Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g96 Ocak s. 12-16
  • Bir Kurşun Hayatımı Değiştirdi

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Bir Kurşun Hayatımı Değiştirdi
  • Uyanış!—1996
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Hayatımı Şekillendiren Şey
  • Hayatta Bir Hedef Belirleyişim
  • Ölümün Eşiğinde
  • Rehabilitasyon Denemeleri
  • Nihayet Evdeyim!
  • Depresyonu Yenmek
  • Duam Cevaplandı
  • Durumum Dengelendi
  • Hedefime Ulaştım
  • ‘Geyik Gibi Sıçrayacağım’
    Uyanış!—2006
  • Zayıflığımda Güç Buldum
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2014
  • En Ümitsiz Anımda Güç Buldum
    Uyanış!—2014
  • Hastalığımla Nasıl Başa Çıkabilirim? (3. Bölüm)
    Gençler Soruyor
Daha Fazla
Uyanış!—1996
g96 Ocak s. 12-16

Bir Kurşun Hayatımı Değiştirdi

ANA-BABALARIN çocukları için yapabileceği en iyi şey, beyinlerine Yaratıcıları ile ilgili bilgiyi yerleştirip O’na hizmet etme arzusunu aşılamaktır. Henüz ergenlik çağındayken başıma gelen bir felaket bu gerçeği fark etmemi sağladı.

O zaman, yani 20 yıldan fazla bir süre önce neler olduğunu anlatmadan, yetişme dönemimden, Amerika’nın güneyinde geçen yıllarımdan biraz bahsedeyim. Bunun, o büyük acılarla nasıl başaçıkabildiğimle yakından ilgisi var.

Hayatımı Şekillendiren Şey

Ocak 1955’te Alabama eyaletinin Birmingham şehrinde doğdum; burası ırksal açıdan ayrılmış olan Deep South’un (İç Güney) bir kısmıydı. Henüz sekiz yaşındayken, evimizden fazla uzak olmayan bir yerde, Pazar Okulunda ders verildiği sırada patlayan bir bomba kiliseyi yerle bir etti. Çoğu benim yaşlarımda olan dehşete düşmüş zenci çocuklar haykırarak kaçışıyordu; başkaları kanlar içinde inliyordu. Dört kişi öldü; onları beyazlar öldürmüştü.

Güneyde böyle felaketler az rastlanan olaylar değildir. Ertesi yaz Mississippi’de üç medeni haklar görevlisi öldürüldü. O günler, hepimizi etkileyen ırksal çatışmaların yaşandığı dehşet dolu günlerdi.

Annem Yehova’nın Şahitlerinden biriydi ve 1966 yılında babam da bir Şahit oldu. Kısa sürede ailece, barış dolu yeni bir dünyayla ilgili Mukaddes Kitaba dayalı ümidimizi komşularımızla paylaşmaya başladık. (Mezmur 37:29; Süleymanın Meselleri 2:21, 22; Vahiy 21:3, 4) Böylece, 1960’lı yılların sonlarında, yaz boyunca her Cumartesi vaaz etmek üzere Birmingham dışındaki daha önce gidilmemiş yerlere yolculuk yaptık. Oradaki insanlar o güne dek Yehova’nın Şahitlerini veya vaaz ettiğimiz Gökteki Krallık mesajını duymamıştı. Tanrı’nın isminin Yehova olduğunu bile bilmiyorlardı. (İşaya 42:8) Zorluklarla dolu o günler boyunca, insanlarla Yehova’nın bu yozlaşmış dünyayı cennet bir yeryüzüne çevirmekle ilgili amacı hakkında konuşmaktan gerçekten zevk alırdım.—Luka 23:43.

Hayatta Bir Hedef Belirleyişim

Aralık 1969’da Yehova’ya vakfımı su vaftizi ile sembolize ettim. Yehova’ya dua ettim ve kariyer olarak dolgun vakitli hizmete başlamakla ilgili samimi arzumu dile getirdim. Birkaç hafta sonra, babam Birmingham’dan birkaç kilometre uzaktaki Adamsville’de bulunan küçük bir cemaate yardımcı olmak üzere görevlendirildi. Bu saha değişikliği benim bir öncü veya dolgun vakitli hizmetçi olma isteğimi artırdı. Lise yılları boyunca her fırsatta, hizmette her ay en az 75 saat çalışmayı gerektiren ‘muvakkat öncülük’ hizmeti yapıyordum.

Mezun olduktan sonra beni dolgun vakitli hizmete hazırlayacak bir meslek öğrenmeye karar verdim. Fakat lisenin son yılında zor bir durumla karşılaştım. Üstün başarı gösteren bir grup öğrenci arasında ben de vardım ve bir gün bazı akademik sınavlardan geçirilmek üzere yakındaki bir yüksekokula götürüldüm. Daha sonra danışmanın bürosuna çağrıldım. Çok heyecanlıydı ve benim adıma seviniyordu. Duygulu bir şekilde şöyle dedi: “Çok başarılıydın! İstediğin okula girebilirsin!” Benden burs için başvuru formlarını hemen doldurmaya başlamamı istedi.

Buna hazırlıklı olmadığım için canım sıkıldı. Hemen, dolgun vakitli bir vaiz olmak ve hizmetimi sürdürmeme yarayacak yarım günlük bir iş bulmakla ilgili planlarımı açıkladım. Hatta ona, başka Şahitlerin yaptığı gibi daha sonra yabancı bir ülkede dolgun vakitli bir vaiz olarak hizmet edebileceğimi bile anlattım. Fakat sanki beni duymuyordu. Fen bilimleri dalında uzmanlaşmamı tavsiye etti ve yöresel bir yüksekokula gidersem, bir bilimsel araştırma merkezinde iş bulmamı sağlayacağını söyledi.

Şöyle dedi: “Dinini hafta sonlarıyla sınırlı tut Gloria, ana-baban seninle yine de gurur duyacaktır.” Dolgun vakitli hizmet hedefimi ana-babamın ısrarlı teşviklerinin bir sonucu olarak görmüş olabileceğini düşünerek alındım. Bu büyük fırsatı reddetmekle bütün zenci ırkına sırt çevirdiğim duygusunu uyandırarak üzerimde baskı yarattı. Bununla birlikte, kararlılığımı korudum. Mezun olduktan sonra, bir yüksekokula devam etmektense sekreter olarak yarım gün çalışmaya başladım.

Öncülük için bir hizmet arkadaşı aradım, fakat bulamadım. Seyahat eden bir nazır cemaatimizi ziyaret ettiğinde ona sorunumu anlattım. Bana, “bir arkadaşa ihtiyacın yok” dedi. Sonra, hem dünyevi işle ilgili sorumluluklarımı yerine getirebileceğim hem de öncülük için gerekli vakti bulabileceğim bir program hazırladı. Programın kusursuz olduğunu düşündüm. O kadar mutluydum ki, 1 Şubat 1975’i öncülüğe başlayacağım tarih olarak belirledim.

Ancak, birkaç gün sonra, 20 Aralık 1974’te bir büfeden eve doğru yürürken serseri bir kurşunla vuruldum.

Ölümün Eşiğinde

Yerde yatarken sözcüğün tam anlamıyla hayatım demek olan kanımın döküldüğünü görebiliyordum. Öleceğimi düşündüğümü hatırlıyorum. Yehova’dan, annemin böylesine yıkım getiren bir kazanın tüm dikkatini Yehova’ya hizmet etmeye vermiş bir ailenin başına da gelebileceğini anlamasına yardım edebilecek kadar yaşamama izin vermesini diledim. Mukaddes Kitaptaki ‘onların hepsini vakit ve beklenmedik olaylar karşılar’ sözlerini bilmemize rağmen, böylesine büyük bir felaketi göğüslemeye hazır olduğumuzu düşünmüyordum.—Vaiz 9:11.

Kurşun boynumun sol tarafına isabet ederek omuriliğimdeki sinirleri parçalamıştı. Konuşmam ve nefes alışım etkilenmişti. İki günden fazla yaşamam beklenmiyordu. Daha sonra “iki hafta” dediler. Fakat yaşamaya devam ettim. Zatürree olunca daha karmaşık bir solunum aygıtına geçirildim. Zamanla durumum dengelendi ve rehabilitasyon için planlar yapıldı.

Rehabilitasyon Denemeleri

İlk birkaç hafta umutsuzluğa kapılmadım. Sadece kendimi uyuşmuş hissediyordum. Birmingham’da bulunan İspanyol Rehabilitasyon Merkezindeki herkes nazikti ve iyileşmem için çok uğraştılar. Personelden, doktorların tamamen felç olup hayatımın geri kalan kısmında yatalak olacağımı düşündüklerini öğrendim. C2 tetrapleji grubuna dahil edildim; bu, ömrümün geri kalanında bir solunum aygıtına bağlı kalacağımı ve fısıltıdan daha yüksek sesle konuşamayacağımı düşündüklerini gösteriyordu.

Doktorların nefes boruma taktığı tüp sayesinde nefes alıyordum. Daha sonra akciğer uzmanı, konuşmamı sağlayıp sağlamayacağını denemek üzere daha küçük bir tüp yerleştirdi. Fakat boyutlarının değişmesinin hiçbir yararı olmadı. Bu nedenle konuşamamamın sinir tahribatından kaynaklandığı sonucuna vardılar. Bu sırada depresyon geçirmeye başlamıştım ve kim ne söylerse söylesin teselli olmam olanaksızdı. Her nazik söz bana bir aşağılama gibi geliyordu. Bu yüzden çok ağlardım.

Ruhi düşünüşü engelleyen bir durum varsa iki şeyin yardımcı olabileceğini fark ettim—Yehova’ya ısrarla dua etmek ve başkalarına Mukaddes Kitap hakikatlerini anlatarak kendini kutsal hizmete vermek. (Süleymanın Meselleri 3:5) Evet, dua etmek kolaydı. Bunu yapabilirdim. Fakat içinde bulunduğum bu durumda, kutsal hizmette nasıl daha faal olabilirdim?

Ailemden dergileri ve o günlerde tarla hizmetinde Mukaddes Kitap tetkiki yaparken kullandığımız Ebedi Hayata Sevk Eden Hakikat, Gerçek Barış ve Güvenlik—Hangi Kaynaktan? ve Hayatın Hepsi Bu Kadar mı? gibi kitapları getirmelerini istedim. Bunlar odamın değişik yerlerine konuldu. Rehabilitasyon merkezinde çalışanlar sık sık bana şefkatle bakıp şöyle soruyordu: “Canım, senin için yapabileceğim bir şey var mı?”

Gözümü yayınlardan birine doğru çevirip dudaklarımı oynatarak bana okumasını istiyordum. Okuyarak geçirdiği zamanı hizmet saatim sayıyordum. Çoğu kez, bana okuduğu için ona minnettarlığımı göstermek üzere kitabı veya dergiyi ona hediye ediyordum. Bunları verdiğim kitaplar olarak sayıyordum. Biri bana ikinci kez okuduğunda bunu tekrar ziyaret sayıyordum. Yüreğimi mutlulukla dolduran kartlar, çiçekler ve birçok iman kardeşimin ziyaretleri gibi, hizmete bu şekilde katılmak da beni ayakta tuttu.

Aylarca süren rehabilitasyondan sonra başımı sadece birazcık kaldırabiliyordum. Fakat hareket yeteneğimi geliştirmeye kararlıydım. Bu nedenle fizik tedavi ve uğraşı tedavisi süresinin artırılmasını rica ettim. Bir tekerlekli sandalyeye konulmak istediğimde, başımı oturacak kadar yukarı kaldıramadığım için bunun olanaksız olduğunu söylediler. Yine de denemelerini istedim.

Doktorların onayı alındıktan sonra görevli terapist tekerlekli sandalyeye geçmeme yardım etti. Beni omuzdan bele, kalçadan dize ve dizden ayağa kadar elastik bandajlarla sardılar. Bir mumya gibi görünüyordum. Bu kan basıncını sabit tutmak ve şoku engellemek üzere bir önlemdi. İşe yaradı! Yine de her defasında sadece bir saat oturmama izin verildi. Fakat 57 gün dümdüz, sırtüstü kaldıktan sonra şimdi oturuyordum!

Nihayet Evdeyim!

Sonunda, beş uzun aydan sonra nefes borumdaki tüp çıkarıldı ve eve gitmeme izin verildi. Bu Mayıs 1975’te oldu. Bundan sonra tedavi için rehabilitasyon merkezine gidip gelecektim. Daha 1975 yazının başlarında tekerlekli sandalyemle Tanrısal hizmete katılmaya başladım. Çok fazla şey yapamıyordum fakat en azından Şahitlerle birlikte orada bulunuyordum.

Rehabilitasyonumu parasal yönden desteklemekle sorumlu kurum olan VRS (Vocational Rehabilitation Services) tarafından durumumun yeniden değerlendirilmesi için 1976’nın başlarında oraya gitmem istendi. İlerleme kaydettiğimi sanıyordum. Dişlerimle tuttuğum bir fırça yardımıyla resim yapmayı öğreniyordum. Bir çubuğu aynı şekilde kullanarak daktilo kullanmaya, hatta kalemle biraz yazmaya başlamıştım. Tedavi masrafının çoğu VRS tarafından ödendiğinden bir meslek edinip toplumun verimli bir üyesi olmamı sağlayacak bir yol bulmak istiyorlardı.

Danışman önce çok ilgili göründü, fakat daha yüksek sesle konuşmayı denememi söylemeye başladı. O sırada yalnızca bir fısıltıdan biraz daha yüksek sesle konuşabiliyordum. Daha sonra şöyle sordu: “Dik oturamaz mısın?”

Yapamadım.

“Sadece bir parmağını oynat” dedi.

Bunu bile yapamayınca, danışman kalemini masasına vurdu ve bezgin bir sesle şöyle dedi: “İşe yaramazsın!”

Eve gitmem ve telefon beklemem söylendi. Onun ikilemini anlıyordum. Benden önce İspanyol Rehabilitasyon Merkezindeki hiçbir hasta benim kadar ciddi yetersizlikler göstermemişti. Orada kullanılan araçlar çok pahalıydı ve karar verme sorumluluğu taşıyan kişi benim kadar hareketsiz bir hastayla ilgili ne yapacağına ilişkin resmi bilgiye sahip değildi. Bununla beraber, zaten işe yaramazlık duygusuna kapılmaya başladığımdan bunu bir başkasından duymak zoruma gitti.

Birkaç gün sonra bir telefon aldım ve artık programa dahil olmadığım söylendi. Kendimi terk edilmiş hissettim. Ve bu bir başka depresyon dönemine yol açtı.

Depresyonu Yenmek

Daha sonra Mezmur 55:22 ayetindeki şu sözleri düşündüm: “Yükünü RABBE bırak, ve o sana destek olur; salihi asla sarsılmağa bırakmaz.” Üzüldüğüm bir nokta ana-babamın üzerindeki parasal yüktü ve bu konuda dua ettim.

Depresyon geçirmem fiziksel durumumu olumsuz etkiledi ve bu yüzden 1976 yazında yapılan bölge toplantısı sırasında oturamadım. Programı yatarak dinledim. O bölge toplantısında, öncü yardımcılığı denen iş tanıtıldı ve bu dikkatimi çekti. Bir öncü yardımcısının ayda sadece 60 saati hizmette geçirmesi talep ediliyordu; bu, günde ortalama ancak 2 saat demekti. Bunu yapabileceğimi düşündüm. Daha sonra kız kardeşim Elizabeth’ten öncü yardımcılığı konusunda bana yardım etmesini istedim. Şaka yaptığımı sandı, fakat Ağustos ayında öncülük yapmak üzere dilekçe verdiğimde o da bir dilekçe verdi.

Elizabeth erkenden kalkıyor ve benim kişisel ihtiyaçlarımla ilgileniyordu. Daha sonra telefonla şahitlik etmeye başladık. Bu yöntem, insanları telefonla aramayı ve Tanrı’nın, kendi Krallığının yönetimi altındaki insanlar için hazırladığı nimetler hakkında onlarla konuşmayı içeriyordu. Ayrıca, özellikle teselliye ihtiyacı olan kişilere mektuplar yazıyorduk. Hafta sonlarında ailem ve dostlarım beni tekerlekli sandalyemle evden eve hizmetine götürüyordu. Tabii ki, kol ve bacaklarımı kullanamadığım için Gökteki Krallık mesajını söylemek, ayetlerden alıntı yapmak ve başkalarından Mukaddes Kitaptan bir yer okumalarını istemekten başka bir şey yapamıyordum.

Ayın son gününde, talep edilen 60 saati doldurmak üzere hâlâ 6 saate ihtiyacım vardı. Elizabeth bana yardım edecek durumda değildi; bu nedenle annemden dik oturabilmem için tekerlekli sandalyemin arkasını ayarlamasını istedim. Sonra bir ağız çubuğu kullanarak daktiloyla altı saat mektup yazdım. Herhangi bir rahatsızlık duymadım! Bütün bildiğim gerçekten çok yorgun olduğumdu!

Duam Cevaplandı

Ertesi hafta tekerlekli sandalyemde dik oturarak İspanyol Rehabilitasyon Merkezine kontrol için gittim. O yılın başlarında programdan çıkarıldığımdan beri beni görmemiş olan doktorum hayretler içinde kaldı. Gösterdiğim gelişmeye inanamadı. “Sen ne yaptın?” diye sordu. Daha kutsal hizmetim hakkında konuşmayı bitiremeden bana bir iş teklif etti.

Asistanı benimle görüşme yaparak sorular sordu; kutsal hizmette yaptığım şeyler onu çok etkiledi. Örnek hasta programı denen programa katılmamı istedi. Bu, yardım edeceğim bir hastayla beni bir araya getirecekti. Kutsal hizmetimize değinerek şöyle dedi: “Zaten sizin de yaptığınız şey bu, değil mi?” Hemen hemen benim kadar yetersiz olan bir hastaya yardım etmek üzere görevlendirildim.

Ailemin yardımıyla kutsal hizmette neler başardığımla ilgili haberler her nasılsa VRS’ye ulaşmış. O kadar etkilenmişler ki, programa tekrar kabul edilmem tavsiye edildi. Bu, faaliyetimi sürdürmem için ihtiyacım olan özel araç ve bakımla ilgili masrafı karşılamak üzere ailemin parasal yardım alacağı anlamına geliyordu. Tanrı’nın dualarıma cevap verdiğini hissettim.

Durumum Dengelendi

Fiziksel yönden iyileşmem o derece ilerledi ki, başımı kaldırabiliyorum, çevirebiliyorum ve oturabiliyorum. Konuşma yeteneğimi neredeyse tamamıyla geri kazandığım için şükrediyorum. Bir ağız çubuğu kullanarak, yazabiliyorum, daktilo kullanabiliyorum, telefonla konuşabiliyorum ve resim yapabiliyorum. Resimlerimden bazıları ağızla çizim sergilerinde gösterildi. Çenemle idare ederek kullandığım motorlu bir tekerlekli sandalye ile etrafta dolaşabiliyorum. Elektrikli bir kaldıraç tekerlekli sandalyemi minibüsümüze kaldırıyor ve bununla gitmek istediğim her yere kolayca götürülebiliyorum.

Solunumla ilgili birçok sorunum oldu—zatürree sürekli bir tehdit oluşturuyor. Bazen geceleri oksijene gereksinim duyuyorum. Bir enfeksiyonun komplikasyonları yüzünden 1984’te az daha ölüyordum. Defalarca hastaneye yatıp çıktım. Fakat ondan sonra sağlığım düzeldi. 1976’da başlayarak, yılda bir veya iki kez öncü yardımcılığı yapmayı başardım. Fakat tam bir doyum duymuyordum. Ergenlik çağında kurduğum ve bir mermiyle kesintiye uğrayan planlarım üzerinde düşünmeye devam ediyordum.

Hedefime Ulaştım

En sonunda, 1 Eylül 1990’da çocukluk hayalimi gerçekleştirerek dolgun vakitli öncüler sınıfına katıldım. Soğuk kış ayları boyunca mektup yazarak ve telefon kullanarak şahitlik yapıyorum. Fakat hava ısınmaya başladığında evden eve hizmetine de katılıyorum. Yıl boyunca, evden telefonla Mukaddes Kitap tetkikleri idare ediyorum.

Cennet yeryüzünde İsa Mesih ve Yehova Tanrı’nın beni bu tekerlekli sandalyeden kurtaracağı o muhteşem geleceği hevesle bekliyorum. Tam bir sağlık ve ‘geyik gibi sıçrama’ yeteneği ile ilgili vaatleri için Yehova’ya her gün şükrediyorum. (İşaya 35:6) Kaybettiğim yılları telafi edecek kadar koşacağım ve sonra da ata binmeyi öğreneceğim.

Bu günleri beklerken, şimdi bile Yehova’nın mutlu kavminin bir bireyi olmaktan ve kutsal hizmete dolgun şekilde katılmaktan tarif edilemez bir sevinç duyuyorum.—Gloria Williams tarafından anlatılmıştır.

[Sayfa 15’teki resimler]

Kutsal hizmetim—evden eve gitmek, telefonla şahitlik etmek, mektup yazmak

[Sayfa 16’daki resim]

Resimlerim ağızla çizim sergilerinde gösterildi

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş