Dünyaya Bakış

İngiliz Kiliselerinde Hırsızlık

Londra’da yayımlanan The Sunday Times gazetesi “Tapınma yerleri artık çok kutsal görülmüyor” diyor. İngiltere kiliselerinden tek mumlu şamdanlar, piskopos sandalyeleri, pirinç rahleler, ortaçağdan kalma sürahiler, eski vaftiz kurnaları çalınmakta ve bunlar bahçeler için süs eşyaları olarak satılmaktadır. Bu yasadışı ticaret uluslararası çapta sürmekte ve sanat eşyaları siparişe göre çalınmaktadır. Kayıp bir vitray pencere sonunda Tokyo’da bir restoranda ortaya çıktı. Kiliselerin yıllık kaybı 7 milyon ABD dolarına ulaşmıştır. Artık yüksek teknoloji ürünü gözetleme aygıtları kurulmakta ve kiliselerle arazilerini korumak amacıyla güvenlik firmaları kullanılmaktadır.

Kanada’da Çocuk Aldırmalar Artıyor

Kanada’da 1993 yılında rekor seviyede, 104.403 adet çocuk aldırma olayı gerçekleşmiştir; bu bir önceki yıla göre yüzde 2,3’lik bir artış demektir. The Toronto Star’a göre, “bu sayı her 100 canlı doğuma karşılık 26,9 çocuk aldırma anlamına geliyor.” Bu artış neden? Bazılarınca bu artış ülkedeki özel kürtaj kliniklerinin artışına bağlanmaktaysa da, Kanada Planlı Aile Federasyonu yetkilileri “çocuk aldırmanın bir numaralı nedeni olarak gösterilen” ekonomik baskılara işaret ediyorlar. Yaşamı savunan bir grup olan Alliance for Life’ın üst düzey yöneticisi Anna Desilets, “çocuk aldırmanın kolaylıkla yapılabilmesinin, insanları bunu masrafı vergilerle karşılanan bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanmaya yönlendir”diğine inanıyor.

AIDS’li Bebekler

Caracas’da yayımlanan El Universal gazetesine göre, AIDS taşıyan Venezuela’lı bebeklerin sayısı tehlikeli boyutlarda artmaktadır. Bir uzman şunları söylüyor: “Önceleri, her yıl iki ila altı arasında AIDS’li çocuk bildiriliyordu, fakat şimdi her hafta iki ila altı vakayla karşılaşıyoruz.” Hastalık bulaşan ve bu nedenle virüsü bebeklerine geçiren kadınların oranı her gün artmaktadır. Gazete haberi şöyle sona eriyor: “Sağlık Bakanlığı’nca kullanılan istatistiklerin buzdağının sadece su üstündeki ucunu yansıttığını hatırlamak önemlidir.”

Şiddet Yanlısı Kadınlar Artıyor

Ottawa Üniversitesi kriminologlarından Tom Gabor’un iddiasına göre, “kadınlar şiddet olaylarında eskisinden daha fazla rol alıyorlar.” The Globe and Mail gazetesinin haberine göre, “şiddet olaylarına karışan kadınlar arasında yardımcı rol yerine doğrudan başrolü üstlenenlerin oranı gittikçe artıyor. Bu kadınlar bir şeytani erkeğin hizmetinde değiller.” Şiddet içeren suçlarla suçlanan yetişkin kadınların sayısı 1983 yılında 6.370 iken 1993 yılında 14.706’ya yükselmiştir. Ancak, şiddet içeren suçların çoğunluğunun sorumlusu hâlâ erkeklerdir. Globe’a göre, “1993 yılında şiddet içeren suçlarla suçlanan yetişkinlerin yüzde 88,6’sı ve gençlerin yüzde 76,3’ü erkeklerdi.”

Papazlar ve Evlilik

Avustralya’da yayımlanan The Sydney Morning Herald gazetesi gittikçe artan sayıdaki nüfuzlu Katoliğin “zorunlu bekârlık kurallarına son vermenin papaz kaybına engel olacağını” savunduklarını yazdı. Bekârlık koşulu genç erkeklerin papazlığa girmelerinde çok önemli bir engel olarak görülmektedir. Soruna dikkat çeken Herald bazı açıklayıcı rakamlar verdi. Yeni Güney Galler eyaletinin papaz eğitimi ana merkezine 1955 yılından 1965 yılına kadar yapılan müracaat zirvesi ortalama 60 idi. Fakat bu sayı 1988 ve 1994 yılları arasında yılda sadece dokuza düştü. Sydney’deki bir başka papaz eğitimi okulunun müdür yardımcısı, din adamlarının evlenmelerine izin vermenin soruna “kısa vadeli bir çözüm” getirebileceği, ancak Avustralya’daki şiddetli papaz kıtlığına uzun vadeli bir çözüm olamayacağı düşüncesinde olduğunu belirtti.

“Sabırlı Katiller”

International Herald Tribune gazetesinin haberine göre Birleşmiş Milletler 64 ülkedeki tahminen 110 milyon mayının temizlenmesi için 75 milyon dolarlık bir fon oluşturmaya çalışmaktadır. İnsanlara karşı etkili ve bir sigara paketinden pek fazla büyük olmayan bir mayının üretim masrafı sadece 3 dolar kadardır. Böyle bir mayının yerini tespit etmek ve onu toprak altından çıkarabilmek ise 300 dolarla 1.000 dolar arasında para gerektiriyor. Mayınların temizlenmesini güçleştiren bir başka sorun daha var. Bir Birleşmiş Milletler sözcüsü şunları söylüyor: “Zaten mevcut olan 100 milyondan fazla mayına ek olarak her yıl insanlara karşı etkili 2 milyon yeni mayın daha döşeniyor.” Uzmanlar dünyayı, bir Kamboçyalı generalin deyişiyle “zarar vermesi kaçınılmaz sabırlı katiller”den temizlemenin onlarca yıl alacağı görüşünde birleşiyorlar.

Köprü İntiharları

Açılış tarihi olan 1937 yılından bu yana binden fazla insan San Francisco’nun ünlü Golden Gate Köprüsünden atlayarak intihar etti. İntihar uzmanı Richard Seiden şunları söyledi: “Golden Gate Köprüsünden atlayarak kendini öldürmenin romantik ve çekici bir yanı var. Orası çok güzel. Özel bir fantezi söz konusu.” Atlayanların çok azı hikâyelerini anlatmak üzere sağ kalabiliyor. Saatte 120 kilometrelik bir hızla suya çarptıklarından ve genellikle de iç organları parçalandığından bu şaşırtıcı değildir. Köprüden atlamaması için ikna edilebilen 500 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, bunlar içinden daha sonra kendilerini öldürenlerin oranının yüzde 5’ten az olduğunu ortaya koymuştur.

Trafikle Bağlantılı Ölümler

Bir Arjantin gazetesi olan Clarín’e göre Arjantin, her gün 100.000 kişi başına 26 ölümle trafikle bağlantılı ölümlerde dünya birincisi durumundadır. Ülkede 1993 yılında bu tür 8.116 ölüm vakası olmuştu. Bu sayı 1994 yılında 9.120’ye yükseldi. Fakat 1995 yılının daha ilk yarısında trafikle bağlantılı 5.000’den fazla ölüm gerçekleşmişti. Ve 1994 yılında ölenlerin yaklaşık yüzde 25’i yayalardı. Sadece Buenos Aires eyaletinde trafik kazalarının neden olduğu ölümler yüzde 79 oranında arttı. Kazaların büyük bir bölümü sürücülerin diğer araçları geçerken iyi hesap yapamamalarından kaynaklanıyordu.

Sigara İçen Çocuklar

Bir 1993/94 raporuna göre Britanya’da sigara içen çocuk sayısı giderek artıyor. Sigara içen 11 ile 15 yaş arası çocukların oranı yüzde 10’dan yüzde 12’ye yükselmiştir. Independent gazetesine göre bu artış hükümetin sağlık yetkililerinin 1994 için yaptığı tahminlerin iki katıdır. Yetişkinlerde sigara içme oranında düşüş görülmekle birlikte, Britanyalı erkeklerin yüzde 29’u, kadınların da yüzde 27’si hâlâ sigara kullanmaktadır. Rapor şu sonuca varıyor: “Gençlerin tutumlarının dikkate değer ölçüde değişebilmesi için yetişkinlerin sigara içme oranlarında daha belirgin bir düşüş gerekebilir.”

Yaşlılar İçin Ağız Sağlığı

Asahi Evening News gazetesi “Ağız sağlığı yaşlılar için bir ölüm kalım meselesi olabilir,” demektedir. Japon bilim adamları “yaşlıların sadece dişlerini fırçalayarak zatürree riskini azaltabilecekleri” sonucuna varmıştır. Yaşça ileri 46 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada, 21 kişilik bir grubun dişleri her öğlen yemekten sonra hemşireler tarafından titizlikle fırçalandı. Bu yaşlılara her hafta iki ya da üç kez de diş sağlığı taraması yapıldı. Üç ayın sonunda, bu 21 yaşlıda yüksek ateşin bu işlemlerin yapılmadığı diğer 25 yaşlıdan on gün daha az görüldüğü ortaya çıktı. Bu yaşlıların daha sağlıklı durumları ağızda bakterilerin olmayışına bağlandı. Gazetenin haberine göre, daha önceki bir araştırma da “kaza sonucu akciğerlere kaçan tükürük ya da yemek parçacıklarının sık sık zatürreeye neden olduğu” sonucuna varmıştı.

Ölümsüzlük Satılıyor mu?

Eugene, Oregon’da (ABD) yayımlanan Register-Guard’ın iddiasına göre, “35 dolara Ölümsüzlüğe Sahip Olabilirsiniz.” Bir mikrobiyolog olan James Bicknell DNA’nızı saklamayı teklif ediyor, öyle ki, gazetenin ifadesiyle “gelecekteki bir yüzyılda, sizi seven bir torununuz sizin bir kopyanızı yapmak üzere DNA’daki biyolojik bilgiyi kullanabilir.” Dr. Bicknell iki parça steril gazlı bez ve küçük bir sıvı haznesinden oluşan bir DNA takımını pazarlıyor. Kendisi şunları söylüyor: “Gazlı bezi yanağınızın iç tarafına sürün, sıvıya batırıp bana geri gönderin.” Dr. Bicknell daha sonra sürtünmeyle gazlı beze yapışan hücrelerdeki DNA’ları çıkarıyor ve bir filtre kağıdının üzerine yerleştiriyor. Bu kağıt daha sonra arzunuza göre sergileyebileceğiniz şekilde üzerine isminizin kazındığı bir alüminyum kutunun içindeki bir tüpte saklanıyor. Guard şunları söylüyor: “Dr. Bicknell insanların ölülerin küllerini, saçlarını ve kesilmiş tırnaklarını sakladıklarına işaret ediyor. Bir kutu DNA ise torunlarınıza bırakabileceğiniz bir şeydir.”

Gen Tedavisi Saldırı Altında

Altı yıl önce insanlar için ilk gen tedavisi başladığında beklentiler çok büyüktü. Bilim adamları doğuştan olan genetik hastalıkları, zamanla, hastalarına düzeltici genler şırınga ederek tedavi edebileceklerini umuyorlardı. Onlar aynı zamanda kanser hücreleri gibi zararlı hücrelerin kendi kendilerini yok etmelerine neden olacak genetik maddeleri de şırınga edebilmeyi ummuşlardı. Bununla birlikte şevk ve heyecan dolu birçok araştırmanın sonunda, gen tedavisi saldırı altındadır. International Herald Tribune gazetesi şunları yazıyor: “Tüm coşkuya rağmen, gen tedavisinden yarar görmüş bir hastayla ilgili yayımlanmış bir tek rapor dahi yoktur.” Önde gelen bilim adamları, araştırmaların hastalara duyulan ilgiden çok, ticari ve kişisel çıkarlar nedeniyle fazlasıyla zorlandığından endişe duymaktadır. Sorunlardan biri, gen tedavisi uygulanan hücrelerin, kendilerini yabancı gören vücudun bağışıklık sisteminin saldırısına uğrayarak yok edilebilmeleridir.