Ruhi Düşünüşe Sahip Olmakta Gelişmek—Kısım 3
1 Ruhi düşünüşe sahip olan kişi o durumunu otomatikman muhafaza edemez; bunu neye benzetebiliriz? Bir demirçubuktan elektromıknatıs yapılmasını düşünelim. Demir çubuğun molekülleri gelişi güzel, karşık bir halde iken çubuğun etrafına elektrik kablosu sarılıp elektrik akımı verildiğinde çubuğun etrafında bir manyetik alan oluşur ve böylece moleküller N ve S kutupları yanyana gelmek suretiyle düzene girer ve o demirçubuk artık bir mıknatıs görevi görür. Fakat elektrik kesilirse, ne olur. Çubuk sertlik veya yumuşaklığına göre, kısa veya belirli bir zaman sonra mıknatıslığını kaybeder ve molekülleri gene eski haline döner. Mukaddes Kitabı devamlı okuyan, Tanrı’ya devamlı dua eden Tanrı’nın sözleri üzerinde derin düşünen ve toplantılara muntazam katılan bir kişi ruhi düşünüşe sahip olur ve bunda gelişir. Fakat bunları azlatırsa veya tamamen keserse ne olur? Tıpkı o elektriği kesilen demirçubuk gibi eski haline döner. Gene “nefsanî adam” olur, meseleleri gene dünyevi açıdan görmeğe başlar.—I. Kor. 2:14, 15.
2 Demirçubuğun elektromıknatıs olarak kalabilmesi, etrafında oluşan manyetik alanın mevcudiyetine bağlı olduğu gibi, bizim de ruhi düşünüşe sahip bir kişi olarak kalabilmemiz devamlı şahsi tetkik, dua, derin düşünme ve toplantılara iştirakımıza bağlıdır. Kim olursak olalım, cemaatte hangi imtiyaza sahip bulunursak, bulunalım bu böyledir. Her birimiz ruhi düşünüşe sahip olmakta gelişmek üzere devamlı çaba harcamalıyız.
3 Bu bakımdan uyarıcı bir örnek eski Korintos cemaatidir. Bu cemaat M.S. 50 yılında kuruldu. Cemaati oluşturan kardeşler en azından Tanrı’ya kendilerini vakfettikleri sırada ruhi düşünüşe sahiptiler. Böylece cemaat tüm olarak ruhi düşünüşe sahipti. Fakat aradan beş yıl gibi kısa bir süre geçince ne oldu? Resul Pavlus, M.S. 55 yılında yazdığı birinci mektubunda Korintos cemaatine şöyle dedi: “Ey kardeşler, ben de size ruhanîlere (ruhi düşünüşe sahip kişilere, YD) söyler gibi söyliyemedim, ancak cismanîlere, ve Mesihte çocuklara söyler gibi söyledim. Size yiyecek değil, süt verdim; çünkü daha kadir değildiniz; ve şimdi bile kadir değilsiniz; çünkü henüz cismanîsiniz; zira mademki aranızda kıskançlık ve çekişme vardır, cismanî değil misiniz? ve insana göre yürümiyor musunuz?” (I. Kor. 3:1-3) Korintos cematinin başına gelen fert olarak bizim veya tüm olarak cemaatimizin de başına gelebilir mi? Eğer ruhi düşünüşe sahip olmakta gelişmeyi durdurursak, evet! Cemaatimizde dedikodu, kıskançlıklar, çekişmeler, ihtiyarları veya kardeşleri tenkit etmeler oluyor mu? Meseleleri olumlu yönden göremiyor muyuz? Kardeşlerimizin davranışlarına kötü saikler atfediyor muyuz? Eğer böyleyse Korintos cemaatinin başına gelen bizim de başımıza geliyor demektir. Eğer böyle bir durum müşahede edersek, problemin temel kaynağının ruhi düşünüş eksikliği olduğunu anlamalıyız. Ruhi düşünüşe sahip olmakta devamlı olarak gelişenler için bu tehlike yoktur.
4 Ruhi düşünüşe sahip olmak ve onda gelişmek her Hıristiyan için hayatı önem taşır. Aslında Yehova’nın bir şahidi olarak kalabilmesi buna bağlıdır. Bu, kötü sistemde ruhi cennette yaşamak demektir. Her şeyden önce Yehova ile yakın ilişkinin hasıl ettiği mutluluğa sahip olunur. Yehova’nın kendisine tasvip anlamına gelen tebessümle baktığını hissetmesi bir insana tarifi zor bir sevinç hissi verir. Öte yandan ruhi düşünüşe sahip kişi bu dünyanın seks ve benzeri tuzaklarından da korunur. Dünyevi insanları tahrik eden şeyler, ruhi düşünüşe sahip kişilerde aynı tepkiyi uyandırmaz, böylece tuzağa düşme ihtimalleri azalar. Meseleleri Tanrı’nın açısından görmek, çevrede cereyan eden olaylar veya bizzat o kişinin başına gelen olaylar hatta ölüm bile onu sarsmaz.—Rom. 9:38, 39.
5 Böylece sevgili kardeşler, ruhi düşünüşe sahip olmakta hepimizin gelişmeğe ihtiyacı var ve gelişmemiz gerekir. Ruhi düşünüşü sağlayan Mukaddes Kitabın okunması, dua, derin düşünme, toplantılara katılmağı asla ihmal etmememiz gerekir. Zihnimize hakim olmalıyız. Onu olumlu şeylerle dolduralım. Resul Pavlus’un şu nasihati her zaman aklımızda olsun: “Velhasıl, ey kardeşler, hak olan ne varsa, muteber olan ne varsa, âdil olan ne varsa, saf olan ne varsa, sevimli olan ne varsa, hakkında iyi söylenen ne varsa, eğer bir fazilet ve eğer bir sitayiş varsa, onları düşünün, öğrendiğiniz ve kabul ettiğiniz ve işittiğiniz ve bende gördüğünüz şeyleri de işleyin, ve selâmet Allahı sizinle olacaktır.”—Fil. 4:8, 9.