Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g97 Ekim s. 11-14
  • Küçük Bir Çocuğun Kulağına Söylenenler

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Küçük Bir Çocuğun Kulağına Söylenenler
  • Uyanış!—1997
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Dine Karşı Özlemim
  • Evlilik ve Aile
  • Kiliseden Ayrılışım
  • Mukaddes Kitap Hakikatini Öğrenişim
  • Aile Muhalefeti
  • Unutulmaz Bir İbadet
  • Duayı Dinleyen Tanrı’ya Yaklaşın
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2012
  • “Yehova, İşte Beni Buldun!”
    Uyanış!—2004
  • Kutsal Kitap Hayatları Değiştirir
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2011
  • Artık Yaratıcımı Gerçekten Tanıyorum
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2012
Daha Fazla
Uyanış!—1997
g97 Ekim s. 11-14

Küçük Bir Çocuğun Kulağına Söylenenler

BEN küçük bir kızken, günlerden bir gün, Coeburn’daki (Virginia, ABD) evimizi bir bey ziyaret etti. O babamla konuşurken, arkadaşı oyalanmam için benimle konuştu. Anlattıkları gözümün önünde bir yeryüzü cenneti tablosu çizdi; orada vahşi hayvanlarla oynayabilecektim ve bana zarar vermeyeceklerdi. (İşaya 11:6-9) Hatta ölümün kaçınılmaz olmayacağını, burada yeryüzünde sonsuza dek yaşayabileceğimi açıkladı. Gelecekle ilgili anlattıkları muhteşem görünüyordu! Bu adamın yeryüzündeki yaşamla ilgili sözleri bende derin bir iz bıraktı.—İşaya 25:8; Vahiy 21:3, 4.

Dine Karşı Özlemim

Sorunlu bir evlilik yaşayan ana-babam birkaç yıl sonra boşandı, ben annemle kaldım. Onun dinle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Bu nedenle evden yürüyebileceğim uzaklıkta, herhangi bir kilisenin pazar okuluna kendi başıma giderdim. Kısa bir süre sonra annem yeniden evlendi ve üvey babamla birlikte Indiana’ya taşındık. Yine de, her yaz babamı ziyaret etmek üzere Virginia’ya dönüyordum.

Babam boşandıktan kısa süre sonra Mormonlara katıldı ve bu yeni dinini bana da aşılamaya çalıştı. 1960 yazında, sekiz yaşındayken babam beni vaftiz etti. Yine de, Indiana’dayken eve yakın bir kiliseye gidiyordum. Hepsi de, eğer iyi bir insansak göğe, kötüysek ıstırap çekeceğimiz cehenneme gideceğimizi öğretiyordu. Gökte değil yerde yaşama isteğimle ilgili duygularımı kimsenin anlamayacağını düşündüğüm için bunlar hakkında hiç kimseyle konuşmadım.

Ben 11 yaşındayken babam Oregon’a taşındı. Yıkıldım; buna çok içerlemiştim. Üvey babam ateist ve alkolik biriydi, inancım yüzünden bana zor anlar yaşattı. Bana küçük Bayan Sofu derdi, ben ağlamaya başlayınca da “Neden Tanrı’nı yardıma çağırmıyorsun?” derdi. Evde hiç kimsenin Tanrı’yla ilgisi yok gibiydi. O zamanlar karanlık ve zorlu yıllardı. Fiziksel, sözlü ve cinsel istismara uğradım. Çoğu zaman, Tanrı’nın benimle ilgilenen tek kişi olduğunu hissettiğim için teselliyi O’nunla konuşmakta buldum.

Annem üvey babamı terk ettiğinde istismarlar da sona erdi. Fakat çok yoksulduk ve iki yakamızı bir araya getirmek annem için oldukça zordu. 13 yaşındayken teyzemi ziyaret etmek üzere Virginia’ya gittik. Kendisi nazik ve samimi bir Baptistti. Onu çok sevmiştim. Kendisiyle kiliseye gitmemi istediğinde teklifini kabul ettim. Annem de bizimle geldi, orada ailemle birlikte olmanın bana ne kadar harika bir duygu yaşattığını hatırlıyorum. Ziyaretimizin sonuna geldiğimizde eve dönmek istemedim. Eğer dönersem ahlaksız bir yaşama sürükleneceğimden korktum. Bu nedenle onunla kalmak için teyzeme yalvardım, annem de izin verdi.

Teyzem bana King James tercümesi bir Mukaddes Kitap verdi. Kendi kitabımın olması bana kıvanç verirdi ve kitabımdan her gece bir parça okurdum. Mukaddes Kitabın sonunda “eğer bir adam bunlara bir şey katarsa, Allah bu kitapta yazılmış olan belâları ona katacaktır” diye okudum. (Vahiy 22:18, 19) Bu nedenle, “Mormon Kitabının, Kutsal Yazıların bir parçası olduğuna nasıl inanabilirim?” diye düşündüm. Böylece Baptist olmaya karar verdim.

Üzüleceğinden emin olmama rağmen babama kararımı yazdığımda o sadece, kiliseye gitmeme memnun olduğunu bildirdi. Baptist vaizimize sık sık eşlik edip, çadırda yaptığımız dinsel canlanış toplantılarına davet etmek amacıyla insanların evlerine gittim. İsa’nın yaptığı gibi onları evlerinde ziyaret edip kendileriyle konuşarak Tanrı’nın iradesini yaptığımı düşünüyordum.

Bununla birlikte, gökte değil yeryüzü cennetinde yaşama arzum hâlâ devam ediyordu. Ancak, o sırada Mukaddes Kitapta okuduğum şu sözler bana ümit verdi: “Dileyin, size verilecektir; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her diliyen alır, arıyan bulur, ve kapıyı çalana açılır.”—Matta 7:7, 8.

Evlilik ve Aile

Ertesi yıl, annemle oturmak üzere Indiana’ya geri döndüm. Henüz 15 yaşında olduğum halde evlenip hamile kalmıştım ve şimdi otobüsle güney California yolundaydım. Kocamın ailesini pek iyi tanımıyordum ama onlar tarafından kabul edilmek istiyordum. Onlar Pentekostalist’ti; eşimin ablası bana başka dillerle konuşma hediyesinden söz etti. Bir gece onlarla birlikte dua ayinine gittiğimde başka dillerle konuşabilmek için dua ettim.

Ayin sırasında bana aniden tuhaf bir duygu hakim oldu. Baştan aşağı sarsılmaya başladım ve dilimi kontrol edemez hale gelip anlaşılmaz sözler söylemeye başladım. Vaiz bağırarak, ruhun üzerime geldiğini söyledi ve övünçle sırtıma vurmaya başladı. Bundan sonra herkes kucaklayıp Tanrı’nın beni bu yolda kullanmasının ne kadar harikulade olduğunu söyledi. Bense şaşırıp korkmuştum. Söylediklerim hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Bu olaydan kısa bir süre sonra ilk çocuğumun doğumu sırasında sorunlar çıktı. Kilisenin papazı kocama, Hıristiyan olmadığı için Tanrı’nın doğum sancılarımı artırdığını söyledi. Kocam gözyaşları içinde yanıma gelip eğer yararı olacağını düşünüyorsam vaftiz edileceğini söyledi. Ona, Tanrı’nın, insanlar Kendisine hizmet etsin diye şantaj yapmadığından çok emin olduğumu söyledim.

Kiliseden Ayrılışım

Bir pazar günü papaz, vaazından sonra cemaatten bağışta bulunmasını istedi. Meydana gelen son depremde kilise hasar gördüğünden onarım ihtiyacı doğmuştu. Bağış toplama tabağı geçirildiğinde paramın tümünü attım. Papaz toplanan parayı saydıktan sonra teşekkür etmek yerine bu değerli iş için cemaate, ceplerini ve yüreklerini açma uyarısında bulundu. Sonra tabağı tekrar geçirdi. Başka param yoktu ve bu nedenle çok utanıp tabağı aceleyle geçirdim. Papaz paraları bir kez daha çabucak sayarak yine teşekkür etmeden sadece paranın yeterli olmadığını söyledi. “Tanrı’nın işi için gereken para toplanıncaya kadar hiç kimse kesinlikle ayrılmayacak” dedi.

Eşim dışarda beklediği için sabırsızlandığını biliyordum. Tek sabırsızlanan o değildi. Ben de papazın takdir eksikliği nedeniyle sabırsızlandım. Bu nedenle kucağımda bebeğimle ve yüzümden süzülen gözyaşlarıyla herkesin önünde kiliseden dışarı doğru yürüdüm. O zaman bir daha kiliseye hiç gitmemeye yemin ettim. Kiliseye gitmekten vazgeçmeme rağmen Tanrı’ya inanmaktan vazgeçmedim. Yine Mukaddes Kitabımı okumaya devam edip iyi bir eş olmaya çalışıyordum.

Mukaddes Kitap Hakikatini Öğrenişim

İkinci çocuğumuz doğduktan sonra, Texas’a taşınan arkadaşlarımız, oturdukları evin sahibiyle konuşup evi bize kiralamasını istediler. Arkadaşım Pat giderken ona borcu olan bir kadının para getireceğini söyledi. Pat parayı Texas’a postalamamı istedi. Birkaç gün sonra iki kadın kapıyı çaldı. Parayı getirdiklerini düşünerek onları hemen içeri davet ettim. Pat’in taşındığını fakat bana uğrayacaklarını söylediğini açıkladım. Kadınlardan birisi, Charlene Perrin, “Pat çok iyiydi. Onunla inceleme yapmak gerçekten zevkliydi” dedi.

“Ne? İnceleme mi? Yanılıyor olmalısınız” dedim. Charlene, Pat’le Mukaddes Kitabı incelemeye başladıklarını açıkladı. Pat’in taşındığını öğrendikten sonra bana Mukaddes Kitabı incelemek isteyip istemediğimi sordu. Kendimden gayet emin bir şekilde, “elbette, bilmek istediğiniz her şeyi size öğretirim” diye yanıtladım. Yaptığım Mukaddes Kitap okumasından kıvanç duyuyordum ve onları da teşvik edebileceğimi düşündüm.

Charlene bana Ebedi Hayata Sevk Eden Hakikat kitabını gösterdi ve birlikte Mezmur 37:9’u okuduk: “Şerirler kesilip atılacak; fakat RABBİ bekliyenler, dünyayı miras alacaklardır.” Çok şaşırdım. Burada, kendi Mukaddes Kitabımda, insanların yeryüzünü mülk edinecekleri söyleniyordu. Bundan sonra, bir solukta peş peşe sorular sordum. Charlene gülümseyerek “Hey, yavaşla biraz! Soruları tek tek ele alacağız” dedi. Düzenli ve planlı bir Mukaddes Kitap incelemesinin gerekli olduğunu açıkladı. Beni hemen İbadet Salonuna davet etti; burası, Yehova’nın Şahitlerinin toplantı yeriydi.

Charlene’e bağış tabağıyla ilgili yaşadığım olayı ve kiliseye dönmek istemediğimi anlattım. Bana Matta 10:8’i okudu; orada “meccanen aldınız, meccanen veriniz” diyor. Yehova’nın Şahitlerinin ibadetlerinde bağış tabağı dolaştırılmadığını ve tüm bağışların gönüllü olarak yapıldığını açıkladı. Ayrıca salonda bir bağış kutusu bulunduğunu ve isteyen kişilerin bağışlarını bu kutuya attıklarını söyledi. Dine bir fırsat daha tanımaya karar verdim.

İnceleme yaptıkça, Pentekost kilisesinde başka dillerle konuştuğum zaman kendimi neden böyle huzursuz hissettiğimi öğrendim. Tanrı’nın değişik dillerde konuşma hediyesi, O’nun mukaddes ruhuna sahip olduklarının kanıtlanması amacıyla İsa’nın ilk takipçilerine verilmişti. Ayrıca, bu mucizevi hediye, MS  33 yılının Pentikostunda değişik yerlerden gelip orada bir arada bulunan insanların Mukaddes Kitap hakikatlerini edinebilmeleri için pratik bir amaca da hizmet etmişti. (Resullerin İşleri 2:5-11) Bununla beraber, Mukaddes Kitap, Tanrı’nın başka dillerde konuşma hediyesinin sona ereceğini bildiriyor; ve bu da, resullerin ölümünden sonra yerine geldi. (I. Korintoslular 13:8) Oysa, Şeytan ve cinleri, insanların zihinlerini körletmek için bazılarının ağzından ipe sapa gelmez laflar dökülmesine neden oldular; bunu, o kişilerin Tanrı’nın mukaddes ruhuna sahip olduğuna birçoklarının inanmasını sağlayacak şekilde yaptılar.—II. Korintoslular 4:4.

Aile Muhalefeti

Kısa bir süre sonra Tanrı’nın yeryüzüyle ilgili amacını ve bu kötü dünyanın bir parçası olmamam gerektiğini anladım. (Yuhanna 17:16; 18:36) Ayrıca, Mukaddes Kitapta sahte dinin dünya imparatorluğunun simgesi olarak kullanılan Büyük Babil’le bütün bağlarımı kesmek zorunda olduğumu da anladım. (Vahiy 18:2, 4) Babama, bu kez Yehova’nın Şahidi olarak vaftiz edileceğimi söylediğimde yıkıldı. Şahit olmamam için yalvardı. Onu ilk kez ağlarken görüyordum. Babamı incitmeyi gerçekten istemediğimden onunla birlikte ağladım. Fakat hakikati bulduğumu ve Yehova’yı asla terk edemeyeceğimi biliyordum.

Ailemin tümü Yehova’nın Şahidi olmama karşı çıktı. Bir ara ibadetlere gitmeyi bıraktım. Bu, ailemin muhalefetini azalttı ancak çok perişan durumdaydım. Yehova’nın iradesini yapana kadar asla huzur bulamayacağımı biliyordum. Bir gün öğle vakti, Charlene’in evine uğrayıp vaftiz edilmem gerektiğini söyledim. “Önce ibadetlere tekrar başlamaya ihtiyacın olduğunu düşünmüyor musun?” diye sordu. Bu kez Yehova ile arama hiçbir şeyin girmeyeceği konusunda kararlı olduğumu söyledim. Böylece 19 Eylül 1973’te vaftiz edildim.

Bunlar 23 yıl önce oldu. Ailemin, kararıma saygı duymasına ve çok takdir ettiğim hakikati bırakmam için hiçbirinin baskı yapmamasına şükrediyorum. Ancak, şimdiye kadar yalnızca büyük kızım Kim, bir Şahit oldu. O’nun Yehova’ya vefakâr şekilde sunduğu hizmet, bana yıllardır büyük bir teşvik kaynağı olmaktadır.

Unutulmaz Bir İbadet

Bir ziyaret için 1990’da Coeburn’a gittiğimde annemden İbadet Salonunun önünde bir süre durup beklemesini istedim, böylece pazar günü ibadetin ne zaman başlayacağını öğrenebilecektim. Annem o sırada eskiden demiryolunun karşısındaki salonun tam arkasında bulunan bir evde oturduğumuzu söyledi. Ev yanalı çok olmuştu ve sadece tuğladan yapılmış bacası kalmıştı. “O zaman küçük bir kızdın, üç ya da dört yaşlarındaydın” dedi.

Pazar günü İbadet Salonunda sıcak bir şekilde karşılandım. Stafford Jordan’la konuşurken çocukken, bir zamanlar İbadet Salonunun arkasında duran evde yaşadığımdan tesadüfen söz ettim. Bana dikkatle baktı. “Seni hatırlıyorum!” diye bağırdı. “Şu kadarcık [eliyle gösterdi], sırma saçlı küçük bir kızdın. Vazife arkadaşım babanla bir sohbet başlattığı zaman biz bu sahada çalışıyorduk. Cennet hakkında konuşarak seni oyalamaya çalışmıştım” dedi.

Dilim tutuldu. Mukaddes Kitap hakikatini arayışımı ona anlatırken boğazım düğüm düğüm oldu. “Ben henüz çok küçük bir çocukken hakikat tohumlarını küçücük yüreğime ektiniz!” dedim. Sonra, büyükbabam tarafından Şahit bir akrabamın olduğunu söyledi; adı Stephen Dingus’tu. Ailem çok karşı olduğu için ondan hiç söz etmemişlerdi. Jordan Birader, “Senden haberi olsaydı sevinçten havaya uçardı!” dedi.

Yehova’nın teşkilatında geçirdiğim yıllara dönüp baktığımda bana gösterilen sevgi ve iyilik için gerçekten çok minnettarlık duyuyorum. İbadet Salonunda çoğunlukla tek başıma olduğumdan Yehova’ya hep birlikte hizmet eden aileleri görünce hâlâ biraz hüzünlendiğim zamanlar oluyor. Fakat hemen, Yehova’nın benimle olduğunu hatırlıyorum. O beni hep gözlüyordu ve yüreğim, yıllar önce küçük bir çocukken kulağıma söylenen hakikati kabul edecek duruma geldiğinde onun filizlenip çiçek açmasına izin verdi.

“Haşarı bir kızla cennet hakkında konuşmak üzere zaman harcadığınız için teşekkür ederim Jordan birader!” dedim.—Louise Lawson tarafından anlatılmıştır.

[Sayfa 13’teki resim]

Stafford Jordan’la 1990’da yeniden karşılaştığımda

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş