Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g99 Nisan s. 4-6
  • Güvenli Bir Yaşam Arayışı

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Güvenli Bir Yaşam Arayışı
  • Uyanış!—1999
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Yüksek Öğrenim
  • 10.000 Parça Eşyaya Sahip Olmak Yeterli mi?
  • Dikkatli Olun!
  • Belirtilerin Değil Hastalığın Tedavisi
  • İyi Bir Geleceğe Sahip Olmanın Yolu
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (Halka Yönelik)—2021
  • Para ve Eğitim Güzel Bir Geleceğin Garantisi midir?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (Halka Yönelik)—2021
  • Sonsuza Dek Güvenli Bir Yaşam
    Uyanış!—1999
  • Şimdi ve Sonsuza Dek Güvenlik
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2002
Daha Fazla
Uyanış!—1999
g99 Nisan s. 4-6

Güvenli Bir Yaşam Arayışı

GÜVENLİK, farklı kişiler için farklı anlamlar taşır. Bir kişi için güvenlik bir işte çalışmak anlamına gelirken, bir başkası için zenginlik, üçüncü bir kişi için de suç olaylarının yaşanmadığı bir çevre demek olabilir. Güvenlik sizin için farklı bir anlam taşıyor mu?

Bu konudaki görüşünüz ne olursa olsun, yaşamınızı dilediğiniz kadar güvenli kılmak için bir şeyler yapmaya çalıştığınıza kuşku yok. Avrupa’da insanların kişisel güvenliklerini bir ölçüde sağlayabilmek için neler yaptığına bir bakalım.

Yüksek Öğrenim

Avrupa Komisyonu başkanı Jacques Santer’e göre, Avrupa Birliği’ndeki gençlerin yüzde 20’si işsiz. Bu nedenle, bu gençler için birçok şey bir tek soruya dayanıyor: “Yaşamımı güvenli kılacak bir iş nasıl bulabilirim?” Birçokları bu hedefe erişmenin en iyi yolunun yüksek öğrenim olduğuna inanıyor. Londra’da çıkan The Sunday Times’ta yer alan bir açıklamada yüksek öğrenimin öğrencilere “iş piyasasında belirgin bir avantaj” sağladığı belirtildi.

Örneğin, Almanya’da bir öğrencinin üniversite yaşamı boyunca yapması gereken ortalama masraf 95.500 mark civarında olmasına karşın, Nassauische Neue Presse’in haberine göre, bu ülkede “öğrenim görme ve akademik statü elde etme arzusu her zamanki kadar büyük.”

Eğitimi ciddiye alan ve iş güvenliğini arzu eden gençleri övmek gerek. Ayrıca, ustalık ve yeterlik sahibi olan kişi iş ararken genelde bir avantaja sahiptir. Fakat yüksek öğrenim kişiye her zaman iş güvenliği sağlar mı? Bir öğrenci şöyle dedi: “Aldığım eğitimin, beni belirli bir meslek dalına yöneltmeyeceğini ve güvenlik sağlamayacağını en başından beri biliyordum.” Onun durumu bir istisna değildir. Geçen bir yıl boyunca Almanya’da işsiz üniversite mezunlarının sayısı, şimdiye kadar görülen en yüksek düzeye ulaştı.

Bir gazetenin haberine göre, Fransa’da gençler arasında işsizlik oranı çok yüksek olduğundan lise diploması fazla bir değer taşımıyor ve gençler bu nedenle üniversiteye gitmek istiyorlar. Gelgelelim birçok üniversite öğrencisi, okul bittikten sonra “ceplerindeki diplomayla da pek fazla bir şanslarının olmayacağını” kabul ediyorlar. The Independent’in bir haberinde, Britanya’da “akademik yaşamın getirdiği streslerin öğrenciler açısından korkunç bir bedeli olduğundan” söz ediliyor. Habere göre, üniversite yaşamı öğrencilerin yaşamın güvensizliğiyle mücadele etmelerine yardım etmek şöyle dursun, zaman zaman depresyon, kaygı ve özsaygı eksikliği gibi sorunlara yol açıyor.

Çoğunlukla, bir kişinin ticareti öğrenmesi ya da belli bir üretim alanında mesleki eğitim alması üniversite mezunu birinden daha kolay iş bulmasını sağlayabilir.

10.000 Parça Eşyaya Sahip Olmak Yeterli mi?

Birçok kişi güvenli bir yaşamın sırrının zenginlikte yattığına inanır. Bankadaki yüklüce bir hesap zor günlerde başvurulabilecek bir kaynak olduğundan, bu görüş sağlam bir yaklaşım gibi gelebilir. Mukaddes Kitap da paranın “siper” olacağını, yani korunma sağlayacağını söylüyor. (Vaiz 7:12) Ancak, servetin artması her zaman kişisel güvenliği de artırır mı?

Her zaman değil. Son 50 yılda zenginliğin ne ölçüde arttığını düşünelim. II. Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya’da nüfusun çok geniş bir kesiminin neredeyse hiçbir şeyi yoktu. Bugün ise, bir Alman gazetesine göre, Almanya’da yaşayan bir kişi ortalama olarak 10.000 parça eşyaya sahiptir. Eğer ekonomik tahminler doğruysa, gelecek kuşaklar daha da çok şeye sahip olacaklar. Peki ama böylesine bir maddi birikim yaşamı daha güvenli kılıyor mu? Hayır. Almanya’da yapılan bir anket, her 3 kişiden 2’sinin, yaşamı 20 ya da 30 yıl öncesine göre daha güvensiz bulduğunu ortaya koydu. Demek ki, servetin muazzam ölçüde artması insanların kendilerini daha güvende hissetmesine yol açmamış.

Bu akla uygundur, çünkü önceki makelede değinildiği gibi, güvensizlik hissi duygusal bir yüktür. Ve maddi değerler duygusal bir yükü tümüyle ortadan kaldıramaz. Sahip olunan maddi değerlerin yoksulluğa karşı bir tampon görevi yaptığı ve kişiye zor dönemlerde yardım ettiği doğruysa da, belirli koşullar altında çok paraya sahip olmak, az paraya sahip olmak kadar büyük bir yük oluşturur.

Bu nedenle, maddi değerlere karşı dengeli bir tutuma sahip olmak, mal mülkün bir nimet olabileceğini, ancak daha güvenli bir yaşam açısından kilit etken olmadığını akılda tutmamıza yardım eder. İsa Mesih yeryüzündeyken takipçilerini şöyle teşvik etmişti: “İnsanın hayatı kendisinde olan şeylerin çokluğunda değildir.” (Luka 12:15) Kişinin yaşamda kusursuz bir güvenlik hissetmesi için maddi zenginlikten daha fazlasına gerek vardır.

Yaşlılar sahip oldukları şeylerin maddi değerinden çok manevi değerine önem verirler. Yaşlıları kaygılandıran konu mal mülkten daha çok suç olaylarına kurban gitme tehlikesidir.

Dikkatli Olun!

Britanya’da yayımlanan Practical Ways to Crack Crime (Suçları Önlemenin Pratik Yolları) adlı kitapçık, “suç olayları . . . . son 30 yılda dünyanın her yerinde artan bir sorun haline geldi” diyor. Polis kuvvetleri kapasitelerinin sınırında çalışıyor. Acaba bazı insanlar bu sorunun altından nasıl kalkıyor?

Kişisel güvenlik evde başlıyor. Örneğin İsviçre’de bir mimar, güvenlik kilitleri, takviyeli kapıları ve parmaklıklı pencereleri olan, soyguna dayanıklı evlerin tasarımı konusunda uzmanlaştı. Bu evlerin sahipleri evlerini sanki bir kale haline getiriyorlar. Focus adlı haber dergisine göre, çok yüksek fiyatlarla satılan bu evlere çok talep var.

Bazı yörelerde yaşayanlar, hem evde hem de ev dışında kişisel güvenliklerini artırmak üzere semt sakinleri arasında nöbet programları düzenlediler. Hatta belirli banliyölerde oturanlar daha da ileri gidip, bölgelerinde belirli saatlerde devriye gezmesi için bir güvenlik şirketi kiralıyorlar. Birçok insan geceleri tenha şehir sokaklarında tek başına dolaşmanın pek de akıllıca olmadığını düşünüyor. Ve çocuklarının iyiliği konusunda doğal bir kaygı duyan ana-babalar, onları korumak için ek önlemler alabilirler. Bu sayfadaki çerçevede bulunan önerileri de gözden geçirin.

Fakat herkesin hırsızlığa karşı güvenli bir ev alacak parası yoktur. Dahası, semt sakinlerinin nöbet programları ve güvenlik devriyeleri de suç olaylarını azaltmayacak, yalnızca korunmasız başka bölgelere kaydıracaktır. Böylece suç olayları, kişisel güvenliğimiz açısından başlıca tehdit unsurlarından biri olarak kalıyor. Yaşamlarımızın güvenli olması için, suç olaylarını ortadan kaldırmaya yönelik toplu bir çabadan daha fazlası gerekir.

Belirtilerin Değil Hastalığın Tedavisi

Güvenli bir yaşam sürmek her birimizin doğal arzusudur ve bu hedefe erişmek için makul, gerçekçi adımlar atmamız iyi olur. Fakat, suçlar, işsizlik ve yaşamımızı güvensiz kılan diğer etkenler, bütün insanlığı etkileyen bir durumun yalnızca belirtileridir. Bu durumu düzeltmek için, yalnızca belirtilere değil, nedenin kendisine karşı harekete geçmek gerekir.

Yaşamlarımızdaki güvensizliğin asıl nedeni nedir? Bu etkeni tümüyle yok edip yaşamdaki güvensizliği nasıl sonsuza dek kaldırabiliriz? Bu sorular gelecek makalede ele alınacak.

[Sayfa 6’daki çerçeve]

Çocukları Korumanın Yolları

Çocuklara yönelik saldırıların, cinayetlerin ve çocuk kaçırma olaylarının sık sık görülmesi nedeniyle birçok ana-baba çocuklarına aşağıdakileri öğretmeyi yararlı buldular:

1. Kötü olarak algıladıkları bir şeyi sana yaptırmaya çalışan herkese çok kesin bir dille hayır de.

2. Bir doktor veya hemşire de olsa, yanında annen ya da baban yoksa, kimsenin, vücudunun mahrem yerlerine dokunmasına izin verme.

3. Tehlikeyle karşılaştığında, hızla kaç, bağır, çığlık at ya da yakınlardaki bir yetişkinden yardım iste.

4. Seni rahatsız eden herhangi bir olayı ya da konuşmayı ana-babana anlat.

5. Bir şeyi ana-babandan gizleme teklifini kabul etme.

Ve son olarak da, ana-babalar çocuklarını emanet edecek birini seçerken çok dikkatli davranmalılar.

[Sayfa 5’teki resimler]

Yaşamlarımızın güvenli olması için, eğitimden, zenginlikten ya da suçlara karşı toplu bir çabadan daha fazlası gerekli

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş