Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 4/89 s. 26-29
  • Tekvin Kitabı Aslında Ne Diyor?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Tekvin Kitabı Aslında Ne Diyor?
  • Uyanış!—1989 (Bilimsel Seri 29-32)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • TEKVİN’İN AÇIKLAMASI
  • “CİNSLERİNE GÖRE”
  • İNSANIN BAŞLANGICI
  • VAHŞİ ADAM MI—YOKSA TANRI’NIN OĞLU MU?
  • TEKVİN KİTABINDAKİ YARATILIŞ KAYDININ ASIL ÖNEMİ
  • Tekvin Kaydı Bilimle Çelişiyor mu?
    Uyanış!—2006
  • Kutsal Kitap Bize Ne Anlatıyor?
    Uyanış!—2021
  • Yaratılış Kaydı Bilimle Çelişiyor mu?
    Hayat Nasıl Başladı?
  • Tanrı Evreni Ne Zaman Yaratmaya Başladı?
    Kutsal Kitapla İlgili Soruların Cevapları
Daha Fazla
Uyanış!—1989 (Bilimsel Seri 29-32)
g 4/89 s. 26-29

Mukaddes Kitabın Görüşü

Tekvin Kitabı Aslında Ne Diyor?

“BİLİMSEL YARATILIŞÇILAR” Mukaddes Yazıların Tekvin kitabına göre, bütün evrenin on bin yıldan az bir zaman önce Tanrı tarafından yaratılmış olduğunu söylüyorlar. Onlar, yeryüzü ile tüm hayat şekillerinin altı 24 saatlik harfi günde yaratıldığını da söylüyorlar.

Öte yandan evrimci düşünüşe göre, Tekvin, bir efsanedir ve evrenle dünya, bütün canlı şeyleriyle beraber milyarlarca yılı kapsayan bir evrimsel süreç içinde ve tesadüf eseri olarak meydana çıkmıştır.

Ancak birçok kişi, her iki teoriden de rahatsız olmaktadır. Bilimsel Yaratılışçılık teorisinin bazı kısımları, hem sağduyuya ters düşmekte, hem de bütün doğada bizzat görebileceğimiz delillere karşı gelmektedir. Bununla beraber, şaşırtıcı bir karmaşıklıkla beliren yaşamın sadece kör evrimsel güçlerin ürünü olduğu düşüncesi de birçok kişiye inandırıcı gelmiyor. Bu iki fikir, acaba tek seçenek midir?

Hayır. Üçüncü bir görüş de var. Bu, Mukaddes Yazıların Tekvin kitabında kayıtlıdır. Bu üçüncü görüşe bir bakalım.

TEKVİN’İN AÇIKLAMASI

Tekvin’in ilk sözleri şöyledir: “Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı.” (Tekvin 1:1) Bu sözler, yaratılma olayının takriben on bin yıl önce olduğunu mu söylüyor? Hayır, bir zaman süresi vermiyor. Böylece bu “başlangıç”la ifade edilen yaratılış, milyarlarca yıl önce cereyan etmiş olabilir.

Ancak Mukaddes Kitap da “başlangıçta” akıl sahibi birinin, bir Yaratıcı’nın yaratma işini kontrol ettiğini gösteriyor. Bu düşünce, birçok bilim adamını rahatsız ederse de, evrenin bir başlangıcı olduğu, çok düzenli bir konumda ve belirli kanunlar tarafından yönetilmekte olduğu yolunda astronomların vardıkları sonuçlarla bağdaşıyor. Kanuna dayanan düzenli bir sistem, sadece zekâ sahibi birinin ürünü olabilir. Bilim, birçok kanunu açıklarken, yalnız Tekvin kitabı, bu kanunların yapıcısını bize tanıtıyor.

Tekvin kaydı, devamen, ünlü altı yaratma “gün”ünden söz etmektedir. Bu günler, maddi evrenin ve dünyanın yaratıldığı zamanı kastetmez. Onlar tümü, zaten “başlangıçta” yaratılmışlardı. Altı yaratma günü, başlangıçtan beri var olan, ancak oturulmaz yeryüzünün yavaş yavaş yaşlanmaya uygun duruma getirildiği zamanı kasteder.

Bu altı günün her biri, harfi 24 saatlik bir gün müydü? Tekvin bunu söylememektedir. İbranice’de (ki Tekvin o dilde yazılmıştır) “gün” kelimesi uzun, hatta binlerce yıllık zaman süresini kastedebilir. (Mezmur 90:4; Tekvin 2:4 ile karşılaştırın) Örneğin, şimdi yaşadığımız “yedinci gün”, binlerce yıldan oluşmuştur. (Tekvin 2:2, 3) Dolayısıyla mevcut deliller, tüm altı günlük bu sürenin, on binlerce yılı kapsadığını göstermektedir.

“CİNSLERİNE GÖRE”

Altı yaratma günü boyunca sırasıyla ışığın, atmosferin, kuşların, diğer hayvanların ve sonunda da insanın nasıl meydana geldiği anlatılıyor. (Tekvin 1:3-27) Bu gelişme sırası, genel olarak bilim adamlarının buldukları sırayla bağdaşmaktadır.

Ancak Tekvin’in 1. babında sık sık ilginç bir ifade tekrarlanıyor. Örneğin, beşinci yaratma günü hakkında Tekvin 1:21 bize şöyle der: “Ve Allah büyük deniz canavarlarını, ve suların kendilerile kaynaştığı cinslerine göre hareket eden her canlı mahlûku, ve cinsine göre her kanatlı kuşu yarattı.” Altıncı gün hakkında 24. ayet şöyle der: “Yer, cinslerine göre canlı mahlûkları, sığırları, ve sürünen şeyleri, ve cinslerine göre yerin hayvanlarını çıkarsın.”

Böylece teker teker her hayvan çeşidi değil, değişik hayvan cinsleri yaratılmıştır. Fakat hayvanların her “cinsi” ayrı olarak yaratıldı ve başka bir cinsten gelmedi. Her “cins”in içinde büyük bir çeşitlilik görülebilir, örneğin, kedi “cinsi” veya köpek “cinsi” ya da insan “cinsi” gibi. Fakat Yaratıcı tarafından konulan jenetik faktörler, bu “cinsleri” daima birbirinden ayıracaktır. Bu nedenle, bir kedi ile bir köpek çiftleşip yeni bir hayat asla meydana getirmez.

Gerçi, bu görüş evrim teorisiyle çelişmektedir. Fakat gözlemlenebilen gerçekle çatışmamaktadır. Hayvanların kendi “cinsleri”nde çok çeşitlilik varsa da, şimdiye kadar hiç kimse, bir “cins” hayvandan başka bir “cins”e geçildiğini belgeleyememiştir.

Oysa belirli hayvan cinsleri arasında görülen yapısal benzerlikler için ne denilebilir? Bütün bu hayvanların, aynı malzemeler kullanılarak, benzer bir çevrede yaşamak üzere tek bir Yaratıcı tarafından yaratılmış olduklarını düşünürsek, bu yapısal benzerlikler bizi şaşırtmaz.

Ayrıca Tekvin kitabı, bilim adamlarının çözemediği bir soruna da cevap veriyor: Hayat nereden geldi? Bilim adamları, bu soruya çeşitli teorilerle cevap vermeye çalışıyor, ama aslında veremiyorlar. Laboratuvarlarında tekrar tekrar kanıtlanan şu kesin gerçek, hayatı sadece var olan ve aynı “cins”ten gelen bir hayattan meydana gelebilmesidir.

Tekvin kaydı, aynı zamanda, bize hayatın evrenden önce var olduğunu, gökte ve yerdeki bütün yaşam biçimlerinin her şeye kadir Yaratıcı olan asıl hayat Kaynağından geldiğini söylüyor. Bu Yaratıcı’nın ismi Yehova’dır. Bilim de, gözleyebildiğimiz bütün bilimsel gerçeklerle bağdaşan bundan daha iyi bir cevap bulamıyor.—Mezmur 36:9; 83:18; İşaya 42:8; Vahiy 4:11.

İNSANIN BAŞLANGICI

Tekvin’e göre, yeryüzünde son yaratılan eser, insandır: “Ve RAB Allah yerin toprağından adamı yaptı, ve onun burnuna hayat nefesini üfledi; ve adam yaşayan can oldu.” (Tekvin 2:7) Bilim adamları da, diğer hayat şekillerine oranla, insanın daha geç ortaya çıktığına inanıyorlar.

Bununla beraber bu ayet, insanın, vücudundan farklı ve ayrı ölümsüz bir cana sahip olduğuna dair bilimsel yaratılışçıların çoğunluğunun inancını yalanlıyor. Canın, ölümden sonra vücuttan ayrılacağı söyleniyor. Oysa Tekvin kaydında olduğu kadar, Mukaddes Yazıların başka birçok ayeti de, insanın, kendi içinde bulunan maddi olmayan bir şeye sahip biri değil, bizzat bir can olduğunu gösteriyor. Öldüğünde insan, diriltilene kadar mevcut olmama durumuna geçer. (Vaiz 9:5, 10; Yuhanna 5:28, 29; Resullerin İşleri 24:15; Vahiy 20:12, 13) Mukaddes Kitap, ölümü, insanın dirilmede uyandırılabileceği bir derin uykuya benzetmektedir.—Yuhanna 11:11, 43, 44.

Tekvin 2:7’deki sözler, başka bir yönden de, evrim teorisiyle gelişmektedir. İnsanın hayvanlardan gelişerek ortaya çıkmadığını, fakat doğrudan Tanrı tarafından yaratılmış olduğunu açıkça göstermektedir.

Tekvin’deki sözler acaba inandırıcı mıdır? Bilim, insanın hayvanlardan geldiğini kanıtlamamıştır. Afrika’da ve başka yerlerde topraktan çıkarılan maymun benzeri fosillerin herhangi bir şekilde insanın ataları olduğu ispatlanmış değildir. Gerçekte, bu hayvanlar hâlâ yaşamış olsaydı, herhalde başka maymunlarla beraber hayvanat bahçelerine konacaklardı. Kemik yapısı ve boyuyla insana çok benzeyen fosillerin ise, insan ailesinin bir dalı olması muhtemeldir.

Aynı zamanda Tekvin kaydının dediği gibi, insanın “yerin toprağından” oluştuğu yalanlanamaz. İnsanın vücudunda mevcut olan tüm kimyasal maddeler, “yerin toprağında”da bulunmaktadır. Aslına bakılırsa, insan hayatının devamı bu “toprağa” bağlıdır. Yediği bitki ve hayvanlar tarafından işlenen “yerin toprağı” içindeki besin maddeleriyle vücudunu destekliyor ve yeniliyor.

VAHŞİ ADAM MI—YOKSA TANRI’NIN OĞLU MU?

İnsanın yaratılışıyla ilgili başka bir açıklama Tekvin 1:26’da bulunmaktadır. Orada Tanrı şöyle demektedir. “Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım; denizin balıklarına, ve göklerin kuşlarına, ve sığırlara, ve bütün yeryüzünü ve yerde sürünen her şeye hâkim olsun.” (Tekvin 1:26) Mukaddes Kitap, Tanrı’nın ruh olduğunu yazdığına göre, “suretimizde” sözü, Tanrı’nın niteliklerine sahip olmak anlamına gelmelidir.

Bu beyan, evrim teorisinin asla izah edemeyeceği şekilde, insanın, hayvanlardan neden çok farklı olduğunu açıklamaktadır. Sadece insan, hayvanlara ve bitkilere hakim olabilir. Sadece insan, ahlak duygusuyla çalışan bir vicdana sahiptir. Yalnız insan, geniş bir seçme hürriyetine ve gelişmiş zekâya sahiptir. Sadece insan, Tanrı’nın varlığını kavrama ve O’nunla konuşma yeteneğine sahiptir. Journal of Semitic Studies adlı derginin dediği gibi: “İnsanın konuşma yeteneği bir sırdır; Tanrısal bir hediyedir.”

Evrimciler, ilk insanları vahşi ve gaddar olarak göstermektedir. Hiç şüphe yok ki, çok önce yaşayan bazı insanlar, acımasız davranarak gaddarlık yapmışlardır. Fakat yüzyılımızın savaşlarında, yüz milyonlarca insanın ölümü, daha az bir gaddarlık mı sayılmalıdır? Bugüne kadar insan, vahşet içinde yaşamaktadır! Buna rağmen, Mukaddes Kitap, ilk insanların ahlaksal ve zihinsel yeteneklerinin modern insanlarınkinden daha az gelişmiş olmadığını göstermektedir. (Tekvin 4:20-22; 5:22; 6:9 ile karşılaştırın) Bu, gözlemlenen gerçeklerle çelişmemektedir. Fransa’daki Lascaux Mağarasının duvarlarında sözde tarih öncesi insan tarafından yapılan resimleri düşünün. Bu resimlerde görülen duyarlılık ve sanatkâr ruh, bugün bile hayranlık uyandırmaktadır.

TEKVİN KİTABINDAKİ YARATILIŞ KAYDININ ASIL ÖNEMİ

Böylece Tekvin kitabının ilk bapları, her şeyin başlangıcıyla ilgili bir ipucu verir. Ancak Tekvin kaydı, ne ayrıntılı bir bilimsel ders kitabıdır ne de bu gayretle yazılmıştır. Aslında içindeki bilgilerin daha derin bir amacı vardır.

Örneğin Tekvin kaydı, insanın mutluluğunun, Yaratıcısının maksadıyla işbirliği yapmasına bağlı olduğunu göstermektedir. Oysa insan, bu yükümlülüğü kabul etmeyi reddedip, Tanrı’nın düzenlemelerine karşı çıkınca, asıl mutluluğunu kaybederek hızla günaha, ölüme ve bugün gördüğümüz gaddar davranışlara yöneldi.—Tekvin 3:1-11; Tesniye 32:4, 5.

Ancak Tekvin kitabının ilk baplarında, Tanrı’nın, isyanından hemen sonra insanın, asıl mutluluğuna geri dönmesini sağlamak üzere uzun vadeli maksadında, nasıl ilk adımı attığını göstermektedir. İnsanın günahının kötü etkilerini yok etmek için vaat edilen bir “zürriyet”ten söz edilir. (Tekvin 3:15) Söz konusu “zürriyet”in kim olacağı, Mukaddes Kitabın diğer kısımlarının ana teması olmuştur. Bu zürriyetin, sonunda İsa Mesih olarak geldiğini açıklayan Mukaddes Kitap, devamen Tanrı’nın, İsa’yı odak noktası yapan düzenlemesiyle, insanlığı üzen yolu nasıl tersine çevireceğini anlatmaktadır. Aynı zamanda bütün dünyanın, nasıl kâmil insanlarla dolu bir cennete dönüştürüleceğini de yazmaktadır. Bu cennette artık savaş, zorbalık, cürüm, mutsuzluk, hatta hastalık ve ölüm bile bulunmayacak; bunlar, insan ailesini bir daha asla üzmeyecektir.—Mezmur 46:9; Vahiy 21:4, 5.

Evet, Tekvin kitabı, sadece bir yaratılış hikâyesi değildir. İnsanlığın geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki bütün tarihinin sahnesini çizmektedir. Bu önemli ilk adımlar gözden kaçırılırsa, tarihin ve hayatın büyük bir kısmı anlaşılmaz olur. Gerçekten, Tekvin kaydının aslında ne söylediğini görmezlikten gelirsek, bizzat geleceğimizi tehlikeye sokmuş olacağız.—I. Yuhanna 2:15-17.

[Sayfa 26’daki pasaj]

Tekvin kitabındaki yaratılış kaydı var olan gerçeklerle çelişmez

[Sayfa 27’deki pasaj]

Gerçekler, canlı varlıkların “kendi cinslerine göre” yaratıldıklarını söyleyen Tekvin kitabındaki kaydı ispat ediyor.

[Sayfa 29’daki pasaj]

Tekvin kitabının kaydı olmaksızın insanın tarihini veya hayatın amacını açıklayamayız.

[Sayfa 28’deki resim]

Mukaddes Kitap bütün yeryüzünün bir cennet haline getirileceğini söyler

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş