Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 1/86 s. 12-13
  • “Karın Hazinelerine Girdin Mi?”

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • “Karın Hazinelerine Girdin Mi?”
  • Uyanış!—1986 (Bilimsel Seri 17-20)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • HER KAR TANESİ EŞSİZ MİDİR?
  • “TERMAL” BATTANİYEMİZ
  • Karda Sıcacık ve Rahat
    Uyanış!—2008
  • Esrarengiz Kar Parsıyla Tanışın
    Uyanış!—2002
  • Gürültülü Kar
    Uyanış!—2001
  • Tanrı’nın Şaşılacak İşlerine Dikkat Edin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2001
Uyanış!—1986 (Bilimsel Seri 17-20)
g 1/86 s. 12-13

“Karın Hazinelerine Girdin Mi?”

YANAN bir soba evi ısıtırken dışarda beyaz bir battaniye sessizce ve yavaş yavaş yeri kaplıyordu. Kar yağıyordu. Bu gibi anlar bazılarının zihinlerini yüzyıllar önce sorulan bir soruya cevap bulmağa yöneltir: “Karın hazinelerine girdin mi?” (Eyub 38:22) Hatta günümüzde bile karın yağışı, kaynağı, tanelerinin oluşumu ve değişik şekilleri, bilginleri hayrete düşürmektedir.

Öyle ise tüy gibi yumuşak olan bu madde gerçekten nedir? Basit bir ifadeyle kar, havadaki su buharından oluşan buz kristallerinin bir demetidir. Sıcaklık, rutubet ve hava basıncı gibi etkenler, buzun güzel ve simetrik şekillerinin oluşmasına yardımcı olur. Yeryüzüne yakın hava sıcaklığı 0° C’ın üstüne çıkarsa, kar yere yağmur olarak ulaşır. Oysa sıcaklık sıfırın altına düşerse, küçücük kristaller bir kar tanesini oluşturmak üzere kümeleşirler.

Ancak bu kristallerin etrafında şekillendiği “çekirdek” vazifesini gören bir şey olmalıdır. Acaba bu nedir? Havada dolaşan mikroskopik maddeler, örneğin toz, tuz, hatta kir parçaları bu işi görürler. Bunlar, etrafında toplanan buz kristalleriyle yassı altıgen yapılı yıldızlar, sütunlar veya parıldayan iğneler haline gelirler. 10.000 metre kadar yükseklikten yavaş yavaş yere inerken başka buz tanelerine çarpıp yapışabilir veya parçalanıp yeni kristaller için birer “çekirdek” oluşturabilirler.

HER KAR TANESİ EŞSİZ MİDİR?

Şu rakamlar sizi şaşırtabilir: Her bir metre küp karda 360 milyon kar tanesi bulunabilir. Yapılan tahminlere göre, yerin kara yüzeyinin yaklaşık yarısı ve denizin yüzde 10’u, yani aşağı yukarı 124 milyon kilometre karelik bir alan ara sıra bu kışlık battaniye ile örtülür. Bu kadar karın içinde iki tanesinin birbirinin eşi olmaması mümkün müdür? Evet, mümkündür!

Bunun nedenini anlamak için şu gerçekleri düşünelim. Birçok değişik şekilde düzenlenebilen milyonlarca su molekülü bir tek buz kristalini oluşturabilir. Böyle buz kristallerinin 1 ilâ 100 kadarı, tek bir kar tanesini oluşturur. A.B.D. Ulusal Atmosfer Araştırma Merkezinden fizikçi Charles Knight’e göre, bütün bu sayıları bir bilgisayara verirseniz, her kar tanesindeki molekül bileşimi olasılığının, tüm dünya tarihinde yağan kar tanelerinin sayısından daha büyük olduğunu bulursunuz.

Ayrıca, etrafındaki hava da bir kar tanesinin büyüklüğüne şekil verir. Yukarıda söylenmiş olduğu gibi, nem, sıcaklık ve hava basıncı gibi etkenler, karın biçimini oluştururlar. Bununla birlikte rüzgârın da şekillendirici bir etkisi vardır. Bu dört etken her an değişebilir. Yağan kar, ısıları farklı olan hava kütlelerinden geçebilir. Rüzgârlar da, bu kar tanelerini sıcaklık ve nem oranları çok değişik hava kütlelerinden geçirebilir. Yere düşen kar tanelerinden hiçbiri bir başkasıyla tam aynı yolu izlemeyeceğine göre, gerçekten de şekilleri benzersiz olmaktadır.

“TERMAL” BATTANİYEMİZ

Soğuk bir kış gecesinde insanlar, yumuşak ve sıcak bir battaniyeden hoşlandıkları gibi, yeryüzünün de bir kışlık battaniyesi vardır. Kar örtüsü sayesinde toprağın ısısında büyük değişiklikler olmaz. Karla kaplanan toprağın içinde bulunan sıcaklık korunur. Böylece tohumlar donmaz, korunmuş olur ve sonraki yıl için ürün verir.

Yeryüzü kar örtüsüyle yalıtılmakla, gübrelenir de. Acaba nasıl? Karların taşıdığı hayati nitratlar sayesinde. 1970’li yıllarda A.B.D.’deki geniş çayırlıklara yağan karların ortalama hektar başına 50 dolar değerinde nitrat bıraktığı hesaplandı.

Aynı zamanda kardan, herhangi bir türden olan “su bend”lerinin en etkilisi olarak da söz edildiğini biliyor muydunuz? Sular, kar şeklinde tutulur veya depolanır. İlkbaharda karlar erirken suya dönüşecektir. Dolayısıyla kar bir su bendi gibi suyu tutar. Erirken bile, güneş ışınlarını yansıttığından, yavaş yavaş erir ve böylece suların büyük kısmı birdenbire sele dönüşeceğine, toprağın içine çekilir.

2.500 yıldan fazla önce, Mukaddes Kitap yağmurla karın yararlarını şöyle dile getirdi: “Yağmur ve kar . . . . yeri sular ve onu doğurtup ekini yerden bitirir, ve ekinciye tohum ve yiyiciye ekmek verir.” (İşaya 55:10) Evet, yeryüzünde yaşayanların içtikleri su, yedikleri yemek, hatta kullandıkları elektrik, dolaylı veya dolaysız olarak “karın hazineleri”nden elde edilmiştir.

[Sayfa 12’deki çerçeve]

Hiç Merak Ettiniz Mi?

Karın Rengi Nedir?

Pek çok insan buna “beyaz” cevabını verir. Oysa kar saydam ve renksizdir. Milyarlarca küçücük prizmadan oluşmuştur. Işın demeti her buz prizmasından geçerken kırılır ve gökkuşağının tüm renklerini verir. Gözümüz bütün bu renk karışımını birbirinden ayıramaz ve beyaz olarak görür.

Kar Tanesi Öylesine Hafif Ve Uçucu İken Neden Karı Küreledikten Sonra Sırtımız Ağrıyor?

Üst üste yığılan milyonlarca kar tanesinin ağırlığı artar. Örneğin, boyu 15 ve eni 1,5 metrelik bir alana yağan 38 santim kalınlığındaki karı kürelerseniz, 900 kilogram kar kürelemiş olursunuz!

[Sayfa 13’teki resim]

Bütün buz kristallerinin şekli simetrik ve altıgendir, fakat hiçbiri diğerine benzemez.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş