Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g95 Aralık s. 15-19
  • Hubble Sorunu—Sonunda Ne Oldu?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Hubble Sorunu—Sonunda Ne Oldu?
  • Uyanış!—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Uzaya Fırlatma—Sevinç ve Düş Kırıklığı
  • Hatayı Kim Yaptı?
  • Umutlar Kırıldı
  • “NASA’nın Ölüm Kalım Görevi”
  • Sağlanan Yararlar Nedir?
  • Gelecek Neler Getirecek?
  • Yıldızların ‘Parlaklığı’
    Uyanış!—2012
  • Sürprizlerle Dolu Evrenimiz
    Uyanış!—2009
  • Göklere Daha Derin Bir Bakış
    Uyanış!—1985 (Bilimsel Seri 13-16)
  • Görünmeyeni Görmek—Optik Bilimi
    Uyanış!—1992
Daha Fazla
Uyanış!—1995
g95 Aralık s. 15-19

Hubble Sorunu—Sonunda Ne Oldu?

“Hubble sorunu da nedir?” diye sorabilirsiniz. Söz ettiğimiz HST (Hubble Space Telescope—Hubble Uzay Teleskopu) sorunu, evreni gözlemleyen ve 1990 yılında birdenbire görüşünün kusurlu olduğu ortaya çıkan üstün bir teknoloji ürünü ve maliyeti yüksek (1,6 milyar ABD dolarından—80 trilyon Türk Lirasından fazla) bir gözle ilgilidir.

BALTIMORE (ABD) John Hopkins Üniversitesinden Dr. R. H. Smith, The International Encyclopedia of Astronomy’de Hubble Uzay Teleskopunun “bugüne kadar yapılan bilimsel uyduların belki de en gelişmiş olanı” olduğunu söylemektedir.a Eric Chaisson ise, The Hubble Wars adlı kitabında teleskopu “uzaya şimdiye dek yerleştirilmiş en büyük, en karmaşık, ve en güçlü gözlemevi” olarak tanımlıyor. Chaisson, Astronomy dergisinde de şunları belirtiyor: “Günlük çalışma komutları ve denetimi için gereken, sivil dünyadaki en büyük program kodlarından biri olan dört milyon satırlık bilgisayar program kodu, Hubble’ın yüksek derecedeki karmaşıklığının bir kanıtıdır.” Bu gözlemevi dünyadan yaklaşık olarak 615 kilometre yükseklikteki bir yörüngede bulunmakta ve böylece ışığı değişime uğratan dünya atmosferinin de iyice dışında kalmaktadır.

Teleskopun uzaya fırlatılmasından önce Dr. Smith “görüntülerinin kusursuzluğunu . . . . sadece optik kanunları, aynalarının kalitesi ve HST’nin hedeflerine ne kadar kesin ve şaşmaz olarak yönlendirilebileceği belirleyecektir,” demişti. Dr. Smith, sözlerinin ne kadar doğru çıkacağının o zaman pek farkında değildi!

Uzaya Fırlatma—Sevinç ve Düş Kırıklığı

Fırlatma işinin yapılacağı büyük gün Nisan 1990’da geldi. HST yörüngesine Discovery adlı uzay mekiği tarafından yerleştirildi. Uçuş kontrol mühendisleri sonuçlardan çok memnundu. John Noble Wilford, The New York Times gazetesinde, mühendislik verilerinin “teleskopun uzaya fırlatılmayı zarar görmeden atlattığını ve 15 yıldan daha fazla sürebilecek bir kozmik araştırma görevine başlamaya hazır olduğunu gösterdiğini” yazdı. Wilford, “teleskopun uzaklardaki yıldız ve galaksileri şimdiye kadar gerçekleştirilenlerin 10 misli daha net olarak gözlemleyebilmesinin beklendiğini” de ekledi. Time dergisinde bir başlık, iyimser bir şekilde “Evrene Açılan Yeni Pencere”yi duyurarak “keskin gözlü Hubble teleskopunun, en uzaklardaki yıldızların bile açık ve net görüntüsüyle uzak geçmişe bakabilmesinin mümkün olduğunu” ekledi. Astronomlar ve tasarımcılar ilk görüntülerin dünyaya gönderilmesini beklerlerken heyecan da artıyordu. Gerçekte neler oldu?

Deyim yerindeyse, dereyi görmeden paçaların sıvanmış olduğu anlaşıldı! İlk görüntüler Mayıs 1990’da alınmaya başladı. Beklenen olağanüstü berrak görüntüler yerine, merak içindeki astronomların aldıkları görüntü bulanık ışıktan ibaretti. Eric Chaisson şunları yazdı: “Bu gözlemler, yörüngedeki gözlemevinin ciddi bir optik kusuru olduğu yönündeki gerçekten korkunç düşünceyi destekliyordu.” Teleskopta beklenmeyen bir kusur vardı—iki yansıtıcı aynasından birinde, ufacık bir hata! Hata, bir insan saçının kalınlığından çok daha küçüktü; fakat bu, görüntüyü bulanıklaştırmaya yetiyordu. Sonuç, çok büyük bir düş kırıklığıydı.

Hatayı Kim Yaptı?

Hubble’daki bedeli büyük sorunlara yol açan neydi? Hubble projesinde çalışan Eric Chaisson, The Hubble Wars adlı kitabında birçok neden sayıyor. “Hubble’daki göze batan donanım hataları bir mühendislik miyopluğundan, yani bütün tabloya net ve sürekli bir dikkat göstermemekten kaynaklanıyor. Örneğin: uygun olmayan biçimde imal edilmiş, kendine aşırı güvenen mühendislerce yeterli ölçüde denenmemiş ve ağzı sıkı müteahhit dışında hakkında hiçbir anlamlı teknik ya da bilimsel görüş alınmamış olan teleskop optik aksamı . . . . [ve] Hubble’da, [kullanılmadan önce 70.000 saat kadar testten geçirilmiş, bir mühendisin deyimiyle, ‘ölümüne’ test edilmiş olan] onlarca yıllık jiroskoplar ve modası geçmiş uzay araçları için tasarlanan bellek bordları gibi ikinci el parçaların kullanılması.”

Hubble’ın 240 santim çapındaki ana aynası tamamlandığında, son bir deneme yapılması gerekiyordu. Ancak, The New York Times’a göre, zaman kısıtlamaları ve mali nedenlerle bu planlardan vazgeçildi. Aynayı imal eden optik araştırma şirketinin şimdi vefat etmiş olan o zamanki baş mühendisi Dr. Roderic Scott, daha fazla deney yapılması için ricada bulunmuştu. Onun uyarıları dikkate alınmadı. Bu nedenle, uzaydaki HST ancak kusurlu görüntüler gönderebiliyordu.

Chaisson’un fikri şuydu: “Belki de uzay gemisi ve onda bulunan [400.000’den fazla parça ve 42.000 kilometre kablo da dahil olmak üzere] çok sayıdaki parça ve muazzam yer destek hizmetleri, bizim nispeten acemi teknolojik uygarlığımız için fazla karmaşıktır. Tekvin Kitabı, Nuh’un torunları eski Babil şehrinde göklere erişecek ölçüde yüksek bir kule inşa etmeye çalıştıklarında, Tanrı’nın onları küstahlıklarından ötürü cezalandırdığını söyler. Eğer biz de, daha az karmaşık bir uzay teleskopu—daha verimli, aşamalı olarak gelişen bir araç—yapmış olsaydık, belki daha hafif bir azarlamayla karşılaşırdık.” Chaisson, sözlerine şöyle devam etti: “Bilimsel yöntemin önyargısız ve objektif olduğu, bilim adamlarının da çalışmalarında insan duygularından daima uzak kalabildikleri şeklindeki yaygın inanç gülünçtür. Günümüzün bilimsel çalışmaları, dünyadaki çoğu şey kadar sübjektif değerlerle yüklüdür.” Chaisson’a göre, Hubble’ın sıkıntılarında hırs ve kıskançlık etken olmuştur.

Umutlar Kırıldı

Basında yer alan bazı manşetlerin incelenmesi, Hubble sorunu destanını çevreleyen dramatik olaylar hakkında bir fikir verecektir. Bir gazete “Uzay Mekiği, Teleskop ve bir Rüya ile 615 Kilometre Yüksekliğe Tırmandı” dedi. Scientific American şunları belirtti: “Hubble’ın Mirası—Uzay Teleskopu Astronomide Yeni Bir Çağ Açtı.” Time dergisi, Temmuz 1990’da övgüsünü şu sözlerle düzeltmek zorunda kaldı: “Büyük Bilim Adına Bulanık Manzaralar—NASA’nın [Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi] Uzay Mekiği Ümitleri Dağıldı, Hubble’ın Görme Sorunları Var.” Science dergisi, sorunu daha objektif bir dil kullanarak açıkladı: “Astronomlar Hubble’daki Hasarı İnceliyor—Bu Kadar Küçük Bir Hata Çok Ender Olarak Bu Kadar Büyük Bir Karışıklığa Neden Olmuştur—Fakat 1,6 Milyar Dolarlık Bir Teleskopta Mikronların Önemi Büyük.” Aynı dergi Aralık 1990’da da şunları yazdı: “Hubble Böbürlenmesi: Tasdikli Bir Körlük Vakası.” Yazı şunları belirtti: “NASA’nın resmi soruşturma panelinin son raporunun vardığı sonuca göre, Hubble Uzay Teleskopunu mahveden optik kusur, bir dikkatsizlikler dizisinin sonucuydu.”

Ancak, her şey boşuna değildi. Mart 1992’de Smithsonian dergisi şunları yazdı: “Hasta bir Uzay Teleskopundan Şaşırtıcı Görüntüler.” “İşlevlerinin birçoğu ciddi olarak arızalı olmasına rağmen, teleskop yine de astronomları değerli verilere boğuyor. . . . . (Geleneksel olarak Evren’in en eski oluşumları arasında sayılan) henüz gençlik döneminde olan küresel yıldız kümeleri gibi sürpriz görüntüler gönderdi; yıldızları yutan bir kara deliğin o galaksinin merkezinde bulunduğu kuramını destekleyebilmek amacıyla uzak bir galaksinin merkezini inceledi.”b

“NASA’nın Ölüm Kalım Görevi”

Nihayet Kasım 1993’de Science News dergisinde bilim adamları ve astronomların bekledikleri başlık çıktı: “Büyük Onarım-NASA Hubble Uzay Teleskopunu Onarmayı Deniyor.” New Scientist’e göre, bu, “uzay uçuşları tarihindeki en fazla çaba ve beceri gerektiren onarım görevini” içeriyordu. Yedi astronottan oluşan ekip HST’ye ulaşacak ve onu uzayda, kargo bölümlerinde onaracaktı. Onarım görevi “NASA’nın Ölüm Kalım Görevi” ve “Kaderle Randevu” olarak adlandırılmıştı. Görev başarıldı mı?

Uçuş direktörü Milt Heflin, Newsweek’e şunları söyledi: “Bu konuda başarılı olmak için elimizden geleni yaptık.” Uzaybilimin göz hekimleri bir bilimsel darbe gerçekleştirerek, beş uzay yürüyüşünde HST’nin optik aksamını onarıp piyano büyüklüğünde yeni bir kamerayı da monte ettiler! Oraya gidip kusurlu parçaları değiştirerek yerine düzeltici olanları monte edinceye kadar üç yıl geçmişti. Fakat göz doktorunun vizitesi pahalıydı. Bir kaynağa göre, merceğin onarımı için düzenlenen operasyon $263 milyon (yaklaşık 13 trilyon Türk Lirası) tutmuştu!

Olay, “Hubble Teleskopu Artık Miyop Değil” ve “Hubble Nihayet Göklere Bakabiliyor” gibi başlıklarla Ocak 1994’te zirveye ulaştı. Astronomy dergisi şunu ilan etti: “Hubble—İlk Günkünden İyi Durumda.” Dergi, Uzay Teleskop Bilimleri Enstitüsündeki astronomların ilk görüntüler geldiği zamanki tepkilerini de şöyle dile getirdi: “Kesinlikle inanılmaz.” “Gönderilen ilk görüntüler karşısında tüylerimiz diken diken oldu.” Projenin bilim sorumlusu Dr. Edward J. Weiler sevinç içinde, “Hubble, en iyimser tahminlerimizin dahi ötesinde onarıldı,” dedi.

Sağlanan Yararlar Nedir?

Optik aksamın onarılmaya değdiği kısa zamanda anlaşıldı. Time dergisi Haziran 1994’te, HST’nin kara deliklerin varlıklarını desteklemek üzere sağlam kanıtlar keşfettiğini yazdı. NASA da, Hubble Teleskopunun “saatte 1,9 milyon kilometrelik baş döndürücü bir hızla dönen disk şeklinde bir gaz bulutu” keşfettiğini duyurdu. Bu gaz bulutu 50 milyon ışık yılı kadar uzaklıkta olup M87 galaksisinin merkezindedir. Güneşimiz büyüklüğünde iki ila üç milyar yıldızın kütlesine sahip olduğu, ancak güneş sistemimiz kadar bir hacme sıkıştırılmış olduğu söylenmektedir! Bilim adamları, gaz diskinin sıcaklığını 10.000 Santigrat derece olarak hesap etmektedirler. Bu olayla ilgili halen geçerli tek açıklama, diskin etrafında döndüğü dev bir kara deliğin neden olduğu inanılmaz çekim gücüdür.

Hubble, Temmuz 1994’te Jüpiter gezegenine çarparak parçalanan Shoemaker-Levy 9 kuyruklu yıldızının intihar rotasında yol alışı sırasındaki enfes görüntülerini de göndermiştir. HST’nin gönderdiği galaksi resimleri o kadar nettir ki, bir bilim adamı onarım işi hakkında şunları söyledi: “Bir ayna için küçük bir değişiklik; fakat astronomi için büyük bir adım.” Scientific American dergisine göre şimdi “Hubble’ın yerdeki tüm cihazlara göre 10 misli daha büyük bir ayrıştırma gücü bulunmakta ve böylece [diğer teleskoplara göre] 1.000 misli bir uzay hacmini net olarak görebilmektedir.”

Hubble, bazı kuramcıları şimdi evrenin yaşı ile ilgili düşüncelerini yeniden gözden geçirmeye zorlamaktadır. Aslında, meselelerin halen anlaşıldığı şekline göre onlar bir paradoksla yüzyüzedirler. HST tarafından sağlanan son kanıtlar, New York Times bilim yazarı Wilford’a göre “evrenin, bilim adamlarınca daha önceleri tahmin edildiğinden çok daha genç olabildiğine ilişkin güçlü kanıtlardır. Evrenin yaşı 8 milyardan daha fazla olmayabilir.” Daha önceki tahminler 20 milyar yıla kadar çıkıyordu. Sorun, “bazı yıldızların 16 milyar yaşında olduğu şeklinde güvenilir tahminler yapılmış olmasıdır.” O halde Wilford’un söylediği gibi “evrenin kozmologlara, hoşlarına gitmeyen sürprizler çıkarıyor görünmesine ve bilgileriyle ilgili üzücü sınırlamaları ortaya çıkarmasına” şaşmamak gerek. Wilford şunları ekliyor: “Evreni araştırma sahaları olarak kabul edenlerin, kendilerinin tüm parlaklıkları ve dehalarına rağmen, nihai yanıtların birçoğuna erişemeyecekleri olasılığını da kabul etmeleri gerekir.”

İnsan, Yehova’nın bulutların arasından; “Ülker burcunu bağlayabilir misin, yahut Oriyonun bağlarını çözebilir misin? Mevsimlerinde burçları çıkarabilir misin? Ve oğulları ile beraber Dübbi Ekbere yol gösterebilir misin? Göklerin kanunlarını bilir misin?” diye sorarak Eyub’a öğrettiği alçakgönüllülüğü öğrenmelidir.—Eyub 38:31-33.

Gelecek Neler Getirecek?

Hubble teleskopu yakın gelecek için çok daha büyük açıklamalar vaat etmektedir. Bir astronom şunları yazdı: “Hubble Uzay Teleskopuyla kuazarların yakınlarındaki birçok galaksinin şekillerini göreceğiz.” Galaksilerin ortaya çıkışlarını anlamakla ilgili olarak İngiltere’deki Cambridge Üniversitesinden Richard Ellis de şöyle söylüyor: “Çok heyecanlı bir döneme girmek üzereyiz.”

İnsanın merakı, kendisinde, evrenle ilgili bilgi edinme, evrenin başlangıcı ve amacını araştırma dürtüsü uyandırmaya devam edecektir. Böylece edinilen bilgi, şu sözleri söyleyen ve uçsuz bucaksız evreni Yaratan Yehova Tanrı’ya karşı yüreklerimizde bir saygı uyandırmalıdır: “Gözlerinizi yukarı kaldırın, ve görün, bunları kim yarattı; o ki, bunların ordusunu sayı ile çıkarır; onların hepsini adları ile çağırır; kudretinin büyüklüğünden ötürü, ve kuvvetinin zoru ile onlardan hiç biri eksilmez.”—İşaya 40:26; Mezmur 147:4.

[Dipnotlar]

a Bu teleskopa neden Hubble teleskopu deniyor? O, bu adı bilim adamlarına şimdi galaksiler olarak bilinen oluşumlarla ilgili daha fazla anlayış kazandıran ünlü Amerikalı astronom Edwin Powell Hubble’ın anısına almıştır. Hubble teleskopu nasıl bir şeydir? Uzaydaki bu teleskop yaklaşık 13 metrelik uzunluğu ve 4 metrelik çapıyla hemen hemen bir tanker vagonu ya da dört-katlı bir kule boyutlarında olup ağırlığı da fırlatıldığında 12 tonun biraz üzerindeydi.

b Kara delikler, bir yıldızın ya da yıldızların içine çöktüğü ve “çekim güçlerinin, ışık hızıyla (300.000 kilometre/saniye) hareket eden parçacıkların dahi kaçmasını engelleyecek kadar yoğun olduğu” uzay bölgeleri olarak anlaşılmaktadır. Bu nedenle, “hiçbir ışık, madde ya da herhangi bir işaret türü dışarı kaçamaz.”—The International Encyclopedia of Astronomy.

[Sayfa 16, 17’deki şema/resim]

(Ayrıntılı bilgi için yayına bakın)

A: Birincil ayna

B: İkincil ayna

C: Teleskopun hedeflendirilmesinde kullanılan dört jiroskop değiştirildi

D: Hasar görmüş olan güneş paneli değiştirildi

E: Yeni geniş açılı gezegen kamerası monte edildi

F: Düzeltici Optik Uzay Teleskopu Eksenel Parça Değişmesi hatalı aynanın kusurunu telafi ediyor

G: Güneş panellerinin pozisyonlarını denetleyen elektronik aksam değiştirildi

[Sayfa 16’daki resim]

Yukarıda solda: Onarım işinden önce HST’den alınan M100 galaksisinin görüntüsü

[Tanıtım notu]

NASA fotoğrafı

[Sayfa 17’deki resim]

Yukarıda ortada: Yeni gezegen kamerasının monte edilişi

[Tanıtım notu]

NASA fotoğrafı

[Sayfa 17’deki resim]

Yukarıda sağda: Onarım işinden sonra HST’den alınan M100 galaksisinin görüntüsü

[Tanıtım notu]

NASA fotoğrafı

[Sayfa 15’teki resim tanıtım notu]

NASA fotoğrafı

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş