Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g95 Aralık s. 3-5
  • 50 Yıl Önceki Dünya Nasıldı?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • 50 Yıl Önceki Dünya Nasıldı?
  • Uyanış!—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • II. Dünya Savaşının Etkileri
  • Churchill’in Harekete Geçme Çağrısı
  • Ölüm ve Çarpışmalarla Dolu Bir Yarım Yüzyıl
  • Birinci Dünya Savaşı ve Ağrıların Başlangıcı
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
  • Savaşları Sona Erdiren Savaş
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1989 (Dinsel Seri 97-108)
  • Savaşın ve Acıların Asıl Suçlusu
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2014
  • ‘En Köklü Değişiklikler’
    Uyanış!—2000
Daha Fazla
Uyanış!—1995
g95 Aralık s. 3-5

50 Yıl Önceki Dünya Nasıldı?

DÜNYANIN 1945 yılında nasıl olduğunu hatırlayabilecek yaşta mısınız? O zaman dünya, 1939 yılında Nazilerin Polonya’yı istilası üzerine Britanya ve Fransa’nın Almanya’ya savaş ilan etmesiyle başlayan II. Dünya Savaşından çıkmış ve yeni yeni toparlanmaya başlamıştı. Eğer bunu anımsayacak yaşta değilseniz, 1950’de patlak veren Kore savaşını hatırlıyor musunuz? Ya 1950’lerden 1975’e kadar süren Vietnam savaşını? Ya da 1990’da Kuveyt’te, Irak’ın kışkırtmasıyla başlayan savaşı?

İkinci Dünya Savaşından bu yana tarihi gözden geçirdiğimizde, milyonlarca kişiye sefalet ve acılar çektirmiş, yine milyonlarca yaşamı söndürmüş daha birçok savaşın aklımıza gelmesi sizce dikkate değer değil mi? II. Dünya savaşı o zamanlar insanlığa nasıl bir miras bıraktı?

II. Dünya Savaşının Etkileri

İkinci Dünya Savaşında yaklaşık 50 milyon kişi öldürülmüştü ve 1945 yılında milyonlarca göçmen, bombaların yerle bir ettiği kasaba ve kentlerine geri dönüp mahvolan yaşamlarını yeniden kurmaya çalışarak Avrupa’yı boydan boya dolaşıyordu. Özellikle Rusya ve Almanya’da yüz binlerce kadın ve genç kız istilacı askerlerin tecavüzüne uğramalarının yarattığı sarsıntıdan toparlanmaya çalışıyordu. Avrupa’nın çoğu yerinde her şey karneye bağlanmıştı; gıda ve giysi yetersizdi. Terhis edilmiş yüz binlerce asker iş arıyordu. Milyonlarca dul kadınla öksüz çocuk, kaybettikleri eşleri ya da ana-babaları için yas tutuyordu.

Yahudiler, hâlâ milyonlarca soydaşlarının ve onlardan doğabilecek çocukların yaşamını yok eden Soykırım gerçeğini hazmetmeye çalışıyordu. Bu savaşta, Amerika, Britanya, Fransa, Almanya ve Rusya’dan, ayrıca başka milletlerden milyonlarca insan öldü. Çeşitli yeteneklere sahip bir nesil oluşturabilecek potansiyel, dünya güçleri ve onların yöneticilerinin politik ve ekonomik çıkarları uğruna yitirilmişti.

Birçok ülke II. Dünya Savaşından öyle bir darbe yedi ki, ekonomik durumunu toparlamaya öncelik vermek zorunda kaldı. Savaş sonrası yıllarda da Avrupa’da kıtlık egemenliğini sürdürdü. İspanya, II. Dünya Savaşında resmen tarafsız kaldıysa da, yaşadığı içsavaş (1936-1939) ve ticari ambargolar bu ülkeyi derinden etkiledi—1952 Haziranına dek yiyecek karneleri kullanıldı.

Uzak Doğu’da Japon vahşetiyle ilgili anılar, Burma, Çin, Filipinler ve diğer Doğu ülkelerindeki kurbanlarının zihninde hâlâ canlıydı. Amerika Birleşik Devletleri galip ülke olmasına rağmen, sayısı 300.000’i bulan askeri personeli kaybetmenin acısını yaşadı; bunların yarısından fazlası Pasifik’teki savaş alanlarında ölmüştü. Japonya’da ise, sivil halkın payına düşen, yoksulluk, verem ve karneyle dağıtılan yiyecek için uzun kuyruklardı.

Churchill’in Harekete Geçme Çağrısı

Avrupa’da II. Dünya Savaşı sona erdiği sırada 13 Mayıs 1945’te Britanyalılara hitaben yaptığı zafer konuşmasında, Başbakan Winston Churchill şunları söyledi: “Bu gece size bütün zahmet ve sıkıntılarımızın artık geçtiğini söyleyebilmeyi isterdim. . . . . Henüz yapılacak çok iş olduğu ve büyük davalar uğrunda fikirce ve bedence daha çok çaba göstermeye ve daha çok özveride bulunmaya hazırlanmak zorunda olduğunuz konusunda . . . . sizi uyarmalıyım.” O, ileri görüşlü bir bakış açısıyla, komünizmin yayılmasını bekleyerek şunları söyledi: “Avrupa kıtasında şimdi . . . . ‘özgürlük,’ ‘demokrasi’ ve ‘kurtuluş’ sözcüklerinin anladığımız asıl anlamlarından saptırılmadığından emin olmalıyız.” Sonra şu meydan okuyucu çağrıda bulundu: “Tüm görev yerine getirilene ve bütün dünya güvenli ve temiz bir hale gelene dek, sebatla, yoldan şaşmadan, yılmadan ileri!”—İtalikler tarafımızdan.

Ölüm ve Çarpışmalarla Dolu Bir Yarım Yüzyıl

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Butros-Gali, 1992’de verdiği bir demeçte, “Birleşmiş Milletlerin 1945’te kurulmasından bu yana dünya çapındaki 100’ü aşkın büyük çatışmada yaklaşık 20 milyon insanın öldüğünü” kabul etti. World Watch dergisi, ölü sayısını daha da yükselterek, “bunun tarihte huzurun en az bulunduğu yüzyıl olduğunu” belirtti. Aynı kaynak bir araştırmacının sözlerinden alıntı yaparak şunları söylüyor: “Yüzyılımızdaki savaşlarda, insanlık tarihinin daha önceki kısmında yapılan savaşlarda ölenlerin tümünden daha fazla insan öldürüldü. Bunların yaklaşık 23 milyonu II. Dünya Savaşından bu yana katledildi.”

The Washington Post ise, başka bir tahmini bildiriyor: “II. Dünya Savaşının bitiminden bu yana küre çapında savaş alanlarında 7 milyondan fazla kişinin ve ayrıca 30 milyon sivilin ölmesine neden olan 160 savaş yapıldı. Bunlara ek olarak, yaralananlar, tecavüze uğrayanlar, sığınmacı durumuna getirilenler de var.” Bu rakamların içinde, dünya çapında son 50 yıl boyunca işlenen, şiddete dayalı suçların milyonlarca kurbanı bulunmuyor!

Şimdi 1995’te hâlâ Afrika’da, Balkanlar’da, Ortadoğu’da ve Rusya’da, yalnızca ölümü göze alan askerlerin değil, binlerce sivilin de canını alan çılgın nefretin ateşlediği ölümcül çatışmaları yaşıyoruz.

O halde, 1945’ten 50 yıl sonra, “bütün dünyanın güvenli ve temiz” bir yer olduğunu söyleyebilir miyiz? İnsanlık yeryüzümüzü yaşanmaya elverişli ve güvenli bir yer kılma yönünde ne gibi bir aşama kaydetti? 50 yılda neler öğrendik? İnsanlık, değerler ve ahlak gibi gerçekten önemli meselelerde ilerleme sağladı mı? Gelecek iki makale bu soruları yanıtlayacak. Dördüncü makale de, küresel köyümüzdeki gelecekle ilgili hepimize sunulan ümitler ele alınacak.

[Sayfa 4’teki çerçeve]

İkinci Dünya Savaşı Sonrasından Anılar

Şimdi 60 yaşlarında olan bir İngiliz şunları hatırlıyor: “40’lı yılların sonlarında evimizde televizyon yoktu. Hayal gücümüzü uyaran başlıca şey radyoydu. O sırada hâlâ okula gittiğimden, zihnim okumayla ve ev ödevlerimle meşguldü. Ayda belki bir kez sinemaya giderdim. Tuttuğum futbol takımını seyredebilmek için cumartesileri bisikletle kilometrelerce yol kat ederdim. Otomobil ya da telefon satın alabilen ailelerin sayısı oldukça azdı. Britanya’daki milyonlarca kişi gibi, bizim de ayrı bir banyomuz yoktu. Tuvalet dışardaydı ve hem bulaşık yıkamak hem de banyo yapmak için kullanılan banyo leğeni mutfakta duruyordu. Savaş sırasında, yumurta ve süt tozu ile patates unu gibi kurutulmuş gıdalardan yapılmış yemeklerle yaşadık. Portakal ve muz gibi meyveler lüks şeylerdi. Bunların mahalledeki manavlara gelişi, herkesin karne kuyruğuna doğru çılgınca bir koşuya başlaması için verilen bir işaret olurdu. Birçok kadın cephane fabrikalarında çalışmak zorundaydı. O zamanlar insanlar, TV dünyası, videolar, bilgisayarlar, sibernetik dünyası, faks iletişimi, uzay uçuşları ve gen mühendisliği gibi, yaklaşan büyük değişiklikleri pek hayal edemezdi.”

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş