Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g98 Mayıs s. 24-26
  • Dağ Gorillerini Ziyaret

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dağ Gorillerini Ziyaret
  • Uyanış!—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Onlara Dokunacak Kadar Yakın!
  • Ova Gorilleriyle Karşılaşmamız
    Uyanış!—2012
  • Gabon Yaban Hayatının Sığınağı
    Uyanış!—2008
  • Yavru Bir Goril Ağladığında
    Uyanış!—2008
  • Yok Olmanın Eşiğinde
    Uyanış!—2001
Daha Fazla
Uyanış!—1998
g98 Mayıs s. 24-26

Dağ Gorillerini Ziyaret

RUANDA ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti sınırındaki volkanik bölgede sadece 320 tanesi yaşıyor. Diğer 300 tanesi Uganda’daki geçit vermeyen cangılda yaşıyor. Onlar dünyada soyu tükenme tehlikesiyle en ciddi şekilde karşı karşıya olan memeli türünden biri, dağ gorilleri!

Amerikalı zoolog Dian Fossey, kamuoyunun ilgisini bu yaratıkların geleceğine çekmek için çok çaba gösterdi. Fossey 1960’ların sonunda, dağ gorillerini incelemek üzere Afrika’ya geldi. O zamanlar kaçak avlanma yüzünden hızla yok oluyorlardı. Virunga Dağlarında adeta münzevi bir yaşam sürmeye başlayan bu azimli ve cesur bilimci orada yaşayan gorillerle çabucak dost oldu. Fossey bulgularını dergilerde makale olarak ve Gorillas in the Mist adlı kitapta yayımladı. Zaman geçtikçe, yasak avlananlara karşı savaş açarak, kürklü arkadaşlarını korumakta giderek daha büyük bir kararlılık gösterdi. Bununla birlikte, kendi mücadelesinin kurbanı oldu ve 1985’te meçhul bir saldırgan tarafından öldürüldü.

Bu barışçı yaratıkları görme umuduyla 1993’te karım ve ben gorillerin yaşadığı yere gitmeye karar verdik. Lütfen maceramızı anlatmamıza izin verin; böylece onu tekrar yaşamış olacağız.

Maceramız, rehberlerimizin bize, 3.700 metre yüksekliğindeki Visoke yanardağının ayağından Ruanda’daki Yanardağlar Milli Parkı’nın yamacına kadar süren bir saatlik bir tırmanış yaptırmalarıyla başladı. Mola sırasında rehberlerimiz gorillerin yanında nasıl hareket etmemiz gerektiğini anlattı. Bize, bu özel hayvan topluluğunu günde sadece sekiz kişinin ziyaret edebileceği söylendi. Bu onların hastalıklara maruz kalma riskini en aza indiriyor ve aynı zamanda istenmeyen davranışlar göstermelerini önlüyormuş.

Bir rehber şunu hatırlattı: “Ormana girdikten sonra alçak sesle konuşmalıyız. Bu bizim ormandaki diğer hayvanları ve kuşları izleyebilmemizi sağlayacak; çünkü dağ gorilleriyle birlikte orada bir genon türü olan altın maymunlar, duikerler, çalı antilopları, Afrika filleri ve hatta Afrika mandası bile bulunuyor.”

Ayrıca parkta ısırgan otları ve karıncalar olduğu, puslu ve çamurlu bir fundalık alanda yürümek zorunda kalabileceğimiz bildirildi. Karımla bakıştık. Bunun için donanımımız yoktu. Fakat dost canlısı rehberler bize ödünç olarak yağmura dayanıklı giysiler ve botlar verdiler.

Rehberimiz daha sonra gorillerin insan hastalıklarına karşı son derece hassas olduklarını, bu yüzden onları korumak için, hastaların veya bulaşıcı bir hastalık taşıma ihtimali olanların gelmesine izin verilmeyeceğini açıkladı. Rehberlerden biri şöyle dedi: “Eğer öksürmeniz veya hapşırmanız gerekirse, lütfen hayvanlara arkanızı dönün, burnunuzu ve ağzınızı kapamaya çalışın. Unutmayın! Bizler onların puslu evlerinde misafiriz.”

Onlara Dokunacak Kadar Yakın!

Yamaç gittikçe dikleşiyordu. Üç bin metre yüksekliğe ulaştık. Hava nefes almayı güçleştirecek kadar az ve patikalar dar. Fakat yere paralel olarak uzayan ve üzeri kalın tabaka halinde yosunlar, eğrelti otları ve orkidelerle kaplı olan dallarıyla hagenia ağacının (kusoağacı) güzelliğini görebiliyoruz. Bu, ormana cennete benzer bir güzellik katıyor.

Her ne kadar goriller taze yiyecek bulmak amacıyla devamlı hareket halindelerse de, rehberler gorilleri önceki gün görüldükleri yerde aramaya başladılar. Biri, “Şuraya bakın!” diye haykırdı. Yumuşak bitki örtüsünün ezilmiş kısmı gümüşsırtlı gorilin yatağı, yani yuvasıydı.

Rehber şunu açıkladı: “Onun adı Umugome. Erkek goril yaklaşık 14 yaşlarındayken, sırtı gümüş gibi beyazlaşır. O zaman kendisi grubun lideri olarak kabul edilir. Bütün dişi gorillerle sadece bu gümüşsırtlı çiftleşebilir. Bunu yapmayı deneyen gençler hemen gruptan dışlanırlar. Bununla birlikte, eğer bir rakip, gümüşsırtlıyı öldürebilirse, bütün yavrularını da öldürür. Bundan sonra, yeni lider başa geçer ve gruptaki dişilerle yeni yavrular dünyaya getirirler.”

Harika bir bambu ormanına giren rehberleri takip ederken grubumuzdan biri şunu sordu: “Bir goril ne kadar yaşayabilir?”

Alçak sesle şu cevap geldi: “Yaklaşık 40 yıl.”

Derinden gelen bir homurtu sesi duyulunca biri şöyle fısıldadı: “Şşşt! O neydi? Goril mi?” Hayır, fakat rehberlerden biri karşılık alabilmek için goril gibi homurdanıyordu. Onlara çok yakın olmalıydık!

Gerçekten de, bizden sadece 5 metre uzakta, 30 kadar goril vardı! Çömelmemiz ve sessiz olmamız söylendi. Rehberlerden biri şunu rica etti: “Onları parmağınızla göstermeyin, çünkü üzerlerine bir şey attığınızı düşünebilirler.” Lütfen bağırmayın. Fotoğraf çekerken yavaş ve dikkatli davranın ve flaş kullanmayın.”

Onlara dokunacak kadar yakınız! Fakat bu isteğimizi gerçekleştiremeden bir rehber şöyle fısıldadı: “Onlara dokunmayın!” Bu söylendikten hemen sonra bir çift ufak goril ne olduğumuzu anlamak amacıyla bize yaklaştı. Rehber ufak bir dalla onlara hafifçe vurdu ve meraklı gençler, küçük çocuklar gibi boğuşarak bayırdan aşağı yuvarlandılar. Oyun çok şiddetlenince “anne” müdahale etti.

Gümüşsırtlı bizi uzaktan seyrediyordu. Birdenbire bize doğru yöneldi ve oturduğumuz yerden birkaç metre öteye oturdu. Çok büyüktü; 200 kilogram ağırlığında olmalıydı! Her ne kadar yemek yeme işiyle bize fazla ilgi gösteremeyecek kadar meşgulse de, bir gözü bizim üzerimizdeydi. Gerçekten de, yemek yemek bir gorilin en önemli faaliyetidir. Bir gümüşsırtlı günde 30 kilogram kadar yiyecek yiyebilir. Gruptaki her hayvan sabahtan akşama kadar yiyecek aramakla meşgul olur. Kimi zaman da buldukları “nefis parçalar” için kavga ederler.

Onların en sevdiği yiyecek dev kuşotu bitkisinin göbeğidir. Ayrıca yabani kereviz, belirli bitkilerin kökleri ve bambu filizlerini de zevkle yerler. Hatta kimi zaman, bambu filizlerini deve dikenlerinin yeşil yapraklarıyla, ısırgan otlarıyla, yoğurtotuyla, çeşitli köklerle ve bitki saplarıyla karıştırıp “salata” yaparlar. Biri şunu sordu: “Neden goriller ısırgan otlarını tutup temizlerken tüyleri onları yakmıyor?” Rehber şöyle açıkladı: “Avuçlarının içinde kalın bir deri tabakası bulunuyor.”

Bu sakin ortamın tadını çıkarırken, aniden, dev erkek goril ayağa kalktı, yumruklarıyla göğsüne vurdu ve tüyler ürpertici, asap bozucu bir çığlık attı! Saldıracakmış gibi rehberlerden birinin üzerine geldi ve ona erişmeden hemen önce birdenbire durdu. Rehbere vahşice baktı! Fakat rehberimiz korkmadı. Bunun yerine çömeldi, homurtulu sesler çıkardı ve geriye doğru yavaşça hareket etti. Öyle görünüyor ki, gümüşsırtlı bizi sadece dayanıklılığı ve gücüyle etkilemek istedi. İnanın, bunu başardı!

Daha sonra rehberler, gitmeye hazırlanmamız için bize işaret etti. Bu muhteşem, barışçıl yaratıklarla birlikte, “puslar içinde” misafirler olarak bir saatten biraz fazla kaldık. Kısa olmasına rağmen, gezimiz asla unutulmayacak anılarımızdan biri oldu. Mukaddes Kitabın, insan ve hayvan arasında kalıcı bir barışın olacağını söylediği yaklaşan yeni dünya ile ilgili vaadini düşünmemek elimizde değil!—İşaya 11:6-9.

[Sayfa 26’daki haritalar]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın)

Dağ Gorillerinin Yaşadıkları Yerler

KONGO DEMOKRATİK CUMHURİYETİ

Kivu Gölü

UGANDA

RUANDA

AFRİKA

Büyütülmüş Alan

[Sayfa 26’daki tanıtım notu]

Mountain High Maps® Copyright 1997© Digital Wisdom, Inc.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş