Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g95 Temmuz s. 24-27
  • Pars—Gizliliği Seven Kedi

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Pars—Gizliliği Seven Kedi
  • Uyanış!—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Yalnız Dolaşan Kedi
  • Ana Parslar
  • Pars—Sonunda Barışa Kavuşacak Mı?
  • Esrarengiz Kar Parsıyla Tanışın
    Uyanış!—2002
  • İnsan ile Hayvan Barış İçinde Yaşayabilir Mi?
    Uyanış!—1992
  • Tanzanya’da Bir Gece Buluşması
    Uyanış!—1995
  • İnsan ile Hayvan Arasındaki Barışa Engeller
    Uyanış!—1992
Daha Fazla
Uyanış!—1995
g95 Temmuz s. 24-27

Pars—Gizliliği Seven Kedi

GÜNEŞ batıyordu. Günümüz, Kenya’nın Masai Mara Milli Parkındaki muhteşem yaban hayatını seyredip fotoğraf çekmekle geçmişti. Geceyi geçirmek üzere çadırlarımıza çekilmeden önce, heyecanlı bir gösteri daha görecektik. Bir kamp görevlisi sırtladığı keçi buduyla Talek Nehri üzerindeki ip köprüde ağır ağır ilerlerken sahne hazırlıkları yapıldı. Görevli, eti bir akasya ağacının üst kısmındaki çatal biçimli bir dala bağladı.

Tropik bölgenin kısa süren alaca karanlığı koyulaşırken iri bir erkek pars sessizce ağaca tırmandı ve eti çekiştirip parçalamaya başladı. Gözlem terasından gelen spot ışıkları onu aydınlatıyordu. Yemeğinin zevkini çıkarmaya kararlı olan hayvan, kendisini hayranlık ve merakla izleyen bizleri dikkate bile almadı. Sonradan bize söylendiğine göre, yem asılı ağaca yaptığı ziyareti her gece tekrarlıyormuş; bu alışkanlığı altı yıldır gözlenmekteymiş. Böylece ertesi gece aynı sahne bize tekrar gösterildi!

Parsa, neden “büyük kedilerin en zarif tavırlısı ve en güzel görünümlüsü” dendiğini gerçekten kavrayabildik. 60 kiloyu aşan ağırlığı, 60 santimlik omuz yüksekliği ve burnunun ucundan kuyruğuna kadar 200 santimlik boyuyla en güçlü kaslara sahip hayvanlardan biridir. Gül biçimli karakteristik siyah lekelerle bezenmiş kahvemsi sarı postuna hayranlıkla bakarken, Yeremya peygamberin bir zamanlar sorduğu soru aklımıza geldi: “Habeş kendi derisini, yahut kaplan kendi beneklerini değiştirebilir mi?”—Yeremya 13: 23.

Parsın ışıldayan yeşil gözleri özellikle çarpıcıdır. Bunlar, geceleri olağanüstü görme yeteneği sağlayan, tapetum denen özel bir hücre tabakasıyla donanmıştır. Pars, insan gözü için gerekli ışık şiddetinin altıda biriyle görebilir. Geceleyin gözüne ışık vurduğunda, bu hücre tabakası, gözlerini sanki parlıyormuş gibi göstererek, gelen ışığı retinadan geri yansıtır.

Eğer parsı gündüz dinlenirken izleseydiniz, sanki tükenmek üzereymiş gibi sık sık soluduğunu görürdünüz. Fakat bu soluma tarzı onun etkin soğutma sisteminin bir parçasıdır. Dakikada yaklaşık 150 kez yaptığı solumayla nemler dilinden, ağzından ve burun deliklerinden buharlaşabilir.

Büyük kedilerin çevreye uyum sağlamakta en yeteneklisi olan parsa çölde ve ormanlarda, dağlarda ve deniz seviyesinde, Çin, Hindistan, Kenya gibi değişik ülkelerde rastlanabilir. İnsan, onun doğal yaşam ortamının büyük kısmına girmiş olsa da, bilim adamlarının tahminine göre, yalnızca Afrika ve Asya’da bile bir milyon kadar pars yaşıyor. Yine de yüzyıllardır parsla ilgili ciddi bir bilimsel inceleme yapılmadı. Örneğin, Sina parsını ele alalım. Yahudiye çölünde yeniden bulununcaya dek bu soyun çoktan tükendiği sanılıyordu!

Yalnız Dolaşan Kedi

Pars insanların dikkatini çekmemeyi nasıl başarır? Bu başarısı temelde bir gece hayvanı, usul usul hareket eden ve gizliliği seven bir yaratık olması sayesindedir. İnsanın tehlike oluşturduğu bölgelerde, pars sessiz olmaya özen gösterir. Yalnızca kızdırıldığında, aslanınki gibi, tehdit edici nitelikte, kesik kesik ve hırıltılı sesler çıkarır. Normal koşullarda ise—ağaç kesen bir testereninkini andıran—sert ve tiz sesi korkutucu olmaktan oldukça uzaktır. C. T. Astley Maberly’nin Animals of East Africa adlı kitabına göre, “genellikle sonunda sert bir iç çekmeyle biten Rınnnt-ha! Rınnnt-ha! Rınnnt-ha!” gibi bir ses çıkarır. Gizlenme eğilimine bağlı kalarak, çoğunu insanların duyamadığı düşük frekanslı çeşitli sesler çıkarır.

Ayrıca, toplu yaşamayı seven aslanın tersine, pars toplulukçu bir kedi değildir. Her ne kadar çiftler ara sıra birlikte görülseler de, pars yalnız başına avlanır. Beklenmedik veya düşmanca sürtüşmeleri azaltmak için, 25 ila 65 kilometre kareyi kapsayabilen kendine ait bölgenin sınırını belirtir. Kendi bölgesinin sınırlarını çizmek için özel salgı bezlerinden çıkardığı bir salgıyı fışkırtır. Bu kokulu işaret, diğer parsları, oranın ‘efendisinin’ cinsiyeti, yaşı, cinsellik durumu ve hatta belki kimliği konusunda bilgilendirebilir.

Pars, avlanmayı kendisine has bir gizlilikle yapar. Mukaddes Kitap devirlerinde evcil hayvanların üzerine ölümcül hızıyla atılmak için kasabaların yakınlarında pusuya yatmasıyla tanınırdı. (Yeremya 5:6; Hoşea 13:7; Habakkuk 1:8) Avını çakal ve sırtlan gibi leşçillerden korumak için, öldürdüğü büyük hayvanları ağaçların 9 ila 12 metre yüksekliğindeki dallarının çatallarına yerleştirir. Fakat acaba bir antilop ya da 1,5 metre boyundaki bir zürafa yavrusunun leşini bu kadar yükseğe çekip çıkarmayı nasıl becerir? Bu, parsın kolayca verdiği bir sır değildir. Fakat sabırlı gözlemciler bunu kaba kuvvetle başardığını iddia ederler. Pars, dallara sere serpe uzanarak, gövdesi yapraklar ve dallarla kamufle edilerek tam bir gizlilik içinde rahat rahat yemeğini yemeyi yeğler.

Pars kendisine meydan okunmadığı sürece ürkek ve çekingendir, insanla karşılaşmaktan kaçınma eğilimindedir. Böylece, bazı parslar insan korkusunu yitirip insan-yiyici olmuşsa da, çoğu, insan için pek tehlikeli değildir. Bununla birlikte, yaralanır veya köşeye sıkıştırılırsa, düşmanından hiç korkmaz. Jonathan Scott, The Leopard’s Tale kitabında şunları yazıyor: “Kızgın bir pars, hatırı sayılır ölçüdeki enerjisinin tümünü yıldırım hızıyla yapacağı kısa mesafeli bir saldırıda toplama yeteneğine sahip olarak, . . . . yırtıcılığın somut bir örneğidir.”

Ana Parslar

O halde, parsların yavrularını oldukça gizlilik içinde büyütmeleri de şaşırtıcı gelmemeli. Yeni doğan yavrular yaşamlarının ilk iki ayı boyunca genellikle bir mağarada saklanır. Yavruların yetiştirilmesinde babanın hiç payı olmamasına karşın, ana, onları besleyerek, temizleyerek, ısıtarak onlarla arasında çok sıkı bir bağ oluşturur. Zamanla ana, bir batında doğan iki ya da üç yavrusunu, eğer hâlâ minikseler ağzında taşıyarak, büyümüşlerse kendisini takip etmeleri için çağırarak peşi sıra yeni bir yuvaya götürebilir.

Ana pars, yavrularını, babuin gibi düşmanlarının gözünden uzak tutmaya çalışır. Eğer babuinler yavrularına saldırırsa, yavrularına kaçma fırsatı vermek üzere kendini tehlikeye atarak karşı saldırıya geçer. Yavrularını beslemek için de büyük risklere girer. Normalde çekingen olan bu kedi, aç yavrularına yiyecek getirebilmek için, boruya benzer bir ses çıkararak bağıran fil sürüsünün içinden yürüyüp geçer.

Genç parsların bir süre bağımsız bir tutum göstermemesi ilginçtir. Yavrular altı ayda sütten kesilir, fakat bir yaşına dek kendi avlarını öldürmezler. Erkekler, erişkin bir hayvan olarak ancak iki buçuk yaşlarında yalnız yaşamaya başlar. Dişilerse, büyüdüklerinde bile analarının bölgesini paylaşabilirler.

Pars—Sonunda Barışa Kavuşacak Mı?

Fakat insanda okşayıp kucaklama isteği uyandıran bu oyuncu minikler büyüyüp birer katil olurlar. Bu nedenle de, peygamber İşaya’nın şu sözlerinin bir gün gerçekleşeceğine inanmak insana zor gelebilir: “Kurt kuzu ile beraber oturacak, ve kaplan (pars) oğlakla beraber yatacak.”—İşaya 11:6.

Yakın zamanlarda parsı evcilleştirme yönünde gösterilen çabalar pek başarıya ulaşmadı. Sieuwke Bisleti van der Laan ve kocası, Afrika’daki çiftliklerinde bir batında doğan birkaç yavruyu büyüttüler. Yavrular “tam özgürlüğe” sahipti ve genelde elden besleniyorlardı. Fakat hiçbir zaman tam evcilleşmediler. Sieuwke Bisleti şöyle yazıyor: “Pars bir kez büyüdü mü kendi yoluna gider. Aslan sizi her zaman sevecek ve itaat edecektir; pars ise sizi her zaman tanır, ama o anda nasıl tepki göstereceğine yalnız kendisi karar verir.”

Sonunda, büyüyen yavruların çiftlikte serbestçe dolaşmalarına izin vermenin tehlikeli olduğunu düşündüler. Onları doğaya geri götürme kararı alındı. Acaba dost insanlar arasında büyümüş olmaları genç parsların karakterini bozmuş muydu? Pek sayılmaz. Serbest bırakılmalarının üstünden üç gün geçmeden, erkeği öldürdüğü bir antilobun yanında otururken görüldü.

Ne var ki, parsı evcilleştirmekte elde edilen başarının böylesine sınırlı olması, İşaya’nın ilhamla yazdığı, pars ve oğlak arasında kurulacak barışla ilgili peygamberliği geçersiz kılmaz. Bu çarpıcı olay, insanların çabalarıyla değil, Tanrısal müdahaleyle gerçekleşecek. Tanrı’nın yönetimi, hayvanlar âlemine barış getirmekten öte işler de başaracak. İşaya, önceden “dünya da RAB bilgisi ile dolu olacak” diye bildiriyor. (İşaya 11:1-9) Böylece insanlar bile savaş ve bölünmeler getiren hayvansı davranışlarını bırakacaklar. Aynı zamanda, insanlığın hayvanlar dünyasına karşı tutumu da değişecek. Artık hiçbir hayvan sebepsizce yapılan katliamlara kurban gitmeyecek. İnsan ne onları yaşadıkları yerden edecek, ne de varlığını tehlikeye sokacak, çünkü, Yehova ‘yeri harap edenleri harap etmiş’ olacak.—Vahiy 11:18.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş