Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g98 Eylül s. 16-19
  • Kamboçya’da Yaşamla Ölüm Arasındaki Uzun Yolculuğum

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Kamboçya’da Yaşamla Ölüm Arasındaki Uzun Yolculuğum
  • Uyanış!—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Budist Olarak Yetiştirildim
  • Kamboçya’daki Savaş ve Değişimler
  • Pol Pot ve Temizlik Hareketi
  • Amerika Birleşik Devletlerinde Yeni Bir Yaşam
  • Korkutan Bir Ziyaret
  • İngilizceyi ve Mukaddes Kitabı Öğreniyorum
  • Ölüm Tarlalarından Kaçtım ve Hayatı Buldum
    Uyanış!—2009
  • Çocukken Yaptığım Seçim
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2014
  • Acılar Bitsin Artık!
    Uyanış!—2011
  • Dinin Olmadığı Bir Dünya Daha mı İyi Olurdu?
    Uyanış!—2010
Daha Fazla
Uyanış!—1998
g98 Eylül s. 16-19

Kamboçya’da Yaşamla Ölüm Arasındaki Uzun Yolculuğum

WATHANA MEAS TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

YIL 1974’tü, Kamboçya’da Kızıl Khmerlerle savaşıyordum. Kamboçya ordusunda subaydım. Çarpışmaların birinde bir Kızıl Khmer askeri ele geçirdik. Onun, Pol Pot’un gelecekle ilgili planları hakkında anlattıkları hayatımı değiştirdi ve hem gerçek anlamda hem de mecazi olarak uzun bir yolculuğa başlamama neden oldu.a

Fakat bundan sonrasını anlatmadan önce sizi maceralı yolculuğumun başlangıcına götüreyim. 1945’te Khmer dilinde Kampuchea olarak bilinen Kamboçya’da Phnom Penh’de doğdum. Zamanla annem gizli polis örgütünde önemli bir mevkie atandı. O, ülkenin yöneticisi Prens Norodom Sihanouk’un özel ajanıydı. Velayetim annemdeydi; iş programının yoğunluğu nedeniyle, beni eğitim görmem için bir Buda tapınağına bırakmaya mecbur kaldı.

Budist Olarak Yetiştirildim

Budist başrahibin yanında yaşamaya başladığımda, sekiz yaşındaydım. O zamandan 1969’a dek yaşamım tapınakla ev arasında geçti. Hizmet ettiğim rahip, o dönemde Kamboçya’daki en yüksek Budist otorite olan Chuon Nat’tı. Bir süre onun sekreteri olarak çalıştım ve Budacılığın kutsal kitabı “Üç Sepet’in” (Tipitaka, ya da Sanskritçede Tripitaka) eski bir Hint dilinden Kamboçya diline çevrilmesinde kendisine yardım ettim.

Rahip olarak atandığımda 1964 yılıydı; 1969’a dek hizmet ettim. Bu dönemde kafamı kurcalayan birçok soru vardı. Örneğin, neden dünyada böylesine çok acı var ve bu nasıl başladı? Tanrılarını memnun etmek için çok çeşitli yollar deneyen insanlar gördüm; ama onlar tanrılarının, sorunlarını nasıl çözebileceğini bilmiyorlardı. Ne ben ne de diğer rahipler Budacı kutsal metinlerde bu konuda doyurucu bir yanıt bulabildik. Büyük bir düş kırıklığına uğradığımdan, tapınaktan ayrılmaya karar verdim ve rahip olmaktan vazgeçtim.

Sonunda 1971’de, Kamboçya ordusuna katıldım. Aynı yıl Vietnam’a gönderildim; aldığım eğitim nedeniyle asteğmen rütbesine yükseltilip özel time tayin edildim. Komünist Kızıl Khmerlere ve Vietkong kuvvetlerine karşı savaşıyorduk.

Kamboçya’daki Savaş ve Değişimler

Savaş sonrasında, yaşadıklarım nedeniyle katı bir insan olmuştum. Hemen her gün ölü görmeye alışmıştım. 157 çarpışmada bizzat yer aldım. Bir keresinde, ormanın derinliklerinde, bir ayı aşkın bir süre Kızıl Khmerler tarafından kuşatılmış durumda kaldık. 700’den fazla adam öldü. Yaklaşık 15 kişi sağ kaldı; ben onlardan biriydim ve yaralıydım. Yine de oradan sağ çıktım.

Başka bir keresinde, 1974’te, bir Kızıl Khmer askeri ele geçirdik. Sorgusu yapılırken bana, Pol Pot’un ordudakiler de dahil eski hükümetin tüm görevlilerini öldürmeyi planladığını anlattı. Her şeyi bırakıp kaçmamı söyledi. Şunları ekledi: “İsmini sürekli olarak değiştir. Kim olduğunu kimseye söyleme. Cahil ve eğitimsiz biri gibi davran. Geçmişin hakkında kimseye bir şey söyleme.” Evine dönmesine izin verdim: o gittikten sonra uyarısı aklımdan hiç çıkmadı.

Biz askerlere ülkemiz uğrunda savaştığımız söylenmişti, oysa biz Kamboçyalıları öldürüyorduk. İktidarı ele geçirmek isteyen Komünist ayrılıkçı grup, Kızıl Khmerler, bizim insanlarımızdı. Aslında Khmerler Kamboçya’nın dokuz milyonluk nüfusunun büyük bölümünü oluşturmakla birlikte çoğunun Kızıl Khmerlerle bir ilgisi yoktu. Bu bana hiç mantıklı gelmiyordu. Silahsız ve savaşla hiç ilgisi olmayan köylüleri öldürüyorduk.

Her çatışma dönüşü yürekleri parçalayan bir deneyimdi. Kadınlar ve çocuklar orada olur, kocalarının veya babalarının dönüp dönmeyeceğini görmek için endişeyle beklerlerdi. Onların birçoğuna aile üyelerinin öldüğünü söylemek zorunda kaldım. Tüm bu yaşadıklarım karşısında, Budacılıkla ilgili bildiklerim beni hiç teselli etmedi.

Şimdi geriye dönüp baktığımda Kamboçya’da koşulların nasıl değiştiğini düşünüyorum. 1970’ten önce, belirli ölçüde bir barış ve güvenlik vardı. Çoğu kişinin silahı yoktu; ruhsatsız silah taşımak yasadışıydı. Soygun veya hırsızlık çok azdı. Fakat Pol Pot ve ona bağlı kuvvetlerin ayaklanmasıyla başlayan iç savaştan sonra her şey değişti. Her yanda silah vardı. 12-13 yaşlarındaki çocuklar bile askerlik hizmeti için eğitiliyor, ateş etmeyi ve öldürmeyi öğreniyordu. Pol Pot’un adamları bazı çocukları kendi ana-babalarını öldürmeye ikna etti. Çocuklara şunları söylüyorlardı: “Düşmanlarınızdan nefret etmek zorundasınız. Eğer ana-babanız hükümet için çalışıyorsa, düşmandır ve onları öldürmelisiniz, yoksa siz kendiniz öldürüleceksiniz.”

Pol Pot ve Temizlik Hareketi

Pol Pot 1975’te savaşı kazandı ve Kamboçya komünist bir ülke oldu. Sonra bütün öğrenciler, öğretmenler, hükümet memurları ve tüm diğer eğitimli insanlar arasında bir temizlik hareketi başlattı. Gözlüklü olan biri öldürülebilirdi, çünkü eğitimli olduğu varsayılıyordu! Pol Pot rejimi çoğu insanı kentlerden ve kasabalardan çıkmaya, çiftçi olarak çalışmak üzere kırsal kesimlere göç etmeye zorladı. Herkes aynı tarzda giyinmek zorundaydı. Günde 15 saat çalışmalıydık; yiyecek yetersizdi, ne ilaç ne de giyecek vardı, sadece 2 ya da 3 saat uyku uyayabiliyorduk. Çok geç olmadan ülkemden ayrılmaya karar verdim.

O Kızıl Khmer askerinin öğüdünü hatırladım. Tüm fotoğrafları, belgeleri ve beni suçlu gösterebilecek her şeyi attım. Bir çukur kazarak belgelerimin bazılarını gömdüm. Sonra batıya, Tayland’a doğru yolculuğa başladım. Bu tehlikeli bir işti. Yollardaki barikatlardan kaçınmak ve sokağa çıkma yasağının olduğu saatlerde gerçekten dikkatli olmak zorundaydım; çünkü sadece resmi izne sahip Kızıl Khmer askerleri yolculuk edebilirdi.

Bir arkadaşın yaşadığı bölgeye gittim ve bir süre onun yanında kaldım. Sonra Kızıl Khmerler oradaki herkesi başka bir yere gönderdiler. Öğretmenleri ve doktorları öldürmeye başladılar. Üç arkadaşla birlikte kaçtık. Ormanda saklandık ve ağaçlarda bulabildiğimiz meyveleri yedik. Sonunda, bir arkadaşımın yaşadığı Battambang ilinde küçük bir köye geldim. Orada kaçmam konusunda bana öğüt veren eski askeri gördüğümde çok şaşırdım! Kendisini serbest bıraktığım için, beni üç ay bir kuyuda sakladı. Bir çocuğu aşağıya yiyecek sarkıtması için görevlendirdi, fakat içeriye bakmamasını söyledi.

Bir süre sonra kaçabildim. Annemi, teyzemi ve kız kardeşimi buldum; onlar da Tayland sınırına doğru kaçıyorlardı. O dönemler benim için üzüntü dolu günlerdi. Annem hastaydı, sonunda bir sığınmacı kampında hastalık ve gıdasızlıktan öldü. Bununla birlikte, yaşamım bir nebze umut ve anlam kazanmaya başlamıştı. Sopheap Um’la tanışmıştım; kendisi daha sonra eşim oldu. Teyzem ve kız kardeşimle birlikte Tayland sınırından kaçak olarak geçtik ve Birleşmiş Milletlere ait bir sığınmacı kampına gittik. Ailemiz Kamboçya’daki iç savaşta ağır bir bedel ödedi. Erkek kardeşim ve eşi de dahil ailemizden 18 kişiyi kaybettik.

Amerika Birleşik Devletlerinde Yeni Bir Yaşam

Sığınmacı kampında geçmişimiz incelendi; BM, Amerika Birleşik Devletlerine gidebilmemiz için bir kefil bulmaya çalıştı. Sonunda bulundu! 1980’de St. Paul’e (Minnesota) ulaştık. Yeni ülkemde gelişme kaydetmem için bir an önce İngilizce öğrenmem gerektiğini biliyordum. Kefilim olan kişi, daha uzun bir süre gitmem gerektiği halde, beni sadece birkaç ay okula gönderdi. Bunun yerine bana bir otelde kapıcılık işi buldu. Fakat sınırlı İngilizcem yüzünden bu iş yanlışlıklar komedisine dönüştü. Örneğin, otel sahibi merdiveni getirmemi istediğinde ben çöp tenekesini götürüyordum!

Korkutan Bir Ziyaret

1984 yılında gece vardiyasında çalışıyordum ve gündüz uyuyordum. Asyalılarla zenciler arasında gerginliğin büyük olduğu bir bölgede oturuyorduk. Suçlar ve uyuşturucu yaygındı. Bir sabah, saat onda eşim beni uyandırarak kapıda zenci bir adam olduğunu söyledi. Eşim, onun bizi soymaya geldiğini düşündüğünden korkmuştu. Kapı deliğinden baktım ve iyi giyimli çantalı bir zenciyle onun yanında duran beyaz bir adam gördüm. Durumda bir anormallik görünmüyordu.

Ona ne sattığını sordum. Bana Watchtower ve Awake! dergilerini gösterdi. Hiçbir şey anlamadım. Daha birkaç ay önce, bir Protestan satıcı tarafından kandırılarak beş kitaba 165 dolar ödediğim için onları reddetmeye çalıştım. Fakat zenci adam bana dergilerdeki resimleri gösterdi. Resimler öylesine hoş ve güzeldi ki! Ayrıca adamın yüzünde sıcak, dostça bir gülümseme vardı. Böylece 1 dolarlık bağış yaparak onları aldım.

Yaklaşık iki hafta sonra, adam tekrar geldi ve Kamboçya dilinde bir Mukaddes Kitabım olup olmadığını sordu. Aslında anlamasam da, Nazeren kilisesinden bir tane edinmiştim. Fakat beni etkileyen nokta, farklı ırktan iki adamın kapıma gelmiş olmasıydı. Sonra bana, “İngilizce öğrenmek ister misin?” diye sordu. ‘Tabii ki isterdim, ama derslere verecek param yok,’ dedim. Mukaddes Kitaba dayalı bir yayın kullanarak para almadan İngilizce öğretebileceğini söyledi. Onun hangi dinin temsilcisi olduğunu bilmediğim halde, kendi kendime şöyle düşündüm: ‘En azından para vermek zorunda değilim, ayrıca İngilizce okuyup yazmayı da öğreneceğim.’

İngilizceyi ve Mukaddes Kitabı Öğreniyorum

Bu yavaş ilerleyen bir süreçti. O, bana Kutsal Yazıların ilk kitabı Tekvin’i gösteriyordu, daha sonra ben onun Kamboçya dilindeki karşılığını (“Lo ca bat”) söylüyordum. O, Mukaddes Kitap diyordu, bense “Compee” yanıtını veriyordum. İlerleme gösterdikçe, motive olmaya başladım. İşe giderken yanıma, İngilizce-Kamboçya dilindeki sözlüğümü, bir Watchtower dergisi, bir İngilizce bir de Kamboçya dilinde Mukaddes Kitap alıyordum. Öğle aralarında, yayınları karşılaştırma yoluyla sözcük sözcük çalışarak İngilizce öğreniyordum. Bu yavaş süreç, haftalık derslerle beraber üç yıldan fazla devam etti. Fakat artık, İngilizce okuyabiliyordum!

Eşim hâlâ Budist tapınağa gidiyor ve atalara yiyecek bırakıyordu. Tabii, bunun sineklerden başka kimseye yararı yoktu! Ordudayken ve Budacılıkla ilgilendiğim günlerde edindiğim kökleşmiş birçok kötü alışkanlığım vardı. Ben rahipken, insanlar sunular getirirdi; buna sigara da dahildi. Rahip sigarayı içtiğinde, sanki atalarının da içtiğine inanırlardı. Böylece nikotin bağımlısı olmuştum. Sonra orduda aşırı derecede içki içmeye ve çarpışmalarda cesaret kazanmak için afyon kullanmaya başlamıştım. Bu nedenle, Mukaddes Kitabı incelemeye başladığımda, birçok değişiklikler yapmak zorundaydım. İşte o zaman duanın büyük yardımını keşfettim. Sadece birkaç ay içinde bu kötü alışkanlıklarımı bıraktım. Bu, ailemi çok memnun etti!

1989’da Minnesota’da bir Şahit olarak vaftiz edildim. O sıralarda, Long Beach’te (California) Kamboçya dili konuşan Şahitlerden oluşan bir grubun ve ayrıca büyük bir Kamboçyalı nüfusun olduğunu öğrendim. Karım ve ben bu konuda konuştuktan sonra, Long Beach’e taşınmaya karar verdik. Bu karar her şeyi değiştirdi. İlk önce kız kardeşim, sonra teyzem (şimdi 85 yaşında) ve eşim vaftiz edildi. Onları üç çocuğum izledi. Bir süre sonra, kız kardeşim bir Şahitle evlendi; eşi şimdi cemaatte ihtiyar olarak hizmet ediyor.

Amerika Birleşik Devletlerinde birçok denemeyle karşılaştık. Ciddi ekonomik sıkıntılarımız ve bazı sağlık sorunlarımız oldu, fakat Mukaddes Kitap ilkelerine bağlı kalarak Yehova’ya olan güvenimizi sürdürdük. Yehova, ruhi konulardaki çabalarımı bereketledi. 1992’de cemaatte hizmet-yardımcısı olarak hizmet etmek üzere tayin edildim ve 1995’te, şimdi yaşadığım yer olan Long Beach’te ihtiyar olarak hizmet etmeye başladım.

Önce Budist bir rahip, sonra da savaşın parçaladığı Kamboçya’nın savaş alanlarında bir subayken başlayan uzun yolculuğum, şimdi yeni evimiz ve ülkemizde huzurlu ve mutlu bir sonla noktalandı. Ayrıca Yehova Tanrı ve İsa Mesih sayesinde yeni inancımızı bulduk. Kamboçya’da insanların hâlâ birbirlerini öldürdüklerini bilmek bana acı veriyor. Ailemle birlikte, tüm savaşların biteceği ve tüm insanların komşularını gerçekten kendileri gibi sevecekleri, vaat edilen o yeni dünyayı beklememizin ve bildirmemizin en önemli nedenlerinden biri budur!—İşaya 2:2-4; Matta 22:37-39; Vahiy 21:1-4.

[Dipnot]

a Pol Pot o zamanlar, savaşı kazanıp Kamboçya’da yönetimi ele geçiren Kızıl Khmerler ordusunun Komünist lideriydi.

[Sayfa 16’daki harita/resim]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın)

VİETNAM

LAOS

TAYLAND

KAMBOÇYA

Battambang

Phnom Penh

Budist rahipken

[Tanıtım notu]

Mountain High Maps® Telif hakkı © 1997 Digital Wisdom, Inc.

[Sayfa 18’deki resim]

İbadet Salonunun önünde ailemle birlikte

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş