‘Keşke Ben De Onlar Gibi Bir Müzik Aleti Çalabilsem!’
CAN rahat bir şekilde piyanonun önünde oturup, sanki parmaklarıyla müziği canlandırıyordu. Sağ eliyle kullandığı tuşlarla melodiyi çıkarırken, sol eliyle de bas ses veren tuşları iyice kontrol ederek müziğe ahenk ve anlam veriyordu. Akıllıca eklediği notalar ve bir tuştan diğerine ustalıkla geçişi ise, konuya renk katıyordu. Fatma, Bülent ve Uğur elektrogitarlarıyla Can’a eşlik ederken, Sinan da saksofonun yumuşak sesiyle müziği tamamlıyordu.
Böyle canlı bir şekilde çalınan müzik, dinleyenleri de zevkle ve duyguyla şarkı söylemeye sevk eder. Hoşa giden ve ahenkli bir müzik parçası, onları yürekten şarkı söylemeye teşvik eder. Bu nedenle bir kişinin ‘Ah, keşke ben de onlar gibi bir müzik aleti çalabilsem!’ diye haykırmasına şaşmamak gerek.
Bir müzik parçasını güzel yorumlayan bir kişiyi dinlediğinizde, siz de aynı duyguları hissettiniz mi? Belki de ‛ben asla onlar gibi çalamam’ diye düşündünüz. Ancak bunu nasıl bilebilirsiniz? Herhangi bir müzik aleti çalmasını öğrenmeyi hiç denediniz mi?
Kimler Öğrenebilir?
Bazı kişilerin, müzik alanında, diğerlerinden daha üstün yetenekleri vardır. Fakat okuma yazma öğrenebilen bir kişi, gerçekten bir müzik aleti çalmayı da öğrenebilir. Tabii, öncelikle, kişinin bir alet çalıp, müziği iyi yorumlamak için gerçek arzusu olmalıdır. Sadece geçici bir istekle bu başarılamaz. Bunun için uğraşmaya hazır olmak şarttır.
Şüphesiz, bütün insanların okuma yazma alanında eşit ölçüde başarılı olamayacakları gibi, müzik öğrenmeye çalışanlar da aynı duyarlılık ve ifadeyle çalabilme maharet ve yeteneğine sahip olamazlar. Bununla birlikte, müzik dinlemekten hoşlanıyorsanız, bir müzik aleti çalmayı öğrenmek size tamamen yeni boyutlar kazandıracaktır. Müzik aleti çalmakla, müzik dinlemek arasındaki fark, bir oyunda oynamakla, seyirci olmak arasındaki fark gibidir.
Bugün bir müzik aleti çalmayı öğrenmek için iki yöntem vardır. Birinci yöntemde, temelde notaları okumayı öğrenip, gamları çalışmaya önem verilir. Fakat bu yöntemi uygulamak, müziğe yeni başlayanların cesaretini kırar. Başka bir yöntem ise, öğrencinin zor olmayan besteleri, hafızasından notasız olarak çalmaya çalışmasıdır. Böylece kişi, müzik aleti tanımaya başlar ve bu yöntem, onu, müziği ve notaları okumayı öğrenmeye teşvik eder.
Başlamak İçin Çok Geç Mi?
“Evet, bir müzik aleti çalmayı öğrenmek isterdim” diyor 46 yaşında olan Roza, “ancak benim yaşımda öğrenmeye çalışmak, anlamsızdır!” Siz de böyle mi düşünüyorsunuz? Bu, gerçekten doğru mu? Müzik öğrenimini sadece gençler mi yapabilir? Hayır, böyle söylenemez. Müzikte de, diğer alanlarda olduğu gibi şu atasözü geçerlidir: “Öğrenmenin yaşı yoktur.”
Ancak, gençlerin esnek parmaklara ve daha çabuk öğrenmeye elverişli bir zihne sahip olduğu doğrudur. Örneğin, harika çocuk Frédéric Chopin, ilk piyano resitalini yedi yaşında verdi. Kemancı Yehudi Menuhin, kalabalık bir dinleyici önünde ilk konserini San Francisco’da verdiğinde sekiz yaşındaydı! Şüphesiz onlar birer istisnadır.
İlk başta sözü edilen piyanist Can ise, piyano çalmayı öğrenmeye sekiz yaşında başladı. Fakat o şunları demektedir: “Önceleri duyduğum heyecanı, birkaç ay sonra, yavaş yavaş kaybetmeye başladığımı kabul etmeliyim ve sadece annemin ısrarı yüzünden devam ettim. Fakat şimdi, ısrar ettiği için çok mutluyum.” Şüphesiz, sonu gelmeyen çalışmalardan hoşlanmayan tek kişi Can değildir. Bu, genç öğrencilerin, özellikle ilk aylarda aşmaları gereken en büyük engellerden biridir, çünkü onlara, alınan derslerle sanki hiç ilerleme olmuyormuş gibi gelir.
Diğer yandan yaşça büyük kişilerin, genelde daha kararlı ve azimli olduğu görülür. Bu ise, onlara, başarı için şart olan muntazam ve günlük çalışmalar yapabilmekte yarar sağlar. Öğrenmek için çok yaşlı olduğunuzu düşünüyorsanız, bir üniversite profesörünün şu uyarısına kulak verin: “İnsanların yaşamı anlamla dolu ise ve insanlar yeteneklerini kullanmaya devam ediyorlarsa, yaşları ne olursa olsun, zihinsel açıdan sürekli gelişebilirler.” Bütün konserlerini ezbere idare eden Arturo Toscanini’nin, bir operanın tüm bölümlerini—bütün şarkıları ve müzik aletleri için yazılmış olan söz, nota ve işaretleri—85 yaşındayken öğrenip ezberlediği söylenir.
Uygun Müzik Aleti Seçme
Gitarist Uğur şu tavsiyede bulundu: “Sevmediğiniz bir aleti çalmayı öğrenmek için kendinizi sıkıntıya sokmayın. Gerçekten hoşunuza giden bir müzik aleti seçmezseniz, öğrenmek ve gerekli çalışmalar yapmak için hiç arzu duymayacaksınız.” Bu iyi bir öğüttür. O halde, dinlediğiniz bütün aletlerin arasında size uygun olan hangisidir?
Uğur gibi, birçok genç, şüphesiz günümüzde çok popüler olan gitara ilgi gösterir. Gitara şarkı söyleyerek eşlik edilebilir; aynı zamanda diğer müzik aletlerine ritim ve ahenk katabilir ve solo müzik de yapılabilir. Gitarın diğer bir avantajı ise, her yere, evin içine veya dışına kolaylıkla götürülebilmesidir. Temel akortları ve parmakları kullanma usulünü öğrenmek, diğer aletlere göre daha kolaydır ve basit bir gitar çok pahalı da değildir.
Piyano ve elektronik org gibi klavyeli çalgılar da çok popülerdir. Bir öğretmenin veya birçok mevcut müzik kursunun yardımıyla bu aletleri çalmayı öğrenebilirsiniz. Taşınması kolay olmasa da, birçok ülkede, arkadaş gruplarının bir araya toplandığı yerlerde bir piyano bulmak mümkündür. Piyano çalana şarkıyla eşlik eden bir grubun olması, piyanodan zevk alma yollarından sadece biridir ve piyano öğrenimine yeni başlayanlar bile böyle bir ortamdan memnun kalır. İçinde değişik ritim ve özel müzik efektleri olan elektronik orglar da vardır. Bundan başka, bas akortların sol elle çalınması için düğmeleri bulunan akordeonu da sayabiliriz. Sadece birkaç dersten sonra, genelde, bu aletlerle kolay müzik parçaları çalınabilir.
Böyle olmakla birlikte tanınan birkaçının dışında çok çeşitli müzik aletleri vardır. Bunlar, genellikle dört kısma ayrılır: ağaçtan ve bakırdan yapılmış nefesli çalgılar, vurmalı ve yaylı çalgılar. Ağaçtan yapılmış nefesli çalgıların en çok bilinenleri şunlardır: flüt, pikolo (tiz sesli küçük flüt), obua, klarnet, basso ve saksofon. Bakırdan yapılmış nefesli çalgılar şöyle sıralanabilir: trompet, korno, trombon ve tuba. Vurmalı çalgıların kapsamına girenler ise şunlardır: davul, zil, ksilofon, tef ve timpani. Yaylı çalgılar ise şöyledir: harp, mandolin, gitar ve keman ailesi—keman, viyola, viyolonsel ve kontrbas.
Birçok kişi yaylı çalgılarla ve özellikle kemanla çalınan güzel müzikten derinden etkilenir. Ancak keman veya yaylı çalgılardan herhangi birini öğrenmek için sağlam ve doğal bir müzik kulağınızın olması gerektiğini unutmayın, çünkü bu aletlerde gitar ve piyanoda olduğu gibi ses perdesi veya tuşlar yoktur. Notaları doğru çalabilmeniz, parmaklarınızı tellerin üzerinde belirli yerlere koymanıza bağlıdır. Sesi de tam ve doğru şekilde algılamak için kulağınıza güvenmek zorundasınız.
Bakır ve ağaçtan yapılmış nefesli çalgılarda sürekli üfleyebilmek için güçlü ve sağlıklı bir akciğer gereklidir. Bakırdan yapılmış bütün müzik aletlerinde ses perdesi aleti çalanın dudaklarının, aletin ağızlık kısmının üzerindeki titreşimleriyle meydana gelir. Ağaçtan yapılmış nefesli çalgıları çalmak için sürekli üflerken bir dizi tuşlara basmayı öğrenmelisiniz.
İnsanların çoğu, zil, trampet, timpani ve davul gibi aletlerin sadece arka planda ritim oluşturmaya veya tempo tutmaya yaradığını düşünür. Fakat bu çalgılar bundan daha fazlasını yapar. Kuvvetli bir ritim duygusuna sahip olması gerekmekle birlikte, bu aletlerden birini çalmak isteyen bir kişinin öğreneceği çok şey var ve usta, duyarlı bir davulcu bir orkestra için bir nimettir.
Hedefimiz Ne Kadar Yüksek Olmalı?
Bir müzik aleti çalmayı öğrenmekle ilgili ne düşünüyorsunuz? Mükemmelliğe ulaşmak için çok yüksek bir hedef koymaya veya çok zaman harcamaya çalışmayın. Değerli vaktinizi kullanmakta kolaylıkla dengesizliğe düşebilirsiniz.
Evet, belki bir virtüöz veya ‛onlar gibi’ (konunun başında sözü geçenler) olmasa bile, bir müzik aleti çalmayı öğrenebilirsiniz. Böylece hem siz tatmin olacaksınız, hem de sizi dinleyenler bundan zevk alacaktır.
[Sayfa 13’teki pasaj]
“Eğer insanlar yeteneklerini kullanmaya devam ederlerse, yaşları ne olursa olsun, zihinsel açıdan sürekli gelişebilirler”