Kamera İle “Kelebek Avı”
BİR kelebeği fotoğraf makinesi ile “avlamaya” hiç çalıştınız mı? Bu herhalde sinir bozucu bir tecrübe ve bir sabır denemesi olurdu. Hiç bitmeyecekmiş gibi görünen yiyecek ve içecek arayışları yüzünden sürekli hareket halinde olan kelebekler, iyi bir fotoğraf çekmeniz için pek fazla vakit bırakmazlar. Bir yere konup, kanatlarını açtıkları anda siz tam önemli bir poz yakalamaya çalışırken, değerli güzeliniz ya kanatlarını kapatır ya da uçar gider.
Bu nedenle, Avusturalya’nın Sidney şehrindeki bir arkadaşım, Mittagong’daki Kelebek Evine gitmeyi teklif ettiği zaman gösterdiğim tepkiyi herhalde tahmin edersiniz. Bu, kelebekleri yakından görebilmek ve belki de ideal ortamda iyi fotoğraflar çekebilmem için bir fırsattı.
Kelebek evinde, kelebeklerin serbestçe uçtuğu kısma adım attığımızda, dışardaki ısı değişimlerinden yalıtılmış, sürekli kontrol altında tutulan tropikal bir atmosfere girdiğimizin farkına vardık. Bu, kelebeklerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için şarttır. Çevremizi saran bu narin yaratıklar bir bitkiden ötekine uçuşuyorlardı. Girer girmez, bir turunçgilin üzerine yumurtalarını bırakan turuncu renkli çok güzel bir kral kelebeği ile karşılaştık. Avustralya’da kral kelebeği bir gezgin olarak tanınır. Kuzey Amerika’dan 1870 yılında Avustralya’ya gelen bu kelebek, şu anda adanın doğu ve güney bölgelerinde olduğu kadar uzak Batı bölgesindeki Pert yakınlarında da yaşamaktadır.
Rehberimiz Kerry, bize kelebeklerin vücutlarının en uç noktalarını birbirine temas ettirerek çiftleştiklerini anlattı. Tüm bunların en ilginç yanı da şudur, eğer erkek birdenbire korkuya kapılırsa, dişiyi de beraberinde taşıyarak havalanır. Kendi ağırlığınızda birini hem de kanatlarınızın üzerinde taşıdığınızı bir düşünün! Derken şaşkınlık içinde, bunun gerçekleşmesine gerçekten tanık olduk; kendisine pasif bir şekilde asılan dişi ile çalılıkların üzerinde kanat çırparak uçan bir erkek önümüzden geçti.
Kral kelebekleri dünya çapında, yolculuk etme konusundaki büyük yetenekleri ile tanınırlar. Yaşamın kökenini inceleyen bir kitabın belirttiği gibi: “Kral kelebekleri Kanada’yı sonbaharda terk ederler ve çoğu kışı Kaliforniya ve Meksika’da geçirir. Bazılarının uçuş mesafesi 3000 kilometreyi aşar; hatta bu kelebeklerden biri günde 130 kilometrelik bir yol kat etmiştir.” Fakat önemli bir husus söz konusudur: “Sonbaharda güneye gelen kelebekler, kışı geçirmek üzere geldikleri yerleri şimdiye kadar hiç görmemiş olan genç yaratıklardır. Bu yerleri bulmalarını mümkün kılan şey hâlâ Doğanın anlaşılması imkânsız sırlarından biridir.”—The Story of Pollination.
Acaba bu ele geçirilmesi zor yaratıklardan bazılarının resmini çekebilmiş miydik? Evet! Nemli dünyalarında, etraflarında hareket eden insanların varlığına alışmış görünüyorlar ve kolayca bitkilerin ve hatta insanların kafalarının üzerine konuyorlardı! Böylece fotoğrafçılar, özellikle de video kamera meraklıları bayram gibi bir gün geçirmiş oldular. Daha sonra bir video kamera sayesinde bu hareketli görüntüleri televizyonda seyretmek ne kadar keyif vericidir.
Gördüğümüz diğer Avusturalya kelebekleri, kanatlarında mor halkalarla çevrili beyaz benekler bulunan ve çok rastlanan, siyah kanatlı Hypolimnas Bolina idi. Diğer bir güzel de kanatlarının kenarında beyaz benek ve süslemeler, orta kısımlarında ise mavi şeritlerle incelikle bezenmiş olan Hypolimnas-alimena idi. Bu kelebeğin Yeni Gine, Moluccas ve Salamon adalarında da akrabaları vardır.
Kelebekler benim daima ilgimi çekmiştir. Tırtılın (larva), pupalık (krizalit) devresinden geçerek uçan harika bir yaratığa dönüşmesi, bana, tüm şeyleri kendine has farklı yönleri ile harikulade bir şekilde yapanın, doğanın bilinçsiz güçleri ve evrim değil, bilimi çok iyi bilen bir Yaratıcı olduğunu ispatlar.
[Sayfa 24, 25’teki resimler]
Sayfa 24: Kral Kelebeği; 1. Yoma sabina; 2. pupa; 3. Papilio ulysses; 4. Ornithoptera priamus; 5. Ornithopterlerin çiftleşmesi; 6. Cethosia penthosilea