Televizyon—Nimet mi, Yoksa Bela mı?
BİR “nimet” herkesin sahip olmak istediği iyi bir şeydir. “Bela” ise, nefret edilen berbat ve çok kötü bir şeydir. TV’nin ancak bazı yönlerini ele aldığımız bu kısa müzakeremizde doğan soru şudur: Televizyon NİMET mi yoksa BELA mı sayılmalıdır?
TV NİMET OLABİLİR
Birçok kişinin televizyonu bir nimet saydığına hiç şüphe yoktur. Çok sayıda yaşlı, hasta veya sakat insan, TV olmadan yaşamak istemiyor. Televizyon onların başlıca “arkadaşı” olmuştur.
Televizyonun, yakın ve uzak yerlerde olup bitenlere karşı ilgi uyandırmak için çok şey yaptığını az kişi inkâr eder. TV, insanların zihnini genişletti ve yeni ufuklar açtı. Televizyon seyircileri genelde daha az dar görüşlü olurlar. Bütün bunlar iyi şeylerdir.
Televizyon çok eğiticidir de; tetkik veya seyahat etmek için fırsatı olmayanlara değişik alanlarda bilgi verebilir. Son olarak TV fakirlerin evine eğlence programları, operalar, oyunlar, balolar ve senfoni orkestralarını da getirdi.
TV BELA DA OLABİLİR
Ne yazık ki, nimet olabilen bir şey, aynı zamanda bir bela, zararlı, hatta zehirleyici bir şey haline de gelebilir. TV yalnız yaşayanların “arkadaşı” olabilir, ama ne tür bir arkadaş? Birçok kişinin hayatında bir boşluğu doldurmuş olabilir; ama hayatlarını neyle doldurdu? TV bize, olup bitenleri naklen getirebilir, aynı zamanda sinsi propagandaları da sunabilir, insanlara kendi görüşlerini telkin etmek için bencil kişiler tarafından da kullanılabilir.
TV, çekici reklamlarla bizi eğlendirebilir, ama materyalist bir toplum yaratmak içinde de çok şeyler yapabilir. Televizyonun ucuz bir eğlence türünü sunduğunu iddia edebilirsiniz, ama seks, şiddet ve dürüstlük konusunda size çarpık görüşleri de kazandırmadığından emin misiniz? Çocuklarınızın başının derde girmemesi için televizyonu sık sık kullanabilirsiniz, ama bununla onların zihnine ve daha önemlisi yüreklerine hangi kötülükler de aşılanabilir?
Çoğu kez, “çağdaş televizyonun babası” olarak adlandırılan Vladimir K.Zworykin geçenlerde ‘televizyonun dünya çapında böylesine etkin bir güç olacağını hiç tahmin etmediğini’ söyledi. Televizyonun kullanılış tarzından üzüntü duyduğunu ve çocuklarının televizyonu açmasına asla izin vermeyeceğini sözlerine ekledi. Ünlü bir TV yazarı olan Paddy Chayefsky şöyle dedi: “Televizyon insanlar arasındaki ilişkilerin tüm karmaşık yönlerini kabalaştırır, onları vahşileştirir, hissizleştirir. Hayret etme yeteneğimizi ve insanlık duygumuzu kaybettik. Televizyonun asıl sorunu budur.”
Bilirkişiler sayılması gereken bu insanların söyledikleri, ailesinin ve bizzat çıkarlarını yakından düşünen herhangi birini düşündürmelidir. Evet, bu “kutu” bir nimet veya bir bela olabilir. Televizyon size YARAR mı sağlayacak, yoksa ZARAR mı verecek meselesinin nihai tahlilini siz yapmalısınız!