Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 7/84 s. 9-11
  • Tanrı ‘Onu Boşuna Yaratmadı’

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Tanrı ‘Onu Boşuna Yaratmadı’
  • Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
  • Benzer Malzeme
  • Nükleer Bir Armagedon Olmayacak
    Uyanış!—1985 (Bilimsel Seri 13-16)
  • Kutsal Kitap Nükleer Savaş Hakkında Ne Der?
    Ek Konular
  • Gezegenimizin Geleceği Ne Olacak?
    Uyanış!—1988 (Bilimsel Seri 25-28)
  • Yeryüzü
    Kutsal Yazılardan Kanıtlar Gösterin
Daha Fazla
Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
g 7/84 s. 9-11

Tanrı ‘Onu Boşuna Yaratmadı’

YEHOVA’NIN ŞAHİTLERİ’nin bu yayını yayımlama sebeplerinden biri de, bu dünyanın nükleer bir katliamla sona ermeyeceğine dair okuyucularına güven vermektedir. Bir veya daha çok ülkenin nükleer bombaları kullanıp kullanmayacaklarını bilmiyoruz. Ancak, nükleer bir katliamda beklemiyoruz. Çünkü o, dünyamızı harap ederdi. Tanrı’nın yarattığı eserler harap olurdu. Onun Sözü bize kesinlikle şunu söyler: ‘Onu boşuna yaratmadı.’—İşaya 45:18.

İsa Mesih, yumuşak huylu olanların bu dünyayı miras alacaklarını söylediği zaman, bunun gerçekten böyle olacağını demek istediğine inanıyoruz.

Biz, Yaratıcı, Tanrı’nın, üzerinde adalet içinde oturulsun diye dünyayı şekillendirdiğine inanıyoruz.

Gerek Matta 5:5 ve gerek İşaya 45:18, o kadar kesin teminat veriyor ki, Yehova’nın Şahitleri geçen yıl, 200’den fazla ülkede insanları ziyaret ederek, milyonlarca kişinin korkusunu Mukaddes Kitaptaki bu teminatlarla gidermek için her gün bir milyon saat harcamışlardır.

Günlerimizde, insanın nasıl yeri kullanmış olduğunu gören, düşünen kişilerin tüyleri ürperiyor. “Tabiat” artık insanlara hükmedemiyor. İnsan, şimdi hayatın kaderini bizzat elinde tutuyor. Artık yerin insanlardan korunmaya ihtiyacı vardır.

Yerin günlerimizdeki bozuk durumu, başlangıçta amaçlanan tabi kılma şeklinin tam tersidir. İnsana kâmil bir başlangıç vermek ve yeri nasıl tabi kılması gerektiğini göstermek için, “Yehova Tanrı (YD) adamı aldı, baksın ve onu korusun diye Aden bahçesine koydu.”—Tekvin 2:15.

Bu cennetteki şahane başlangıca daha yakından bakmak mükâfatlandırıcıdır. Önce, “Yehova Tanrı (YD) yerin toprağından adamı yaptı, ve onun burnuna hayat nefesini üfledi; ve adam yaşayan can oldu.”—Tekvin 2:7.

Evet insan fizyolojik açıdan ergin ve olgun olarak yaratılmıştı. Ancak tecrübeye ve eğitime ihtiyacı vardı. Tanrı kadını da tam gelişmiş olarak yarattı.

Yeryüzündeki hayatın en üst düzeyinde olanlar, büyük bir amaca hizmet etmek için Tanrı tarafından görevlendirildiler: “Suretimizde, benzeyişimize, göre insan yapalım; ve denizin balıklarına, ve göklerin kuşlarına, ve sığırlara, ve bütün yeryüzüne, ve yerde sürünen her şeye hâkim olsun.”—Tekvin 1:26.

Makul olarak, eğitimleri şu birinci dersle başladı: Yaşanacak olan hayat şekli benim öğreteceklerime karşılık vermenize bağlıdır. Ben her şeyi bir amaç için belirli prensiplere göre yaptım. Bilmeniz gereken her şeyi size öğreteceğim. Kendi yolunuzu kendiniz çizmek üzere kendi kendinize karar vermeyin. Gözünüze doğru görünebilen bir şey sizi ölüme götürür! (Mezmur 36:9: Yeremya 10:23; Süleymanın Meselleri 3:5, 6)

Tüm Mukaddes Kitap esasen erkek ve kadının şu basit emirden anlamaları gereken şeyin bu olduğunu gösteriyor: “İyilik ve kötülüğü bilme ağacından yemiyeceksin; çünkü ondan yediğin günde mutlaka ölürsün.”—Tekvin 2:17.

Dünyamızın uzayda kaç milyar yıldan beri döndüğünü; Tanrı’nın hayat süreçlerini hazırlaması için ne kadar uzun bir zaman harcadığı önemli değildir. Yeryüzünün bakımını insana devretme zamanı gelmişti. Tanrı bu düşünen ve istek sahibi duygulu yaratığın, eninde sonunda yerdeki yaratılışa tam olarak kontrolü altına alabilecek kapasitede olduğunu biliyordu. Fakat insan şimdi onu harap etmek amacını taşıyan bazı güçlere sahip oldu.

Siz yerin yaratıcısı olsaydınız, ne yapardınız? Yeryüzünü, politik egemenliğin, Tanrı’nın bu eserinin selametinden daha önemli olduğunu zanneden insanların ellerine terk eder miydiniz?

Atom bombalarını patlatma kararı,mutlaka iyi niyetli kimselerin oluşturduğu konseylerin onayıyla olmayabilir. Çılgın bir diktatör veya bir avuç dolusu terörist de bu işi yapabilir. Hatta kazaen bile olabilir. Son yıllarda A.B.D. Silahlı Kuvvetleri, üç kez saldırı tehdidi yüzünden alarma geçirildi. İki kez, alarmın nedeni bir bilgisayardaki arızalı bir çip idi. Bir keresinde de bir görevlinin yanlışlıkla ses sistemine bir füze hücumunun test bandını vermesi sonucu, Kuzey Amerikan Hava Savunma Komutanlığında gerçek bir saldırı korkusu doğdu!

Evet, yerin yaratıcısı siz olsaydınız onu, geleceği kör, istikrarsız, kaprisli ihtimallere bağlayan bakıcıların ellerine bırakır mıydınız?

İnsanlar ve milletler yerin Sahibi’nin karşısında suçlu durumdadırlar. Onlar isteyerek ve vahşi amaçlarla, gezegenimizin üzerinde nükleer harabiyet tehlikesini canlı tutmaktadırlar. Hiçbiri, nükleer bomba atmakla ilgili niyetinin, ‘savunmada misilleme’ için olduğunu ileri sürerek, suçundan arınamaz. Dergi yazarı Jonathan Schell şu gözlemde bulundu: “Nükleer belanın başka bir saçma kısmı ise, her iki tarafın da, karşı tarafın halkını haksız yönetimlerin suçsuz kurbanı olarak kabul ettiği halde, zaten acı çekmekte ve baskı altında olan halkı yok etmekle cezalandırma amacında olmasıdır.”—The New Yorker, 8 Şubat 1982.

Tanrı, yeryüzünün harap edilmesine izin vermeyecektir. Duruma müdahale edecektir. Gezegendeki tüm milletleri kızdırmasına rağmen bunu yapacaktır: “Milletler gazaplandılar, ve senin gazabın geldi, ... ve yeri harap edenleri harap etmek vakti geldi.”—Vahiy 11:18.

Vahiy kitabının peygamberliklerinin çağdaş zamanlara uygulanmasına bazılarının güldüklerini duymuş olabilirsiniz. Onlar bu uygulamalara meydan okusunlar. Meseleleri denemeye tabi tutsunlar. Meseleleri denemeye tabi tutsunlar. Ama tıpkı kendilerinin başlattıkları topyekûn bir nükleer savaştan sağ kurtulamayacağı gibi, insanlar da “Her Şeye Kadir olan Tanrı’nın büyük gününün savaşı”nda sağ geçmeyecektir.—Vahiy 16:13, 14, YD, 16.

O savaş yeryüzünü ebediyen ‘yerin kralları ve onların orduları’ ile beraber canavara benzer siyasal sistemlerden temizleyecektir. Savaş bittikten sonra, İblis Şeytan uçuruma atılacaktır. Söz konusu bu savaş, ayırım gözeten bir savaştır. Yeryüzünde yaşayan yumuşak huyluları koruyacaktır. Onlar kirlenmiş ve radyasyonla mahvolmuş bir yeri değil, temizlenmiş bir yeri miras alacaklardır. Evet, yeryüzü gökten yönetilen adil bir yeni nizam altında güzelleştirilecektir.—Vahiy 19:19–20:3, 7:9, 10, 13-17.

Yehova’nın Şahitleri, neden kesinlikle yerin nükleer bir katliamla veya insanın elinde bulunan başka bir yöntemle mahvolmayacağına inanıyorlar? Bunun nedeni, Âdem’in çocuklarının bir bütün olarak, yeri uygunsuz şekilde tabi kılmış olmaları doğruysa da, hâlâ yumuşak huylu, öğretebilen ve Yaratıcı’nın yoluna uyum gösterebilen insanların bulunmasıdır. Onlar yeryüzünde oturmakla ilgili O’nun maksadını yerine getirmeye ve O’nun amaçladığı şekilde yeryüzüne bakmaya isteklidirler.—Mezmur 37:34.

[Sayfa 10’daki pasaj]

İsa Mesih, yumuşak huylu insanların bu yeri miras alacaklarını söylediği zaman, bunun gerçekten böyle olacağını demek istediğine inanıyoruz.

[Sayfa 11’deki pasaj]

Yerin günlerimizdeki bozuk durumu, başlangıçta amaçlanan tabi kılma şeklinin tam tersidir.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş