Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g96 Kasım s. 6-9
  • Konuşma Özgürlüğü—Kötüye mi Kullanılıyor?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Konuşma Özgürlüğü—Kötüye mi Kullanılıyor?
  • Uyanış!—1996
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Bilgisayarda Pornografi
  • Farklı Görüşler
  • Konuşma Özgürlüğünün Tarihsel Gelişimi
    Uyanış!—1996
  • Pornografi Zararlı mı Yoksa Zararsız mı?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2013
  • Pornografi Neden Böylesine Yaygın?
    Uyanış!—2003
  • Pornografinin Zararları
    Uyanış!—2003
Daha Fazla
Uyanış!—1996
g96 Kasım s. 6-9

Konuşma Özgürlüğü—Kötüye mi Kullanılıyor?

YİRMİ BİRİNCİ yüzyılın eşiğindeyiz. Yeni yüzyıl kuşkusuz yeni umutları, idealleri, ahlaksal tutumları, şaşırtıcı teknolojilerle ilgili vizyonları ve daha geniş özgürlükler için dayatmaları beraberinde getirecek. Şimdiden, hükümetlerin, dinlerin ve halkların geleneksel görüşleri yeni seslere ve taleplere boyun eğmeye başladı. Birçok yerde, sonucu ne olursa olsun, konuşma ve ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların kaldırılması yönünde direniliyor.

Bir zamanlar radyo ve televizyon yayıncıları ve sansürcüleri tarafından uygunsuz bulunup yasaklananlar—müstehcen sözler, pornografik sahneler ve jestler— şimdilerde birçok ülkede özgürce konuşma hakkı kisvesi altında olağanlaştırıldı.

Bilgisayar kullanma becerisi olan hem yetişkinler hem de çocuklar, her ayrıntıyı gösteren açık saçık resimleri şimdi birkaç saniyede başka kıtalara iletebiliyor ve kendileriyle gizlice buluşabilmek için isim ve adreslerini isteyen tanınmış cinsel tacizcilerle ve çocuk sapıklarıyla sohbet edebiliyorlar. İntihar etmeyi ve ana-babayı, polisi ve hükümet memurlarını öldürmeyi salık verip insanları buna özendiren şarkılar artık her gün radyo ve televizyondan ya da çocukların çaldığı plak ve kasetlerden işitiliyor.

Sınırsız konuşma özgürlüğü isteyenler arasında, yarım yüzyıldan fazla bir zaman önce Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi yargıçlarından Oliver Wendell Holmes’in dönüm noktası oluşturan ünlü bir kararda konuşma özgürlüğüne ilişkin yazdıklarına katılmayanların sayısı çok az olsa gerek: “Konuşma özgürlüğünün en titiz şekilde korunması bile insana bir tiyatroda yok yere ‘yangın var’ diye bağırıp panik yaratma hakkını vermez.” Böyle bir davranışın yol açacağı sonuçlar meydandadır. Öyleyse, yukarıdaki sözlere katılan bu kişilerin aynı kararın sonraki cümlesine pek az değer vererek ya da hiç değer vermeyerek inatla direnmeleri ne kadar mantıksızdır. Holmes, “her davada söz konusu sorun” dedi, “kullanılan sözlerin, Kongrenin önleme hakkına sahip olduğu ciddi ve somut kötülüklerin oluşması yönünde açık ve hazır bir tehlike yaratacak nitelikte olup olmadığı ve o koşullarda kullanılıp kullanılmadığıdır.”

Bilgisayarda Pornografi

Time dergisinin yazdığı gibi, cinsellik “bugünlerde her yerde, kitaplarda, dergilerde, filmlerde, televizyonda, videokliplerde ve otobüs duraklarındaki parfüm reklamlarında göze çarpıyor. Porno hizmeti veren telefon numaraları basılı kartlar arabaların sileceklerine sıkıştırılıyor. . . . . Amerikalıların çoğu erotizmin apaçık gösterilmesine ve Anayasanın 1. Ek Maddesinin [konuşma özgürlüğü] verdiği güvence altında özel bir yere sahip olması fikrine öylesine alıştırılmış ki, artık pornografinin varlığının pek farkına bile varmıyorlar.” Bununla birlikte, açık cinsellikle bilgisayarın birleşimi “pornografi” sözcüğüne yeni boyutlar ve anlam kazandırdı. O, dünya çapında popüler ve yaygın duruma geldi.

Bir araştırmaya göre, “ABD’nin 50 eyaletinin tümünde ve dünyanın dört bir yanında, Çin gibi pornografik malzeme bulunduranların ölüm cezasına çarptırılabildiği bazı yerler de dahil 40 ülke, bölge ve yönetim biriminde bulunan 2.000’den fazla kentte” yetişkinlere yönelik BBS’lere abone olanlar ayda 10 dolardan 30 dolara kadar ücret ödemeye istekliydiler.

Time dergisi bilgisayardaki pornografiyi “sadomazoşizm, idrar yapma, dışkı boşaltma ve bir sürü hayvanla cinsel eylemlerde bulunma görüntüleri içeren ‘sapık’ malzemelerle dolu piyango torbası” olarak niteledi. Dünyanın her tarafındaki kadın, erkek ve çocuklara açık bir bilgisayar ağıyla böyle malzemelere ulaşılabilinmesi konuşma özgürlüğünün kötüye kullanıldığına ilişkin ciddi sorular doğurur.

Bir İngiliz gazetesine göre, “çocuklar bir kez bu bilgisayar bağlantısını kurunca, ‘hard-porno,’ gazete bayilerinin çocukların uzanamayacağı en üst raflarında kalmaz, her çocuğun parmağının ucunda, yani kendi yatak odalarında bulunur.” İngiltere’deki bilgisayar bulunan evlerin yüzde 47’sinin 1996’nın sonuna kadar bilgisayar ağına bağlanmış olacağı tahmin ediliyor. Aynı gazete şöyle diyor: “Yüksek teknoloji dünyasını İngiliz ana-babaların birçoğu çocukları kadar tanımıyor. Geçen 18 ay içinde, Internet’te dolaşmak gençlerin vakit geçirmek amacıyla başvurduğu en yaygın uğraşlardan biri oldu.”

Kanada Calgary Üniversitesinde hukuk profesörü ve pornografiyle ilgili hukuksal meselelerde uzman olan Kathleen Mahoney şunları dedi: “Kamuoyu, çocukların onunla kötüye kullanılıp sömürülebileceği tamamıyla denetimsiz bir aracın varlığının farkında olmalıdır.” Kanadalı bir polis memuru şunları dedi: “Belirtiler pek yakında bilgisayarla bağlantılı çocuk pornografisi olaylarında hızlı bir artış olacağını açıkça gösteriyor.” Birçok aile danışma merkezi, çocukların bilgisayarda seyrettiği pornografinin ve bunun üzerlerindeki etkisinin ‘açık ve hazır bir tehlike yarattığı’ konusunda ısrar ediyor.

Farklı Görüşler

Kişi özgürlüklerini savunanlar, Kongrenin Yargıç Holmes’un ve ABD yüksek Mahkemesinin kararına uygun olarak bilgisayar yoluyla pornografi türünden şeyleri kısıtlamak üzere gösterdiği her gayrete öfkeleniyorlar. Harvard Üniversitesinden bir hukuk profesörü, “Bu, Anayasanın 1. Ek Maddesine doğrudan bir saldırıdır” dedi. Time dergisi, deneyimli avukatların bile Kongreye sunulan bu yasa tasarısını alaya aldıkları yorumunu yaptı. İçlerinden biri, “Bu tasarı hafif suçları ele alan bir mahkemenin tahkikatından bile sağlam geçemez” dedi. Electronic Privacy Information Center’da çalışan bir memur, “Bu yasa tasarısı devlet sansürü anlamına gelir” dedi. Onun, “Anayasanın 1. Ek Maddesi Internet’in başladığı yerde bitmemelidir” sözleri Time dergisinde aktarıldı. ABD kongresinin bir sözcüsü şunları bildirdi: “Bu yasa tasarısı konuşma özgürlüğüne açık bir saldırıdır ve yetişkinlerin birbiriyle iletişim kurma hakkının çiğnenmesidir.”

New York Hukuk Fakültesinden bir profesör, cinselliğin çeşitli yollarla ifadesinin yurttaşlık haklarının ve konuşma özgürlüğünün ötesinde yararlı olduğu savını ileri sürdü. Time dergisi onun görüşünü şöyle kaydetti: “Internet’te cinsellik aslında gençler için yararlı olabilir. [Siberuzay] yasaklananların ve tabuların araştırılabileceği güvenli bir yerdir. . . . . İnsana cinsellik konusunda gerçek veya fantezi sahnelerden utanmadan, olduğu gibi söz etme olanağı verir.”

Bilgisayar ağlarında pornografi gösterilmesine yönelik her kısıtlamaya karşı çıkanların arasında birçok genç, özellikle de üniversite öğrencileri bulunuyor. Bazıları özgürce konuşma haklarının kısıtlandığı düşüncesiyle protesto yürüyüşlerine katıldı. Bununla birlikte, bir üniversite öğrencisine ait olmamakla birlikte, The New York Times’da aktarılan şu sözler kuşkusuz bilgisayarda pornografiyi yasaklama yönündeki her öneriye karşı çıkan birçoklarının görüşünü yansıtıyor: “Bu ülkede Internet kullananların bu tasarıya hep birlikte gülüp geçeceklerini ve bunun Amerika Birleşik Devletlerini dünya Internet toplumunun kalan kısmının gözünde de gülünç bir duruma düşüreceğini düşünüyorum.”

U.S News & World Report, kişi özgürlüklerini savunan bir grubun sözcüsünün sözlerini kaydederken şu yorumu yaptı: “Siberuzay [bilgisayar ağları] konuşma özgürlüğüne Anayasanın 1. Ek Maddesinin verdiğinden daha çok güç verebilir. Evet, ‘belki de şimdiden, hükümetin insanları susturması sözcüğün tam anlamıyla olanaksız duruma gelmiştir.’”

Kanada’da, Haklar ve Özgürlükler Sözleşmesinde yer alan ifade özgürlüğü maddesini çiğneyebilecek davranışların neler olduğu konusunda savaşlar veriliyor. Resimleri eleştirmenler ve polis tarafından “müstehcen” olarak sınıflandırılan ve onların öfkelerine hedef olan ressamlardan bazıları tutuklandı. Sanatçılar ve konuşma özgürlüğünü savunanlar birleşip söz konusu tutuklamaları konuşma özgürlüklerinin çiğnenmesi olarak kınayarak protesto ettiler. Dört yıl öncesine kadar, Kanada’nın muzır yasası gereğince polis pornografik videokasetlere rutin olarak el koyuyor ve böyle vakalar mahkemeye götürülüp bunları satanlara karşı açılan davalar kazanılıyordu.

Ne var ki, 1992’de Kanada Yüksek Mahkemesinin dönüm noktası niteliğindeki bir davada verdiği, Haklar ve Özgürlükler Sözleşmesiyle sağlanan konuşma özgürlüğü güvencesi nedeniyle böyle malzemelerle ilgili kovuşturma açılamayacağı şeklindeki kararla bütün bunlar değişti. Maclean’s dergisi, mahkeme kararının “Kanada toplumuna köklü değişiklikler getirdiğini” yazdı. “Birçok kentte köşe başındaki dükkânlarda ‘hard-porno’ dergiler ve videokasetler bulmak artık çok olağan” yorumunda bulundu. Tüketiciler mahkemenin yasaklanabileceğine karar verdiği videokasetleri bile hâlâ alabiliyorlar.

Bir polis, “içeri girdiğinizde yasak sınırının ötesine geçebilen malzemeleri bulacağınızı biliyorum” dedi. “Bunlar herhalde stoklayanları suçlayabileceğimiz malzemelerdir. Fakat . . . . buna vaktimiz yok.” Onların suçlamaların ikna edici ve geçerli sayılacağı konusunda da güvenceleri yoktur. Her şeyi hoş gören bu çağda sınırsız kişisel özgürlük vurgulanıyor ve mahkemeler çoğu kez kamuoyundan etkileniyor. Fakat gerekçesi ne olursa olsun, yapılan tartışma, her iki tarafta— leyhte ve aleyhte olanlarda uyuşmazlığa yol açan derin tutkular uyandırmaya devam edecek.

Bir zamanlar, Japonya’da konuşma ve basın özgürlüğüne ağır kısıtlamalar getirilmişti. Örneğin, Richter ölçeğine göre 7,9 büyüklüğünde ve binden fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan bir deprem haberi açıkça verilemiyordu. Yolsuzluklarla ya da iki sevgilinin birlikte intihar etmek üzere sözleşip birbirini öldürmesiyle ilgili haberler verilemezdi. Gazete editörleri, önemsiz sayılan şeyler üzerinde bile denetim yoğunlaştıkça, hükümet tehditlerine boyun eğerdi. Ne var ki, II. Dünya Savaşından sonra kısıtlamalar kaldırıldı ve Japonya daha çok konuşma ve basın özgürlüğüne sahip oldu.

Evet, dergiler ve çocuklara yönelik bazı çizgi romanlar erotik ve müstehcen resimlerle dolunca sarkaç bir uçtan diğer uca salındı. Tokyo’nun belli başlı gazetelerinden olan The Daily Yomiuri bir keresinde şunları yazdı: “Japonya’ya yeni gelen bir yabancının gördükleri arasında belki kendisini en çok şoke edeni Tokyo metrosunda açık saçık bir çizgi roman okuyan bir işadamıdır. Kadınlar için olan ‘hard-porno’ çizgi romanların dükkân ve süpermarket raflarında boy göstermesinden bu eğilimin nüfusun diğer yarısını da etkilediği izlenimi doğuyor.”

Saygın bir gazete olan Asahi Shimbun, 1995’te Japonya’yı “Porno Cenneti” olarak adlandırdı. Editörler ve yayımcılar ana-babaların itirazlarına devletin denetim kuralları yerine kendine özgü çözümler ararken genç okurlar buna karşı koydu. ‘Kimin sesinin sonunda baskın çıkacağı’ merak ediliyor.

Konuşma özgürlüğü şimdilerde Fransa’da büyük bir çekişme konusudur. Fransız yazar Jean Morange konuşma özgürlüğü üzerine yazdığı kitapta şöyle diyor: “Kuşkusuz konuşma özgürlüğü tarihe karışmış bir konu değil ve ayrılıklar yaratmaya devam edecek. . . . . Hemen her yıl sansürle ilgili eski bitmek bilmez tartışmaları yeniden körükleyip sert tepkilere yol açan bir film veya televizyon dizisi ya da bir reklam kampanyası çıkıyor.”

Paris’te çıkan Le Figaro gazetesinde yayımlanan bir makalede Ministère amer (Acı Hizmet) adlı rap grubunun polis öldürmeleri için hayranlarını kışkırttığı bildirildi. Şarkılarından birinde şunları söylüyorlar: “[Polisler] ölmedikçe barış olmayacak.” Grubun sözcüsü şöyle diyor: “Kasetimizde hayranlarımıza polis karakollarını yakmalarını ve [polisleri] kurban etmelerini söylüyoruz. Bundan doğal ne olabilir?” Bu rap grubuna karşı hiçbir önlem alınmadı.

Amerika’da da rap grupları polislerin öldürülmesini savunuyor ve konuşma özgürlüğü güvencesi altında bu tür şeyler söylemeye hakları olduğunu belirtiyorlar. Fransa, İtalya, İngiltere’de ve Avrupa’nın ve dünyanın başka ülkelerinde, her kesimden, söylenen sözler “açık ve hazır bir tehlike yaratacak nitelikte” bile olsa, açıkça konuşma özgürlüğüne hiçbir kısıtlama konmaması gerektiği doğrultusunda sesler işitilebilir. Bu çekişme ne zaman bitecek ve hangi taraf kazanacak?

[Sayfa 7’deki resim]

Bilgisayarda pornografi, “‘sapık’ malzemelerle dolu piyango torbası”

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş