Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g98 Eylül s. 28-29
  • Dünyaya Bakış

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dünyaya Bakış
  • Uyanış!—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • İnsanların Müdahalesinden Daha İyisi
  • İş, Gerilim ve Kalp Krizleri
  • ‘Dünyanın En Verimli Ulaşım Aracı’
  • Zorbalar Artıyor
  • Sezaryen mi, Normal Doğum mu?
  • Yunanistan’da Dindarlık Azalıyor
  • Atık Posta ile Beslenen Domatesler
  • Cilt Bozukluğu Olanlara Yardım
  • Ana-babaların Sözleri—Bebekler İçin Sadece Hoş Sesler Değil
  • Kabadayılık Taslamanın Ne Zararı Var?
    Uyanış!—1997
  • Biri Bana Sataşırsa Ne Yapabilirim?
    Gençler Soruyor
  • Okulda Bana Sataşırlarsa Ne Yapabilirim?
    Gençler Soruyor: 10 Soru 10 Cevap
  • Çocuğum Arkadaş Zorbalığına Maruz Kalıyorsa Ne Yapmalıyım?
    Aileler İçin Yardım
Uyanış!—1998
g98 Eylül s. 28-29

Dünyaya Bakış

İnsanların Müdahalesinden Daha İyisi

The Daily Telegraph gazetesi, 1987’de İngiltere’de 15 milyon ağacın devrilmesine yol açan bir fırtınadan on yıl sonra, insanların müdahale etmediği ormanlık bölgelerde ağaçların çok verimli bir şekilde yeniden yetiştiğini bildiriyor. Ağaçların devrildiği bölgelerde yere daha çok ışık ulaştı ve fidanlarla bodur ağaçlar 6 metreye kadar büyüdü; ayrıca böcek, kuş ve bitkiler de çok çoğaldılar. Devrilen çok sayıda meşe ve porsukağacı beklenenin aksine çürümedi. Şimdi keresteleri kurudu ve değerleri üç kat arttı. Çevre korumacı Peter Raine’e göre, insanların “bölgede yaptığı iyi niyetli temizleme işi fırtınadan daha çok zarar verdi. O yılın sonbaharında dikilen ağaçların birçoğu aceleyle kötü dikildiği için daha sonra öldü.”

İş, Gerilim ve Kalp Krizleri

Frankfurter Rundschau gazetesine göre, işyerindeki zihinsel gerginlik, sigaradan sonra kalp ve dolaşım sorunları ile ilgili ikinci önemli risk faktörü olarak görülüyor. Alman Federal İş Güvenliği ve İş Sağlığı Kurumunun Berlin’de yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını derleyen gazete şöyle diyor: “Karar verme serbestliği çok az olan ve işi çok az değişiklik içeren çalışanlar en büyük riskle karşı karşıyadırlar. Boş zamanlarında da, örneğin kendi evlerini inşa ettikleri veya hasta bir akrabaya baktıkları için, baskı altında olurlarsa, o zaman kalp krizi riski neredeyse dokuz kez artıyor.” Bir uzman çalışanlara karar verme konusunda daha çok serbestlik tanınması gerektiğini söylüyor ve şunu ekliyor: “Bir departmanda çalışan bütün işçilerin katılımıyla ayda bir yapılan bir tartışma bile faydalı olabilir.”

‘Dünyanın En Verimli Ulaşım Aracı’

Kolombo, Sri Lanka’da yayınlanan The Island gazetesi, (bir kentte) 8 kilometreden kısa mesafeler için bisikletin arabadan daha hızlı olabileceğini söylüyor. Uluslararası çevreci grup “Dünyanın Dostları,” bisikleti “dünyanın en verimli ulaşım aracı” olarak adlandırıyor. Onlar bir bisikletin çevreyi hiç kirletmeden 2.400 kilometre kat edebileceğini ve bunun için sadece 4 litre kadar benzine eşit miktarda yiyecekle sağlanan enerji harcadığını söylüyor. Onlar bisikletin sağlık açısından da faydalı olduğunu bildiriyorlar.

Zorbalar Artıyor

Roma’daki La Sapienza Üniversitesinin koordine ettiği bir araştırmaya göre, birçok öğrenci hakaret, sözlü ve fiziksel taciz, ufak tefek hırsızlıklar, fiziksel saldırganlık ve tehditler içeren değişik zorbalık çeşitleriyle karşılaşıyor. Zorbalık özellikle Roma’da gözlemlendi. Burada kız ve erkek öğrencilerin yarısından fazlası araştırmanın yapıldığı son üç aylık dönem içinde değişik zorbalık olaylarına maruz kaldı. İtalyan La Repubblica gazetesine göre, araştırmacı Anna Constanza Baldry, “öğrencilerle yapılan daha derin sohbetlerde birçok kızın ciddi taciz olaylarına uğradığının, fakat korkudan veya bazı ahlaksız davranışları normal karşıladıklarından bunları bildirmediklerinin” ortaya çıktığını söylüyor.

Zorbalıkla sadece çocuklar karşılaşmıyor. The Irish Times gazetesi birçok yetişkinin de işyerlerinde, genelde patronlarından gelen zorbalıkla karşılaştıklarını bildiriyor. Gazeteye göre, “sözlü saldırı, insanların yaptığı işe yöneltilen eleştiriler ve haklarında değişik dedikodular yaymak ‘işyeri zorbalarının’ gözde taktikleri arasındadır. Aşağılamalara ve gerçekçi olmayan iş hedeflerinin konmasına da sık rastlanıyor.” Times zorbalığın “endişe, sinirlilik, depresyon, paranoya, stres, güven eksikliği, öz saygı eksikliği ve kabuğuna çekilme” gibi psikolojik sonuçlarla bağlantılı olduğunu söylüyor ve aşırı durumlarda bu tür zorbalığın “çöküntü,” hatta intihara yol açabileceğini söylüyor.

Sezaryen mi, Normal Doğum mu?

Brezilya’daki doktorlar ve anneler genelde sezaryeni normal doğuma tercih ediyor. Veja dergisi, doktorların “hafta sonlarını ziyan etmeden muayenehanelerinde daha çok doğum gerçekleştirebildiklerine ve daha çok para kazanabildiklerine” dikkat çekiyor. “Acıdan kaçınmak için anneler normal doğum sürecini yaşamak istemiyorlar (oysa sezaryenden sonraki iyileşme döneminde daha çok acı çekiliyor) ve sezaryenin vücut estetiği açısından faydalı olacağına inanıyorlar (ama aslında değil).” Devlet hastanelerinde bütün doğumların üçte biri sezaryenle gerçekleşiyor, bazı özel hastanelerde ise bu oran yüzde 80’e kadar çıkıyor. Capminas Üniversitesinde Kadın Doğum bölümünün başkanı, Dr. João Luiz Carvalho Pinto e Silva, doğumun “ticari bir ürün” olduğunu söylüyor. “İnsanlar normal doğumun tersine sezaryenin bir ameliyat olduğunu sık sık unutuyorlar. Sezaryende daha fazla kan kaybı oluyor, anestezi zamanı daha uzun ve enfeksiyon riski daha yüksek.” Bu doktora göre, sezaryene sadece üç durumda başvurulmalı: annenin veya bebeğin hayatı tehlikede olduğunda, doğum sancısı başlamadığında veya ani komplikasyonlar baş gösterdiğinde.

Yunanistan’da Dindarlık Azalıyor

Atina’da yayınlanan Ta Nea gazetesi, 1963 yılında yaptığı bir araştırmanın benzeri olarak Yunanistan’da din üzerine yapılan bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarına yer verdi. Sonuçlar bu ülkede dindarlığın azaldığını gösteriyor. Bir nesil önce, araştırmaya katılanların yüzde 66’sı kiliseye ayda en azından iki veya üç kez gittiklerini söylediler, fakat yeni yapılan araştırmada bu oran yüzde 30’un altında kaldı. Reuters haber ajansına göre, Atina ve çevresinde araştırmaya katılan 965 yetişkinin üçte ikisinden fazlası kilisenin topluma “az” hizmet ettiğini veya “hiç” hizmet etmediğini söylüyor. Ta Nea’daki bir yazısında, saygın Yunan kamuoyu araştırmacısı Elias Nikolakopoulos Yunan toplumunun gitgide “dünyevileştiğinden” söz etti, ve şimdi Yunanistan’da kiliseye karşı “tedirginlik ve kırgınlık” olduğunu yazdı.

Atık Posta ile Beslenen Domatesler

Katologlar ve başka reklam broşürleri de içeren ayda 500 tonluk iade postayı bir postane ne yapabilir? The New York Times gazetesi, Teksas’taki Dallas-Fort Worth postanesinin bu postanın büyük kısmını komposta çevirttiğini bildiriyor. Bu kompost, domates ve kadife çiçeği yetiştirmek için kullanılıyor ve sonuçlar umut verici. Bu doğranmış atık postayı komposta çeviren bakteri, içecek üretimindeki atıklarla, yani bayatlamış bira ve alkolsüz gazlı içeceklerle besleniyor. Bira ve soda, bakterilerin gelişimini destekleyen şeker içeriyor. Bu deneyi gerçekleştiren komposto şirketinin başkan yardımcısı Joel Simpson şöyle diyor: “Bizi şişmanlatan şeyler bu bakterileri de şişmanlatıyor ve mutlu ediyor.”

Cilt Bozukluğu Olanlara Yardım

The Irish Times gazetesi cilt bozukluğu olan birçok insanın utanarak tedavi yollarına başvurmadığını ve belki yıllarca için için acı çektiğini yazıyor. Onların zor durumunu vurgulayarak, Dr. Gillian Murphy şöyle diyor: “Sedef hastalığı çeken hastalarım var. Elbiselerini çıkardıkları zaman gerçek anlamda derileri çıkıyor ve dökülüyor. Kendilerini o kadar pis hissediyorlar ve o kadar çok utanıyorlar ki, otelde kalmıyor veya kuaföre gitmiyorlar.” Leeds Üniversitesinde dermatoloji profesörü olan Bill Cunliffe şunu ekliyor: “Akne, insanları hem zihnen hem bedenen etkiliyor. Bunun pis ve bulaşıcı olduğu kanısı yaygın. Aynı yetenekte iki insan bir iş görüşmesine gittiğinde, sivilcesi olmayan işe alınır.” Cunliffe sivilcelerinden intihara teşebbüs edecek kadar rahatsız olan hastaları olduğunu söylüyor. Yakın zamanda Dublin-İrlanda’da yapılan Avrupa Dermatoloji ve Zührevi Hastalıkları Akademisinin bir kongresinde, doktorlar erken tedavinin önemini vurguladılar. Bir doktor şöyle dedi: “Bu bazı insanlar için korkunç bir sorun, fakat çok etkili tedavilerin olduğunu unutmamak gerek.”

Ana-babaların Sözleri—Bebekler İçin Sadece Hoş Sesler Değil

Bazı bilim adamlarına göre, bebekleriyle şakalaşarak konuşan ana-babalar onlara müşfik sevgiden daha fazlasını veriyor olabilir. Washington Üniversitesinden Patricia Kuhl ve arkadaşları bebeklere yönelik konuşmaları üç dilde inceledi—Rusça, İsveççe ve İngilizce. Anlaşılan ana-babaların çok abartılmış konuşma şekli sadece bebeklerinin dikkatini çekmekle kalmıyor, o dili öğrenmelerine de zemin hazırlıyor. Science dergisi şöyle diyor: “Altı aylık olduklarında bebekler sesli harfleri ayırt etmeyi öğreniyorlar ve aralarındaki anlamlı farklılıkları—‘o’ ve ‘u’ arasındaki gibi—dikkate alıp anlamsız farklılıkları görmezlikten geliyorlar.”

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş