Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • uw böl. 6 s. 46-54
  • Bütün İnsanlığın Yüz Yüze Geldiği Dava

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Bütün İnsanlığın Yüz Yüze Geldiği Dava
  • Tapınma Birliği
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • DAVAYA NASIL KARŞILIK VERDİLER?
  • KİŞİSEL CEVABIMIZ NEDİR?
  • Hepimizi İlgilendiren Dava
    Tek Gerçek Tanrı’ya Tapının
  • Sizi De İlgilendiren Bir Dava
    Gerçek Barış Ve Güvenlik
  • Sizi de İlgilendiren Bir Dava
    Hakiki Sulh ve Güvenlik—Hangi Kaynaktan?
  • İnsanların Çektiği Acılar—Tanrı Neden İzin Veriyor?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
Daha Fazla
Tapınma Birliği
uw böl. 6 s. 46-54

Bölüm 6

Bütün İnsanlığın Yüz Yüze Geldiği Dava

1. (a) Şeytan’ın Aden’de ortaya attığı dava neydi? (b) Söyledikleriyle bu davayı nasıl ima etti?

ADEN’DEKİ isyan başladığı zaman bütün yaratılışı etkileyen önemli bir dava ortaya çıktı. Şeytan, Havva’ya yaklaşarak kendisinin ve kocası Âdem’in, ciddi bir yoksunluk içine girdiklerini ima etti. Şeytan şunu sordu: “Gerçek, Allah: Bahçenin hiç bir ağacından yemiyeceksiniz dedi mi?” Havva ise, sadece tek bir ağaç hakkında Tanrı’nın şöyle dediğini belirtti: “Ondan yemeyin, ve ona dokunmayın ki, ölmiyesiniz.” Bunun üzerine Şeytan, Havva ile Âdem’in hayatlarının Tanrı’ya itaat etmeye bağlı olmadığını söyleyerek, Yehova’yı doğrudan doğruya yalancılıkla suçladı. Tanrı’nın, iyi olan şeyi—yaşamlarında kendi standartlarını koyma yeteneğini—yaratıklarından esirgediğini iddia etti. Bunu şu şekilde öne sürdü: “Katiyen ölmezsiniz; çünkü Allah bilir ki, ondan yediğiniz gün, o vakit gözleriniz açılacak, ve iyiyi ve kötüyü bilerek Allah gibi olacaksınız.” (Tekv. 3:1-5) Şeytan, Havva’yı, kendi başına karar vermesinin kendisi için daha iyi olacağına inandırdı. Böylece ima yoluyla Tanrı’nın yönetme hakkı ve yönetim şekli konusunda şüphe uyandırmış oldu. Bu nedenle, ortaya çıkan dava, aslında Yehova’nın evrensel egemenliğini kapsamaktadır.

2. İlk insan çifti için hangi şeyler bir korunma olabilirdi?

2 Havva’nın Yehova’ya karşı göstereceği sevgi, aslında kendisi için bir korunma olabilirdi. Kocasının reisliğine karşı göstermesi gereken saygı da, suç işlemekten onu alıkoyabilirdi. Fakat o, sadece hemen yarar sağlayacak gibi görünen şeyler üzerinde düşündü. Yasaklanmış olan şey onun gözünde arzu uyandırdı. Şeytan’ın muhakeme tarzı tarafından tamamen aldanarak, Tanrı’nın kanununu ihlal etti. Daha sonra bu isyana Âdem’i de karıştırdı. Şeytan’ın yalanı tarafından aldanmamasına rağmen, o da Tanrı’nın sevgisine karşılık büyük bir takdir noksanlığı gösterdi. Yehova’nın reisliğini hiçe sayarak isyankâr karısının yolunu seçti.—Tekv. 3:6; I. Tim. 2:13, 14.

3. (a) Şeytan’ın şüphe uyandırdığı Yehova’nın egemenliği ile yakından ilgili olan başka bir dava da nedir? (b) Bu davadan kimler etkilenmiştir?

3 Aden’de Yehova’nın egemenliğine dil uzatan Şeytan bununla yetinmedi. Görünüşteki bu başarısından sonra, başkalarının da Yehova’ya karşı sadakatleri konusunda şüphe uyandırmaya devam etti. Bu da böylece ilk dava ile yakından ilgili ikinci bir dava oldu. Bu dava, hem Âdem’in zürriyetini, hem de Tanrı’nın tüm ruhi oğullarını, hatta Yehova’nın çok sevgili ilk doğan Oğlunu bile kapsamına alacak çapta genişledi. Eyub’un günlerinde, Şeytan, Yehova’ya hizmet edenlerin Tanrı’yı ve O’nun yönetim şeklini sevdiklerinden değil, bencil nedenlerden dolayı bunu yaptıklarını ileri sürdü. Sıkıntıya düştüklerinde bencil arzulara boyun eğeceklerini iddia etti. Acaba iddiasında haklı mıydı?—Eyub 1:6-12; 2:1-6; Vah. 12:10.

DAVAYA NASIL KARŞILIK VERDİLER?

4. Pek çok insan neden Yehova’nın egemenliğini desteklemedi?

4 Yehova, Şeytan’ın isyanına başkalarının da katılma olasılığını görmezlikten gelmedi. Aksine, Aden’de hüküm verirken ‘yılanın zürriyetini’ oluşturacak olanlara değinmişti. (Tekv. 3:15) İsa’nın ölümünü planlayan Ferisilerle, onu ele veren Yahuda İskariyot da bu zürriyetin bir kısmıydı. Onlar, farkında olmadan değil, bilerek bu yanlış adımı attılar. Doğru olanı bildikleri halde, kasten Yehova’nın ve O’nun hizmetçilerinin karşısında duruş aldılar. Öte yandan, Yehova’nın taleplerine uygun olarak hareket etmeyen pek çok kişi bilgisizliklerinden dolayı bu şekilde davrandılar.—Res. İşl. 17:29, 30.

5. (a) Havva’nın aksine, Yehova’ya sadık kalanlar O’nun sözünü nasıl telakki ettiler? (b) Nuh, sadakatini nasıl kanıtladı ve biz onun örneğinden nasıl yararlanabiliriz?

5 Bunların hepsine karşın, Yaratıcıları hakkında bilgi edinip, Egemen olarak O’na karşı sadakatlerini kanıtlayan imanlı erkek ve kadınlar da var olmuştur. Onlar, Tanrı’ya iman etmişler ve hayatlarının Yehova’yı dinleyip O’na itaat etmeye bağlı olduğunu anlamışlardır. İşte Nuh, böyle bir adamdı. Tanrı Nuh’a “önüme bütün beşerin sonu geldi . . . . Kendine . . . . bir gemi yap” dediğinde Nuh Yehova’nın emrine uydu. O zamanki diğer insanlar uyarılmış olmalarına rağmen, sanki hiçbir şey olmayacakmış gibi her günkü olağan yaşamlarına devam ettiler. Oysa Nuh, muazzam bir gemi yapıp Yehova’nın adil yolları hakkında başkalarına devamlı vaaz etmekle meşgul oldu. Tıpkı kaydın söylediği gibi “Nuh Allahın kendisine emrettiği her şeye göre yaptı; öyle yaptı.”—Tekvin 6:13-22; ayrıca İbraniler 11:7 ve II. Petrus 2:5’e de bakın.

6. (a) Başka hangi nitelik, bütünlüğünü koruyanların tipik bir özelliği olmuştur? (b) Sara bu nitelikleri nasıl gösterdi ve onun örneğinden ne şekilde yararlanabiliriz?

6 Yehova’ya karşı beslenen kişisel sevginin yanı sıra reislik prensibine gösterilen yüksek saygı da bütünlüğünü koruyanlar arasında önde gelen bir nitelik olmuştur. Onlar, ne kocasının önüne geçen Havva gibi, ne de Yehova’nın kanununu görmezlikten gelen Âdem gibi davranmışlardır. İbrahim’in karısı Sara, mükemmel nitelikler gösteren birisiydi. Sadece dilinde değil, aynı zamanda yüreğinde de İbrahim onun “efendisi” idi. Ayrıca Sara, Yehova’yı şahsen seven imanlı bir kadındı. O, İbrahim ile birlikte “Allahın mimarı ve banisi olduğu temelli şehri [Tanrı’nın Gökteki Krallığını] bekliyordu.”—I. Pet. 3:5, 6; İbr. 11:10-16.

7. (a) Musa hangi şartlar altında Yehova’nın egemenliğini destekledi? (b) Onun örneği, bize nasıl yarar sağlar?

7 İbrahim’in kendi memleketini terk edişinden 430 yıl kadar bir zaman sonra, Musa, Mısır Firavunuyla yüz yüze gelerek Yehova’nın egemenliğini destekledi. Musa bunu kendine güvenerek yapmadı. Tam tersine, iyi bir konuşmacı olmadığını biliyordu. Fakat Yehova’ya itaat etti. Yehova’nın desteği ve kardeşi Harun’un da yardımı sayesinde, Yehova’nın sözünü Firavun’a defalarca götürdü. Firavun inatçı idi. Hatta İsrail oğullarından bazıları bile, Musa’yı sert bir şekilde eleştirmişlerdi. Fakat buna rağmen Musa, Yehova’nın kendisine emrettiği her şeyi sadakatle yerine getirmekle, İsrail kavminin Mısır’dan kurtarılmasına vasıta oldu.—Çık. 7:6; 12:50, 51.

8. (a) Yehova’ya sadık kalmanın, Tanrı’nın özel olarak yazılı bir şekilde belirttiği emirlerden daha fazlasını yapmayı gerektirdiğini ne gösterir? (b) Bu tür sadakati takdir etmemiz, I. Yuh. 2:15’i uygulamamıza nasıl yardım edebilir?

8 Yehova’ya sadık kalanlar, kendilerinden bütün beklenenin sadece Tanrı’nın yazılı kanunlarına itaat etmek olduğunu düşünmediler. Potifar’ın karısı, kendisiyle cinsel ilişkide bulunması için Yusuf’u baştan çıkarmaya çalıştığında, henüz, Tanrı’nın zinayı özellikle yasaklayan yazılı bir emri yoktu. Fakat buna rağmen, Yusuf, Yehova’nın Aden’de düzenlediği evlilik tanzimini bildiğinden başka birisinin karısıyla cinsel ilişkide bulunmanın Tanrı’yı memnun etmeyeceğinin farkındaydı. Kendisinin Mısırlılar gibi olmasına Yehova’nın ne derece izin vereceğini anlamak için, Tanrı’nın hoşgörüsünü denemeyi uygun bulmadı. Yehova’nın, insanlığa nasıl davrandığı üzerinde derin düşünüp, sonra da Tanrı’nın iradesi olduğunu fark ettiği noktaları vicdanına dayanarak uygulamakla, Yehova’nın adil yollarını desteklediğini gösterdi.—Tekv. 39:7-12; ayrıca Mezmur 77:11, 12 ile karşılaştırın.

9. İblis, Eyub’un günlerinde ortaya attığı dava ile ilgili olarak nasıl defalarca yalancı çıktı?

9 Yehova’yı gerçekten tanıyanlar, şiddetli denemelere maruz bırakılsalar bile, asla O’na sırt çevirmezler, Şeytan, Yehova’nın övgüyle andığı Eyub gibi birinin bile servetini yitirmesi veya bedeni sağlığının bozulması halinde Tanrı’yı terk edeceğini ileri sürdü. Fakat Eyub, başına gelen tüm felaketlerin nedenini anlayamadığı halde İblis’i yalancı çıkardı. (Eyub 2:3, 9, 10) İddiasını kanıtlama çabasını ısrarla sürdüren Şeytan, daha sonra, öfkeden kudurmuş olan Babil Kralı Nebukadnetsar’ın üç genç İbraniyi kızgın bir fırının içine atmakla tehdit etmesini sağladı; çünkü onlar kralın diktiği bir heykele tapınmamışlardı. Kral’ın emri ile Yehova’nın putperestliğe karşı koyduğu kanun arasında bir seçim yapmaya zorlanan bu üç İbrani, Yüce Egemen olarak Yehova’ya hizmet ettiklerini açıkça bildirdiler. Onlara göre, Tanrı’ya sadık kalarak ölmek, Yehova’nın kanununu ihlal ederek yaşamaktan daha değerliydi.—Dan. 3:14-18.

10. Nakâmil insanlar olduğumuz halde, Yehova’ya gerçekten sadık kaldığımızı nasıl gösterebiliriz?

10 Acaba bu, Yehova’ya sadık kalabilmek için bir kimsenin kâmil olması gerektiği ve hata yapan birinin tamamen başarısız olduğu anlamına mı gelir? Asla! Mukaddes Kitap, Musa’nın da hataya düştüğü zamanlardan açıkça söz eder. Yehova, memnun olmadığı halde Musa’yı reddetmedi. Birçok yönden örnek gösterilen kişiler olmalarına rağmen resullerin de birçok zayıflıkları vardı. Sadık kalmak için yürekten gelen devamlı bir itaat şarttır. Miras aldığımız nakâmilliği göz önünde bulunduran Yehova, Kendisinin herhangi bir konudaki iradesini kasten çiğnemeyişimizden memnun kalacaktır. Fakat eğer zayıflıktan dolayı herhangi bir günaha düşersek, içtenlikle tövbe ederek bunu bir alışkanlık haline getirmemeliyiz. Böylece Yehova’nın gözünde iyi olanı sevip, kötü olandan gerçekten nefret ettiğimizi göstermiş oluruz. İsa’nın günahlara kefaret eden kurbanlığına iman sayesinde, Yehova Tanrı’nın önünde temiz bir durumda bulunabiliriz.—Amos 5:15; Res. İşl. 3:19; İbr. 9:14.

11. (a) İnsanlar arasında kim kâmil Tanrısal bağlılığı koruyabildi ve bu neyi kanıtladı? (b) Onun örneğinden nasıl yararlanabiliriz?

11 Şu halde, kâmil Tanrısal bağlılığın, belki de insanlar için mümkün olmadığını mı düşünelim? Bunun cevabı yaklaşık 4.000 yıl boyunca bir “kutsal sır” olarak kaldı. (I. Tim. 3:16) Âdem kusursuz olarak yaratıldığı halde, Tanrısal bağlılığa ilişkin kâmil bir örnek bırakmadı. Bunu kim yapabilirdi? Elbette onun günahkâr zürriyetinden hiçbiri yapamazdı. Bunu yapabilen yegâne kişi İsa Mesih idi. İsa bunu başarmakla, kendisinden daha elverişli şartlar altında olan Âdem’in de kâmil bütünlüğünü korumasının mümkün olduğunu kanıtlamış oldu. Demek ki, Tanrı’nın yaratmasında herhangi bir kusur yoktu. Bu nedenle İsa Mesih, sadece Tanrısal kanuna itaat etmede değil, aynı zamanda Evrensel Egemen Yehova’ya kişisel bağlılık göstermede de izlemeye çalıştığımız bir örnektir.

KİŞİSEL CEVABIMIZ NEDİR?

12. Yehova’nın egemenliğine karşı gösterdiğimiz tutuma ilişkin neden sürekli olarak uyanık kalmamız gerekir?

12 Bu evrensel dava ile yüz yüze gelmek, bugün her birimiz için zorunludur. Bundan kaçamayız. Eğer Yehova’nın tarafında duruş aldığımızı açıkça belirttiysek, Şeytan bizi hedef alacaktır. Bu kötü şeyler sisteminin sonuna dek akla gelen her yönden, üzerimize sıkıntılar getirmeye devam edecektir. Öyle ise gevşemeyip, uyanık kalmamız gerekir. (I. Pet. 5:8) Bu yüce davanın hangi tarafında duruş aldığımızı davranış tarzımız gösterecektir.

13. (a) Yalan söylemenin ve çalmanın kökenini belirleyen hangi gerçek, bunlardan kaçınmamızı gerektirmelidir? (b) Bazı kişileri bu tür günahlara yönelten durumları dikkate alarak, paragrafın sonundaki soruları tek tek cevaplayın.

13 Sırf dünyada yaygın olduğu için, sadakatsizliği önemsiz saymamalıyız. Bütünlüğümüzü korumak için, Yehova’nın adil yollarını sadakatle, yaşamın her yönünde uygulamalıyız. Buna dair aşağıdaki açıklayıcı örnekleri düşünün:

(1) Şeytan ilk ana-babamızı günaha düşürmek için bir yalanı kullandı. Böylece “yalanın babası” oldu. (Yuh. 8:44)

Gençler bazen ne gibi şartlar altında ana-babalarına doğruyu söylemekten çekinirler? Mesih’i takip eden gençlerin bundan kaçınmaları neden önemlidir? (Sül. Mes. 6:16-19)

Ne gibi dünyevi iş uygulamaları, bir kimsenin hakikat Tanrısının tarafını değil de, “yalanın babası”nın tarafını tuttuğunu gösterir? (Mika 6:11, 12)

Kendimizi olduğumuzdan daha üstün gösterecek şeyler söylememiz, bir başkasına zarar vermedikçe yanlış olabilir mi? (Mezm. 119:163; ayrıca Resullerin İşleri 5:1-11 ile karşılaştırın.)

Bir kimsenin ciddi bir günaha düştüğünde yalana başvurarak suçunu örtbas etmeye çalışmaması neden önemlidir? (Sül. Mes. 28:13)

(2) Önce Havva ve sonra da Âdem, Şeytan’ın teşvikine uyarak iyi ve kötüye dair kendi kararlarını verdiklerinde yaptıkları ilk şey, kendilerine ait olmayan bir şeyi almak oldu. Böylece onlar hırsız oldular.

Hırsızlık yapan bir kimse gereksinim içindeyse veya eşyası alınan tarafın malı çoksa, çalmak haklı gösterilebilir mi? (Sül. Mes. 6:30, 31; I. Pet. 4:15)

Çalmak, yaşadığımız yerde yaygın bir alışkanlık ise veya çalınan şey küçükse, hırsızlık hoş karşılanabilir mi? (Rom. 12:2; Efes. 4:28; Luka 16:10)

14, 15. (a) Mesih’in Bin Yıllık Hükümdarlığı sonunda insanlık üzerine nasıl bir deneme gelecek? (b) Şimdi yaptıklarımız geleceğimizi nasıl etkileyecektir?

14 Mesih’in Bin Yıllık Hükümdarlığı boyunca Şeytan ve cinleri uçurumda, artık insanlığı etkileyemez bir durumda olacaklardır. Bu gerçekten ne büyük bir rahatlama olacaktır! Ancak bin yıl bittikten sonra kısa bir süre serbest bırakılacaklardır. Böylece Şeytan ve cinleri “mukaddeslere,” başka sözlerle, bütünlüklerini korumakta olan kemale erdirilmiş insanlara baskı yapacaktır. Şeytan, “sevgili şehir” olan gökteki Yeni Yeruşalim’in yeryüzü üzerinde kurduğu adaleti yok etmeye çalışmakla aslında, Yeni Yeruşalim’i temsil eden “sevgili şehre” karşı savaşmak için taarruza geçmiş olacaktır.—Vah. 20:7-10.

15 Şeytan, Yehova’ya karşı sadakatlerini bozmak için insanları, geçmişte olduğu gibi büyük bir olasılıkla yine yalana başvurup, gurur ve bencilliği körüklemek suretiyle kandırmaya çalışacaktır. Eğer o zaman yaşama imtiyazına sahip olursak, acaba şahsen nasıl bir karşılık vereceğiz? Evrensel dava ile ilgili olarak yüreklerimiz hangi tarafta olacaktır? O zaman bütün insanlık kâmil bir durumda olacağından, herhangi bir sadakatsizlik eylemi ancak kasti olup ebedi helâk ile sonuçlanacaktır. Vefamızı o zaman kanıtlayabilmemiz için, Yehova’nın gerek sözü gerekse teşkilatı vasıtasıyla verdiği emirlere olumlu olarak ve seve seve karşılık verme alışkanlığını şimdiden kendimizde geliştirmemiz ne kadar hayatidir! Böyle yapmakla, Evrensel Egemenimiz olarak Yehova’ya içten bir bağlılık göstermiş oluruz.

Tekrarlama İçin Sorular

● Bütün insanlığın yüz yüze geldiği büyük dava nedir? Bu dava bizi nasıl içine aldı?

● Nuh, Sara, Musa, Yusuf ve Eyub’un Yehova’ya karşı bütünlüğünü kanıtlama şekli hakkında göze çarpan noktalar nelerdir?

● Davranış tarzımızla Yehova’ya şeref vermek için, her gün dikkatli olmamız neden hayatidir?

[Sayfa 49’daki resimler]

YEHOVA’NIN EGEMENLİĞİNİ DESTEKLEYENLER

Nuh

Sara

Musa

Yusuf

Eyub

Onların Örneğinden Nasıl Yararlanabiliriz?

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş