Tanrı’nın Verdiği Teminatla Uyum İçinde Yaşamak
TANRI’NIN gelecek hüküm günüyle ilgili verdiği teminata karşı sarsılmaz bir imanımız varsa, bu imanı ispatlayan işlerimiz de olmalıdır. Mukaddes Kitap şöyle diyor: “Beden ruh olmayınca ölü olduğu gibi, böylece iman da, işler (YD) olmayınca ölüdür.”—Yak. 2:26.
Açıkçası, eğer İsa Mesih’in hükmünün tamamıyla taraf tutulmadan infaz edileceğini bekliyorsak, biz de tarafgir olmaktan kaçınmalıyız. Bu ise, tüm insanlara hak ettikleri onuru vermek, başkalarını bulundukları mütevazı durumlardan veya sahip oldukları sınırlayıcı yeteneklerinden dolayı hor görmemek ve bazı kişilere sırf zengin veya ünlü oldukları için iltimas yapmamak gerektiği anlamına gelir. Bundan başka, kendi kendimizi de gereksiz yere kayırmaktan kaçınmalıyız. Diğerlerinin işledikleri ahlaki hatalardan tedirgin olmakla birlikte, her sefer ve fırsatta kendi menfaatimizi bencilce aramamız ne kadar tutarsız bir hareket tarzı olur!
İsa Mesih vasıtasıyla infaz edilecek Tanrısal hükmün sadece çevremizdekilere uygulanmayacağını hatırlarsak, iyi ederiz. Bu hüküm, bizzat kendimize de tatbik edilecektir. Mukaddes Yazılar şöyle diyor: “Şahsa itibar etmiyerek her birinin işine göre hükmedeni, Baba diye çağırıyorsanız, gurbet vaktinizi korku ile geçirin.” (I. Pet. 1:17) Eğer Yaratıcımıza ve O’nun tayin ettiği Hâkim’e karşı sağlıklı bir korkumuz veya saygımız varsa, başkalarının yaptıkları veya yapmadıkları şeylere bakmaya da az eğilim gösteririz. Bunun yerine, hayatımızda, kendi işlerimizi nasıl yönettiğimizi daha dikkatli şekilde izleyeceğiz. Sadece Yehova Tanrı’nın, İsa Mesih vasıtasıyla mevcut tüm meseleleri düzeltebileceğinin farkında isek, yapılan haksızlıklardan gereksiz yere tedirgin olmamak ve meseleleri bizzat ele almaya varacak kadar öfkelenmemek üzere kendimizi tutacağız. Mukaddes Kitap bize şunları söylüyor: “Yehova (YD) diyor: Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim.”—Rom. 12:19.
Aynı zamanda, eğer başkalarının da Tanrı’nın gelecek hüküm günüyle ilgili verdiği teminatla uyum içinde yaşamanın önemini takdir etmelerine yardım edebilirsek, onlara muhakkak yardım etmek isteyeceğiz. Bunu, bize haksız hareketlerde bulunanlara karşı iyilikle davranmak suretiyle yapabiliriz. Mukaddes Kitap şunları tavsiye ediyor: “Eğer düşmanın acıkmışsa, ona yedir; eğer susamışsa, ona içir; çünkü bunu yapmakla onun başı üzerine ateş korları yığarsın. Kötülüğe yenilme, fakat kötülüğü iyilikle yen.” (Rom. 12:20, 21) Kişinin haksız hareketi iyilikle karşılanırsa, bu, onu utandırabilir ve hareket tarzından pişmanlık duymasına yol açabilir. Böylece, gösterilen iyilik onun üzerinde tasfiye edici bir etki yapabilir ve onun iyi niteliklerinin ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Tabii, sadece örnek davranışımız, başkalarının yaşayışlarını Tanrı’nın verdiği teminatla uyum içine getirmenin önemini anlamaları için yeterli olmaz. Onlara Tanrı’nın iradesi ve maksadı hakkında da bilgi vermeliyiz. Resul Pavlus, Atinalılara şöyle dedi: “Allah . . . . şimdi her yerde hepsinin tövbe etmelerini insanlara emrediyor.” (Res. İşl. 17:30) Tanrısal adaleti yerine getirme günü henüz gelmediğine göre, bu mesaj hâlâ her yerde ilan edilmelidir. Yerinde olarak bunu ilan edenler İsa Mesih’i Yehova’nın tayin edilmiş Hâkimi olarak kabul etmiş kimseler olmalıdırlar. Tanrı’nın verdiği teminata gerçekten iman edenler, kendilerini bu konuda konuşmaktan alıkoyamazlar, çünkü “ağız yüreğin taşmasından söyler.”—Mat. 12:34.
Fertlerin tövbe etmek üzere yapılan çağrıya karşılık verebilme zamanı sınırlıdır. Hiçbir insan yarının kendisine ne getireceğini bilmez. Yarın iş işten geçmiş olabilir. (Sül. Mes. 27:1; Yak. 4:13, 14) Bundan dolayı, Tanrı’nın tövbe etmek üzere yaptığı çağrıyı olumlu karşılamakta gecikmeyen ve Tanrısal hükmün infaz edileceğine iman ettiklerini gösteren bir hayatı yaşamaya başlayan kişiler, gerçek hikmeti gösterirler.
Şimdi bile böyle bir hayatı yaşamak kazanç yoludur. Çünkü bu yaşam, Tanrı’ya ve hemcinslerimize karşı temiz bir vicdana sahip olmamıza katkıda bulunur; bu ise, iç huzuru ve kanaatkâr olmayı sağlamakla sonuçlanır. Eğer başkalarına karşı bencil şekilde davranmazsak büyük mutluluğa sahip oluruz. (Res. İşl. 20:35) Önümüzde parlak bir gelecek vardır. Sadece adaletin yerine getirileceğini görmekle kalmayacağız, insanlığın binlerce yıl boyunca çektiği ıstırapların artık geçmişe ait olduğunu da göreceğiz. Mukaddes Yazılar yüreğimizi sevindiren şu vaatta bulunuyor: “[Tanrı] gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek; ve artık ölüm olmıyacak; ve artık matem ve ağlayış ve acı da olmıyacak; çünkü evvelki şeyler geçtiler.”—Vah. 21:4.
Evet, Tanrı’nın verdiği teminatla uyum içinde yaşamak için sağlam nedenlerimiz vardır. Eğer siz, Yaratıcı’nın büyük maksadı ve sizin yapmanızı istediği şeyler hakkında daha fazla bilgi edinmeyi arzu ediyorsanız, çevrenizde oturan Yehova’nın Şahitleri, Mukaddes Yazılardan elde ettikleri bilgiyi sizinle paylaşmaktan büyük sevinç duyacaklardır. Sizi, onların yapacakları ücretsiz Mukaddes Kitabı tetkik tekliflerini kabul etmeye davet ediyoruz.