Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w80 1/8 s. 44-47
  • Dağdaki Vaız—“Dar Kapıdan Girin”

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dağdaki Vaız—“Dar Kapıdan Girin”
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
  • Benzer Malzeme
  • Bütün Dinler Doğruyu Öğretiyor mu?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2009
  • Sözün Yalnız İşiticileri Değil, İşleyicileri de Olun
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
  • Özgürlüğe Götüren Dar Yol
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
  • Sahte Peygamberler
    Kutsal Yazılardan Kanıtlar Gösterin
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
w80 1/8 s. 44-47

Dağdaki Vaız—“Dar Kapıdan Girin”

DİNLEYİCİLERİNİ Tanrı’nın iradesini yapmakta yardım görmeleri için ciddiyetle dua etmeğe teşvik ettikten sonra, İsa, şöyle devam etti: “Dar kapıdan girin; zira helâke götüren kapı geniş, ve yol enlidir; ve ondan girenler çoktur. Çünkü hayata götüren kapı dar ve yol sıkışıktır, ve onu bulanlar azdır.”—Matta 7:13, 14.

Eski zamanlarda şehirlere giriş yol üzerine bina edilen kapılardan geçmek suretiyle oluyordu. Mukaddes Yazılar çoğu kez bir kişinin sürdüğü hayatı bir yol veya patikaya benzetir. (Sül. Mes. 4:18, 19) Tanrı’nın Oğluna göre, “helâke” veya Tanrısal tasvibin dışında kalan ve ölüme giden yol “geniş ve enlidir”. Bu yol kişilere, hayatlarında Mukaddes Kitabın standartlarına göre herhangi bir değişiklik yapmadan, istedikleri gibi yaşamalarına izin verir. “Birçokları” ‘rahat yaşamak’ için o geniş yolu seçmişlerdir.

Diğer tarafta Mukaddes Kitap, Tanrı’nın Mesihi Krallığını, “dar” bir kapı ve “sıkışık” bir yoldan geçip de girilen bir şehre benzetmektedir. (İbraniler 11:10; 13:14’e bak) “[Ebedi] hayata götüren” bu yoldaki insanlar, yüreklerinde doğru saikler geliştirip kendilerini disipline tabi tutmalıdırlar; ve zaman zaman, hakiki tapınmanın “yolu” şiddetli ezaya tahammül etmeyi de gerektirir. (Res. İşl. 9:2; 19:9, 23; 22:4) Çoğu kimse istedikleri gibi hareket edip, zorluklara katlanmadan yaşamayı tercih ederek, Tanrı’yı memnun eden hayat yolunu aramamaktadırlar. Dolayısiyle hayat [hayata] götüren kapıyı ve sıkışık yolu “bulanlar azdır”.—Matta 7:14, Luka 13:24 ile karşılaştır.

Bundan sonra İsa, hayat yolunda kalmak isteyenlere bir uyarıda bulundu: “Yalancı peygamberlerden sakının; onlar size koyun esvabında gelirler, fakat iç yüzden kapıcı kurtlardır.”—Matta 7:15.

“Yalancı peygamberler” demekle İsa, burada Tanrı’yı temsil ettiklerini yalan yere iddia eden dini muallimleri kastetti. Bu aldatıcılar kendilerini “koyun esvabında” takdim ederlerdi. İki yüzlü bir tavır takınarak kibarlık, tevazu ve bazı koyunvari nitelikler gösterip Tanrı’nın tapıcılarının “sürüsüne” ait olduklarını anımsatacak bir görünüm yaratmaya çalışırlardı. (Mezmur 78:52; 80:1; 100:3’e bak) Ama bu sahte peygamberler içten, “kapıcı kurtlar” gibi olup tamahkâr ve şahsi menfaatleri için daima başkalarından çalmağa veya kapmağa isteklidirler.

Tanrı’nın Oğlu, bu sahte peygamberler için “size gelirler” dedi, yani, onlar kendisinin “iyi çoban” olarak toplamış olduğu sürünün dışından geleceklerdir. (Yuh. 10:11) Uzak gelecekte bir tehlike değil, bu aldatıcılar bizzat o zaman mevcut idiler. Bellidir ki, burada, İsa’nın zihninde özellikle alan [yalan] yere Tanrı’nın sözcüsü olduklarını iddia eden Ferisiler vardı. Onlar, kendilerini “Musanın kürsüsünde” oturmuş, Tanrısal kanunların tefsirini yapmağa yetkili olduklarını söylüyorlardı. (Matta 23:2) Fakat aslında Ferisiler, insanların hayata götüren dar kapıyı ve sıkışık yolu bulmalarına engel olan ikiyüzlü kimselerdi. (Matta 23:13-15; Luka 6:39) Aldatıcı “koyun esvabı”na gelince, İsa’nın başka bir fırsatta söylediği şu sözler öğreticidir:

“Vay başınıza, yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler– çünkü siz badanalı kabirlere benzersiniz ki, dıştan güzel görünürler, fakat içten ölü kemikler ve türlü murdarlıkla doludurlar. Siz de böylece insanlara dıştan salih görünürsünüz, fakat içten ikiyüzlülük ve fesatla dolusunuz.”a—Matta 23:27, 28.

Bir kişi “koyun esvabındaki bir kurdu nasıl tanıyabilir? İsa bir tasvirle birlikte rehberlik edici bir anahat da sundu: “Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. İnsanlar dikenlerden üzüm, yahut deve dikenlerinden incir toplarlar mı? Böylece her iyi ağaç iyi meyva verir; fakat çürük ağaç kötü meyva verir. İyi ağaç kötü meyva vermez; çürük ağaç da iyi meyve veremez. İyi meyve vermiyen her ağaç kesilir ve ateşe atılır.”—Matta 7:16-19.

Meyve veren her bitki veya ağaç kendi özel cins meyvesini meydana getirir. Bütün bitkiler insanlar tarafından yenilebilecek meyveler meydana getirmezler. Dikenlerden ve çalılardan üzüm ve incir gibi yenebilecek meyveler aramak boş ve zaman kaybı olurdu. İnsanların yiyebileceği bir meyve ancak sağlıklı ve onun çeşidinden olan bir ağaçtan gelebilir. Şayet bir ağaç daimi surette “değersiz meyveler” vermekte ise bu, mutlaka ağacın kendisinin “çürük” olduğunu gösterir. Böylesine çürük bir ağaç “kesilir” ve çalı, diken ve otlarla beraber ateş yakmak için kullanılır.—Mezmur 59:9; Vaiz 7:6; İşaya 44:14-16; Matta 6:30; 13:30 ile karşılaştır.

Tarım alanında verilen bu örnek henüz dinleyicilerinin zihninde taptaze iken, İsa, asıl önemli prensibi tekrarladı: “Öyle ise, onları meyvelerinden tanıyacaksınız.” (Matta 7:20) Mecazi bir anlamda bu “meyveler” sahte peygamberlerin öğretirken söyledikleri şeyleri kapsıyacaktır. Bununla ilgili olarak İsa şunu da ilâve etti: “İyi adam yüreğinin iyi hazinesinden iyi şey çıkarır; ve kötü adam yüreğinin kötü hazinesinden kötü şey çıkarır; çünkü ağız yüreğin taşmasından söyler.”—Luka 6:45.

Sahte peygamberlerin hakiki karakterini ortaya çıkaran meyveler onların hareket tarzını da kapsayacaktı. (Markos 7:21-23 ile karşılaştır) Bir kimse yüreğinin gerçek durumunu sonsuza dek gizli tutamaz. Eninde sonunda sözleri ve hareketleri onun nasıl biri olduğunu belli edecektir.

[Dipnotlar]

a Ferisilerin sahte peygamber olduklarına dair David Hill, Biblica dergisinde şöyle yazmaktadır (1976, cilt 57): “Josephus olayları önceden bilme yeteneğine sahip olup da bu mevhibeyi politik amaçlarla kullanan Ferisileri tanıyordu (Antikite XVII 41-45) ve başka bir yerde Pollion isimli biriyle onun şakirdi olan Samaias’ın peygamberlik ettiklerinden bahsetmektedir (Antikite XIV 172-176; XV 3, 370). Fakat Josephus’un yavan ve belki de katılaşmış bilgilerenden daha da önemli olan şu gerçek var ki, Ferisiler bir grup olarak kendilerini büyük peygamberler ananesinin varisleri olarak görmekteydiler: Onlar bu ananeyi Büyük Meclisin üyelerinden alıyorlardı, ki bu da onlara peygamber hattının, sonuncu peygamberinden geçmişti. Kutsal Yazıları tefsir etmekte usta olan Ferisiler kendi günlerinde geçmiş zamanların peygamberleri vasıtasiyle verilmiş bulunan vahiylerdeki olaylara en doğru bir şekilde uyan bir topluluktu. . . . Halefleri için söylenildiği gibi, kendileri içinde söyle denebilirdi, ‘Peygamber değilseler de, peygamberlerin oğulları değil midirler’ (İsa’nın günlerinde yaşamış bir haham olan Hillel’e ithaf edilmiştir). İsa’nın, Ferisilere peygamberlerin kabirlerini yaptırdıklarını ve salihlerin türbelerini donattıklarını söylemesi bunlarla tamamen ahenk içindedir. (Matta 23:29) O halde İsa’nın günlerindeki Ferisilerin, Peygamber (ismine değilse de) rolüne ve yetkilerine sahip olduklarını iddia etmeleri imkânsız bir şey değildir.”

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş