Bu Dünyanın Vakti Doluyor Mu?
DÜNYANIN her tarafında ünlü kişiler, gerçekten vaktin dolmakta olduğu sonucuna varmaktadırlar. Milletleri sürekli olarak nükleer bir savaşa doğru iten güçler, onların zihinlerinde yüksek sesle alarm veren sirenlerin etkisini yaratmaktadır. Küre çapında olabilecek ekonomik bir çöküntünün veya hayatı yok eden çevre kirliliğinin yaratacağı tehlike, bu kişilerin rahatsızlıklarını daha da artırıyor. Vaktin, sadece birkaç millet için değil, bütün dünya için dolduğunu hissediyorlar. Neden mi? Çünkü onlardan hiçbiri olumlu sonuç verebilecek bir çözüm bulamıyor.
Onların büyük endişeleri bir nükleer savaş tehdididir. 1984 yılının başlarında, aralarında 18 Nobel ödülü almış bulunan 47 bilim adamının tavsiyesine uyarak, aylık Bulletin of the Atomic Scientists, “kıyamet saati”ni bir dakika öne, yani geceyarısına üç dakika kalaya aldı. Bu saat, dünyamızın nükleer bir felakete ne kadar yakın olduğunu temsil eder. Onlar, “bu bir alarm ifadesidir” diyorlar. “Kıyamet saati”, şimdi, otuz yıldır gece yarısına en yakın noktasında bulunuyor!
Başka tehditler de bu alarmın şiddetini artırmaktadır:
● Bir zamanlar, altı milletin tekelinde olduğu sanılan “nükleer kulüp”, görüldüğü gibi şimdi dokuz milleti kapsamına alacak oranda genişlemiştir. Harvard Üniversitesinden Profesör Daniel Yergin, 1985 yılında nükleer bomba yapan 40 ülke olacağını tahmin ediyor.
● Lazer ışınlarıyla yeryüzünün tümüne harabiyet getiren yörüngeye oturtulmuş silahlarla dolu uzayın, geleceğin savaş meydanı olabilme imkânı artık gerçekleşmiştir.
● Askeri strateji uzmanları, nükleer savaşı kazanabilme ümidiyle, korkunç bir ilk saldırı planı hazırlıyorlar.
Bütün bu şeyler nükleer bir savaşın eşiğine gelindiğini gösteriyor, bir kaza sonucu nükleer bir katliamın meydana gelme ihtimalini de artırdığı için, insanlar korkudan titriyorlar.
Acaba kaza sonucu nükleer savaş çıkabilir mi? Massachusetts İnstitute of Technology’de çalışan profesör Harold Freeman, This is the Way the World Will End—This is the Way You Will End Unless (Dünya Böyle Sona Erecek—Sen De Böyle Sona Ereceksin) adlı bir kitap yazdı. Kitabında, Ekim 1980’den önceki 18 ay içinde kaydedilen 151 acil saldırı belirtisine yer verdi. “Dördü, B-52 bomba uçaklarının ve kıtalararası balistik füzelerin misilleme hazırlıkları için alarma geçirilmesi yüzündendi. Tüm yanlışlıklar zamanında düzeltildi, ancak bazıları için çok az vakit kalmıştı.” Ne kadar mı? Freeman, 9 Kasım 1979’da “bombardıman uçakları altı dakika içinde nükleer bir karşı saldırı için havalandılar” diye devam etti.
Nereye saklanabiliriz? Emin olan bir yer var mı? Hayır, yok! Kuzey yarım kürede bir nükleer savaş, güney yarım kürede de öldürücü radyo-aktif serpinti bulutları yayabilir ve hatta küresel bir “nükleer kış”ı meydana getirebilir. Durumun ciddiyeti, altı ülke liderinin —Hindistan, Meksika, Tanzanya, İsveç, Yunanistan ve Arjantin— Dört Kıta Barış Girişimi diye tanınan bir deklarasyon yayınlamalarına neden oldu. Deklarasyonda şöyle denilmişti: ‘Bugün, insanlığın hayatta kalışı tehlikeye girmiştir.’
Öte yandan, bu korkuları bastırmaya çalışanların sayısı da az değildir. Bunun nedeni, durumla ilgili yapabilecekleri pek az şeyin olması, hatta hiçbir şeyin yapılmamasıdır; dolayısıyla sanki hiçbir şey olmayacakmış gibi yaşamlarını sürdürmeğe çalışıyorlar. Oysa, bu tür bir davranış önemli bir faktörü görmezlikten gelmektir. Acaba bu faktör nedir?
[Sayfa 4’teki çerçeve/resimler]
Gençler—Nasıl Bir Gelecekleri Var?
Bazı gençler, insan ailesinin gerçekten bir geleceği olduğuna inanıyorlar. Daha büyük bir sayı ise, artık bir dünya felaketini önlemek için çok geç kalındığına inanıyor. Bir delikanlı, “artık herhalde vaktin sonuna gelindiği gerçeğini kabullendim” diye dert yandı.
Şüphe ve gelecekle ilgili şaşkınlık bazılarını intihara sürükledi. Uzun zaman önce, hikmetli bir adam şunları yazmıştı: “Vahiy olmayınca kavm dizginsiz olur.” (Süleymanın Meselleri 29:18) Gelecekle ilgili ümit veren güvenilir bir “vahiy” veya “görüş” olmadığından, birçok genç, “yiyelim ve içelim, çünkü yarın öleceğiz” felsefesine göre hayatını yönlendiriyor. (I. Korintoslular 15:32) Bazıları uyuşturucu kullanmaya rastgele cinsel ilişkiler kurmaya, zevki ön planda tutmaya, hayal dünyasına dalıp “ilerisi” diye bir şey yoktur diyerek şimdi “her şeyi” yapmaya yöneliyorlar.
İki ünlü psikiyatrist Dr. Beardslee ve Dr. Mack’a göre, gençler için “geleceği planlamak anlamsızdır, genel değerler ve idealler saflıktır” demektedirler.
Bu ümitsizlik duygusu, Yeni Akım gençliğini ortaya çıkarttı ve devam ettiriyor. Belki siz de onların bazılarını garip giysilerle, garip şekillerde kesilmiş rengârenk boyanmış saçlarla, derilerine çengelli iğneler geçirmiş ve erkeklerini de küpeli olarak görmüşsünüzdür. Aşırı derecede toplumdan dışarı bırakılma duygusuyla hareket ederler ve toplumla hiç ilgilerinin olmamasını isterler. Yeni Akım’a ayak uyduran bir genç, “yaptığımız bazı şeyler rezalet gibi görünebilir, ancak bu, sizin deli dünyanızın bir parçası olmadığımızı göstermek için yapabileceğimiz tek şey olarak kalmıştır” demektedir.
Başka gençler ise, nükleer bir katliamın alarmını duyarak kaygılanıyorlar. Nükleer harabiyet korkusunu akıllarından çıkarabilen yetişkinlerin aksine, gençler, zengin hayal güçleriyle bunu yapamıyorlar. İşte gençlerin bazı görüşleri şudur:
● “Dumanlar içinde yok olmak istemiyorum.”—Vanessa, 11 yaşında.
● “Oturup düşündüğüm zaman, insanı korkutuyor. Hayatın kırmızı bir düğmeye bağlıdır ve basıldığı anda infilak ediyorsun.”—Dexter, 13 yaşında.
● “Nükleer savaşla değil, ondan sonra yaşamakla ilgili kâbuslar görüyorum.”—Stacey, 14 yaşında.
Başka gençler ise, umursamaz olmamakla beraber kaygı duymuyorlar. Gelecekleriyle ilgili iyimserdirler:
● “Evet, bir geleceğim olacak.”—Pam, 17. yaşında.
● “Nükleer bir katliamın gerçekleşmesi imkânsızdır.”—Oliver, 17. yaşında.
● “Öyle bir korkum yoktur.”—Dashunta, 18. yaşında.
● “Yaşama ümidim var; bu bilgiye sahip olduğum için mutluyum.”—Elizabeth, 15. yaşında.
Bu gençler, geleceklerinden neden bu kadar emindirler? Hangi bilgiye sahiptirler? Mukaddes Kitap ve onun peygamberlikleriyle ilgili bilgiye sahiptirler. Böylece bu dünyanın vaktinin neden dolmak üzere olduğunu biliyorlar.