Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g98 Mart s. 24-27
  • Kekeleme Korkusunu Anlamak

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Kekeleme Korkusunu Anlamak
  • Uyanış!—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Korkuya Yol Açabilen Durumlar
  • Yardım Etmeye Çalışırken
  • Yüklerini Hafifletmek
  • Yaratıcımız Anlayış Gösteriyor
  • Kekemelikle Nasıl Başa Çıkabilirim?
    Uyanış!—2010
  • Kekemelikle Mücadelem
    Uyanış!—1998
  • Akıcı Bir Sunuş
    Vaizlik Eğitim İbadetinden Yararlanın
  • Okuyucularımızdan
    Uyanış!—2012
Daha Fazla
Uyanış!—1998
g98 Mart s. 24-27

Kekeleme Korkusunu Anlamak

AKICI konuşan biriyle kekelemekten korkan biri arasındaki farkı anlayabilir misiniz? ‘Elbette,’ diyebilirsiniz. Fakat Peter Louw’un Afrikaner dilindeki Hhhakkel (Kkkekeme) adlı kitabında yazdıklarını düşünün: “Kekemeliği ‘bariz’ olan her bir kişiye karşılık, mümkün olduğunca dikkati çekmekten kaçınmak isteyen ve çeşitli yollarla konuşma bozukluğunu saklayan muhtemelen on kişi vardır.” Konuşma bozukluğunu saklamak mı? Bu mümkün mü?

Bazı kekemeler, geçmiş deneyimlerinden kendilerine sorun yaratan sözcüklerin neler olduğunu önceden kestirip konuşma bozukluklarını saklamayı başarırlar. Böyle zamanlarda, bu sözcüğü kullanmamak için, cümleyi başka türlü söylerler veya aynı anlama gelen farklı bir sözcük kullanırlar. Bir koca, evliliğinin 19 yılı boyunca kekemeliğini gizlemişti. Karısı gerçeğin farkına varınca, bir konuşma terapisi uzmanına şunu sordu: “Bu yüzden mi telefon görüşmelerini hep bana yaptırır, her zaman lokantalara siparişleri ben veririm ve . . . . toplantılarda hiç söz almaz?”

Güney Afrikalı mutlu bir çift olan Gerard ve Maria’yı ele alalım.a Maria, kekeleme korkusu yüzünden Mukaddes Kitabın incelendiği ibadetlerde cevap vermekten çekindiğini birçok kereler kocasına açıklamaya çalışmıştı. Kocası ise, “Saçma, sen kekeme değilsin,” diye kestirip atardı. Gerard, yargısını karısının normalde konuşkan olmasına dayandırıyordu. Sadece belirli konuşma durumları onun kekelemekten korkmasına yol açıyordu. Evlenmelerinden beş yıl sonra, Gerard ilk kez durumun bilincine varıp şunu itiraf etti: “Bilgisiz ve düşüncesizdim.” Şimdi karısını eleştirmek yerine, kalabalık bir dinleyici grubunun önünde konuşma cesareti gösterdiği zamanlarda onu övüyor.

Anlaşılabileceği gibi, birçok kekeme, kendisi de kekeme olan David Compton’ın Stammering (Kekeleme) adlı kitabında anlattığı, “bazen sürekli rahatsız eden, çoğunlukla ani ve şiddetli . . . . bir korku” yaşar. “Hemcinsleriyle temas kurma açısından en gerekli noktada, en incinebilir anında, onlara konuşma yoluyla ulaşma sırasında, ister sıradan ister içten konuşmalar olsun, böyle zamanlarda kekeme kişi duygusal yönden yaralanmayı, gülünç duruma düşmeyi bekleyebilir . . . . Bu durumla başa çıkmakta en başarılı olanlar bile korkunun etkisi altında hareket ettiklerini ve onun kendilerini asla tamamen terk etmeyeceğini hâlâ kabul ederler.”

Korkuya Yol Açabilen Durumlar

Kekeme kişinin, sınıfta, bir iş toplantısında veya dinsel bir toplantıda olduğu gibi, bir dinleyici grubunun önünde bir soruyu cevaplandırması istendiğinde, bu, ciddi bir kekeleme nöbetiyle sonuçlanan kaygıya yol açabilir. Kekeme olan 15 yaşındaki Güney Afrikalı Rosanne’a bir radyo söyleşisinde “Sessiz kalmanın çok daha kolay olduğunu düşündüğün zamanlar oluyor mu?” diye soruldu. Şu yanıtı verdi: “Çok sık, örneğin, sınıfta gerçekten iyi bir not almamı sağlayacak güzel bir cevap düşündüğüm fakat konuşmanın çok fazla bir çaba gerektirdiğini bildiğim zaman böyle oluyor.”

Yukarıda sözü edilen radyo programında Simon adlı bir işadamıyla da görüşüldü. Rosanne gibi, Simon da konuşma terapisi yardımıyla ilerleme göstermişti. Fakat hâlâ zaman zaman kekelediği için kötü anlar yaşıyor. Kekemeliği dinleyicilerinin tutumuna bağlı olarak artabiliyor. Şunları açıklıyor: “Hatırı sayılır ölçüde konuşmak zorunda olduğunuz bir yönetim kurulu toplantısındaysanız ve konuşma sıkıntısı çekiyorsanız, masanın etrafındaki insanlar çok, çok sabırsızlanırlar.”

Kekeme bir kişinin korkusu, çekingen bir kişinin yabancılarla konuşmaktan duyabileceği korkuyla karıştırılmamalıdır. Son iki yıldır Yehova’nın Şahitlerinin ibadetlerine katılan Lisa’yı ele alalım. Arkadaşlarıyla günlük sohbetlerde oldukça akıcı konuşmayı çoğunlukla becerebiliyor. Ayrıca yabancılara yaklaşmakta inisiyatif gerektiren iyi haberi vaaz etme işine de gayretle katılıyor. Fakat onun, birçok kekeme kişiyle ortak bir korkusu var—büyük bir dinleyici grubu önünde konuşmak. Lisa, “İbadetlerimizde elimi kaldırıp cevap vermeyi nadiren beceriyorum,” diyor. “Cevap verirsem, bu en fazla bir sözcük veya kısa bir cümledir. Sadece çok az sözcük söyleyebilsem de, bu yapabildiğimin en iyisidir. Genellikle, cevaplar zihnimde ve ağzımdadır, çünkü daima önceden hazırlanırım. Ancak dilim işbirliği yapmayı bir türlü kabul etmez.”

Bazı kekemeler için daha kötü bir deneyim, sesli okuma zorunluluğudur. Bu, onları normalde kaçındıkları sözcükleri kullanmaya zorlar. Lisa sözlerine şöyle devam ediyor: “İbadetlerimizin birinde bazen üzerinde konuşulan ayetleri sırayla okumamız istenir. Böyle durumlarda, ayetleri okumayı becerip beceremeyeceğimi bilmeden, oturduğum yerde kıpırdanıp durarak korku içinde sıramı beklerim. Bazen okurum, ama belirli bir sözcüğü telaffuz edemem. O zaman bu sözcüğü atlayıp okumaya devam ederim.”

Açıkça görülebileceği gibi, kekeme bir kişiyi sesli okumaya teşvik etmeden önce dikkatli düşünmek gerekiyor. Böyle bir “teşvik” kekeme kişinin kendisini daha kötü hissetmesine yol açabilir. Bunun yerine, böyle bir kişi elinden gelenin en iyisini yaptığından dolayı sıcak bir şekilde övülmeyi hak eder.

Yardım Etmeye Çalışırken

Kekeleme çok karmaşık bir bozukluktur. Birine yararlı olan bir yöntem diğerine yararlı olmayabilir. Gerçekte, bir “iyileşme” dönemi yaşayan birçok kekemede daha sonra aynı durum yeniden başgösteriyor. Kekeleme üzerine, diğer tüm konuşma bozuklukları hakkında yapılandan daha çok araştırma yapılmıştır. Buna rağmen, uzmanlar belirli bir neden bulamadılar. Gerçekte, çoğu birçok etkenin kekelemeye katkıda bulunabileceği fikrine katılıyor. Son çalışmalara göre, bir kuram şudur: Kekelemek, kekeme kişinin yaşamının erken bir döneminde beyin hücrelerinin düzenlenişindeki bozuklukla ilgilidir. Dr. Theodore J. Peters ve Dr. Barry Guitar’a göre, kekemeliğin nedenleri hakkında kendi yapıtları olan Stuttering—An Integrated Approach to Its Nature and Treatment adlı ders kitabında yer alan son görüşler, “kekemelik üzerine olan bilgimizdeki büyük boşluklar daha çok çalışma yapılarak dolduruldukça eskimiş olacak.”

Kekemelik hakkında çok az şey bilindiğinden, bu bozukluğun etkilediği kişilere sayısız terapilerden birini önerirken tedbirli olmak gerekir. Sözü edilen ders kitabı şunları ekliyor: “Kekemeliği ciddi olanların çoğu sadece kısmi bir iyileşme gösterecektir. Daha yavaş konuşmayı veya kekelerken daha az kaygılanmayı ve bu bozukluklarından daha az rahatsız olmayı öğreneceklerdir . . . . Anlayamadığımız nedenlerle, çok az da olsa bazıları tedavi sonucunda kayda değer bir ilerleme göstermez.”b

Tedavi başarılı olmadığında, bazı konuşma terapisi uzmanları kekeme kişiyi yeterince mücadele etmemekle suçladılar. Bir uzman şunu söyledi: “Başarısızlık için tek olasılık, kekeme kişinin gönülsüz bir tutum göstermesiyle ortaya çıkar.” Bu iddialar hakkında yazar David Compton şunları söyledi: “Bu tür yorumların kekeme kişilerde uyandıracağı öfkeyi ifade edecek sözcük bulamıyorum. Öncelikle, bunun doğru olmadığı açıktır. Hiçbir terapi tüm kekemeler için etkili değildir ve bir kekeme için uygun olan terapi bile şaşmazlık niteliğinden uzaktır. İkincisi, kekeme kişiler başarısızlık duygusuyla yaşadıklarından, . . . . [başarısızlıklarını] gereksiz yere ve haksızca artıran herhangi bir şey ayıptır.”

Yüklerini Hafifletmek

Kekeme kişiler genellikle kendilerine acınılmasını istemezler. Oysa, yüklerini hafifletmek için yapılabilecek çok şey vardır. Kekelediklerinde, utanarak başka yöne bakmayın. Ağızlarına bakmak yerine, gözlerine bakın. Onlar genellikle dinleyicilerinin vücut diline karşı duyarlıdırlar. Rahat gözükürseniz, bu, onların korkularını azaltmalarına yardım edecektir. Bir konuşma terapisi uzmanı şunları söyledi: “O kişiye, sizinle konuşan herhangi birini dinlemeye istekli olduğunuz gibi, kendisini de dinlemeye istekli olduğunuzu gösterin.”

Öğrencileri arasında bir kekeme varsa, öğretmenler, onun korkularını yatıştırmak için çok şey yapabilirler. Güney Afrika’da eğitimle ilgili Die Unie dergisinde öğretmenlere şu tavsiye edildi: “Çoğu kekeme, dinleyen kişinin akıcılık beklemediğini bildiğinde daha az kekeler.”

Sözü edilen dergiye göre, öğrencinin duygularını öğrenmek de bir öğretmen için önemlidir. Öğretmenlere, utandırmama gerekçesiyle böyle öğrencilerden kaçınmak yerine, onlarla konuşmaları ve onları, bu sorun hakkındaki duygularını açıklamaya teşvik etmeleri tavsiye ediliyor. Bu yolla öğretmen, öğrencinin en çok hangi konuşma durumlarından korktuğunu öğrenebilir. Dergi, “onun konuşmasındaki akıcılık yüzde 80 size bağlı” diye açıklıyor. Sorununa rağmen, kabul edildiğini bilirse, daha akıcı konuşacak. Dergi ayrıca şunları açıklıyor: “Sınıfta rahat, öğrenmeyi kolaylaştıran bir ortam, sadece kekeme öğrenciye değil diğer öğrencilere de yararlı olacaktır.”

Tabii bu öneriler, yetişkinleri kapsayan öğretim durumlarına da başarıyla uyarlanabilir.

Yaratıcımız Anlayış Gösteriyor

Yaratıcımız Yehova Tanrı insanın kusurluluğunu tam anlamıyla bilir. O, İsraillileri Mısır’dan çıkarmakta Musa’yı sözcüsü olarak görevlendirdi. Musa’nın, iletişim kurmasını zorlaştıran bir konuşma bozukluğunun olduğunu çok iyi bildiği halde, bunu yaptı. Buna karşıt olarak, Tanrı, Musa’nın ağabeyi Harun’un akıcı konuşan biri olduğunu da biliyordu. Tanrı, “bilirim ki, o iyi söyler,” dedi. (Çıkış 4:14) Bununla birlikte, Musa vefa, iyilik, iman ve huy yumuşaklığı gibi çok daha önemli başka niteliklere sahipti. (Sayılar 12:3; İbraniler 11:24, 25) Musa’nın itirazlarına rağmen, Tanrı, Musa’yı Kavminin önderi yapma yönündeki seçimini değiştirmedi. Aynı zamanda Tanrı, Harun’u Musa’nın sözcüsü olarak atayarak Musa’nın korkularını dikkate aldığını gösterdi.—Çıkış 4:10-17.

Biz de anlayış göstererek Tanrı’yı örnek alabiliriz. Kekeme kişilere saygıyla davranın ve bir konuşma bozukluğunun kişinin gerçek değerini görmenizi engellemesine izin vermeyin. Küçük bir kız ile kekeme babasının yaşadığı bir olay bunu örnekler. Baba daha akıcı okumayı sağlayan bir yöntem öğrenmişti. Bir gece, altı yaşındaki kızına bir hikâye okuyarak bunu denemek istedi; okuması bittikten sonra, akıcılığından gurur duydu.

“Güzel konuş babacığım,” dedi kız, babası okumayı bitirince.

“Çok güzel konuşuyorum,” dedi baba kızgınlıkla.

“Hayır,” diye üsteledi kız, “her zaman konuştuğun gibi konuş.”

Evet, bu küçük kız babasını, düzgün konuşamaması da dahil, olduğu gibi seviyordu. Öyleyse, kekeme bir kişiyle karşılaştığınızda, bu kişinin değerli düşüncelerinin ve arzu edilir niteliklerinin olabileceğini unutmayın. O kesinlikle duyguları olan biridir. Sabırlı olun ve anlayış gösterin.

[Dipnotlar]

a Bu makaledeki bazı isimler değiştirilmiştir.

b Prognoz çocuklarda yetişkinlerden daha iyidir. Tecrübeli bir konuşma terapisi uzmanı olan Ann Irwin, Stammering in Young Children (Küçük Çocuklarda Kekemelik) adlı kitabında şunları açıklıyor: “Her dört kekeme çocuktan üçünün kekemeliği çocuk büyüdükçe kendiliğinden düzelir. Çocuğunuz, kekemeliği kendiliğinden düzelmeyen bu yüzde yirmi beşten biriyse, Önleyici Terapiyle kekemeliğinin düzelme olasılığı oldukça yüksektir.”

[Sayfa 25’teki resim]

Kekeme kişi topluluk içinde konuşmaktan korkabilir

[Sayfa 26’daki resim]

Kekeme kişi sizinle konuşurken zorlanıyorsa, sabırlı olun

[Sayfa 27’deki resim]

Kekeme kişiler genellikle telefonla konuşmaktan korkarlar

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş