Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • ce böl. 14 s. 168-178
  • İnsan Denen Mucize

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • İnsan Denen Mucize
  • Yaşam—Nasıl Oluştu? Evrimle Mi Yaratılışla Mı?
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “Şaşılacak” Bir Şey
  • Bizdeki Üstün Yetenek
  • İnsanlara Özgü Dil
  • Yalnızca Yaratılışın Açıklayabileceği Şeyler
  • İnsan Denen Mucizeyi Takdir Etmek
  • Siz Eşsiz Birisiniz!
    Sizinle İlgilenen Bir Yaratıcı Var mı?
  • Bir Profesör Yaratıcıya Neden İnandığını Anlatıyor
    Uyanış!—2017
  • Sonsuza Dek Öğrenmek Üzere Tasarlandık
    Uyanış!—2004
  • Sindirim Sisteminiz İkinci Beyniniz
    Uyanış!—2017
Daha Fazla
Yaşam—Nasıl Oluştu? Evrimle Mi Yaratılışla Mı?
ce böl. 14 s. 168-178

Bölüm 14

İnsan Denen Mucize

1. Beyinle ilgili hangi olgu, onun için büyük bir sorun oluşturacakmış gibi görünür?

YER üzerindeki olağanüstü şeylerden hiçbiri insan beyni kadar şaşırtıcı değildir. Örneğin, çeşitli duyular aracılığıyla her saniye beyne yaklaşık 100 milyon bit bilgi akmaktadır. Acaba beyin, bu devasa bilgi çığının altında kalmaktan nasıl kaçınabilir? Eğer bir kerede yalnızca tek şey üzerinde düşünebiliyorsak, zihin aynı anda gelen bu milyonlarca mesajla nasıl başa çıkabiliyor? Açıkça görülüyor ki, bu bilgi yağmurunda boğulmak bir yana, zihin bu durumla kolaylıkla başa çıkıyor.

2, 3. Beyin bu sorunla hangi iki yolla başa çıkmaktadır?

2 Bunu yapma şekli insan beyninin birçok olağanüstü yönünden yalnızca biridir. Burada iki etken söz konusudur. İlk olarak, beyin sapında serçe parmağı büyüklüğünde bir sinir ağı vardır. Buna, ağsı oluşum veya retiküler oluşum denir. Bu oluşum, beyne gelen milyonlarca mesajı yakından izleyen ve önemsizleri ayıklayıp gereklileri seçerek beyin kabuğunun dikkatine sunan bir tür trafik kontrol merkezi gibi çalışır. Bu küçük sinir ağı, her saniye en fazla birkaç yüz mesajın zihinde bilinç düzeyine ulaşmasına izin verir.

3 İkinci etken, saniyede 8 ila 12 kez beyinden hızla geçen dalgalarla dikkatimizin odak noktasının belirlenmesidir. Bu dalgalar, yüksek duyarlıkta periyotlar oluşturur. Bu periyotlar süresince beyin daha güçlü sinyalleri fark eder ve onlara göre davranır. Beynin bu dalgalar vasıtasıyla kendini taradığına ve bu yolla sadece gerekli mesajlar üzerinde yoğunlaştığına inanılmaktadır. Böylece, her saniye kafamızın içinde şaşırtıcı hızda bir iş trafiği yaşanır.

“Şaşılacak” Bir Şey

4. Beyni anlamak için yapılan yoğun bilimsel araştırmalara karşın, hangi şey gerçekliğini koruyor?

4 Geçtiğimiz yıllarda bilim adamları beyin konusundaki çalışmalarda çok büyük ilerlemeler kaydetmişlerdir. Buna karşın, onların öğrenmiş oldukları, henüz bilinmeyenlerle karşılaştırıldığında bir hiçtir. Bir araştırmacı, binlerce yıldır yürütülen tahminler ve geçmiş birkaç on yılda yapılan yoğun bilimsel araştırmalardan sonra, hem beynimizin hem de evrenin, “aslında bir sır” olarak kaldığını söyledi.1 Gerçekten de insan beyni, insan denen mucizenin kesinlikle en sır dolu kısmıdır—“mucize” ifadesi burada “şaşılacak” bir şey anlamında kullanılıyor.

5. Büyüyen bir bebekteki beynin gelişimiyle ilgili hangi gerçek, insan ve hayvan beyni arasındaki derin uçurumu gösteriyor?

5 Şaşılacak şeyler rahimde başlar. Döllenmeden üç hafta sonra beyin hücreleri oluşmaya başlar. Bu hücreler aniden büyürler, öyle ki, oluşan hücre sayısı bazen dakikada 250.000’i bulur. Beyin, doğumdan sonra gelişmeye ve bağlantılardan oluşan ağını kurmaya devam eder. İnsan beynini herhangi bir hayvanınkinden ayıran derin uçurum burada kendini hemen gösterir: The Universe Within adlı kitabın dediği gibi, “hiçbir hayvanınkine benzemeyen bebek beyninin büyüklüğü ilk yılda üç misli büyür.”2 Nöron olarak adlandırılan yaklaşık 100 milyar sinir hücresi ve başka tür hücreler, zamanla vücut ağırlığının sadece yüzde 2’sini oluşturan insan beyninin içinde paketlenmiş durumdadır.

6. Sinir sinyalleri bir sinir hücresinden diğerine nasıl geçer?

6 En önemli beyin hücreleri olan nöronlar, aslında birbirlerine değmezler. Bunlar, genişlikleri bir santimetrenin 400.000’de birinden daha küçük aralıklar olan sinapslarla birbirlerinden ayrılırlar. Bu aralıkların bağlantısı, sinir ileticileri denen kimyasal maddeler yoluyla kurulur; bu maddelerin 30 tanesi bilinmekle birlikte, beyin daha fazlasına da sahip olabilir. Bu kimyasal sinyaller, sinir hücresinin bir ucundaki dendrit denen minik bir lif demetiyle alınır. Sinyaller daha sonra sinir hücresinin diğer ucuna akson denen bir sinir teliyle iletilir. Sinir hücrelerinde sinyaller elektrikseldir; fakat aralıklarda kimyasal olurlar. Böylece, sinir sinyallerinin iletilmesi elektrokimyasal yapıda olur. Her sinir uyarısı aynı güçtedir; fakat sinyalin yoğunluğu, saniyede bin defaya kadar çıkabilen uyarının frekansına bağlıdır.

7. Mukaddes Kitap beynin hangi özelliği hakkında yorumda bulunuyor; bilim adamları bununla uyum içinde olan hangi şeyi öğrendiler?

7 Öğrenme sürecinde, beyinde ne tür fizyolojik değişimler olduğu bilinmiyor. Fakat deneylere dayalı kanıtlar, özellikle yaşamımızın ilk çağlarında, biz bir şeyler öğrendikçe beyinde daha iyi bağlantılar kurulduğunu ve sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayan kimyasal maddelerden daha çok salgılandığını ortaya koyuyor. Sürekli kullanım bu bağlantıları güçlendirmekte ve böylece öğrenmeyi pekiştirmektedir. Scientific American şunu bildiriyor: “Çoğu kez hep birlikte harekete geçirilen kanallar, bir şekilde güçlendirilmektedir.”3 Mukaddes Kitapta, daha derin konuların, “algılama güçlerini kullana kullana” eğiten olgun kişilerce daha kolay anlaşılacağının söylenmesi ilginçtir. (İbraniler 5:14) Araştırmalar, kullanılmayan zihinsel yetilerin zamanla yitirildiğini göstermiştir. Bu nedenle beyin, bir kas gibi, kullanıldıkça güçlenir, kullanılmazsa zayıflar.

8. Beyinle ilgili çözülememiş önemli konulardan biri nedir?

8 Beyinde bu bağlantıları yapan büyük sayıdaki mikroskobik sinir liflerine bazen beynin “tel donanımı” olarak değinilir. Bu bağlantılar, insanı afallatacak ölçüde karışık bir labirentin içine hassas biçimde yerleştirilmiştir. Fakat bunların, “tel donanımı şemalarınca” gerekli görülen tam uygun yerlere nasıl yerleştirildikleri bir sırdır. Bir bilim adamı şunu dedi: “Kuşkusuz, beynin gelişimiyle ilgili çözülememiş en önemli konu, sinir hücrelerinin özel bağlantı düzenlerini nasıl kurduklarıdır. . . . . Bağlantıların çoğunun, gelişimin erken bir evresinde hassas biçimde kurulduğu anlaşılıyor.”4 Başka bir araştırmacı, beyinde ayrıntılı olarak planlanmış bu alanların, “tüm sinir sisteminde yaygın” olarak görüldüklerini “ve bu hassas tel donanımının nasıl döşendiğinin, çözülmemiş en büyük problemlerden biri olmaya devam” ettiğini ekliyor.5

9. Bilim adamları beyinde ne kadar bağlantı olduğunu tahmin ediyorlar; bu konuda söz sahibi biri beynin kapasitesiyle ilgili ne dedi?

9 Bu bağlantılar astronomik sayıdadır! Her bir sinir hücresinin başka sinir hücreleriyle binlerce bağlantısı olabilir. Bağlantılar yalnızca sinir hücreleri arasında değildir; dendritlerin kendi aralarında da doğrudan kurulmuş mikrodevreler bulunur. Bir nörolog şunu söylüyor: “Bu ‘mikrodevreler,’ beynin işleyişi konusunda bizi zaten şaşkınlık içinde bırakan anlayışımıza tamamıyla yeni bir boyut eklemektedir.”6 Bazı araştırmacılar, “insan beynindeki milyarlarca sinir hücresinin belki de bir katrilyon bağlantı” oluşturduğuna inanıyorlar.7 Ya kapasiteleri nedir? Carl Sagan, beynin saklayabileceği bilgi miktarı “yirmi milyon cilt kitabı doldurur ki, bu da dünyadaki en büyük kitaplıklardaki kitap sayısı kadardır,” diyor.8

10. (a) İnsandaki beyin kabuğu, hayvanlardakinden hangi açılardan farklıdır; bu insana hangi avantajları sağlar? (b) Bir araştırmacı bununla ilgili olarak ne söyledi?

10 İnsanla herhangi bir hayvan arasındaki en büyük ayrımlardan biri, beyin kabuğudur. Kalınlığı yarım santimetreden az olan bu kabuk, kafatasına tam uyar halde, üzerinde yarıklar olan bir katmandır. Eğer bu kabuğun açınımı yapılsaydı, yaklaşık 0,25 metrekarelik bir alanı kaplar ve her santimetreküpüne hemen hemen 1.000 kilometrelik bağlantı lifi düşerdi. İnsanın beyin kabuğu herhangi bir hayvanınkinden çok daha büyüktür ve aynı zamanda çok daha geniş bir bağlantısız alana sahiptir. Yani, bu alan vücudun fiziksel işlevlerini ele alma görevi yerine, insanı hayvanlardan ayıran daha yüksek düzeyde zihinsel işlevler için ayrılmıştır. “Bizler sadece daha akıllı maymunlar değiliz,” diyor bir araştırmacı. Zihnimiz, “bizi diğer tüm canlı türlerinden nitelik açısından farklı kılmaktadır.”9

Bizdeki Üstün Yetenek

11. İnsan beyni, hayvanların sahip olmadığı öğrenme sürecindeki esnekliği insanlara nasıl sağlar?

11 Bir bilim adamı şunu söyledi: “İnsan beynini farklı kılan şey, daha özel bilgiler gerektiren çeşitli faaliyetleri öğrenme yeteneğine sahip olmasıdır.”10 Bilgisayar biliminde, bir programcı tarafından bilgisayara yüklenen işlevlerden ayrı olarak, sabit elektronik devrelere dayanan yerleşik özelliklere değinmek için “iç donanım” terimi kullanılır. Bu alanda uzman olan biri şunları yazıyor: “İnsana uygulandığında, bu donanım, içteki yeteneklere ya da en azından eğilimlere atfeder.”11 İnsanlarda öğrenmeyi sağlayan birçok yerleşik yetenek vardır; fakat öğrenmenin kendisi yoktur. Bunun tersine hayvanların iç donanımında, içgüdüsel hikmet vardır; fakat yeni şeyler öğrenme yetenekleri sınırlıdır.

12. Hayvanların tersine, insan beyni hangi yetenekle önceden programlanmıştır; bu durum, insanlara hangi özgürlüğü tanır?

12 The Universe Within adlı kitap, en zeki hayvanın bile, “asla insanınki gibi bir zihin geliştiremeyeceğine” dikkat çektikten sonra şunu belirtiyor: “Çünkü hayvanlar bizdeki şu şeyden yoksundur: gördüklerimizden kavramlar, işittiklerimizden bir dil, deneyimlerimizden de düşünceler üretebilmemizi sağlayan önceden programlanmış sinirsel bir donanım.” Fakat biz çevremizden edindiğimiz bilgilerle beynimizi programlamalıyız; yoksa kitabın dediği gibi, “insan zihnine benzer bir şey gelişemez . . . . Bu engin deneyim yüklemesi olmadan, en ufak bir zekâ belirtisi bile zor görülürdü.”12 Böylece insan beyninin içine yerleştirilmiş olan bu yetenek, zekâmızı oluşturmamızı mümkün kılar. Ayrıca biz, hayvanlardan farklı olarak, bilgimize, değerlerimize, fırsatlarımıza ve hedeflerimize dayanarak yaptığımız seçimlere göre zekâmızı programlamakta özgür iradeye sahibiz.

İnsanlara Özgü Dil

13, 14. (a) Önceden programlanmış yeteneklerin insanlara zihinlerine istedikleri her programı yerleştirmek açısından büyük bir esneklik tanıdığına ilişkin hangi örnek vardır? (b) Bunun ışığında, ünlü bir dilbilimci hayvanlar ve dil konusunda ne söyledi?

13 Bizim programlayabilmemiz açısından böyle büyük esnekliğe sahip iç donanım yeteneklerine göze çarpar bir örnek, konuştuğumuz dildir. Uzmanlar, “insan beyninin, dil öğrenmek için genetik olarak programlanmış”13 olduğunu ve konuşmanın, “ancak beynimizin içinde bulunan yerleşik bir dil-işleme yeteneğine dayanılarak açıklanabileceğini” kabul ediyor.14 Hayvanların içgüdüsel davranışlarında görülen değişmezliğin tersine, insanın iç donanımında bulunan bu dil kapasitesinin kullanımında çok büyük bir esneklik söz konusudur.

14 Beynimizin iç donanımına belirli özel bir dil yerleştirilmemiştir; fakat biz, dil öğrenme kapasitesiyle önceden programlanmış durumdayız. Eğer evde iki dil konuşulursa, bir çocuk her ikisini de öğrenebilir. Eğer üçüncü bir dil varsa, çocuk onu da öğrenebilir. Bir kız çocuğu bebekliğinden itibaren birçok dilin konuşulduğu bir ortamda büyüdü. Beş yaşına geldiğinde sekiz dili akıcı biçimde konuşabiliyordu. Bu tür doğal yeteneklerin ışığında bir dilbilimcinin, şempanzeler üzerinde işaret diliyle yapılan deneylerin, “şempanzelerin, aslında insan dillerinin en temel şekillerini bile öğrenme konusunda yeteneksiz olduklarını kanıtladığını” söylemesi bir sürpriz değildir.15

15. Bilim, en eski diller hakkında ne gösteriyor?

15 Böylesine şaşırtıcı bir yetenek hayvanların homurtu ve hırıltılarından evrimlenerek ortaya çıkmış olabilir mi? En eski diller üzerinde yapılan araştırmalar, dilin bu şekilde evrimlenmesinin mümkün olmadığını gösteriyor. Bir uzman, “ilkel diller yoktur,” dedi.16 Antropolog Ashley Montagu, ilkel olduğu söylenen bu tür dillerin, “sözde daha gelişmiş uygarlıkların dillerinden genellikle çok daha karmaşık ve verimli” olduğunu kabul etmiştir.17

16. Dilin kökeni konusunda bazı araştırmacılar neler söylüyorlar; fakat bu, kim için bir sır değildir?

16 Bir nörolog şu sonuca vardı: “Dildeki mekanizmayı ne kadar anlamaya çalışırsak, süreç o denli esrarlı bir hal alıyor.”18 Diğer bir araştırmacı şunu söylüyor: “Şu anda, sözdizimi kurallarına uygun konuşmanın kökeni bir sır olarak kalmaktadır.”19 Bir üçüncü uzman ise şöyle diyor: “İnsanları ve ulusları harekete geçiren tüm güçlerden daha etkili olan konuşma yetisi, insanları hayvanlardan eşşiz biçimde ayırmaktadır. Bununla birlikte dilin kökeni, beynin en şaşırtıcı sırlarından biri olarak kalmaktadır.”20 Fakat dil yetenekleri için beyindeki “iç donanımı” kuran bir Yaratıcı’nın bu işte parmağının bulunduğunu gören kişiler açısından, bu durum kesinlikle bir sır değildir.

Yalnızca Yaratılışın Açıklayabileceği Şeyler

17. (a) Beyin hakkındaki hangi gerçek, evrim kuramı açısından açıklanamaz bir sorun oluşturur? (b) İnsanın böylesine büyük bir beyin kapasitesine sahip olması ancak hangi durumda mantıklı olur?

17 Encyclopædia Britannica, insan beyninin, “bir kişinin ömrü boyunca kullanabileceğinden çok daha büyük bir potansiyele doğuştan sahip” olduğunu belirtiyor.21 Ayrıca, insan beyninin, ona şimdi yüklenen herhangi bir öğrenme ve bellek yükünü ve bunun bir milyar mislini alabileceği belirtilmiştir! Fakat evrim neden böyle bir fazlalık meydana getirsin? Bir bilim adamı şunu kabul etti: “Bu durum aslında, bir türe, nasıl kullanması gerektiğini hâlâ öğrenemediği bir organın verilmesiyle ilgili tek örnektir.” Kendisi daha sonra şunu sordu: “Bu, evrim kuramının şu en temel savıyla nasıl bağdaştırılabilir: Doğal seçme küçük adımlar halinde ilerler ve bu adımların her biri, onu taşıyana çok düşük düzeyde fakat yine de ölçülebilir bir avantaj sağlamalıdır.” Kendisi, insan beyninin gelişiminin, ‘evrimin en açıklanamaz yönü olarak kaldığını’ ekledi.22 Evrimsel süreç, böylesine fazla ve hiçbir zaman kullanılmayacak kapasitede bir beyin üretip kuşaklara aktarmayacağına göre, sonsuz öğrenme kapasitesine sahip insanın sonsuza dek yaşamak üzere tasarımlanmış olduğu sonucuna varmak daha akla yakın değil midir?

18. Bir bilim adamı, insan beyni için özetle ne söyledi; hangi şey beynin yeteneklerini gösterir?

18 İnsan beyninin “yirmi milyon cilt kitap” dolduracak kadar bilgi saklayabilmesi karşısında hayretler içinde kalan Carl Sagan şunu belirtti: “Beyin çok az yer kaplayan çok büyük bir bilgi alanıdır.”23 Ve bu küçük alanda olup bitenler insan anlayışını kat kat aşmaktadır. Örneğin, zor bir besteyi tüm parmaklarını tuşlar üzerinde uçarcasına hareket ettirerek çalan bir piyanistin beyninde neler olup bittiğini bir düşünün. Piyanistin, doğru tuşlara, tam zamanında, en uygun sertlikte ve kafasındaki notalarla uyumlu biçimde vurması için parmaklarına komut veren beyninin ne kadar şaşırtıcı bir hareket duyusu olmalı! Eğer yanlış bir nota çalarsa, beyni derhal onu haberdar eder! İnanılmaz derecede karmaşık tüm bu işlemler yıllar süren alıştırmalarla piyanistin beynine programlanmıştır. Fakat bu olay ancak müzikal yeteneğin insan beynine doğuştan programlanmasıyla mümkündür.

19. İnsan beyninin sahip olduğu zihinsel özellikleri ve diğer harika yetenekleri hangi şey açıklar?

19 Hiçbir hayvan beyni böyle şeyleri düşünmez ve bunları yapabilme yeteneğine de kesinlikle sahip değildir. Ayrıca hiçbir evrimsel kuram da buna bir açıklama getiremez. İnsanın zihinsel özelliklerinin Üstün Zekâ Sahibi Biri’nin niteliklerini yansıttığı açıkça ortada değil mi? Bu, şu sözleri söyleyen Tekvin 1:27 ile uyum içindedir: “Allah insanı kendi suretinde yarattı.” Hayvanlar Tanrı’nın suretinde yaratılmadı. Bu nedenle onlar insanların sahip olduğu yeteneklere sahip değildir. Gerçi hayvanlar önceden belirlenmiş ve şaşmaz içgüdüleri aracılığıyla şaşılacak işler yapabiliyorlar, fakat düşünme ve bunu eyleme dökme konusunda esnek davranabilen ve daha önceki bilgilerinin üzerine sürekli yenilerini ekleyebilen insanlarla kesinlikle karşılaştırılamazlar.

20. İnsandaki özgecilik hangi açıdan evrimle tutarsızlık içindedir?

20 İnsanlardaki özgecilik, yani bencillikten uzak şekilde verme yeteneği, evrim için başka bir sorun oluşturur. Bir evrimci şunu söyledi: “Doğal seçilimle evrimleşen herhangi bir şeyin bencil olması gerekiyormuş gibidir.” Birçok insanın bencil olduğu kuşkusuz doğrudur. Fakat kendisi daha sonra şunu kabul etti: “İnsanoğlunun bir başka özelliği de—büyük olasılıkla—has, çıkarsız, gerçek özverisi.”24 Başka bir bilim adamı ise şunu dedi: ‘Özgecilik içimizde vardır.’25 Bu nitelik, bedelinin, yani özverinin gerekli olabileceği bilinciyle yalnızca insan tarafından kullanılır.

İnsan Denen Mucizeyi Takdir Etmek

21. İnsanın hangi yetenekleri ve özellikleri onu herhangi bir hayvandan çok daha üstün kılar?

21 Şunu bir düşünün: İnsan soyut düşünceler üretir, bilinçli olarak hedefler belirler, gerçekleştirmek üzere planlar yapar, yürütmek üzere işler başlatır ve başarabildiklerinden tatmin duyar. Güzellikler için göz, müzik için kulak, sanat için yetenek, öğrenme dürtüsü, doymak bilmez bir merak ve keşfeden, yaratan bir hayal gücüyle yaratılmış insan, bu armağanları kullanırken sevinç ve başarı duygusunu tadar. Sorunlar karşısında merakı kamçılanır; bunları çözerken zihinsel ve fiziksel yetilerini kullanmaktan keyif duyar. İnsanda ayrıca, doğruyu ve yanlışı belirlemek üzere kullandığı ahlak duyusu ve yanlış yola saptığında onu adeta bir iğneyle dürten vicdanı da vardır. Vermekten mutluluk duyar; sevmek ve sevilmekten zevk alır. Tüm bu etkinlikler yaşamaktan aldığı zevki artırır ve yaşamına amaç ve anlam katar.

22. Neler üzerinde düşünmek insanın kendini küçük hissetmesine ve anlayış kazanmak üzere çabalamasına yol açar?

22 Bir insan, bitkiler ve hayvanlar, çevresindeki dağlar ve okyanusların haşmeti, tepesindeki yıldızlı göklerin enginliği üzerinde düşünceye daldığında kendisinin ne kadar küçük olduğunu hissedebilir. Zamanın ve sonsuzluğun bilincindedir; nasıl var olduğunu ve nereye gittiğini merak eder ve tüm bunların arkasında neler olduğunu anlamak için didinir durur. Hiçbir hayvanda bu tür düşünceler bulunmaz. Fakat insan olayların nedenlerini araştırır. Tüm bunlar, insanın kendisini yaratan Kişi’nin ‘suretini’ taşımasının ve kendisine bağışlanmış, hayranlık uyandıran bir beyne sahip olmasının sonucudur.

23. Davud, kendi başlangıcıyla ilgili onuru kime verdi; rahimdeki oluşum hakkında neler söyledi?

23 Şaşırtıcı bir anlayışa sahip eski Mezmur yazarı Davud, bu konuda onuru, beyni tasarlayan ve insanın doğumuyla ilgili mucizenin mimarı olduğunu düşündüğü Kişi’ye verdi. Şöyle dedi: “Sana şükreylerim; çünkü heybetli ve şaşılacak surette yaratılmışım; işlerin aciptir (heybetlidir) ve canım bunu pek iyi bilir. Gizli yerde yaratıldığım zaman, dünyanın derin yerlerinde şaşılacak surette kurulduğum zaman, bedenim (kemiklerim) sana gizli değildi. Gözlerin beni cenin iken gördü . . . . hepsi (onun bütün kısımları) senin kitabında yazılmıştı.”—Mezmur 139:14-16.

24. Hangi bilimsel bulgular Davud’un sözlerini daha da şaşırtıcı kılar?

24 Gerçekten de ortaya çıkan insan vücudunun tüm kısımlarının, ana rahmindeki döllenmiş yumurtanın içinde ‘yazılı’ olduğu söylenebilir. Kalp, akciğerler, böbrekler, gözler ve kulaklar, kollar ve bacaklar ve de hayranlık uyandıran beyin; bunlar ve vücudun diğer tüm kısımları, ana rahmindeki döllenmiş yumurtanın genetik kodunda ‘yazılıdır.’ Bu kodda her biri kendi sırasında olmak üzere, bu organların ortaya çıkış zamanını gösteren içsel çizelgeler vardır. Bu gerçek, modern bilimin genetik kodu bulmasından yaklaşık üç bin yıl önce Mukaddes Kitapta kaydedilmişti!

25. Tüm bunlar bizi hangi sonuca götürür?

25 Şaşırtıcı beyniyle birlikte insanın varlığı gerçek bir mucize ve hayret uyandıran bir şey değil mi? Böyle bir mucizenin evrimle değil, ancak yaratılışla açıklanabileceği de açık değil mi?

[Sayfa 168’deki pasaj]

Beyin, her saniye içine akan 100 milyon mesajla nasıl başa çıkabiliyor?

[Sayfa 169’daki pasaj]

Beyin, sadece gerekli mesajlar üzerinde yoğunlaşmak üzere saniyenin yaklaşık her onda birinde kendini tarar

[Sayfa 169’daki pasaj]

Beyinlerimiz “aslında bir sır” olarak kalmaya devam ediyor

[Sayfa 173’teki pasaj]

“Bizler sadece daha akıllı maymunlar değiliz.” Zihnimiz, “bizi diğer tüm canlı türlerinden nitelik açısından farklı kılmaktadır”

[Sayfa 175’teki pasaj]

“Dilin kökeni, beynin en şaşırtıcı sırlarından biri olarak kalmaktadır”

[Sayfa 175’teki pasaj]

İnsan beyninin gelişimi, “evrimin en açıklanamaz yönü olarak kalmaktadır”

[Sayfa 177’deki pasaj]

İnsanın hayranlık uyandıran beyni, kendisini yaratan Kişi’nin ‘suretini’ taşır

[Sayfa 171’deki çerçeve/resim]

İNSAN BEYNİ—‘Çözülmemiş Sır’ mı?

“İnsan beyni tüm evrendeki en harika ve en gizemli nesnedir.”—Antropolog Henry F. Osborna

“Beyin düşünceleri acaba nasıl üretiyor? En önemli soru budur ve biz buna hâlâ bir cevap bulabilmiş değiliz.”—Fizyolog Charles Sherringtonb

“Ayrıntılı bilginin düzenli olarak artmasına karşın, insan beyninin nasıl çalıştığı hâlâ büyük ölçüde bir sırdır.”—Biyolog Francis Crickc

“Bir bilgisayardan ‘elektronik beyin’ olarak söz eden bir kimse asla bir beyin görmemiştir.”—Bilimsel konular editörü Dr. Irving S. Bengelsdorfd

“Bizim faal belleğimiz, büyük, çağdaş bir araştırma bilgisayarından birkaç milyar kez daha fazla bilgi saklayabilir.”—Bilim yazarı Morton Hunte

“Beyin bilinen evrendeki diğer tüm nesnelerden farklı ve ölçülemeyecek derecede daha karmaşık olduğundan, beynin gizemli yapısını kavrayabilmemiz mümkün olmadan önce, çok hararetle savunduğumuz görüşlerimizin bazılarını değiştirmek zorunda kalabiliriz.”—Nörolog Richard M. Restakf

‘Evrim kuramının diğer kâşifi’ olan Alfred R. Wallace, Darwin’e insanlar ve hayvanlar arasındaki derin uçurum konusunda şunu yazdı: “Doğal seçme, ilkel insana, ancak maymunlarınkinden biraz daha üstün bir beyin ihsan etmiş olabilir; oysa onda, bizim bilgili toplumumuzun vasat bir üyesininkinden çok az aşağı olan bir beyin bulunur.” Onun bu kabullenişinden rahatsız olan Darwin şöyle yanıtladı: “Umarım, senin ve benim eserimizi tamamen öldürmemişsindir.”g

İnsan beyninin, herhangi bir hayvanınkinden evrimlenerek oluştuğunu söylemek, akla ve gerçeklere karşı çıkmak demektir. Bundan çok daha mantıklı bir sonuç şudur: “Benim, insanın kavrama kapasitesinin çok ötesinde bir şey olan, inanılmaz beyin-zihin ilişkisinin tasarımı ve gelişiminden sorumlu bir Üstün Zekâ’nın varlığını kabul etmekten başka seçeneğim kalmadı. . . . . Tüm bunların zekice bir başlangıcı olduğuna, bunları Bir Kişi’nin gerçekleştirdiğine inanmam gerekiyor.”—Sinir cerrahı Dr. Robert J. Whiteh

[Sayfa 170’deki şema]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın)

Beyin, bir kas gibi, kullanıldıkça güçlenir, kullanılmazsa zayıflar

Dendritler

Nöron

Akson

Sinaps

Nöron

Akson

[Sayfa 172’deki resim]

Beyin, “yirmi milyon cilt kitabı” dolduracak kadar bilgi saklayabilir

[Sayfa 174’teki resimler]

Bir çocuğun beyni, karmaşık dilleri hızla öğrenmesi için önceden programlanmıştır; fakat ‘şempanzeler, insan dillerinin en temel şekillerini bile öğrenme konusunda yeteneksizdirler’

[Sayfa 176’daki resim]

İnsanlar, herhangi bir hayvanın sahip olduğunun çok ötesinde yeteneklere sahiptir

[Sayfa 178’deki resim]

“Onun bütün kısımları senin kitabında yazılmıştı”

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş