Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 7/84 s. 17-19
  • Aşk Romanları Okumak Zararlı Mı?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Aşk Romanları Okumak Zararlı Mı?
  • Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “VE MUTLU OLARAK YAŞAMAYA DEVAM ETTİLER”
  • HAYALLER
  • CİNSEL KONULAR
  • ÇARELER
  • Ne Okuduğum O Kadar Önemli mi?
    Gençler Soruyor . . . Sorular ve Pratik Cevaplar
  • Gerçek Sevgiyi Bulmak Neden Zor?
    Uyanış!—2006
  • Sadece Arkadaş mıyız? (1. Bölüm): Onu Yanlış mı Anlıyorum?
    Gençler Soruyor
  • Evlilik Konusunu Düşünüyor musunuz?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
Daha Fazla
Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
g 7/84 s. 17-19

Gençler Soruyor:

Aşk Romanları Okumak Zararlı Mı?

OKUMAYA çok meraklı olan bir okuyucu “aşk maceralarını okumak bir tür kaçıştır. Kendimi bir aşk macerasına kaptırmak, beni yeniliyor ve kendi sorunlarıma yönelmemi daha da kolaylaştırıyor” demişti. Bu kişinin verdiği cevap, devamlı olarak bir aşk romanını bir nefeste okuyanlar için oldukça tipik bir cevaptır.

Bazıları, bu tür hikâyelerin, gerginliğe karşı yatıştırıcı bir etkisi olduğunu iddia ederler. Gençler ise, bunları, ergin kişilerin zevklerine zararsız bir göz atma şeklinde nitelerler. Bazı kişiler açısıdan ise, bu, sıkıcı bir yaşama biraz heyecan katma işidir. Genellikle romanlar kısa ve ucuz olduklarından, onları okumak milyonlarca kişi için tiryakilik derecesinde bir alışkanlık haline gelmiştir. Yanlız Amerika Birleşik Devletlerinde böyle romanları okuyan yaklaşık 20 milyon kişi, en sevilen televizyon programlarını izleyen seyircilerin sayısıyla rekabet edebilir. Bu sayının göze çarpan bir kısmı gençlerden oluşuyor. Acaba sen de onları okumalı mısın? Cevap olarak, bu romanların bazılarının ne türden olduklarını bir araştıralım.

“VE MUTLU OLARAK YAŞAMAYA DEVAM ETTİLER”

Aşk maceralarının konusu yıllar boyunca insanları büyüledi. Tabii, Tanrı, erkek ve kadının içine aşık olma ve evlenme arzusunu yerleştirdiğine göre, bu duygu çok doğaldır. (Tekvin 1:27, 28; 2:23) Öyle ise, aşk maceralarının, roman edebiyatında önemli bir rol oynaması şaşılacak bir şey değildir. Bir aşk macerası, her zaman itiraz da gerektirmez. Bazı aşk maceraları, edebiyat klasikleri arasına bile girmiştir.

Fakat modern standartlara göre, eski romanlar yavan sayılmaya başladıklarından, yazarlar, yeni tip romanlar üretmeyi daha kazançlı buldular. Bazıları, hikâyeye dramatiklik ve duygusallık katmak için hâlâ tarihsel veya ortaçağa ait ortamları kullanıyorlar. Bununla beraber, bu modern aşk romanları çok küçük değişiklerle, tamamıyla önceden tahmin edilebilecek şu formüle uygun gelişirler: Erkek ve kadın kahramanlar, tomurcuklanan aşklarını tehdit eden korkunç engelleri aşarlar.

Tipik olarak erkek kahraman, kendine güveni olduğunu dışarı vuran, kuvvetli hatta az çok küstah biridir. Kadın kahraman ise, genelde narin ve hassastır; genellikle erkek kahramandan 10 - 15 yaş küçüktür. Kadın kahramanın, güzelliğini ve öz saygısını kanıtlayacak bir erkek kahramanın dikkatini çekmeye ihtiyacı vardır. Genellikle erkek kahraman, kadın kahramanı hakir görürse de, kadın hâlâ dayanılmaz bir şekilde kendini onun çekiciliğine kaptırmıştır. Erkeğin sadece varlığı kadının damarlarındaki kanı sanki tutuşturur, dengesini, düşüncelerini ve konuşmasını etkiler.

Sık sık rakip bir aşık da vardır. Bu aşık, nazik ve düşünceli olmasına rağmen, kadın kahramanı heyacanlandırma ve ilgilendirme konusunda başarısızdır. Böylelikle kadının baş döndüren çekiciliği daha sonra ilgisiz kahramanı, sonsuz aşkını açıkça ilan eden şefkatli bir kişi haline dönüştürür. Sonuç olarak önceki bütün şüpheler açığa kavuşmuş ve affedilmiş olarak mutlu bir şekilde evlenirler!

HAYALLER

Anlaşılacağı gibi bu tür öykülerin çekiciliği vardır. “Gotik stilindeki” aşk romanlarından bahseden bir yazar itiraz etti: “Bu gibi öykülerin temelinde yatan fikir . . . . iyi adamı keşfetmenin güç oluşu, şüpheden uzak adamın ise . . . . kötü olmasıdır.” Kadın kahraman, erkek kahramanın katılaşmış ve esrarlı davranışlarını şu şekilde yorumlar: “Erkek bana kötü davranıyorsa, bu, kötü bir insan olduğundan değil, erkek olduğundandır.” Veya “erkek huysuz, alaycı, tepeden bakan, zorba görünebilirse de, heyecan ve romantiklik vermektedir.”

Bu gibi hayal mahsulü kavramları kabullenmen, başarılı ve dayanıklı bir evliliğin gerektirdiği önemli nitelikler hakkındaki görüşünü bulandırabilir mi? 16 yaşından itibaren aşk romanları okuyan Bonnie şunları hatırladı: “Uzun boylu, esmer ve yakışıklı, heyecan verici, otoriter bir kişiliği olan bir genç adam aramıştım. Randevulaştığım genç beni öpmek ve bana dokunmak istemediği zaman, iyi davranan ve saygılı bir kişi olsa bile benim için yavan kalıyordu. Romanlarda okuduğum heyecanı arıyordum” diye itiraf etti. Bu gibi romanlar okumanın, insanın eş olarak hiç istemeyeceği bir kişi tarafından aklının çelinmesiyle sonuçlanabileceğini görmek, hiç de zor olmaz. “Heyecan duyma” arzusu, o kişinin kalbinde olanı gerçekten gizleyebilir.

Bonnie, evlendikten sonra da aşk romanları okumaya devam etti. Kendisi şunları söylüyor: “İyi bir evim ve ailem vardı, fakat nedense benim için yeterli değildi . . . . romanlarda baştan çıkartıcı şekilde tarif edilen macerayı, heyecanı ve titreşimi arıyordum. Evliliğimde bazı şeylerin yürümediğini hissediyordum.” Fakat Mukaddes Kitabın bir incelemesi, Bonnie’nin, kocaların karılarına “heyecan” ve çekicilikten daha fazla şeyler vermesi gerektirdiğini takdir etmesini sağladı: “Kocalar kendi karılarına kendi bedenleri gibi sevmeğe borçludurlar. Kendi karısını seven kendini sever; çünkü kimse hiç bir vakit kendi bedeninden nefret etmemiştir; fakat . . . . onu besler ve kayırır.”—Efesoslular 5:28-30.

Aşk romanlarına özgü ütopiye dayanan sonuçlar ve anlaşmazlıkların kolay çözümü için ne dersin? Bunların gerçeklikten çok uzak olduğu söylenmeli. Bonnie şöyle hatırlıyor: “Kocamla bir anlaşmazlığım olduğu zamanlar, onunla konuşmak yerine, kadın kahramanın oyunlarını taklit ederdim. Kocam erkek kahramanın karşılık verdiği şekilde karşılık vermeyince de somurturdum.” Bir yazar, aynı şekilde bu tip romanların “karmaşık sosyal ilişkilere sahte bir görünüm verip gerçeği gözden sakladı”ğını söyledi. “Bunlar, sosyal gerçekleri saptırıcı değişken, ürkütücü olduğu anda, kadınla erkek arasındaki alışveriş hakkında rahat ve sabit bir görüntü sunuyorlar.” Bu nedenle Mukaddes Kitap, “ey kadınlar, . . . . kocalarınıza tâbi olun,” derken daha gerçekçi ve pratik değil midir?—Koloseliler 3:18.

CİNSEL KONULAR

Psychology Today dergisi, aşk romanlarının bu derece yaygın olmasının bir başka nedenine dikkati çekti: “Okuyucular . . . . diğer kadınların cinsel amaçlarla edindikleri arkadaşlarla ne tip ilişkiler geliştirdiklerini öğrenmek istiyorlar.” Yazı şu şekilde devam ediyor: “Son yıllarda okuyucular yatak içinde veya dışında bağımsız ve iddiacı kadın kahramanlar görmeyi istediler ve yayımcılar bunları sağlamaya koştular.”

İlginçtir ki, bazı şehirlerde halk kütüphanelerinden alınabilen açık seks romanları en çok buluğ çağında olanlar tarafından aranır. Bu gibi yayınlar zararlı olibilir mi? 18 yaşında olan Karin şu şekilde açıkladı: “Bu tür kitaplar, bende kuvvetli cinsel arzuları ve merakı tahrik etti. Kadın kahramının, erkeği ile birlikte olduğu zamanki tutkusu, kendinden geçişi ve kendini aşırı derece zinde hissetme hali, bende de aynı hisleri arama arzusunu yarattı. Böylece randevulaştığım zaman bu tip hisleri yaratmaya çalıştım.” Ve devam ederek, “bu, beni fuhuş yapmaya itti” dedi. Fakat tecrübesi okuduğu ve hayal ettiği kadınlarınki gibi mi oldu? Karin şunu fark etti: “Bu tip hisler, yazarların zihninde ancak hayal olarak canlanıyor. Gerçek değiller.”

Aslında bazı yazarların niyeti, cinsel hayaller yaratmaktır. Bir yayımcı, aşk romanları yazarlarına şöyle talimat verdi: “Cinsel karşılaşmalar, erkek kahramanın, öpüşleri, aşk ve okşayışları ile tahrik edilen tutku ve cinsel hislerde yoğunlaşmalı.” Buna ek olarak yazarlar, aşk romanlarının “okuyucu için tahrik edici, gerilimli ve derin heyecan ve şehvet uyandırıcı olması gerektiği” şekilde direktif alırlar. Açıkçası, bu tip romanları okumak Mukaddes Kitabın şu öğüdüne uygun davranılmasına yardımcı olmayacaktır: “Yeryüzündeki azanızı, zinayı, pisliği, cinsel isteği (YD), kötü arzuyu . . . . öldürün.”—Koloseliler 3:5.

ÇARELER

Yukarıdaki bilgiler karşısında birçok kişi, hikmetli bir şekilde sağlıksız hisler veya gerçekçi olmayan bekleyişler yaratacak romanlardan kaçınmanın en iyi yol olduğu sonucuna vardı. Gerçi birçokları için okumak hayat baskılarından kurtulma ihtiyacını karşılıyor. Fakat okuduğum şeyler konusunda seçici olmanın faydası vardır. Büyük ölçüde çevremizin etkisi altındayız. Okurken, hayatımızı iyi veya kötü yönlerden etkileyecek ortamlar yaratabiliriz. Neden ufkumuzu genişletmek üzere, tarihi veya bilimsel kitaplar okumayalım? Mukaddes Kitap ve onu açıklayan yayınlar özellikle mükâfatlandırıcıdır.

Unutma, dinlenmek ve oyalanmak için yararlanabileceğin başka yollar da vardır. Neden hayatınızı hayali maceralara dayandırasınız? Mukaddes Kitap şöyle der: “Vermek . . . . mutludur” (Resullerin İşleri 20:35) Başkalarına yardım etmek üzere vermeyi öğren. İnsanlara Mukaddes Kitabı öğretmek için bir ayda 60 saatini veren bir genç (bir Yehova’nın Şahidi) şöyle dedi: “Hayatımın en mutlu anlarını yaşadım.” Hayatın mutlu, faal ve tatmin edici ise, neden aşk romanlarının yüzeysel “kaçışı”na ihtiyaç duyasın?

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş