Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w80 1/9 s. 2-7
  • İman Sana Fayda Sağlayabilir mi?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • İman Sana Fayda Sağlayabilir mi?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • İMANIMIZ İÇİN TEMEL
  • ÖZEN GÖSTEREN BİR BABA
  • TANRI’NIN VAATLERİNE İMAN
  • VAADİN “ZÜRRİYET”İNİ TESPİT ETMEK
  • İMAN HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMAZ
  • Ne Büyük Şahitler Bulutu!
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1987 (Dinsel Seri 73-84)
  • Hakikate Dayanan İmanı Uygulayın
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
  • Yehova’nın Vaatlerine İman Ettiğinizi Gösterin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2016
  • İman Uygulayarak Tanrı’nın Vaatlerine Olumlu Karşılık Vermek
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1993
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
w80 1/9 s. 2-7

İman Sana Fayda Sağlayabilir mi?

BU SORUYA uygun bir cevap verebilmek için, önce bir soruyu incelemeliyiz: Gerçek iman nedir? “İman” hakkındaki genel düşüncenin Mukaddes Kitabın öğrettiğinden değişik olması belki tuhaf görünebilir. Tanınmış bir sözlük “imanı” bir dinin ananevi öğretilerine “inanç” ve “kanıtı bulunmayan bir şeye sağlam inanç” olarak tarif ettiğinde esas anlamından sapıp onun tam aksini söyler. Bu neden böyledir?

İlk başta, bir dinin ananevi öğretilerinin çoğu kez hakiki öğreti olması şart değildir. Yazıcılar ve Ferisilerin ananeleri hakkında konuştuğu zaman İsa, bunu şu sözlerle göstermişti: “Siz de niçin kendi ananeniz ile Allahın emrini bozuyorsunuz? Ey ikiyüzlüler! İşaya: ‘Bu kavm dudakları ile beni sayarlar, fakat onların yüreği benden uzaktır. Ve talimat olarak insan emirlerini öğretip, boş yere bana taparlar’ diye sizi için iyi peygamberlik etmiştir.” (Mat. 15:3-9) Onlar, Tanrı’nın vaat edilen Mesihini, O’nun “hayat Reisini” öldürmekle, imanlarının noksanlığını kanıtlamış olan “imansız ve sapık nesil”in liderleriydiler.—Mat. 17:17; Res. İşl. 2:40; 3:15.

Sözlüğün açıklaması “kanıtı bulunmayan bir şeye sağlam inanç” demesine gelince; gerçek iman bunun tam tersidir. Herhalde sözlük, gözle görünür bir kanıtın bulunmadığını kastetmiş olabilir. Ancak, hiçbir kanıtı bulunmayan bir inanç, yerinde olara, safdillik diye nitelendirilir; çünkü Mukaddes Kitabın İbraniler 11:1’de imanla ilgili verdiği şu tarife ters düşer: “İman, ümit edilen şeylerle ilgili teminatlandırılmış bir bekleyiş ve görülmemesine rağmen gerçeklerin sarih bir izharıdır.” İmanın gerçeklerle, teminatlandırılmış bir bekleyişle ve gerçekliği kanıtlanmış şeylerle ilişkisi olduğuna dikkat edelim. İmanın son derece sağlam bir temeli vardır, bol bol delillere dayanır.

İMANIMIZ İÇİN TEMEL

Mektuplarının birinde, resul Pavlus, iman göstermek için, kuvvetli bir neden verir. Romalılar 1:20’de kendisi bize Tanrı’nın “görünmez şeyleri, yani ebedi kudreti ve ülûhiyeti, dünyanın yaratılışından beri yapılan şeylerle anlaşılarak, açıkça görülüyor” der. Bunlar, bizzat kendi gözlerimizler gördüğümüz yıldızlı gökler, yerdeki mükemmel şekilde dengelenmiş olan yaratılış işleri ve “doğa” diye adlandırılan güzelliklerdir. Bütün bunlarda Usta bir mimarın sevgi ve hikmeti açık şekilde belirtilmiştir. Derin şekilde düşündüğümüz zaman bu tür bir yaratılış içimizde Mezmur 104:24’te açıklanan imanın aynısını geliştirmemize yardım edecektir. “Ya Yehova (YD) işlerin ne çoktur! Onların hepsini hikmetinle yaptın.” Bu, “kanıtı olmayan” bir iman değildir.

Bununla beraber Tanrı’ya olan imanımız O’nun var olduğunu kabul etmekle ve onun yaratılışının izzetini takdir etmekle bitmiyor. Bu, Tanrı ve Yaratıcımız ile çok kutsal kişisel bir ilişki kurmak imtiyazımızı kapsıyor. Biz kendisini aradığımız takdirde “o, hiç birimizden uzak” olmadığı için kendisini bulabiliriz. (Res. İşl. 17:24-27) Tanrı’yı bulmamız ve O’nu tanımamız bize hayatta herhangi bir tecrübenin üstünde olan bir doyum ve mutluluk getirebilir. Kendisini memnun etmek, bize, mükafatın en büyüğünü sağlayabilir. Bu ise ancak iman vasıtasıyle mümkündür. Resulün yazmış olduğu gibi: “Fakat iman olmadan makbul olmak imkânsızdır; çünkü Allaha yaklaşan, onun var olduğuna, ve kendisini arıyanlara mükâfat edici olduğuna iman etmelidir.”—İbr. 11:6.

ÖZEN GÖSTEREN BİR BABA

Tanrımız ve Yaratıcımız, tüm babaların en şefkatlisidir. Peygamber Musa’ya Kendisini şöyle tanıtmıştır: “Yehova, Yehova, çok acıyan ve lütfeden, geç öfkelenen ve inayeti ve hakikati çok olan, binlere inayetini saklayan, haksızlığı ve günahıve suçu bağışlayan, ve suçluyu aslâ suçsuz çıkarmayan. . . .Allah.” (Çık. 34:6, 7) Bu kadar yüksek prensipleri kişiliğinde toplayan bir Tanrı’nın, yaratığı insana yaptığı vaadini burada yeryüzünde yerine getiremeyeceğini düşünebilir miyiz? Asla! Çünkü, nakâmil beşeri bir baba dahi kendi evlatlarına bir şey vaat ettiği zaman, vaat ettiği şeyin gerçekleşmesi için elinden geleni yapacaktır. İnsanlığın gökteki Babası bundan ne kadar çoğunu yapabilecektir! İsa’nın Dağdaki Va’zında dinleyicilerine dediği gibi: “İmdi sizler kötü olduğunuz halde, çocuklarınıza iyi hediyeler vermeği bilirsiniz, göklerde olan Babanız kendisinden dileyenlere ne kadar ziyade iyi şeyler verir.” (Mat. 7:11) Tanrı’nın tüm vaatlerinin tam vaktinde ve iradesine uygun tarzda gerçekleşeceğine dair kesin imanımız olmalı.—Yeşu 23:14.

Fakat acaba bu vaatler hangisidir? Bunlar bir defa verilen vaatler değildir. Tam aksine! Bunlar, Tanrı’nın bütün insanlığa yapacağı iyiliği hakkındaki vaatleridir ve 4.000 yıllık bir devre içinde tekrar ve tekrar belirtilmiştir. Bunlar, bir şeyi yapacaklarını vaat edip de sonunda başka şey yapan politikacıların vaatleriyle karıştırılmamalıdır. Tanrı’nın vaatleri güvenilir vaatlerdir. Onların yerine getirilmesi kesindir; çünkü bunları Tanrı eşsiz Yehova ismiyle vermiştir. O, en büyük vaatlerinin birinde, bu vaadini bir yemin ile de mühürlemiştir: “Allah bunda kendi muradının değişmezliğini vadin varislerine daha ziyade göstermeği murat ederek yeminle araya girdi.”—İbr. 6:17.

TANRI’NIN VAATLERİNE İMAN

Mukaddes Yazıların İbraniler kitabının 11. babında Tanrı’nın vaatleri iman konusu ile ayrılmaz bir şekilde birleşmiş bulunmaktadır. Mukaddes Kitap tarihinde görülen ilk iman adamı Habil’in Tekvin 3:15’te kayda geçen ve “zürriyet”i konu alan Tanrı’nın vaadinden herhalde haberi verdi. Tanrı’nın gökteki Meleklerden oluşan teşkilatından çıkacak olan bu zürriyet “İblis ve Şeytan denilen . . . . eski yılan”ın işlerini boşa çıkacaktı. [çıkaracaktı] (Vah. 12:9) Habil “sürünün ilk doğanlarından” yağlı bir kurban takdim etmişti. Bu, yerinde olarak, vaat edilen “zürriyet” olan “Tanrı’nın Kuzusu”nun (YD) 4.000 yıl sonra insanığı günah ve ölümden kurtarmak için vereceği kurbanın, bir simgesiydi. Böylece “imanla Habil Allaha Kainden daha iyi kurban takdim etti.”—Tekv. 4:4; Yuh. 1:29; İbr. 11:4.

Sonra Tufandan önce yaşamış olan Hanok vardı. “İmanla Hanok ölüm görmemek üzere naklolundu.” Kendisinin ölmediği söylenemez, çünkü I. Korintoslular 15:22’de Pavlus şunları yazıyor: “Cümlesi Âdemde ölüyorlar.” Fakat Tanrı onun ölüm acılarını çekmesine izin vermedi. Hanok’un imanının Tanrı’nın vaatleri hakkındaki bilgisine dayandığı ortadadır; çünkü kendisinin tayin edilen zamanda, Tanrı’nın, melekler ordusu vasıtasıyla yeryüzünden, bütün kötü insanları kaldırmakla ilgili hükmünün gerçekleşeceğine dair bilgisi varadı. Bunun içindir ki Hanok şu peygamberlikte bulunmuştu: “Bütün insanlara karşı hükmü icra için, ve fısk ile yaptıkları bütün fısk işleri hakkında, ve kendisine karşı günahkârların siyledikleri bütün sert şeyler hakkında, bütün fasıkları ilzam için işte, Yehova (YD) onbinlerce mukaddeslerile geldi.” (İbr. 1:5; Tekv. 5:21-24; Yahuda 14, 15) Hanok gibi biz de bugün, Tanrı’nın yeryüzünü bütün kötülüklerden temizleyeceği hakkındaki vaadine iman edebiliriz.

Başka bir imanlı kişinin gerçek hayat tecrübesi, Tanrı’nın vaadinin kesin olduğunu kanıtlar. Bu adam Nuh idi; kendisi hakkında şöyle yazılmıştır: “İmanla Nuh henüz görünmeyen şeyler hakkında Allah tarafından ihtar olunup takva ile harekete getirilerek, evinin kurtuluşu için bir gemi hazırladı; bununla dünyayı mahkûm etti, ve imana göre olan salâhın varisi oldu.” (İbr. 11:7) Aynı şekilde bugün Yehova’ya imanla hizmet edenler, kötü bir dünyayı mahkûm eden canlı bir tanık olarak duruyorlar. Onların imanla vardıkları sonuç yerindedir. Çünkü “İnsanoğlu” İsa Mesih “şeyler sisteminin sona erişi (YD)” hakkında peygamberlik ettiği zaman, tufan ile bir karşılaştırma yapıp şunları söylemedi mi? “O gün ve saat hakkında ne göklerin melekleri, ne de Oğul, yalnız Babadan başka kimse bir şey bilmez. Nuhun günleri nasıl idi ise, İnsanoğlunun huzuru (YD) da öyle olacaktır. Çünkü Nuhun gemiye girdiği güne kadar, tufandan evvelki günlerde, insanlar yerler, içerler, evlenirler, ve kocaya varırlardı; ve tufan gelip hepsini alıncaya kadar nasıl bilmedilerse, İnsanoğlunun huzuru (YD) da öyle olacaktır.” (Mat. 24:36-39) Fakat bizim imanımız bugünkü kötü “şeyler sistemi”nin yeryüzünden silinmesini beklemekten çok daha fazlasını kapsamaz mı? Tabii ki kapsar.

VAADİN “ZÜRRİYET”İNİ TESPİT ETMEK

“İman” sözcüğü Mukaddes Kitapta, Habilden 2000 yıl sonra yaşamış olan İbrahim ile ilgili olarak ilk defa görülür. İbrahim “Yehova’ya (YD) iman etti, ve onu kendisine adalet (YD) saydı.” (Tekv. 15:6) Habil, Hanok ve Nuh, Yehova’nın, Tanrı’nın düşmanlarına karşı hükmünü infaz ettireceği bir “zürriyet” ile ilgili vaadine iman etmişlerdi. Fakat Yehova İbrahim’e kapsamı genişletilmiş bir vaat vermişti. Bunu Yehova, İbrahim’i biricik oğlu İshak’ı kurban olarak takdim etmekle ilgili denemeye tabi tuttuktan sonra verdi. Tanrı o zaman şöyle dedi: “Seni ziyadesile mubarek kılacağım, ve senin zürriyetini, göklerin yıldızları gibi, deniz kenarında olan kum gibi ziyadesile çoğaltacağım; senin zürriyetin düşmanlarının kapısına hâkim olacaktır; ve zürriyetinde yerin bütün milletleri kendilerini mübarekleyeceklerdir (YD); çünkü sözümü dinledin.”—Tekv. 22:1-18.

Böylece, yerin bütün milletlerinin mübereklenmesi İbrahim’in “zürriyeti” vasıtasıyla yapılacaktır. Acaba bu “zürriyet kimdir? Resul Pavlus şöyle cevap veriyor: “İmdi vaitler İbrahime, ve kendi zürriyetine edildi. . . . . ‘Ve senin zürriyetine’ diyor ki, bu da Mesihtir.”—Gal. 4:16.

Öyleyse Mesih, bütün milletlerin insanlarına, hangi vasıtayla bereketler getiriyor? Bir hükümet “şehri” vasıtasıyle; İbrahim bu vaat edilen şehrin gelmesini imanla bekliyordu” (İbr. 11:10) Bu şehir, “Kuzu” İsa Mesih’in kral olarak tahta oturtulmuş olduğu semavi şehirdir. Ve onun yanında sadık insanlardan, ölülerden diritilmiş olanlar vardır. Bunlar onunla krallar olarak “dünya üzerinde saltanat süreceklerdir.” (Vah. 5:9-12) Vaat edilen “zürriyet” olarak Mesih İsa’nın gelmesinden 2.000 yıl önce yaşadığı halde İbrahim’in bu vaade olan imanının sarsılmaz olduğunu düşün. Senin imanın da İbrahim’in Tanrı’nın vaadine olan imanı kadar gerçek ve sağlam olabilir.—Rom. 4:20-22.

İMAN HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMAZ

Bugüne kadar yeryüzünde Mesih İsa’nın sadık izleyicileri bulunmuştur. Bunlar hakkında İsa şöyle demiştir: “Senin işlerini ve sevgini ve imanını ve hizmetini ve sabrını bilirim.” Onlar iman vasıtasıyla kazandıkları galibiyetleri sayesinde gökte bir mükâfat alıyorlar. (Vah. 2:19, 26-28) Bundan başka, 1930’ların ortalarından beri Yehova’nın ismi ve krallığının şahadeti hususunda yaptıkları sadık “işler” sayesinde, yani vaat edilen Zürriyetin başlıcası olan İsa Mesih “Kuzunun” önünde durmakta olan, her milletten ve sıptlardan ve kavmlardan ve dillerden kimsenin saymağa kadir olmadığı büyük kalabalık” oluşmuştur. “Kuzunun kanı”nın satın alma kudretine iman ettikleri için onlar kötüler üzerine gelecek “büyük sıkıntı”dan Tanrı’ya ‘gündüz ve gece kutsal hizmet arz etmek’ üzere geçerler. Tanrı onların üzerine koruyucu “çadırını” kuracaktır.—Vah. 7:9, 14, 15.

Mutlu “Büyük kalabalık” başka fevkalade nimetlere de kavuşmuştur. Çünkü Tanrı’nın bu yeryüzündeki hizmetçileri hakkında şunlar yazılmıştır: “Artık acıkmıyacaklardır ve artık susamıyacaklardır; ve ne güneş, ne de bir sıcaklık onlara vurmıyacaktır; çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güdecek, ve hayat sularının pınarlarına onları götürecek; ve Allah gözlerinden bütün gözyaşlarını silecektir.” (Vah. 7:16, 17) “Büyük sıkıntı” bitinceye kadar ve bu zaman boyunca gösterecekleri iman sayesinde kendileri hem ruhi hem de maddi bir bolluğa sahip olacaklardır. Yehova’nın öfke gününün ‘sıcaklığı’ kendilerine vurmayacaktır. Tanrı’nın Oğlu bizzat onları ferahlatacak ve yeryüzünde ihya edilecek olan cennetin sonsuz bereketlerine doğru onları güdecektir! Dinsel cehalet ve hakiki Tanrı’dan uzaklaşmak yüzünden ağlayışları, artık çok geride kalmış olacaktır.

Vahiy’in sonuna doğru resul Yuhanna ‘yeni gök”ü veya mukaddes şehri, “Yeni Yeruşalimi . . . . gökün içinden Allahtan inmekte” gördü. Burada gördüğü şehir Kuzu İsa Mesih’in gökteki Krallığında bulunacak olan Mesih’in “gelin”inin sembolik bir tasviridir. (Vah. 21:1, 2, 9) Bu Krallık yönetimi altında “büyük kalabalık”, diriltilen insanlarla birlikte, sevgi dolu semavi Baba ile yakın ve samimi bir ilişkiye girerek bir “yeni yer” yeni bir toplum oluşturur. “[Tanrı] Kendisi onlarla beraber oturacaktır, ve onlar kendi kavmları olacaktır, ve Allah kendisi onlarla olacaktır.” Ve resul Yuhanna iman gösterenlere verilecek faydaları tekrar belirtiyor: “Ve [Tanrı] gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek; ve artık ölüm olmıyacak; ve artık matem ve ağlayış ve acı da olmayacak; çünkü evelki şeyler geçtiler.” Gerçekten özen gösteren Tanrı tarafından, ne kadar büyük bereketler geliyor!—Vah. 21:3, 4; Yuh. 5:28, 29.

Bu vaatlerin gerçekleşeceğine dair imanın var mı? Bu imana sahip olmak için önemli bir neden var! Tanrı bizzat gökteki tahtından şu bildiriyi veriyor: “İşte her şeyi yeni yapıyorum” ve buna şu sözleri de ekliyor: “Yaz, çünkü bu sözler sadık ve hakikidirler.” (Vah. 21:5) Tanrı’nın vaatleri gerçektir! İnsan tarihinin 6.000 yılı boyunca iman adamları bu vaatlere inandılar ve ona göre hareket ettiler. Böyle bir iman sana da faydalar sağlayacaktır. “Zürriyet” olan Mesih İsa’nın resullerinden birinin hakkında söylediği gibi: “Ona her iman eden utandırılmayacaktır. [hayal kırıklığına uğramayacaktır. (YD)]” Rom. 10:11.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş