ROMALILARA MEKTUP
1 Mesih İsa’nın hizmetkârı olan ben Pavlus, elçi olmak üzere çağrıldım ve Tanrı’nın iyi haberini bildirmek için seçildim.+ 2 Tanrı bu iyi haberi çok önceden Kutsal Yazılarda peygamberleri aracılığıyla bildirdi. 3 Bu haber Kendi oğlu* hakkındadır; o Davut’un soyundan geldi.+ 4 Fakat Tanrı onu kutsal ruhunun* gücüyle diriltti+ ve oğlu olduğunu+ açıkça gösterdi. Bu kişi Efendimiz İsa Mesih’tir. 5 Onun aracılığıyla Tanrı’nın lütfunu* gördük. Mesih* bana bir elçilik görevi verdi,+ beni tüm milletlerden insanları ona iman edip itaat etmeye+ ve adını yüceltmeye çağırmam için seçti. 6 Siz de o milletler arasından İsa Mesih’e ait olmak üzere çağrıldınız. 7 Bu mektubu Tanrı’nın sevdiği ve kutsal* olmaya çağırdığı Roma’daki siz kardeşlerime yazıyorum.
Babamız Tanrı’nın ve Efendimiz İsa Mesih’in lütfu ve barışı üzerinizden eksik olmasın.
8 Öncelikle, sizin için İsa Mesih aracılığıyla Tanrıma şükrediyorum, çünkü bütün dünya imanınızdan söz ediyor. 9 Oğlu hakkındaki iyi haberi duyurarak canla başla kutsal hizmet sunduğum Tanrı tanığımdır ki, dualarımda durmadan sizi anıyorum.+ 10 Mümkünse Tanrı’nın izniyle artık yanınıza gelebilmek için dua ediyorum. 11 Çünkü sizi görmeyi çok istiyorum. Geldiğimde ruhi hediyeler vererek sizi güçlendirmeyi arzu ediyorum. 12 Dilerim sahip olduğumuz imanla karşılıklı olarak birbirimizi teşvik ederiz.+
13 Kardeşler bilmenizi isterim ki, yanınıza gelmeye birçok kez niyetlendim, ancak hep engeller çıktı. Diğer milletler arasında olduğu gibi orada da hizmetimin meyvesini almak istiyorum. 14 Hem Yunanlılara hem diğer milletlere, hem bilge olanlara hem de olmayanlara karşı sorumluluğum var. 15 Dolayısıyla, Roma’da bulunan sizlere de iyi haberi anlatmayı çok istiyorum.+ 16 İyi haberden utanmıyorum.+ Aslında Tanrı iman eden herkese,+ başta Yahudiler+ olmak üzere Yunanlılara da+ bu şekilde kurtuluş sağlayarak gücünü gösteriyor. 17 İman edenler Tanrı’nın doğruluğunu* iyi haber yoluyla açıkça görüyor ve imanları güçleniyor.+ Tıpkı Kutsal Yazıların dediği gibi: “Doğru kişi imanı sayesinde yaşayacak.”+
18 Fakat kötülük yaparak hakikatin görülmesini engelleyenler var.+ Tanrı Kendisini hiçe sayan bu insanların tüm kötülüğüne karşı öfkesini+ gökten gösteriyor. 19 Çünkü Tanrı hakkında bilinebilecek şeyler gözlerinin önünde, Tanrı bunları açıkça gösteriyor.+ 20 O’nun görünmez nitelikleri, dünyanın yaratılışından bu yana açıkça ortada; çünkü yarattığı şeylere bakınca bunları anlayabiliriz.+ Eserleri gücünün sonsuzluğunu gösteriyor+ ve O’nun Tanrı olduğunu kanıtlıyor.+ Bunu göz ardı edenlerin mazereti yoktur. 21 Bu kişiler Tanrı’yı tanıdıkları halde O’nu hak ettiği şekilde yüceltmediler ve O’na şükretmediler. Tersine boş düşüncelere kapıldılar, yürekleri anlayış yoksunluğundan karardı.+ 22 Akıllı geçinirken akılsız oldular. 23 Ölümsüz Tanrı’yı yüceltmek yerine, ölümlü insan, kuş, dört ayaklı hayvan ve sürüngen şeklindeki putları yücelttiler.+
24 Dolayısıyla Tanrı, yüreklerindeki arzulara göre yaşayıp kendi bedenlerini rezil etsinler diye onları pisliğe* terk etti. 25 Onlar yalanı Tanrı’yla ilgili hakikate tercih ettiler; Yaratanı değil, O’nun yarattıklarını kutsal gördüler ve onlara tapındılar. Oysa sadece Yaratan sonsuza dek yüceltilmeyi hak eder. Amin. 26 Bu yüzden Tanrı onları utanç verici cinsel tutkularına+ terk etti. Kadınlar, kendileri için doğal olan ilişkiyi bırakıp doğaya aykırı olana yöneldiler.+ 27 Aynı şekilde erkekler de kadınlarla olan doğal ilişkiyi bırakarak birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular+ ve utanç verici davranışlarda bulundular. Fakat onlar suçlarının hak ettiği cezayı tam olarak alırlar.+
28 Tanrı’yı gerçekten tanımaya önem vermediklerinden, Tanrı da onları uygunsuz düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti.+ 29 Onlar her türlü haksızlığa,+ kötülüğe, açgözlülüğe+ ve günaha batmışlardır; hayatları kıskançlık,+ cinayet,+ çekişme ve hileyle doludur;+ kötü niyetli,+ dedikoducu, 30 iftiracı,+ Tanrı’dan nefret eden, küstah, kibirli, övünmeyi seven, düzenbaz, anne babaya itaatsiz,+ 31 anlayışsız,+ sözünde durmayan, insan sevgisinden yoksun ve merhametsiz kişilerdir. 32 Onlar bu şeyleri alışkanlık edinenlerin adil Tanrı’nın gözünde ölümü hak ettiğini+ iyi bildikleri halde, hem bunları yapmaya devam ederler hem de bunları alışkanlık edinenleri onaylarlar.
2 Başkasını yargılıyorsan, kim olursan ol+ haklı çıkmazsın. Aynı şeyleri sen de yaptığından, başkasını yargıladığın konuda kendine de hüküm vermiş olursun.+ 2 Biliyoruz ki, Tanrı böyle kötü şeyleri alışkanlık edinenleri yargıladığında gerçeklere dayanan bir hüküm verir.
3 Bu tür şeyleri yapanları yargılayan ama aynısını yapan sen, Tanrı’nın hükmünden kurtulacağını mı sanıyorsun? 4 Ya da Tanrı’nın büyük iyiliğini,+ hoşgörüsünü*+ ve sabrını+ hor mu görüyorsun? Tanrı’nın, iyiliğiyle seni tövbeye* yöneltmeye çalıştığının farkında değil misin?+ 5 İnatçı tutumunu sürdürdüğün ve tövbe etmediğin için O’nu öfkelendiriyorsun. Tanrı adaletle hüküm vereceği gün geldiğinde öfkesini açığa vuracak+ 6 ve herkese yaptıklarına göre karşılık verecek.+ 7 Yücelik, onur ve çürümezlik kazanmak için çaba harcayanlara sonsuz yaşam verecek,+ çünkü onlar iyi işler yapmayı tahammülle sürdürüyor. 8 Fakat kavgacı olanlar ve hakikat sözüne itaatsizlik edenler O’nun gazabı ve öfkesiyle karşılaşacak.+ 9 O zaman, kötülük yapan herkes, başta Yahudi olmak üzere Yunanlı da sıkıntı ve keder yaşayacak. 10 Fakat iyi işler yapan herkes, başta Yahudi olmak üzere+ Yunanlı da+ yücelik, onur ve barış elde edecek. 11 Çünkü Tanrı insan ayırmaz.+
12 Kanun’u* bilmeyerek günah işleyenlerin hepsi Kanun’u bilmeden ölecek;+ Kanun’u bilerek günah işleyenlerse Kanun’a göre yargılanacak.+ 13 Çünkü Kanun’u dinlemek Tanrı’nın önünde doğru olmak için yeterli değildir; sadece Kanun’a uyanlar doğru sayılacak.+ 14 Diğer milletlerden insanlar Kanun’u bilmedikleri+ halde ona uygun davrandıklarında kendi içlerinde bir kanun olduğu görülür. 15 Vicdanları bir tanık olarak görev yapar ve kendi düşünceleri onları suçlar ya da haklı çıkarır, bu şekilde Kanun’un özünün yüreklerinde yazılı olduğunu gösterirler. 16 Bildirdiğim iyi habere göre, insanların gizli tuttuğu her şeyi Tanrı’nın Mesih İsa aracılığıyla yargılayacağı gün bunlar görülecek.+
17 Sen ismen bir Yahudisin,+ değil mi? Kanun’a güveniyor ve Tanrı’yla gurur duyuyorsun. 18 Kanun konusunda eğitilmiş biri olarak O’nun isteğini biliyor ve nelerin daha önemli olduğunu ayırt edebiliyorsun.+ 19 Kendini körlere rehber, karanlıktakilere ışık olarak görüyorsun, 20 Kanun’daki temel bilgi ve hakikatleri anladığın için akılsızlara öğüt verebileceğine ve çocuk gibi davrananları eğitebileceğine inanıyorsun. 21 Peki başkasına öğrettiklerini neden kendin uygulamıyorsun?+ “Çalma!”+ emrini duyururken neden kendin çalıyorsun? 22 “Zina yapma!”+ derken neden kendin zina yapıyorsun? Putlardan tiksindiğini söylerken neden tapınakları soyuyorsun? 23 Madem Kanun’la gurur duyuyorsun, neden onu çiğneyerek Tanrı’nın adına leke sürüyorsun? 24 Gerçekten de yazıldığı gibi, “Sizin yüzünüzden milletler arasında Tanrı’nın ismine küfrediliyor.”*+
25 Aslında sünnet+ ancak Kanun’a uyarsan yararlıdır,+ fakat Kanun’u çiğnersen senin sünnetin sünnetsizliğe döner. 26 O halde, sünnetsiz biri+ Kanun’un taleplerine uyarak doğru olanı yapıyorsa, sünnetsiz olduğu halde sünnetli sayılmaz mı?+ 27 Sen Kanun’a sahip ve sünnetli olduğun halde ona uymuyorsun. Bu durumda, bedensel açıdan sünnetsiz biri Kanun’a uyduğunda seni suçlu çıkarır. 28 Çünkü gerçek Yahudi dıştan Yahudi olan değildir,+ gerçek sünnet de dıştan, bedene yapılan sünnet değildir.+ 29 Fakat içten Yahudi olan Yahudidir+ ve onun sünneti yazılı kanunla değil kutsal ruhla,+ yüreğe yapılan sünnettir.+ Bu kişiye övgü insanlardan değil Tanrı’dan gelir.+
3 O halde, Yahudi olmanın ya da sünnetin yararı nedir? 2 Her yönden çoktur. Öncelikle Tanrı’nın kutsal sözleri Yahudilere emanet edilmiştir.+ 3 Fakat içlerinden bazıları iman etmedi. Bu durumda onların imansızlığı Tanrı’nın güvenilmez olduğunu mu gösteriyor? 4 Asla! Her insan yalancı çıksa da,+ Tanrı’nın doğru söylediği anlaşılacak.+ O’nun hakkında şöyle yazılmıştır: “Söylediklerinde haklı çıkacaksın ve davanı kazanacaksın.”+ 5 Diyorlar ki, kötü işlerimiz sayesinde Tanrı’nın doğruluğu daha net görülüyor. Peki o zaman Tanrı büyük öfkesini gösterdiğinde adaletsizlik yapmış olmaz mı? (Bazıları böyle düşünüyor.) 6 Asla! Tanrı adaletsiz olsaydı dünyayı nasıl yargılardı?+
7 Ya da biri şöyle düşünebilir: “Eğer ben yalan söylediğimde Tanrı’nın doğru söylediği daha net görülüyorsa ve sonuçta O yüceliyorsa, neden benim günahkâr olduğuma hükmediyor?” 8 Ayrıca neden biz de “Kötülük yapalım ki iyilik olsun” demeyelim? Bazıları bizi kötüleyerek böyle dediğimizi iddia ediyor. Bunu söyleyenlere verilecek hüküm adalete uygundur.+
9 Öyleyse ne diyelim? Biz Yahudiler daha mı iyi durumdayız? Kesinlikle değil! Daha önce herkesin, Yunanlılar gibi Yahudilerin de günahkâr olduğunu söyledik.+ 10 Tıpkı yazıldığı gibi: “Doğru* insan yok, bir kişi bile yok;+ 11 anlayışı olan kimse yok, Tanrı’yı arayan kimse yok. 12 Tüm insanlar yoldan sapmış, hepsi birden işe yaramaz olmuşlar, iyilik yapan kimse yok, bir kişi bile kalmamış.”+ 13 “Onların ağzı açık mezar gibidir, dilleriyle aldatıyorlar.”+ “Dudaklarında yılan zehri var.”+ 14 “Ağızları lanetle ve acı sözlerle dolu.”+ 15 “Kan dökmeye koşa koşa giderler.”+ 16 “İzledikleri yollarda yıkım ve perişanlık var, 17 barış yolunu bilmezler.”+ 18 “Tanrı korkusu nedir bilmezler.”+
19 Bildiğimiz gibi, Kanun’un tüm söyledikleri ona uymakla yükümlü olanlar içindir, bu nedenle hiçbiri masum olduğunu iddia edemez. Tüm dünya Tanrı’nın önünde suçludur ve cezayı hak eder.+ 20 Dolayısıyla Tanrı hiç kimseyi Kanun’un emrettiği işleri yaptığı için doğru saymaz.*+ Kanun sadece günahkâr olduğumuzu daha iyi anlamamızı sağlar.+
21 Fakat Tanrı’nın istediği doğruluk şimdi Kanun’dan bağımsız olarak açıklandı;+ Kanun’da ve peygamberlerin yazılarında bu önceden bildirilmişti.+ 22 Evet, İsa Mesih’e iman eden herkes Tanrı’nın gözünde doğru biri olabilir, insanlar arasında hiçbir ayrım yoktur.+ 23 Çünkü hepsi günahkâr* oldu ve hiç kimse Tanrı’nın yüce niteliklerini yansıtamadı.+ 24 Tanrı lütufkâr olduğu için onları Mesih İsa’nın ödediği fidyeyle*+ günahtan kurtararak doğru sayar. Bu karşılıksız bir armağandır.+ 25 Tanrı İsa’yı kurban olarak verdi ki,+ fidyeye* iman eden insanları Kendisiyle barıştırsın.*+ Bu şekilde, geçmişte insanlara sabredip işledikleri günahları bağışlarken Kendi doğruluk standartlarına uygun davrandığını gösterdi. 26 Şimdi de İsa’ya iman edenleri+ doğru sayarak Kendi doğruluk standartlarına+ uygun davrandığını gösteriyor.
27 Öyleyse övünecek bir şey var mı? Hayır yok. Hangi kanun övünmemize engel oluyor? İşlerin önemli olduğunu söyleyen kanun mu?+ Hayır, imanın şart olduğunu söyleyen kanun. 28 Biliyoruz ki, insan Kanun’un emrettiği işleri yaparak değil, imanı sayesinde doğru sayılır.+ 29 Hem Tanrı yalnızca Yahudilerin Tanrısı mı?+ Diğer milletlerden insanların da Tanrısı değil mi?+ Evet, diğer milletlerden insanların da Tanrısı.+ 30 Tanrı tek olduğuna göre,+ sünnetlileri de sünnetsizleri de imanları sayesinde doğru sayacaktır.+ 31 O halde, biz imanımızla Kanun’u boşa mı çıkarıyoruz? Asla! Tam tersi, Kanun’u destekliyoruz.+
4 Peki atamız İbrahim için ne diyebiliriz? 2 O yaptığı işler sayesinde doğru sayılsaydı,* insanların önünde övünmek için bir nedeni olurdu, ama Tanrı’nın önünde değil. 3 Ayet şöyle diyor: “İbrahim Yehova’ya* iman etti, bu nedenle doğru biri sayıldı.”+ 4 Düşünün, çalışana işinin karşılığında verilen ücret, lütuf değil ona ödenmesi gereken bir borçtur. 5 Öte yandan, işlerine güvenmek yerine Tanrı’ya iman eden biri, günahkâr olsa da imanı nedeniyle Tanrı tarafından doğru sayılır.+ 6 Davut da işlerine bakılmaksızın doğru sayılan kişinin mutluluğundan şöyle söz eder: 7 “Suçları affedilmiş ve günahları örtülmüş* olanlara ne mutlu! 8 Yehova tarafından günahı hesaba katılmayacak kişiye ne mutlu!”+
9 Peki bu mutluluğu sadece sünnetliler mi tadar, yoksa sünnetsizler de tadabilir mi?+ Daha önce dediğimiz gibi, “İbrahim imanı nedeniyle doğru biri sayıldı.”+ 10 Tanrı İbrahim’i hangi durumda doğru saydı, sünnetliyken mi yoksa sünnetsizken mi? Sünnetsizken. 11 Evet, Tanrı İbrahim’i henüz sünnetsizken imanı sayesinde doğru saydı ve bunun güvencesi* olarak ona sonradan bir işaret, yani sünneti verdi.+ Böylece İbrahim, sünnetli olmadıkları halde iman eden herkese baba olabilecekti,+ o zaman onlar da doğru kişiler sayılabilecekti. 12 Tabii o sünnetli bir soyun babası oldu.+ Ama sadece onların değil, kendisinin sünnetsizken sahip olduğu imanı örnek alanların da babası oldu.
13 Tanrı İbrahim’e ve soyuna dünyayı* miras vermeyi vaat etti.+ Ama bu vaat Kanun’a uymanın sonucu olarak değil, İbrahim imanı nedeniyle doğru sayıldığı için verildi.+ 14 Eğer bu vaadi Kanun’a uydukları için alsalardı imanın bir yararı olmazdı, vaat de anlamsız olurdu. 15 Aslında Kanun Tanrı’nın öfkesine yol açar,+ fakat kanun yoksa suç da olmaz.+
16 İşte bu nedenle, vaade iman sayesinde erişilir, çünkü bu Tanrı’nın lütfudur.+ İbrahim’in tüm soyu,+ yani sadece Kanun’a bağlı olanlar değil, onunki gibi bir imana sahip olan herkes vaadi alabilir. Gerçekten de o hepimizin babasıdır.+ 17 (Tıpkı Kutsal Yazıların dediği gibi: “Seni pek çok milletin babası olarak seçtim.”)+ İbrahim’in iman ettiği, ölüye hayat veren ve henüz var olmayan şeylerden varmış gibi bahseden* Tanrı’nın gözünde bu böyledir. 18 Çocuk sahibi olması imkânsız görünse de, İbrahim “Senin soyun da böyle olacak”+ vaadine güvendi. Bu ümide dayanarak pek çok milletin babası olacağına iman etti. 19 İmanı zayıf olmasa da, hem kendi bedeninin (çünkü yaklaşık 100 yaşındaydı)+ hem de Sara’nın rahminin neredeyse ölü durumda olduğunun farkındaydı.+ 20 Ama hiçbir şüphe duymadan Tanrı’nın vaadine iman etti. İmanıyla güç buldu ve Tanrı’yı yüceltti. 21 O’nun vaadini yerine getirecek güçte olduğuna da tüm yüreğiyle güvendi.+ 22 İbrahim “bu nedenle doğru biri sayıldı.”+
23 Ancak bu “sayıldı” sözü yalnızca onun için yazılmadı,+ 24 bizler için de yazıldı. Efendimiz İsa’yı ölüyken diriltene iman ettiğimiz için biz de doğru kişiler sayılacağız.+ 25 Tanrı İsa’yı bizim günahlarımız için ölüme teslim etti+ ve bizim doğru sayılmamız için diriltti.+
5 O halde, şimdi imanımız sonucunda doğru sayıldığımıza* göre,+ Efendimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı’yla barış içinde olalım.+ 2 Evet, İsa’ya imanımız sayesinde Tanrı’ya yaklaşabiliyor ve O’nun lütfundan yararlanabiliyoruz.+ Öyleyse sevinç duyalım, çünkü Tanrı tarafından yüceltilme ümidine sahibiz. 3 Ayrıca sıkıntılar içindeyken de sevinç duyalım.+ Çünkü bildiğimiz gibi, sıkıntı tahammül oluşturur,+ 4 tahammül Tanrı’nın onayını kazandırır,+ Tanrı’nın onayı da bize ümit verir+ 5 ve bu ümit hayal kırıklığına uğratmaz.+ Çünkü Tanrı bize verdiği kutsal ruhu* aracılığıyla yüreklerimizi sevgisiyle doldurmuştur.+
6 Belirlenmiş vakitte Mesih günahkârlar için öldü. Bunu biz çaresiz durumdayken yaptı.+ 7 Doğru* bir insan uğruna canını verecek biri kolay kolay çıkmaz; ama belki iyi bir insan uğruna ölümü göze alacak biri çıkabilir. 8 Fakat Tanrı bize olan sevgisini şöyle gösteriyor: Biz henüz günahkârken Mesih bizim için öldü.+ 9 Öyleyse, şimdi onun kanı sayesinde+ doğru sayıldığımıza göre, Tanrı’nın öfkesinden korunacağımız+ çok daha kesindir. 10 Bizler Tanrı’ya düşman durumdayken oğlunun ölümü sayesinde O’nunla barıştık.+ Şimdi O’nunla aramızda barış olduğuna ve oğlu da hayatta olduğuna göre, kurtulacağımız çok daha kesindir. 11 Tanrı’nın Efendimiz İsa Mesih aracılığıyla yaptıkları bize sevinç veriyor, çünkü onun sayesinde artık Tanrı’yla barış içindeyiz.+
12 Günah tek bir insan aracılığıyla dünyaya girdi ve günah ölüm getirdi.+ Böylece ölüm tüm insanlara geçti, çünkü hepsi günahkâr* oldu.+ 13 Musa Kanunu’ndan önce de dünyada günah vardı, ancak bir kanun olmadığı için kimse günahla suçlanamazdı.+ 14 Yine de Âdem’den Musa’ya kadar herkesin üzerinde ölüm kral olarak hüküm sürdü; Âdem’inki gibi bir günah işlemedikleri halde böyle oldu. Âdem daha sonra gelecek olan kişiye bazı yönlerden benziyordu.+
15 Fakat Tanrı’nın armağanı ile Âdem’in günahının sonuçları birbirinden çok farklıdır. Çünkü bir tek insanın suçu yüzünden çok kişi öldü. Oysa yine tek bir insanın, İsa Mesih’in lütfu aracılığıyla+ çok kişi Tanrı’nın lütfundan ve karşılıksız armağanından bol bol yararlanıyor.+ 16 Tanrı’nın armağanı ile o tek insanın günahının sonuçları+ şu açıdan da çok farklıdır: Tek bir günahın ardından verilen hükümle+ tüm insanlar suçlu sayıldı, ancak birçok günahın ardından gelen armağanla çok kişi doğru sayıldı.+ 17 Ölüm o tek insanın günahı aracılığıyla+ kral olarak hüküm sürdüyse, bizim de tek kişi, yani İsa Mesih aracılığıyla+ yaşam kazanacağımız ve krallar olarak hüküm süreceğimiz+ çok daha kesindir. Çünkü Tanrı’nın lütfundan yararlanıyoruz ve O’nun cömert armağanı sayesinde doğru sayılıyoruz.+
18 Dolayısıyla, tek bir günah yüzünden nasıl her tür insan suçlu sayıldıysa,+ yine tek bir doğru davranış sayesinde her tür insan+ doğru sayılıyor ve yaşam kazanıyor.+ 19 Tek bir insanın itaatsizliği nasıl birçok kişiyi günahkâr duruma düşürdüyse,+ tek bir kişinin itaati de birçoklarını doğru duruma getirecek.+ 20 Kanun insanların ne kadar günahkâr olduğunu göstermek için verildi.+ Fakat günahın çokluğu görüldükçe Tanrı’nın lütfu daha da çok görüldü. 21 Nasıl ki günah ve onun sonucu olan ölüm birlikte kral olarak hüküm sürdüyse,+ şimdi de doğruluk yoluyla Tanrı’nın lütfu kral olarak hüküm sürüyor. Bu da Efendimiz İsa Mesih sayesinde sonsuz yaşamla sonuçlanacak.+
6 Peki bundan ne anlamalıyız? Tanrı’nın lütfu daha çok görülsün diye günah işlemeye devam mı edelim? 2 Kesinlikle hayır! Günah açısından öldüğümüze göre,+ nasıl günah içinde yaşamaya devam ederiz?+ 3 Vaftiz edilerek Mesih İsa’yla birlik içinde olan bizlerin,+ onun ölümüne ortak olmak için de vaftiz edildiğini bilmiyor musunuz?+ 4 Evet, onun ölümüne ortak olmak için de vaftiz edildik ve onunla birlikte gömüldük.+ Ve Mesih nasıl Tanrı’nın muhteşem gücüyle diriltildiyse biz de yeni bir yaşama başladık.+ 5 Mesih’inkine benzer bir ölümle+ onunla bir olduysak, benzer bir dirilmeyle de onunla bir olacağımız kesindir.+ 6 Günahın bedenimiz üzerindeki gücü ortadan kalksın diye+ eski kişiliğimizin Mesih’le birlikte direğe* gerildiğini biliyoruz.+ Öyleyse artık günahın kölesi olmamalıyız.+ 7 Ölen kişi günahından beraat etmiştir.*
8 Mesih’le birlikte öldüysek, onunla birlikte yaşayacağımıza da iman ediyoruz. 9 Biliyoruz ki, diriltilmiş olan Mesih+ artık ölmeyecek;+ ölüm onun üzerinde hâkimiyet kuramaz. 10 O, günahı ortadan kaldırmak için bir kez öldü,+ şimdiki hayatını ise Tanrı’nın isteğini yerine getirmek için yaşıyor. 11 Unutmayın ki siz de günah açısından ölüsünüz, fakat Mesih İsa’nın takipçileri olarak Tanrı’nın isteğini yerine getirmek için yaşıyorsunuz.+
12 O halde, günahın yaşamınız üzerinde kral olarak hüküm sürmesine izin vermeyin+ ve ölümlü bedenlerinizin arzularına boyun eğmeyin. 13 Bedenlerinizi kötülüğe araç olarak günahın emrine sunmayın, bunun yerine iyiliğe* araç olarak Tanrı’nın emrine sunun.+ Ölümden yaşama dönmüş kişiler olarak kendinizi Tanrı’nın ellerine bırakın. 14 Günah sizin efendiniz olmamalı, çünkü siz Kanun’a uymakla yükümlü değilsiniz,+ Tanrı’nın lütfundan yararlanıyorsunuz.+
15 Bundan çıkan sonuç nedir? Tanrı’nın lütfundan yararlanıyoruz ve Kanun’a uymakla yükümlü değiliz diye günah mı işleyelim?+ Kesinlikle hayır! 16 Birine itaat etmeyi seçip emri altına girerseniz onun kölesi olursunuz, bunu bilmiyor musunuz?+ Aynı şekilde, ya ölüme götüren günahın+ ya da doğruluğa götüren itaatin kölesi olursunuz. 17 Şükürler olsun ki, bir zamanlar günaha köle olsanız da artık Tanrı’nın verdiği öğretime yürekten itaat ediyorsunuz. 18 Evet, günahın esaretinden kurtulup+ doğruluğun köleleri oldunuz.+ 19 Kusurlu olduğunuz için her insanın anlayacağı ifadeler kullanıyorum. Bir zamanlar bedenlerinizi pisliğin* ve kötülüğün kölesi yapmıştınız, şimdi ise doğruluğun ve kutsallığın kölesi olun.+ 20 Çünkü günahın köleleriyken doğru olanı yapmakla yükümlü değildiniz.
21 Peki günaha köleliğinizin sonucu ne oldu? Şimdi utanç duyduğunuz davranışlar. Bunlar ölüme götürür.+ 22 Oysa şimdi günahın esaretinden kurtulup Tanrı’nın köleleri olduğunuzdan, kutsal davranışlarda bulunuyorsunuz+ ve bunlar sonsuz yaşama götürür.+ 23 Günahın efendi olarak verdiği ücret ölümdür,+ Tanrı’nın verdiği armağan ise Efendimiz Mesih İsa aracılığıyla+ sonsuz yaşamdır.+
7 Kardeşler siz de kabul edersiniz ki (Kanun’u bilenlere söylüyorum), Kanun bir efendi gibi, ancak yaşadığı sürece insan üzerinde güce sahiptir. 2 Örneğin Tanrı’nın kanununa göre, evli bir kadın kocası yaşadığı sürece ona bağlıdır. Fakat kocası ölürse, onun kanunundan özgür kalır.+ 3 Kadın eğer kocası yaşarken başka bir erkeğin eşi olursa zina yapmış olur.+ Fakat kocası ölürse, artık onun kanunundan özgürdür, dolayısıyla başka bir erkeğin eşi olursa bu zina değildir.+
4 Kardeşlerim, biz de Mesih’in bedenini kurban etmesi sayesinde Kanun’dan özgür kaldık.*+ Böylece başka birine, ölüyken diriltilen kişiye ait olabildik+ ve artık Tanrı’yı yücelten meyveler oluşturabiliriz.+ 5 Biz günahkâr bedenimizin arzularına göre yaşarken, Kanun bu arzuların bize günah işlettiğini ve günahın da ölüme götürdüğünü gösterdi.+ 6 Fakat şimdi bizi kısıtlayan Kanun’dan özgür kaldık.+ Böylece Tanrı’ya eskisi gibi yazılı kanuna uyarak değil,+ yeni bir yolla, yani kutsal ruhun+ rehberliğiyle hizmet edebiliriz.
7 Öyleyse Kanun’un kusurlu* olduğunu mu söylüyoruz? Asla! Aslında Kanun olmasaydı günahın ne olduğunu bilmeyecektim.+ Örneğin, Kanun “Açgözlülük etmeyeceksin”+ demeseydi, ben açgözlülüğün ne olduğunu bilmezdim. 8 Fakat günah, bu emir sayesinde bende her tür açgözlü arzuyu ortaya çıkardı; çünkü Kanun yokken günah ölüydü.+ 9 Aslında bir zamanlar Kanun yokken ben yaşıyordum. Fakat Kanun gelince günah hayat buldu, ben ise öldüm.+ 10 Beni hayata götürmesi için verilen Kanun+ ölüme götürdü. 11 Çünkü günah Kanun sayesinde beni ayarttı ve Kanun yoluyla öldürdü. 12 Sonuç olarak, Kanun kutsaldır, emirleri de kutsaldır, doğrudur ve iyidir.+
13 Peki iyi olan Kanun beni ölüme mi götürüyor? Kesinlikle hayır! Bunu günah yapıyor. Kanun ise günahın beni ölüme götürdüğünü açıkça gösterdi.+ Böylece günahın aslında ne kadar korkunç bir şey olduğunu ortaya çıkardı.+ 14 Bildiğimiz gibi Kanun Tanrı’dan geldi, ben ise etten kemikten bir insanım ve günaha* köle olarak satılmışım.+ 15 Kendi yaptıklarımı ben de anlayamıyorum. İstediğim şeyleri değil, nefret ettiğim şeyleri yapıyorum. 16 Bu yaptıklarımı aslında yapmak istemiyorsam, Kanun’un iyi olduğunu kabul ediyorum demektir. 17 Öyleyse bunları yapan aslında ben değilim, içimdeki günahtır.+ 18 Çünkü içimde, yani günahkâr bedenimde iyi bir şeyin olmadığını biliyorum. İyi olanı yapmak istesem de bunu başaramıyorum.+ 19 İstediğim iyi şeyleri değil, istemediğim kötü şeyleri yapıyorum. 20 Eğer istemediğim şeyleri yapıyorsam, aslında bunları ben değil içimdeki günah yapıyor.
21 Öyleyse, ben kendimle ilgili şu gerçeği* görüyorum: Doğruyu yapmak istediğim zaman, kötülük yanı başımda bekliyor.+ 22 İçimdeki insan+ Tanrı’nın kanununu gerçekten seviyor. 23 Fakat bedenimde başka bir kanun* görüyorum, bu günah kanunu zihnimi yöneten kanunla savaşıyor+ ve beni kendine tutsak ediyor.+ 24 Ne zavallı insanım! Beni ölüme* götüren bu bedenden kim kurtaracak? 25 Efendimiz İsa Mesih aracılığıyla beni Tanrı kurtaracak. O’na şükürler olsun! Öyleyse ben zihnimle Tanrı’nın kanununa, fakat bedenimle günah kanununa köleyim.+
8 Dolayısıyla, Mesih İsa’yla birlik içinde olanlar suçlu sayılmayacak. 2 Çünkü Mesih İsa’nın takipçilerini yaşama döndüren ruhun kanunu* sizi günah ve ölüm kanunundan özgür kılmıştır.+ 3 İnsan zayıf+ ve günahkâr olduğu için Kanun bunu başaramadı.+ Bu nedenle Tanrı, günahı ortadan kaldırmak amacıyla Kendi oğlunu günahkâr insanlarınkine benzer+ bir bedenle gönderdi.+ Böylece günahı bedende mahkûm etti. 4 Bu sayede, günahkâr bedenin isteklerine değil kutsal ruha itaat eden+ bizler Kanun’daki doğruluk standartlarını karşılayabiliriz.+ 5 Beden arzularına göre yaşayanların zihni bedenin istekleriyle meşguldür,+ ruhun rehberliğine göre yaşayanların zihni ise ruhun istekleriyle meşguldür.+ 6 Zihni bedenin istekleriyle meşgul etmek ölüm getirir,+ zihni ruhun istekleriyle meşgul etmek ise yaşam ve barış getirir.+ 7 Zihnini günahkâr bedenin istekleriyle meşgul edenler Tanrı’nın düşmanı olur.+ Çünkü günahkâr beden Tanrı’nın kanununa boyun eğmez, aslında eğemez. 8 Dolayısıyla bedenin isteklerine göre yaşayanlar Tanrı’yı memnun edemez.
9 Öte yandan gerçekten Tanrı’nın ruhuna sahipseniz,+ bedenin değil ruhun isteklerine göre yaşarsınız. Mesih’in düşünce tarzına* sahip olmayan kişi ona ait değildir. 10 Fakat Mesih’le birlik içindeyseniz,+ bedeniniz günah nedeniyle ölü olsa da doğru sayıldığınız için ruh size hayat verir. 11 İsa’yı ölüyken dirilten+ Tanrı’nın ruhuna sahipseniz, O sizdeki ruhu aracılığıyla ölümlü bedenlerinizi yaşatacaktır.+
12 Öyleyse kardeşler, bir yükümlülüğümüz olduğu doğrudur, ama bu bedenin isteklerine uyma yükümlülüğü değildir.+ 13 Bedenin isteklerine göre yaşarsanız kesinlikle öleceksiniz.+ Fakat kutsal ruhun yardımıyla günahkâr davranışları tamamen bırakırsanız* yaşayacaksınız.+ 14 Hayatlarında Tanrı’nın ruhunu rehber alanlar gerçekten O’nun evlatlarıdır.*+ 15 Tanrı’nın ruhu insanı köle edip korku uyandırmaz, aksine Tanrı ruhuyla bizi evlat edinir ve biz bu ruh aracılığıyla O’na “Abba,* Baba!” diye sesleniriz.+ 16 Tanrı’nın ruhu+ O’nun çocukları olduğumuza bizimle* birlikte tanıklık eder.+ 17 Tanrı’nın çocukları olduğumuza göre, O’ndan miras alacak kişileriz,+ Mesih’le de ortak mirasçılarız. Fakat Mesih’le birlikte yüceltilebilmek için+ önce onun gibi acı çekmeliyiz.+
18 Ödülümüzün apaçık görülecek ihtişamıyla karşılaştırıldığında şimdiki acılarımızın bir hiç olduğunu düşünüyorum.+ 19 Tüm yaratılanlar Tanrı’nın çocuklarının görkemli şekilde görüneceği zamanı büyük bir özlemle bekliyor.+ 20 Çünkü onlar kendi istekleri dışında boş bir çabaya mahkûm edildi.+ Ancak Tanrı bunu yaparken şöyle bir ümit de verdi: 21 Yaratılanlar çürümeye mahkûm olmaktan kurtarılacak+ ve Tanrı’nın çocuklarına ait muhteşem özgürlüğe kavuşacak. 22 Tüm yaratılanların şimdiye dek hep birlikte feryat ettiğini ve acı çektiğini biliyoruz. 23 Yalnızca onlar değil, biz de feryat ediyoruz. Mirasımızın teminatı* olan kutsal ruha sahipsek de, fidye sayesinde bu bedenlerden özgür kalacağımız+ ve tam anlamıyla Tanrı’nın çocukları olacağımız zamanı özlemle bekliyoruz.+ 24 Tanrı bizi kurtardığında bu ümide sahip olduk. İnsan gördüğü şeyi ümit eder mi? Görülen bir şey artık ümit edilmez. 25 Ama görmediğimiz bir şeyi+ ümit ediyorsak,+ tahammül ederek+ onu özlemle beklemeye devam ederiz.
26 Ayrıca, kutsal ruh zayıf olduğumuz zamanlarda bize yardım eder.+ Bazen dua etmemiz gerektiğini bilsek de, ne için dua etmemiz gerektiğini bilmeyiz. İçimizdeki feryatları sözcüklere dökemediğimizde kutsal ruh bizim adımıza yalvarır. 27 Yürekleri inceleyen Tanrı,+ ruhun ne demek istediğini bilir, çünkü ruh Tanrı’nın isteğiyle uyumlu olarak kutsal kişiler* için yalvarır.
28 Biliyoruz ki Tanrı tüm işlerini O’nu sevenlerin iyiliği için düzen içinde yürütür. Onlar, amacını gerçekleştirmek için çağırdığı kişilerdir.+ 29 Tanrı onları daha en başta düşündü ve tıpkı oğlu gibi olmalarını+ önceden kararlaştırdı; böylece oğlu birçok kardeşinin+ arasında ilk olacaktı.+ 30 Sonra, önceden kararlaştırdığı+ bu kişileri çağırdı.+ Çağırdıklarını aynı zamanda doğru kişiler saydı.+ Son olarak da, doğru saydığı kişileri yüceltti.+
31 Tüm bunlardan sonra ne diyelim? Eğer Tanrı bizimleyse, karşımızda kim durabilir?+ 32 Tanrı, oğlunu bile hiç sakınmadan hepimiz için ölüme teslim etti.+ Öyleyse diğer her şeyi de seve seve vermez mi? 33 Tanrı’nın seçtiklerini kim suçlayabilir?+ Onları doğru sayan Tanrı’dır.+ 34 Onları kim mahkûm edebilir? Hiç kimse! Çünkü ölen ve diriltilen Mesih İsa şimdi Tanrı’nın sağındadır+ ve bizim için yalvarıyor.+
35 Mesih’in sevgisinden bizi ne yoksun bırakabilir?+ Sıkıntı, keder ya da zulüm mü? Aç veya çıplak kalmak mı? Tehlike veya kılıç mı?+ 36 Tıpkı yazıldığı gibi: “Senin uğruna her gün ölümle yüz yüzeyiz, kesimlik koyunlar gibi görülüyoruz.”+ 37 Fakat bizi sevenin yardımıyla tüm bu durumlardan tam bir zaferle çıkıyoruz.+ 38 Şuna eminim ki, hiçbir şey bizi Tanrı’nın sevgisinden yoksun bırakamaz. Ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecekteki şeyler, ne bir güç,+ 39 ne yükseklik, ne derinlik, ne de başka bir varlık. Kesinlikle hiçbir şey bizi Efendimiz Mesih İsa aracılığıyla görülen Tanrı’nın sevgisinden yoksun bırakamaz.
9 Mesih’in bir takipçisi olarak gerçeği söylüyorum, yalan söylemiyorum. Kutsal ruhla uyum içinde çalışan vicdanım şuna tanıklık ediyor: 2 Yüreğimde büyük bir keder ve dinmeyen bir acı var. 3 Keşke mümkün olsaydı da kardeşlerimin, soydaşlarımın yerine Mesih’ten uzak ve lanetli olan ben olsaydım. 4 Onlar İsraillilerdir. Tanrı onları evlat edindi+ ve onurlandırdı. Onlarla ahitler* yaptı.+ Kanun’u,+ vaatleri+ ve Kendisine hizmet etme ayrıcalığını+ onlara verdi. 5 Onlar büyük ataların soyudur+ ve Mesih de bu atalardan gelmiştir.+ Her şeyin hâkimi olan Tanrı sonsuza dek yüceltilsin. Amin.
6 Bununla birlikte, Tanrı’nın vaadi boş çıkmadı. Çünkü İsrail soyundan olan herkes “İsrail”e ait değildir.+ 7 İbrahim’in soyu olsalar da Tanrı’nın gözünde hepsi onun çocuğu değildir.+ Tanrı İbrahim’e şöyle demişti: “Sana vaat edilen soy İshak’tan gelecek.”+ 8 Yani İbrahim’in bütün çocukları aslında Tanrı’nın çocuğu değildir,+ sadece vaatle doğan çocuklar+ o soy sayılır. 9 Çünkü Tanrı şu vaatte bulunmuştu: “Gelecek yıl bu vakitte geldiğimde Sara’nın bir oğlu olacak.”+ 10 Yalnız o zaman değil, Rebeka atamız İshak’tan ikizlere hamile kaldığı zaman+ da Tanrı bir vaatte bulundu. 11 Onlar daha doğmamışken ve henüz iyi ya da kötü hiçbir şey yapmamışken Tanrı hangisini seçtiğini söyledi. Böylece seçimini insanın işlerine göre değil, Kendi isteğine göre yaptığını gösterdi. 12 Rebeka’ya şöyle dedi: “Büyüğü küçüğüne kulluk edecek.”+ 13 Kutsal Yazılarda dediği gibi: “Yakup’u sevdim, fakat Esav’ı reddettim.”*+
14 O halde ne diyebiliriz? Tanrı adaletsizlik mi yapıyor? Kesinlikle hayır!+ 15 Çünkü Musa’ya şöyle demiştir: “Merhamet etmek istediğime merhamet ederim, acımak istediğime acırım.”+ 16 Öyleyse Tanrı’nın seçimi insanın isteğine ya da çabasına* değil, O’nun merhametine bağlıdır.+ 17 Ayet Firavun’a hitaben şöyle diyor: “Gücümü senin üzerinde göstermek için ve ismim tüm dünyada duyulsun diye, işte bu yüzden hayatta kalmana izin verdim.”+ 18 Öyleyse Tanrı dilediğine merhamet eder, dilediğinin de inadını sürdürmesine izin verir.+
19 Biri bana şöyle diyebilir: “Hiç kimse O’nun isteğine karşı gelemiyorsa, insanlarda neden kusur buluyor?” 20 Ey insan, sen kim oluyorsun da Tanrı’yı eleştiriyorsun?+ Biçim verilen şey, kendisine biçim verene “Beni neden böyle yaptın” der mi?+ 21 Çömlekçinin balçık üzerinde yetkisi yok mudur?+ Aynı balçıktan, birini özel* işlerde diğerini sıradan işlerde kullanmak üzere iki farklı kap yapamaz mı? 22 Tanrı’nın da böyle bir yetkisi var. O’nu öfkelendiren ve yok edilmeyi hak eden kişilere* gücünü ve öfkesini göstermeye karar vermiş olsa da, onlara büyük bir sabırla katlandı. 23 Bunu yapmasının amacı, merhamet edeceği kişilere*+ büyük ihtişamını göstermek ve onları muhteşem ödüllerine hazırlamaktı. 24 Sadece Yahudilerden değil diğer milletlerden de davet ettiği o kişiler bizleriz.+ 25 Hoşea kitabında da söylediği gibi: “Halkım olmayanlara+ ‘halkım’, sevilmeyene ‘sevgili’ diyeceğim.+ 26 Onlara ‘halkım değilsiniz’ denilen yerde, ‘yaşayan Tanrı’nın oğulları’ denecek.”+
27 İşaya da İsrail hakkında şunları bildiriyor: “İsrailoğullarının sayısı denizin kum taneleri gibi olsa da, yalnızca bir azınlık kurtulacak.+ 28 Çünkü Yehova* yeryüzünde yaşayanlardan hesap soracak ve hükmünü hemen uygulayacak.”+ 29 Yine İşaya’nın önceden dediği gibi: “Göklerin* Hâkimi Yehova soyumuzu sürdürecek kişiler bırakmış olmasaydı, tıpkı Sodom gibi olurduk, Gomorra’ya benzerdik.”+
30 Sonuç olarak ne diyelim? Diğer milletlerden insanlar Tanrı’nın gözünde doğru olmaya çalışmadıkları halde,+ imanlarının sonucunda doğru sayıldılar.+ 31 İsrail ise Kanun aracılığıyla doğru sayılmaya çalıştığı halde Kanun’a uymayı başaramadı. 32 Neden? Çünkü imanla değil işlerle doğru sayılmaya çalıştılar. Ve “tökezleten taşa” takılıp düştüler.+ 33 Tıpkı yazıldığı gibi: “İşte, Sion’a* tökezleten bir taş,+ sendeleten bir kaya koyuyorum. Fakat imanını ona dayandıran hayal kırıklığına uğramayacak.”+
10 Kardeşler, kendi halkımın kurtulmasını yürekten istiyorum ve bunun için Tanrı’ya yalvarıyorum.+ 2 Çünkü Tanrı’yı memnun etmek için ne kadar gayretli olduklarını görüyorum,+ ancak O’nun isteğini tam olarak bilmiyorlar. 3 Onlar Tanrı’nın gözündeki doğruluğun ne olduğunu bilmeyip+ kendi standartlarını koymaya çalıştılar.+ Bu yüzden de O’nun belirlediği doğruluk yolunda yürümediler.+ 4 Mesih, Kanun’u sona erdirdiği için,+ ona iman eden herkes Tanrı’nın gözünde doğru sayılabilir.+
5 Musa, Kanun yoluyla doğru sayılmak hakkında şöyle der: “Bu emirlere uyanlar bunlar sayesinde yaşayacak.”+ 6 İman sayesinde doğru sayılmak hakkında ise şöyle yazılıdır: “İçinden şöyle geçirme:+ ‘Kim göğe çıkacak’+ yani Mesih’i kim oradan indirecek? 7 Ya da ‘Kim dipsiz derinliklere* inecek’+ yani Mesih’i ölüler arasından kim çıkaracak?” 8 Peki ayet ne diyor? “Bu söz size yakındır, sizin ağzınızda ve yüreğinizdedir.”+ Burada, bizim de duyurduğumuz ve imanla kabul edilen “söz” kastediliyor. 9 Çünkü İsa’nın Efendimiz olduğunu+ ‘ağzınızla’ açıkça bildirirseniz ve Tanrı’nın onu ölüyken dirilttiğine ‘yüreğinizde’ iman ederseniz kurtulacaksınız. 10 Tanrı’nın gözünde doğru olabilmek için yürekten iman etmek gerekir ve kurtulabilmek için imanı ağızla açıkça bildirmek gerekir.+
11 Ayet şöyle diyor: “İmanını ona dayandıran hiç kimse hayal kırıklığına uğramayacak.”+ 12 Yahudi ve Yunanlı arasında ayrım yoktur.+ Hepimizin Rabbi* aynıdır. O yardım isteyen herkese karşı cömerttir. 13 Çünkü “Yehova’ya* adıyla yakaran herkes kurtulacak.”+ 14 Fakat iman etmezlerse O’na nasıl yakaracaklar? Hakkında bir şey duymazlarsa nasıl iman edecekler? Birileri duyurmazsa nasıl duyacaklar? 15 Peki onları gönderen olmazsa nasıl duyuracaklar?+ Tıpkı yazıldığı gibi: “İyi haber getiren ayaklar ne güzeldir!”+
16 Yine de hepsi iyi habere itaat etmedi. İşaya şöyle diyor: “Ey Yehova, bizden duyduğu habere kim iman etti?”+ 17 Öyleyse iman etmek için önce duymak gerekir,+ duymak için de Mesih’le ilgili sözün duyurulması gerekir. 18 Peki İsrail için soruyorum, onlar duymadı mı? Evet duydular. Gerçekten de “Sesleri yeryüzünü kaplamış, sözleri dünyanın en uzak köşelerine varmış.”+ 19 Yine soruyorum, İsrail anlamadı mı?+ Öncelikle Musa şöyle diyor: “Bir millet olmayanlarla sizi kıskandıracağım, akılsız bir milletle sizi öfkelendireceğim.”+ 20 Sonra da İşaya büyük bir cesaretle şöyle diyor: “Beni sormayanlara Kendimi tanıttım,+ aramayanlar Beni buldu.”+ 21 İsrail için ise şöyle diyor: “İtaatsiz ve dik başlı bir halka bütün gün ellerimi uzattım.”+
11 Peki soruyorum, Tanrı Kendi halkını ret mi etti?+ Kesinlikle hayır! Ben de bir İsrailliyim, İbrahim soyundan, Benyamin kabilesindenim. 2 Tanrı ilk başta seçtiği* halkını reddetmedi.+ Ayetin İlya hakkında ne dediğini bilmez misiniz? O, Tanrı’ya İsrail yüzünden şöyle yakınmıştı: 3 “Ah Yehova,* Senin peygamberlerini öldürdüler, sunaklarını temelinden yıktılar. Yalnız ben kaldım, benim de canımı almak istiyorlar.”+ 4 Peki Tanrı ona ne cevap verdi? Şöyle dedi: “Baal’in* önünde diz çökmemiş 7.000 kulum var.”+ 5 Aynı şekilde şimdi de Tanrı’nın lütufkârlığından dolayı seçtiği bir azınlık var.+ 6 Eğer onların seçilmesi Tanrı’nın lütufkârlığından+ kaynaklanıyorsa, demek ki yaptıkları işlere bağlı değildir.+ Yoksa bunun adı lütuf olmazdı.
7 Öyleyse ne diyebiliriz? İsrail halkı o çok istediği şeyi elde edemedi, sadece aralarından seçilmiş olanlar elde etti.+ Geri kalanı duyarsızdı,+ 8 tıpkı yazıldığı gibi: “Tanrı bugüne dek onlara derin bir uyku,+ görmeyen gözler, duymayan kulaklar verdi.”+ 9 Ayrıca Davut da şöyle diyor: “Sofraları onlara bir kapan, bir tuzak, tökezleten bir taş ve bir ceza olsun. 10 Gözlerine perde insin de göremesinler, onları iki büklüm et ki doğrulamasınlar.”+
11 O halde soruyorum, tökezleyip düşmüş olsalar da tekrar ayağa kalkamazlar mı? Tabii ki kalkabilirler! Fakat onların günah işlemesiyle diğer milletlerden insanlara kurtuluş yolu açıldı ve bu onları kıskandırdı.+ 12 Onların günahı dünya için ve sayılarının azalması diğer milletlerden insanlar için zenginlik anlamına geldi.+ O halde, hepsinin* sayısı tamamlanınca çok daha büyük bir zenginlik olmayacak mı?
13 Şimdi diğer milletlerden olan sizlere söylüyorum. Milletlere gönderilmiş bir elçi olarak+ hizmetime çok değer veriyorum.+ 14 Keşke kendi halkımı sizinle kıskandırabilsem de içlerinden bazılarını kurtarabilsem. 15 Onların reddedilmesi+ dünya için Tanrı’yla barışma yolunu açtı. Tanrı onları tekrar kabul ederse ölümden hayata döndürmüş gibi olacak. 16 Ayrıca, hamurun ilk ürün olarak sunulan kısmı kutsalsa, bütün hamur öyledir. Ağacın kökü kutsalsa, dalları da öyledir.
17 Ancak dallardan bazıları kesildi. Sen yabani zeytin dalı olduğun halde, kalan dalların arasına aşılandın. Artık sen de zeytin ağacının kökünden besleniyorsun. 18 Ama diğer dallardan daha üstün olduğunu düşünme.+ Eğer böyle düşünüyorsan, unutma ki sen kökü taşımıyorsun, kök seni taşıyor. 19 Belki şöyle diyeceksin: “Diğer dallar benim aşılanmam için kesildi.”+ 20 Tamam, onlar imansızlıkları yüzünden kesilip atıldı,+ sen ise imanın sayesinde duruyorsun.+ Yine de kibirlenme, kork. 21 Çünkü Tanrı ağacın kendi dallarını esirgemeyip kestiyse, seni de esirgemez. 22 Buradan Tanrı’nın iyiliğini+ ve sertliğini görebilirsin. İman etmeyip düşene+ sert davranıyor, sana ise iyilik yapıyor. Tabii Tanrı’nın iyiliğinin kıymetini bilmezsen sen de kesilirsin. 23 Onlar da eğer iman ederlerse yeniden aşılanacaklar,+ çünkü Tanrı bunu yapabilir. 24 Mademki seni normalde yapılanın aksine, yabani zeytin ağacından kesip bahçedeki zeytin ağacına aşıladı, o ağaca kendi dallarını yeniden aşılaması çok daha kolay değil mi?
25 Kardeşler, kendi aklını* beğenenler olmayın diye Tanrı’nın şu kutsal sırrı hakkında sizi bilgilendirmek istiyorum:+ İsrail’in bir kısmı yüreklerini katılaştırdı ve diğer milletlerden seçilenlerin tamamı gelene dek bu böyle sürecek. 26 Tüm İsrail+ böyle kurtulacak. Tıpkı ayetin dediği gibi: “Kurtarıcı Sion’dan çıkacak+ ve Yakup’u kötü işlerinden vazgeçirecek. 27 Günahlarını ortadan kaldırdığım zaman+ onlarla bu ahdi yapacağım.”+ 28 Evet, onlar iyi haberi reddettikleri için Tanrı’nın düşmanı oldu ve bundan siz yarar gördünüz. Fakat Tanrı onları seçti ve atalarına verdiği vaatten dolayı seviyor.+ 29 Çünkü Tanrı, verdiği armağanlardan ve yaptığı davetten pişmanlık duymaz. 30 Bir zamanlar siz Tanrı’ya itaatsizdiniz,+ fakat onların itaatsizliği+ nedeniyle merhamet gördünüz.+ 31 Şimdi onlar itaatsiz ve Tanrı size merhamet gösteriyor. Ama sizin gibi onlar da merhamet görebilir. 32 Tanrı tüm insanlara merhamet gösterebilmek için+ hepsinin itaatsizliğin tutsağı olmasına izin verdi.+
33 Tanrı’nın nimetleri ne kadar zengin! Hikmeti* ve bilgisi ne kadar derin! O’nun kararlarına aklımız ermez, yaptıkları kavrayışımızı aşar. 34 Çünkü “Yehova’nın düşüncelerini kim anlayabilir? Ya da kim O’na akıl verebilir?”+ 35 “O’na bir şey vermiş olan var mı ki O’ndan alacağı olsun?”+ 36 Çünkü her şey O’ndandır, O’nun sayesindedir ve O’nun içindir. Tanrı sonsuza dek yüceltilsin. Amin.
12 Dolayısıyla kardeşler, mademki Tanrı’dan merhamet gördünüz, şu konuda size yalvarıyorum: Tanrı’yı memnun eden bir yaşam sürün ve kutsal olun,+ böylece bedenlerinizi canlı bir kurban olarak sunmuş olursunuz.+ İbadetinizi* akıl gücünüzü kullanarak yerine getirin.+ 2 Artık bu dünyanın* kalıbına girmeyin. Bunun yerine, düşünce tarzınızı* yenileyerek tamamen değişin.+ Böylece Tanrı’nın isteğinin ne olduğunu anlayıp bunun iyi, makbul ve kusursuz olduğunu kendiniz görebilirsiniz.+
3 Tanrı’dan gördüğüm lütfu düşünerek hepinize şunu söylemek istiyorum: Kendinizi olduğunuzdan daha önemli görmeyin,+ bunun yerine sağduyulu* olun ve kendinizi Tanrı’nın verdiği imana göre değerlendirin.+ 4 Bir bedenin birçok kısmı vardır+ ve bunların hepsi aynı işi görmez. 5 Biz de çok kişi olsak da Mesih’le birlik içinde olduğumuzdan tek bedeniz ve aynı bedenin kısımları olarak birbirimize aitiz.+ 6 Tanrı bize lütfederek+ hepimize farklı yetenekler verdi. Eğer yeteneğimiz Tanrı’nın sözlerini* bildirmekse, bize verilen imana göre bildirelim; 7 bir hizmet sunmaksa, en iyi şekilde hizmet edelim; öğretmekse, en iyi şekilde öğretelim.+ 8 Yeteneğimiz başkalarını güçlendirmekse, güçlendirelim;+ paylaşmaksa, cömertçe paylaşalım.+ Önderlik eden bunu gayretle yapsın,+ merhamet eden de bunu sevinçle yapsın.+
9 Sevginiz ikiyüzlülükten uzak olsun.+ Kötü olan her şeyden tiksinin,+ iyiye sarılın. 10 Birbirinize kardeş sevgisi ve sıcak bir şefkat gösterin. Saygı göstermekte siz önce davranın.+ 11 Tembel değil çalışkan olun.*+ Kutsal ruhun etkisiyle coşkulu olun.+ Yehova’ya* kulluk edin.+ 12 Ümidinizle sevinin. Sıkıntılara dayanın.+ Duayı hiç bırakmayın.+ 13 Sahip olduğunuz şeyleri ihtiyacı olan kutsal kişilerle paylaşın.+ Konukseverlik göstermenin yollarını arayın.+ 14 Size zulmedenler için iyilik dileyin;+ onlara iyilik dileyin ve lanet etmeyin.+ 15 Sevinenlerle sevinin, ağlayanlarla ağlayın. 16 Kendinizi nasıl görüyorsanız başkalarını da öyle görün. Kendinizi gözünüzde büyütmeyin, alçakgönüllü bir tutuma sahip olun.*+ Kendi aklını* beğenenler olmayın.+
17 Kimsenin kötülüğüne kötülükle karşılık vermeyin.+ Herkesin gözünde neyin iyi olduğunu düşünerek davranın. 18 Eğer mümkünse, herkesle barış içinde olmak için elinizden geleni yapın.+ 19 Sevgili kardeşler, siz öç almayın,+ bunu Tanrı’nın öfkesine bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: “‘Öç almak Bana aittir, kötülüğün karşılığını verecek olan Benim’ diyor Yehova.”+ 20 Fakat “Düşmanın açsa ona yiyecek ver yesin, susamışsa içecek ver içsin; çünkü böyle yapmakla onun yüreğini yumuşatırsın.”*+ 21 Kötülüğe yenilme, onu her zaman iyilikle yen.+
13 Herkes baştaki yetkililere boyun eğsin.+ Çünkü hepsinin yetkisi Tanrı’dan gelir,+ bulundukları farklı konumlara gelmelerine Tanrı izin vermiştir.+ 2 O halde onların yetkisine karşı gelen kişi, Tanrı’nın düzenlemesine karşı gelmiş olur. Bunu yapan cezalandırılacaktır.* 3 İyi işler yapanlar değil, kötü işler yapanlar yöneticilerden korkmalıdır.+ Onlardan korkmak istemiyorsan iyi olanı yapmaya devam et,+ seni överler. 4 Yöneticiler Tanrı’nın hizmetçileri olarak senin iyiliğin için çalışır. Ama kötü şeyler yapıyorsan kork, çünkü yanlış yapanı cezalandırma yetkisine sahipler.* Onlar kötü şeyler yapandan öç almakla görevlendirilmiş, Tanrı’nın hizmetçileridir.
5 Dolayısıyla yetkililere boyun eğmek için önemli nedenleriniz var; yalnızca onların öfkesine maruz kalmamak için değil, vicdanınızdan dolayı da böyle davranmalısınız.+ 6 Vergilerinizi de bu yüzden ödüyorsunuz; çünkü yöneticiler daima toplum için çalışır, bu açıdan Tanrı’nın hizmetçisidirler. 7 Öyleyse herkese hakkı olanı verin; vergi isteyene vergi,+ harç isteyene harç verin, korku isteyenden korkun,+ saygı isteyene saygı gösterin.+
8 Birbirinizi sevmekten başka kimseye bir borcunuz olmasın;+ çünkü kardeşini seven Kanun’un gereğini yapmış olur.+ 9 Aslında Kanun’daki “Zina yapmayacaksınız,+ adam öldürmeyeceksiniz,+ hırsızlık yapmayacaksınız,+ açgözlülük etmeyeceksiniz”+ emirleri ve diğer tüm emirler şu sözle özetlenir: “Komşunuzu kendiniz gibi seveceksiniz.”+ 10 Sevgi komşuya kötülük etmez,+ dolayısıyla sevmek Kanun’un gereğini yapmaktır.+
11 Böyle davranmalısınız, çünkü nasıl bir dönemde yaşadığımızı biliyorsunuz. Uykudan uyanma vakti geldi,+ şimdi kurtuluşumuz İsa’ya iman ettiğimiz zamankinden daha yakın. 12 Gece neredeyse bitiyor, gün doğmak üzere. Öyleyse karanlığa özgü işleri bırakalım+ ve ışığın silahlarını kuşanalım.+ 13 İnsanlar gündüz vakti nasıl davranırsa biz de öyle saygın bir yaşam sürelim.+ Çılgın eğlencelerden ve sarhoşluktan, cinsel ahlaksızlıktan ve utanmazca davranışlardan,*+ çekişmelerden ve kıskançlıktan uzak duralım.+ 14 Efendimiz İsa Mesih’in kişiliğini örnek alın+ ve beden arzularınızı doyurmak için plan yapmayın.+
14 İmanı zayıf kişileri dışlamayın+ ve farklı görüşte olanları* yargılamayın. 2 Bir kardeşin imanı her tür yiyeceği yemesine izin veriyor. İmanı zayıf olan ise sadece sebze yiyor. 3 Her tür yiyeceği yiyen kardeş yemeyene tepeden bakmasın. Yemeyen de yiyeni yargılamasın,+ çünkü Tanrı onu kabul ediyor. 4 Sen kimsin ki başkasının hizmetkârını yargılıyorsun?+ Onu onaylayıp onaylamayacağına efendisi karar verir.+ Aslında o kişi Yehova’nın* onayını kazanabilir, çünkü O’ndan yardım görür.
5 Bazıları bir günün diğerlerinden daha önemli olduğunu düşünüyor,+ başkalarıysa günler arasında ayrım yapmıyor.+ Herkes kendi görüşünden tam anlamıyla emin olsun. 6 Belli bir güne önem veren bunu Yehova’yı memnun etmek için yapıyor. Aynı şekilde, her tür yiyeceği yiyen de bunu Yehova’yı memnun etmek için yapıyor ve o yiyecek için Tanrı’ya şükrediyor.+ Yemeyen de bunu Yehova’yı memnun etmek için yapıyor ve o da şükrediyor.+ 7 Aslında hiçbirimiz sadece kendisi için yaşamıyor+ ve kendisi için ölmüyor. 8 Çünkü yaşarsak Yehova’yı yüceltmek için yaşıyoruz,+ ölürsek de Yehova’yı yüceltmek için ölüyoruz. Yani yaşasak da ölsek de Yehova’ya aitiz.+ 9 Çünkü Mesih hem ölülerin hem de yaşayanların Efendisi olsun diye öldü ve yeniden hayata döndü.+
10 Öyleyse neden kardeşini yargılıyorsun?+ Ya da neden ona tepeden bakıyorsun? Çünkü hepimiz Tanrı’nın yargı kürsüsü önünde duracağız.+ 11 Kutsal Yazılar da şöyle söyler: “‘Varlığım üzerine ant ederim ki,+ herkes önümde diz çökecek ve herkes Tanrı olduğumu açıkça söyleyecek’ diyor Yehova.”+ 12 Demek ki her birimiz Tanrı’ya kendi adımıza hesap vereceğiz.+
13 O halde artık birbirimizi yargılamayalım.+ Bunun yerine, bir kardeşin imanını zayıflatacak ya da günah işlemesine yol açacak bir şey yapmamaya kararlı olalım.+ 14 Efendimiz İsa’nın bir takipçisi olarak şundan kesinlikle eminim: Yediğimiz hiçbir şey özünde kirli* değildir.+ Fakat biri, bir yiyeceğin kirli olduğunu düşündüğü halde onu yerse, bu yanlıştır. 15 Eğer yediğin bir yiyecek yüzünden kardeşin rahatsız oluyorsa, artık sevgi yolunda yürümüyorsun demektir.+ Yiyecek uğruna kardeşinin imanına zarar verme, çünkü Mesih onun için de öldü.+ 16 Yaptığınız iyi şeyleri kimsenin kötülemesine fırsat vermeyin. 17 Çünkü Tanrı’nın Krallığı’ndaki* yerimiz yiyip içtiklerimize değil,+ kutsal ruhtan kaynaklanan sevince, barışa ve doğruluğa bağlıdır. 18 Mesih’e bu şekilde hizmet eden herkes Tanrı’yı memnun eder ve insanların takdirini kazanır.
19 O halde, aramızdaki barışa katkıda bulunmak+ ve birbirimizi güçlendirmek için mümkün olan her şeyi yapalım.+ 20 Artık yiyecek uğruna Tanrı’nın eserine zarar verme.+ Evet, yiyeceklerin hepsi temizdir* fakat bir yiyecek başkasının imanını zayıflatacaksa onu yemek yanlıştır.+ 21 Kardeşinin imanına zarar vermemek için et yememek, şarap içmemek ya da başka bir şey yapmamak en iyisidir.+ 22 Bu konulardaki inancın* Tanrı’yla senin aranda kalsın. Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yaptıktan sonra suçluluk duymayan kişiye ne mutlu! 23 Fakat kuşkuları varken bir şeyi yiyen zaten suçludur, çünkü bunu ikna olmadan yapmıştır.* Evet, imana dayanmadan yapılan her şey günahtır.
15 Fakat imanı güçlü olan bizler imanı zayıf olanların sınırlarını hesaba katmalıyız.+ Sadece kendi isteklerimizi düşünmemeliyiz.+ 2 Her birimiz başkasını* memnun etmeye çalışmalı ve onu güçlendirmek için iyiliğine olacak şeyi yapmalı.+ 3 Mesih de kendi isteklerini düşünmedi.+ Aksine, Kutsal Yazılarda kendisi hakkında söylenmiş şu sözlere göre davrandı: “Sana yapılan hakaretlere ben maruz kaldım.”+ 4 Geçmişte Kutsal Yazılara kaydedilmiş olan her şey bizi eğitmek için yazıldı.+ Bu sözler tahammül etmemize yardım eder+ ve bizi teselli eder, böylece ümidimiz olur.+ 5 Tahammül ve teselli kaynağı olan Tanrı, Mesih İsa’yla aynı düşünce tarzına sahip olmanıza yardım etsin. 6 Böylece Efendimiz İsa Mesih’in Tanrısını ve Babasını tam bir uyum ve birlik içinde+ yüceltebilirsiniz.
7 O halde Tanrı’yı yüceltmek için siz de Mesih’in sizi kabul ettiği gibi+ birbirinizi kabul edin.+ 8 Şunu bilmenizi isterim: Mesih, Tanrı’nın güvenilir olduğunu ve Yahudilerin* atalarına verilen vaatlerin+ geçerli olduğunu kanıtlamak için onların hizmetçisi oldu.+ 9 Bu sayede diğer milletler de Tanrı’yı merhametinden dolayı yüceltebilecekti.+ Kitapta şöyle yazılıdır: “Bunun için Seni milletlerin arasında yücelteceğim, ismine ilahiler söyleyeceğim.”+ 10 Yine şöyle yazılıdır: “Siz ey milletler, O’nun halkıyla birlikte sevinin.”+ 11 Ayrıca şöyle okuyoruz: “Yehova’yı* yüceltin tüm milletler, tüm halklar O’nu yüceltsin.”+ 12 İşaya da şöyle diyor: “Yesse’nin ailesinden biri*+ ortaya çıkacak, milletler üzerinde hüküm sürecek,+ milletler ona ümit bağlayacak.”+ 13 Ümit kaynağı olan Tanrı, O’na güvendiğiniz için yüreğinizi büyük bir sevinç ve barışla doldursun. Böylece, kutsal ruhun gücüyle ümidiniz daha da güçlensin.+
14 Kardeşlerim, şuna eminim ki iyi işler açısından zenginsiniz, bilgilisiniz ve birbirinizi uyarabilecek* durumdasınız. 15 Yine de bazı konuları size hatırlatmak için açık açık yazdım ve bunu Tanrı’dan gördüğüm lütfa dayanarak yaptım. 16 Tanrı, iyi haberini diğer milletlere duyurmam için beni Mesih İsa’nın hizmetkârı olarak seçti.+ Bu kutsal işi yaparken amacım,+ milletlerin Tanrı’nın ruhuyla kutsanmış* ve O’nu memnun eden bir sunu olmasına yardım etmektir.
17 Dolayısıyla, Mesih İsa’nın takipçisi olarak Tanrı’nın bana verdiği işi yaptığım için sevinç duyuyorum. 18 Fakat kendi yaptığım hiçbir şeyden söz etmeyeceğim. Sadece Mesih’in, milletler ona itaat etsin diye benim aracılığımla yaptıklarını anlatacağım. O bunu benim sözlerimle ve işlerimle, 19 mucizeler ve şaşılacak* şeylerle,+ Tanrı’nın ruhunun gücüyle yaptı. Ben de Mesih hakkındaki iyi haberi Yeruşalim’den İllirikum’a kadar her yerde duyurdum.+ 20 Gerçekten de hedefim iyi haberi Mesih’in adının bilinmediği yerlerde duyurmaktı, çünkü bir başkasının başlattığı işe devam etmek* istemedim. 21 Kutsal Yazılardaki şu sözlere göre davrandım: “Ondan habersiz olanlar onu görecek, duymamış olanlar anlayacak.”+
22 Birçok kez yanınıza gelmek istediysem de işte bu nedenle gelemedim. 23 Fakat artık bu bölgelerde ayak basmadığım yer kalmadı, ayrıca yanınıza gelmeyi yıllardır istiyorum. 24 Dolayısıyla İspanya yolculuğuna çıktığımda yanınıza uğramayı ümit ediyorum. Biraz birlikte vakit geçiririz, sonra yola çıkarım, siz de bir süre bana eşlik edersiniz. 25 Ama şimdi Yeruşalim’deki kutsal kişilere hizmet etmek için oraya gideceğim.+ 26 Makedonya ve Ahaya’daki kardeşler, Yeruşalim’deki kardeşlerin* arasındaki yoksullar için seve seve bağışta bulundular.+ 27 Evet bunu seve seve yaptılar, çünkü aslında onlara çok şey borçlular. Yeruşalim’deki kardeşler Tanrı’dan aldıkları her şeyi diğer milletlerden olanlarla paylaştı, dolayısıyla onlar da sahip oldukları maddi şeyleri Yeruşalim’dekilerle paylaşmaya borçludur.+ 28 Onlara bağışı götürdükten sonra İspanya’ya gitmek üzere yola çıkacağım ve yolda size uğrayacağım. 29 Biliyorum ki yanınıza Mesih’in cömertçe verdiği nimetlerle geleceğim.
30 Kardeşlerim, Efendimiz İsa Mesih’e olan imanımıza ve kutsal ruhun aramızda oluşturduğu sevgiye dayanarak sizden şunu rica ediyorum: Benim gibi siz de Tanrı’ya benim için hararetle dua edin ki,+ 31 Yahudiye’de Mesih’e iman etmeyenlerden beni korusun+ ve Yeruşalim’e götürdüğüm bağış oradaki kutsal kişileri mutlu etsin,+ 32 sonra da Tanrı’nın izniyle yanınıza sevinçle geleyim ve yüreğim sizinle birlikte ferahlasın. 33 Barış veren Tanrı hepinizle birlikte olsun.+ Amin.
16 Size kız kardeşimiz Fibi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.* O, Kenhrea’daki+ cemaatte* hizmet ediyor. 2 Lütfen onu Efendimizin kutsal hizmetkârlarına layık şekilde kabul edin ve ihtiyaç duyduğu her konuda ona yardımcı olun.+ Çünkü o da, ben dahil birçoklarının yardımına koşmuştur.
3 Mesih İsa uğrunda birlikte çalıştığım Priska* ile Akuila’ya+ selamlarımı söyleyin. 4 Onlar benim için hayatlarını tehlikeye attı.+ Yalnız ben değil, diğer milletlerden tüm cemaatler de onlara minnettar. 5 Onların evinde toplanan cemaate de selamlar.+ Asya* eyaletinde Mesih’e ilk iman edenlerden olan sevgili kardeşim Epenetos’a selamlar. 6 Sizler için çok emek vermiş olan Meryem’e selamlar. 7 Akrabalarım+ ve hapishane arkadaşlarım olan Andronikos’la Yunyas’a selamlar. Onlar benden daha uzun zamandır Mesih’in takipçisidir ve elçilerin iyi tanıdığı kişilerdir.
8 Efendimizin takipçisi olan sevgili kardeşim Ampliatos’a selam söyleyin. 9 Mesih uğrunda birlikte çalıştığım Urbanus’a ve sevgili dostum Stahis’e selamlar. 10 Mesih’in onayını kazanmış Apellis’e selamlar. Aristobulos’un ev halkından olanlara da selamlar. 11 Akrabam Herodion’a selamlar. Narkissos’un ev halkından Efendimizin takipçisi olanlara selamlar. 12 Efendimiz uğrunda gayretle çalışan kız kardeşlerimiz Trifena ve Trifosa’ya selamlar. Efendimiz uğrunda çok emek vermiş olan sevgili kız kardeşimiz Persis’e de selamlar. 13 Efendimizin değerli bir takipçisi olan Rufus’a ve benim de annem gibi olan annesine selamlar. 14 Asinkritus’a, Flegon’a, Hermes’e, Patrobas’a, Hermas’a ve onlarla olan kardeşlere selamlar. 15 Filologos ve Yulya’ya, Nereus ve kız kardeşine, Olimpas’a ve onlarla olan tüm kutsal kişilere selamlar. 16 Birbirinizi kardeş sevgisiyle öperek selamlayın. Mesih’in tüm cemaatleri size selam söylüyor.
17 Kardeşler sizden rica ediyorum, benimsediğiniz öğretilere aykırı davranarak aranızda ayrılıklar yaratan ve başkalarının imanını sarsan kişilere karşı dikkatli olun. Onlardan uzak durun.+ 18 Çünkü bu tür adamlar Efendimiz Mesih’in değil, kendi beden arzularının köleleridir. İnsanlara gururlarını okşayan tatlı sözler söyleyerek onları kandırırlar. 19 Fakat sizin itaatiniz herkesin dikkatini çekiyor ve bu bana büyük sevinç veriyor. Hikmetli olup iyi olanı yapmanızı, saf ve temiz olup kötü şeylerden uzak durmanızı istiyorum.+ 20 Barış veren Tanrı yakında Şeytan’ı ayaklarınızın altında ezecek.+ Efendimiz İsa’nın lütfu üzerinizden eksik olmasın.
21 İş arkadaşım Timoteos size selam söylüyor, akrabalarım+ Lukius, Yason ve Sosipatros’un da selamları var.
22 (Bu mektubu kaleme alan ben Tertius, Efendimizin bir takipçisi olarak size selamlarımı gönderiyorum.)
23 Bana ve tüm cemaate evini açan Gayus+ size selam söylüyor. Şehir hazinedarı* Erastos’un ve kardeşi Kuartos’un da selamları var. 24* ——
25 Tanrı, bildirdiğim iyi haberle ve İsa Mesih hakkında yapılan duyuruyla sizi güçlendirecektir. Bu haber, çağlar boyu saklı tutulmuş kutsal sırrın+ açıklanmasıyla ilgilidir. 26 Bu sırrın ne olduğu şimdi ortaya çıktı ve geleceği bildiren Kutsal Yazılar sayesinde tüm milletler onu öğrendi. Bu, daima var olan Tanrımızın emriyle oldu. O’nun isteği tüm milletlerin O’na iman etmesi ve itaat etmesidir. 27 Hikmetin tek sahibi olan Tanrı,+ İsa Mesih aracılığıyla sonsuza dek yüceltilsin. Amin.
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Oğlu” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “kirli davranışlara.”
Ya da “tahammülünü.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “küfür” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “aklamaz.”
Sözlük kısmındaki “günah” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “onun kanına.”
Ya da “insanların günahlarına kefaret etsin.” Sözlük kısmındaki “kefaret” maddesine bakın.
Ya da “aklansaydı.”
Ek A5’e bakın.
Ya da “bağışlanmış.”
Orijinal dilde: “mührü.”
Orijinal dilde: “bir dünyayı.”
Alternatif çeviri: “henüz var olmayan şeyleri emriyle var eden.”
Ya da “aklandığımıza.”
Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “günah” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “kurtulmuştur; bağışlanmıştır.”
Ya da “doğruluğa.”
Ya da “kirli davranışların.”
Orijinal dilde: “Kanun açısından öldük.”
Orijinal dilde: “günah.”
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “kanunu.”
Bu ayette “kanun” sözcüğüyle “güçlü bir etki” kastediliyor.
Âdem’den miras alınan günahın yol açtığı ölüm kastediliyor.
Bu ayette “kanun” sözcükleriyle “güçlü bir etki” kastediliyor.
Orijinal dilde: “ruhuna.”
Orijinal dilde: “öldürürseniz.”
Orijinal dilde: “oğullarıdır.”
Hem sıcaklık hem saygı yansıtan, “babacığım” anlamında İbranice ya da Aramice bir sözcük.
Orijinal dilde: “bizim ruhumuzla.”
Orijinal dilde: “ilk ürünü.”
Sözlük kısmındaki “kutsal kişiler” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “nefret ettim.”
Ya da “peşinde koşmasına.”
Ya da “onurlu.”
Orijinal dilde: “Yok edilmek için hazırlanmış gazap kaplarına.”
Orijinal dilde: “merhamet kaplarına.”
Ek A5’e bakın.
Ya da “Orduların.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “dipsiz derinlikler” maddesine bakın.
Ya da “Efendisi.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.
Ek A5’e bakın.
Ya da “özel olarak ilgilendiği.”
Ek A5’e bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “Yahudilerin ve diğer milletlerden olanların.”
Ya da “hikmetini.”
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “Kutsal hizmetinizi.”
Sözlük kısmındaki “ortam” maddesine bakın.
Ya da “zihninizi.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “peygamberlik sözü” maddesine bakın.
Ya da “İşinizde gevşek davranmayın.”
Ek A5’e bakın.
Ya da “mütevazı şeylerle ilgilenin.”
Ya da “hikmetini.”
Orijinal dilde: “onun başına kızgın korlar yığarsın.” Muhtemelen metali yumuşatmak için kullanılan kızgın korlara atfediyor.
Ya da “hüküm giyecektir.”
Orijinal dilde: “çünkü kılıcı boşuna taşımıyor.”
Sözlük kısmındaki “utanmazca davranışlar” maddesine bakın.
Alternatif çeviri: “akıllarını kurcalayan konularda onları.”
Ek A5’e bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “İmanın.”
Ya da “bu yaptığı imanına dayanmaz.”
Orijinal dilde: “komşusunu.”
Orijinal dilde: “sünnetli olanların.”
Ek A5’e bakın.
Orijinal dilde: “Yesse’nin kökü.”
Ya da “eğitebilecek.”
Sözlük kısmındaki “kutsamak” maddesine bakın.
Ya da “geleceğe işaret eden.”
Orijinal dilde: “attığı temel üzerine inşa etmek.”
Orijinal dilde: “kutsal kişilerin.”
Ya da “Fibi’yi tavsiye ediyorum.”
Sözlük kısmına bakın.
Priskilla.
Anadolu’nun batı kısmında yer alan o zamanki Roma eyaleti kastediliyor.
Ya da “yöneticisi.”
Ek A3’e bakın.