Sevgili Üye, Kardeşlerimize,
Sen Vaktini Nasıl Kullanıyorsun?
1 Şeytan gökten atıldıktan sonra, kendisi bin yıl için bağlanana kadar çok az vaktinin kaldığını bildiğinden çok gazaplanmıştır. (Vah. 12:12) Bu nedenle, mümkünse onları yutmak için mütabakiye ve onun iş arkadaşları olan başka koyunlara karşı savaşmaktadır. (Vah. 12:17; I. Pet. 5:8) Bu nedenledir ki hakiki Hıristiyan olan herkes Şeytan tarafından yutulmak istemezse, uyanık durmalıdır. Özellikle bu şeyler sisteminin vakti süratle sona ermek üzere olduğuna göre ayık ve uyanık olmak çok önemlidir.
2 Mukaddes Kitabın gösterdiği gibi, Şeytan Tanrı’nın kavmine saldırmak üzere genellikle iki yöntem kullanır. Bunlardan biri, direkt olarak muhalefet veya zulümdür. Diğer yöntem ise daha sinsicedir, yani Şeytan’ın “nur meleğinin süretine gir”mesidir. (II. Kor. 11:14) Bir yılan gibi davranır, yani korkutmaz fakat “yılan Havva’yı kurnazlığı ile aldattığı gibi” hile ile ayartmağa çalışır. (II. Kor. 11:3) Eğer Tanrı’nın kavmini sonun vaktinin kısa olmadığını düşünmeğe sevk ederek kandırabilirse, savaşın yarısını kazanmış olur. Sonuç olarak birçokları acillik duygusunu kaybedip uyanık durmayacaklar.
3 Şeytan bunu nasıl yapıyor? Bedenin arzularını hitap etmekle. Resul Yuhanna bu tehlikeyi, yani dünyayı ve dünyadaki şeyleri sevmenin tehlikesini belirtti. (I. Yuh. 2:15-17) İsa da sonun vaktiyle ilgili peygamberliğinde kendisini takip edenleri, yürekleri “humar (yani fazla yemek yemek, YD), sarhoşluk (çok içki içmek, YD), ve bu hayatın kaygıları ile fazla (asla YD) ağırlaşmasın” diye kendilerine dikkat etmeleri için uyarmıştı.—Luka 21:34.
4 Bu, savaşın gerçekten cereyan ettiği bu son günlerde bazılarının İblis tarafından tuzağa düşürülmeleri, ya toplantılara gelmekten veya va’zetmekten vazgeçmeleri ve hatta hakikatten düşmeleri gerçeğinden görülebilir. İns. No. 46, sayfa 15, paragraf 18’de Hıristiyanlara bu günlerde ne olduğu hakkında şunları okuyoruz: “Fakat görüldüğü gibi, onların dikkate değer bir oranı, İblis ve sistemi tarafından üzerlerine gelen baskılara yenildi. Ahlaksızlık, eğlence ve aldatıcı zenginliğin peşinde koşma ve zamanın acilliğine karşı uyanık durmama gibi tuzaklar Mukaddes Yazılardaki açık uyarılara rağmen, onları yakalamıştır.” Uyanık olmayıp sonuç olarak ayartılanların arasında bir zamanlar ihtiyar ve hizmet-yardımcısı olanların da bulunduğunu söylemek acı bir şeydir.
5 Ayartılmağa karşı kendimizi nasıl koruyabiliriz? Ruhi düşünüşümüzü muhafaza etmekle. Bunu, Tanrı’nın Sözünü muntazaman tetkik edip toplantılarda muntazaman hazır bulunmak ve her fırsatta tarla hizmetinde meşgul olmakla yapabiliriz? Farklı sözlerle vaktimizi en iyi şekilde kullanmakla bunu yapabiliriz.
6 Neden özellikle “serbest” olduğumuz vakti kullanışımız ruhi düşünüşümüzün mükemmel bir ölçüsü oluyor? Çünkü bir kimsenin eğilimleri hakkında, mutat çalışma saatlarının dışında, yani yapmayı istediği şeyi yapmakta serbest olduğu zamanlarda yaptıklarından çok şey öğrenebiliriz. Bir kimsenin bir bakıma “görev başında olmadığı”, “serbest” olduğu saatlarda yaptığı şeyler onun gerçekten nelerden hoşlandığı veya yüreğinin nerede olduğu hakkında çok şey anlatır. (Mat. 6:21) Dünyevi işimizin dışında, en başta ruhi durumumuzla ilgileniyor muyuz? Farklı sözlerle ilk olarak Yehova’ya hizmet etmekle mi, yoksa eğlence ve hayatın diğer zevkleriyle mi ilgileniyoruz? Bu, gerçekten neleri sevdiğimize bağlı olacaktır.
7 Bir gün veya bir haftanın ağır işinden sonra herkesin biraz dinlenme ve istirahata ihtiyaç duyduğu doğrudur. Fakat soru şudur: Dinlenmek için ne yapıyoruz ve buna ne kadar vakit sarf ediyoruz? İns. 44, sayfa 35, paragraf 6’da şunları okuyoruz: “En çok sevdiğimiz dinlenme türünün peşinden, ruhi menfaatlarımızı ihmal edecek derecede koşuyor muyuz? Yoksa ilk önce ruhi ihtiyaçlarımızı karşılayıp tümünü sadece istirahatımız için mi kullanıyoruz, yoksa vaktimizi başta bir toplantıda hazır bulunmak veya tarla hizmetine iştirak etmek için mi kullanıyoruz? Eğer Yehova’ya hizmet etmeyi ruhen dinlendirici olarak telakki edersek aslında Mukaddes Kitaba göre böyledir, o zaman seçim yapmak güç olmasa gerek. (Mat. 11:28; Mezm. 19:8; Rom. 15:32) Bir kıza aşık olan bir gencin günün ağır işlerinden sonra önce istirahat edeceğini düşünebilir miyiz? Hayır! Çok yorgun olduğu halde sevgilisini görmeğe koşa koşa gidecek. Eğer yüreğimiz, Yehova’ya ve komşumuza karşı sevgimizin bir ifadesi olarak Yehova’nın hizmetine yönelmişse, serbest olduğumuz günde, yani hafta sonunda, bir toplantıda hazır bulunmak ve tarla hizmetine iştirak etmek bizim için muhakkak ferahlık verici ve dinlendirici olacaktır!—Mat. 22:37-40.
8 Kendimize karşı dürüst olalım. Her hafta sonu vazifeden uzak kalmak çok tehlikelidir, çünkü ruhi düşünüşümüzü zayıflatacak ve günlerimizle ilgili acillik duygusunu bize kaybettirecek. Bu nedenle İns. 46, sayfa 23, paragraf 17’de şunları okuyoruz: “Refah içinde olan ülkelerde yaşayanlarımız, hafta sonlarını cemaatin ve Tanrı’nın hizmetinden uzakta zevk içinde geçirmeyi alışkanlık edinecek derecede dünyanın kendilerini “yumuşatmasına” şüphesiz asla müsaade etmek istemeyecekler!” Her ne kadar bir pazar günü birçok insanı evde bulamayabilirsek de, yine de bazı insanları buluruz ve kim bilir belki tam o gün iyi haberi dinlemek için bazıları bekleyebilirler? Ve her şeyden önce, eğer serbest olduğumuz vakti Yehova’yı memnun etmek üzere kullanırsak, iyi bir vicdanımız olacak ve Yehova bizi tasvip edecektir.
9 Bu nedenle, bütün cemaatlerde ihtiyarların, pazar günleri toplantı ve tarla hizmeti için düzenlemeler yapıp bunları destekleyerek tarla hizmetinde önderlik etmeleri çok bina edici ve ruhen faydalı olacaktır. (Res. İşl. 20:28; I. Pet. 5:1-3) Dinlenme ile ilgili dengeli bir görüşe sahip olup her şeyi uygun vaktinde yapmak olgunluğun bir ifadesidir. (Vaiz 3:1-8) Fakat her şeyden çok Tanrı’nın krallığının menfaatlerini arayalım. Har-magedon’da sağ kalmamız ve ebedi hayatımız buna bağlı olacaktır.—Mat. 6:33.