Bilim İnsanlarının Açıklayamadıkları

Bilim insanları bilinen evreni neredeyse tüm yönleriyle araştırıyor. Fakat hâlâ cevaplayamadıkları birçok önemli soru var.

Bilim insanları evrenin ve yaşamın nasıl başladığını açıklayabiliyor mu? Açıkçası hayır. Bazıları kozmolojinin (evren bilim) evrenin başlangıcını açıklayabileceğini düşünüyor. Fakat Dartmouth Koleji’nde görev yapan ve kendisi bir agnostik olan astronomi profesörü Marcelo Gleiser şöyle diyor: “Evrenin başlangıcını kesinlikle açıklayamıyoruz.”

Science News dergisindeki bir makale yaşamın başlangıcı hakkında şu yorumda bulunuyor: “Dünya’da yaşamın tam olarak nasıl başladığını öğrenmemiz imkânsız olabilir. Çünkü Dünya’nın başlangıç dönemindeki kayaların ve fosillerin büyük kısmı çoktan yok oldu.” Hem profesör Gleiser’ın sözleri hem de bu alıntı, yaşam ve evren nasıl başladı sorusuna bilimin şimdiye dek cevap veremediğini gösteriyor.

Tabii, “Eğer yeryüzündeki yaşam bir tasarım sonucunda var olduysa onu kim tasarladı?” diye merak ediyor olabilirsiniz. Belki şu soruların cevabını da merak ediyorsunuz: Zekâ sahibi ve sevgi dolu bir Yaratıcı varsa, yarattığı insanların acı çekmesine neden izin veriyor? Neden bu kadar çok din var? Yaratıcı Kendisine ibadet ettiğini söyleyenlerin korkunç şeyler yapmasına neden göz yumuyor?

Bilim bu sorulara cevap veremez. Peki bu, cevapları bulamayacağımız anlamına mı geliyor? Aslında birçok kişi Tevrat, Zebur ve İncil olarak bilinen Kutsal Kitapta çok mantıklı cevaplar buldu.

Bazı bilim insanları Kutsal Kitabı araştırmaya karar verdi ve bir Yaratıcının var olduğuna ikna oldular. Onların hikâyelerini öğrenmek için jw.org sitesini ziyaret edebilir ve Yaşamın Kökeni Hakkında Görüşler başlıklı video serisini aratabilirsiniz.

Bilim ve Kutsal Kitap onları ikna etti

Georgiy N. Koidan, kimyacı

“İşim gereği çoğu kez kimyasal maddeleri bir araya getirerek moleküller oluşturuyorum. İzleyeceğim adımları önceden belirlemem gerektiği için bu biraz satranç oyununa benziyor. Tek bir hamleyi bile atlarsam molekül dağılabilir. Yaptığım iş oldukça karmaşık ama canlı bir hücrenin içinde olanlarla karşılaştırılınca, oldukça basit kalıyor. Çünkü hücrenin içinde karmaşık kimyasal moleküllerin oluşması için, binlerce tepkime gerçekleşiyor. Bu beni çok daha büyük bir kimyacının, yani bir Yaratıcının olması gerektiğine ikna ediyor.

Kutsal Kitabı incelediğimde onun sıradan bir kitap olmadığını anladım. Kutsal Kitap günümüzden neredeyse 2.000 yıl önce tamamlanmış, ama içindeki öğütler bugün de son derece yararlı. Bu öğütler aile içinde, iş ortamında ve çevremizdeki insanlarla ilişkilerimizde çıkabilen sorunları çözmek için son derece etkili. Ben şu sonuca vardım, bu kadar değerli öğütleri insandan çok daha üstün zekâya sahip biri vermiş olmalı.”

Yan-Der Hsuuw, embriyolog

“Bir embriyonun gelişmesi için tüm hücreler uyum içinde çalışmalı. Bu sayede belirli hücreler sinirlere, kaslara, kemiklere, kana ve diğer dokulara dönüşebilir ve embriyo insan formunu alır. Bir embriyonun gelişimini sağlayan sistemi hâlâ çözemedik. Bence hayat, zekâ sahibi bir tasarımcıdan gelmiş olmalı.

Kutsal Kitapta, Mezmur 139:15, 16’da embriyonun anne rahmindeki büyümesi anlatılır. Bence bu tarif bilim insanlarının son yıllarda keşfettiklerine çok benziyor. Böylesine eski bir kayıtta bu kadar doğru bir anlatım nasıl olabilir? Bunu yalnızca Yaratıcı yazdırmış olabilir.”

Rocío Picado Herrero: Bir Kimya Öğretmeni Yaratıcıya Neden İnandığını Anlatıyor videosunu izleyebilirsiniz. Videonun başlığını jw.org’da aratabilirsiniz.