Ruhi Şeyleri Takdir Etmek
1 Bugün bütün dünyada ruhi şeylere karşı gereken takdirin duyulmadığına şüphe yoktur. Yirminci yüzyıl çok defa “materyalist çağ” diye adlandırılır. Gerçekte, teknolojideki aşamalar ve başka bilimsel başarılar yüzünden, ruhi şeyler değerlerini kaybetti. Başarı, ruhi değere göre değil, maddi kazanca göre ölçülüyor. Para, konforlu bir ev, araba ve yüksek gelirli bir meslek gibi şeyler insanların elde etmeye çalıştıkları şeylerdir. Birçok insanın hayatında din bile artık gerçek anlamını yitirmekte ve ancak birinin vicdanını rahatlatma hizmetini görmektedir. Evet, günlerimiz, tıpkı resul Pavlus’un tarif ettiği günlere benziyor.—II. Tim. 3:1-5.
2 Hıristiyanlar bu dünyada yaşadıklarına göre, onun materyalist ruhu tarafından etkilenmemek üzere çok uyanık olmalıdırlar. (I. Tim. 1:19; 6:12) Yehova’nın önünde tasvip edilmiş bir durumda bulunmaya devam edebilmek için, onların dünyanın ruhuna karşı mücadele etmeleri gereklidir. Dünyada bulundukları halde, dünyadan olmadıklarını daima zihinlerinde tutmalıdırlar. (Yuh. 15:18, 19; 17:14) Bu, onların dünyayı ve ondaki şeyleri sevmemeleri gerektiği anlamına gelir, çünkü dünya kötü olan İblis Şeytan’ın etkisi altındadır. (I. Yuh. 5:19) O, Hıristiyanları bile etkiliyor ve onların harikulade ümidi olan ebediyen yaşama ümidini kaybettirmeye çalışıyor.
3 Muhakkak ki, hiç kimse ruhi şeyleri ihmal eden Esav gibi olmak istemez. (İbr. 12:16, YD) O, bunları neden ihmal etti? Onlara karşı derin takdir geliştirmediğinden dolayı. Mukaddes Kitap onun bir avcı olduğunu, oysa Yakub’un çadırlarda oturmayı tercih ettiğini söylüyor. (Tekv. 25:27) Tabii, avcılık yiyecek sağlamak için yapılıyorsa yanlış değildir, ama Esav her halde avcılığın hayatında en önemli yeri tutmasına, bir tür hobisi, yani zevk duyduğu ve arzu ettiği bir şey olmasına müsaade etti. Tüm düşüncesi hep bu arzuyu tatmin etmekle ilgiliydi; böylece ruhi şeylere karşı takdirini giderek kaybetmeye başladı. Dolayısıyla öyle bir an geldi ki, sahip olduğu imtiyazları sattı. İğvaya karşı koyamadı. Yiyeceği Tanrı’nın bereketinden daha önemli saydı.—Tekv. 25:30-34.
4 Bu gibi şeyler hepimizin başına gelebilir. Materyalist bir dünya etrafımızı sarmış bulunuyor. Birinin güzel bir evi, emin bir işyeri, hatta bir arabası ve dinlenme vakti olması gayet normaldir. Tanrı zevk duymak üzere birçok maddi şeyler verdi. Ama bütün bu şeyler hayatın merkezi haline getirilmemeli. Böyle şeyler Hristiyanlar için sadece iyi haberi va’zetme anlamına gelen vaizliklerini yerine getirmelerine yardım eden birer vasıta olmalıdır. Kendin için aynı şeyleri söyleyebilir misin?
5 Şu soruları kendine soracak olursan, yukardaki sorunun cevabını kolayca bulabilirsin: “Mukaddes Kitabı her gün okumaya karşı tutumum nasıldır? Buna vakit ayırıyor muyum? Mukaddes Kitabı açıklayan yayınların yardımıyla onu muntazaman tetkik etmeye karşı tutumum nasıldır? Buna vakit ayırıyor ve bundan zevk duyuyor muyum? Toplantılara karşı tutumum nasıldır? Bütün haftalık toplantılarda muntazaman hazır bulunuyor muyum? Onlara katılmaktan zevk duyuyor muyum? Tarla hizmetine karşı tutumum nasıldır? Az mı yoksa mümkün olduğu kadar çok mu çalışıyorum? Tarla hizmetine çıkmaya gerçek bir arzu duyuyor muyum? Yoksa başka şeylerin, mesela kötü hava şartlarının bu hizmeti yapmama engel olmasına izin mi veriyorum?” Bütün bu sorulara verdiğin cevaplar senin ruhi şeyleri gerçekten takdir edip etmediğini tespit etmene yardımcı olacaktır.
6 Hiç kimse ruhi şeylere karşı olan takdirini doğal bir şeymiş gibi kabul etmemelidir. Bu takdir kendiliğinden oluşmaz, gerçek çaba harcamadan da devam etmez. Takdir günden güne geliştirilmelidir. Acaba sen bunu yapıyor musun?