Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g99 Haziran s. 11-14
  • Herkes İçin İnsan Hakları Dünya Çapında Gerçekleşecek!

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Herkes İçin İnsan Hakları Dünya Çapında Gerçekleşecek!
  • Uyanış!—1999
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Değişimin İkili Nedeni
  • Fark Yaratan Eğitim
  • Dünya Hükümeti ‘Bir Ütopya mı’?
  • Eski Düşmanlar Yehova’nın Hizmetinde Birleşti
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
  • 29. Kattan Bir Görünüm
    Uyanış!—1999
  • ‘Büyük Bir İş Bitti’
    Uyanış!—1999
  • Bugün İnsan Hakları Ve Haksızlıkları
    Uyanış!—1999
Daha Fazla
Uyanış!—1999
g99 Haziran s. 11-14

Herkes İçin İnsan Hakları Dünya Çapında Gerçekleşecek!

“İNSAN hakları ihlallerinin kökünde yatan nedir?” Deneyimli bir insan hakları avukatı bu soruya şöyle cevap verdi: “Siyasal ve ekonomik güç için duyulan hırs.” Açgözlülük insanın zihninde başladığı için, insan hakları ihlalleri eninde sonunda zihinsel durumun bir yansımasıdır. Diğer bir neden ise milliyetçiliktir. ‘Önce benim ülkem’ düşüncesi insan hakları ihlallerini körüklüyor. Bu nedenle, Hollandalı hukuk ve ekonomi profesörü Jan Berkouwer’in dediği gibi, ancak ‘aldığı kararları yürürlüğe koyabilecek bir dünya yönetimi ortaya çıkarsa’ insan hakları gerçekleştirilebilir.

Diğer bir deyişle, insan haklarının küresel çapta gerçekleşmesi için, ilk olarak en azından iki şey başarılmalıdır: Zihinsel değişim ve yönetim değişikliği. Fakat bunları ümitle beklemek gerçekçi olur mu?

Değişimin İkili Nedeni

BM İnsan Hakları Eğitimi İçin On Yıl programının beşinci yılına girerken, uluslararası çapta ve devletlerin dışında, başka bir eğitim programı yıllardır milyonlarca insanın zihinsel tutumunu değiştirmekte başarı sağlıyor. Sonuç olarak, bu bireyler hemcinslerine onur veriyorlar. Yehova’nın Şahitleri tarafından yürütülen bu program 230’dan fazla ülkede uygulanıyor. Bu program neden başarıya ulaşıyor?

Öncelikle, Mukaddes Kitaba dayalı bu küresel eğitim programı, kişilerin insan haklarının kökeniyle ilgili anlayışını artırıyor. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi insanın, akıl ve ahlak sahibi bir varlık olduğundan dolayı haklara sahip olduğunu belirtir.

İnsan kendisindeki düşünme ve vicdan yetilerini daha üstün bir kaynaktan almış olmalı. (Sayfa 13’teki “İnsan Haklarının Kaynağı” başlıklı çerçeveye bakın.) Bu yüce ve ilahi kaynağı tanımak, hemcinslerinize saygı göstermek için güçlü bir neden sağlar. Böylece, sadece vicdanınız sizi harekete geçirdiğinden değil, daha da önemlisi, Yaratıcı’ya olan sevgi ve saygınız sizi O’nun yarattıklarını onurlandırmaya yönlendirdiğinden başkalarını onurlandırırsınız. Bu ikili yaklaşım İsa Mesih’in şu sözlerine dayanıyor: “Allahın Rabbi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün fikrinle seveceksin” ve “Komşunu kendin gibi seveceksin.” (Matta 22:37-39) Yaratıcı’ya derin saygı duyan bir kişi, hemcinslerinin haklarını hiçbir zaman ihlal etmez, çünkü bunlar Tanrı’dan miras olarak alınmıştır. İnsan haklarını ihlal eden kişi, bir miras hırsızıdır.

Fark Yaratan Eğitim

Yehova’nın Şahitlerinin Mukaddes Kitaba dayalı bu eğitim programı insan hakları ihlallerinin azaltılmasına ne kadar etkin bir katkıda bulunuyor? Buna cevap vermenin en iyi yolu, bu programın sonuçlarına bir göz atmaktır. Çünkü İsa şöyle dedi: “Hikmet kendi işleri ile tasdik olundu.”—Matta 11:19.

New York kentindeki Birleşmiş Milletler Meydanı’nda bulunan bir duvardaki ünlü bir yazı şöyle diyor: ‘Kılıçlarını saban demirleri, ve mızraklarını bağcı bıçakları yapacaklar; millet millete karşı kılıç kaldırmıyacak, ve artık cengi öğrenmiyecekler.’ Mukaddes Kitabın İşaya bölümünün 2. babının 4. ayetinden yapılan bu alıntıyla BM, kitlesel insan hakları ihlallerini azaltmanın önemli bir yoluna dikkat çekiyor: Savaşı sona erdirmek. Çünkü bir BM yayınının da ifade ettiği gibi savaş, ‘insan haklarının antitezi’dir.

Yehova’nın Şahitlerinin eğitim programı, İşaya’nın sözlerini taş bir duvara kazıma fikrini bir adım ileri götürerek bu sözleri insanların yüreklerine ‘yazıyor.’ (İbraniler 8:10 ile karşılaştırın.) Bu program Mukaddes Kitabın ırklara ilişkin görüşünü öğreterek ırksal ve etnik engelleri yok edip milliyetçilik duvarlarını yıkıyor: Bir tek ırk vardır, o da insan ırkı. (Resullerin İşleri 17:26) Bu programa katılanlar, “Tanrı’yı örnek almak” üzere bir istek geliştiriyorlar. Mukaddes Kitap O’nun hakkında şunu söylüyor: “Allah şahıslara bakmıyor; fakat her millette kendisinden korkan ve salâh işliyen ona makbuldür.”—Efesoslular 5:1, Müjde; Resullerin İşleri 10:34, 35.

Mukaddes Kitaba dayalı bu eğitimin bir sonucu olarak, bugün milyonlarca insan ‘artık cengi öğrenmiyor.’ İnsan zihni ve yüreğinde bir değişim meydana gelmiştir. Bu değişim kalıcıdır. (Sayfa 14’teki “Barış İçin Eğitim” başlıklı çerçeveye bakın.) Halen günde ortalama 1.000’den fazla kişi, Yehova’nın Şahitleri tarafından yürütülen temel inceleme programını tamamlayarak dünya çapındaki bu barış gücünün saflarında yerlerini alıyor.

Bu zihinsel değişim ve bunun sonucunda insan haklarına duyulan saygı nedeniyle her ne neden ile olursa olsun insan öldürmeme kararının kökleri acaba ne kadar derine uzanıyor? Çok derine. Bir örnek verelim: Yehova’nın Şahitlerinin insan haklarına duydukları saygılarının derinliği, İkinci Dünya Savaşı sırasında özellikle Nazi Almanyasında son derece zor bir sınavdan geçti. Tarihçi Brian Dunn şunu dedi: “Yehova’nın Şahitleri ve Nazizm birbiriyle uyuşmuyordu. Nazilerin onlara karşı olmasının temel nedeni onların siyasal tarafsızlıklarıydı.” (The Churches’ Response to the Holocaust; Yahudi Soykırımına Kiliselerin Tepkisi) Paul Johnson, A History of Christianity adlı kitabında ‘tarafsız tavırları nedeniyle birçoklarının ölüm cezasına çarptırıldığını ya da Dachau toplama kampına veya tımarhanelere gönderildiğini’ belirtiyor. Buna rağmen onlar kararlılıklarını korudular. Sosyolog Anna Pawelczyńska bu Şahitleri, “dehşete düşürülmüş bir milletin sinesinde var olan küçük, sarsılmaz bir direnç adası” olarak tanımladı.

Eğer bütün insanlar bugün bu tavrı alsalardı ve ‘artık savaşı öğrenmeselerdi,’ bunun dünya çapındaki insan hakları ihlallerinde ne kadar doğrudan ve göze çarpar bir düşüşe yol açabileceğini gözünüzde canlandırın.

Dünya Hükümeti ‘Bir Ütopya mı’?

‘Zihinleri değiştirmek mücadele gerektirir, fakat bir dünya hükümeti kurmak bir Ütopya’dır.’ Bir BM çalışanı bunu dedi. Gerçekten de ulusların kendi egemenliklerini BM’ye ya da başka herhangi bir teşkilata teslim etmekteki isteksizlikleri bu düşünceyi doğru çıkarıyor. Fakat, Profesör Berkouwer’in dikkat çektiği gibi, bir dünya hükümeti kurulması fikrini reddedenlerin, “dünyadaki sorunlara çözüm bulmak için başka yollar göstermeleri ahlaksal yükümlülükleridir. Ancak alternatif çözümler mevcut değildir.” Burada kastedilen insanların getireceği çözümlerdir. Fakat insanüstü bir çözüm mevcuttur. Acaba bu nedir?

Mukaddes Kitap bize, Yaratıcı’nın insan haklarının temelini oluşturan yetilerin kaynağı olduğunu gösterdiği gibi, bu hakları garantileyecek bir dünya hükümetinin kaynağı olduğunu da öğretir. Gökte olan bu hükümet görünmez olmasına karşın gerçektir. Nitekim milyonlarca insan, genellikle Rabbin Duası olarak bilinen şu sözleri söylerken belki de farkında olmadan bu dünya hükümeti için dua ediyorlar: “Melekûtun [krallığın] gelsin; gökte olduğu gibi yerde de senin iraden olsun.” (Matta 6:10) Bu Krallık hükümetinin Tanrı tarafından tayin edilmiş Başı, Barış Prensi olan İsa Mesih’tir.—İşaya 9:6.

Bu dünya hükümeti, savaşı ve benzeri başka birçok şeyi sonsuza dek ortadan kaldırarak gerçekten küresel ve kalıcı bir insan hakları kültürü oluşturmayı başaracaktır. Mukaddes Kitap şu peygamberliği kaydediyor: “[Yaratıcı] yerin ucuna kadar cenkleri durdurur; yayı kırar ve mızrağı parçalar; cenk arabalarını ateşte yakar.”—Mezmur 46:9.

Acaba bu durum, küre çapında ne kadar yakın bir gelecekte gerçekleşecek? Yehova’nın Şahitleri tarafından sağlanan Mukaddes Kitap inceleme programında, bu soruya da tatmin edici bir cevap bulunmaktadır. Sizi bu programı öğrenmeye teşvik ediyoruz.a Eğer insan haklarını önemsiyorsanız, düş kırıklığına uğramayacaksınız.

[Dipnot]

a Bu program hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, bu derginin yayımcılarıyla ya da yörenizdeki Yehova’nın Şahitleriyle irtibat kurun. Ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz.

[Sayfa 13’teki çerçeve]

İnsan Haklarının Kaynağı

İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin 1. Maddesi “bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğar” demektedir. Böylece insan hakları, bir ırmağın, kenarında yaşayanlara taşıdığı su gibi, ana-babadan çocuklara taşınan doğuştan kazanılan haklar olarak tanımlanıyor. Acaba bu insan hakları ırmağı nereden doğdu?

İnsan Hakları Evrensel Bildirisine göre, insanların hakları vardır, çünkü “akıl ve vicdan sahibidirler.” Bir BM yayını şunu açıklıyor: “İnsan akıl ve ahlak sahibi bir varlık olduğundan yeryüzündeki diğer yaratıklardan farklıdır ve bu nedenle, diğer yaratıkların sahip olmadıkları belirli haklar ve özgürlükler insana verilmiştir.” (İtalikler tarafımızdan) Bundan dolayı, akıl ve vicdan sahibi olmanın, insan haklarına sahip olmanın temeli olduğu söylenir. Bu durumda insandaki akıl ve vicdanın kaynağı, insan haklarının da kaynağıdır.

İnsan haklarının akıl ve vicdana bağlı olduğu ifadesi, biyolojik evrime inanan insan hakları savunucuları için bir muammadır. Evrim yanlısı Life Ascending adlı kitap şunu kabul eder: “[evrim] sürecinin, güzelliğe ve gerçeğe duyulan sevgi, acıma duygusu, özgürlük ve hepsinin üstünde insan ruhunun enginliği gibi nitelikleri nasıl oluşturabildiği üzerinde kafa yorduğumuzda hayrete düşüyoruz.” Gerçekten de böyle. İnsandaki akıl ve vicdan yetisinin, insandan aşağı durumda olan ve akıl ve vicdandan yoksun atalardan kaynaklandığını iddia etmek, bir ırmağın susuz bir kuyudan kaynaklandığını söylemek gibidir.

İnsandaki akıl ve vicdan yetileri, insandan aşağı bir kaynaktan gelemeyeceğine göre, bu yetiler insanüstü bir kaynaktan çıkmış olmalıdır. İnsan haklarıyla bağlantılı nitelikler olan akıl ve vicdana yalnızca insanlar sahiptir, çünkü Mukaddes Kitap, hayvanların değil, insanların Tanrı’nın “suretinde” yaratıldığını açıklıyor. (Tekvin 1:27) Bu nedenle, insanların neden ahlaksal haklara sahip olduğu sorusuna geçerli bir cevap, Human Rights−Essays on Justification and Applications kitabının da dikkat çektiği gibi, “insanların, yaratılışlarından gelen değer veya onura sahip ve . . . . Tanrı’nın çocukları” olmalarıdır.

[Sayfa 14’teki çerçeve/resimler]

Barış İçin Eğitim

Birkaç yıl önce yaşanan savaş Balkanları parçalarken Branko, Bosna’nın Hırvat kesimindeki bir klinikte silahlı koruma olarak hizmet ediyordu.b Oradaki bir doktor Yehova’nın Şahitleriyle Mukaddes Kitabı inceliyordu ve bu incelemeden öğrendiklerini bir akşam Branko’ya anlattı. İşittiği şeyler Branko’nun savaşı bırakmasını sağladı. Branko bir süre sonra Avrupa’da başka bir ülkeye taşındı ve orada katıldığı Yehova’nın Şahitlerinin bir toplantısında Slobodan ile tanıştı.

Slobodan da Bosna’dan geliyordu. Branko ile aynı savaşa katılmıştı, fakat karşı ordunun bir üyesi olarak. Slobodan Sırplar için Hırvatlara karşı savaşmıştı. İkisi tanıştıklarında Slobodan zaten Yehova’nın bir Şahidiydi ve daha önceleri düşmanı olan Branko’ya Mukaddes Kitabı incelemeyi önerdi. İnceleme ilerledikçe Branko’nun Yaratıcı Yehova’ya olan sevgisi de büyüdü. Çok zaman geçmeden o da Yehova’nın bir Şahidi olmaya karar verdi.c

Slobodan da eskiden düşmanı olan birinin yardımıyla bir Şahit olmuştu. Nasıl? Slobodan Bosna’daki savaş bölgesini terk ettikten sonra, Mujo tarafından ziyaret edildi. Mujo da Bosnalıydı, fakat Slobodan’ınkinden çok farklı bir dinde yetiştirilmişti. Mujo artık Yehova’nın bir Şahidiydi. Eskiden düşman olmalarına karşın, Slobodan Mujo’nun Mukaddes Kitabı birlikte inceleme teklifini kabul etti ve sonra Yehova’nın Şahitlerinden biri olmak üzere adım attı.

Bu insanların derinlere kök salmış etnik nefretlerini yenmelerini ve düşmanlığı bırakarak dost olmalarını sağlayan neydi? Mukaddes Kitabı inceledikçe Yehova’ya sevgi geliştirdiler. Daha sonra, ‘birbirlerini sevmek için Tanrı’dan öğretim almaya’ istekliydiler. (I. Selânikliler 4:9) Profesör Wojciech Modzelewski’nin genel olarak Yehova’nın Şahitleri hakkında gözlemlediği gibi, “onların barışçı tutumlarının arkasındaki temel etken, Mukaddes Kitapta açıklanan ilkeleri şimdiden uygulama fikridir.”

[Dipnotlar]

b Bu çerçevedeki tüm isimler değiştirilmiştir.

c Branko, kendisiyle ilk konuşan doktorun da daha sonra Yehova’nın Şahitlerinden biri olduğunu öğrenince çok mutlu oldu.

[Sayfa 11’deki resimler]

Zihinsel değişim ve yönetim değişikliği acaba bir gün gerçekleşecek mi?

[Tanıtım notu]

U.S. National Archives

[Sayfa 12, 13’teki resimler]

Mukaddes Kitaba dayalı eğitim olumlu bir zihinsel değişim meydana getirir

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş