Çöp Sorununa Çözüm Kompostlama Yöntemi
ÇÖPLER yığıldıkça insanlığın başına çağımızın en büyük açmazlarından birini yaratıyor. Çöp üretiminde usta olan modern teknoloji, onu yok etmeye gelince ne yapacağını bilemez görünüyor. Çok eskiden beri başvurulan çözümlerin sorunlarla dolu olduğu açıktır. Çöp yığınakları çevrenin yeraltı sularını kirletebileceğinden, birçok ülke çöplüklerini kapatmak zorunda kaldı. Çöplerin yakılması, zehirli gazları açığa çıkarabilir ve geride kül bırakır ki, bunların yok edilmesi de başlı başına bir sorundur. Bu nedenle, birçok bölgede, yüksek teknoloji ürünü çöp imha fırınları pek istenmiyor.
Geriye hangi seçenek kalıyor? Bazıları katı çöpten, doğal bir yolla, yani kompostlama denen bir tür biyolojik “ateş” sayesinde kurtulmayı öneriyor. Ateşin yaptığı gibi, kompostlama işlemi de organik malzemeyi bir takım yan ürünlere indirgerken ısı salıyor. Kompostlamanın yan ürünleri oldukça yararlı olabilir. Gazlar ve ısı, enerji kaynağı olarak kullanılabilir. Ayrıca katı yan ürün olan humus, tarımda kullanılan değerli bir gübredir.
Kompostlama yöntemi giderek yaygınlaşıyor. Örneğin, Finlandiya’nın Korsholm kasabasında ve komşusu Vaasa kentinde kompostlama yönteminin kullanıldığı modern bir çöp işleme fabrikası geliştirildi. Fabrikanın tasarımcıları, bölgenin iki sorununu bir anda çözmek üzere zekice bir yol buldular. O bölgede inşaat ve yol yapımı için çakıl bulma olanağı azdı. Bu nedenle, akıllarına, yerin kaya yatağında patlayıcı maddeyle 40 metre derinliğinde geniş bir çukur açma fikri geldi. Çukur büyük miktarda çakıl sağladıktan sonra, kentin çöpünün işleneceği dev biyoreaktör için ideal bir yer oldu. Sert kayalarla çevrili olması, kompostlama yöntemindeki fermantasyon işlemi için çok önemli sabit ısıyı tutmasına yardımcı oluyor.
Sonuç? Bu modern fabrika, bölgenin çöp sorununu büyük ölçüde çözdü. Çöpün hacmini yüzde 75, ağırlığını da yüzde 40 azaltıyor. Bu nasıl mümkün oluyor? Gelin fabrikayı birlikte ziyaret edelim.
Eşsiz Bir Çöp İşleme Fabrikası
Oraya vardığımızda ilk izlenimimiz, bu yerin bildiğimiz çöplüklerle çok az ortak yanı olduğuydu. Ne fareler var, ne de pis koku. Burada çöp idaresi verimli başka bir endüstri dalı olarak görünüyor.
Fabrikanın yöneticisi, bize önce bir tablodan fabrikada neler yapıldığını gösterdi. İki aşamalı bir işlem—önce kompostlama ve sonra da çürütme—çöpün kütlesini ve hacmini büyük oranda azaltıyor. Kompostlamada çöp hava içinde ayrıştırılıyor; çürütmede ise havaya maruz kalmadan mayalandırılıyor. Ancak her iki işlem başlamadan önce çöp ufalanıyor.
Kontrol kabininin penceresinden bir çöp kamyonunun büyük bir kapıya doğru geri geri gittiğini görüyoruz. Çöpü huni biçimindeki dev bir çukura boşaltıyor ve çöp oradan bir kayışla doğrayıcıya aktarılıyor. Bisiklet kasaları, araba lastikleri, egzoz boruları ve çoğu plastik parçalar gibi daha büyük nesneler vinçle kaldırılıyor. Rehberimiz bize, eski buzdolapların ve dondurucuların onarılmaya gönderildikten sonra, az gelişmiş ülkelere satıldığını açıklıyor.
İlk ufalanmadan sonra, çöpler, 5 santimden ufak her şeyin elendiği iri gözenekli bir elekten geçiriliyor. Çöpün hemen hemen yarısı elenip biyolojik işlemin ilk aşaması olan kompostlamaya geçiliyor. Bu işlem, ufalanan çöpün kentin lağım suyu arıtma tesisinden gelen koyu bir çamurla karıştırıldığı büyük bir kazanda gerçekleşiyor.
Rehberimiz, “bu işlemleri geliştirirken daima çevreyi düşündük” diyor. “Bu nedenle ufalanma işleminde ortaya çıkan tozu bile ayırıyoruz. Üstelik, çöp ve çamur karışımının homojenleştirilip yaklaşık 40 derecede ısıtıldığı kompostlama kazanına hava üflüyoruz. Dışarı çıkan hava önce filtre edilmeseydi, havayla oluşan çürümeden dolayı feci bir koku çıkacaktı.”
Malzeme, kompostlama kazanında geçen bir ya da iki günden sonra 40 metre yükseklikteki esas biyogaz reaktörüne giriyor. Burada ne oluyor? Karışımın organik bileşenleri, bu oksijensiz ortamda yaşayabilen minicik mikroplar tarafından ayrıştırılıyor. İşlemin bu evresine basitçe çürütme deniyor. Bu evre 35 derece sıcaklıkta ve 15 gün sürüyor. En sonunda ortaya çıkan ürünler biyogaz ve yaklaşık yüzde 85-90’ı su olan humus yığınıdır. Bu suyun büyük bir kısmı dışarı sıkılıp reaktöre geri basılıyor.
Ya çöpün elekten hiç geçmeyen diğer yarısına ne oluyor? Rehberimiz, bu kısmın genelde kağıt ve plastikten oluştuğundan kolayca yanabileceğini söylüyor. Fakat çöpü güvenli şekilde yakmak için 1000 derecelik ısı gerekir ki, çevrede böyle bir fırın yok. “Kalan çöpü yeniden ufalayıp işleme geri sürmemizin nedeni bu” diyor. “Biyolojik işlemin plastiği ayrıştıramadığı doğru, fakat çöp genelde, sonunda humus haline gelen kağıttan oluşuyor.”
Bu karmaşık işlemle ne elde ediliyor? Rehberimiz şu cevabı veriyor: “Esas olarak iki ürün elde ediyoruz, humus ve biyogaz. Humusu, yeşil alanların yapımında kullanılması ve kapatılan çöplüklerin kaplanması için satıyoruz. Birçok eski çöplük kapatıldığından şimdi buna çok ihtiyaç var. İçinden plastik ve cam çıkarıldıktan sonra, bu ürünün gelecekte tarım alanında kullanılıp kullanılmayacağını araştırmamız gerekiyor. Biyogaz, yüzde 60 metan ile 40 karbondioksitten oluşur. Kalitesi doğalgazınkine benzer ve aynı şekilde kullanılır. Onu en yakın fabrikalara dağıtabilmek için bir boru sistemine sahibiz.”
Çöp ve çamurun içindeki ağır metal sorunu hakkında ne diyelim? Rehberimiz şöyle devam ediyor: “Bu ağır metaller suda konsantre durumdadır. Bu nedenle, gelecekte, suyu bu ağır metallerden temizleyecek donanımı edinmek niyetindeyiz. O zaman ürünlerimiz her amaçla kullanılabilecek. Gelecekten söz ederken, size, bütün evsahiplerinin çöplerini bize cam, plastik ya da metal olarak gelmeyecek şekilde ayırdıkları bir zamanı hayal ettiğimi söylemeliyim. Bütün bunlar yeniden kullanılmaya elverişli kılınmak üzere işlemden geçirilebilir. Hatta sentetik kumaşlar, plastik ve lastik bile tekrar kullanılmak üzere işlenebilir.”
Fabrika, 100.000 kişinin ürettiği çöpü işleyebilecek kapasiteye sahip. Bu Finlandiya için çok önemli. Bu ülke, 2000 yılına kadar çöpünün yarısını ya hammadde ya da enerji olarak kullanmayı tasarlıyor.
Yaptığımız tur, bize çöp sorununu çözmek üzere bazı şeyler yapmanın mümkün olduğuna ilişkin kesin bir kanıt sundu. Her birimiz yaşadığımız yerde, kullanılmış maddeleri yeniden kullanılmaya elverişli kılmak amacıyla konulan kanunlara uygun şekilde davranabiliriz. Rehberimizden ayrılmadan önce ona, çöpü bu fabrika gibi etkin biçimde işleyebilen başka fabrikaların da olup olmadığını sorduk. Rehberimiz, “bunu söylemek çok zor” yanıtını verdi. “Benim bildiğim benzeri bir fabrika yok. Belki, bazı bölgelerde çöp sorunu öylesine büyük ki, böyle bir şeyi denemeye kimse cesaret edemiyor.”