve gözlerini ona dikerek 10 şöyle dedi: “Sen, içi her türlü sahtekârlık ve kötülükle dolu adam! Ey İblis oğlu,+ doğru olan her şeyin düşmanı, Yehova’nın doğru yollarını çarpıtmaktan vazgeçmeyecek misin? 11 İşte Yehova’nın eli sana karşı kalktı, bir süre gün ışığı görmeyeceksin, kör olacaksın.” O anda Elimas’ın üzerine sanki bir sis çöktü ve her şey karardı. Kendisine yol gösterecek birini bulmak için dolanmaya başladı. 12 Olanları gören Genel Vali iman etti, çünkü Yehova hakkında öğrendiği şeylere hayran kalmıştı.

13 Sonra Pavlus ve yanındakiler, Baf’tan denize açılıp Pamfilya bölgesinde bulunan Perge şehrine gittiler. Fakat Yuhanna+ burada onlardan ayrılıp Yeruşalim’e döndü.+ 14 Pavlus ve Barnabas ise Perge’den Pisidya Antakyası’na geçtiler. Sebt günü havraya+ girip oturdular. 15 Kanun’dan ve peygamberlerin kitaplarından bazı kısımlar okunduktan sonra,+ havra yöneticileri onlara “Kardeşler, eğer hepimizi yüreklendirecek bir sözünüz varsa söyleyin” dediler. 16 Bunun üzerine Pavlus ayağa kalktı ve topluluğa eliyle işaret edip konuşmaya başladı:

“Ey İsrailliler ve Tanrı korkusu olan yabancılar, dinleyin. 17 İsrail halkının Tanrısı atalarımızı seçti, Mısır’da gurbetteyken onları büyük bir millet yaptı ve güçlü koluyla onları oradan çıkardı.+ 18 Yaklaşık 40 yıllık bir dönem boyunca çölde onlara katlandı.+ 19 Kenan diyarındaki yedi milleti yok ettikten sonra, onların topraklarını atalarımıza paylaştırdı.+ 20 Tüm bunlar yaklaşık 450 yıl içinde oldu.

Ardından, Samuel Peygamber’in dönemine dek Tanrı onlara hâkimler* verdi.+ 21 Fakat sonra halk bir kral istedi,+ Tanrı da onlara Benyamin kabilesinden Kiş oğlu Saul’u verdi.+ Saul 40 yıl hüküm sürdü. 22 Tanrı onu tahttan indirdikten sonra, kral olarak Davut’u tahta çıkardı.+ Onun hakkında şöyle dedi: ‘Yesse’nin+ oğlu Davut’u buldum. O yüreğime göre bir adam+ ve istediğim her şeyi yapacak.’ 23 Tanrı vaat ettiği gibi, onun soyundan İsrail’e bir kurtarıcı çıkardı; bu İsa’ydı.+ 24 Onun gelişinden önce, Yahya tüm İsrail halkına tövbenin vaftizle gösterilmesi gerektiğini duyurdu.+ 25 Fakat Yahya hizmetini tamamlamak üzereyken şöyle dedi: ‘Benim kim olduğumu düşünüyorsunuz? Ben o değilim. O benden sonra gelecek. Bense onun çarıklarının bağını çözmeye bile layık değilim.’+

26 Kardeşler, siz İbrahim oğulları ve Tanrı korkusu olan yabancılar, bu kurtuluş haberi bize gönderildi.+ 27 Yeruşalim halkı ve yöneticileri o kurtarıcıyı kabul etmediler, fakat verdikleri hükümle peygamberlerin kitaplarındaki sözleri yerine getirmiş oldular.+ Bunlar her Sebt günü halka okunan sözlerdir. 28 Öldürülmesi için hiçbir neden bulamadıkları halde,+ Pilatus’tan onun idam edilmesini istediler.+ 29 Onun hakkında yazılmış olan her şeyi yerine getirdikten sonra onu direkten* indirip mezara koydular.+ 30 Fakat Tanrı onu diriltti.+ 31 Sonra o kendisiyle birlikte Celile’den Yeruşalim’e gitmiş olanlara günlerce göründü. Bu kişiler bugün halkın önünde onun tanıklarıdır.+

32 Dolayısıyla, biz size atalarımıza verilen vaatle ilgili iyi haberi bildiriyoruz. 33 Tanrı, onların çocukları olan bizler için bu vaadi tam anlamıyla yerine getirerek İsa’yı diriltti.+ Bununla ilgili olarak ikinci mezmurda şöyle yazılıdır: ‘Sen Benim oğlumsun, Ben bugün senin baban oldum.’+ 34 İsa öldükten sonra Tanrı onu asla çürümeyecek bir yapıda diriltti. Şu sözler bunu anlatır: ‘Siz Davut’a vefamdan* ötürü vaat ettiğim nimetleri göreceksiniz, çünkü vaadim kesindir.’*+ 35 Ve başka bir mezmurda şöyle der: ‘Vefalı kulunun çürüyüp gitmesine izin vermezsin.’+ 36 Oysa Davut hayatı boyunca Tanrı’ya* hizmet ettikten sonra ölüm uykusuna daldı, ataları gibi gömüldü ve çürüyüp gitti.+ 37 Fakat Tanrı’nın dirilttiği kişi çürümedi.+

38 Dolayısıyla kardeşler şunu bilin ki, Tanrı günahları bu kişi aracılığıyla bağışlayacak.+ Size bunu duyuruyoruz. 39 Evet, Musa Kanunu suçlarınızı ortadan kaldıramaz,+ ama bu kişiye iman eden herkes onun aracılığıyla suçsuz sayılır.+ 40 Bu nedenle dikkat edin de peygamberlerin kitaplarında söylenen şu sözler başınıza gelmesin: 41 ‘Siz alaycılar, iyi bakın da şaşırın ve yok olun. Çünkü sizin günlerinizde öyle bir iş yapıyorum ki, ayrıntılarıyla anlatılsa da asla inanmazsınız.’”+

42 Dışarı çıkarlarken, insanlar sonraki Sebt gününde yine gelip bu konular hakkında konuşsunlar diye onlara yalvardı. 43 Havradaki toplantı bittikten sonra, Yahudilerden ve Yahudiliği benimsemiş dindar kişilerden birçoğu Pavlus ve Barnabas’ın peşinden gitti. Pavlus’la Barnabas onları Tanrı’nın lütfundan yoksun kalmamak için çaba göstermeye teşvik etti.+

44 Ertesi Sebt günü neredeyse tüm şehir halkı Yehova’nın sözünü dinlemek üzere toplandı. 45 Kalabalığı gören Yahudiler büyük bir kıskançlıkla Pavlus’un sözlerine karşı çıktılar+ ve bu şekilde Tanrı’ya saygısızlık ettiler. 46 O zaman Pavlus ve Barnabas cesaretle şunları söylediler: “Tanrı’nın sözünün önce size bildirilmesi gerekiyordu.+ Ama siz bu sözü reddettiniz ve sonsuz yaşama layık olmadığınızı gösterdiniz. Biz de artık diğer milletlere gidiyoruz.+ 47 Çünkü Yehova şu sözlerle bize bir emir vermiştir: ‘Seni milletlere ışık olarak tayin ettim ki, sağlayacağım kurtuluşu dünyanın en uzak yerlerine ulaştırasın.’”+

48 Diğer milletlerden olanlar bu sözleri duyunca çok sevindiler ve Yehova’nın sözünü yücelttiler. Sonsuz yaşam hakkında doğru tutuma sahip olanların hepsi iman etti. 49 Yehova’nın sözü tüm o bölgede yayılıyordu. 50 Fakat Yahudiler, söz sahibi dindar kadınları ve şehrin ileri gelen erkeklerini kışkırtıp Pavlus’la Barnabas’a karşı bir zulüm başlattılar+ ve onları kendi bölgelerinden kovdular. 51 Pavlus ve Barnabas da ayaklarının tozunu silkip* Konya’ya gittiler.+ 52 Öğrenciler ise sevinç içindeydi+ ve kutsal ruhla doluydu.

14 Pavlus ve Barnabas Konya’da Yahudilerin havrasına girdiler. Orada öyle etkili konuştular ki, hem Yahudilerden hem de Yunanlılardan büyük bir kalabalık iman etti. 2 Fakat iman etmeyen Yahudiler, diğer milletlerden insanları etkileyerek onları Pavlus ve Barnabas’a karşı kışkırttılar.+ 3 Elçiler ise şehirde uzun süre kalıp Yehova’dan* aldıkları yetkiyle O’nun lütfunu cesurca duyurdular. O da onlar aracılığıyla şaşılacak* işler ve mucizeler yaparak söylediklerini doğruluyordu.+ 4 Fakat şehir halkı ikiye bölündü; bazıları elçilerden, diğerleri de Yahudilerden yana oldu. 5 Hem Yahudiler ve yöneticileri hem de diğer milletlerden insanlar, elçileri aşağılamak ve taşlamak için plan yaptılar.+ 6 Elçiler bunu haber alınca oradan kaçtılar. Likaonya bölgesindeki Listra ve Derbe şehirlerine ve yakın köylere gittiler.+ 7 İyi haberi buralarda duyurmaya devam ettiler.

8 Listra’da ayakları sakat bir adam vardı; doğduğundan beri hiç yürümemişti. 9 Adam oturmuş Pavlus’u dinliyordu. Pavlus ona dikkatle baktı, anlatılanlara iman ettiğini ve iyileşebileceğini anladı.+ 10 Yüksek sesle “Ayağa kalk!” dedi. Adam fırlayıp ayağa kalktı ve yürümeye başladı.+ 11 Pavlus’un bu yaptığını gören kalabalık Likaonya dilinde “Tanrılar insan olup aramıza inmiş!”+ diye bağırmaya başladı. 12 Barnabas’a Zeus, çoğunlukla Pavlus konuştuğu için ona da Hermes diyorlardı. 13 Ayrıca şehrin girişindeki Zeus tapınağının rahibi, şehir kapısına boğalar ve çelenkler getirerek kalabalıkla birlikte kurban sunmak istedi.

14 Fakat iki elçi, Barnabas ve Pavlus bunu duyunca çok üzülerek giysilerini yırtıp kalabalığın içine daldılar ve şöyle haykırdılar: 15 “Efendiler, neden böyle yapıyorsunuz? Biz de sizin gibi zayıflıkları olan insanlarız.+ Size iyi haberi bildiriyoruz ki, bu boş şeyleri bırakıp yaşayan Tanrı’ya yönelin. Göğü, yeri, denizi ve içlerindeki her şeyi yaratan O’dur.+ 16 Tanrı geçmiş devirlerde tüm milletlerin kendi bildikleri yolda yürümesine izin verdi,+ 17 yine de yaptığı iyiliklerle her zaman Kendisini tanıttı.+ Gökten yağmurlar yağdırdı, bereketli mevsimler verdi,+ sizi bol bol doyurdu ve yüreklerinizi sevinçle doldurdu.”+ 18 Kalabalık bu sözleri duyduğu halde, elçiler onları kendilerine kurban sunmaktan zar zor alıkoydular.

19 Ancak Pisidya Antakyası’ndan ve Konya’dan bazı Yahudiler gelip halkı kandırdılar.+ Bunun üzerine kalabalık Pavlus’u taşladı, sonra da öldüğünü düşünerek onu şehrin dışına sürüklediler.+ 20 Fakat öğrenciler başına toplanınca Pavlus ayağa kalktı ve tekrar şehre girdi. Ertesi gün de Derbe’ye gitmek için Barnabas’la birlikte yola çıktılar.+ 21 O şehirde iyi haberi bildirdiler ve birçok kişinin İsa’nın öğrencisi olmasına yardım ettiler. Daha sonra geri dönüp tekrar Listra’ya, Konya’ya ve Pisidya Antakyası’na gittiler. 22 Bu şehirlerdeki öğrencileri güçlendirip+ iman yolunda kalmaya teşvik ettiler ve onlara “Tanrı’nın Krallığı’na girmek için birçok sıkıntıdan geçmemiz gerekiyor” dediler.+ 23 Ayrıca her cemaatte ihtiyarlar atadılar.+ Oruç tutup dua ettiler+ ve bu ihtiyarları iman ettikleri Yehova’ya emanet ettiler.

24 Sonra Pisidya’dan geçip Pamfilya’ya+ geldiler; 25 Perge’de sözü duyurduktan sonra Antalya’ya gittiler. 26 Artık görevlerini tamamladıklarından, Antakya’ya dönmek üzere oradan denize açıldılar. Kardeşler bu görev için Tanrı’nın lütfunu dileyerek onları Antakya’dan yolcu etmişti.+

27 Şehre varıp cemaati topladıklarında, kardeşlere Tanrı’nın onlar aracılığıyla neler yaptığını ve milletlere de iman etme fırsatı verdiğini anlattılar.+ 28 Ve öğrencilerin yanında uzunca bir süre kaldılar.

15 Yahudiye’den bazı adamlar geldi ve kardeşlere şu görüşü öğretmeye başladılar: “Musa Kanunu’na uyup sünnet olmazsanız+ kurtulamazsınız.” 2 Bu kişilerle Pavlus ve Barnabas arasında ciddi bir görüş ayrılığı ortaya çıktı ve tartışmaya başladılar. Bunun üzerine, meselenin Yeruşalim’deki+ elçiler ve ihtiyarlarla görüşülmesi için Pavlus, Barnabas ve başka kardeşler görevlendirildi.

3 Cemaattekiler bu kardeşlere bir süre eşlik edip onları yolcu ettiler. Sonra onlar yola devam ederek Fenike ve Samiriye’den geçtiler. Yol boyunca tüm kardeşlere diğer milletlerden insanların nasıl iman ettiğini ayrıntılarıyla anlattılar. Bu herkeste büyük sevinç yarattı. 4 Yeruşalim’e vardıklarında, elçiler, ihtiyarlar ve tüm cemaat onları sıcak bir şekilde karşıladı. Onlar da Tanrı’nın kendileri aracılığıyla neler yaptığını anlattılar. 5 Fakat Ferisi mezhebinden olup iman etmiş bazıları ayağa kalktı ve şöyle dedi: “Onlar sünnet olmalı ve Musa Kanunu’na uymaları söylenmeli.”+

6 Bunun üzerine elçiler ve ihtiyarlar bu meseleyi ele almak için toplandı. 7 Ciddi müzakerelerden sonra, Petrus ayağa kalkıp şunları söyledi: “Kardeşler sizin de bildiğiniz gibi, yıllar önce Tanrı aranızdan beni seçerek diğer milletlerden insanların iyi haberi duymasını ve iman etmesini sağladı.+ 8 Yürekleri bilen Tanrı,+ tıpkı bize yaptığı gibi, bu kişilere de kutsal ruhu vererek+ onları kabul ettiğini gösterdi. 9 Bizlerle onlar arasında hiçbir ayrım yapmadı+ ve onların yüreklerini imanları sayesinde arındırdı.+ 10 Öyleyse şimdi neden Tanrı’yı sınıyorsunuz ve atalarımızın da bizim de taşıyamadığımız bir boyunduruğu*+ bu öğrencilerin boynuna takmaya çalışıyorsunuz?+ 11 Aslında biz nasıl Efendimiz İsa’nın lütfu sayesinde kurtulduysak,+ onların da aynı şekilde kurtulacağına inanıyoruz.”+

12 Bunun üzerine tüm topluluk sustu ve Barnabas’la Pavlus’u dinlemeye başladı. Onlar da Tanrı’nın kendileri aracılığıyla diğer milletler arasında yaptığı çok sayıda şaşılacak* işi ve mucizeyi anlattılar. 13 Barnabas’la Pavlus sözlerini bitirdikten sonra, Yakup şunları söyledi: “Kardeşler beni dinleyin. 14 Simeon*+ Tanrı’nın Kendi ismini taşıyan bir toplum+ oluşturmak için diğer milletlerle de ilgilenmeye başladığını etraflıca anlattı. 15 Peygamberlerin sözleri de bununla uyumludur. Çünkü şöyle yazılmıştır: 16 ‘Bundan sonra döneceğim ve Davut’un yıkılan çadırını* yeniden dikeceğim, kalıntılarını onarıp onu tekrar kuracağım. 17 Böylece onlardan artakalanlar, tüm milletlerden gelen ve Benim adımı taşıyan insanlarla birlikte içtenlikle Yehova’ya* yönelecek. Bu şeyleri yapan Ben, Yehova’yım+ 18 ve buna çok önceden karar verdim.’+ 19 Bu nedenle benim fikrim, diğer milletlerden Tanrı’ya yönelenlere zorluk çıkarmamaktır.+ 20 Bunun yerine onlara putperestlikle bağlantılı her şeyden,+ cinsel ahlaksızlıktan,*+ boğularak öldürülmüş* hayvanın etinden ve kandan sakınmalarını+ yazalım. 21 Musa’nın yazdıkları zaten eskiden beri her şehirde öğretilir, onun sözleri her Sebt günü havralarda halka okunur.”+

22 Bunun üzerine elçiler, ihtiyarlar ve tüm cemaat, Pavlus ve Barnabas’la birlikte iki kişiyi Antakya’ya göndermeye karar verdi. Silas’ı+ ve diğer adı Barsaba olan Yahuda’yı seçtiler; bu kişiler cemaate önderlik edenler arasındaydı. 23 Şu mektubu yazıp onlarla gönderdiler:

“Kardeşleriniz olan biz elçiler ve ihtiyarlardan, Antakya,+ Suriye ve Kilikya’daki siz diğer milletlerden kardeşlerimize selamlar. 24 Duyduk ki buradan bazıları yanınıza gelip sözleriyle+ huzurunuzu kaçırmış ve imanınızı sarsmaya çalışmış. Fakat onlar bizden bir talimat almadı. 25 Bunun üzerine hepimizin ortak görüşüyle, iki kişi seçip sevgili kardeşlerimiz Barnabas ve Pavlus’la birlikte size göndermeye karar verdik. 26 Barnabas ve Pavlus, Efendimiz İsa Mesih’in ismi uğrunda hayatlarını ortaya koymuş kişilerdir.+ 27 Ayrıca, mektupta yazılanları bir de sözlü olarak aktarmaları için Yahuda’yı ve Silas’ı yolluyoruz.+ 28 Kutsal ruh+ ve bizler, uymanız gereken şu talepler dışında size ek bir yük koymamaya karar verdik: 29 Putlara kurban edilen şeylerden,+ kandan,+ boğularak öldürülmüş* hayvanın etinden+ ve cinsel ahlaksızlıktan+ sakının. Bunlardan dikkatle sakınmanız sizin iyiliğinize olur. Sağlıcakla kalın!”

30 Gönderilen kişiler Antakya’ya varınca, bütün öğrencileri toplayıp mektubu verdiler. 31 Mektup okunduğunda yüreklendirici sözlerden ötürü hepsi sevinç duydu. 32 Aynı zamanda peygamber de olan Yahuda ve Silas, birçok konuşma yaparak kardeşleri yüreklendirip güçlendirdi.+ 33 Orada bir süre kaldılar, sonra kardeşler onları Yeruşalim’e yolcu ettiler. 34* —— 35 Fakat Pavlus ve Barnabas Antakya’da kaldı. Yehova’nın sözünü öğretmeye ve birçok kardeşle birlikte iyi haberi duyurmaya devam ettiler.

36 Bir süre sonra Pavlus Barnabas’a “Hadi, Yehova’nın sözünü duyurduğumuz bütün şehirlere tekrar gidelim ve kardeşleri ziyaret edip ne durumdalar görelim” dedi.+ 37 Barnabas, diğer adı Markos olan Yuhanna’yı+ yanlarına almaya kararlıydı. 38 Fakat Pavlus Markos’un gelmesini istemiyordu, çünkü o Pamfilya’da yanlarından ayrılmış, onlarla birlikte hizmete devam etmemişti.+ 39 Bunun üzerine aralarında şiddetli bir tartışma çıktı ve birbirlerinden ayrıldılar. Barnabas+ Markos’u yanına alıp Kıbrıs’a gitmek üzere gemiye bindi. 40 Pavlus ise Silas’ı seçti, yola çıkmadan önce kardeşler onun için Yehova’nın lütfunu dilediler.+ 41 Pavlus Suriye ve Kilikya’dan geçerek cemaatleri güçlendirdi.

16 Böylece Pavlus Derbe’ye ve sonra Listra’ya geldi.+ Burada Timoteos+ adında bir öğrenci vardı; onun annesi iman etmiş bir Yahudiydi, babası ise Yunanlıydı. 2 Listra ve Konya’daki kardeşler Timoteos hakkında çok olumlu konuşuyorlardı. 3 Pavlus bu gencin kendisiyle birlikte gelmesini istedi ve onu sünnet ettirdi, çünkü o bölgede yaşayan Yahudiler+ babasının Yunanlı olduğunu biliyordu. 4 Şehir şehir dolaşırlarken, Yeruşalim’deki elçilerin ve ihtiyarların uyulmasını istediği kararları kardeşlere bildiriyorlardı.+ 5 Böylece cemaatlerin imanı güçleniyor ve kardeşlerin sayısı günden güne artıyordu.

6 Asya eyaletinde sözü duyurmalarına kutsal ruh izin vermediğinden, Frigya’dan ve Galatya+ topraklarından geçip yola devam ettiler. 7 Misya’ya geldiler ve buradan Bitinya+ topraklarına girmeye çalıştılar, fakat İsa ruh aracılığıyla onları engelledi. 8 Bunun üzerine, Misya’nın içinden geçip Troas’a geldiler. 9 Geceleyin Pavlus bir görüntü gördü: Makedonyalı bir adam önünde durmuş, ısrarla “Makedonya’ya geçip bize yardım et” diyordu. 10 Pavlus bu görüntüyü görünce hemen Makedonya’ya gitmeye çalıştık; oradakilere iyi haberi bildirmemiz için bizi Tanrı’nın çağırdığını anlamıştık.

11 Böylece Troas’tan denize açılıp doğruca Semadirek Adası’na gittik, ertesi gün de Neapolis’e geçtik. 12 Oradan Makedonya bölgesinin en önemli şehri ve bir Roma kolonisi olan Filipi’ye+ gittik. Bu şehirde bir süre kaldık. 13 Sebt günü, şehir kapısından çıktık ve ırmak kenarına, dua yeri olduğunu düşündüğümüz bir yere gittik. Oturup orada toplanmış kadınlarla konuşmaya başladık. 14 Onların arasında erguvani kumaşlar* satan Lidya adında bir kadın da vardı. Tiyatiralı+ olan bu kadın Tanrı’ya ibadet eden biriydi. Pavlus’un söylediklerini dinleyip kabul etmesi için Yehova* onun yüreğini açmıştı. 15 Kadın ev halkıyla birlikte vaftiz edildi.+ Sonra “Eğer beni Yehova’ya iman eden biri olarak görüyorsanız lütfen evimde kalın” diye ısrar etti ve bizi evine götürdü.

16 Bir keresinde dua yerine giderken, kehanetlerde bulunan cinli bir hizmetçi kız+ karşımıza çıktı. Bu kız fal bakarak efendilerine büyük kazanç sağlıyordu. 17 Kız, Pavlus’un ve bizim peşimize takılmış şöyle bağırıyordu: “Bu adamlar Yüceler Yücesi Tanrı’nın kullarıdır,+ size kurtuluş yolunu duyuruyorlar.” 18 Bu durum günlerce sürdü. Sonunda bıkan Pavlus dönüp ruha şöyle dedi: “İsa’nın ismiyle ondan çıkmanı emrediyorum.” Ruh o anda kızdan çıktı.+

19 Kızın efendileri kazanç kapılarının kapandığını görünce,+ Pavlus’la Silas’ı yakalayıp yöneticilerin bulunduğu çarşı meydanına sürüklediler.+ 20 Sonra onları yöneticilerin* önüne çıkarıp şunları söylediler: “Bu Yahudiler şehrimizde huzur bırakmadı.+ 21 Biz Romalıların benimsemesi ve uygulaması uygun olmayan âdetler yayıyorlar.” 22 Bunun üzerine kalabalık hep birden onların üzerine yürüdü. Yöneticiler giysilerinin yırtılıp çıkarılmasını, sonra da sopayla dövülmelerini emretti.+ 23 Epeyce dayak attıktan sonra onları hapishaneye gönderdiler. Gardiyana onları sıkı gözetim altında tutması için emir verdiler.+ 24 Gardiyan bu emir üzerine onları hapishanedeki iç zindana attı ve ayaklarını tomruğa* vurdu.

25 Gece yarısı olmuştu; Pavlus ve Silas dua ediyor, Tanrı’ya ilahiler söylüyorlardı.+ Diğer mahkûmlar da onları dinliyordu. 26 Aniden büyük bir deprem oldu; öyle ki, hapishanenin temelleri sarsıldı. O anda bütün kapılar açıldı ve herkesin zincirleri çözüldü.+ 27 Gardiyan uykudan uyandı ve hapishane kapılarının açık olduğunu gördü. Mahkûmların kaçtığını düşünerek kılıcını çekti ve kendini öldürmek istedi.+ 28 Fakat Pavlus “Kendine kıyma, hepimiz buradayız!” diye bağırdı. 29 Bunun üzerine gardiyan ışık istedi ve içeri koştu; tir tir titreyerek Pavlus’la Silas’ın önünde yere kapandı. 30 Onları dışarıya çıkardıktan sonra “Lütfen söyleyin, kurtulmak için ne yapmalıyım?” diye sordu. 31 Onlar da, “Efendimiz İsa’ya iman et, sen de ev halkın da kurtulursunuz” dediler.+ 32 Sonra da Yehova’nın sözünü ona ve tüm ev halkına bildirdiler. 33 Gardiyan gecenin o saatinde onları götürüp yaralarını temizledi. Sonra o ve tüm ev halkı vakit geçirmeksizin vaftiz edildiler.+ 34 Adam Pavlus’la Silas’ı evine getirip önlerine sofra kurdu. Tanrı’ya iman ettiği için çok sevinçliydi; aynı şekilde ev halkı da sevinç içindeydi.

35 Sabah olunca yöneticiler, ona kolluk görevlilerini göndererek adamları serbest bırakmasını emrettiler. 36 Gardiyan onların dediklerini Pavlus’a iletti, şöyle dedi: “Yöneticiler adam göndermiş, ikinizin de serbest bırakılmasını istiyorlar. Gidebilirsiniz, yolunuz açık olsun.” 37 Fakat Pavlus şu karşılığı verdi: “Roma vatandaşı+ olduğumuz halde bizi yargılamadan herkesin önünde dövdüler ve hapse attılar. Şimdi gizlice mi çıkaracaklar? Böyle şey olmaz! Gelip bizi kendileri çıkarsın.” 38 Kolluk görevlileri bu sözleri yöneticilere bildirdi. Pavlus ve Silas’ın Roma vatandaşı olduğunu duyunca yöneticiler çok korktu.+ 39 Bunun üzerine gelip onlara yalvardılar ve onları çıkardıktan sonra şehirden ayrılmalarını rica ettiler. 40 Pavlus ve Silas ise hapishaneden çıkınca Lidya’nın evine gittiler. Kardeşleri görüp yüreklendirdiler,+ sonra oradan ayrıldılar.

17 Sonra Amfipolis ve Apollonya’dan geçip Selanik’e geldiler;+ orada Yahudilerin bir havrası vardı. 2 Pavlus her zamanki gibi havraya gitti.+ Üç Sebt günü Kutsal Yazıları kullanarak onları ikna etmeye çalıştı.+ 3 Mesih’in acı çekmesi+ ve ölüp diriltilmesi+ gerektiğini Kutsal Yazılardan kanıtlar göstererek açıkladı. Ve şöyle dedi: “İşte o Mesih, size duyurduğum İsa’dır.” 4 Bunun sonucunda onlardan bazıları iman edip Pavlus’la Silas’a+ katıldı. Tanrı’ya ibadet eden Yunanlılardan büyük bir kalabalık da İsa’nın öğrencisi oldu. İman eden çok sayıda nüfuzlu kadın da vardı.

5 Ne var ki, Yahudiler bunu kıskandı.+ Çarşı meydanında boş boş dolaşan kötü adamlardan bir kalabalık topladılar ve şehirde kargaşa çıkardılar. Sonra Yason’un evine saldırdılar, Pavlus’la Silas’ı bulup kalabalığın önüne çıkarmak istiyorlardı. 6 Onları bulamayınca Yason’u ve bazı kardeşleri şehir yöneticilerinin önüne sürüklediler. Bir yandan da şöyle bağırıyorlardı: “Dünyayı birbirine katan+ bu adamlar şimdi de buraya geldiler. 7 Yason onları evinde misafir etti. Bu adamların hepsi, İsa diye başka bir kral var diyerek Sezar’ın* emirlerine karşı çıkıyor.”+ 8 Bu sözler kalabalığı ve şehir yöneticilerini çok tedirgin etti. 9 Yöneticiler, Yason’dan ve diğerlerinden kefalet bedeli aldıktan sonra onları serbest bıraktı.

10 Gece olur olmaz kardeşler Pavlus’la Silas’ı Veriya’ya gönderdi. Onlar Veriya’ya varınca Yahudilerin havrasına gittiler. 11 Oradaki Yahudiler Selanik’tekilerden daha açık fikirliydi. Duyduklarının doğruluğundan emin olmak için Kutsal Yazıları her gün dikkatle araştırdılar ve sözü büyük istekle kabul ettiler. 12 Böylece onlardan birçoğu iman etti. Yunanlılardan da çok sayıda kadın ve bazı erkekler iman etti; hepsi saygı duyulan kişilerdi. 13 Fakat Selanik’teki Yahudiler Pavlus’un Veriya’da da Tanrı’nın sözünü duyurduğunu öğrenince, halkı kışkırtıp karışıklık çıkarmak için oraya geldiler.+ 14 Bunun üzerine kardeşler hemen Pavlus’u deniz kıyısına gönderdiler;+ fakat Silas ve Timoteos orada kaldı. 15 Pavlus’a eşlik eden kardeşler ise onu Atina’ya kadar götürdüler. Sonra Pavlus onlarla Silas ve Timoteos’a+ haber gönderip bir an önce yanına gelmelerini istedi.

16 Bu arada Pavlus Atina’da onları beklerken, şehrin putlarla dolu olduğunu görünce çok rahatsız oldu. 17 Havrada Yahudilerle ve Tanrı’ya ibadet eden diğer kişilerle, ayrıca her gün çarşı meydanında rastladığı insanlarla konuşmaya başladı; onları ikna etmeye çalışıyordu. 18 Fakat Epikurosçu ve Stoacı bazı filozoflar onunla tartışmaya başladı. Bazıları “Bu geveze ne anlatıyor?” diyordu, bazıları da “Galiba yabancı tanrıların habercisi” diyordu. Çünkü Pavlus, İsa ve dirilme+ hakkındaki iyi haberi duyuruyordu. 19 Bunun üzerine Pavlus’u Areopagos’a* götürdüler ve ona şöyle dediler: “Bahsettiğin bu yeni öğretiyi bize anlatır mısın? 20 Çünkü kulağımıza yabancı gelen şeyler söylüyorsun. Bunları anlamak isteriz.” 21 Aslında tüm Atinalılar ve kentte konaklayan yabancılar, boş vakitlerinde yeni bir şey anlatmak ya da dinlemekten başka bir şey yapmazdı. 22 Pavlus, Areopagos’un+ ortasında durup şunları söyledi:

“Ey Atinalılar, görüyorum ki siz her bakımdan çok dindar insanlarsınız. Başkalarına göre tanrılara daha bağlısınız.+ 23 Etrafta dolaşırken kutsal gördüğünüz şeylere dikkat ettim. Üzerinde ‘Bilinmeyen Tanrı’ya’ yazan bir sunak da gördüm. İşte ben size tanımadan tapındığınız bu Tanrı’yı duyuruyorum. 24 Dünyayı ve üzerindeki her şeyi yaratan Tanrı göğün ve yerin Rabbidir.+ O insan eliyle yapılmış tapınaklarda oturmaz.+ 25 Ayrıca insanların O’na hizmet etmesine de ihtiyacı yoktur,+ çünkü herkese hayat, nefes+ ve her şeyi veren O’dur. 26 Bütün yeryüzünde yaşasınlar diye,+ tek bir adamdan+ tüm milletleri yarattı; belirli dönemler kararlaştırdı ve insanların yaşayacakları yerin sınırlarını çizdi.+ 27 Çünkü Tanrı, insanlar O’nu arasın ve bulsun istiyor.+ Aslında el yordamıyla bile arasalar O’nu bulabilirler, gerçekten de O hiçbirimizden uzak değil. 28 Evet, O’nun sayesinde yaşıyoruz, hareket ediyoruz ve varız. Bazı şairlerinizin de söylediği gibi, ‘Hepimiz O’nun çocuklarıyız.’

29 Tanrı’nın çocukları olduğumuza göre,+ o İlahi Varlığın, insanın tasarladığı ve şekil verdiği altın, gümüş ya da taştan bir heykele benzediğini düşünmemeliyiz.+ 30 Gerçi Tanrı bir zamanlar böyle bir bilgisizliğe+ göz yumdu, ancak şimdi her yerde herkese tövbe etmeleri gerektiğini bildiriyor. 31 Çünkü Tanrı bir gün belirledi ve o gün dünyayı adaletle yargılayacak.+ Bunu Kendi atadığı adam aracılığıyla yapacak. Tanrı o adamı ölüyken dirilterek tüm insanlara bir güvence verdi.”+

32 Pavlus’un dirilmeden bahsettiğini duyunca bazıları alay etmeye başladı,+ bazıları da “Bu konuda seni tekrar dinlemek isteriz” dedi. 33 Bunun üzerine Pavlus onların yanından ayrıldı, 34 fakat bazıları onunla beraber gittiler ve iman ettiler. O kişiler arasında Damaris adlı bir kadın ve Areopagos mahkemesi yargıçlarından Dionisios da vardı.

18 Bundan sonra Pavlus Atina’dan ayrılıp Korint’e geldi. 2 Orada Pontuslu bir Yahudi olan Akuila’yı+ buldu. Klaudius tüm Yahudilerin Roma’dan çıkmasını emrettiği için, Akuila karısı Priskilla’yla birlikte İtalya’dan yeni gelmişti. Pavlus onların yanına gitti. 3 Meslekleri aynı olduğundan onların evinde kaldı ve birlikte çalıştılar;+ çadırcılık yapıyorlardı. 4 Pavlus her Sebt günü+ havrada bir konuşma yapar,*+ sözleriyle Yahudileri ve Yunanlıları ikna ederdi.

5 Silas+ ve Timoteos+ Makedonya’dan geldikten sonra, Pavlus yoğun bir şekilde Tanrı’nın sözünü duyurmaya başladı ve İsa’nın Mesih olduğunu kanıtlamak için Yahudilere şahitlik etti.+ 6 Fakat Yahudiler ısrarla muhalefet edince ve aşağılayıcı şekilde konuşmayı sürdürünce, Pavlus giysisini silkeleyerek*+ şöyle dedi: “Kendi kanınızdan siz sorumlusunuz;+ ben temizim.+ Artık diğer milletlerden insanlara gideceğim.”+ 7 Böylece havradan çıktı ve Titius Yustus adlı bir adamın evine gitti; o Tanrı’ya ibadet eden biriydi ve evi havraya bitişikti. 8 Havra yöneticisi Krispos+ ve tüm ev halkı Efendimize iman etti. Korintlilerden iyi haberi duyan başka birçok kişi de iman edip vaftiz ediliyordu. 9 Ayrıca Efendimiz geceleyin Pavlus’a bir görüntüde şunları söyledi: “Korkma, konuşmaya devam et, susma. 10 Kimse sana saldırıp zarar veremeyecek, çünkü ben seninle beraberim.+ Bu şehirde bana ait daha çok insan var.” 11 Bunun üzerine Pavlus orada bir buçuk yıl kalıp insanlara Tanrı’nın sözünü öğretti.

12 Gallio, Ahaya’da genel valiyken* Yahudiler hep birden Pavlus’a saldırdılar ve onu yargı kürsüsünün önüne çıkardılar. 13 “Bu adam insanları yasaya aykırı şekilde ibadet etmeleri için kandırıyor” dediler. 14 Pavlus tam konuşmaya başlayacakken, Gallio onlara şöyle dedi: “Ey Yahudiler, ortada gerçekten bir haksızlık veya ciddi bir suç olsaydı, sizi sabırla dinlemeyi kabul ederdim. 15 Fakat sorun kelimelerle, isimlerle ve kendi kanununuzla+ ilgili anlaşmazlıklarsa, bunları kendiniz çözmelisiniz. Ben bu konularda hâkimlik yapmak istemem.” 16 Böylece Yahudileri yargı kürsüsü önünden kovdu. 17 Bunun üzerine onlar havra yöneticisi Sostenis’i+ yakaladılar ve yargı kürsüsünün önünde dövdüler. Gallio ise olanlara hiç karışmadı.

18 Pavlus bir süre daha orada kaldıktan sonra, kardeşlerle vedalaşıp Priskilla ve Akuila’yla birlikte Suriye’ye gitmek üzere gemiye bindi. Bir adakta bulunmuş olduğundan Kenhrea’da+ saçını kestirdi. 19 Efes’e geldiler; orada Pavlus onlardan ayrıldı ve havraya gidip Kutsal Yazıları kullanarak Yahudileri ikna etmeye çalıştı.+ 20 Orada bir süre daha kalmasını rica ettilerse de o kabul etmedi. 21 “Yehova* isterse tekrar gelirim” diyerek onlarla vedalaştı. Efes’ten gemiye binip yola çıktı 22 ve Sezariye’ye geldi. Sonra cemaatteki kardeşleri görmeye gitti* ve oradan Antakya’ya geçti.+

23 Pavlus bir süre burada kaldıktan sonra yola çıktı, Galatya ve Frigya+ bölgelerinde her yeri dolaşarak tüm öğrencileri güçlendirdi.+

24 Bu arada Efes’e Apollos+ adında İskenderiyeli bir Yahudi geldi; etkili konuşan ve Kutsal Yazıları iyi bilen biriydi. 25 Yehova’nın yolu hakkında eğitim almıştı ve ruhun verdiği coşkuyla İsa hakkında doğru şeyler anlatıyor ve öğretiyordu. Fakat sadece Yahya’nın duyurduğu vaftizi biliyordu. 26 Havrada cesaretle konuşmaya başladı. Priskilla ve Akuila+ onu dinledikten sonra yanlarına aldılar ve Tanrı’nın yolunu ona daha doğru şekilde açıkladılar. 27 Apollos Ahaya’ya geçmek istiyordu. Kardeşler de oradaki öğrencilere mektup yazıp onu sıcak bir şekilde karşılamalarını rica ettiler. Apollos oraya gidince, Tanrı’nın lütfu sayesinde iman etmiş olanlara çok yardım etti. 28 İsa’nın Mesih olduğunu+ Kutsal Yazılardan kanıtlayarak, Yahudilerin fikirlerini herkesin önünde etkili bir şekilde çürütüyordu.

19 Apollos+ Korint’teyken, Pavlus Asya bölgesinin iç kesimlerinden geçerek Efes’e+ geldi. Orada bazı öğrencilerle karşılaştı. 2 Onlara “İman ettiğinizde kutsal ruhu aldınız mı?”+ diye sordu. Onlar da “Biz kutsal ruh hakkında hiçbir şey duymadık” dediler. 3 “O halde neye göre vaftiz edildiniz?” diye sordu. “Yahya’nın yaptığı vaftize göre”+ dediler. 4 Pavlus şöyle karşılık verdi: “Yahya’nın yaptığı vaftiz tövbenin göstergesiydi+ ve o, insanlara kendisinden sonra gelen kişiye,+ yani İsa’ya iman etmelerini söylüyordu.” 5 Bunu duyunca Efendimiz İsa’nın ismiyle vaftiz edildiler. 6 Pavlus ellerini onların üzerine koyduğunda kutsal ruhu aldılar.+ Başka diller konuşmaya ve Tanrı’nın sözlerini* bildirmeye başladılar.+ 7 Hepsi 12 erkekti.

8 Pavlus orada üç ay boyunca havraya gidip+ cesaretle konuştu. Tanrı’nın Krallığı+ hakkında ikna edici kanıtlar göstererek konuşmalar yaptı. 9 Fakat bazıları iman etmeyi inatla reddetti ve herkesin önünde bu yolu* kötüledi.+ Bunun üzerine Pavlus öğrencileri de yanına alarak onlardan ayrıldı.+ Her gün Tirannus’un dersliğinde konuşmalar yapmaya başladı. 10 İki yıl bu şekilde devam etti. Böylece Asya eyaletinde yaşayan herkes, hem Yahudiler hem Yunanlılar Rabbin sözünü duydu.

11 Tanrı, Pavlus aracılığıyla büyük mucizeler yapıyordu.+ 12 Öyle ki, insanlar Pavlus’un bedenine değen mendilleri ve kullandığı önlükleri bile hastalara götürdüğünde onlar iyileşirdi+ ve kötü ruhlar çıkardı.+ 13 O çevrede dolaşıp cin kovan Yahudiler vardı. Onlardan bazıları bunu Efendimiz İsa’nın ismini kullanarak yapmaya kalktı. Kötü ruhların etkisindeki kişileri iyileştirmek için şöyle diyorlardı: “Pavlus’un duyurduğu İsa’nın adıyla emrediyorum, ondan çık.”+ 14 Yahudilerin yüksek kâhinlerinden Skeva adlı adamın yedi oğlu da bunu yapıyordu. 15 Fakat bir keresinde kötü ruh onlara “İsa’yı da+ Pavlus’u da+ tanıyorum, peki siz kimsiniz?” diye karşılık verdi. 16 Sonra da kötü ruhun etkisindeki adam üzerlerine saldırdı, onları tek tek alt edip etkisiz hale getirdi. Adamlar o evden çıplak ve yaralı bir halde kaçtılar. 17 Efes’te yaşayan tüm Yahudiler ve Yunanlılar bu olayı duydu. Herkesin içine korku düştü ve Efendimiz İsa’nın ismi daha da yüceldi. 18 İman edenlerin birçoğu geliyor, yaptıkları kötü işleri açıkça itiraf ediyordu. 19 Büyücülük yapan çok sayıda kişi de kitaplarını toplayıp herkesin önünde yaktı.+ Kitapların değerini hesapladılar, 50.000 gümüştü. 20 Böylece Yehova’nın* sözü gücünü ve etkisini göstererek yayılmaya devam etti.+

21 Pavlus bu olaylardan sonra, Makedonya’ya+ ve Ahaya’ya gidip oradan Yeruşalim’e+ geçmeye karar verdi. “Yeruşalim’den sonra Roma’ya da gitmeliyim” diyordu.+ 22 Kendisine hizmet eden kardeşlerden ikisini, Timoteos+ ve Erastos’u+ Makedonya’ya gönderdi. Fakat Pavlus bir süre daha Asya eyaletinde kaldı.

23 O günlerde Efendimizin yolundan+ ötürü büyük bir kargaşa çıktı.+ 24 Dimitrios adında bir gümüşçü vardı. Bu adam gümüşten Artemis Tapınağı bibloları yaparak zanaat ustalarına büyük kazanç kapısı açmıştı.+ 25 Dimitrios onları ve benzer işler yapan diğer ustaları toplayıp şunları söyledi: “Arkadaşlar, çok iyi biliyorsunuz ki zenginliğimizi bu işe borçluyuz. 26 Ama bu Pavlus insan eliyle yapılmış tanrıların gerçek olmadığını söylüyor.+ Sizin de gördüğünüz ve duyduğunuz gibi, sadece Efes’te+ değil, neredeyse Asya eyaletinin tümünde çok sayıda insanı buna inandırdı ve akıllarını çeldi. 27 Bu gidişle işimizin saygınlığı kalmayacak. Üstelik büyük tanrıça Artemis’in tapınağı hiçe sayılacak ve tüm Asya eyaletinin ve dünyanın taptığı tanrıçamız itibarını kaybedecek.” 28 Bu sözleri duyanlar öfkeyle doldu ve “Efeslilerin Artemis’i büyüktür!” diye bağırmaya başladılar.

29 Bunun üzerine şehir karıştı ve halk tiyatroya hücum etti. Pavlus’un yol arkadaşları olan Makedonyalı Gayus ve Aristarhos’u+ da sürükleyerek oraya götürdüler. 30 Pavlus içeri girip halkla konuşmak istedi, fakat öğrenciler onu bırakmadı. 31 Şenlik ve oyunları düzenlemekle sorumlu kişiler arasında Pavlus’u sevenler vardı. Onlar bile haber göndererek, tiyatroya girip hayatını tehlikeye atmasın diye ona yalvardılar. 32 Bu arada, tiyatroda her kafadan bir ses çıkıyordu, tam bir kargaşa vardı. İnsanların çoğu neden toplandıklarını bilmiyordu. 33 Yahudiler İskender’i öne doğru itince kalabalıktan bazıları onun konuşmasını istedi. İskender halkı susturmak için eliyle işaret etti ve açıklama yapmak istedi. 34 Fakat onun Yahudi olduğunu anlayınca, yaklaşık iki saat boyunca hep bir ağızdan şöyle bağırdılar: “Efeslilerin Artemis’i büyüktür!”

35 Sonunda şehir yöneticisi kalabalığı susturdu ve şöyle seslendi: “Ey Efesliler, büyük Artemis’in tapınağının ve gökten düşen heykelinin koruyucusu Efes şehridir. Dünyada bunu bilmeyen var mı? 36 Bunlar tartışma konusu bile olmadığına göre, sizin sakin kalmanız ve aceleyle hareket etmemeniz gerekir. 37 Getirdiğiniz bu adamlar ne tapınak hırsızıdır ne de tanrıçamıza hakaret etmişlerdir. 38 Dimitrios+ ve meslektaşları birinden davacıysa, mahkeme günleri var, genel valiler* var. Taraflar suçlamalarını onların önünde dile getirsin. 39 Fakat başka bir suçlamada bulunmak istiyorsanız, bunun resmi bir toplantıda karara bağlanması gerekir. 40 Biz asıl bugünkü olay yüzünden bir tehlikeyle karşı karşıyayız, çünkü ayaklanma çıkarmakla suçlanabiliriz. Bu kalabalığın taşkınlığını haklı çıkaracak bir gerekçemiz de yok.” 41 Şehir yöneticisi bunları söyledikten sonra orada toplanmış olanları dağıttı.

20 Kargaşa bitince, Pavlus öğrencileri yanına çağırttı ve onları yüreklendirdi. Sonra onlara veda edip Makedonya’ya gitmek üzere yola çıktı. 2 O bölgedeki kardeşlerle konuşup sözleriyle onlara çok cesaret verdi ve oradan Yunanistan’a geçti. 3 Burada üç ay kaldıktan sonra, Suriye’ye deniz yoluyla gitmek üzereyken Yahudilerin kendisine bir tuzak kurduğunu öğrendi.+ Bunun üzerine Makedonya üzerinden dönmeye karar verdi. 4 Veriyalı Pirros’un oğlu Sopatros, Selanikli Aristarhos+ ve Sekundus, Derbeli Gayus, Timoteos,+ Asya eyaletinden Tihikos+ ve Trofimos+ yolculuğunda ona eşlik ediyordu. 5 Onlar önden gidip Troas’ta bizi beklediler. 6 Biz de Mayasız Ekmek Bayramı’ndan+ sonra Filipi’den denize açıldık ve beş günde Troas’a, onların yanına vardık. Orada yedi gün kaldık.

7 Haftanın birinci günü yemek yemek için bir araya geldik. Pavlus ertesi gün yola çıkacaktı, bu nedenle orada bulunanlara bir konuşma yaptı ve konuşmasını gece yarısına dek sürdürdü. 8 Toplanmış olduğumuz üst kattaki odayı aydınlatan çok sayıda kandil* vardı. 9 Pavlus konuşmasını sürdürürken, pencerede oturan Eftihos adlı genci derin bir uyku bastı. Uykuya dalınca üçüncü kattan aşağı düştü; yanına geldiklerinde ölmüş olduğunu gördüler. 10 Pavlus aşağıya inip gencin üzerine kapandı ve onu kucakladı.+ Sonra etraftakilere “Kaygılanmayın, yaşıyor” dedi.+ 11 Sonra yukarı çıktı, sofraya oturup yemek yedi. Onlarla uzun bir süre daha, gün aydınlanıncaya dek konuştu, sonra oradan ayrıldı. 12 Onlar da genci alıp gittiler, onun hayatta olması nedeniyle hepsi çok mutluydu.

13 Biz önden gidip gemiyle Assos’a doğru yola çıktık. Pavlus ise yürüyerek gidecekti. Bize verdiği talimata göre onu orada gemiye alacaktık. 14 Böylece Assos’ta bize yetişti ve onu gemiye alıp Midilli’ye gittik. 15 Ertesi gün yola devam edip Sakız Adası açıklarına geldik, sonraki gün Sisam* Adası’na uğradık. Bir sonraki gün de Milet’e geldik. 16 Pavlus yolculuğuna Efes’e+ uğramadan devam etmeye karar vermişti, çünkü Asya eyaletinde zaman harcamak istemiyordu. Yetişebilirse Pentekost Bayramı’nda Yeruşalim’de+ olmak istiyordu ve bunun için acele ediyordu.

17 Yine de, Milet’ten Efes’e haber gönderip cemaatin ihtiyarlarını yanına çağırdı. 18 Geldikleri zaman onlara şöyle dedi: “Asya eyaletine adım attığım ilk günden beri yanınızda nasıl bir yaşam sürdüğümü iyi biliyorsunuz.+ 19 Rabbimizin* hizmetinde tam bir alçakgönüllülükle+ ve gözyaşlarıyla çalıştım. Yahudilerin kurduğu tuzaklar yüzünden birçok zorluk yaşadım. 20 Bu sırada, size yararı olacak hiçbir şeyi söylemekten çekinmedim. Ayrıca Tanrı’nın sözünü size hem halka açık yerlerde hem de evden eve öğretmekten kaçınmadım.+ 21 Hem Yahudilere hem Yunanlılara tam bir şahitlikte bulunarak,+ tövbe edip Tanrı’ya dönmeleri ve Efendimiz İsa’ya iman etmeleri gerektiğini anlattım.+ 22 Şimdi, kutsal ruhun yönlendirmesiyle Yeruşalim’e gidiyorum. Orada başıma neler geleceğini bilmesem de, 23 hapsedileceğimi ve sıkıntılar çekeceğimi kutsal ruh bana her şehirde tekrar tekrar söylüyor.+ 24 Fakat ben canıma hiç değer vermiyorum; yeter ki bu yoldaki koşumu tamamlayabileyim+ ve Efendimiz İsa’dan aldığım görevi başarabileyim, yani Tanrı’nın lütfuyla ilgili iyi haber hakkında tam anlamıyla şahitlik edebileyim.

25 Krallığı duyurduğum sizler, biliyorum ki hiçbiriniz yüzümü bir daha görmeyeceksiniz. 26 O yüzden de bugün şu sözlerimin doğruluğuna tanıklık etmenizi istiyorum: Ben hiçbir insanın kanından sorumlu değilim,+ 27 çünkü Tanrı’nın amacıyla ilgili her şeyi size anlatmaktan geri durmadım.+ 28 Kendinize ve tüm sürüye dikkat edin;+ sizler, Tanrı’nın Kendi oğlunun kanıyla+ satın aldığı cemaatine çobanlık etmek+ üzere, kutsal ruh tarafından o sürünün içinde gözetmenler+ olarak atandınız. 29 Biliyorum ki, ben gittikten sonra aranıza zalim kurtlar girecek+ ve onlar sürüye şefkat göstermeyecekler. 30 Sizin aranızdan da bazıları çıkacak ve öğrencileri kendi peşlerinden sürüklemek için hakikati çarpıtacaklar.+

31 Bu nedenle uyanık kalın, üç yıl boyunca+ gece gündüz her birinize gözyaşlarıyla tembihte bulunduğumu unutmayın. 32 Şimdi Tanrı’ya emanet olun ve O’nun lütfu hakkındaki söz sizi korusun. Bu söz sizi güçlendirebilir ve Tanrı’nın tüm kutsal kişilere vereceği mirası almanızı sağlayabilir.+ 33 Hiç kimsenin gümüşüne, altınına veya giysisine göz dikmedim.+ 34 Siz de biliyorsunuz ki, hem kendimin hem de yanımdakilerin ihtiyaçlarını ellerimle çalışarak karşıladım.+ 35 Her şekilde gösterdiğim gibi, siz de böyle emek çekerek+ zayıflara yardım etmelisiniz ve Efendimiz İsa’nın, ‘Vermek+ almaktan daha büyük mutluluktur’ sözünü unutmamalısınız.”

36 Pavlus bunları söyledikten sonra, onlarla birlikte diz çöküp dua etti. 37 Hepsi çok gözyaşı döktü; Pavlus’a şefkatle sarılıp onu öptüler. 38 Özellikle, ‘Yüzümü bir daha görmeyeceksiniz’+ sözü onlara çok acı geldi. Sonra gemiye kadar ona eşlik ettiler.

21 Onlardan çok zor ayrıldık. Sonra denize açıldık ve rüzgârı arkamıza alıp doğruca Kos’a* geldik. Ertesi gün Rodos’a vardık, oradan da Patara’ya gittik. 2 Fenike’ye giden bir gemi bulunca, binip denize açıldık. 3 Ufukta Kıbrıs’ı gördüğümüz zaman, onu solda bırakarak Suriye’ye doğru ilerledik. Gemi Sur şehrinde yük boşaltacaktı; biz de orada karaya çıktık. 4 Orada öğrencileri arayıp bulduk ve onlarla yedi gün kaldık. Onlar kutsal ruh aracılığıyla aldıkları bilgi nedeniyle, Pavlus’a defalarca Yeruşalim’e ayak basmamasını söylediler.+ 5 Ayrılma vaktimiz gelince yola çıktık. Kadınlar ve çocuklar da dahil tüm kardeşler bize şehirden çıkana dek eşlik ettiler. Sonra kıyıda diz çöküp birlikte dua ettik. 6 Orada onlarla vedalaştık; biz gemiye bindik, onlar da evlerine döndü.

7 Sur’dan ayrılıp Ptolemais’e vardık. Orada kardeşlerle görüştük ve onlarla bir gün geçirdik. 8 Ertesi gün yola çıkıp Sezariye’ye vardık. Elçilerin seçtiği yedi kişiden+ biri olan incil vaizi Filipus’un evine gittik ve orada kaldık. 9 Bu adamın peygamberlik yapan, evlenmemiş dört kızı vardı.+ 10 Orada günlerce kaldıktan sonra Yahudiye’den Agabos+ Peygamber geldi. 11 Yanımıza gelip Pavlus’un kuşağını aldı. Onunla kendi ayaklarını ve ellerini bağlayıp şöyle dedi: “Kutsal ruh diyor ki, ‘Yahudiler bu kuşağın sahibini Yeruşalim’de böyle bağlayacak+ ve diğer milletlerden insanlara teslim edecekler.’”+ 12 Bu sözleri duyunca, hem biz hem oradaki kardeşler Yeruşalim’e gitmemesi için Pavlus’a yalvarmaya başladık. 13 O zaman Pavlus şöyle dedi: “Siz ne yapıyorsunuz? Neden böyle ağlayarak beni caydırmaya çalışıyorsunuz? Bilin ki, ben Yeruşalim’de Efendimiz İsa’nın ismi uğrunda sadece hapse girmeye değil, ölmeye de hazırım.”+ 14 Onu ikna edemeyince daha fazla ısrar etmedik ve “Yehova’nın* istediği olsun” dedik.

15 Sonra hazırlanıp Yeruşalim’e doğru yola çıktık. 16 Sezariye’deki öğrencilerden bazıları da bizimle birlikte geldi. Bizi Kıbrıslı Mınason’un yanına götürdüler, onun evinde kalacaktık. O, ilk öğrencilerden biriydi. 17 Yeruşalim’e geldiğimizde kardeşler bizi sevinçle karşıladı. 18 Ertesi gün Pavlus’la birlikte Yakup’un+ yanına gittik; tüm ihtiyarlar oradaydı. 19 Pavlus onlara hal hatır sorduktan sonra konuşmaya başladı. Tanrı’nın onun hizmeti aracılığıyla diğer milletler arasında neler yaptığını ayrıntılarıyla anlattı.

20 Kardeşler bunları duyunca Tanrı’ya şükrettiler. Yine de şunları söylediler: “Kardeşimiz Pavlus, gördüğün gibi Yahudiler arasında iman eden binlerce kişi var ve onların hepsi gayretle Kanun’a uyuyor.+ 21 Onlar senin hakkında söylentiler duymuş. Diğer milletler arasındaki tüm Yahudilere Musa Kanunu’nu bırakmalarını öğretiyormuşsun. Onlara çocuklarını sünnet etmemelerini ve âdetlere uymamalarını söylüyormuşsun.+ 22 Bu söylentiler karşısında bir şey yapmalıyız. Senin buraya geldiğini mutlaka duyacaklar. 23 Şimdi sana diyeceklerimizi yap: Aramızda adağı olan dört kişi var. 24 Bu kişileri yanına al ve onlarla birlikte sen de arınma kurallarını yerine getir. Masraflarını sen karşıla ve saçlarını tıraş ettir. Böylece, hakkındaki söylentilerin gerçek olmadığını, senin de Kanun’a uyduğunu herkes görsün.+ 25 Diğer milletlerden iman edenlere gelince, aldığımız kararı yazılı olarak onlara göndermiştik. Onlara, putlara kurban edilen şeylerden,+ kandan,+ boğularak öldürülmüş hayvanın etinden+ ve cinsel ahlaksızlıktan+ sakınmaları gerektiğini bildirmiştik.”

26 Ertesi gün Pavlus adağı olan adamları beraberinde götürdü ve onlarla birlikte arınma kurallarını yerine getirdi.+ Sonra mabede girip arınma günlerinin ne zaman dolacağını ve her biri için ne zaman sunu verileceğini bildirdi.

27 Yedi günlük arınma süresinin bitmesine yakın, Asya eyaletinden gelen Yahudiler Pavlus’u mabette gördüler ve tüm kalabalığı kışkırtıp onu yakaladılar. 28 Şöyle bağırıyorlardı: “Ey İsrailoğulları, koşun! Bu adam gittiği her yerde herkese halkımızın, Kanunumuzun ve bu kutsal yerin aleyhinde şeyler öğretiyor. Üstelik Yunanlıları mabede sokup orayı kirletti.”+ 29 Daha önce Pavlus’u şehirde Efesli Trofimos’la+ birlikte görmüşlerdi ve Pavlus’un onu mabede soktuğunu düşünüyorlardı. 30 Tüm şehir kargaşa içindeydi. İnsanlar koşarak gelip Pavlus’u yakaladılar ve mabedin dışına sürüklediler. Mabedin kapıları hemen kapatıldı. 31 Kalabalık Pavlus’u öldürmeye çalışırken oradaki birliğin komutanına tüm Yeruşalim’in karıştığı haberi geldi. 32 Komutan hemen yanına asker ve yüzbaşılar alıp kalabalığın bulunduğu yere koştu. Komutanı ve askerleri görünce Pavlus’u dövmeyi bıraktılar.

33 Komutan gelip Pavlus’u tutukladı ve çift zincirle bağlanmasını emretti.+ Sonra onun kim olduğunu ve ne yaptığını soruşturmaya başladı. 34 Fakat bağrışan kalabalıkta her kafadan bir ses çıkıyordu. Komutan bu kargaşa yüzünden kesin bir şey öğrenemeyince, Pavlus’un kışlaya götürülmesini emretti. 35 Pavlus merdivenlere geldiğinde askerler azgın kalabalık yüzünden onu taşımak zorunda kaldılar. 36 Çünkü kalabalık “Öldürün!” diye bağırarak peşlerinden geliyordu.

37 Pavlus kışlaya girmek üzereyken komutana “Bir şey söyleyebilir miyim?” dedi. Komutan da şöyle dedi: “Yunanca biliyor musun? 38 Sen bir süre önce ayaklanma çıkarıp 4.000 suikastçıyı çöle götüren Mısırlı değil miydin?” 39 Pavlus da şöyle dedi: “Ben Kilikya bölgesinden Tarsuslu bir Yahudiyim;+ önemli bir şehrin vatandaşıyım. Senden rica ediyorum, halka seslenmeme izin ver.” 40 Komutan izin verince Pavlus merdivenlerde durdu ve halka eliyle işaret etti. Büyük bir sessizlik olunca, halka İbranice+ hitap etmeye başladı ve şunları söyledi:

22 “Siz kardeşlerim ve büyüklerim, savunmamı dinleyin.”+ 2 Kalabalık Pavlus’un İbranice konuştuğunu duyunca daha büyük bir sessizliğe gömüldü. Pavlus şöyle devam etti: 3 “Ben Kilikya’nın Tarsus+ şehrinde doğmuş bir Yahudiyim.+ Fakat burada, Yeruşalim’de Gamaliel’in+ dizinin dibinde eğitim gördüm ve atalarımızın Kanununa titizlikle uymayı öğrendim.+ Sizin gibi ben de Tanrı’ya gayretle hizmet ediyordum.+ 4 Bu yolu izleyenlere zulmettim ve ölümlerine sebep oldum; erkekleri de kadınları da tutuklayıp hapse attırdım.+ 5 Başkâhin ve tüm ihtiyar meclisi buna tanıklık edebilir. Ayrıca onlardan Şam’daki kardeşlere götürmek üzere mektuplar almıştım ve oraya gidiyordum; niyetim oradakileri de yakalamak ve cezalandırılsınlar diye Yeruşalim’e getirmekti.

6 Fakat yolda, Şam’a yaklaşırken, öğle vakti etrafım birden gökten gelen kuvvetli bir ışıkla aydınlandı.+ 7 Yere düştüm ve şöyle diyen bir ses duydum: ‘Saul, Saul, bana neden zulmediyorsun?’ 8 ‘Efendim sen kimsin?’ diye sordum. ‘Ben zulmettiğin Nasıralı İsa’yım’ dedi. 9 Yanımdaki adamlar ışığı görmüş, fakat benimle konuşanın sözlerini anlamamışlardı. 10 O zaman, ‘Ne yapmalıyım Efendim?’ diye sordum. Efendimiz bana şöyle dedi: ‘Kalk, Şam’a git; yapman gerekenler sana orada söylenecek.’+ 11 Fakat o göz kamaştırıcı ışık yüzünden hiçbir şey göremez olmuştum. Bu yüzden Şam’a yanımdaki adamların yardımıyla gittim.

12 Sonra oradaki tüm Yahudilerin övgüyle söz ettiği Hananya adında Kanun’a bağlı, dindar bir adam 13 yanıma geldi ve ‘Saul, kardeşim, gözlerin açılsın!’ dedi. O anda başımı kaldırıp baktım ve onu gördüm.+ 14 Bana şunları söyledi: ‘Atalarımızın Tanrısı, isteğini öğrenmen ve o doğru* kişiyi görüp+ sesini duyman için seni seçti. 15 Çünkü sen onun bir şahidi olacaksın; gördüklerini ve duyduklarını tüm insanlara bildireceksin.+ 16 Hadi zaman kaybetme! Hemen kalk, vaftiz ol ve onun ismiyle+ yakararak günahlarından arın.’+

17 Yeruşalim’e döndükten sonra,+ mabette dua ederken bir görüntü gördüm.* 18 Efendimiz bana şöyle dedi: ‘Acele et, hemen Yeruşalim’den çık, çünkü insanlar benim hakkımda yaptığın şahitliği kabul etmeyecek.’+ 19 Ben de şöyle dedim: ‘Efendim, onlar benim önceden havra havra dolaşarak sana iman edenleri hapse attığımı ve dövdüğümü iyi biliyorlar.+ 20 Senin şahidin olan İstefanos’un kanı dökülürken orada durup ölümünü onayladım ve onu öldürenlerin kaftanlarının başında bekledim.’+ 21 Yine de o bana ‘Buradan git, çünkü seni uzaktaki milletlere göndereceğim’ dedi.”+

22 O ana kadar Pavlus’u dinleyen kalabalık bağırmaya başladı. “Bu adamı ortadan kaldırın, böyle biri yaşamaya layık değil!” diyorlardı. 23 Bağırıp çağırıyor, üstlerindeki giysileri çıkarıp fırlatıyor ve havaya toz toprak savuruyorlardı.+ 24 Bunun üzerine komutan, Pavlus’un kışlaya getirilmesini ve kırbaçlanarak sorgulanmasını emretti. Amacı kalabalığın neden böyle bağırdığını tam olarak öğrenmekti. 25 Fakat kırbaçlamak için kollarını bağladıklarında, Pavlus orada duran yüzbaşıya şöyle sordu: “Roma vatandaşı olan birini yargılamadan kırbaçlamanız yasalara uygun mu?”+ 26 Yüzbaşı bunu duyunca komutana durumu bildirip şöyle dedi: “Bu adam Roma vatandaşıymış. Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?” 27 Bunun üzerine komutan Pavlus’un yanına geldi ve “Söyle, sen Roma vatandaşı mısın?” dedi. O da “Evet” diye cevap verdi. 28 Komutan “Ben bu vatandaşlık haklarını yüklü bir para ödeyerek aldım” dedi. Pavlus da “Ben o haklarla doğdum” dedi.+

29 Onu işkenceyle sorgulayacak olan adamlar hemen yanından çekildiler. Komutan, Roma vatandaşı olduğunu öğrenince onu zincirle bağlattığı için korktu.+

30 Komutan Yahudilerin Pavlus’u tam olarak neyle suçladığını öğrenmek istiyordu. Bu yüzden ertesi gün onun bağlarını çözdürdü ve yüksek kâhinler ile tüm Sanhedrin’in toplanmasını emretti. Pavlus’u getirip onların önüne çıkardı.+

23 Pavlus Sanhedrin üyelerine dikkatle bakarak şöyle dedi: “Kardeşler, bugüne dek Tanrı’nın önünde tamamen rahat bir vicdanla+ yaşadım.” 2 Bunun üzerine Başkâhin Hananya, Pavlus’un yanında duranlara onun ağzına vurmalarını emretti. 3 O zaman Pavlus ona “Tanrı da sana vuracak ey beyaz badanalı duvar!” diye karşılık verdi. “Sen hem Kanun’dan aldığın yetkiyle beni yargılıyor, hem de Kanun’u çiğneyerek bana vurulmasını emrediyorsun. Böyle yapman doğru mu?” 4 Yanındakiler “Sen Tanrı’nın başkâhinine hakaret mi ediyorsun?” dediler. 5 Bunun üzerine Pavlus şöyle dedi: “Kardeşler, ben onun başkâhin olduğunu bilmiyordum. Kutsal Yazılar ‘Halkının yöneticisine hakaret etmeyeceksin’ der.”+

6 Pavlus Sanhedrin’in hem Sadukilerden hem de Ferisilerden oluştuğunu bildiğinden yüksek sesle şöyle dedi: “Kardeşler, ben Ferisiyim,+ Ferisi soyundanım. Ve şu anda dirilme ümidi hakkında yargılanıyorum.” 7 Bu sözler üzerine Ferisilerle Sadukiler arasında anlaşmazlık çıktı ve meclis ikiye bölündü. 8 Çünkü Sadukiler dirilmenin, meleklerin ve ruhi varlıkların olmadığını söyler, fakat Ferisiler bunların hepsini kabul eder.+ 9 Bu yüzden büyük bir kargaşa çıktı, Ferisiler tarafındaki yazıcılardan bazıları kalkıp hararetli bir savunmaya giriştiler. Şöyle dediler: “Bizce bu adamın işlediği bir suç yok. Bir ruh veya melek onunla konuşmuş olamaz mı?”+ 10 Çekişme büyüyünce, komutan Pavlus’u parçalayacaklarından korktu. Askerlere gidip Pavlus’u onların arasından çıkarmalarını ve kışlaya götürmelerini emretti.

11 Fakat o gece Efendimiz, Pavlus’un yanında durup şöyle dedi: “Cesur ol!+ Yeruşalim’de benim hakkımda nasıl tam olarak şahitlik ettinse, aynısını Roma’da da yapacaksın.”+

12 Gün doğunca, Yahudiler bir plan yaptı ve Pavlus’u öldürene dek hiçbir şey yiyip içmemeye yemin ettiler. 13 Bu komployu kuranların sayısı 40’tan fazlaydı. 14 Bu adamlar yüksek kâhinlere ve ihtiyarlara gidip şöyle dediler: “Biz Pavlus’u öldürene dek hiçbir şey yememeye yemin ettik. 15 Şimdi Sanhedrin üyeleriyle birlikte komutana gidin. Pavlus’u daha ayrıntılı şekilde sorgulamak istermiş gibi yapıp onu size getirmesini söyleyin. Biz de Pavlus buraya yaklaşırken onu öldürmek için hazır bekleyeceğiz.”

16 Fakat Pavlus’un kız kardeşinin oğlu onların planını duydu ve kışlaya gidip durumu Pavlus’a bildirdi. 17 Pavlus yüzbaşılardan birini çağırıp, “Bu genci komutana götürün, ona söyleyeceği bir şey var” dedi. 18 Yüzbaşı, genci komutana götürdü ve şöyle dedi: “Tutuklu Pavlus beni çağırdı ve bu genci size getirmemi istedi, size söyleyeceği bir şey varmış.” 19 Komutan genci elinden tutup bir kenara çekti ve “Bana ne diyeceksin?” diye sordu. 20 Genç şöyle dedi: “Yahudiler aralarında anlaştılar. Size Pavlus’u daha ayrıntılı sorgulamak istediklerini söyleyecekler ve bu amaçla onu yarın Sanhedrin’e getirmenizi rica edecekler.+ 21 Onlara kanmayın, çünkü 40’tan fazla adam Pavlus için pusuda bekliyor. Bu adamlar onu öldürünceye dek yiyip içmeyeceklerine yemin ettiler.+ Şu anda hazırlar, sizden izin gelmesini bekliyorlar.” 22 Komutan “Bana bunları anlattığını sakın kimseye söyleme” diye emrettikten sonra genci gönderdi.

23 Sonra yüzbaşılardan ikisini çağırtıp şunları söyledi: “Akşam dokuzda* Sezariye’ye gitmek üzere 200 asker, 70 atlı ve 200 mızraklı asker hazır olsun. 24 Ayrıca Pavlus için de atlar hazırlayın. Onu Vali Feliks’e sağ salim götürün.” 25 Sonra komutan şöyle bir mektup yazdı:

26 “Klaudius Lisias’tan saygıdeğer Vali Feliks’e selamlar! 27 Yahudiler bu adamı yakalamıştı ve onu öldürmek üzereydiler. Fakat ben askerlerimle yetişip onu kurtardım,+ çünkü Roma vatandaşı olduğunu öğrendim.+ 28 Neyle suçlandığını öğrenmek için onu Yahudilerin kendi meclisi olan Sanhedrin’in önüne çıkardım.+ 29 Onu kendi Kanunlarına+ göre suçladılar, fakat hakkındaki suçlamaların hiçbiri ölüm veya hapis cezası gerektirmiyordu. 30 Ancak bu adama bir tuzak kurulduğunu haber aldım,+ bu nedenle onu hemen size gönderdim. Davacılara da şikâyetlerini sizin önünüzde dile getirmelerini emrettim.”

31 Sonra askerler emredildiği gibi Pavlus’u alıp+ geceleyin Antipatris’e getirdiler. 32 Ertesi gün Pavlus’u atlılarla birlikte gönderip kendileri kışlaya döndüler. 33 Atlılar Sezariye’ye varınca Vali’ye mektubu verdiler, Pavlus’u da önüne çıkardılar. 34 Vali mektubu okudu ve Pavlus’un hangi eyaletten olduğunu sorup Kilikya’dan+ olduğunu öğrendi. 35 “Davacıların gelince duruşmanı yaparız” dedi.+ Ve onun Herodes’in* sarayında gözetim altında tutulmasını emretti.

24 Beş gün sonra Başkâhin Hananya geldi,+ yanında bazı ihtiyarlar ve onlar adına sözcülük* yapan Tertullus adında bir adam vardı. Pavlus’la ilgili şikâyetlerini valiye bildirdiler.+ 2 Tertullus, söz hakkı verilince Pavlus’la ilgili suçlamalara başlayıp şöyle dedi:

“Saygıdeğer Feliks, sayenizde büyük bir huzur içinde yaşıyoruz. İleri görüşlü davranıp milletimizin yararına büyük yenilikler yaptınız. 3 Bunu her zaman ve her yerde derin bir minnettarlıkla dile getiriyoruz. 4 Sizi fazla meşgul etmek istemiyorum ama lütfedip bizi biraz dinlemenizi rica ediyorum. 5 Bu adam tam bir beladır.+ Dünyanın her yerinde tüm Yahudiler arasında ayaklanmalar çıkarıyor.+ Kendisi Nasrani mezhebinin elebaşlarından biridir.+ 6 Ayrıca mabedi de kirletmeye kalkıştı, biz de onu tutukladık.+ 7* —— 8 Onu sorguladığınızda siz de tüm bu suçlamalarımızın doğruluğunu göreceksiniz.”

9 Yahudiler de anlatılanların doğru olduğunu öne sürerek bu suçlamalara katıldılar. 10 Vali başıyla işaret ederek söz hakkı verince Pavlus şunları söyledi:

“Sizin uzun zamandır bu milletin davalarına baktığınızı biliyorum, bu nedenle savunmamı sizin önünüzde yaptığım için mutluyum.+ 11 Kendiniz de sorup öğrenebilirsiniz, ibadet etmek için Yeruşalim’e gideli daha 12 gün olmuştu.+ 12 Mabette biriyle tartıştığımı, havralarda veya şehirde halkı ayaklandırdığımı gören olmamıştır. 13 Şu anda bana yönelttikleri suçlamaları da kanıtlayamazlar. 14 Fakat size şunu açıkça söyleyeyim ki, ben atalarımın Tanrısına+ onların mezhep dediği yola göre ibadet ediyorum. Kanun’da belirtilen ve peygamberlerin kitaplarında yazılı olan her şeye inanıyorum.+ 15 Dolayısıyla kendileri gibi benim de ümidim şudur ki, Tanrı doğru* olanları da olmayanları da+ diriltecektir.+ 16 Bu nedenle, Tanrı’nın ve insanların karşısında rahat bir vicdana sahip olmak için daima çaba harcıyorum.+ 17 Yıllar sonra Yeruşalim’e gitmemin amacı, yapılan yardımları milletime ulaştırmak+ ve Tanrı’ya kurbanlar sunmaktı. 18 Beni mabette gördüklerinde bu işlerle ilgileniyordum; o sırada kendimi kurallara göre arındırmış durumdaydım.+ Yani beni yanımda bir kalabalıkla veya kargaşa çıkarırken bulmadılar. Orada Asya eyaletinden bazı Yahudiler vardı; 19 eğer onların benden bir şikâyeti varsa buraya gelmeleri ve suçlamalarını huzurunuzda yapmaları gerekir.+ 20 Ya da buradaki kişiler Sanhedrin’de beni yargılarken ne suç bulduklarını söylemeliler. 21 Karşılarında dururken, ‘Bugün huzurunuzda dirilme ümidi hakkında yargılanıyorum’+ demiştim; bunun dışında bir şeyle beni suçlayamazlar.”

22 Fakat bu yol*+ hakkında epey bilgisi olan Feliks, “Davayla ilgili kararımı Komutan Lisias geldiğinde vereceğim” diyerek onları gönderdi. 23 Yüzbaşıya Pavlus’un tutuklu kalmasını emretti, yine de ona biraz serbestlik tanınmasını ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmek isteyen yakınlarına izin verilmesini söyledi.

24 Birkaç gün sonra Feliks, Yahudi olan karısı Drusilla ile gelip Pavlus’u çağırttı. Onun Mesih İsa’ya iman konusunda anlattıklarını dinledi.+ 25 Ancak Pavlus doğruluk, özdenetim ve gelecek yargı zamanı+ hakkında konuşunca Feliks korktu ve şöyle dedi: “Şimdilik git, bir fırsatını bulunca seni tekrar çağırtırım.” 26 Bir yandan da Pavlus’un ona rüşvet vereceğini umuyordu. Bu nedenle sohbet etmek için onu daha sık çağırmaya başladı. 27 İki yıl sonra Feliks’in yerine Porkius Festus geldi. Feliks, Yahudilerin gözüne girmek istediği için+ Pavlus’u serbest bırakmamıştı.

25 Festus+ eyalete gelip yönetimi devraldıktan üç gün sonra Sezariye’den Yeruşalim’e gitti. 2 Yüksek kâhinler ve Yahudilerin ileri gelenleri ona Pavlus hakkındaki şikâyetlerini aktardılar.+ Sonra ısrarla Festus’tan 3 bir iyilik yaparak onu Yeruşalim’e getirtmesini istediler. Aslında amaçları Pavlus’a tuzak kurup onu yolda öldürmekti.+ 4 Fakat Festus, Pavlus’un Sezariye’de tutulacağını, kendisinin de yakında oraya döneceğini söyledi. 5 Ardından şöyle dedi: “Yetkilileriniz benimle birlikte gelsinler ve gerçekten de bu adamın yaptığı yanlış bir şey varsa, suçlamalarını orada dile getirsinler.”+

6 Festus orada sekiz on gün kadar kaldıktan sonra Sezariye’ye döndü. Ertesi gün yargı kürsüsüne oturdu ve Pavlus’un getirilmesini emretti. 7 Pavlus gelince, Yeruşalim’den gelen Yahudiler etrafını sardılar ve kanıtlayamadıkları birçok ağır suçlamada bulundular.+

8 Pavlus “Ben Yahudilerin Kanununa, mabede ya da Sezar’a karşı hiçbir günah işlemedim” diyerek kendini savundu.+ 9 Festus da Yahudilerin gözüne girme arzusuyla+ Pavlus’a “Yeruşalim’e gidip orada benim önümde yargılanmak ister misin?” diye sordu. 10 Fakat Pavlus şöyle cevap verdi: “Ben şu anda yargılanmam gereken yerde, Sezar’ın yargı kürsüsünün önündeyim. Sizin de gayet iyi anladığınız gibi, Yahudilere karşı hiçbir suç işlemedim. 11 Eğer gerçekten suçluysam ve ölümü gerektiren bir şey yapmışsam,+ canım bağışlansın diye yalvarmam. Fakat yapılan suçlamalar doğru değilse, sırf birilerini memnun etmek için kimsenin beni onlara teslim etmeye hakkı yok. Davamı Sezar’a götürmek istiyorum!”+ 12 O zaman Festus danışma kuruluyla görüştü ve şöyle dedi: “Mademki davanı Sezar’a götürmek istedin, Sezar’a gideceksin.”

13 Birkaç gün sonra Kral Agrippa ve Berniki, Sezariye’ye gelip Festus’a bir nezaket ziyaretinde bulundular. 14 Orada birkaç gün kaldıkları için Festus, Pavlus’un davasını Kral’a anlattı:

“Feliks’in tutuklu kalmasına karar verdiği bir adam var. 15 Ben Yeruşalim’deyken Yahudilerin yüksek kâhinleri ve ihtiyarları onun hakkında bilgi verip+ mahkûm edilmesini istediler. 16 Fakat ben, davacılarıyla yüzleşme ve savunma fırsatı verilmeden, sırf birilerini memnun etmek için sanığın kimseye teslim edilemeyeceğini, bunun Roma usulüne aykırı olduğunu söyledim.+ 17 Buraya geldikleri zaman da hiç vakit kaybetmeden, hemen ertesi gün yargı kürsüsüne oturdum ve adamın getirilmesini emrettim. 18 Davacıların ifadelerinde sandığım türden ağır bir suçlama yoktu.+ 19 Aralarındaki çekişme kendi inançlarıyla*+ ve Pavlus’un yaşadığını iddia ettiği İsa adındaki ölmüş bir adamla ilgiliydi.+ 20 Bu meseleyi nasıl ele almak gerektiğinden emin değildim, bu yüzden ‘Yeruşalim’e gidip orada yargılanmak ister misin?’ diye sordum.+ 21 Fakat Pavlus yüce İmparator’un kararına dek gözetim altında tutulmak istedi, ben de Sezar’a gönderene kadar+ onun burada tutulmasını emrettim.”

22 Agrippa, Festus’a “Bu adamı ben de dinlemek isterim”+ deyince Festus “Tamam, yarın dinlersin” diye karşılık verdi. 23 Ertesi gün Agrippa ve Berniki gösterişli bir şekilde gelip, komutanlarla ve şehrin ileri gelenleriyle birlikte salona girdi. Festus’un emri üzerine Pavlus içeri getirildi. 24 Festus şunları söyledi: “Kral Agrippa ve burada hazır bulunan sizler, bu adamı görüyorsunuz. Hem Yeruşalim’de hem burada tüm Yahudiler bana gelip onun hakkında suçlamalarda bulundular; ‘Bu adam yaşamamalı’ diye bağırıyorlardı.+ 25 Fakat anladım ki, bu adam ölümü hak edecek bir şey yapmamış.+ Davasını yüce İmparator’a götürmek isteyince onu göndermeye karar verdim. 26 Fakat elimde efendimize bu adam hakkında yazacak net bir bilgi yok. Bu nedenle onu sizlerin, özellikle de Kral Agrippa senin huzuruna çıkardım ki, bu soruşturmadan sonra yazacak bir şeyim olsun. 27 Çünkü bir tutukluyu, hakkındaki suçlamaları belirtmeden göndermek bana makul görünmüyor.”

26 Agrippa,+ Pavlus’a “Kendini savunabilirsin” dedi. Pavlus elini uzatarak savunmasına başladı:

2 “Ey Kral Agrippa, Yahudilerin tüm suçlamaları+ karşısında bugün savunmamı senin önünde yapacağım için kendimi mutlu sayıyorum. 3 Çünkü sen Yahudilerin tüm âdetlerini ve aralarındaki anlaşmazlıkları iyi bilen birisin. Bu nedenle beni sabırla dinlemeni rica ediyorum.

4 Gençliğimden beri halkımın arasında ve Yeruşalim’de nasıl bir yaşam sürdüğüm ortadadır.+ 5 Beni eskiden beri tanıyan tüm Yahudiler bunu iyi bilir. Dinimizin en katı mezhebine+ göre bir Ferisi olarak yaşadım,+ isterlerse onlar da buna tanıklık edebilir. 6 Şimdi ise Tanrı’nın atalarımıza verdiği vaatle ilgili ümidimden+ dolayı yargılanıyorum. 7 Aslında Tanrı’ya gece gündüz büyük bir gayretle ibadet eden 12 kabilemiz de bu vaadin gerçekleşmesini bekliyor. Ey Kral, Yahudiler beni işte bu ümitten dolayı suçluyor.+

8 Tanrı’nın ölüleri diriltmesi size neden inanılmaz geliyor? 9 Aslında ben de tüm gücümle Nasıralı İsa ismine karşı savaş vermem gerektiğine ikna olmuştum. 10 Gerçekten de Yeruşalim’de bunu yaptım. Yüksek kâhinlerden aldığım yetkiyle+ o kutsal kişilerden birçoğunu hapse attım.+ Oyumu onların öldürülmesi için kullandım. 11 Havra havra dolaşıp onları cezalandırıyor, inançlarını inkâr etmeye zorluyordum. Öfkeden deliye dönmüştüm, öyle ki onlara zulmetmek için başka şehirlere bile gidiyordum.

12 Kralım, bir keresinde yüksek kâhinlerden aldığım yetki ve görevle Şam’a gidiyordum. 13 Öğle vakti yoldayken gökten gelen, güneşten daha parlak bir ışık benim ve birlikte yolculuk ettiğim kişilerin etrafını aydınlattı.+ 14 Hepimiz yere düştük, sonra benimle İbranice konuşan bir ses duydum. Şöyle dedi: ‘Saul, Saul, bana neden zulmediyorsun? Bana karşı koyarak* kendine zarar veriyorsun.’ 15 O zaman ‘Efendim, sen kimsin?’ diye sordum. O da bana şöyle cevap verdi: ‘Ben zulmettiğin İsa’yım. 16 Şimdi ayağa kalk. Sana göründüm, çünkü seni hizmetkârım olarak seçtim. Benimle ilgili gördüklerin ve sana göstereceklerim hakkında şahitlik edeceksin.+ 17 Ben de seni şahitlik edeceğin bu halkın ve diğer milletlerin elinden kurtaracağım.+ 18 Seni onların gözlerini açman+ için gönderiyorum, böylece karanlıktan ışığa çıkacak+ ve Şeytan’ın hâkimiyetinden+ kurtulup Tanrı’ya dönecekler. O zaman Tanrı onların günahlarını bağışlayacak.+ Bana iman eden diğerleri gibi onları da ödüllendirecek ve kutsal kılacak.’

19 Bu nedenle Kral Agrippa, gökten gelen bu görüntüyle aldığım emre itaatsizlik etmedim. 20 Önce Şam’da,+ sonra Yeruşalim’de+ ve tüm Yahudiye’de yaşayanlara, daha sonra da diğer milletlerden insanlara gittim. Onlara tövbe etmelerini ve tövbelerini gösteren işler yaparak Tanrı’ya dönmelerini söyledim.+ 21 İşte bu yüzden Yahudiler beni mabette yakalayıp öldürmeye kalkıştı.+ 22 Fakat Tanrı’nın yardımıyla, büyüğünden küçüğüne dek bütün insanlara şahitlik etmeye devam ediyorum. Onlara peygamberlerin ve Musa’nın kitaplarında bildirilenler dışında bir şey söylemiyorum.+ 23 Bu kitaplar, Mesih’in acı çekeceğini+ ve ölüp diriltilen ilk kişi+ olarak hem bu halk hem de diğer milletler için ışık olacağını bildirmiştir.”+

24 Pavlus savunmasında bunları söyleyince, Festus yüksek sesle “Sen delirmişsin Pavlus! Okuya okuya aklını kaçırmışsın!” dedi. 25 Fakat Pavlus şöyle dedi: “Delirmedim saygıdeğer Festus, gayet mantıklı konuşuyorum ve hakikati söylüyorum. 26 Aslında Kral bu konuları iyi bildiği için ben de önünde rahatça konuşuyorum. Eminim ki, sözünü ettiğim şeylerden hiçbiri onun dikkatinden kaçmamıştır, çünkü bunlar kıyıda köşede yaşanmadı.+ 27 Kral Agrippa, peygamberlerin kitaplarına inanır mısın? İnandığını biliyorum.” 28 Agrippa ise Pavlus’a “Böyle giderse birazdan beni de Hıristiyan yapacaksın” dedi. 29 Bunun üzerine Pavlus şu cevabı verdi: “Tanrı’dan dilerim ki, şimdi veya sonra, sadece sen değil bugün beni dinleyen herkes benim gibi olsun, tabii bu zincirler olmaksızın.”

30 Sonra Kral ayağa kalktı, Vali, Berniki ve onlarla birlikte oturanlar da kalktı. 31 Salondan çıkarlarken, “Bu adam ölümü veya hapsedilmeyi hak edecek bir şey yapmıyor”+ diye aralarında konuşmaya başladılar. 32 Sonra Agrippa Festus’a şöyle dedi: “Davasını Sezar’a götürmek+ istemeseydi bu adam serbest bırakılabilirdi.”

27 Gemiyle İtalya’ya gitmemize karar verildi+ ve Pavlus’la birlikte bazı tutukluları imparatorluk taburundan Yulius adlı bir yüzbaşıya teslim ettiler. 2 Asya eyaletinin limanlarını dolaşacak bir Edremit gemisine binip denize açıldık. Makedonya’dan Selanikli Aristarhos da bizimle birlikteydi.+ 3 Ertesi gün Sayda’da karaya çıktık. Yulius, Pavlus’a insanca davrandı ve dostlarının yanına gidip ihtiyaçlarını karşılamasına izin verdi.

4 Buradan yine denize açıldık; ters yönden esen rüzgârdan korunmak için Kıbrıs’ın yakınından geçtik. 5 Kilikya ve Pamfilya açıklarından yol alarak Likya’nın Mira limanında durduk. 6 Yüzbaşı burada İtalya’ya giden bir İskenderiye gemisi buldu ve bizi bu gemiye bindirdi. 7 Günlerce ağır ağır yol alıp zorlukla Knidos’a geldik. Rüzgâr bize engel olduğundan, Salmone burnunu geçip Girit’in rüzgârsız tarafından ilerledik. 8 Kıyı boyunca güçlükle yol alarak Lasea şehri yakınında Güzel Limanlar denilen bir yere geldik.

9 Aradan günler geçti, Kefaret Günü+ orucunu bile geride bırakmıştık. O mevsimde deniz yolculuğu artık tehlikeli olduğundan Pavlus bir öneride bulunup 10 şöyle dedi: “Beyler, öyle görünüyor ki yola devam edersek sadece gemiyi ve yükünü değil, kendi canımızı da tehlikeye atacağız.” 11 Fakat yüzbaşı, Pavlus’u değil kaptanı ve gemi sahibini dinledi. 12 Bulundukları liman kışı geçirmeye elverişli olmadığından, çoğunluk yola çıkmayı teklif etti. Kışı geçirmek için bir şekilde Girit’in Feniks limanına ulaşmayı istiyorlardı; burası kuzeydoğuya ve güneydoğuya açılan bir limandı.

13 Hafif bir güney rüzgârı çıkınca, amaçlarına ulaşacaklarını düşünüp demir aldılar ve Girit kıyısı boyunca yol almaya başladılar. 14 Fakat çok geçmeden şiddetli bir poyraz* çıktı. 15 Gemi fırtınaya tutulmuştu ve rüzgâra karşı yol alamıyorduk. Bu nedenle gemiyi rüzgâr yönünde sürüklenmeye bıraktık. 16 Sonra Gavdos isimli küçük bir adanın korunaklı kıyısı boyunca ilerledik, ancak geminin arka kısmındaki sandalı zorlukla tutabiliyorduk. 17 Gemiciler sandalı gemiye aldılar ve sonra halatlarla gemiyi alttan kuşatarak desteklediler. Sirte’de* karaya oturma korkusuyla, yelken takımını indirdiler ve gemiyi sürüklenmeye bıraktılar. 18 Fırtınayla savrulup durduğumuzdan, ertesi gün gemiyi hafifletmek için yük atmaya başladılar. 19 Üçüncü gün ise halat takımının bir kısmını kendi elleriyle attılar.

20 Günlerce ne güneş ne de bir yıldız göründü, fırtına tüm şiddetiyle devam ediyordu. Artık kurtulma ümidimizi yitirmeye başlamıştık. 21 Kimse uzun süredir ağzına bir şey koymamıştı; Pavlus hepsinin ortasında kalkıp şunları söyledi: “Beyler, sözümü dinleyip Girit’ten denize açılmamalıydınız; o zaman ne bir zararımız ne de kaybımız olurdu.+ 22 Şimdi size tavsiyem, moralinizi bozmayın; gemiyi kaybedeceğiz ama hepiniz sağ kalacaksınız. 23 Kulu olduğum ve ibadet ettiğim Tanrı’nın bir meleği+ dün gece yanıma geldi 24 ve şöyle dedi: ‘Korkma Pavlus, sen Sezar’ın önüne çıkmalısın.+ Tanrı seninle yolculuk edenlerin hepsini sana bağışladı.’ 25 Bu nedenle beyler, cesur olun. Tanrı’ya inanıyorum, her şey tam bana söylendiği gibi olacak. 26 Fakat bizim bir adada gemiyi karaya oturtmamız gerek.”+

27 Artık 14. geceydi, Adriya Denizi’nde* oradan oraya savruluyorduk. Gece yarısı gemiciler karaya yaklaştığımızı düşündü. 28 Derinliği ölçtüler, 20 kulaç* çıktı; biraz ilerleyip tekrar ölçtüler, derinlik 15 kulaçtı.* 29 Kayalıklara çarpmaktan korktuklarından geminin arka kısmından dört çapa attılar ve bir an önce günün doğmasını dilemeye başladılar. 30 Gemiciler kaçmak istiyordu; geminin baş kısmından çapa atacakmış gibi yapıp sandalı denize sarkıttıklarında, 31 Pavlus yüzbaşıya ve askerlere “Bu adamlar gemide kalmazsa kurtulamazsınız” dedi.+ 32 O zaman askerler sandalın iplerini kesti ve sandal denize düştü.

33 Gün doğmak üzereyken Pavlus herkes bir şeyler yesin diye ısrar ederek şunları söyledi: “14 gündür büyük bir kaygı içindesiniz, boğazınızdan bir lokma bile geçmedi. 34 Ne olur bir şeyler yiyin, iyiliğiniz için söylüyorum. Hiçbirinizin kılına bile zarar gelmeyecek.” 35 Sonra ekmek aldı, herkesin önünde Tanrı’ya şükretti ve ekmeği bölüp yemeye başladı. 36 Bunun üzerine hepsinin morali düzeldi ve bir şeyler yemeye başladılar. 37 Gemide toplam 276 kişiydik. 38 Karınlarını doyurduktan sonra buğdayı denize dökerek gemiyi hafiflettiler.+

39 Gün doğunca, kumsalı olan bir koy gördüler; fakat buranın neresi olduğunu anlayamadılar.+ Gemiyi kıyıya oturtmak istiyorlardı. 40 Bu yüzden iplerini kesip çapaları denizde bıraktılar, aynı zamanda dümen küreklerinin iplerini çözdüler ve baş yelkenini rüzgâra vererek kıyıya doğru ilerlediler. 41 Fakat her yandan dalgaların vurduğu bir sığlığa gelince gemi karaya oturdu. Baş kısmından saplanıp kaldı, artık yerinden kımıldamıyordu. Geminin arka kısmı ise dalgalar yüzünden parçalanmaya başladı.+ 42 Bunun üzerine askerler, yüzüp kaçmasınlar diye tutukluları öldürmeye karar verdi. 43 Fakat yüzbaşı, Pavlus’u sağ salim yerine ulaştırmaya kararlıydı ve onlara engel oldu. Önce yüzebilenlerin denize atlayıp karaya yüzmesini, 44 sonra da diğerlerinin tahtalar veya geminin diğer parçaları üzerinde karaya çıkmasını emretti. Böylece herkes sağ salim karaya çıktı.+

28 Karaya sağ salim çıktığımızda oranın Malta Adası olduğunu öğrendik.+ 2 Yabancı bir dil konuşan ada halkı bize olağanüstü bir insanlık gösterdi. Yağmur yağıyordu, hava da soğuktu, bu yüzden ateş yaktılar ve hepimizi dostça karşıladılar. 3 Pavlus bir yığın çalı çırpı toplayıp ateşe atınca, yığının içinden bir engerek yılanı fırlayıp eline yapıştı. 4 Ada halkı onun elinden sarkan zehirli yılanı görünce şöyle konuşmaya başladı: “Bu adam kesinlikle bir katil. Denizden sağ salim çıktı ama Adaletin* elinden kurtulamadı.” 5 Fakat Pavlus elini silkerek yılanı ateşe attı ve yılanın ısırığından hiçbir zarar görmedi. 6 Halk ise Pavlus’un aniden ölmesini veya vücudunun şişmesini bekliyordu. Uzun süre bekleyip ona bir şey olmadığını görünce fikir değiştirdiler ve onun bir tanrı olduğunu söylemeye başladılar.

7 Bulunduğumuz yerin yakınlarında ada yöneticisinin toprakları vardı. Publius adlı bu adam bizi dostça karşıladı ve üç gün ağırladı. 8 O sıralarda Publius’un babası kanlı ishale yakalanmıştı ve ateşler içinde yatıyordu. Pavlus onun yanına gidip dua etti, ellerini üzerine koydu ve adamı iyileştirdi.+ 9 Bu olaydan sonra adadaki diğer hastalar da ona gelmeye başladı, Pavlus onları da iyileştirdi.+ 10 Onlar minnettarlıklarını göstermek için bize birçok armağan verdiler. Ayrıca denize açılacağımız zaman ihtiyacımız olan her şeyi gemiye yüklediler.

11 Üç ay sonra, kışı adada geçirmiş bir İskenderiye gemisiyle denize açıldık. Geminin baş kısmında Zeus’un oğullarının figürleri vardı. 12 Sirakusa limanına girdik ve orada üç gün kaldık. 13 Sonra yola devam edip Regium’a vardık. Bir gün sonra güney rüzgârı çıktı, bu sayede ikinci gün Puteoli’ye geldik. 14 Orada kardeşleri bulduk ve onların ısrarıyla yanlarında bir hafta kaldık. Sonra onlardan ayrılıp Roma’ya doğru yola çıktık. 15 Roma’daki kardeşler haberimizi alınca bizi karşılamak için Appius Çarşısı’na ve Üç Hanlar’a kadar geldiler. Pavlus onları görünce Tanrı’ya şükretti ve cesaret buldu.+ 16 Sonunda Roma’ya geldik ve Pavlus’un asker gözetiminde tek başına kalmasına izin verildi.

17 Pavlus üç gün sonra Yahudilerin ileri gelenlerini yanına çağırdı. Toplandıklarında onlara şunları söyledi: “Kardeşler, ben halkımızın aleyhinde veya atalarımızın âdetlerine ters hiçbir şey yapmadım.+ Buna rağmen Yeruşalim’de tutuklanıp Romalıların eline teslim edildim.+ 18 Onlar beni sorguladıktan sonra+ serbest bırakmak istediler, çünkü ölümü hak edecek bir suç işlememiştim.+ 19 Ancak Yahudiler karşı çıkınca, davamı Sezar’a götürmek zorunda kaldım.+ Fakat bunu milletimden şikâyette bulunmak için yapmadım. 20 Sizi görüp konuşmak istememin nedeni budur, aslında ben İsrail’in ümidinden ötürü bu zincirle bağlıyım.”+ 21 Oradakiler şöyle karşılık verdi: “Yahudiye’den senin hakkında bir mektup almadık, oradan gelen hiçbir kardeş de seninle ilgili olumsuz bir bilgi ya da haber getirmedi. 22 Ama senin görüşlerini dinlemek isteriz, çünkü her yerde bu mezhebin aleyhinde konuşulduğunu biliyoruz.”+

23 Sonra Pavlus’la bir gün kararlaştırdılar ve o gün daha kalabalık şekilde onun kaldığı yere geldiler. Pavlus da sabahtan akşama dek Tanrı’nın Krallığı hakkında tam bir şahitlikte bulundu ve konuyu etraflıca anlattı. İsa’ya iman etmeleri için+ Musa Kanunu’nu ve peygamberlerin kitaplarını+ kullanarak onları ikna etmeye çalıştı. 24 Onun söylediklerine bazıları inandı, bazılarıysa inanmadı. 25 Aralarında anlaşmazlığa düşünce oradan çıkıp gitmeye başladılar. Bunun üzerine Pavlus onlara şöyle dedi:

“Kutsal ruh yerinde olarak İşaya Peygamber aracılığıyla atalarınıza şunları demişti: 26 ‘Bu halka git ve şöyle söyle: “Duyacaksınız fakat kesinlikle anlamayacaksınız; bakacaksınız fakat kesinlikle görmeyeceksiniz.+ 27 Çünkü bu halkın yüreği duyarsızlaştı, kulaklarını tıkadılar ve gözlerini kapattılar ki gözleri görmesin, kulakları duymasın, yürekleri anlamasın ve yollarından dönmesinler, Ben de onları iyileştirmeyeyim.”’+ 28 Şunu bilin ki, Tanrı’nın sağladığı bu kurtuluşun haberi diğer milletlere duyuruluyor+ ve onlar bunu kesinlikle dinleyecek.”+ 29* ——

30 Pavlus kendi kiraladığı evde tam iki yıl kaldı.+ Yanına gelen herkesi kabul ediyordu. 31 Hiçbir engelle karşılaşmadan, büyük bir cesaretle onlara Tanrı’nın Krallığı’nı duyuruyor ve Efendimiz İsa Mesih hakkındaki hakikati öğretiyordu.+

Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmındaki “Pentekost” maddesine bakın.

Anadolu’nun batı kısmında yer alan o zamanki Roma eyaleti kastediliyor.

Orijinal dilde: “üçüncü saati.”

Sözlük kısmındaki “peygamberlik sözü” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “geleceğe işaret eden.”

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “acılarından.”

Ya da “Yehova hep önümdedir benim.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “Sana yakın.”

Sözlük kısmındaki “Mesih” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “ayak taburesi.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “Her şeylerini paylaşıyorlardı.”

Orijinal dilde: “dokuzuncu saatti.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “Öncü” maddesine bakın.

Ek A5’e bakın.

Ya da “eski haline getirileceği; yenileneceği.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “İsa’yı örnek göstererek ölülerin dirileceğini.”

Ya da “Onları tutukladılar.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “yüksek kâhin” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “köşe taşı” maddesine bakın.

Yani, haham okullarında eğitim almamış.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Ya da “Mesihine.” Sözlük kısmındaki “meshetmek” maddesine bakın.

Herodes Antipas. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.

Ya da “geleceğe işaret eden.”

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “geleceğe işaret eden.”

Ya da “Rabbe.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Yunanca ksülon; anlamı, “ağaçtan direk.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “ellerini koymak” maddesine bakın.

Ya da “geleceğe işaret eden.”

Ya da “tahıl.”

Ya da “Tanrı’nın gözünde çok güzeldi.”

Ek A5’e bakın.

Ya da “geleceğe işaret eden.”

Orijinal dilde: “sünnetsiz.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A3’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “kutsal kişiler” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Oğlu” maddesine bakın.

Ek A5’e bakın.

Ya da “tesellisiyle.”

Aramice Tabita ve Yunanca Dorkas isimleri “ceylan” anlamına gelir.

Orijinal dilde: “dokuzuncu saat.”

Orijinal dilde: “altıncı saat.”

Ya da “kendinden geçti.”

Ya da “Rabbim.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “dokuzuncu saatte.”

Ek A5’e bakın.

Ya da “O’na derin saygı duyan.” Sözlük kısmındaki “Tanrı korkusu” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Yunanca ksülon; anlamı, “ağaçtan direk.”

Ya da “kendimden geçtim.”

Ya da “Rabbim.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.

Ek A5’e bakın.

Yunanca Khristianous; anlamı, “Mesih’in takipçileri.”

Ya da “hizmet etmeye.”

I. Herodes Agrippa. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “Mayasız Ekmek Bayramı” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Herodes Antipas. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “yardım.”

Ya da “Prokonsül.” Sözlük kısmındaki “prokonsül” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Yunanca ksülon; anlamı, “ağaçtan direk.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “güvenilirdir.”

Ya da “Tanrı’nın amacına.”

Bu konuda sorumluluk taşımadıklarını gösteren bir hareket.

Ek A5’e bakın.

Ya da “geleceğe işaret eden.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “geleceğe işaret eden.”

Yani, Petrus.

Ya da “çardağını.”

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmındaki “cinsel ahlaksızlık” maddesine bakın.

Ya da “kanı akıtılmamış.”

Ya da “kanı akıtılmamış.”

Ek A3’e bakın.

Mor renkte giysi ve bu renk boya da satıyor olabilir.

Ek A5’e bakın.

Yunanca ifade Roma kolonisi olan Filipi’deki en yüksek yetkililere atfeder.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “İmparator’un.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “kanıtlar sunar.”

Bu konuda sorumluluk taşımadığını gösteren bir hareket.

Ya da “prokonsülken.”

Ek A5’e bakın.

Anlaşılan Yeruşalim’e.

Sözlük kısmındaki “peygamberlik sözü” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Ya da “prokonsüller.”

İçinde yağ ve fitil bulunan aydınlatma aracı.

Samos.

Ya da “Efendimizin.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.

İstanköy.

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “kendimden geçtim.”

Orijinal dilde: “üçüncü saatte.”

II. Herodes Agrippa. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.

Ya da “avukatlık.”

Ek A3’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “Mesih’in yolu.”

Ya da “tanrılarına ibadetleriyle.”

Orijinal dilde: “Üvendireyi teperek.”

Orijinal dilde: “Evrakilon.”

Sözlük kısmına bakın.

O dönemde “Adriya Denizi” şimdiki Adriyatik Denizi’ni ve Akdeniz’in Sicilya ile Girit arasındaki bölümünü kapsıyordu.

Yaklaşık 36 m. Ek B14’e bakın.

Yaklaşık 27 m.

Yunanca Dike, adalet tanrıçasına ya da adalet kavramına atfediyor olabilir.

Ek A3’e bakın.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş