İhtiyarlar, Meselelere Adaletle Hükmetmeleri İçin Zihinlerinde Neler Bulundurmalıdır
1 Yehova’nın Hıristiyan Şahitlerinin cemaatlerinde ihtiyarlar mukaddes ruh vasıtasıyle cemaatin ruhî ihtiyaçlarına bakmak üzere tayin edilmişlerdir. (Res. İşl. 20:28) Bu ihtiyarlar koyunları otlatmak için çobanlar olarak ve aynı zamanda koyunları korumak ve cemaati temiz tutmak için de hâkimler olarak hizmet ediyorlar. (Res. İşl. 20:28-31) Bu nedenle yapacakları çok önemli bir işleri var ve cemaatin her üyesinin ruhen yardım görüp bina edici nasihat alabilmeleri için daima yaklaşılabilir bir durumda olmalıdırlar.
2 Gayet tabiî eğer bir kimse küçük hatalar işlerse, bunları ikrar etmek üzere daima bir ihtiyara gitmek zorunda değildir. İhtiyarlar ‘günah çıkaran pederler’ değillerdir! Böyle bir kimse duada bizzat Tanrı’ya yaklaşıp günahlarını ikrar edebilir. Küçük hatalar olaya dahil olan kardeşler arasında da halledilebilir. Bir kimse suçunu gerçekten Tanrı’ya itiraf edip, tövbe ederek yanlış davranışını terk ederse, Tanrı onu bağışlayacaktır. (I. Yuh. 1:9; İbr. 4:14-16) Fakat bir kimse hatası veya problemleri yüzünden gerçekten tedirginse, onları halledemiyorsa, o zaman kendini bir ihtiyara yaklaşmağa serbest hissetmeli; böylece nasihat ve duası onun ruhen iyileşmesine yardım edebilir.—Yak. 5:14-16.
3 İhtiyar sadece küçük hataları bile ikrar eden bir kimseyi dinlerken sabırlı olmalı. Bazen bir kimse tekrar ve tekrar gelip farkında olmadan kendini başkasına sıkıntı veren biri haline getirebilir. Başkaları ihtiyarlara ve yaptıklarına karşı fazlasıyle tenkitçi olabilir. Bir ihtiyar nasıl tepki göstersin? Kendisi, resul Pavlus’un Timoteos’a verdiği “herkese karşı mülâyim, öğretmeğe hazır, tahammül eden, karşı duranları hilimle ıslâh edici” olma nasihatini uygulamalı. (II. Tim. 2:24, 25) İhtiyarlar asla kardeşlere kötü saikler yükleyerek acele etmemelidirler. Bazen bir suç bilgisizlik yüzünden işlenebilir. Eğer durum böyle ise, suça düşmüş olan kendisine merhamet edildiğini daima takdir edecektir. Pavlus da bilgisizlik yüzünden suç işleyince kendisine merhamet edildiği zaman çok minnettarlık duydu ve bu nedenle diğer ihtiyarlara, onlar da farkına varmadan yanlış bir adım atabileceklerinden, merhamet göstermeleri için nasihat etmişti.—I. Tim. 1:12-15; Gal. 6:1.
4 Fakat bir kimse ağır bir suç işlediğini ikrar eder veya böyle bir günah işlediğine dair suçlanırsa, ihtiyarlar nasıl davransınlar ve neleri hesaba katsınlar? (Bu günahlara I. Korintoslular 6:9, 10 ve Galatyalılar 5:19-21’de belirtilenler dahildir.) İhtiyarlar bu gibi durumlarda her durumun bazı etkenler yüzünden farklı olduğunu hatırlayarak bütün meseleyi dikatle tartmalıdırlar. Her olay ayrı olarak ele alınıp kendi değerine göre yargıya varılmalı. Birbirinin tam aynı olan iki durum nadiren bulunur. O halde ihtiyarlar karar vermeden önce bütün etkenleri bilmelidirler. (Sül. Mes. 18:13) Eğer suç işleyen suçunu itiraf etmezse, meseleye dair hiç olmazsa iki ya da üç görgü şahidi olmalı. Eğer en az iki şahit yoksa, böyle bir dava ele alınamaz. (Tesn. 19:15; I. Tim. 5:19) İhtiyarlar aynı zamanda olayın bulunduğu ortamı incelemelidirler. Meselâ, daha önce verilen nasihat görmezlikten gelindi mi? Deliller suçun kasten işlendiğini veya günah işlemeyi âdet haline getirildiğini gösteriyor mu? Suç işleyen suçlu olduğu ispatlandığında, ihtiyarlar mümkünse her seferinde böyle birini kazanmağa çalışsınlar. (Mat. 15:17) Bu, tövbenin bulunduğunu gösteren herhangi bir belirtiye dikkat edecekleri anlamına gelir. Tövbe, gayet tabiî sadece sözlerle gösterilmemeli; daha ziyade suç işleyen günahını kabul edip ondan nefret etmeli, ondan uzaklaşmış olmalı ve onu tekrarlamamak için elinden geleni yapmalıdır. Suç işleyen kendini herhangi bir şekilde haklı çıkarmağa çalışırsa, daima gerçek bir tövbe gösterdiği konusunda şüphe uyandırır. Ve her ne kadar ihtiyarlar suç işleyen birinin Tanrı’nın cemaatinde kalmasına yardım etmek üzere ellerinden geleni yapacaklarsa da, yine de tövbe etmeyen bir kimseyi müşareketten kesmekten çekinmeyeceklerdir. Tövbe etmeyen günahkârlar cemaat için bir tehlikedirler.—I. Kor. 5:3-6.
5 Gayet tabiî bazen karar vermek çok güç olabilir. Bu nedenle meseleyi dinlemek için birkaç defa görüşmek gerekir. Bazen adlî heyetteki ihtiyarlar bile bir karara varabilmek için kendilerine yardım etmeleri için cemaatteki diğer ihtiyarlara danışmayı yararlı görebilirler. Bazı durumlarda ister aynı, ister komşu cemaatte olsun, belirli vakalarda zaten daha çok tecrübesi olan ihtiyarlar varsa, olayı ele alır almaz onlara danışmak iyi olabilir. Daima âdil bir karar vermek önemlidir.
6 Ondan sonra bir kimsenin cemaate iade edilmesi için ricada bulunduğu vakalar var. İhtiyarlar bunlarla ilgili dengeli olmalıdırlar. Bu, sadece bir kimseyi Hıristiyan cemaatine yeniden kabul etmek meselesi değildir. Bunun yapılması için Mukaddes Yazılarca bir esas olmalı. Müşareketten kesilen bir kimsenin bir zaman Yehova’nın ismine ve cemaate büyük bir leke sürdüğünü unutmayalım. Bu nedenle ihtiyarlar, böyle bir kimseyi yeniden kabul etmeden önce, onun gerçekten tövbe ettiğinden emin olmalıdırlar. Böyle bir kimse bunu belirli bir süre boyunca doğru iş veya davranışlarıyle göstermiş olmalı. (Res. İşl. 26:20) Yaptıkları çok önemlidir. Davranışı nasıldı? Ne zamandan beri? Yürek tutumu ne gösteriyor? Tanrı’nın Sözünü canla başla inceleyip onu hayatında uyguluyor mu? (Yer. 23:24) Tanrı’ya karşı işlediği suçu gerçekten kabul ediyor mu? Hayatını gerçekten değiştirdi mi? Günahını bir daha asla tekrarlamamağa kararlı mıdır? Özellikle eğer bir zaman işlediği günahı, yalnız Yehova’ya hizmet edip uzaklaşmayacağına dair yaptığı vefa adağını etkilediyse, böyle bir kimseye tövbe ettiğini göstermesi için yeteri kadar vakit vermek çok hikmetli bir davranış olur. Ticarete ait işlerde de bazen bir kimsenin hâlâ borçları olabilir. Her ne kadar her durumda bir kimsenin iade edilmeden önce bütün borçlarını ödemesini talep etmek gerekli olmayabilirse de, bazen gerekli olabilir. İhtiyarlar bütün bunları göz önünde bulundurmalıdırlar.
7 O halde bu kısa müzakereden Hıristiyan cemaatinde ihtiyarların omuzlarında ne kadar büyük sorumluluk taşıdıklarını görebiliriz. Bu ihtiyarlar Tanrı tarafından hâkimler ve öğütçüler olarak tayin edilmiş olduklarına göre, Hıristiyan cemaatindeki tüm fertler muhakkak bu ihtiyarlara ve verdikleri kararlara karşı, bunun tek bir adamın verdiği bir karar değil, dua ile Tanrı’nın mukaddes ruhunun rehberliğini aramış ve Mukaddes Kitap prensiplerini ciddiyetle uygulamağa çalışmış bir grubun verdiği bir karar olduğunu bilerek, gerekli saygıyı göstermekle, bu ihtiyarları takdir edeceklerdir.—İbr. 13:17.