Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g96 Kasım s. 15-18
  • Önceliklerini Neden Değiştirdi?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Önceliklerini Neden Değiştirdi?
  • Uyanış!—1996
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • İlk Zorluk
  • Kuş Şakımalarının ve Ötüşlerinin Değeri
  • Kuş Gözleme Sanatı
  • Tohumlar ve Büyüme
  • Dengeli bir Tutumun Gereği
  • İlgi Alanlarımız Konusunda Öncelik
  • Kuş Gözlemi—Herkes İçin Büyüleyici Bir Merak mı?
    Uyanış!—1998
  • Tanrı’yla Nasıl Dost Olabilirim?
    Gençler Soruyor: Sorular ve Pratik Cevaplar, 2. Kitap
  • Binalara Çarpan Kuşlar
    Uyanış!—2009
  • “Kuşlara Dikkatle Bakın”
    Uyanış!—2014
Daha Fazla
Uyanış!—1996
g96 Kasım s. 15-18

Önceliklerini Neden Değiştirdi?

Ansızın patlayan güçlü bir şakıma tüm havayı doldurdu. Berrak ezgiler ardı arkası kesilmeden çağıldamaya başladı. Büyülenmiş kalmıştım. Jeremy, “bülbül bu!” diye fısıldadı. Dikkatimizi bu muhteşem sesin kaynağı üzerinde toplamaya çalışarak, fundalığın etrafını usulca dolaşmaya başladık. Ve soluk kahverengi ürkek kuşu çalılığın dibinde gördük. Sonunda oradan ayrılırken Jeremy, “işte bu harikaydı” dedi. “Çok az kişi onu görebilir.”

GÜNÜ Jeremy ile geçirmeye gelmiştim. Jeremy, Royal Society for the Protection of Birds’ün (RSPB), İngiltere’nin en doğu uçlarından birinde bulunan 800 hektarlık doğal koruma alanı Minsmere’in yöneticisiydi. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Kuzey Denizi kıyılarının bu kısmı, olası bir Alman istilasına karşı koyabilmek amacıyla su altında bırakılmıştı. Sonuç olarak, burada sazlıklar oluştu ve bataklık kuşları, sular altında kalan bu otlaklara yerleşmeye başladı. Dört çift kılıçgaganın 1947’de buraya yuva yapması heyecan verici bir gelişmeydi, çünkü bu tür Britanya’da 100 yıldan fazla bir zamandır ürememişti.

Çok geçmeden buranın yönetimini RSPB üstlendi; şimdi burası uluslararası öneme sahip bir koruma alanıdır. Kuşların yaşama ortamları, sazlıklara ek olarak, en büyüğünün adı Scrape olan, tuzlusu ve tatlısu göletlerinin yanında, iri çakıl yataklarını, kum tepeciklerini, bataklıkları, otlakları, fundalıkları ve hem yaprakdöken hem de kozalaklı ağaçlardan oluşan ormanlıkları kapsıyor. Kayıtlı kuş türü 330’un üzerinde olup bunlardan 100 ya da daha fazlası koruma alanında üremektedir. Kuş yaşamında görülen bu büyük çeşitlilik esas olarak doğu kıyıları boyunca uzanan göç yollarının buradan geçmesine atfedilebilir, ama usta bir yönetimin de bunda rolü olduğunu unutmamak gerek.

Jeremy, “buraya 1975’te geldim” dedi; “çünkü Minsmere merakımı olağanüstü kamçılayan bir yerdi. 1966’da kılıçgaga, RSPB’nin simgesi ve sonunda da amblemi oldu. Şimdi her yıl sayıları 80.000’e varabilen ziyaretçiye ev sahipliği yapan Minsmere’in, RSPB’ye ait birçok koruma alanı içinde başı çektiği görülüyor.”

İlk Zorluk

Jeremy yürürken “konuya ilgim okulda uyanmıştı” diyerek konuşmasını sürdürdü. “Kuşları markalamayı orada öğrendim ve kuş göçleri üzerine araştırma yaptım. 60’lı yılların sonunda, hobi olarak yılda 12.000 ila 20.000 kuşu markalıyordum. Daha sonra, British Trust for Ornithology’den Chris Mead, beni Sahra üzerinden geçen göçmen kuşları markalamak için İspanya’ya düzenlenen bir keşif gezisine davet etti. Bu işte kullanılan ağ, uzunluğu altı metreden on sekiz metreye kadar değişen, gevşekçe asılan ve ağaçların arasına bir perde gibi dikkatle yerleştirilen, iyi kalite siyah ipten bir ağ olup; kuşların görmemesi için dikkatlice yerleştirilir. Kuşlar bundan zarar görmez ve ağdan çıkarıldıklarında bacaklarına, genelde monel metalinden yapılmış küçük bir tanıtıcı halka geçirilir.a Kuşları salıvermek de ustalık isteyen bir iştir. Bir kuş markalayıcısı, kimi zaman televizyonda gördüğünüz gibi kuşlarını asla havaya fırlatmaz. Sadece gitmek istedikleri zaman onları bırakır. Örneğin yelyutanlar, yünden giysilere sıkıca yapışırlar ve yalnızca hazır olduklarında uçarlar.

Bu büyüleyici deneyim için altı hafta izin almam gerekmiş ve bu sonunda işime mal olmuştu. Bunun sonucu gönlümdeki işi, yani özellikle kuşlar için, doğa korumacılığı işini yapmaya karar verdim. RSPB beni 1967’de kendilerine katılmaya davet ettiğinde çok heyecanlanmıştım.”

Kuş Şakımalarının ve Ötüşlerinin Değeri

Bir kuşu nasıl tanıyabilirsiniz? Bazen görünüşünden, ancak şakıması ya da ötüşü daha güvenilir bir ölçüttür. Jeremy bu konuda efsanevi bir beceriye sahip. Bir natüralist olan David Tomlinson, Jeremy hakkında hayranlıkla şunları yazıyor: “O kuşları yalnızca ötüşlerinden tanımaz, öterken notalar arasında havayı içlerine çekişlerinden bile ayırt edebildiğine yemin ederim.”

Jeremy “kuşlar birbiriyle konuşur” diye açıklamada bulunuyor. “Her ötüş farklı bir anlam taşır. Sözgelimi, yakınlarda bir yırtıcı olduğunda, kılıçgagalar, kızkuşları, martılar ve kızılbacakların tümü kendine özgü biçimde öter, ama hepsinin taşıdığı anlam aynıdır: ‘Yakında bir tilki var!’ Derin bir uykudan uyanıp, öten kuşların türünden tilkinin nerede olduğunu hemen anlayabilirim. Ama tilkilerin de mükemmel bir işitme duyusuna sahip olduklarını unutmayın. Bir yıl sumruların neden yeterince üreyemediklerini merak ettik ve sonradan keşfettik ki, civcivler yumurtadan çıkmadan hemen önce bir tilki onların yumurta içindeki ötüşlerini işitiyor ve yerlerini saptar saptamaz da onları yiyordu!”

Kuş Gözleme Sanatı

Britanya’da iyi bir kuş gözlemcisi, bir yıl içinde 220 kadar farklı türü kaydedebilir. Ender kuşların peşindeki araştırmacılar ve bu tür kuşları kaydetmek için yarışan hevesli gözlemciler ise 320’ye kadar kuş türü saptayabilirler. Bir yerde yeni bir türün görüldüğüne ilişkin bir haber aldıklarında kendi gözleriyle görebilmek için ülkenin öbür ucuna bile gitmek gerekse hemen yola koyulurlar. Jeremy ise bulunduğu çevreyle yetinir. “İtiraf edeyim ki, ender türleri görmek için 16 kilometreden uzağa gitmezdim” dedi. “Aslına bakılırsa, bu amaçla yalnızca üç kez yolculuk ettim; bir kez Avrasya göknar kargası, bir kez sarıgöğüslü kumkuşu, bir kez de toykuşu için gitmiştim; ve bunların hiçbiri 16 kilometreden uzakta değildi. Oldukça iyi bildiğim 500 tür olmasına karşın, bu alanda ancak bir arpa boyu yol aldığımın farkındayım. Biliyorsunuz, dünya çapında 9.000 kadar kuş türü var!”

Dürbünlerimizi bataklıklara doğrulturken Jeremy biraz özlemle ekledi: “Özellikle Minsmere’de geçirdiğim 16 yıldan daha mutlu ya da daha verimli bir yaşam süreceğimi düşünemezdim.” Ona baktım ve kısa süre önce Londra’nın The Times gazetesinde çıkan öykü aklıma geldi. Orada şöyle diyordu: “Minsmere onun [Jeremy’nin] başyapıtı, onun hayatının işidir.” Jeremy, Minsmere’den ayrılıyordu. Neden?

Tohumlar ve Büyüme

Günün ilk saatlerinde, kılıçgagaların olağanüstü çiftleşme gösterisine tanık olmuştuk. Jeremy, “onların saf güzelliği bu” demiş ve şuna dikkat çekmişti: “Bu hiçbir zaman bir tür evrimsel artakalıma atfedilemez. Fakat birkaç yıl öncesini, bana Tanrı’nın varlığına inanıp inanmadığımın sorulduğu zamanı hatırlıyorum. ‘Bir fikrim yok ve bunun nasıl öğrenilebileceğini de bilmiyorum!’ diye yanıt vermiştim. Sonra beni Mukaddes Kitaba bakmaya teşvik ettiklerinde hemen kabul etmiştim. Bu konuda çok az şey biliyordum ve inceleme yapmakla kaybedeceğim bir şey yoktu; hatta belki bana bir yararı bile olabilirdi. Şimdi ise, öğrendiklerimin bir sonucu olarak, dolgun vakitli bir vaiz olmak için Minsmere’den ayrılıyorum.”

Jeremy’nin ağabeyi Michael, on yıldır “öncü”lük yapıyordu. Öncü terimi Yehova’nın Şahitlerinin, dolgun vakitli vaizleri tanımlamakta kullandığı bir ifadedir. Oturmuş, çaylarımızı yudumlarken, Jeremy ağabeyine katılmakla ilgili planlarını kısaca anlattı. Şunları dedi: “İş arkadaşlarım aldığım kararı tam bir saygıyla karşılıyor. RSPB ilgi ve özen gösteriyor. Bana tüm desteklerini verdiler ve beni bir ulusal liyakat ödülü için tavsiye dahi ettiler.”

Yine de bazı eleştirilerle karşılaştım.

Dengeli bir Tutumun Gereği

“İnsanların çoğu destekleyici bir tutum içinde oldu, ama ne yazık ki başkalarının benim buradaki işim hakkında yanlış bir görüşe sahip olduğu anlaşılıyor. Onlar, ruhi değerlerin en iyi şekilde korunması için, doğal yaşamla ilgilenerek ve onun korunması uğruna çalışarak doğayla içiçe olmaktan daha güvenli bir yol olmayacağını düşünüyorlar. Cennete bundan daha yakın olamayacağımı söyleyip buradan neden ayrıldığımı soruyorlar.

Açıkçası, bu işin de ruhi bir boyutu var, ama bu ruhi değerlere bağlılığa denk değil. Ruhi değerlere bağlılık, kişiye ait bir şey ve geliştirilmesi zaman alan bir niteliktir. Bu ayrıca, güç almak ve güç vermek için Tanrı’nın cemaatiyle ilişkide olma ve bu cemaatle ilgilenme ihtiyacını da kapsamına alır. Kimi zaman, İsa’nın yapamayacağımızı söylediği şeyi yapmaya çalıştığımı düşünürdüm: İki efendiye kulluk etmek. Bugün anlıyorum ki, en güvenli ortam, İsa’nın takipçilerinin cemaatinin tam ortasıdır ve oraya erişmenin yolu da öncü olmaktır!”

İlgi Alanlarımız Konusunda Öncelik

“Beni yanlış anlamayın. Burada yönetici olarak çalışmak, düş kırıklığına uğrattığı zamanlar da olmasına rağmen, büyüleyici ve çok yararını gördüğüm bir deneyimdi. Sözgelimi, bu yaşam ortamında PCB ve cıva nedeniyle oluşan kirlilik üzücü düzeylerde bulunuyor ve bunu yılanbalıklarının getirdiğinden kuşkulansak da nedenini gerçek anlamda bilmiyoruz.b Fakat bozulan dengeyi düzeltebilmek için yapabileceklerim öylesine sınırlı ki. Uzman ekolog diyebileceğimiz hiç kimse yoktur. Hepimiz en iyi şekilde bilgi edinmeye çalışarak, çevremizde el yordamı ile aranarak birşeyler yapıyoruz. Biri bize yol göstermeli. Nasıl yaşamamız gerektiğini ve Yeryüzü ile üzerindeki zengin yaşam çeşitliliğine nasıl bakmamız gerektiğini yalnız Yaratıcımız bilmektedir.”

Jeremy duygularını sakin bir şekilde özetledi: “Hayatımı Yehova’ya, yaban yaşamını kurtarmak için vakfetmedim; bunu Kendisi zaten kusursuz şekilde yapabilir. O, Gökteki Krallığı aracılığıyla, yaban yaşamının bizim tarafımızdan, Kendi istediği biçimde ele alınmasını sağlayacaktır. Eğer hemcinslerime ilgi gösterme sorumluluğumu yerine getireceksem, şimdi Gökteki Krallığın iyi haberini vaaz etme işi ön sırada yer almalıdır.”

Geçenlerde Jeremy ile yeniden buluştuk. Koruma alanında geçirdiğimiz o güzel günün üzerinden üç yıl geçmişti. Şimdi, sevgili Minsmere’inden 8 kilometre uzakta yaşıyor ve ağabeyiyle mutlu bir şekilde öncülük yapıyor. Fakat bana anlattığına göre, bazı insanlar onu anlamakta hâlâ güçlük çektiklerini söylüyorlarmış. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz? Jeremy için ise bu, yalnızca bir öncelikler meselesi idi.

[Dipnotlar]

a Monel, çok esnek, paslanmaya dayanıklı, nikel-bakır alaşımı bir metaldir.

b PCB, endüstriyel bir atık olan poliklorlu bifenil’dir.

[Sayfa 17’deki çerçeve/resim]

Zevkten Dört Köşe

Bir bülbülün sesini işiten 10 kişiden yalnız biri onu görebilir, ama işitilen ötüş de unutulamaz. Londra’nın The Times gazetesinden Simon Jenkins “bu saf müzik, dört dörtlük, tamamlanmış bir şey,” diye yazdı. Bülbül çoğu kez hiç ara vermeden öter; bir keresinde beş saat 25 dakikalık bir ötüş kaydedilmiştir. Bu ötüşü eşsiz kılan nedir? Bülbülün gırtlağı aynı anda dört farklı nota üretebilir ve bunu müzikal açıdan kusursuz bir uyumla yapar. Bunu, gagası kapalıyken ya da ağzı yavruları için getirdiği yiyeceklerle doluyken de yapabilir. Bülbülün ötüşü acaba neden bu denli duyguludur? Bazı gözlemcilere göre, bunun nedeni ondaki katışıksız sevinçtir. Jenkins sözlerini söyle bağlıyor: “Tüm doğadaki yaratıklar içinde bülbülün gırtlağından daha çok hayranlık uyandırabilecek bir şey var mı?”

[Tanıtım notu]

Roger Wilmshurst/RSPB

[Sayfa 15’teki resim]

Scrape

[Tanıtım notu]

Geoff Welch’in izniyle

[Sayfa 16’daki resim]

Karabaş martı

[Tanıtım notu]

Hilary&Geoff Welch’in izniyle

[Sayfa 16’daki resim]

Kılıçgaga

[Sayfa 18’deki resim]

Taneli sumru

[Sayfa 18’deki resim]

Kızılbacak

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş