Planlama Harikası Olan Tüyler
BOYNU yakut renginde olan bir kolibri kuşu, bahçenizdeki güzel bir çiçeğin balözünü alabilmek için, onun etrafında görkemli şekilde uçuşup duruyor. Hayvanat bahçesinde bulunan tavus kuşu ise, kuyruğundaki şahane renkleri göstererek alımlı bir şekilde geziniyor. Bu kuşların güzel görünümlerine neden olan, tabii ki tüylerden oluşan giysileridir.
Terziler insanlar için farklı renk ve çeşitte kumaşlar seçerler ve yünlü, pamuklu, ipekli veya sentetik kumaşlardan çok güzel ve değişik giysiler dikerler. Buna karşın, kuşların elbiseleri sadece tek bir maddeden yapılmıştır, yani keratinden. Bu madde, sert ve tırnak yapısına benzeyen bir proteindir. Aynı madde, toynaklıların ve pençeli hayvanların olduğu gibi, sizin de tırnaklarınızın hammaddesidir. Kuşların elbiselerinin Büyük Planlayıcısı, keratini kullanarak modacıların hayal ettikleri tüm güzel, çeşitli ve kullanışlı şeyleri açık farkla geride bırakmıştır.
ZARİF FAKAT KUVVETLİ
İçi boş bir borunun, dolu bir borudan birçok yönden daha kullanışlı olduğu kabul edildiği gibi, içi boş bir tüyün sapı da, oldukça hafif olmakla beraber kemik gibi kuvvetlidir. Tüyün en kalın olan kısmı, tüyü kuşun derisindeki bir keseciğe bağlayan sert gövdesidir.
Tüyün gövdesinin devamı, iki tarafından paralel olarak çıkan tüy dallarını tutan bir sap haline gelir. Her dalda, dalla dik açı ile ufak kanca vasıtasıyla birleşen ve tüycük diye adlandırılan parçalar, dallar arasında adeta bir fermuar görevi yaparlar ve sert yapıda olmasına rağmen, kırılmadan bükülebilecek şekilde esnek bir doku meydana getirirler.
Eğer herhangi bir nedenle kuşun tüyleri açılacak olursa, kuş bu tüy dallarının tekrar fermuar gibi birbirlerine bağlanmasını sağlamak için onları gagası ile düzeltir. Böylece, tüm kabarmış tüyler yerlerine oturunca, kuş, hem soğuğa karşı tam olarak korunmuş, hem de tepeden tırnağa su geçirmeyen bir giysi giyinmiş olur. Ördeklerle diğer su kuşlarında, kenetlenmiş tüylerin, saçmayı bile sektirdiği görülmüştür.
NASIL ŞEKİLLENİRLER
Tüy, kuşun derisinde bulunan bir kesecikten şekillenir. Geliştikçe, şaşırtıcı ve akıl almaz karmaşık değişikliklere uğrar. Bir sap etrafında sıkı bir şekilde dizilmiş olan eşsiz tüycüklerin gelişimi bir kılıf içinde olur. Bu paketleme işlemi öyle ince bir şekilde planlanmıştır ki, büyümesini tamamlamış bir tüyü görünce, kendi kendinize, bu koca tüy, nasıl olur da, bu kadar minik bir yere sığabilir, diye sorabilirsiniz.
Gelişme tamamlanınca, büyümeyi sağlayan hücrelere kan veren damarlar kurur; kılıf ise patlar; kuş gagasıyla tüyün etrafındaki pislikleri hemen temizler ve tüylerini tam boynuna getirir. Tüy, kuşun kan dolaşım sisteminden artık gıda almayan ölü bir dokuya dönüşür ki, bu da, kuşun kan dolaşım sistemi için çok büyük bir ekonomi sağlar.
TÜYLERİN FARKLI ŞEKİLLERİ
Tüylerin çeşitli şekilleri, boyları ve renkleri vardır. Çoğu özel bir amaca hizmet ederse de, bazıları, sadece gösteriş içinmiş gibi görünür. Her kuşa ihtiyacı kadar tüy verilmiştir; dolayısıyla ne büyük kuşların tüy fazlalığı, ne de küçüklerin tüy eksikliği vardır. En büyük kuşlardan biri olan ıslık çalan kuğunun tüyleri tam 25.216 adettir; oysa boynu yakut renginde olan kolibride sadece 940 tüy bulunmuştur!
Özel bir göreve hizmet eden tüyler arasında, kabarık ince tüyler de vardır. Bunlar, kuşların zarif şekilde planlanan “sıcak” iç çamaşırlarıdır. Bir büyüteçle bakıldığında, şekilleri uzun ve ince, çok esnek olan tüy dalları ve tüycükler görülebilir; ancak bu tüycüklerde çengel yoktur. Bu hafif ve yumuşak tüyler kuşun vücudunu yalıtırlar; kuşun vücudunu soğukta sıcak, sıcakta ise, serin tutarlar.
Bazı kuşların ince tüyleri diğerlerine oranla daha fazladır. Kuzey Avrupa ve Amerika’da yaşayan deniz ördeği bunlardan biridir. Bu ördek, ipek gibi yumuşak olan bu tüyleri yavrularını lüks bir yuvada, en iyi kalite “bebek yorganları” içinde yetiştirebilmek ve yuvasını yalıtmak için kullanır! Antartika’da yaşayan imparator penguen de, su ve rüzgâr geçirmeyen dış tüylerin altında, ince ve yumuşak tüylerden oluşan bir giysiye sahiptir. Bu giysi, penguenin,—50°C soğukta, saatte 80 km hızla esen rüzgâra rağmen, üç ay beslenmeden ve kımıldamadan kuluçkada yatmasını sağlar.
Dış tüyler ise, her cinse gerekli uçuşu sağlayacak şekilde düzenlenmiş ve planlanmıştır. Ortadaki tüylerin sapları, kuşun vücuduna uyacak şekilde hafif eğiktir; her zaman bu eğiklik gaga hareketinin ters yönündedir ve kuyruk doğrultusundadır. Tüy sapının kuşun vücudu ile birleştiği yerde bulunan ince tüyler, kuşun derisini örter ve “iç çamaşır” görevini yapar; bunlar üst tabakada bulunan tüyler tarafından uygun biçiminde örtülürler.
Yumurtalarını veya yumurtadan yeni çıkan civcivlerini örtmek için tüylerini kabartan bir tavuğu hiç seyrettiniz mi? Dış tüyler, derideki kaslara ve liflere bağlıdır; lif ve kasların yardımıyla tüylerini dikleştirebilir. Bu yöntem aynı zamanda, kuşun, tüylerini temizlemesini veya gerekirse, yeniden düzenlemesini sağlar. Ayrıca bu şekilde kendisini soğuga karşı yalıtabilir veya sıcakta serinlemek için tüylerinin arasında havayı tutabilir.
Uçmaya yarayan tüyler de şaşırtıcı bir yapıya sahiptir. Bunlar, kuşun havalanmasını, havada kalabilmesini ve hareket etmesini sağlayan “pervaneler” gibidir. Bu tüylerin her birinde, gayet iyi planlanmış ve yerleştirilmiş bir milyon kadar kıl bulunuyor. Her kanadın ucunda, on veya daha fazla birinci derecede el şeklinde uçma tüyü bulunur; bunlar kanadın ana itici gücünü meydana getirirler. Daha sonra 17 adet ikinci derece önemli uçma tüyü bulunur. Bunların da, birinci el uçma tüyleri gibi son derece kuvvetli bir gövdesi ve kemik ile birleşen sapları vardır. Her biri ekseni etrafında dönebilir ve böylece aşağı doğru inerken birbirlerinin üstüne sıkıca kapanır ve kanat yukarı doğru kalkarken bir jaluzi gibi açılır. İnanılmaz derecede hafif olan kol tüyleri eşsiz bir uçma kanadı meydana getirerek kanadın diğer kısımlarını örterler.
Diğer uçma tüyleri ise, kuvvetli kaslar tarafından istenildiği zaman bir araya gelmeleri, açılmaları, bükülmeleri veya eğilmeleri sağlanan kuyruktaki tüylerdir. Böylece kuyrukta bulunan on veya daha fazla adetteki tüy, tıpkı uçağın dümeni gibi, denkleştiricilerinin, kanatların üzerindeki kapakların ve kanatçıkların kalkış ve uçuş sırasındaki görevlerini ve inişe geçildiği zaman da, hava freni görevini yapar.
RENKLERİ
Kuş dünyasının özelliği olan renk sergisi, en hafif deneyimle, gözü kamaştırır. Saka kuşunun koyu ve açık kahverengi, siyah, beyaz, sarı ve kırmızı renkleri bir arada çok güzel bir görünüş verirken, siyah ağaçkakan kuşu da, başından kuyruğunun ucuna kadar uzanan ve kırmızı tepesi ile tam bir tezat oluşturan siyah giysiyle göze çarpar.
Birçok kuşun tüy rengi yaşadığı bölgeye göre değişir. Zengin bir tüy örtüsüne sahip olan kar tavuğunun tüy rengi, yazın kahverenginin çeşitli tonlarındayken, kışın yaşadığı kuzey kutup bölgesinde kendini tamamıyla gizlemek için bembeyaz olur. Ormanların sık ağaçları arasında yaşayan kuşlar da yeşil renge çok rastlanır. Çöl bölgelerinde yaşayanlar ise, yırtıcı hayvanlardan kum rengindeki tüyleriyle korunurlar.
Tüylerdeki renkler, yapıya uygun olan renklerden, yani yansıyan ışınlardan meydana gelir. Beyaz renkli tüylerin beyazı yansıtan mikroskopik bir yapısı vardır. Mavi tonlar için, tüycüklerin yapısındaki küçük parçacıklar sadece mavi ışınları kırar, dağıtır ve yansıtırlar. Yeşil renkler ise, içinde sarı olan mavi bir renkten meydana gelir; diğer taraftan içinde kırmızı renk bulunan tüyler, beyaz ışığın mavi-yeşil renklerini emerler ve sadece kırmızı rengin dalga uzunluğunu yansıtırlar. Tüy yapısındaki bu harikulâde planlama sayesinde kuş dünyasının çok renkli tüyleri gözümüz için pek hoş bir görünüş oluşturur.
YANARDÖNERLİK
Bir İngiliz doğa bilimscisi, kolibri kuşunu şöyle tarif etti: “Bu kuş bir anda yakuta, hemen sonra topaza, başka bir anda zümrüte veya daha sonra da parlayan altına benziyor.” Ünlü bir Amerikan Doğabilimcisi olan Audubon, bu güzel tüylerden “gök kuşağının sevimli kısımları” diye söz etti. Neden? Tüylerinin yanardöner özelliği yüzünden.
Tüy renklerinin yanardöner olmasına yol açan acaba nedir? Küçücük ve kesin tüy yapılarıyla girişim diye adlandılan karmaşık optik bir işi başarırlar. Yansıma yoluyla bazı ışınların dalga uzunluklarını yok edip, başka dalga uzunlukları oluştururlar. Sonuçta tüyün yüzeyine yansıyan ışınlar, değişik açılardan bir anlık değişik renk parlamalarına neden olurlar. Hemen sonra da, ani olarak bu parlaklık sönebilir.
Yanardönerliğin göze çarpan bir özelliği de tavus kuşunun kuyruğundaki tüylerde bulunan “göz”dür. Bu gözün çok renkli görünüşleri vardır; “göz”den geçen her tüy dalında üç veya dört renk bölgesi oluşabilir. Bunun için tüy dalının her 3 milimetresinin birinde, kesin şekilde düzenlenmiş, binlerce ışık yansıtıcısı olmalıdır. Dolayısıyla kuş yıldan yıla eski tüylerini döküp yenilerini alırken, dalın milyanlarca molekülü hiç değişikliğe uğramamaksızın yerini yenilere bırakır. Eğer değişme milimetrenin binde biri kadar olsaydı, bu renkler kaybolacaktı.
BAŞKA ÖZELLİKLER
Tüylerin dünyasında birçok gariplikler de vardır. Ağaçkakanın ağaca tırmanırken kullandığı sert kuyruk tüyleri, tıpkı telefon hattını onaran kişinin giydiği çivili ayakkabılar gibi, kendisine destek olur. Kışın, kar tavuğunun ayaklarında “kar ayakkabıları” gibi kendisine hizmet eden tüyler bitiyor. Afrika’da yaşayan kaya kuşunun yavruları, günlük su ihtiyaçlarını, erkek kuşun emici göğüs tüylerinde taşıdığı sudan karşılıyorlar. Bazı çulluk ve tavuk türleri de ıslık gibi bir ses çıkarmak için, kanatlarındaki özel “müzikli” tüylerden hava üflüyorlar. Kazlar güçlü kanat tüylerini silah olarak kullanırlar. Kuş dünyasında, dişilere özel tüyleriyle kur yapan kibar efendilerin varlığı da unutulmamalıdır. Bunların arasında tuğlu turnalar, sorguçlu balıkçıllar, unutulmaz cennet kuşları ve kuyruğu çenke benzeyen ve Avustralya’da yaşayan lir kuşları vardır.
Evet, tüyler, planlamanın birer harikasıdır. Bu mühendislikte sunulan şahaserler, gerçekten hayranlık uyandırır. Tüm şeref bu harikulâde güzelliğinin Yaratıcısına ve Planlayıcısına aittir.
[Sayfa 26’daki resim]
SAP
DAL
TÜYCÜK