Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w82 1/3 s. 26-29
  • Vaiz Kitabı Gerçek Değerleri Öğreten Bir Ders kitabı

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Vaiz Kitabı Gerçek Değerleri Öğreten Bir Ders kitabı
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1982 (Dinsel Seri 12-24)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “HER ŞEY BOŞ”
  • LÜKSLE İLGİLİ BİR TECRÜBE
  • ZENGİNLİK VE ŞÖHRET
  • ZULÜM VE ADALETSİZLİK
  • BEKLENMEDİK DURUMLARLA BAŞA ÇIKMAK
  • Kutsal Kitaptaki Sırası 21—Vaiz
    ‘Kutsal Yazıların Tümü Tanrı İlhamıdır ve Yararlıdır’
  • Vaiz Kitabından Önemli Noktalar
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2006
  • Hayatı Yaşanmaya Değer Kılan Nedir?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2008
  • İşler Yolunda Gitmediği Zaman
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1982 (Dinsel Seri 12-24)
w82 1/3 s. 26-29

Vaiz Kitabı Gerçek Değerleri Öğreten Bir Ders kitabı

ZAMANI ve enerjiyi harcamanın en iyi yolu hangisidir? Kendin için eğlence faaliyetlerini başlıca hedef olarak koymak yararlı olur muydu? Yoksa maddi zenginliklerin veya şöhretin peşinde koşmak mı daha iyi olurdu? Hayatta aranan hangi şeyler en büyük değeri taşır?

Mukaddes Yazıların Vaiz Kitabı böyle konular için iyi bir rehberdir. Bu kitapta, “Yeruşalim’de kral olan Davud’un oğlu Vaizin sözleri” bulunuyor. (Vaiz 1:1, 12) Dünya çapında hikmetiyle ün yapmış olan “Vaiz”in, bizzat Kral Süleyman olduğu açıktır. Onun gerçekten değerli ve değersiz şeylerle ilgili öğütleri Vaiz Kitabında bulunuyor.

“HER ŞEY BOŞ”

Vaiz kitabı şu sözlerle başlar: “Boşların boşu, Vaiz diyor, boşların boşu, her şey boş. Güneş altında çektiği bütün emeğinden insanın kazancı nedir?” (Vaiz 1:2, 3) İbranice “boş” anlamına gelen kelime, harfi olarak “nefes” anlamına gelir ve sabitliği, sağlamlığı ve daimiliği olmayan bir şeyi kasteder. “Boşların boşu” ifadesi, insanın işleriyle ilgili uygun bir tarif oluyor.

Bundan sonra, Vaiz, doğada daima devam eden devirlerden bahsediyor. İnsan nesilleri gelip gidiyor, güneş doğmaya ve batmaya devam ediyor, rüzgârlar devamlı esiyor ve nehirler devamlı denize akıyor, ama deniz hiç taşmıyor. (Vaiz 1:4-7) Bunların üzerinde düşündükten sonra, hikmetli kral görüşünü şöyle dile getiriyor: “Bütün şeyler yorgunlukla dolu; insan onu söyliyemiyor; göz görmekle doymıyor, ve kulak işitmekle dolmıyor. Ne var idi ise, olacak odur; ve ne yapıldı ise, yapılacak odur, ve güneş altında yeni bir şey yok.”—Vaiz 1:8, 9.

Doğadaki bütün bu devirler hakkında düşünmek Süleyman’a “yorucu” geldi. Bu devirler öylesine büyük ve karışıktı ki, bir kişi hayatının tümünü tüketseydi bile, bunların tamamını yine de anlayamayacaktı. O kişinin kelime hazinesi, bütün bunları ayrıntılarıyla asla yeterli bir şekilde tarif edemeyecekti. Fakat Süleyman’ın burada, nakâmil insanların acizliğini ele aldığını unutmamalıyız. İnsanın hiç bitmeyen bu devirlerin tekrarlandığını görmesinin ve sonra bunları kısa ömrüyle karşılaştırmasının kendisi için ne kadar yorucu olabileceğini anlayabiliyoruz. Daimiliği elde etmek için yeteneksiz ve geçici olduğunu anlayan Tanrısal hikmetten yoksun biri boşluk hissine kapılır ve bu onun, çoğu kez yeni şeyler aramasına neden olur; ama sonunda bulduğu bu yeni şeyler de ‘aynı eski hikâyeye benzer.’ Bu da yorucudur.

Bunu bilmek, ihtiraslarımızı tatmin etmek yoluyla mutluluk ve başarı kazanmak için gereksiz zaman, kuvvet ve para harcamaktan kaçınmak üzere bize yardım eder. Yeni şeyler ve tecrübeler aramak bir derece sevinç verebilir, ama hiçbir zaman tam bir tatmin vermez. Nihayet her şey, “iş ve düşünce, bilgi ve hikmet” olmayan ve “bir şey bilme”yen ölülerin gittiği Şeol’da sona erer.—Vaiz 9:5, 10.

LÜKSLE İLGİLİ BİR TECRÜBE

Kral Süleyman, tantanalı bir yaşamla ilgili ilginç tecrübesini anlatır. O kendisi için cennetvari bir ortam yaratmıştı ve zevk veren her tür faaliyeti incelemişti. (Vaiz 2:3-9) “İstedikleri hiç bir şeyi gözlerimden esirgemedim” diye yazıyor. (Vaiz 2:10a) Kral bu tantanalı yaşamıyla ilgili tecrübesinden bir dereceye kadar zevk aldığını da söyler. Şöyle der: “Yüreğimi hiç bir sevinçten alıkoymadım; çünkü bütün emeğimden ötürü yüreğim seviniyordu; ve bütün emeğimden payım da bu oldu.”—Vaiz 2:10b.

Fakat gerçek tatmin ve mutluluğu bu yolda bulma konusunda, Vaiz devamen şunları itiraf eder: “Ve ellerimin yapmış olduğu bütün işlere, ve yapmak için çektiğim emeğe dönüp baktım; ve işte hepsi boş, ve yeli kavramağa çalışmaktı; ve güneş altında bir kazanç yoktu.”—Vaiz 2:11.

ZENGİNLİK VE ŞÖHRET

Rahat bir hayat sürdürmek için “yedek akçe” biriktirmek üzere gece gündüz çalışan kişileri herhalde tanıyorsun. Bu tür kişiler için Vaiz kitabında şu önemli ders bulunuyor: “Gümüşü seven gümüşe, ve bolluğu seven mahsule doymaz; bu da boş.” (Vaiz 5:10) Zenginlik peşinden koşmanın boşluğunun nedeni bir sonraki ayette açıklanıyor: “Mal çoğalınca onu yiyenler de çoğalır; ve gözlerile onları görmekten başka sahibi için ne faide var?”—Vaiz 5:11.

Bir kişi, büyük servet “sahibi” olsa bile, yine tatmin olmaz. Oysa gerçek hikmet, ona çok daha büyük yarar sağlar. (Vaiz 7:12) Bundan başka, bir kişinin malları çoğaldıkça, onların bakımı için tutulacak ücretli işçilere olan ihtiyaç da çoğalır. Zengin adamın hizmetçilere bakması ve onları yedirmesi gerektiğinden, zenginlik çoğaldıkça, “onu yiyenler” de aynı oranda çoğalacaktır. Yunanlı yazar Ksenofon bir eserinde önce fakir, fakat sonra zengin olan bir adamın görüşünü şöyle anlatır:

Mallarım çoğaldıkça, hayattan aldığım zevkin de çoğaldığını düşünür müsün, Sacian? Şimdi, fakir olduğum zamanınkinden zerre kadar daha fazla ne yediğimi, ne içtiğimi, ne de uyuduğumu biliyor musun? Fakat bu bolluğa sahip olmakla birlikte, kazandığım şeyler sadece şunlar: Daha fazla şeyi korumak, başkalarına daha çok dağıtmak ve daha çok şeye dikkat etmenin üzüntüsünü çekmek. Şimdi birçok hizmetçi benden yiyeceklerini, içeceklerini ve giysilerini, bazıları ise doktora olan ihtiyaçlarını karşılamamı bekliyorlar. Biri gelir ve kurtların parçaladıkları koyunları veya uçurumdan düşerek ölen öküzleri getirir veya bana sığırlarının hastalandığını söyler. İşte bu mal bolluğunda eskiden sahip olduğum dertlerden daha fazlasına sahip olduğumu fark ettim . . . . Zengin olmak, onları ele geçirmek kadar zevk verseydi, zengin olanlar, fakirlerden çok daha mutlu olurlardı. Ancak, bol kazananın, bol da harcaması gerekir.”

Vaiz kitabı, zengin olmak üzere kararlı olan kişilerin sık sık düştükleri acıklı durumu dile getirir. “Ve ben döndüm, ve güneş altında boşluk gördüm. Bir adam var, ona ikinci yok; oğlu da kardeşi de yok; ve bütün emeğinin sonu yok; ve gözleri zenginliğe doymıyor. Öyle ise ben kimin için emek çekeyim, ve canımı iyilikten mahrum edeyim? diyor. Bu da boş ve kötü bir zahmet.”—Vaiz 4:7, 8.

Zenginlik arayan biri, çoğu kez, hem ailenin içindeki, hem de dışındaki insan ilişkilerini feda eder. Maddi şeyler aradığı için kendini başkalarından uzak tutar; cimri biri ne kadar acınacak haldedir! Bazı harcamalara neden olacağından bir aileye veya arkadaşlara sahip olmamanın daha yararlı olacağına inanır. Böyle düşünmeğe eğilimli olan biri, kendine şunu sormalıdır: “Öyle ise ben kimin için emek çekeyim, ve canımı iyilikten mahrum edeyim?” Zengin bir insanın malı ne kadar çoğalsa da, “gözleri zenginliğe doymıyor.” Bunun farkında olan Süleyman şöyle yazdı:

İki kişi, bir kişiden iyidir, çünkü emekleri için iyi ücretleri olur. Çünkü düşerlerse, biri arkadaşını kaldırır; fakat yalnız olup düşenin vay başına! Onu kaldıracak kimse yoktur. Hem de iki kişi beraber yatarlarsa, ısınırlar; fakat tek başına bir adam nasıl ısınabilir? Bir adam tek başına olanı yenerse, iki kişi ona karşı koyar; üç kat iplik de çabuk koymaz.”—Vaiz 4:9-12.

Bu sözler bize önemli bir ders verir. İnsanların ilişkileri maldan daha mükâfatlandırıcıdır. Komşuya gerçek ilgi göstermek ve ona yardım etmek, altından, gümüşten veya herhangi bir maddeden daha değerlidir.

ZULÜM VE ADALETSİZLİK

Vaiz kitabı, insanlığın zulümden çok çektiğini açıkça itiraf eder. “Ve ben döndüm, ve güneş altında yapılan bütün işkenceleri gördüm; ve işte, ezilenlerin gözyaşları! ve onları teselli eden yok; ve onları ezenler tarafından zorbalık! ve onları teselli eden yok.” (Vaiz 4:1) Zulmedilen insanların, baştaki kişilerden kurtulma yollarını aramaları, çoğu kez adaletsizliğin hâkim olmasından dolayıdır. Süleyman şöyle der: “Ve yine güneş altında gördüm ki, hakkın yerinde kötülük var; adaletin yerinde de kötülük var.”—Vaiz 3:16.

İnsanlar, yaygın olan zulüm ve adaletsizliğe karşı nasıl bir tepki göstermelidirler? Her şeyden önce, ilham altında söylenen şu sözleri takdir etmelidirler: “İğri olan doğrultulamaz; ve eksik olan sayıya gelemez.” (Vaiz 1:15) Samimi bir saikle hareket eden insanlar, yeryüzünde adil şartları yaratmak gayesiyle ömürlerini tükettiler; ancak başarısızlığa uğradılar. Tanrı’nın Sözü, yalnız Tanrı’nın Krallığının insanlığı kötülükten kurtarabileceğini açıkça gösteriyor. (Dan. 2:44; II. Pet. 3:13; Vah. 21:1-5) İnsan ne kadar çaba harcarsa harcasın, davranışlarının sayısız “iğri”liklerini hiçbir zaman doğrultamayacak.

Böyle olduğuna dair, Vaiz yararlı başka bir öğüt de verir. “Ben sana öğüt veriyorum: Kıralın emrini tut, bunu da Tanrı (YD) andından ötürü. Onun önünden çıkmakta acele etme; kötü işte durma; çünkü kıral dilediği her şeyi yapar. Çünkü kıralın sözünde kuvvet vardır; ve kim ona: Ne yapıyorsun? diyebilir?”—Vaiz 8:2-4.

Vaiz, isyanı veya varolan hükümetleri devirme çabalarını teşvik etmez. Hikmetli davranış , “üstün otorite”lere, yani hükümetlere itaat edip onlara tabi olmaktır. (Rom. 13:1-7) Tanrı’nın tasvibini kazanmak isteyen bir kişiyi, sadece ender durumlar, hükümet temsilcilerinin emirlerini yerine getirmemeye sevk edebilir. (Dan. 3:12, 16-18) Bununla birlikte, resmi kanunlar, Tanrı’nın kanununu çiğnemeyi gerektirmiyorsa, “Kıralın emrini tut”mak hikmetlilik olur.

Bu düşünceyi geliştirerek Vaiz şöyle devam eder: “Emri tutan kötü şeye uğramaz; ve hikmetli adamın yüreği vakti ve hükmü ayırt eder; çünkü her iş için vakit ve hüküm vardır; çünkü insanın derdi kendi üzerinde ağırdır; çünkü olacak şey nedir bilmez; çünkü nasıl olacağını ona kim bildirir?” (Vaiz 8:5-7) Yönetim sert ve keyfi olsa bile, hikmetli kişi isyan etmeye kalkışmaz. O kişi, her şeyin düzeleceği bir “zaman”ın ve durumların geleceğini bilir. Fakat bu değişikliğin tam olarak “nasıl olacağını” bilmediğine göre, kişi için basiretli davranış, şimdilik işiyle uğraşmak ve günlük yaşamın sevimsiz taraflarıyla başa çıkmak üzere sağlam bir muhakeme kullanmaktır.—Vaiz 3:1-13’le karşılaştır.

BEKLENMEDİK DURUMLARLA BAŞA ÇIKMAK

Vaiz 9:11, insani uğraşların boşa gittiğini gösteren başka bir nedeni şöyle dile getirir: “Döndüm, ve güneş altında gördüm ki, yarış ayağına tez olanlar için değil, ve cenk yiğitler için değil, ekmek de hikmetliler için değil, zenginlik de anlayışlı adamlar için değil; çünkü onların hepsini vakit ve tali karşılar.”

Tezlik, yiğitlik ve hikmetlilik gibi yeteneklerin insanları giriştileri her işte başarıya ulaştıracağı düşünülebilir. Fakat işler çoğu kez beklenmedik şekilde sona erer. Bazen beklenmedik olaylar iyi bir sonuç verse de, çoğunlukla onlar kaza, hastalık veya başka sıkıntılar şeklinde ortaya çıkarlar. Ölüm anında ise, “adamın hayvana üstünlüğü yoktur; çünkü hepsi boş.”—Vaiz 3:19-21.

Bütün bunların karşısında Mukaddes Kitabın hikmetli yazarı, özellikle iki şeyi tavsiye eder: (1) Her gün sebatla çalış ve (2) bu anda sahip olduğun şeylerden zevk alarak çektiğin emeğinden “iyilik gör.” Bu öğüt, Vaiz 5:18-20’de bulunuyor.

“İşte, iyi ve güzel olduğunu gördüğüm şu ki, insan yesin ve içsin, ve kendisine Tanrı’nın (YD) verdiği ömrünün bütün günlerince, güneş altında çektiği her emeğinden iyilik görsün; çünkü onun payı budur. Hem de Tanrı’nın (YD) kendisine zenginlik ve mal, ve ondan yemek, ve payını almak için, ve emeğile sevinmek için kendisine kuvvet verdiği her adam—bu Tanrı’nın (YD) vergisidir. Çünkü ömrünün günlerini çok anmıyacaktır; çünkü Tanrı (YD) ona yüreğinin sevincinde cevap verir.”

Bugün insanların hayatlarında zulûm, adaletsizlik ve buna benzer başka kötü şeyler varsa da, hikmetli bir insan, iyi durumlar içinde duyduğu sevincinin kaybolmasına izin vermez. Bunun yerine, sahip olduğu şeyler az olsa bile, var olan nimetlerden kendisine düşen “payı” ile sevinmeye kararlı olur.

Vaiz kitabında bulunan hikmetin daha geniş çaptaki müzakeresi için yeterli yerimiz yok. Fakat bu birkaç örneğin, tüm kitabı dikkatle tetkik etmek için seni harekete geçireceğini ümit ederiz. Bunu yapmak, faydasız şeyler için vakit ve enerji harcamaktan kaçınmak, hayatını ve gerçekten değerli şeylere karşı gücünü yönetmek üzere sana yardımcı olacaktır.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş