Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt İbraniler 1:1-13:25
  • İbraniler

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • İbraniler
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
İbraniler

İBRANİLERE MEKTUP

1 Tanrı uzun zaman önce atalarımızla peygamberler aracılığıyla konuştu. Bunu birçok kez ve çeşitli yollarla yaptı.+ 2 Şimdiki dönemde* ise bizimle Oğlu*+ aracılığıyla konuştu. Onu her şeyin mirasçısı yapmış+ ve ortamları* var etmek için kullanmıştı.+ 3 Bu oğul, Tanrı’nın ihtişamını yansıtır+ ve O’nun varlığına tıpatıp benzer yapıdadır.+ Tanrı’nın güçlü sözüyle her şeyin sürmesini sağlar. O, günahlarımızdan* arınmamızı sağladıktan+ sonra gökte yüce Tanrı’nın sağına oturdu.+ 4 Böylece meleklerden üstün oldu,+ öyle ki ona meleklerden daha üstün bir isim verildi.+

5 Örneğin, Tanrı meleklerden herhangi birine hiç şöyle dedi mi? “Sen Benim oğlumsun, Ben bugün senin baban oldum.”+ Ya da şöyle dedi mi? “Ben onun babası olacağım, o da Benim oğlum olacak.”+ Hayır, demedi. 6 Oysa ilk oğlunu+ dünyaya tekrar göndereceği zamanla ilgili şöyle dedi: “Tanrı’nın tüm melekleri onun önünde eğilsin.”

7 Ayrıca melekler hakkında şöyle diyor: “O, meleklerini güçlü bir rüzgâr,* hizmetkârlarını ateş alevi yapar.”+ 8 Oğlu için ise şöyle diyor: “Sonsuza dek tahtı sana veren Tanrı’dır,+ krallık asan da doğruluk* asasıdır. 9 Doğruluğu sevdin, kötülükten* nefret ettin. Bu yüzden Tanrı, senin Tanrın, seni meshedip+ sana arkadaşlarından daha büyük bir sevinç verdi.”*+ 10 Ayrıca şöyle deniyor: “Ey Efendimiz,* başlangıçta yerin temellerini sen attın, gökler de elinin eseri. 11 Onlar yok olup gider, sen ise hep var olacaksın. Hepsi bir giysi gibi eskir; 12 sen de bir kaftanı, bir giysiyi katlayıp kaldırır gibi, onları yenileriyle değiştirirsin. Fakat sen hep aynısın, yılların hiç tükenmez.”+

13 Ayrıca herhangi bir meleğe hiç şöyle dedi mi? “Sağımda otur, Ben düşmanlarını ayaklarının altına basamak* yapıncaya dek bekle.”+ Hayır, demedi. 14 Meleklerin hepsi Tanrı’ya kutsal hizmet sunan,+ kurtulacak olanlara hizmet etsinler diye gönderilen ruhi varlıklar değil mi?

2 Bu nedenle, duyduğumuz şeylere her zamankinden daha çok dikkat edelim+ ki asla uzaklara sürüklenmeyelim.+ 2 Geçmişte meleklerin ilettiği sözün*+ bağlayıcı* olduğu görüldü, çünkü ona karşı gelen ve itaatsizlik eden herkes hak ettiği cezayı buldu.+ 3 Öyleyse şimdi biz Tanrı’nın sağladığı büyük kurtuluşa gereken önemi vermezsek cezadan nasıl kaçabiliriz?+ Çünkü bu kurtuluşu ilk olarak Efendimiz anlattı+ ve onu dinleyenler sözlerini doğruladı, 4 Tanrı da onların tanıklığını doğruladı. Bunun için mucizeler, şaşılacak* şeyler, etkileyici işler yaptı+ ve kutsal ruhu* Kendi amacına göre kullarına dağıttı.+

5 Evet, sözünü ettiğimiz gelecekteki dünya+ meleklerin yetkisine verilmedi. 6 Bunu doğrulayan biri şöyle yazmıştı: “İnsan kim ki, onu düşünüyorsun? İnsanoğlu ne ki, onunla ilgileniyorsun?+ 7 Sen onu meleklerden biraz aşağı yarattın, başına ihtişam ve onur tacı taktın, elinin eserlerini onun yetkisine verdin. 8 Her şeyi ayakları altına serdin.”+ Tanrı her şeyi onun yetkisine vererek+ hiçbir şeyi onun yetkisi dışında bırakmadı.+ Gerçi henüz her şeyin onun yetkisinde olduğunu görmüyoruz.+ 9 Fakat meleklerden biraz aşağı duruma getirilmiş olan İsa’yı,+ acılar çekerek öldüğünden+ başında ihtişam ve onur tacıyla görüyoruz. O, Tanrı’nın bize olan lütfundan* dolayı her insan için ölümü tattı.+

10 Her şey Tanrı için ve O’nun sayesinde var olmuştur. O birçok evladını yüceltmek için,+ kurtuluşlarına öncülük* eden kişinin acılar çekmesini+ uygun gördü+ ve bu şekilde onu yeterli duruma getirdi. 11 Hem kutsal* kılınanlar hem de onları kutsal kılan İsa+ aynı babadandır,+ bu yüzden onlara “kardeşlerim”+ demekten utanmıyor. 12 Şöyle diyor: “Senin adını kardeşlerime bildireceğim; cemaatin* ortasında ilahilerle Seni yücelteceğim.”+ 13 Ayrıca “Ben O’na güveneceğim”+ diyor. Ve yine şöyle diyor: “İşte ben ve Yehova’nın* bana verdiği çocuklar.”+

14 Dolayısıyla, “çocuklar” etten kemikten* olduğu için o da etten kemikten bir insan oldu.+ Böylece kendi ölümüyle, ölüme yol açan+ her şeyin* sahibi İblis’i*+ yenebilecekti 15 ve yaşamları boyunca ölüm korkusuyla köle olmuş herkesi özgürlüğe kavuşturabilecekti.+ 16 Evet o, meleklere değil İbrahim’in soyuna+ yardım ediyor. 17 Dolayısıyla, her yönden “kardeşlerine” benzemesi gerekiyordu.+ Bu sayede günahkâr insanları Tanrı’yla barıştıracak*+ bir kurban sunmak için+ O’na merhametli ve sadık bir başkâhin* olarak hizmet edebilirdi. 18 O, sınanan kişilerin yardımına koşabilir+ çünkü kendisi de sınanırken acılar çekti.+

3 O halde, gökte yaşama çağrısı alan+ siz kutsal kardeşler, başkâhin ve elçi olduğunu kabul edip duyurduğumuz İsa’yı düşünün.+ 2 Musa Tanrı’nın evinde* nasıl sadakatle hizmet ettiyse,+ İsa da kendisini tayin eden Tanrı’ya sadakatle hizmet etti.+ 3 Fakat İsa, Musa’dan daha büyük bir onura layıktır,+ çünkü bir evden çok onu yapan kişi övgüyü hak eder. 4 Elbette her ev biri tarafından yapılır, fakat her şeyi yapan Tanrı’dır. 5 Musa, Tanrı’nın evinde sadık bir hizmetkârdı ve yaptığı hizmet gelecekte duyurulacak şeylerin temsiliydi. 6 Mesih* ise Tanrı’nın evinden sorumlu sadık bir oğuldu.+ O ev biziz,+ yeter ki sona kadar cesaretle* konuşalım ve her zaman övüneceğimiz ümidimize sıkıca sarılalım.

7 Bu nedenle, kutsal ruh aracılığıyla şöyle deniyor:+ “Bugün sesimi duyarsanız 8 yüreklerinizi katılaştırmayın. Atalarınızın çölde Beni sınadığı+ ve çok öfkelendirdiği o olayda yaptığını yapmayın. 9 Atalarınız 40 yıl boyunca neler yaptığımı gördükleri halde Beni sınamış ve Bana meydan okumuştu.+ 10 Bu yüzden o nesilden iğrendim ve dedim ki, ‘Yürekleri her zaman yoldan çıkıyor ve Beni hiç tanımadılar.’* 11 Öfkelendim ve ‘Onları dinlenme günüme almayacağım’ diye yemin ettim.”+

12 Kardeşler, dikkat edin de hiçbiriniz yaşayan Tanrı’dan uzaklaşıp imansız, kötü bir yüreğe sahip olmayın.+ 13 Fakat “Bugün”+ diye bahsedilen dönem sürdükçe her gün birbirinizi güçlendirmeye devam edin ki, hiçbiriniz günahın aldatıcı etkisiyle duyarsızlaşmayın. 14 Başlangıçta sahip olduğumuz güveni sonuna dek korursak, o zaman Mesih’e ait her şeyde payımız olur.+ 15 Söylendiği gibi, “Bugün sesimi duyarsanız yüreklerinizi katılaştırmayın. Atalarınızın Beni çok öfkelendirdiği o olayda yaptığını yapmayın.”+

16 Sesini duydukları halde O’nu öfkelendirenler kimdi? Musa’nın önderliğinde Mısır’dan çıkanların hepsi değil mi?+ 17 Peki, Tanrı 40 yıl boyunca kimlere kızdı?+ Günah işleyenlere değil mi? Onların cesetleri çölde serili kaldı.+ 18 O kimleri dinlenme gününe almayacağına yemin etti? İtaatsizlik yapanları değil mi? 19 Görüyoruz ki, onlar imansızlıkları yüzünden o güne giremediler.+

4 Demek ki, Tanrı’nın dinlenme gününe girme vaadi hâlâ geçerli. O halde kendimize dikkat edelim de bundan yoksun kalmayalım.+ 2 Çünkü İsrailoğulları gibi biz de o iyi haberi duyduk.+ Fakat onlar duydukları söze itaat etmediler, çünkü itaat edenlerinki kadar güçlü bir imanları yoktu. Bu yüzden de o sözün yararını görmediler. 3 Biz iman edenler ise o dinlenme gününe giriyoruz. Fakat itaatsiz olanlar için Tanrı şöyle diyor: “Öfkelendim ve ‘Onları dinlenme günüme almayacağım’ diye yemin ettim.”+ Aslında Tanrı insanlığın başlangıcından* önce işlerini tamamlamıştı,+ 4 çünkü başka bir ayette yedinci gün hakkında şöyle demiştir: “Tanrı yaratma işini bırakıp yedinci günü dinlenme günü yaptı.”+ 5 Ama orada “Dinlenme günüme onları almayacağım”+ diyor.

6 İyi haberi ilk duyanlar itaatsizlikleri nedeniyle o güne giremedi.+ Fakat bazıları için o güne girme fırsatı hâlâ var. 7 Bu nedenle Tanrı uzun zaman sonra, Davut’un söz ettiğimiz mezmurunda şöyle dedi: “Bugün sesimi duyarsanız yüreklerinizi katılaştırmayın.”+ Ayette “bugün” diyerek belirli bir güne işaret etti. 8 Eğer Yeşu+ onları Tanrı’nın dinlenme gününe girecekleri bir yere götürmüş olsaydı, Tanrı daha sonra başka bir günden söz etmezdi. 9 Demek ki Tanrı’nın toplumu için Sebt* günü gibi bir dinlenme günü hâlâ var.+ 10 Tanrı yaratma işini bıraktığı gibi, O’nun dinlenme gününe giren kişi de kendi işlerini yapmayı bırakmıştır.+

11 Öyleyse, dinlenme gününe girmek için elimizden geleni yapalım ki hiçbirimiz onlar gibi itaatsiz olmayalım.+ 12 Tanrı’nın sözü canlıdır ve güçlüdür.+ İki tarafı keskin her kılıçtan daha keskindir,+ canla ruhu,* eklemlerle iliği ayıracak kadar derine iner. Yürekteki düşünceleri ve niyetleri ortaya çıkaracak güçtedir. 13 Tanrı’dan gizlenebilecek hiçbir varlık yoktur.+ O’nun gözleri önünde her şey tüm çıplaklığıyla, açıkça ortadadır ve biz O’na hesap vereceğiz.+

14 Tanrı’nın Oğlu İsa+ göğe gitmiş yüce başkâhinimiz olduğuna göre, ona olan imanımızı açıkça bildirmeye devam edelim.+ 15 Çünkü Başkâhinimiz, zayıflıklarımızı anlayamayan biri değil,+ her yönden bizim gibi sınanmış, fakat günah işlememiş biridir.+ 16 O halde Tanrı’nın lütuf tahtına çekinmeden yaklaşıp O’na dua edelim.+ Böylece yardıma ihtiyacımız olduğunda O’ndan merhamet ve lütuf görebiliriz.

5 İnsanlar arasından seçilen her başkâhin, onlar adına Tanrı’ya hizmet etmek için atanır+ ve bu sayede günahlar için kurbanlar ve armağanlar sunabilir.+ 2 Kendisinin de zayıflıkları olduğundan, bilgisizlikten dolayı hata yapanlara* şefkatle davranabilir. 3 Yine aynı nedenle, halk için yaptığı gibi kendi günahları için de sunular sunmak zorundadır.+

4 Bir adam bu onura kendi kendine sahip olamaz, yalnızca Tanrı tarafından atandığında sahip olur. Harun’un durumunda böyle oldu.+ 5 Mesih de başkâhin olma onuruna kendi kendine sahip olmadı,+ bu onuru ona “Sen Benim oğlumsun, Ben bugün senin baban oldum”+ diyen Tanrı verdi. 6 Başka bir ayette de şöyle diyor: “Sen Melkisedek* gibi bir kâhinsin* ve sonsuza dek öyle olacaksın.”+

7 Mesih yeryüzünde yaşarken, onu ölümden kurtarabilecek olan Tanrı’ya feryatlarla, gözyaşlarıyla yakardı ve ricalarda bulundu.+ Tanrı korkusuna sahip olduğu için de duaları işitildi. 8 O bir Tanrı oğlu olduğu halde çektiği sıkıntılardan itaati öğrendi.+ 9 Yeterli duruma geldikten sonra,+ ona itaat eden herkese sonsuz kurtuluşun yolunu açtı.+ 10 Çünkü Tanrı onu Melkisedek benzeri bir başkâhin olarak atadı.+

11 Mesih hakkında söyleyecek daha çok şeyimiz var. Ancak siz duyduklarınızı anlamaya çalışmadığınızdan bunları açıklamak kolay değil. 12 Şimdiye dek başkalarına öğretecek duruma gelmeliydiniz, oysa Tanrı’nın kutsal bildirilerindeki temel öğretileri birinin size en baştan öğretmesi gerekiyor.+ Katı gıdayla beslenmeniz gerekirken yeniden süte muhtaç hale gelmişsiniz. 13 Sütle beslenmeye devam eden biri hâlâ küçük bir çocuktur, dolayısıyla Tanrı’nın doğruyu öğreten sözünü kavramamıştır.+ 14 Katı gıda ise olgun insanlar için, doğruyu yanlışı ayırt edebilecek şekilde düşünmeyi öğrenmiş olanlar* içindir.

6 Mademki Mesih’le ilgili temel öğretileri öğrendik,+ artık olgunluğa doğru gayretle ilerleyelim.+ Başa dönüp yeniden temel atmayalım; yani ölü* işlerden tövbeyi* ve Tanrı’ya imanı, 2 farklı vaftizlerin ve eller koymanın* anlamını,+ ölülerin dirilmesi+ ve son* hüküm gibi konuları tekrar öğrenmemiz gerekmesin. 3 Evet, Tanrı’nın yardımıyla bunu başarabiliriz.

4 Bazıları Tanrı tarafından aydınlatılmış,+ gökten gelen armağanı tatmış, kutsal ruhtan pay almış 5 ve Tanrı’nın değerli sözünü ve gelecek devre* ait güçleri tatmış oldukları halde 6 iman yolundan ayrıldılar.+ Onların tekrar tövbe etmesine yardım etmek olanaksızdır. Çünkü onlar Tanrı’nın Oğlunu bir kez daha direğe* çiviliyor ve herkesin önünde aşağılıyorlar.+ 7 Düşünün, toprak sık yağan yağmurları içerek Tanrı’nın bereketini alır ve ekip biçenlere ürün verir. 8 Fakat yabani otlar ve dikenler verirse terk edilir. Böyle bir toprak çok geçmeden lanetlenecek ve sonunda ateşe verilecektir.

9 Fakat sevgili kardeşler, sizi daha iyi şeylerin beklediğine eminiz; bunlar kurtuluşunuzla bağlantılıdır. 10 Siz kutsal kişilere* hizmet ettiniz ve bunu yapmaya devam ediyorsunuz. Tanrı adaletsiz değil ki yaptıklarınızı ve O’nun ismine gösterdiğiniz bu sevgiyi unutsun.+ 11 Ümidimizin gerçekleşeceğine dair güveninizi+ sona dek korumak+ için her birinizin aynı gayreti göstermeye devam etmesini diliyoruz. 12 Bu sayede tembel olmazsınız,+ imanları ve sabırlarıyla vaatler alanları örnek almış olursunuz.

13 Tanrı İbrahim’e vaadini bildirdiği zaman, daha büyük birinin üzerine yemin edemeyeceğinden Kendi varlığı üzerine yemin edip+ 14 şöyle dedi: “Sana mutlaka nimetler vereceğim. Soyunu mutlaka çoğaltacağım.”+ 15 İbrahim bu vaadi sabır gösterdikten sonra aldı. 16 İnsanlar yemin ettiklerinde bunu kendilerinden daha büyük biri üzerine yaparlar. Yemin her tartışmanın sonunu getirir, çünkü söylenen sözün doğru olduğuna dair bir güvencedir.+ 17 Tanrı da vaadi miras alan soya güvence vermek istediği için yemin etti.+ Çünkü amacının değişmez olduğunu onlara daha açık şekilde göstermeye karar vermişti. 18 Yalan söylemesi imkânsız olan Tanrı’nın+ verdiği bu iki değişmez şey* sayesinde, O’na sığınmış olan bizler ümidimize sıkıca sarılmak için güç bulabiliyoruz. 19 Hayatımızı bağladığımız bu ümit,+ bir gemi çapası gibi güvenilir ve sağlamdır, perdenin arkasına ulaşır.+ 20 Yolu açmak ve hazırlamak için oraya ilk olarak İsa girdi.+ O Melkisedek* gibi bir başkâhin olmuştur ve sonsuza dek hizmet edecektir.+

7 Bu Melkisedek, Salem kralıydı ve Yüceler Yücesi Tanrı’nın kâhiniydi. İbrahim kralları yenilgiye uğratıp geri dönerken, Melkisedek onu karşıladı ve hayırdua etti.+ 2 İbrahim de ona her şeyin onda birini verdi. Melkisedek öncelikle “doğruluk kralı”ydı, çünkü isminin anlamı budur. Ayrıca Salem* kralı olduğundan aynı zamanda “barış kralı”ydı. 3 Babası, annesi ya da geldiği soy hakkında bilgi yoktur, yaşamının başlangıcı ve sonu bilinmez, fakat Tanrı’nın Oğluna benzer kılındığından kâhinliği son bulmamıştır.+

4 Atamız İbrahim savaş ganimetinin en iyi kısmından ona ondalık* verdiğine göre, bu adamın ne kadar büyük olduğunu anlayın.+ 5 Kâhinlik görevi alan Levioğulları+ Kanun’daki* emre göre halktan, yani kendileri gibi İbrahim’in soyu olan kardeşlerinden ondalık alır.+ 6 Oysa Levi kabilesinden olmayan Melkisedek, vaatlerin verildiği İbrahim’den ondalık aldı ve ona hayırdua etti.+ 7 Şu açıktır ki, kim daha büyükse o hayırdua eder. 8 Ayrıca birinde ondalık alan ölümlü insanlardır, ötekinde ise Kutsal Yazıların hâlâ hayatta olduğuna tanıklık ettiği biridir.+ 9 Hatta, ondalık alan Levi’nin bile İbrahim yoluyla ona ondalık verdiği söylenebilir, 10 çünkü atası İbrahim Melkisedek’le karşılaştığında Levi henüz doğmamıştı.*+

11 Kâhinlik düzenlemesi Kanun’un önemli bir kısmıydı. Fakat Levi soyundan kâhinler yoluyla kusursuzluğa erişilebilseydi,+ “Harun gibi” değil de “Melkisedek gibi”+ diye tarif edilen bir kâhine ihtiyaç olur muydu? 12 Kâhinlik değiştiğine göre, Kanun’un da değişmesi gerekir.+ 13 Bu sözlerle tarif edilen kişi başka bir kabileden geldi ve o kabileden hiç kimse sunakta görev yapmadı.+ 14 Efendimizin Yahuda+ kabilesinden geldiği açıktır, fakat Musa o kabileden kâhinler çıkacağını söylemedi.

15 Melkisedek+ gibi başka bir kâhinin+ ortaya çıkmasıyla artık bu gerçeği daha net görüyoruz. 16 O, Kanun’da talep edilen kabileden geldiği için değil, kendisine yok edilemez bir yaşam veren güce sahip olduğu için kâhin olarak hizmet ediyor.+ 17 Tanrı onun hakkında şöyle dedi: “Sen Melkisedek gibi bir kâhinsin ve sonsuza dek öyle olacaksın.”+

18 Önceki emirler zayıf ve etkisiz olduğu için yürürlükten kaldırıldı.+ 19 Çünkü Kanun kusursuzluk getirmedi,+ fakat ondan daha üstün olan ümidimiz+ bunu başardı ve bu ümit sayesinde Tanrı’ya yaklaşabiliyoruz.+ 20 Ayrıca, Tanrı İsa’yı kâhin yaparken de yemin etti. 21 (Gerçekten de bir yemin olmadan kâhin olanlar var, fakat İsa Tanrı’nın yeminiyle kâhin oldu. Tanrı onun hakkında şöyle dedi: “Ben Yehova* yemin ettim, kararımı değiştirmeyeceğim, ‘Sen sonsuza dek kâhin olacaksın.’”)+ 22 Böylece İsa daha iyi bir ahdin* güvencesi oldu.+ 23 Üstelik, ardı ardına birçok kişinin kâhin olması gerekmişti,+ çünkü ölüm onların kâhinliklerini sürdürmelerini engelliyordu. 24 Oysa o sonsuza dek yaşadığından+ onun yerini başka bir kâhin almayacak. 25 Dolayısıyla İsa, kendisi aracılığıyla Tanrı’ya yaklaşanlara tam bir kurtuluş sağlayabilir, çünkü onlar adına yalvarmak üzere her zaman hayattadır.+

26 Bizim vefalı, masum, lekesiz,+ günahkârlardan farklı* ve göklerden daha yücelere çıkarılmış böyle bir başkâhine ihtiyacımız vardı.+ 27 Onun öbür başkâhinler gibi, her gün+ önce kendi günahları sonra da halkın günahları için kurbanlar sunması gerekmez.+ Çünkü o kendini ilk ve son kez olmak üzere bir defa sundu.+ 28 Kanun’un başkâhin olarak atadığı adamlar zayıflıkları olan kişilerdir.+ Fakat Tanrı, Kanun’dan sonra ettiği yeminle+ oğlunu başkâhin olarak atayacağını söyledi. Tanrı bu oğlunu sonsuza dek yeterli duruma getirmiştir.+

8 Söylediklerimizin ana noktası şudur: Bizim böyle bir başkâhinimiz var+ ve kendisi göklerde yüce Tanrı’nın tahtının sağında oturuyor.+ 2 O, insanın değil Yehova’nın* kurduğu gerçek çadırdaki kutsal yerde+ hizmet ediyor. 3 Her başkâhin Tanrı’ya armağanlar ve kurbanlar sunmak için atanır. Bu yüzden bizim başkâhinimizin de bir kurban sunması gerekiyordu.+ 4 Eğer o yeryüzünde olsaydı kâhin olmazdı,+ çünkü burada Kanun’a göre Tanrı’ya armağanlar sunan kişiler var. 5 Onların yerine getirdiği kutsal hizmet, göğe ait şeyleri temsil eder+ ve bunların gölgesi gibidir.+ Çadırı yapacağı zaman Musa’nın Tanrı’dan aldığı emir de bunu gösteriyor: “Her şeyi dağda sana gösterilen örneğe göre yapmaya dikkat et.”+ 6 İsa ise daha üstün bir hizmet için görevlendirildi, çünkü aracısı* olduğu+ ahit de öncekinden daha iyidir+ ve daha iyi vaatlerle yasal güvence altına alınmıştır.+

7 Eğer ilk ahit kusursuz olsaydı, ikincisine gerek kalmazdı.+ 8 Çünkü Tanrı, şu sözlerle halkını kusurlu bulduğunu gösteriyor: “‘Öyle günler geliyor ki’ diyor Yehova, ‘İsrail halkıyla ve Yahuda halkıyla yeni bir ahit yapacağım. 9 Bu ahit, atalarını ellerinden tutup Mısır’dan çıkardığım gün+ onlarla yaptığım ahit gibi olmayacak. Çünkü ahdime bağlı kalmadılar, Ben de onlarla ilgilenmeyi bıraktım’ diyor Yehova.

10 ‘O günlerden sonra İsrail halkıyla yapacağım ahit şöyle olacak’ diyor Yehova. ‘Kanunlarımı onların zihnine yerleştireceğim ve yüreklerine yazacağım.+ Ben onların Tanrısı olacağım, onlar da Benim halkım olacak.+

11 Artık hiçbiri kendi vatandaşına ve kardeşine “Yehova’yı tanı” demeyecek, çünkü en küçüğünden en büyüğüne kadar hepsi Beni tanıyor olacak. 12 Suçları karşısında merhametli olacağım, günahlarını artık aklıma getirmeyeceğim.’”+

13 Tanrı “yeni bir ahit” diyerek öncekinin eski olduğunu gösteriyor.+ Eskiyen ve geçmişte kalan çok geçmeden yok olacaktır.+

9 Önceki ahitte kutsal hizmetle ilgili yasal talepler vardı ve yeryüzünde bir Kutsal Çadır+ bulunuyordu. 2 Bu çadırda kurulan ilk bölmede şamdan,+ masa ve sunu ekmekleri* bulunurdu.+ Bu bölmeye “Kutsal Yer” denirdi.+ 3 İkinci perdenin+ arkasında ise “En Kutsal Yer”+ denilen bölme vardı. 4 Orada bir altın buhurdan+ ve tamamen altınla kaplı+ Ahit Sandığı+ bulunuyordu. Sandıkta, içinde man* olan altın testi,+ Harun’un tomurcuklanmış değneği+ ve ahit levhaları+ vardı. 5 Sandığın üzerinde ise görkemli kerubiler* vardı;+ gölgeleri kefaret kapağına* düşüyordu. Fakat şimdi bu konularda ayrıntıya girmenin zamanı değil.

6 Her şey böyle hazırlandıktan sonra, kâhinler ilk bölmeye girip günlük kutsal hizmetlerini yerine getirmeye başladı.+ 7 İkinci bölmeye ise yılda bir sefer yalnızca başkâhin girerdi.+ Fakat oraya kendisi için+ ve halkın bilmeden işlediği günahlar için+ sunacağı kan olmadan+ giremezdi. 8 Böylece kutsal ruh şunu anlamamıza yardım ediyor: İlk çadır var olduğu sürece kutsal yere* giriş yolu gösterilmedi.+ 9 Bu çadır şimdi var olan şeylerin bir temsilidir+ ve bu düzenlemeye göre hâlâ Tanrı’ya armağanlar ve kurbanlar sunuluyor.+ Ancak bu sunular ibadet edenleri* tamamen rahat bir vicdana kavuşturamıyor.+ 10 Bu yapılanlar yalnızca yiyecekler, içecekler ve çeşitli törensel yıkamalarla ilgilidir.+ Maddi şeylerle ilgili bu yasal talepler,+ her şeyin düzeltileceği zaman gelene dek yürürlükte kalacaktı.

11 Fakat Mesih başkâhin oldu ve şimdiden bunun nimetlerini tadıyoruz. O başkâhin olarak insan eliyle yapılmamış, yani yeryüzünde olmayan, daha büyük ve kusursuz çadıra girdi. 12 Kutsal yerden içeriye keçilerin ve genç boğaların kanıyla değil, kendi kanıyla girdi.+ Bunu ilk ve son kez yaptı ve bizim sonsuz kurtuluşu elde etmemizi sağladı.+ 13 Kâhinler, keçiler ile boğaların kanını+ ve inek külünü kirli* durumdaki insanların üzerine serperek onları arındırıp kutsal duruma getirebiliyordu.+ 14 Fakat sonsuz olan kutsal ruh aracılığıyla kendini Tanrı’ya kusursuz şekilde sunan Mesih’in kanı bunlardan çok daha üstündür.+ Onun kanı sayesinde vicdanımız geçmişteki tüm ölü* işlerden arınıyor+ ve böylece yaşayan Tanrı’ya ibadet edebiliyoruz.+

15 Mesih işte bu yüzden yeni bir ahdin aracısı oldu.+ Böylece, çağrılan kişiler sonsuz nimetlerle ilgili vaadi alabiliyorlar.+ Çünkü onun ölümüyle, önceki ahit zamanında işlenen suçlardan fidyeyle* kurtulabildiler.+ 16 Gerçekten de Tanrı’yla bir ahit yapıldığında, ahdi yapan* insanın ölmesi gerekir. 17 Çünkü ahit ölümle yürürlüğe girer, onu yapan insan yaşadığı sürece geçerlilik kazanmaz. 18 Bu nedenle önceki ahit de kansız yürürlüğe girmedi. 19 Musa, Kanun’daki tüm emirleri halka söylediği zaman, genç boğaların ve keçilerin kanını suyla karıştırıp kırmızı yün ve zufaotuyla* kitabın ve tüm halkın üzerine serpti. 20 Bunu yaparken “Bu, Tanrı’nın uymanızı emrettiği ahdin kanıdır” dedi.+ 21 Aynı şekilde, çadırın üzerine ve kutsal hizmette kullanılan tüm kapların üzerine de kandan serpti.+ 22 Evet, Kanun’a göre neredeyse her şey kanla temizlenir+ ve kan akıtılmadan bağışlanma olmaz.+

23 Bu nedenle, gökteki asıllarını temsil eden her şey+ kurbanların kanıyla temizlenmeliydi.+ Göktekiler için ise bunlardan çok daha iyi kurbanlar gerekliydi. 24 Çünkü Mesih, aslının kopyası olan,+ insan eliyle yapılmış bir kutsal yere değil,+ gerçek anlamda göğe girdi.+ Böylece şimdi bizim için Tanrı’nın huzurundadır.+ 25 Başkâhin kendine ait olmayan kanla her yıl kutsal yere girerdi,+ fakat Mesih oraya kendini tekrar tekrar sunmak için girmedi. 26 Öyle olsaydı, insanlığın başlangıcından beri tekrar tekrar acı çekmesi gerekirdi. Oysa o, günahların silinmesi için kendini kurban etmek üzere devirlerin* sonunda yalnızca bir kez ortaya çıktı.+ 27 Bütün insanlar bir kez ölür ve bundan sonra yargılanır, 28 aynı şekilde Mesih de birçoklarının günahını yüklenmek için kendini Tanrı’ya yalnızca bir kez sundu.+ İkinci kez görünmesinin günahla bir ilgisi olmayacak, bu sefer kurtuluşu ondan bekleyenlere görünecek.+

10 Kanun gelecek iyi şeylerin+ aslı değil yalnızca gölgesidir.+ Bu nedenle de, Tanrı’ya ibadet edenleri yıllardır sunulan aynı kurbanlarla asla kusursuzluğa eriştiremez.+ 2 Aksi halde kurban sunmaya son verilirdi. Çünkü ibadet edenler bir kere arındıktan sonra, artık günahkâr oldukları için suçluluk duymazlardı. 3 Fakat tam tersi, bu kurbanlar her yıl onlara günahkâr olduklarını hatırlatır,+ 4 çünkü boğaların ve keçilerin kanının günahları ortadan kaldırması imkânsızdır.

5 Bu yüzden, Mesih yeryüzüne geldiğinde şöyle dedi: “Kurban ve sunu istemedin, fakat bana bir beden hazırladın. 6 Yakılan sunulardan ve günah sunularından* hoşnut olmadın.+ 7 O zaman dedim ki ‘(Kitapta benim hakkımda yazılmıştır) Senin isteğini yapmak için ey Tanrım, işte geldim.’”+ 8 Önce şöyle diyor: “Kurbanları, sunuları, yakılan sunuları ve günah sunularını istemedin, onlardan hoşnut olmadın.” (Bunlar Kanun’a göre sunulan kurbanlardır.) 9 Sonra da şöyle diyor: “Senin isteğini yapmak için, işte geldim.”+ Böylece, ikinci düzenlemeyi geçerli kılmak için ilkini kaldırıyor. 10 Bizler Tanrı’nın bu “isteği”+ sonucunda, İsa Mesih’in yalnızca bir kere sunduğu bedeni sayesinde kutsal duruma getirildik.+

11 Ayrıca, her kâhin her gün görev yerine giderek kutsal hizmetini yerine getirir+ ve aynı kurbanları tekrar tekrar sunar,+ fakat bunlar hiçbir zaman günahları tam olarak ortadan kaldıramaz.+ 12 Oysa Mesih, günahlar için her zaman geçerli olan tek bir kurban sundu ve Tanrı’nın sağına oturdu.+ 13 O zamandan beri Tanrı’nın, düşmanlarını ayakları altına basamak yapmasını bekliyor.+ 14 Mesih sunduğu tek kurbanla, kutsal duruma getirilen kişileri kalıcı bir kusursuzluğa eriştiriyor.+ 15 Ayrıca kutsal ruh da bunu doğruluyor. Önce şunları söylüyor: 16 “‘O günlerden sonra onlarla yapacağım ahit şöyle olacak’ diyor Yehova.* ‘Kanunlarımı onların yüreğine yerleştireceğim ve zihinlerine yazacağım.’”+ 17 Sonra da şöyle diyor: “Günahlarını ve suçlarını artık aklıma getirmeyeceğim.”+ 18 Böyle bir bağışlanma olduğuna göre artık günahlar için sunuya gerek yoktur.

19 Kardeşler, İsa’nın kanı sayesinde kutsal yere* giden yolda+ yürüme cesareti kazandık; 20 çünkü bu yeni ve hayata giden yolu İsa kendi bedenini temsil eden perdeden geçerek açtı.+ 21 Ayrıca Tanrı’nın evinden sorumlu yüce bir kâhinimiz var.+ 22 Öyleyse bedenlerimiz temiz suyla yıkanmış+ ve yüreklerimiz suçlu bir vicdandan kurtulmuş*+ olarak tam bir imanla ve içtenlikle Tanrı’ya yaklaşalım. 23 Tereddüde kapılmadan, ümidimizi açıkça bildirmeyi kararlılıkla sürdürelim,+ çünkü vaadi veren Tanrımız sözüne sadıktır. 24 Ayrıca sevgi göstermeye ve iyi işler yapmaya teşvik etmek için birbirimize dikkat edelim.*+ 25 Bazılarının alışkanlık edindiği gibi toplantılarımızı ihmal etmeyelim,+ tersine birbirimizi güçlendirelim+ ve o günün yaklaştığını gördükçe bunları daha büyük gayretle yapalım.+

26 Unutmayın ki, hakikat hakkında tam olarak bilgi edindikten sonra kasten günah işlemeyi sürdürürsek,+ artık günahlarımız için kurban kalmaz,+ 27 sadece hükümle ilgili korkulu bir bekleyiş ve Tanrı’ya karşı gelenleri yakıp yok edecek olan öfke kalır.+ 28 Musa Kanunu’nu hiçe sayan biri, iki ya da üç kişinin tanıklığı üzerine öldürülür,+ ona merhamet edilmez. 29 Peki bir kişi Tanrı’nın Oğlunu aşağılayıp reddediyorsa, kendisini kutsal duruma getiren ahdin kanını+ sıradan görüyorsa ve Tanrı’dan lütuf görmesini sağlayan ruha hakaret ediyorsa, sizce çok daha ağır bir cezayı hak etmez mi?+ 30 Çünkü şu sözü söyleyeni tanıyoruz: “Öç almak Bana aittir, kötülüğün karşılığını verecek olan Benim.” Ayrıca şöyle diyor: “Yehova halkını yargılayacak.”+ 31 Yaşayan Tanrı’nın ellerine düşmek korkunç bir şeydir.

32 Bununla birlikte, aydınlanmanızın+ ardından acılarla dolu büyük bir mücadele verip sıkıntılara dayandığınız o eski günleri aklınızdan çıkarmayın. 33 Bazen kendiniz herkesin gözü önünde hakarete ve sıkıntılara maruz kalmıştınız, bazen de benzer şeyler yaşayanların acılarına ortak olmuştunuz. 34 Hapiste olanlara duygudaşlık göstermiştiniz. Ayrıca mallarınız yağmalandığında, daha iyi ve kalıcı bir mülkünüzün+ olduğunu bilerek bunu sevinçle karşılamıştınız.+

35 O halde cesaretinizi* kaybetmeyin, bunun ödülü büyük olacak.+ 36 Tanrı’nın isteğini yaptıktan sonra vaadinin gerçekleştiğini görmek için tahammüle ihtiyacınız var.+ 37 Çünkü artık “çok az bir zaman”+ var ve “gelen gelecek, gecikmeyecek.”+ 38 “Doğru* kişi imanı sayesinde yaşayacak”+ ve “eğer geri çekilirse ondan hoşnut olmayacağım.”+ 39 Bizler geri çekilip yok olacaklardan değil,+ iman edip canları kurtulacak olanlardanız.

11 İman, ümit edilenlerin gerçekleşeceğine dair sağlam bir güvene sahip olmak,+ görülmeyen gerçeklerin açık kanıtlarını görmektir. 2 Eski devirlerde yaşamış insanlar* iman ettikleri için Tanrı’nın onları onayladığını gördüler.

3 İman sayesinde anlıyoruz ki, ortamlar* Tanrı’nın sözüyle var edildi,* böylece görünen şeyler görünmeyenlerden oldu.

4 İman sayesinde, Habil Tanrı’ya Kain’inkinden daha değerli bir kurban sundu.+ İman ettiği için Tanrı onu doğru bir insan olarak kabul ettiğini gösterdi, bunu sunduğu armağanları onaylayarak yaptı.+ Habil ölmüş olsa da imanı sayesinde hâlâ konuşuyor.+

5 İman sayesinde, Hanok+ ölümü yaşamaması için alınıp götürüldü ve hiçbir yerde bulunamadı, çünkü onu Tanrı almıştı.+ Ayrıca Tanrı onu alıp götürmeden önce kendisinden memnun olduğunu ona gösterdi. 6 Gerçekten de iman olmadan Tanrı’yı memnun etmek olanaksızdır. Tanrı’ya yaklaşmak isteyen kişi, O’nun var olduğuna ve isteğini yapmak için çaba harcayanları ödüllendirdiğine iman etmelidir.+

7 İman sayesinde, Nuh+ henüz görülmeyen şeylerle ilgili bir uyarı+ aldıktan sonra Tanrı korkusuyla davrandı ve ev halkının kurtulması için bir gemi yaptı.+ Nuh bu imanıyla dünyanın cezayı hak ettiğini ortaya koydu+ ve imanının sonucu olarak doğru biri sayıldı.

8 İman sayesinde, İbrahim+ Tanrı’dan aldığı çağrıya itaat etti ve kendisine vaat edilen yere gitmek üzere yola çıktı; nereye gideceğini bilmeden memleketinden ayrıldı.+ 9 İman sayesinde, vaat edilen topraklarda yabancı bir ülkedeymiş gibi gurbet hayatı yaşadı;+ aynı vaadi alan İshak ve Yakup’la+ birlikte çadırlarda oturdu.+ 10 Çünkü Tanrı’nın tasarladığı ve inşa ettiği, temelleri sağlam şehri bekliyordu.+

11 İman sayesinde Sara da yaşı geçtiği halde, aldığı güçle hamile kaldı,+ çünkü vaat edenin güvenilir olduğuna inanıyordu. 12 Bu nedenle, tek bir yaşlı* adamın+ gökteki yıldızlar kadar çok, deniz kıyısındaki kum gibi sayısız+ çocuğu oldu.+

13 Tüm bu insanlar vaatlerin gerçekleştiğini görmedikleri halde imanlı öldüler.+ Onlar bu vaatleri sadece uzaktan görüp sevindiler+ ve o topraklarda yabancı ve misafir olduklarını açıkça bildirdiler. 14 Bu şekilde konuşanlar, yurt edinecekleri yeri gayretle aradıklarını gösteriyor. 15 Zaten bıraktıkları yeri akıllarından çıkarmasalardı+ geri dönme fırsatı bulurlardı. 16 Oysa daha iyi bir yere, yani göğe ait bir yere ulaşmak için çaba harcadılar. Bu yüzden Tanrı onların Tanrısı olarak adlandırılmaktan utanmıyor+ ve onlara bir şehir hazırladı.+

17 İman sayesinde, İbrahim sınandığında+ İshak’ı sunma noktasına kadar geldi; vaatleri sevinerek kabul etmiş olan bu adam biricik oğlunu Tanrı’ya kurban etmek üzereydi.+ 18 Oysa ona şöyle denmişti: “Sana vaat edilen soy İshak’tan gelecek.”+ 19 İbrahim, oğlu ölse bile Tanrı’nın onu diriltmeye gücü olduğunu düşündü ve adeta oğlunu ölümden geri aldı; bu, gelecekteki bir olayın temsiliydi.+

20 İman sayesinde İshak da Yakup’a+ ve Esav’a+ hayırdua ederek gelecekte olacakları bildirdi.

21 İman sayesinde, Yakup ölmek üzereyken+ Yusuf’un iki oğluna da hayırdua etti+ ve değneğine yaslanarak Tanrı’nın önünde eğildi.*+

22 İman sayesinde, Yusuf ölüm döşeğindeyken İsrailoğullarının Mısır’dan çıkışından söz etti ve kendi kemiklerini de götürmeleri için talimat verdi.+

23 İman sayesinde, Musa doğduktan sonra anne babası onu üç ay gizledi.+ Çünkü onun güzel bir bebek olduğunu gördüler+ ve Kral’ın emrinden+ korkmadılar. 24 İman sayesinde, Musa büyüdüğünde+ Firavun’un kızının oğlu olarak tanınmayı reddetti.+ 25 Günahın geçici zevklerini yaşamaktansa Tanrı’nın halkıyla birlikte kötü muamele görmeyi seçti. 26 Tanrı’nın seçtiği* kişi olarak aşağılanmayı Mısır hazinelerinden daha büyük bir zenginlik saydı, çünkü alacağı ödülden gözünü ayırmıyordu. 27 İman sayesinde, Kral’ın öfkesinden korkmadan+ Mısır’dan ayrıldı;+ çünkü görünmeyen Tanrı’yı görüyormuş gibi kararlılığını korudu.+ 28 İman sayesinde, halkın Fısıh’ı* kutlamasını ve kapılara kurban kanı sürmesini sağladı; melek onların ilk doğan çocuklarını öldürmesin diye bunu yaptı.+

29 İman sayesinde, Tanrı’nın halkı Kızıldeniz’den kuru topraktan geçer gibi geçti,+ bunu yapmaya kalkışan Mısırlıları ise deniz yuttu.+

30 İman sayesinde, yedi gün çevresini dolaştıkları Eriha surları yıkıldı.+ 31 İman sayesinde, fahişe Rahab itaatsizlik edenlerle birlikte yok olmadı, çünkü memleketi keşfe gelenleri dostça kabul etmişti.+

32 Daha ne diyeyim? Eğer Gideon,+ Barak,+ Şimşon,+ Yeftah,+ Davut,+ Samuel+ ve diğer peygamberlerden de bahsetsem zaman yetmeyecek. 33 Onlar iman sayesinde krallıkları yendiler,+ doğruluğun* gereğini yaptılar, vaatler aldılar,+ aslanların ağzını kapadılar,+ 34 ateşi etkisiz hale getirdiler,+ kılıçla öldürülmekten kurtuldular,+ zayıfken güçlendiler,+ korkusuzca savaştılar,+ topraklarına saldıran orduları bozguna uğrattılar.+ 35 Kadınlar dirilme yoluyla ölülerine kavuştu.+ Daha iyi bir dirilmeye erişmek isteyen bazılarıysa, imanlarını inkâr edip özgür kalmayı kabul etmediler ve işkenceyle öldürüldüler. 36 Evet, bazıları da alaya alınarak, kırbaçlanarak, hatta zincirlenip+ hapsedilerek+ sınandılar. 37 Taşlandılar,+ baskı gördüler, testereyle kesildiler, kılıçla katledildiler.+ Yokluk ve sıkıntı içinde,+ kötü muamele görürken+ keçi ve koyun postlarıyla dolaştılar.+ 38 Bu dünya onlara layık değildi. Yeryüzünün çöllerinde ve dağlarında dolaştılar, mağaralarda+ ve inlerde gizlendiler.

39 Bu insanlar imanları nedeniyle Tanrı’nın onları onayladığını gördüyse de, hiçbiri O’nun vaadinin gerçekleşmesini göremedi. 40 Çünkü Tanrı önce bize daha iyi bir armağan vermeyi düşündü,+ böylece onlar biz olmadan kusursuzluğa erişemeyecekti.

12 O halde, böyle büyük bir şahitler bulutu çevremizi kuşattığına göre, biz de her türlü ağırlığı ve bizi kolayca saran günahı üzerimizden atalım+ ve önümüzdeki koşuyu tahammülle koşalım.+ 2 Bunu yaparken, imanımıza öncülük* eden ve onu tamamlayan İsa’dan gözümüzü hiç ayırmayalım.+ O, yaşayacağı sevinç uğruna utancı hiçe sayarak işkence direğinde* acılara dayandı ve Tanrı’nın tahtının sağına oturdu.+ 3 İsa’nın bıraktığı örneği dikkatle düşünün ki yorulup pes etmeyesiniz.+ O, kendi zararlarına konuşan günahkârların düşmanca sözlerine tahammül etti.+

4 Günaha karşı mücadelenizde henüz kanınız akana kadar direnmiş değilsiniz. 5 Ayrıca Tanrı’nın size evlatları olarak verdiği şu tembihi de tamamen unuttunuz: “Oğlum, Yehova’nın* verdiği terbiyeyi küçümseme; O, yanlışını düzelttiğinde kendini bırakma; 6 çünkü Yehova sevdiğini terbiye eder ve aslında evladı olarak kabul ettiğini cezalandırır.”+

7 Terbiyenin* bir kısmı olarak tahammül etmeniz de gerekiyor. Tanrı size çocukları gibi davranıyor.+ Hangi çocuk babası tarafından terbiye edilmez?+ 8 Eğer aranızdan biri O’nun hepimize verdiği terbiyeden pay almazsa, O’nun değil başkasının çocuğu olur. 9 Ayrıca, yeryüzündeki babalarımız bizi terbiye etti ve onlara saygı duyduk. O halde yaşayabilmek için, bize kutsal ruhuyla rehber olan gökteki Babamıza daha büyük bir istekle boyun eğmemiz gerekmez mi?+ 10 Babalarımız bizi kısa bir süre, kendi uygun gördükleri şekilde terbiye etti. Tanrı ise bunu bizim yararımız için, O’nun gibi kutsal olalım diye yapıyor.+ 11 Gerçi terbiye o anda insana sevindirici değil üzücü* gelir. Fakat bu yolla eğitilenler daha sonra terbiyenin yararını görür; doğru bir yaşam sürerler ve barış içinde olurlar.

12 Öyleyse düşmüş omuzları ve kuvvetsiz kalmış dizleri güçlendirin.+ 13 Ayaklarınız için her zaman düz yollar seçin ki,+ topallayan ayaklarınız burkulmasın, tersine iyileşebilsin. 14 Herkesle barış içinde olmak için çaba harcayın.+ Bunun yanı sıra kutsal bir yaşam sürmeye gayret edin,+ çünkü böyle bir yaşam sürmeyenler Efendimizi* göremez. 15 Dikkatli olun da kimse Tanrı’dan lütuf görmüşken bunu kaybetmesin, yoksa aranızda zehirli bir kök filizlenip sıkıntı yaratır ve birçok kişiyi zehirler.*+ 16 Ayrıca dikkat edin ki aranızda cinsel ahlaksızlık* yapan ya da Esav gibi kutsal şeyleri takdir etmeyen biri de olmasın; o bir öğünlük yemek uğruna ilk oğul olmanın ayrıcalıklarından vazgeçmişti.+ 17 Bildiğiniz gibi, sonradan babasının hayırduasını almak istediğinde reddedildi. Gözyaşları dökerek onun fikrini değiştirmeye çalıştıysa da+ başaramadı.

18 Siz gözle görülen ve alev alev yanan+ o dağa yaklaşmadınız.+ Dağ koyu bir bulut içindeydi, zifiri karanlık ve kasırga vardı.+ 19 Sonra borazan sesi+ ve bir sesin konuştuğu duyuldu.+ O zaman halk o ses kendileriyle daha fazla konuşmasın diye yalvardı.+ 20 Çünkü “Dağa bir hayvan bile ayak basarsa taşlanacak”+ emri onları çok korkutmuştu. 21 Ayrıca, manzara öyle korkunçtu ki Musa “Korkudan titriyorum” dedi.+ 22 Fakat siz Sion Dağı’na*+ ve yaşayan Tanrı’ya ait bir şehre, yani gökteki Yeruşalim’e+ yaklaştınız. Ayrıca on binlerce melekten 23 oluşan topluluğa,+ göklerde kayıtlı ilk doğanların cemaatine, herkesin hâkimi Tanrı’ya,+ kutsal ruhla uyum içinde yaşayan+ ve kusursuzluğa eriştirilmiş doğru kişilere,+ 24 yeni bir ahdin+ aracısı İsa’ya+ ve onun üzerimize serptiği, Habil’inkinden daha iyi şeyler vaat eden kana+ yaklaştınız.

25 Sizinle konuşanı dinleyin, sakın reddetmeyin.* Geçmişte yeryüzünde tanrısal uyarıyı bildireni dinlemeyenler cezadan kaçamadıysa, gökten konuşanı dinlemezsek biz çok daha ağır bir ceza almaz mıyız?+ 26 Tanrı o zaman sesiyle yeryüzünü sarsmıştı,+ şimdiyse şöyle vaat ediyor: “Yalnız yeryüzünü değil göğü de bir kez daha sarsacağım.”+ 27 “Bir kez daha sarsacağım” ifadesi Tanrı’nın, sarstığı şeyleri ortadan kaldıracağını gösteriyor, bunlar O’nun yarattığı şeyler değildir. Böylece, sarsılmayan şeyler kalacak. 28 Dolayısıyla, bize sarsılmaz bir krallık verileceğine göre, Tanrı’nın lütfundan yararlanmaya devam edelim. Bu sayede O’nu memnun edecek bir kutsal hizmet sunabilir, bunu Tanrı korkusu ve derin saygıyla yapabiliriz. 29 Çünkü Tanrımız yakıp yok eden bir ateştir.+

13 Kardeş sevginiz hep sürsün.+ 2 Konukseverlik göstermeyi ihmal etmeyin,+ bazıları bu sayede bilmeden melekler ağırladılar.+ 3 Hapiste olanları sanki siz de onlarla birlikte hapisteymiş gibi+ hatırlayın.+ Kötü muamele görenleri de unutmayın, çünkü siz de onlar gibi etten kemikten insanlarsınız.* 4 Herkes evliliğe saygı duysun, evlilik ilişkinizi lekesiz tutun,+ çünkü Tanrı cinsel ahlaksızlık* ve zina yapanları yargılayacak.+ 5 Elinizdekilerle yetinerek+ para sevgisinden uzak bir yaşam sürün.+ Çünkü Tanrı şöyle diyor: “Seni asla terk etmeyeceğim, seni asla yüzüstü bırakmayacağım.”+ 6 Dolayısıyla tam bir güvenle şöyle diyebiliriz: “Yehova* bana yardım eder, ben korkmam. İnsan bana ne yapabilir?”+

7 Size önderlik edenleri unutmayın,+ Tanrı’nın sözünü size anlatanlar onlardır. İzledikleri yolun sonuçlarına bakarak imanlarını örnek alın.+

8 İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek hep aynıdır.

9 Farklı ve yabancı öğretilere inanıp doğru yoldan sapmayın. İnsanı* Tanrı’nın lütfu güçlendirir, yiyecekler* değil. Çünkü yiyeceğe gereksiz yere önem verenler bundan bir yarar görmez.+

10 Bizim öyle bir sunağımız var ki, çadırda kutsal hizmette bulunanların bu sunaktan bir şey yeme yetkisi yoktur.+ 11 Başkâhin hayvanların kanını günah sunusu olarak kutsal yere götürürdü; hayvanların bedenleri ise konaklama yerinin dışında yakılırdı.+ 12 Bu nedenle İsa da insanları kendi kanıyla kutsal duruma getirmek için+ şehir kapısının dışında acı çekti.+ 13 Öyleyse biz de konaklama yerinin dışına çıkıp ona gidelim ve onun katlandığı aşağılanmaya katlanalım.+ 14 Çünkü burada kalıcı bir şehrimiz yok, biz büyük bir özlemle gelecekteki şehri bekliyoruz.+ 15 O halde İsa aracılığıyla Tanrı’ya her zaman, dudaklarımızın ürünü+ olan şükran kurbanlarını sunalım.+ Bunu Tanrı’nın ismini açıkça bildirerek yaparız.+ 16 Ayrıca iyilik yapmayı ve elinizdekileri başkalarıyla paylaşmayı unutmayın,+ çünkü böyle kurbanlar Tanrı’yı memnun eder.+

17 Size önderlik edenlere itaat edin+ ve boyun eğin,+ çünkü onlar her zaman sizi koruyup gözetiyorlar ve bu konuda hesap verecekler.+ Böyle yapın ki görevlerini iç çekerek değil sevinçle yerine getirsinler, yoksa bundan siz zarar görürsünüz.

18 İyi* bir vicdanımız olduğuna inanıyoruz ve her konuda dürüst davranmak istiyoruz.+ Bu nedenle siz de bizim için dua etmeyi sürdürün. 19 Özellikle de size daha çabuk kavuşabileyim diye dua etmenizi rica ediyorum.

20 Efendimiz İsa koyunların büyük çobanıdır*+ ve ebedi ahdin kanını Tanrı’ya sunmuştur. Onu ölümden geri getiren barış Tanrısı 21 isteğini yapmanız için sizi gereken her iyi şeyle donatsın. İsa Mesih aracılığıyla bizi Kendisini memnun eden şeyleri yapmaya yöneltsin. Yücelik sonsuza dek Tanrımızın olsun. Amin.

22 Kardeşler, size kısa bir mektup yazdım, bu teşvik sözlerimi lütfen kabul edin. 23 Kardeşimiz Timoteos’un serbest bırakıldığını bilmenizi istiyorum. Yakında yanıma gelirse, onunla birlikte sizi görmeye geleceğim.

24 Size önderlik edenlere ve tüm kutsal kişilere selamlarımı gönderiyorum. İtalya’daki+ kardeşler size selam söylüyor.

25 Tanrı’nın lütfu hepinizin üzerinde olsun.

Orijinal dilde: “Bu günlerin sonunda.”

Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Oğlu” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “ruh.” Sözlük kısmındaki “ruh” maddesine bakın.

Ya da “adalet.”

Orijinal dilde: “kanunsuzluktan.” Bu ifade genellikle Tanrı’nın kanunlarının hiçe sayılması anlamına gelir.

Orijinal dilde: “seni arkadaşlarından daha çok sevinç yağıyla meshetti.” Sözlük kısmındaki “meshetmek” maddesine bakın.

Ya da “Rabbimiz.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “ayak taburesi.”

Yani, Musa Kanunu’nun.

Orijinal dilde: “sağlam.”

Ya da “geleceğe işaret eden.”

Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “Öncü” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ek A5’e bakın.

Orijinal dilde: “kandan.”

Ya da “ölüm silahlarının.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “insanların günahlarına kefaret edecek.” Sözlük kısmındaki “kefaret” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Bu bağlamda Tanrı’nın cemaati ya da halkı bir eve benzetiliyor.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “gönül rahatlığıyla.”

Ya da “davranış tarzımı hiç öğrenmediler.”

Orijinal dilde: “dünyanın kurulmasından.” Anlaşılan Âdem ve Havva’nın çocuk sahibi olması kastediliyor.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “yanlış yola sapanlara.”

Melkisedek, doğrudan Tanrı tarafından hem kral hem de kâhin olarak atanmıştı.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “algılama yeteneklerini kullanarak geliştirmiş olanlar.”

Ya da “boş.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “ellerini koymak” maddesine bakın.

Orijinal dilde: “sonsuz.”

Sözlük kısmındaki “ortam” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “kutsal kişiler” maddesine bakın.

Yani, Tanrı’nın vaadi ve yemini.

Melkisedek, doğrudan Tanrı tarafından hem kral hem de kâhin olarak atanmıştı.

Orijinal dilde: “barış.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “henüz atasının bedenindeydi.”

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “ayrılmış.”

Ek A5’e bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “huzur ekmekleri.” Sözlük kısmındaki “huzur ekmeği” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “kefaret yerine.” Sözlük kısmındaki “kefaret kapağı” maddesine bakın.

Anlaşılan gökteki kutsal yer kastediliyor.

Ya da “kutsal hizmet sunanları.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “boş.”

Sözlük kısmına bakın.

Ahde aracılık eden kişi kastediliyor.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “ortam” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “yakılan sunu” ve “günah sunusu” maddelerine bakın.

Ek A5’e bakın.

Anlaşılan gökteki kutsal yer kastediliyor.

Orijinal dilde: “[İsa’nın kanı] serpilerek arındırılmış.”

Ya da “birbirimizi düşünelim.”

Orijinal dilde: “konuşma cesaretinizi.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “atalarımız.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “düzenlendi.”

Orijinal dilde: “ölü.” Yani, çocuk sahibi olamayacak durumda.

Ya da “Tanrı’ya ibadet etti.”

Orijinal dilde: “meshettiği.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “Öncü” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “işkence direği” maddesine bakın.

Ek A5’e bakın.

Ya da “Eğitiminizin.”

Ya da “acı.”

Ya da “Rabbi.” Sözlük kısmındaki “Rab” maddesine bakın.

Ya da “kirletir.”

Sözlük kısmındaki “cinsel ahlaksızlık” maddesine bakın.

Sözlük kısmındaki “Sion Dağı” maddesine bakın.

Ya da “dinlemeyi ihmal etmeyin; dinlememek için mazeret bulmayın.”

Orijinal dilde: “onlar gibi bedendesiniz.”

Sözlük kısmındaki “cinsel ahlaksızlık” maddesine bakın.

Ek A5’e bakın.

Orijinal dilde: “Yüreği.”

Yiyeceklerle ilgili kurallar kastediliyor.

Ya da “dürüst.”

Sözlük kısmına bakın.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş