Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 10/84 s. 10-13
  • Video Oyunları Çılgınlığı

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Video Oyunları Çılgınlığı
  • Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • DAHA PARLAK BİR YANI VAR MI?
  • OYUNLARA KARŞI TEPKİLER
  • ENDİŞELENMEK İÇİN NEDENLER
  • OYNAMAK MI OYNAMAMAK MI?
  • Bilgisayar Ya da Video Oyunları Oynasam mı?
    Uyanış!—1996
  • Elektronik Oyun Oynayanlar Tehlikede mi?
    Uyanış!—2003
  • Elektronik Oyunlar Oynamam Uygun mu?
    Uyanış!—2008
  • Elektronik Oyunlar Hakkında Neler Bilmeliyim?
    Gençler Soruyor
Daha Fazla
Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
g 10/84 s. 10-13

Video Oyunları Çılgınlığı

JAPONYA’dan Amerika’ya, Avrupa’dan ta “güneydeki” Avustralya’ya kadar, genç veya yaşlı olsun, yeni bir çılgınlık milyonlarca kişiyi fırtına gibi sardı. “Pac-Man”, “Asteroids”, “Space İnvaders”, “Battlozone” ve “Donkey Kong” gibi tuhaf isimleri olan video oyunları, sadece eğlence salonlarına değil, aynı zamanda küçük dükkânlara, süpermarketlere, benzin istasyonlarına, kafeteryalara ve adeta insanların buluştukları her yere girdi. Bu oyunların sesleri ve renkli ışınları, bir saplantı gibi, yeni nesil oyuncularının hayaline ve merakına konu oldu.

Birkaç yıl önce A.B.D.’de video oyunları oynanan salonlarda beş milyar dolar gibi şaşırtıcı bir miktar harcandı. Bu miktar film endüstrisi gelirinin iki katı veya profesyonel beyzbol, basketbol ve futbolun toplam hasılatının üç katı demektir. Bir oyun çeyrek dolara oynandığına göre, bu miktar 20.000.000.000 oyuna eşittir. Tek bir insan bu kadar oyun oynamak isteseydi 75.000 yıl gerekirdi. Evlerdeki televizyonda da oynanabilen video oyunları satışının yılda bir milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor; ve onlarla oynamak için ne kadar vakit harcandığı bilinmiyor

Bu kadar yoğun şekilde uygulanan bir oyunun, oyuncularını ne kadar derinden etkilediğini anlamak zor değildir. Anketler oyuncuların yüzde 90’ının erkek ve onların yüzde 80’inin ise buluğ çağındaki gençler olduğunu gösteriyor. Başka bir araştırma, buluğ uçağındaki 10 gençten 9’unun oyun salonlarına gittiğini belirtiyor. Evdeki video oyunları çok yaygınlaşıyorsa da, paralı salonlarda oynamanın daha çekici olduğu anlaşılıyor; böylece, sonuçları ne olursa olsun, gençlerin bu oyunlardan çok etkilendiği bellidir.

DAHA PARLAK BİR YANI VAR MI?

Birçok araştırmacı, video oyunlarının oyuncular üzerinde olumlu bir etki bıraktığını düşünüyor. Bir psikoloji profesörü şöyle dedi: “Birçok eğlence türü sırf oturmamızı gerektirmektedir. Video oyunlarına gelince, onlarla oynarken bazı şeyleri yapabilirsin. Oyuncu da oyunu büyük ölçüde kontrol eder. Bu ise, özellikle gençler için önemli bir şeydir.” Başka bir uzman, “bilgisayar oyunlarında canlandırılan hayallerin, insanın başka yolla tatmin edilemeyen duygusal ihtiyaçlarını doyur”duğunu söylüyor.

Başkaları video oyunlarını yararlı buluyorlar, çünkü söylediklerine göre, ne de olsa, bilgisayar çağında yaşıyoruz ve bilgisayar kavramını ve tekniğini çocuklara ne kadar erken tanıtırsak, onlar daha sonra gerçek bilgisayarları o kadar daha iyi çalıştırabilecekler. Aynı zamanda, bu oyunların zihni kamçıladığını, böylece matematiksel hünerleri ve gözle-el koordinasyonunu geliştirdiğini belirtiyorlar.

Şüphesiz bilgisayarlar ve bilgisayar oyunları, öğretme araçları olarak büyük olanlaklara sahiptir. İlkokuldan üniversitelere kadar, sınıflarda normal araçlar olarak kullanılmaya başlanılıyor. Fakat eğitim uzmanları bu alanda bilgisayar programcıları ile yapımcılarının görüşünü paylaşmıyorlar. Bugünlerde uygulanan birçok programı pahalı ders kitaplarından başka bir şey olarak görmüyorlar; bununla ilgili olarak da, yapılan büyük yatırımların gerçekten işe yarar olduğundan şüphe ediyorlar. Ancak durum ne olursa olsun, bilgisayarların okullardaki kullanılışı ile oyun salonlarındaki video oyunu arasında çok büyük bir fark vardır.

OYUNLARA KARŞI TEPKİLER

Gençler için açık olan çekiciliği ve ticari başarısından dolayı video oyun salonlarının çoğalması, ana-babaların şiddetli itirazlarına ve sonuç olarak hükümetlerin onların tümünü yasaklamasına dek uzanan tepkilere yol açtı. Filipinler’de Devlet Başkanı Marcos bu oyunları resmen yasakladı ve onları yok etmek için salon sahiplerine iki hafta süre tanıdı. Batı Almanya’da on sekiz yaşından küçüklerin bu salonlara gitmesi yasaklanmıştır. Brezilya’da herhangi bir paralı video oyun makinesinin ithali kesinlikle yasaktır. A.B.D.’de ise, bu oyunlarla ilgili davalar Yargıtay’a kadar getirilmiş bulunuyor.

Birçok insana eğlenceli bir oyun gibi görünmesine rağmen, acaba neden bu kadar şiddetli tepkiler doğsun?

ENDİŞELENMEK İÇİN NEDENLER

İlk olarak bu, bir para meselesidir. Video oyun salonlarında harcanan muazzam paranın en büyük kısmı genç oyunculardan geliyor. Gençlerin her akşam birden çok kez yirmi dolarları çeyrek dolara bozdurmak için veznelere gitmesi hiç de olağanüstü bir şey değil. Birçoğu, hüner gerektiren bir oyunda meydan okuyacak kadar usta olabilmek için, elli dolara gerek olduğunu hemen kabul ediyorlar. Şimdi şu soru akla geliyor: Bütün bu parayı nereden buluyorlar?

Buna öfkelenen ana - babalar, oğullarının öğle yemeklerini yemeyip, hem yiyecek paralarını hem de vakitlerini video salonlarında harcadıklarını söylüyorlar. New York’un zengin bir mahallesinde oturan kızgın bir anne bu oyunların çocuk suçlarının artmasına neden olduğunu söylüyor. “Bu makinelere para yetiştirmek için, çocuklar, cüzdan ve altın kolyeleri çalıyorlar” diyor. Yeni Zelanda’daki South Auckland’da bir polis komiseri, ondört yaşındakilerden oluşan bir grubun, mahallede sütçüye bırakılan paraları çalarken yakalandığını söylüyor. Komisere göre: “Çocuklar video oyunları oynamak için para çaldıklarını itiraf ettiler ve kayıtlarımızda buna benzer çok olay var.”

Oyuncular bile, bu oyunların kendi üzerlerinde büyük bir etkisi olduğunu hissediyorlar. Oyuna düşkün, yani bunun tiryakisi olduklarını açıkça itiraf ediyorlar. Hatta bir oyuncu “bu oyun bir esrar gibidir” diyerek şöyle devam ediyor: “Her hafta buralarda aynı insanlar görünüyor. Bundan uzaklaşmaya çalıştım. Harcadığım paranın tümünü geri almak isterdim.” Bu “tutkunun” bir kısmı bizzat oyundan kaynaklanıyor. Çok yaygın oyunlardan birinin yapımcısı şöyle diyor: “Oyuncuda bir düş kırıklığı yaratılmak isteniyor. Oyuncunun, ‘. . . . çeyrek dolar daha koysam, herhalde daha iyi başarırım’ demesi arzu edilir.” Aslında oyunların çoğu öyle programlanmıştır ki, oyuncuların puanları artarken, oyun gitgide daha hızlanıp zorlaşmaya başlar. Durum, sanki bir eşeğin önünde yukarıdan asılan havuç gibidir: Devamlı olarak elde edilebilir gibi görünüyorsa da, onu elde etmek imkânsızdır.

Bu tür psikoloji, özellikle çocuklara zarar verebilir. Bir gazeteci, video oynayan çocukları seyrederken, onların kendisine, “saatlerce makina başında oturup, makineye para atan kumarbazları” hatırlattığını söyledi. “Zihniyet aynıdır.” Böylece kumarbazlığa karşı savaşan bir teşekkül, zoraki ve saplantılı alışkanlıkların on yaşına kadar olan küçük çocuklarda bile geliştirilebileceğinden dolayı, video oyunlarına karşı çıktı. On yaş dolayındaki çocuklar, video oyunlarına karşı tutku duymaya başlıyorlar. Sosyolog Sherry Turkle: “Hâkimiyet ve kontrolün bir çocuğun gelişmesinde en önemli meseleler olmaya başladığı bir çağda—8, 9, 10 yaşlarındayken—bu oyunlar çocuğu büyülemeye başlıyor” görüşündedir.

Duyulan endişeler, günlerimizde yaygın olan video oyun türlerinden de kaynaklanıyor. İsimlerinden anlaşıldığı gibi, oyunların ezici çoğunluğu savaş oyunlarıdır. “Öldür veya öl” prensibine göre şiddete yönelik, acımasız saldırganlığı geliştiriyorlar. Aynı zamanda bu oyunlar kişiyi, anında tatmin olma arzusuna itiyor. Haberleşme konusunda profesör olan biri bu konuda: “Kişi duygularını ne kadar alevlendirirse, aynı ölçüde doyum vermeyen şeylere karşı da o kadar sabırsız ve hoşgörüsüz olacaktır” dedi. Ayrıca The New York Times gazetesine yazdığı bir mektupta bir yazar, bugünlerin ticari amaçlı video oyunlarının, “insanın en alçak içgüdülerine hizmet ettiğini” söyledi ve şunları ekledi: “Bunlar düşüncesiz ve kötü huylu bir genç kuşak meydana getiriyor.”

Birçok video oyun salonu, eskiden kumar makinelerinin ve bilardo oyunlarının salonlarıydı. Sesleri ve görüntüleri değiştiyse de genellikle havası aynı kaldı. Böyle yerlerde oyuncu kaybederse; küfürler, öfke nöbetleri, bağırışlar ve tekmeler olağan şeylerdir. Fakat daha ciddi olarak, Time dergisi şu haberi veriyor: Amsterdam’daki salonlarda homoseksüellerin dolaşması bir sorun halini alıyor. Stockholm’da halk video oyunlarını esrar, fahişelik ve kanun dışı sert içkiyle meşgul olan genç serserilere ait şeyler olarak görüyor. On dört ve on beş yaşındaki gençler, gün boyu saatlerce böyle bir çevrede bulunurlarsa sonuç feci olabilir.”

Birçok ana-babanın, video oyun salonlarının çocuklarına yapabileceği olumsuz etkilere karşı endişe duymaya başladığını fark eden bazı girişimciler, her yaştaki çocuklar için bu ve başka bilgisayar oyunlarının evlerde oynanabilecek türlerini çıkarmaya başladılar. Böyle ev oyunları, çocukları salonların sakıncalı havasından koruyabilse de, oyunun etkileri büyük çapta aynıdır. Ayrıca çocuklar, çok zaman geçmeden, bu evlerdeki oyunların orijinallerinden daha basit ve ağır hareketli olduğunu fark ediyorlar. Böylece salonların çekiciliği her zaman geçerli olacaktır.

OYNAMAK MI OYNAMAMAK MI?

Video oyunlarının kalıcı olup olmadığını veya başka hevesler gibi gelip geçici mi olduğunu ancak zaman gösterecektir. Fakat bu oyunlarla ilgili olarak, dıştan görülenden daha fazla şeylerin olduğu bir gerçektir. Zararsız bir eğlence türü olarak başlayan bu oyunlar, sonunda; oyuncunun zihnini ve bedenini kontrolu altına alan, tiryakilik yapan zorlayıcı bir yük haline gelmektedir. Böylece ana-babalar video oyunlarının, aileleri için uygun bir eğlence türü olup olamayacağına ve oynanmaları için izin verirlerse, ayrıca bunu ne ölçüde yapacaklarına, vakitle para yatırımının aile hayatının bir başka alanında daha iyi kullanılıp kullanılmıyacağına dair de karar vermelidirler. Bu konudaki gerçekler hakkında bilgi edinip, buna göre ne yapmaları gerekli olduğuna bizzat ailelerinin karar vermeleri iyi olur.

[Sayfa 11’deki pasaj]

Benzin istasyonunda çalışarak para kazanan on dört yaşındaki David, şunları söyledi: “Bu oyunları beş yıldan beri oynamaktayım. Adeta tiryakisi oldum. Tüm paramı boşuna harcadığımı biliyorum, fakat iyi vakit geçiyorum ve üstelik bu para, benim param, onu ben kazandım.”

[Sayfa 12’deki pasaj]

“Oynadığım zaman etrafımdaki dünya artık mevcut değildir.” Bu sözleri video oyunları oynayarak büyüyen ve şimdi bir video oyun salonunu işleten Meckey söylüyor. “Bir kimse herşeyi unutabilir, bir Buck Rogers gibi yaşayabilir ve tekniği yenebilir.”

[Sayfa 13’teki pasaj]

“Düş kırıklıklarımın tümünü bu oyunlarla gidermek istiyorum.” Bu sözleri oyunda tam bir hüner kazanmak için cep harçlığının tümünü harcayan on iki yaşındaki John söylüyor ve ekliyor: “Kötü oynadığım zaman makineyi itip tekmeliyorum. Onu suçluyorum, kendimi değil. En iyi oyunculardan biri olmak istiyorum. Hedefim budur.”

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş