Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g98 Şubat s. 16-19
  • “Aşağıda” Yaşam Farklıdır

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • “Aşağıda” Yaşam Farklıdır
  • Uyanış!—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Avrupalıların Yerleşmesi
  • İnsanlar da Farklı
  • Araba Kullanımı—Çok Farklı
  • Farklı Hava Koşulları
  • Başka Farklılıklar
  • Uçsuz Bucaksız Araziler
  • Develerin ve Brumbilerin Başıboş Dolaştığı Yer
    Uyanış!—2001
  • Altın Bulup Döneceklerdi Fakat Yerleştiler
    Uyanış!—2011
  • Dikkat! Zehirliyim
    Uyanış!—1996
  • Avustralya’nın Neşeli, Haşarı Papağanları
    Uyanış!—1995
Daha Fazla
Uyanış!—1998
g98 Şubat s. 16-19

“Aşağıda” Yaşam Farklıdır

“AŞAĞI” anlamına gelen İngilizce “Down Under” sözcüğü son yıllarda birçok kişiye artık yabancı gelmeyen bir ifadedir. Acaba aşağı nitelemesi neye göre yapılıyor? Ekvatorun aşağısında veya altındaki ülkeler söz konusudur. Aslına bakılırsa Güney Yarıküredeki bütün ülkeler “aşağı” olarak tanımlanabilir. Oysa, sadece Avustralya ve Yeni Zelanda yaygın olarak bu şekilde anılıyor. Bu makale, adı “güney” anlamındaki Latince australis sözcüğünden gelen Avustralya üzerinde odaklanacak.

Avustralya’da yaşam, Kuzey Yarıkürede bulunan birçok ülkedekinden farklıdır. Bunun nedeni sadece coğrafi konumu değildir. Ziyaretçilerin dikkatini çeken başka birçok farklılık daha var.

Avrupalıların Yerleşmesi

Avrupalılar bu bol güneşli koca ülkeye 1788’de yerleşmeye başladılar. İlk Filo olarak bilinen bir grup yelkenli gemi Sydney Cove’a girdi. Taşıdıkları yolcular çoğunlukla İngiltere, İrlanda ve İskoçya’dan gelen mahkûmlardı; beraberlerinde İngilizceyi de getirdiler. Sonraki 150 yıl boyunca gelen göçmenlerin çoğu Britanya kökenliydi.

İkinci Dünya Savaşından sonra göçmen tablosu değişti. Bugün, çoğunluğu İtalya’dan ve Yunanistan’dan olmak üzere, çeşitli ülkelerden gelen binlerce “yeni Avustralyalı” var. Göçmenler Avustralya’nın yaşam biçimine çeşitlilik katıp beraberlerinde kendi dillerini ve İngilizcenin kendilerine özgü bir telaffuzunun yanı sıra kendi yemeklerini ve kültürlerini de getirdiler.

Burada çeşitli aksanlara rastlanmasının nedeni budur. Fakat kuşaklar boyu burada yaşayanların da kendilerine has aksanı ve İngilizce konuşma tarzı vardır. Avustralyalıların İngilizcedeki a, e, i, o, u ünlülerini geniş ve çoğu kez belirsiz şekilde telaffuz etmesi dinleyicinin anlamasını zorlaştırır. Bir de Avustralya’ya özgü ifadeler vardır. Örneğin, günün hangi saati olursa olsun, “Günaydın” veya “İyi akşamlar” yerine, samimi bir tarzda “Mer’aba” denmesi kabul gören selamlama şeklidir. Bunu çoğu kez sağlık hakkında hoş bir sohbet izler; ziyaretçiye “N’aber, iyi misin?” diye sorulabilir.

İnsanlar da Farklı

Çetin doğa koşullarının olduğu ülkede hayatta kalmak için uyum yeteneği ve güçlü bir karakter gerekliydi. “Düzelir, merak etme!” sözüyle, birçok Avustralyalıda görülen iyimserliğin açıklaması bu olabilir. Bu söz, sonunda her şey iyi olacağından durumlar umutsuz göründüğü zaman bile fazla endişelenmek gerekmediği fikrini veriyor.

The Australians adlı yayının önsözünde şunlar belirtiliyor: “Hayatına zincirler içinde başlayıp 200 yıl sonra küçük milletlerin en dinamik ve müreffeh olanlarından biri haline gelen bir ülkenin bazı ilginç ve değişik insan tipleri yaratması beklenir. . . . . İşte . . . . Avustralyalılar bunlardan oluşuyor.”

Birçok Avustralyalı, arkadaş canlısı olmalarının son iki yüzyıl boyunca gelişen güçlü bir hayatta kalma güdüsünden kaynaklandığı görüşünde. Avustralyalı askerlerin I. Dünya Savaşında gösterdikleri azme dikkat çekmeyi seviyorlar. Bu dayanıklı askerler ve Yeni Zelanda’nın silahlı kuvvetleri birlikte Anzac’lar olarak tanındı; bu sözcük birleşik Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birliğinin (Australian and New Zealand Army Corps) baş harflerinden oluşur. Ayrıca, yaygın olarak “kazıcılar” (“diggers”) diye de tanınmaya başladılar; ancak bunun hendek kazmalarına mı, yoksa insanların 1800’lü yıllarda akın ettikleri Avustralya’daki altın madenlerinde yaptıkları kazma işine mi atfettiği kesin olarak bilinmiyor.

Araba Kullanımı—Çok Farklı

Araçların yolun sağından seyrettiği ülkelerden gelen ziyaretçiler için Avustralya’da araba kullanmak çok farklıdır. Tüm ülkede, araçlar yolun solundan gider.

Dolayısıyla, eğer sağdan gitmenin kural olduğu bir ülkeden Avustralya’ya gelirseniz, işlek bir caddeden geçmek için attığınız ilk adımlar tehlikeli olabilir. ‘Önce sola bak, sonra sağa, sonra tekrar sola’ şeklindeki alışkanlığınıza uymanız faciaya yol açabilir. Şimdi geçmeden önce, ‘sağa bak, sonra sola, sonra tekrar sağa’ şeklinde düşünmeniz gerekiyor. Bravo! Hızlı öğreniyorsunuz. Durun, durun! Neredeyse arabaya yanlış taraftan binecektiniz. Bu ülkede sürücünün sağ tarafta oturduğunu unuttunuz!

Farklı Hava Koşulları

“Aşağıda” mevsimler Kuzey Yarıküreye göre terstir. Kuzeyden ve kuzey-batıdan sıcak kuru rüzgârlar eser, tüm soğuk etkilerse güneyden gelir. Burada hiçbir zaman soğuk poyrazdan söz edilmez, fakat buz gibi hava, kar ve kar fırtınaları getirebilen dondurucu lodostan sakının.

Avustralya, kuru iç kesimlerinde 30 dereceye varan sıcaklıklarıyla dünyanın en kuru ve en sıcak kıtasıdır. Kaydedilen en yüksek sıcaklık 53,1°C’dir. En düşük sıcaklık ise -22°C olup Snowy Dağlarında, Avustralya’nın en yüksek doruğu olan Kosciusko Tepesi yakınlarında ölçüldü.

Kuzey Yarıküre ölçülerine göre, buralar fazla soğuk olmuyor. Örneğin, Victoria eyaletinin başkenti olan Melbourne’u ele alalım. Avustralya’nın en güneyinde bulunmasına rağmen, bu kentte Temmuz ayında günlük ortalama sıcaklık 6 ile 13°C arasındadır. Bunu, Ocak ayında günlük ortalama sıcaklığın -10 ile 1 derece arasında olduğu Pekin’le (Çin) veya -4 ile 3 derece arasında olduğu New York’la karşılaştırın. Her iki kentin de ekvatora uzaklığı Melbourne’unki kadardır. Öyleyse, özellikle dünyanın en soğuk yeri olan Antarktika’ya da yakın olduğu halde, Avustralya’da hava neden daha sıcaktır?

Fark, Kuzey Yarıküreye karaların, Güney Yarıküreye ise okyanusların hâkim olmasından kaynaklanıyor. Avustralya ve Yeni Zelanda’nın etrafında, Antarktika’dan gelen soğuk hava kütlelerine karşı daha sıcak bir hava tamponu oluşturup iklimin daha ılıman olmasını sağlayan binlerce kilometrekarelik bir okyanus var.

Avustralya kıtasının büyüklüğünden dolayı, çeşitli kesimlerindeki iklim farklılıkları oldukça belirgindir. Güneyde kalan eyaletlerde dört mevsim yaşanır; kışın açık, soğuk veya ayazlayan gecelerin peşinden genelde hoş ve sıcak günler gelir. Bu güzel kış günlerinde sıcaklık sık sık Kuzey Yarıküredeki birçok ülkenin yaz aylarındaki kadardır. Bununla birlikte, Avustralya’nın kuzey eyaletlerinde yılda sadece iki mevsim yaşanır—uzun kuru mevsim ve muson yağmurlarının görüldüğü yağışlı mevsim. Kuzey Topraklarının başkenti olan Darwin’de sıcaklık yıl boyunca 32 derece civarında kalır.

Başka Farklılıklar

Kıtanın büyük bir bölümünde çoğunlukla hava sıcak olduğundan Avustralyalılar genelde rahat giyinirler. Fakat geniş kenarlı bir şapka giymek önemlidir. Güneş ışınlarına daha çok maruz kalındığı için, burada daha ılıman iklimli ülkelere oranla cilt kanseri vakaları daha çok görülüyor.

Avustralya’da hâlâ alabildiğine uzayıp giden açık araziler olduğundan, içinde ocaklar bulunan çok sayıda piknik alanı yapılmıştır. Et nispeten ucuzdur, bu nedenle sosis ve biftek ızgaradan eksik olmaz. Acaba ızgaranın başındaki şu insanlar elleriyle birbirine gizli işaretler mi veriyor? Hayır, sadece boş elleriyle sinekleri kovmaya çalışıyorlar! Özellikle sıcak havada sinekler ve sivrisinekler dışarıda yemek yemeyi bir hayli zorlaştırır.

Öyleyse, insan “Aşağıda” hayatı sineklerle ve sivrisineklerle paylaşmak zorundadır; çoğu evlerin ön ve arka kapılarında tel kapı bulunur. Eskiden, insanlar sinekleri kovmak için şapkalarının kenarına çepçevre birkaç şişe mantarı asardı. Sinek kovucu ilaçlar çıkalı böyle şapkalar artık pek görülmüyor.

Başka bir farklılık muhteşem, rengârenk çiçekler ve çiçekli çalılar ve ağaçlarla ilgilidir. Kuzey Yarıkürede çiçeklerden yayılan yoğun koku burada yoktur. Bahçe tutkunları kokularını tam olarak almak için burunlarını çiçeklere iyice yaklaştırmak zorundadır. Tabii ki bu Avustralya’daki tüm çiçekler için söylenemez. Örneğin, defne ve yasemin çalıları burnunuza nefis bir ikramda bulunurlar. Fakat genel olarak, çiçekler soğuk iklimlerdekinden daha az koku saçarlar.

Uçsuz Bucaksız Araziler

Gerçekten boş araziler “Aşağıdaki” yaşama farklı bir özellik katar. Yakınlık veya uzaklık kavramı kuzeydeki birçok ülkedekinden farklıdır. Bazen bir yerden bir yere gitmek için başka bir kent görmeden saatlerce seyahat etmek mümkündür. Bu, özellikle “outback” diye anılan ıssız bölgeler için geçerlidir. Genişliği ve sessizliğiyle son derece etkileyici olan bu bölgelerde ziyaretçi ciğerlerini temiz, kirlenmemiş havayla doldurabilir. Şurada halk arasında sıtma ağacı olarak bilinen bir okaliptüs ağacı var. Okaliptüs ve akasya ağaçları iç bölgelerde en çok görülen ağaç türleridir.

Akşam olunca, muhteşem bir günbatımı gözlerinizi kamaştırır. Fakat hava şaşırtıcı bir hızla kararır, çünkü Avustralya’da alacakaranlık oldukça kısa sürer. Çok geçmeden, berrak bir Güney gecesinde gökyüzü, iyi bilinen Güneyhaçı takım yıldızı da dahil, sayısız yıldızlarını sergiler. Yaban hayatı dinlenmeye çekilirken, okaliptüs ağaçlarının silueti gökyüzünde belirmeye başlar ve arazinin genişliğini adeta artıran bir sessizlik sizi kuşatır.

Uyku tulumunuza girmeden kamp ateşini titizlikle söndürün. Bu gereklidir, çünkü Avustralya çalılıklarında yangınlar kontrolden çıkınca çok geçmeden yolu üzerindeki hiçbir şeyi esirgemeyen bir felaket haline gelir. Okaliptüs ağaçlarının tepelerinde aşırı sıcakta oluşan patlamalar yangının ürkütücü bir hızla yayılmasına neden olur. Sıcak ve kuru yaz aylarında çıkan yangınlar çalılık arazilerin yakınında oturanlar için sürekli bir korku kaynağıdır. Ateş yakma yasaklarına ve açık havada ateş yakmakla ilgili talimatlara titizlikle uyulması gerekir.

Çok geçmeden gün ağarır ve kahkaha seslerine uyanırsınız; geceyi yakınlarınızdaki bir okaliptüs ağacında geçirmiş olan bir Avustralya yalıçapkını sürüsü neşeli bir şarkıya başlamıştır. Gülümseyerek çadırınızdan dışarı baktığınızda başka ağaçlarda da pek çok güzel renkli kuş görürsünüz. Belki de bu ana dek zaten onlardan birçoğuyla ayrıca kanguru, koala, emu ve belki de vombat gibi çeşitli canlılarla karşılaştınız. Karşılaşmaya hevesli olmadığınız yaratıklar ise, yılanlar ve örümceklerdir. Evet, bu kıtada dünyanın en zehirli yılanları ve örümceklerinden bazıları bulunuyor. Fakat çoğu, rahatsız edilmedikleri sürece, sizin için hiçbir zaman bir tehdit oluşturmaz.

Kamp ateşi başında kahvaltı etme zamanı geldi; kahvaltı genelde domuz pastırmalı yumurta ve iyice kızartılmış ekmek dilimlerinden oluşur. Temiz hava iştahınızı iyice açar. Sonra, bir yandan sineklere rağmen kahvaltınızı zevkle yapmaya çalışıp bir yandan da uçsuz bucaksız Avustralya kıtasının bir köşesine göz atmanızı sağlayan bu doğa maceranız üzerinde düşünürsünüz.

Bu uçsuz bucaksız ülkedeki geziniz sona erdi ve artık eve dönüyorsunuz. Kuşkusuz, samimi Avustralyalılar ve onların gösterişsiz yaşamlarıyla tanışırken yaşadıklarınız hafızanızda kalacak. Çoğu ziyaretçi gibi, büyük olasılıkla siz de buraya bir gün tekrar gelme isteği duyacaksınız. Ancak kesin bir şey var, o da şu sonuca varmış olmanızdır: “Aşağıda” yaşam farklıdır!

[Sayfa 17’deki resim tanıtım notu]

Muhabbetkuşu ve pembe kakadu: Austalian International Public Relations’ın izniyle; kadın: West Australian Tourist Commission’un izniyle

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş