Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 6/92 s. 15-19
  • Ötücü Kuşlar—Akıl Almaz Virtüözler

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Ötücü Kuşlar—Akıl Almaz Virtüözler
  • Uyanış!—1992
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Çok Çeşitli Şarkılar
  • Utanmaz Taklitçiler
  • Nasıl Öttükleri Süregelen Bir Sır
  • Onlara Göre Güzel, Bize Göre Güzel
  • Bu Şarkıyı Biliyor musunuz?
    Uyanış!—2000
  • Yehova’ya İlahi Söyleyin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
  • Sevinçle İlahi Söyleyin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2017
  • Yehova’ya İlahi Söyleyin!
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2010
Daha Fazla
Uyanış!—1992
g 6/92 s. 15-19

Ötücü Kuşlar—Akıl Almaz Virtüözler

“SABAHIN erken saatlerinde, şehirli kulaklarıma yabancı gelen seslerle uyandım. Garip ama çok sevimliydi. Duyduğum sesler kuşların ötüşüydü. Gelen sadece bir ya da iki değil, pek çok kuşun sesiydi. Bazıları yakında, diğerleri ise daha uzaktaydı ve hepsi birden şakıyordu. Yatakta yatıp, dinlediğim süre boyunca gittikçe artan bir hayret duygusu beni sardı. Kalktım ve pencereyi açmaya gittim; dizlerimin üstüne çömelerek, dirseklerimi pervaza dayadım. Şimdi çok daha yakından gelen sesin tonunun, sanki tüm dış dünyanın müzik ile canlandığını hissedene kadar yükseldiğini duydum. Pek çok kuşun kendilerine has şarkısı vardı ama hepsi karışarak, bir tek büyük koroda birleşiyordu. Havanın soğukluğunun farkında değildim. Adeta büyülenmiştim.”

Yukarıda sözü geçen olay İngiltere Kuzey Yorkshire’da arkadaşlarını ziyarete gelen New York’lu bir adamın başından geçmiştir. Bu kişilerin evleri açık alanlar, ağaçlık araziler ve kuşlar ile çevriliydi. O sabah evsahipleri ile selamlaştığında sevinç içindeydi. Ona karşılaştığı şeyin sadece bir ‛şafak korosu’ olduğunu anlattılar. Bu olay her ilkbahar, yazın ortasına kadar görülür. Aynı zamanda bir ‛gece korosu’ da mevcuttur. Daha hafif ama yine de etkileyicidir. Dünyanın birçok yerinde bu konserler gittikçe seyrekleşiyor, bazı bölgelerde ise tümüyle sona ermiştir.

Bilinen 9.000 kuş türünün arasında aşağı yukarı 5.000 kadarı, ötücü kuşlar olarak Oscines alttakımında yer almaktadır. Bazı dişilerin de şarkı söyleyebilmesine rağmen, bu müzikli sabah ve gece fantezilerini gerçekleştirenler erkek kuşlardır. Bu kuşların, bölgelerine sahip çıkma ve karşı cinsi cezbetme amacı ile fakat aynı zamanda belki de sadece müzik yapmaktan hoşlandıkları için şarkı söyledikleri düşünülmektedir. Sabah korosu zirveye ulaştığı ve 30 dakika boyunca yavaşlamadan devam ettiği zaman şarkıcılar zevkin doruğuna ulaşmış gibi görünürler.

Çok Çeşitli Şarkılar

Bu kuşların şarkıları basitten başlayarak karmaşığa hatta özenilmişe kadar varan bir çeşitlilik göstermektedir. Beyaz taçlı serçe sürekli olarak tekrarladığı tek bir şarkıyı söylemekten hoşnut gibidir. Amerikan şarkı serçesinin 100 ayrı şarkısı vardır ve alaycıkuşlar melodik fısıltılarını saatler boyu sürdürebilirler. Şarkı sayısının çokluğuna gelince, Amerika’da rastlanan kahverengi harman kuşu 2.000’den fazla şarkı bilme özelliğine sahiptir. Dünyanın her yerindeki bülbüller, ardıçkuşları, harman kuşları, ispinozlar, narbülbülleri, çakırkuşları, karatavuklar, ötleğenler, kardinal kuşları, muhteşem lir kuşları, taş kuşları, tarla kuşları ve diğer birçokları, kendilerini virtüöz müzisyenler olarak ünlü addedebilirler.

Esas şafak ve gece korolarına ek olarak bu kuşların başka şarkıları da vardır. Özellikle ilginç olan, temel şarkılarından alınan kısa bölümlerin varyasyonlar ve eklerle yumuşatılmasıyla oluşturulan ve sadece birkaç metre uzaktan duyulabilen “fısıltı” şarkılarıdır. Çoğunlukla, kuşların yuvada kuluçkaya yattıkları veya yoğun çalılıkların arasında gizlide bulundukları zaman hem erkek, hem de dişi tarafından söylenen bu kısa, hafif sesli şarkılar bir memnuniyet ifadesi olabilir.

Birçok kuş cinsinde eşleşen çiftler düet yaparlar. Birlikte aynı şarkıyı veya farklı şarkıları ya da aynı şarkının çeşitli bölümlerini sıra ile karşılıklı söyleyebilirler. Bunu yaparken zamanlamaları o kadar mükemmeldir ki, tek bir kuş ötüyormuş izlenimini verirler. Birinin susması ve diğerinin başlaması arasındaki zaman, saniyenin binde biri ile ölçülür. Sadece bir değil, iki kuşun öttüğünü anlamanın tek emin yolu onların arasında durmaktır. Güney Amerika’nın eşsiz düetistleri, birçokları tarafından o yöredeki ormanlarda duyulan en güzel şarkıları söyleyen kuşlar olarak kabul edilen müzisyen çit kuşlarıdır.

Utanmaz Taklitçiler

Ses taklidi birçok cinsin en gözde alışkanlığıdır. Kuş uzmanları bunu şaşırtıcı bir fenomen olarak nitelerler. Onlar bunun ne amaca hizmet ettiğini henüz bulamamışlarsa da, bir araştırmacı, bunun kuşlar için sadece bir oyun olduğunu ileri sürmüştür. Güney Amerika’daki alaycıkuşlar bu konuda çok başarılıdırlar. Bu kuşun bilimsel adı olan Mimus Polyglottos “çok dilli taklitçi” anlamına gelir. Bu kuşlardan birinin bir saatlik şarkı boyunca tam 55 kuş cinsinin taklidini yaptığı bildirilmiştir.

Ancak taklitçilik alaycıkuşun tekelinde değildir. Avustralya’daki muhteşem lir kuşları “en güçlü ve en melodik ötüşlerden birine” sahip olmalarına rağmen “yakın çevrede yaşayan hemen her türün ötüşünü kendi şarkılarına eklerler.” Robert Burton Bird Behaviour (Kuşların Davranışları) adlı kitabının 130 ve 131. sayfalarında, çardakkuşlarının, bataklık ötleğenlerinin ve kanaryaların taklit etme yeteneğinden bahseder. Avustralya’nın çardakkuşları “kedilerin, köpeklerin, odun kesen baltanın, kornaların ve elektrik tellerinin titreşim seslerine ek olarak birçok kuş türünün ötüşünü de taklit ederler. Bir çardakkuşu kartal sesini o kadar güzel taklit etmiş ki, orada bulunan tavuk ve yavrularının saklanmak üzere kaçışmalarına neden olmuş.” Elbette ki bu çardakkuşları odun kesen baltalara kur yapmak ya da titreşen elektrik tellerini kendi arazilerinden kovmak amacı ile ötmüyorlar! Belki de onlar tıpkı kendilerini dinleyen kişiler gibi sadece eğleniyorlar.

Avrupa’nın bataklık ötleğeni diğer kuşların ötüşünden o kadar çok şey çalar ki, “taklit etme yeteneğinin tüm boyutları sadece Belçika’da yapılan bir araştırma sayesinde anlaşılabildi. Sonagramların analizi, repertuarının büyük bir ihtimalle tümünün taklitten oluştuğunu ortaya çıkardı. Sonagramlarda tanınan sesler sadece yüze yakın Avrupa kuş cinsinin ötüşü değil, aynı zamanda bataklık ötleğenlerinin kışı geçirdiği bölgelerde duymuş oldukları yüzü aşkın Afrikalı cinsin de sesleriydi.”

Kanaryalar “herhangi bir ayrım yapmadan, her şeyi taklit ederler; bu da kanaryaların kafes kuşları olarak bu denli popüler olmalarının nedenidir. Bu konuda, 1900’lerin başlarında ‛Tanrı Kralı Korusun’ İngiltere milli marşını ıslık çalar gibi söylemesi öğretilen Avrasya şakrak kuşunun ünlü örneği vardır. Yan odada bulunan bir kanarya, yıl boyunca duyduğu bu melodiyi öğrenir ve şakrak kuşu üçüncü mısranın sonunda gereğinden uzun bir süre duraksadığı zaman ise kanarya araya girerek, şarkının sonunu getirdi.”

Gösterilerini yapacakları sahne konusuna gelince, çeşitli cinslerin kesin tercihleri vardır. Bazıları yerde, diğerleri çalıların üzerinde, başkaları ise bir ağacın tepesindeki açıklık bir tünekte şarkı söyler. Alaycıkuşlar bu tür yüksek açıklık yerleri tercih ederler ve zaman zaman kendilerini 3 ila 6 metre havalandırıp sonra tekrar aşağı tüneklerine doğru inerler ve tüm bu süre boyunca da şarkı söylerler. Açık alanlarda yuva yapan kuşlar çoğunlukla kendi arazileri üzerinde süzülerek uçarken, uçuşları esnasında öterler. Bu, tarla kuşları için de geçerlidir; tıpkı şair Shelley’in onun şu “şen ruhunun” yükseklere süzülüşü ve yüreğini “doğaçlama bir sanatın cömert nağmeleri ile döküşünden” bahsettiği “Tarla Kuşuna Övgü” adlı güzel şiirinde gösterdiği gibi.

İlkbahar ve yaz başı, şafak ve akşam korolarının tam zamanıdır. Mukaddes Kitap da kuşların ötüşü için özel bir mevsimin olduğunu gösterir. Neşideler Neşidesi kışın geçtiği, çiçeklerin açtığı, ağaçlardaki meyvelerin oluşmaya başladığı, göçebe kuşların kışlık meskenlerinden geri döndükleri bir zamandan bahseder ve “Terennüm vakti geldi, ve diyarımızda kumrunun sesi işitildi” der. (2:11, 12) Yine de birçok kuş, ilkbahar ve yazın geçmesinden, çiftleşme ve yuva yapma gibi faaliyetlerin sona ermesinden sonra da şakımaya devam eder.

Bir yazar şunları söyledi: Kuş şakımaları hakkındaki birçok konu muammadır ve “en büyük sır, ilk olarak bu geliştirilmiş iç döküşlerin evrimin bir ürünü nasıl olabildiğidir”; bu iç döküşler “o kadar gereksiz yere geliştirilmiştir ki, görünürde hiçbir amaca hizmet etmez.” Belki de yazar “bu geliştirilmiş iç döküşlerin”, ilk olarak evrimin bir ürünü değil, serçeler ve yuvalarında kuluçkaya yatmış anne kuşlar ile ilgilenen Yehova Tanrı’nın, kuşları yaratırken onlara verdiği müzikal hediyeler olduğunu göz önünde bulundurması gerekmektedir. (Tesniye 22:6, 7; Matta 10:29) Belki de ‛amaçlardan’ biri de kuşlara zevk vermesidir. Alaycıkuşlar ve bazı diğer cinsler çoğu zaman geceleyin geç saatlere kadar öterler. Bunu kendi zevkleri—ve ayrıca bizim zevkimiz—için yapmadıklarını kim söyleyebilir.

Nasıl Öttükleri Süregelen Bir Sır

“En büyük sır” böyle geliştirilmiş şarkıları neden söyledikleri değil, nasıl söyledikleri olabilir. Çeşitli teoriler ortaya atılmıştır ve yoğun bilimsel araştırmaların ardından, şimdi bile ortak bir karara varılamamıştır. Kuşların ses kutusu sirinks olarak adlandırılır ve kemikli, kutuya benzer bir rezonans boşluğu ile özel kaslarla kontrol edilen esnek zarlardan oluşur. Değişik cinslerde bu organ oldukça büyük farklılıklar gösterir. En karmaşık şekli ise ötücü kuşlarda bulunanıdır. Bu kutu nefes borusunun alt ucunda bulunur ve iki ayrı ses kaynağına sahiptir. Her bir ses kaynağının kendine ait sinir sistemi, kas ve zarları vardır; bu da ötücü kuşların neden “iki ses”e sahip olduklarının söylendiğini açıklar. Kuş, zarlar üzerindeki kasların gerilimini birbiri ardına değiştirerek ve hava basıncını farklılaştırarak, sesinin kuvvetini olduğu kadar tonunu da değiştirir. Farklı, karmaşık şarkı veya sesler çıkarma konusunda en büyük potansiyeli olan kuşlar, en fazla sirinks kaslarına sahip olanlardır. Bu tüylü şarkıcılardan en yeteneklisinin yedi ila dokuz çift sirinks kası vardır.

Robert Burton Bird Behavior (Kuşların Davranışları) kitabında kuşların şarkı söyleme becerilerinin bizler için neden akıl almaz nitelikte olduğunu anlatır. “Kuşların ses sanatı, sirinksin her bir yarısından aynı anda gelen farklı notalarla iki ayrı melodiyi bir arada söyleyen saz ardıcı ve kahverengi harman kuşu gibi cinslerde doruğuna ulaşır. Şarkısının belli bir noktasında harman kuşu, gerçekten de 4 ayrı sesi aynı anda çıkarır fakat bunu nasıl başardığı henüz bilinememektedir.”

Son 20 yıl boyunca kuşların nasıl şarkı söyledikleri konusunda kabul edilen teoriler sadece sirinksi esas alıyordu. Kuş şarkılarındaki kalite ve çeşitlilikten tümüyle sorumlu olanın, kuşun her biri diğerinden bağımsız şekilde hareket eden iki farklı tondaki sesi aynı anda çıkarabilmesini sağlayan “iki sesi” olduğu söylenmekteydi. Sirinksi terk ettikten sonra bu iki ses, ağızdan çıkmadan önce nefes borusu boyunca yukarı doğru hareket eder. Bununla beraber ses üretimi konusunda, nefes borusunun ve onun rezonansının herhangi bir rol oynayabileceği göz önüne alınmamıştı.

Son birkaç yıl içinde, yoğun bilimsel araştırmaların sonucu olarak yeni bir teori ortaya atıldı. Bu teori sesin, “iki sirinks kaynağı arasındaki işbirliğinden doğan bağlantı” ile nefes borusunun rezonans veya ses organı olarak faal iştiraki sonucu oluştuğunu ileri sürer. Ortaya çıkan tablo, “sirinksteki olaylar ile ses organının şekli arasında yakın bir koordinasyon” olduğunu göstermektedir. “Bu koordinasyon, rezonansın sirinksten çıkan seslerin değişen kalıplarına uyabilmesi için çoğu zaman büyük bir hız ve kesinlikte olmalıdır.” Eğer her bir “ses” ayrı ayrı dinlenirse, şarkının bazı notalarının kaybolduğu görülür.

Bir ötücü kuşun ses filtresini değiştirebilme yeteneği Stephen Nowicki tarafından Nature (Doğa) dergisindeki bir makalede incelenmiştir: “Bir kuş, ses filtresini muhtelif yöntemlerle ayarlayabilir: örneğin bunu nefes borusunun uzunluğunu değiştirerek, gırtlağını kasarak ya da boğazını ve gagasını daha fazla genişleterek yapabilir. Bu şekilsel değişimler ötücü kuşlarda sıkça gözlemlenen baş hareketlerinin pekâlâ da karşılığı olabilir.” Nowicki, “kuş şarkıları, geçmişteki teorilerin aksine, hep birlikte çalışan birçok motor sisteminin düzenlenmiş bir dışavurumu olarak görülmelidir” sonucuna varır.

Araştırmalar, kuş sesleri ile ötücü kuşların kullandığı net ıslıklar arasında bir ayrım yaparlar. Journal of Theoretical Biology dergisinde yazar olan N. H. Fletcher kuş şarkılarındaki net sesli ıslıkların, sirinksteki titreşim yapan zarlardan değil, büyük bir ihtimalle “mekanik olarak hareket eden yüzeylerin yardımı olmaksızın sadece aerodinamik araçlarla” üretilen tamamıyla farklı bir mekanizmadan geldiğinin zannedilmekte olduğunu” söylemiştir. Virtüözlerin bazılarının kullandığı bu güzel akıcı notalar bizim için hâlâ akıl almaz niteliktedir.

Rockefeller University Field Center’den Jeffrey Cynx şu güzel ayrıntıyı dikkatimize sunar: “Okuyucular, bir sesin perdesini ezberden tayin etme ustalığının ötücü kuşlarda bulunabileceğini keşfetmekten dolayı memnun ya da mahçup olabilirler. İş arkadaşlarım ve ben, ötücü kuşların birçok cinsinin ses perdesini algılama kabiliyetlerini sınadım ve bu konudaki yeteneklerinin yaygın olduğunu buldum.”

Onlara Göre Güzel, Bize Göre Güzel

Stephen Nowicki ve Peter Marler Music Perception (Müziğin Algılanışı) adlı yayında şunları yazdılar: “Hayvan davranışlarını inceleyen bilim adamları olarak zihnimizi çoğu zaman bir iletişim işareti olarak düşündüğümüz kuş şarkılarının işlevsel ve evrimsel anlamlarının üzerine o kadar fazla odaklıyoruz ki, bu şarkıların bir tür tabii müzik olarak bizim için içerdiği güçlü güzel duyguları unutuyoruz.” Yazarlar, 1920’li yıllarda ve daha sonraları, bazı bilim adamlarının “kuş şarkılarına bizim olduğu kadar kuşlar açısından da güzel olarak nitelendirilebilecek ilkel bir sanat olarak bakılması gerektiğini ileri sürdüklerini” hatırlattılar.

Yuvadaki anne kuşun fısıltı şarkıları, müzisyen çit kuşlarının düetleri, tarlakuşunun doğaçlama sanatının cömert nağmeleri, kartalın sesini orada bulunan tavuk ve yavrularının saklanmak üzere kaçışmalarına neden olacak kadar güzel taklit eden çardakkuşları alaycıkuşların sabahın erken saatlerindeki iç döküşleri; tüm bunlar doruğuna, büyük şafak korosunun tüm dış dünyanın müzikle canlanmasını sağlaması ile ulaşır! Elbette ki bu, statistik ve sonagramların çok ötesinde bir olgudur. Kuşların performansları, bu şarkıları tam olarak nasıl söyledikleri konusunda akıl almaz bir niteliktedir; fakat bu sır ancak harika virtüözler olan ötücü kuşlar ve onları yaratan Tanrı’ya karşı yürekten duyulan takdirimizi artırmalıdır.

[Sayfa 16, 17’deki resimler]

Üst sağ, saat istikametinde: Kızılkaşlı ispinoz, saten çardakkuşu, şarkı serçesi, alaca çit kuşu doğu çayırkuşu

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş