Gençler Soruyor . . .
Niçin Eve Hep Bu Kadar Erken Gelmeliyim?
ALİ arkadaşlarıyla birlikte geç saatlere kadar dışarda kalmayı severdi. Ancak çok geçmeden, babası, onun katıldığı gece etkinliklerinin hiç de zararsız eğlence türlerinden ibaret olmadığını öğrendi. Ali, “bir keresinde başımı öylesine derde soktum ki,” diye hatırlıyor, “iki hafta boyunca, okula gitmek ve yemek yemek dışında, odamdan çıkmama izin verilmedi. Pencereden bakmam bile yasaktı! Ceza sürem bitince, bazı arkadaşlarımla birlikte çıktım ve gece yarısına kadar dışarda kaldım. Eve geldiğimde babamı kapının önünde basamakta oturmuş beni beklerken buldum ...”
Birçok genç, gidiş gelişlerinin ana babaları tarafından denetlenmesine içerliyor. Bir genç kız şöyle dedi: “Erinlik çağına girdiğim zaman, ana babam bana gece yarısını geçmeden evde olmak gibi bir sürü kısıtlamalar getirdi. Buna gerçekten içerliyordum.” Bu gibi gençler ana babalarına içerlediklerini itaat etmeyerek gösterirlerse, sonuç genellikle daha çok serbestlik değil, daha çok ve daha sıkı kısıtlamalar olur.
Küçük itaatsizliklerin cezası sadece eve geliş saatinin daha erkene alınması olabilir. Daha ciddi suçlarda bir gencin elinden bazı ayrıcalıklar alınabilir veya evden çıkmasına bir süre izin verilmeyebilir. Erinlik çağındaki bir kız şöyle dedi: “Eğer cumartesi gecesi eve geç gelirsem, sonraki cumartesi çıkmama hiç izin verilmeyebilir.” Bir de ‛hücre’ cezası var: ziyaretçi yok, telefon yok, televizyon yok. Oysa bazı gençler için en sıkıcı ceza, nutuk dinlemek zorunda kalmaktır. Bir delikanlının yerindiği gibi: “Ah, o suçluluk duygusu. Onlar senin için ne kadar endişe duyduklarını anlatmaya başlarlar. Suçluluk duygusu korkunçtur.”
Ancak, ana babanın seni sevdikleri ve akla yakın bir saatte eve gelmeni isteme hakkına sahip oldukları doğru değil mi? Sen o zaman evde olmayınca da, doğal olarak rahatsız ve kaygılı olurlar, belki uykuları bile kaçar. Ana babasını gerçekten seven ve düşünen bir genç herhalde böyle kaygılara gereksiz yere neden olmak istemez.
Birçok genç ise, ana babalarının kendilerine haksız veya akla uygun olmayan kısıtlamalar getirdiği kanısında. 18 yaşındaki Fred şöyle yakınıyor: “Delirmiş olmalılar, bana on beş yaşındaymışım gibi davranmaya çalışıyorlar. Bense söylediklerini yapmayı reddediyorum. Babamla bu konuda tam bir savaş halindeyiz.” Fakat açıkça itaatsizliğe başvurmaktansa, ana babanla geçinebilmek üzere daha iyi yöntemler var.
Haklı mı Haksız mı?
İlk olarak, getirilen bu kısıtlamalar ne kadar haksızdır? Ana babanın senin güvenlik ve iyiliğin hakkında kaygı duymak için herhalde geçerli nedenleri vardır. İsa’nın takipçileri olan başka gençler de benzer kısıtlamalar altında değil mi? Öyleyse, ana babanın kararlarına itiraz etmek için hangi geçerli nedenlerin var?
Yukarıda sözü edilen Ali, babasının asıl niyetinin onun çıkarını gözetmek olduğunu anlamadı. Eve geliş saatiyle ilgili konulan sınırı aştığında babasını kapının önünde beklerken bulduğunu hatırlarsın. Onun çare olarak başvurduğu yol neydi? Daha çok itaatsizlik. “Araba evin önüne gelince Babam beni görmesin diye hemen koltuğumdan aşağı kayıverdim ve arkadaşımdan yola devam etmesini istedim. Evden ayrılmaya karar vermiştim.” Ali evden ayrıldı ve azgın gençlerden oluşan bir grupla beraber olmaya başladı. Bunun sonucu cinsel ahlaksızlık, araba hırsızlığı ve uyuşturucu kullanımıydı. Daha sonra kendisini hapiste buldu. Aşırılığa kaçan bir olay mı? Belki; fakat Süleymanın Meselleri 1:32’nin doğruluğunu iyi bir şekilde gösteriyor: “Bön (tecrübesiz) adamların döneklikleri kendilerini öldürecektir.”
Bazı gençler eve geliş saatinin tayin edilmesine prensip olarak karşı değillerse de, kardeşlerine daha çok serbestlik tanınıyor gibi göründüğü zaman içerliyorlar. Patti adlı bir genç şöyle yakınıyor: “Ağabeyim Mark istediği saatte eve gelirdi, ama evden çıkması hiçbir zaman yasaklanmadı. Bense, birkaç dakika geç geldim mi, işim bitik demektir! Haksızlık bu!” Böyle bir durumun seni neden rahatsız ettiği kolayca anlaşılabilir. Fakat “haksızlık” diye haykırmadan önce, Mukaddes Kitabın Galatyalılar 6:4, 5’te belirttiği prensibi bir düşün: “Herkes kendi işini temyiz [ayırt] etsin, ve o zaman başkası için değil, ancak kendisi için övünmesi olur. Çünkü herkes kendi yükünü taşıyacaktır.”
Sen bir bireysin. Ve senden büyük kardeşlerinin bazı ayrıcalıklara sahip olması sana aynı hakkı kendiliğinden kazandırmaz. Ağabeyin veya ablan herhalde bir süre güvenilirliklerini kanıtlamak zorunda kaldılar. Bunu sen de yapacaksın. Üstelik, annenin veya babanın seni kardeşlerinle karşılaştırmasından nefret etmiyor musun? Öyleyse, ayrıcalıklarınızı karşılaştırarak neden sen aynını yapasın? “After All We’ve Done for Them” (“Onlar İçin Bunca Şey Yaptıktan Sonra”) adlı kitabında Dr. Louis Fine şöyle der: “Ana babalar sık sık çocuklarına birbirlerinden farklı davranır ve farklı şekilde disiplin ederler. Bunun nedeni, çocuklarının ayrı ihtiyaç ve yeteneklere sahip olan bireyler olduklarını ve birbirlerinden farklı olarak görülmeleri gerektiğini anlamaları olabilir.”
Fakat gençler, bazen, kardeşlerinin yaptıkları hataların faturasının kendilerine çıkarıldığını düşünüyorlar. “Ablam arabayı alıp eve fazla geç geldiğinden, benim eve geç gelmem kendiliğinden yasaklandı. Kendimi kanıtlamam için bana fırsat bile tanınmadı!” Oysa durum göründüğü kadar haksız olmayabilir. Ana baban şimdi kardeşlerini büyüttükleri zamana oranla daha olgun ve hikmetlidir. Yaptıkları hataları tekrarlamak istemeyerek, sana karşı biraz daha kısıtlayıcı davranabilirler.
Fakat eve biraz geç gelindi diye, cezaya ne gerek var? Evden çıkmanın yasaklanması şüphesiz hoş bir şey değildir. Böylece eve geç gelmemek için herhalde özen göstereceksin. Genç Mark bunu şöyle dile getiriyor: “Birçok defa cezalandırıldım . . . . Ceza görmezsen, hiçbir zaman bir şey öğrenemezsin.” Mukaddes Kitabın dediği gibi, “terbiyeyi (disiplini) tutan adam hayat yolundadır.”—Süleymanın Meselleri 10:17.
Aşırı Koruyucu Ana Babalar
Evet, bazen ceza, “suçu” çok aşıyor gibi görünebilir. Ana babalar biraz fazla koruyucu davranıp isteklerinde makul olmayabilirler. Oysa, iyi bir iletişim çoğu zaman bu sorunu fazla büyümeden halledebilir. Sen ana babana nereye gideceğini, ne yapacağını, kimlerle beraber olacağını ve ne zaman geri döneceğini bildirirsen, onlar sana herhalde daha büyük bir serbestlik tanımaya istekli olacaktır. Makul olmadıklarını düşünüyorsan, “yerinde” söylenen bir sözle, belki sakin ve rahat oldukları bir vakitte, onlara yaklaşmaya çalış. (Süleymanın Meselleri 25:11) Duydukları korku ve kaygıları anladığını göster. Onları sevdiğini ve onlarla işbirliği yapmak istediğini belirt. Daha çok özgürlük kazanmanın erginliğe doğru ilerlemenin bir kısmı olduğunu anlamalarına yardım et.
Bir genç kız, “durumun tam ne olduğunu da onlara söylemelisin” diyor. “Eğer sen belirli bir zamanda eve niçin erken gelemeyeceğini açıklarsan, genellikle anlarlar.” Meseleleri olgun bir şekilde görüşerek, ana babana sorumluluk sahibi ve güvenilir bir kişi olduğunu göstermiş olursun. Ana babanın hâlâ sakıncalı bulduğu yönler varsa, belki akla uygun bir uzlaşma yolu önerebilirsin.
Peki, ya izin alırsan? O zaman ‛sözün Evet, evet olsun’ ve eve zamanında gel! (Matta 5:37) Tabii, en iyi şekilde yapılmış planlar bile ters gidebilir. (Yakub 4:14, 15 ile karşılaştır.) Acil bir durum ortaya çıkabilir ve planlarda ani bir değişiklik yapmak gerekli olabilir. Durum böyleyse, mümkünse eve telefon aç ve ana babana olup bitenleri bildir. Bir gencin dediği gibi, “Annem bulunduğum yeri ve eve gelmekte olduğumu bildiği sürece her şey yolundadır.”
Alınabilecek başka önemli bir önlem kendin için iyi bir nam yapmaktır. Süleymanın Meselleri 20:11 şöyle der: “Bir çocuk bile işlerile kendini tanıtır, işlediği temiz ve doğru mu, yoksa değil midir.” Sen itaat ve doğru davranış konusunda kendine iyi bir nam yaparsan, eve bir kez biraz geç gelsen de, ana baban tepki göstermeyebilir. Tabii, İsa’nın davranışı her zaman kusursuz olduğu halde, ana babası onu kaybettikleri zaman ‛çok sıkıldılar.’ (Luka 2:48) Böylece senin ana baban da tedirgin olduklarında, şaşırma—belki öylesine tedirgindirler ki, niçin geç kaldığını açıklaman için sana fırsat bile tanımayabilirler!
Süleymanın Meselleri 29:11 şöyle der: “Akılsız bütün öfkesini ortaya döker; hikmetli adam ise, onu tutar ve susturur.” Ana babanın kızgınlık fırtınasının geçmesini bekle. Ortalık sakinleşince, bir açıklama yap. Fakat ‛gerçeği’ söyle. (Efesoslular 4:25) Mazeretler uydurma; bu sadece senin güvenilir olmadığını gösterir. Eğer dikkatsizlik ve unutkanlık yaptıysan, içtenlikle özür dile ve cezanı çekmeye hazır ol. Belki özür dilemeni yeterli bulup sorunun halledildiğine karar verirler. Ama yine de, bazı kısıtlamaların yerinde olduğunu düşünebilirler ve senin için onların güvenini tekrar kazanmaktan başka çare kalmaz.
Eve geliş saatine sınır konulması rahatsız edici olabilir, fakat acımasız ve alışılmamış ceza türleri olduğu söylenemez. Onları olduğu gibi kabul et. Eğer ana babanla işbirliği yapar ve isyankâr bir ruh göstermekten sakınırsan, belki kuralları biraz gevşetip sana daha çok özgürlük tanımaya karar verebilirler.
[Sayfa 23’teki resim]
Ana babana karşı gelmen genellikle özgürlüğünün daha da kısıtlanmasına neden olur