Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 3/83 s. 4-6
  • Proteinler, Genler ve Bizzat Siz

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Proteinler, Genler ve Bizzat Siz
  • Uyanış!—1983 (Bilimsel Seri 5-8)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • PLANLAR VE MAVİ KOPYALAR—DNA VE RNA
  • PLANLARI DEĞİŞTİRMEK
  • Yaşam İçin Takım Çalışması
    Sizinle İlgilenen Bir Yaratıcı Var mı?
  • Yaşam Nasıl Başladı?
    Yaşamın Kökeni Hakkında Beş Önemli Soru
  • “Talimatlar” Nereden Geldi?
    Yaşamın Kökeni Hakkında Beş Önemli Soru
  • DNA “Mavi Kopya”—Mükemmel Bir Yapı
    Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
Daha Fazla
Uyanış!—1983 (Bilimsel Seri 5-8)
g 3/83 s. 4-6

Proteinler, Genler ve Bizzat Siz

“PROTEİNLER”den söz ederseniz, birçok kişinin aklına güzel bir bonfile gelir. Ama protein yalnız bu anlama gelmez. Ette protein var; çünkü canlı varlıklar, özellikle hayvanlar, her biri özel görevleri olan sayısız değişik protein türlerinden oluşmaktadır.

Değişik protein türleri var mı? Vücudumuzdaki su miktarını hesaba katmazsanız, ağırlığınızın aşağı yukarı yarısı protein molekülünden oluşmaktadır. Ama bu moleküller hep aynı türden değildir. Bazıları saçınıza, cildinize ve tırnaklarınıza dayanıklılık verir. Enzim diye adlandırılan başka türleri, vücut hücrelerindeki kimyasal reaksiyonları yönetir. Diğer türleri, vücudumuzun, hastalıklara karşı direnç kazanmasına yardım eden antikorları meydana getirir.

Proteinler hangi şeylerden oluşmaktadır? Vücudumuzda bulunan binlerce protein aminoasit diye adlandırılan ufak moleküllerin birbirine bağlanmasıyla meydana gelir. Yeryüzünde bulunan ağaç, çiçek, hayvan ve insanları oluşturmaya yardım eden tüm değişik proteinleri meydana getirmek için, aşağı yukarı 20 değişik aminoasit türü gereklidir; tıpkı Türk dilinde kullanılan 29 harfle on binlerce sözcüğün yapılabileceği gibi!

Canlı hücreler, ihtiyaç duydukları proteinleri yapmak için, aminoasitleri uzun bir yük trenindeki vagonlar gibi birbirine bağlar. Örneğin, pankreas bezindeki hücreler ensülin üretmek için aminoasit zinciri olarak adlandırılan iki “tren”i meydana getirir. Bu zincirler katlanırlar ve özel biçimler alırlar. İlk zincir 21 harften oluşan bir “sözcük” ve ikinci zincir ise, 30 aminoasitten oluşan bir “sözcük” gibidir. İki zincir birbirine bağlandıktan sonra, vücudumuzun kanındaki şeker miktarını kontrol etmek üzere, bir ensülin molekülü oluşur. Ensülin gibi, proteinler de sağlıklı bir beden için hayatidir. Şeker hastaları bunu iyi bilir.

PLANLAR VE MAVİ KOPYALAR—DNA VE RNA

Fakat pankreas hücreleri, ensülin üretmek üzere hangi aminoasitlerin birbirine bağlanması gerektiğini nasıl bilir? Ayağınızın baş parmağındaki hücrelerin ensülin yapmasını önleyen acaba nedir? Bunun cevabı trilyonlarca hücre çekirdeğinde bulunan ve DNA (Dezoksiribonükleik asit) diye adlandırılan eşsiz ve çok büyük bir molekülde aranmalıdır. Bu molekül nasıl çalışır?

Bir inşaat sahasına hiç gittiniz mi? Eğer gittinizse ne yapmaları gerektiğini açıklayan mavi renkteki plan kopyalarına sık sık baş vuran dülger, duvarcı ve elektrikçi gibi işçileri görmüş olabilirsiniz. Mavi kopyalar nereden gelmiştir? İnşaat bürosunda bu kopyaları yapmak için çalıştırılan özel kopya makineleriyle (ozalit) çoğaltılan birçok mimari plan vardır. Çeşitli grup ustabaşıları bu mavi kopyaları inşaattaki işçilere verir.

Hücreleriniz de bu inşaattaki gibi çalışır. Hücre çekirdeğinde (“inşaat bürosu”) vücudunuzun ihtiyaç duyduğu tüm proteinler için “asıl planlar” bulunur. Bu “planlar”, DNA molekülleridir. Ensüline ihtiyaç hissettiğiniz zaman, pankreasınızdaki özel hücrelerin çekirdeği DNA’nın gen diye adlandırılan kısmını uyarır.

DNA molekülü çekirdekten dışarı çıkmaz, tıpkı genellikle inşaat yerinde asıl mimari planların kullanılmadığı gibi; çünkü onlar çok değerlidir. Bunun yerine DNA molekülünün geninden bir haberci RNA (ribonükleik asit) olarak adlandırılan özel bir haberci molekül oluşturulur; bu ise bir “mavi kopya” çıkarır. Bu “haberci” çekirdekten mavi kopyayı alır ve bir işçi grubunun ensülin molekülünü üretmek için hazır beklemekte olduğu “işyeri”ne götürür.

Bu işçi grubu, bir tür dülgere veya ustabaşıya benzeyen bir molekül olan bir ribozom ve transfer RNA adlı yardımcılar tarafından oluşturulur. Küçük yardımcı tranfer RNA molekülü aminoasitleri toplar ve ribozoma götürür. Ribozom ise, “mavi kopya” olan haberci RNA’yı okur ve ensülin zincirini üretir.

Hücrelerimizin içinde bulunan “inşaat bürosu”nda bir hücrenin işlemesi için gerek duyulandan çok fazla “plan” vardır. Örneğin, ayağınızın başparmağındaki hücrelerde de ensülin üretmek için gereken genler bulunur, ama bu genler uyarılamaz. İlgili planlar ayağımızın başparmağındaki hücrelerde bir nevi “kilit” altında bulunur. Her hücre, ihtiyaç duyduğu maddeleri yapmak için çekirdeğindeki DNA molekülünün sadece bir kısmını kullanır. Buna sevinebiliriz, çünkü bir hücre, kilit altında bulunup kullanılmaması gereken planları “çalıp” yapmaması gereken proteinleri üretmeye başlarsa, bizzat kendisine veya başka hücrelere zarar verebilir, hatta kansere neden olabilir.

PLANLARI DEĞİŞTİRMEK

Bir gökdelenin inşaasında kullanılan karmaşık planların bir raslantı sonucu meydana geldiği görüşünü savunmuş olsaydınız pek çok mimar sizinle katiyen hemfikir olmayacaktı. Böyle planlar çok yetenekli, iyi eğitilmiş bir mimarın varlığını gerektirir. Tüm yaratıkların hücrelerinde bulunan DNA molekülü, mimari planlardan çok daha karmaşıktır ve ayrıntılı talimatları kapsar. Bir bakteriyi, bir ağacı ve insanların tam “yapı”sını kontrol eden bir DNA molekülünü de bir Usta Mimar’ın yaptığı mantıki değil midir? Bu Usta Mimar, Yehova Tanrı’dır.—Tekvin 1:11- 28.

Yetenekli bir mimara, belirli bir yapıya ait titizlikle hazırladığı planlarda yetenekli ve yeterli kli olmayan kişilerin değişiklikler yaptıklarını öğrendiğinde, neler hissettiğini sorun. Mimar, bu davranışı asla uygun görmez; çünkü planları değiştiren kişinin, büyük ihtimalle, yaptığı değişikliklerin tüm sonuçlarını düşünmemiş olduğunu bilir. Gerçi bir banyo dairesini genişletmek mümkün olabilir, ama giriş kısmında önemli ölçüde yer kaybı olursa, ne olacak? Su tesisatının yeniden planlanması gerekirse ne olacak?

Bugün bilim adamları Yaratıcı’nın yaratıklarına verdiği “mimari planlar” olan DNA molekülünün yapısını değiştirebilecek durumdadırlar. Bazı olaylarda, örneğin insan ensülini için, genleri bakterilere aşılamak gibi bazı değişikliklerin insancıl ve tıbbi amaçlarla yapıldığı söylenebilir. Virüs genlerini, bir fare embriyonuna aşılamak gibi başka değişiklikler, hücrelerin işleyişini anlamakla ilgili merakı tatmin etmek için yapılır.

Bilim adamları, genleri değiştirebilirlerse de, bunların nasıl çalıştıklarını henüz tam olarak anlamamışlardır. New York Times gezetesinin 1979’da çıkan bir sayısında şöyle denildi: “Yeni bulgulara göre, insanınkiler dahil, hayvan genlerinin yapısı, 20 yıldan bu yana inanılandan çok farklıdır.” Sonuç ne oldu? Bilginlerin zannettikleri gibi, hayvan genlerinin bakteri genleri gibi çalışmadığı ögrenildi. Hayvan genleri, daha karmaşık ve anlaşılamayan uzun bilgi sıralarına sahiptir. Gerçekten bilim adamları, bakterilerin “ana planlar”ını okumanın, zannedildiği gibi, insanların “ana planlar”ını okumayı sağlayamayacağını öğrendiler.

Bilim adamları geçenlerde, DNA moleküllerinin genetik şifresinin şimdiye kadar sanıldığı gibi sabit olmadığını öğrendiler. DNA molekülü, çekirdekte değil, hücrenin mitokondriya adlı, başka bir kısmında bulunduğu zaman, şifresinin biraz farklı olduğu ortaya çıktı. New Scientists dergisi şunu kabul etti: “Genetik şifresinin evrensel olduğu dogması sarsıldı.” Şifre neden değişiyor? Bilim adamları bunu bilmiyorlar. New Scientists “Genetik analiz sonuçlarının doğurduğu bazı sorular hiçbir zaman cevaplandırılamayabilir” dedi.

Bu nedenle birçok insanın genetik araştırmalarından doğabilecek tehlikelerden dolayı kaygı duymasına şaşmamak gerekir. Fakat biyologlar böyle araştırmaların çok tehlikeli olmadığını iddia ediyorlar; ama genetik bilimin bu tehlikeyi ayırt edebilecek kadar iyi anlıyorlar mı? Bilginler, 1950’lerde Amerika’nın batı bölgelerinde yapılan atom deneylerinin halkı için zararsız olduğunu iddia ettiler. Ama deney bölgesinde esen rüzgârın yönünde oturan insanların kansere yakalanma oranının artması, şimdi bilginlerin yanıldığını gösteriyor.

Acaba bilginlerin, tamamıyla anlamadıkları kuvvetler ve biyolojik süreçleri kurcalamalarının, bir kaza sonucu insanlığın üzerine korkunç bir hastalık getirmesi mümkün mü? Bazıları bunun mümkün olduğu görüşündedir.

Acaba bilim adamları, genlere neler yapıyor?

[Sayfa 4’teki resim]

Tıpkı Türk dilinde kullanılan 29 harfle on binlerce sözcüğün yapabileceği gibi, sadece 20 çeşit aminoasit türü yeryüzünde bulunan bütün ağaç, çiçek, hayvan ve insanların meydana gelmesine yardım eden tüm protein çeşitlerini meydana getiriyor.

[Sayfa 6’daki resimler]

çekirdek

haberci RNA

ribozom

transfer RNA

aminoasitler

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş