Hayatınızı Şimdi Başarılı Kılın
“MUAKDDES KİTABIN dini mi? Hayır, bana göre değil, benim için fazla sınırlayıcıdır. Ben özgür olmak isterim!” Böyle konuşan kimselerle karşılaştınız mı? Bunu açıkça söylemeseler de, birçok kişi Mukaddes Kitaba bu gözle bakar.
Acaba Mukaddes Kitabın standartlarını reddeden birinin hayatı gerçekten daha mı özgürdür? Doğrusu , bu dünyanın bir “zevk” yeri olmadığı bir gerçektir. Bugün dünya, yarısı korkunç derecede fakir olan insanlarla, açlıkla, hastalıkla, çocuk sömürüsü ve politik isyanlarla doludur. Zenginlerin de problemleri var. Uyuşturucu madde alışkanlığının yaygınlığı, cürmün artışı ve huzursuzluk, çocuklara yapılan işkenceler ve şaşırtıcı sayıda artan intihar eden gençlerin sayısı gibi olaylar, insanların baskılar altında yaşadıklarına ve birçok insanın meselelerle başa çıkamayacağına dair kanıtlardır.
Diğer taraftan, Mukaddes Kitabın öğrettiği din, gerçekten bu kadar sınırlayıcı mıdır? Bu Kitabın prensiplerini takip etmek, tüm zevk ve mutluluklara son vermek anlamına mı gelir? Kesinlikle hayır. Resul Pavlus şöyle dedi: “Bedence idman az faidelidir; fakat takva şimdiki ve gelecek hayatın vadine malik olarak her şey için faidelidir.” (I. Tim. 4:8) Evet, tanrısal bağlılık veya Mukaddes Kitabın dinini takip etmek, şimdiden amaçlı ve mutluluk dolu bir hayat sürdürmemize yardım eder.
Bu nasıl olur? Mukaddes Kitabın standartlarını reddedenlerin sahip olamayacakları, oysa onları kabul edenlerin sahip olacakları bazı faydaları düşünelim.
ÖĞÜTLER
Öğüt her zaman iyi karşılanmaz. Fakat sadece gazetelerdeki öğüt sütunlarına bir göz atmak, birçok insanın büyük ölçüde öğüt aradığını gösterir. Bundan başka, binlerce psikolog, evlilik danışmanı ve benzeri mesleklerde bulunanlar, rahatsız müşterilerine öğüt vermeği bir meslek haline getirdiler.
Öte yandan, acil olarak yardıma muhtaç olan bazı kişiler bu durumlarını kavramazlar. Örneğin, geçenlerde genç bir adam, “Angel Dust” diye bilinen kuvvetli bir uyuşturucu maddeyi denedi. Bu ilacın etkisi altında iken, farelerin bedenine girmiş olduğunu zannetti. Fare zehiri içti ve öldü. Bu genç adam, uyuşturucu maddeyi denemeye başladığı zaman, bilmeyerek ölümüne karar vermiş oldu. Eğer o anda bir kimse ona makul bir öğüt vermiş olsaydı ve o bu öğüdü kabul etmiş olsaydı, şimdi hayatta olacaktı.
Birçok gencin, ne tür bir eğitim göreceklerine veya mesleği seçeceklerine dair karar verebilmek üzere öğüt aramak için çok vakit harcamalarına rağmen, ne tür arkadaşlara sahip olacakları, uyuşturucu madde kullanıp kullanmayacakları veya cinsel ahlaka hangi gözle bakacakları gibi meselelerde rastlantılara dayanan kararlar vermeleri gerçekten şaşırtıcıdır. Tecrübelerin gösterdiği gibi, böyle kararlar, sağlıklı veya hastalıklı olmaya, hatta yaşamaya veya ölüme dahi neden olabilir.
Yehova’nın bir Şahidi, ne zaman öğüde ihtiyacı olduğunu anlamak ve “şimdiki hayat”ını daha başarılı kılıcı kararlar verebilmek için sınırsız bir öğüt kaynağı olan Mukaddes Kitabın yardımına sahiptir. Bazı insanlar onu modası geçmiş saysalar bile, başka hangi kaynaktan böyle güvenilir öğütler elde edilebilir? İnsan olan öğütçüler, çeşit çeşit teoriler ve fikirler teklif ederler, ama bunlardan bazılarının, sonuçta zararlı olduğu ortaya çıkar. Fakat Mukaddes Kitap, her zaman geçerli olduğunu ispatlamıştır. “İnsanın yüreğinde çok kuruntular vardır; fakat RABBİN muradı, duran odur.”—Sül. Mes. 19:21.
Mukaddes Kitabın öğüdü, onu takip eden kimsenin asla zararına işlemez. Bu görüş şöyle açıklanabilir. Mukaddes Kitap okuyucuya “zinadan kaç”mayı öğütler. (I. Kor. 6:18) Geçen yıl, cinsel ahlaksızlık yüzünden belsoğukluğuna yakalanan 2 milyon Amerikalının arasında, herhalde Mukaddes Kitabın öğüdünü takip eden imanlı tek bir kimse dahi yoktu. Benzer şekilde, Mukaddes Kitabın prensiplerini takip eden bir kimse, bedenini tütün ile kirletmeyecek ve bundan dolayı kalp hastalıklarının ıstırabına dayanmak zorunda kalmayacak veya tehlikesine düşmeyecektir. Ayrıca uyuşturucu maddelerin veya alkolün etkisinde iken araba kullanarak, her yıl bu yüzden ölenlerin büyük sayısı arasında da bulunmayacaktır.—II. Kor. 7:1.
Mukaddes Kitabın öğütleri, bazen eğilimlerimize ters düşebilir. Belki bazen, çevremizdeki insanlar gibi olabilmek için farklı bir şey söylemek isteyeceğiz. Fakat imanlı bir kimse, sonunda Mukaddes Kitapta söylenen öğüdü takip etmenin kendisi için en iyi yol olacağını bilir.
Dünyanın “özgürlüğünü tatmış olanlar çoğu kere, nihayet ondan vazgeçmekle mutlu olurlar. Tütüne düşkün ve ayyaş olan bir adam horoz döğüşlerinde bahse girmeğe alışmıştı. Ayrıca seks kokan danslardan da çok hoşlanıyordu. Zamanla, Yehova’nın Şahitlerinin cemaati ile temas kurdu. Her ne kadar bu dünyanın sunduğu “özgürlüğe” kendisini fazlasıyla kaptırdıysa da, değişmenin ve hayatına Mukaddes Kitabın öğüdüne göre yeniden yön vermenin kurtuluş olduğunu anladı. Sözde sınırlayıcı olan hakiki Hıristiyan hayatı, çok daha zevk vericiydi. Başka birçok kişinin buna benzer tecrübeleri olmuştur.—Rom. 12:2.
Mukaddes Kitap şöyle der: “Öğüt dinle ve terbiye al ki, kendi sonunda hikmetli olasın.” (Sül. Mes. 19:20) Hikmetli bir kimse, bizzat Tanrı’nın öğüdüne, sahip olma imkânına karşı takdirini asla kaybetmez.
GÜVENİLİR ARKADAŞLIK
Genç bir kız, okulda herkes tarafından sevilen biriydi. Canlı, sporda başarılı ve okuldaki çeşitli kolların üyesi idi. Özel olaylarda okulu temsil etmek için genellikle o seçilirdi.
Daha sonra bu genç kız, Mukaddes Kitabı tetkik etme fırsatına sahip oldu. Mukaddes Kitabın prensiplerine göre hayatına yön vermeğe başladığı için arkadaşları ondan kaçmağa başladılar. Fakat bu durum onu rahatsız etmedi, çünkü o daha farklı arkadaşlar bulmuştu. Şöyle dedi: “Yehova’nın Şahitleri gerçek arkadaşlardır, ihtiyacınız olduğu zaman size yardım etmeğe daima hazırdırlar.” Gerçek bir Hıristiyan olmadan önce onun hayatı görünüşte mutlu idi. Fakat o şöyle dedi: “O günlerde herkes tarafından tamamen şımartıldım, şimdi hissettiğim mutluluğu o zaman asla hissetmedim.”
Bu ifadeler, dikkati hakiki Hıristiyanları hoşnut eden başka bir faydaya, yani güvenilir ve iyi dostluğa çeker. Mukaddes Kitabın, Mezmur yazarının dediği gibi: “İşte kardeşlerin birleşmiş olarak oturması ne iyidir, ve ne hoştur.”—Mezm. 133:1.
Şüphesiz, Hıristiyan cemaatinin dışında da bazı hoşsohbet şahıslar vardır. Onlarla yapılan arkadaşlık, ancak problemlere sebep olabilir. Neden uyuşturucu madde kullandığını açıklayan bir genç, bunu yapması için arkadaşlarından şiddetli baskı gördüğünü söyledi ve şöyle dedi: “Herkes üstünlük taslar. Eğer sen de öyle değilsen, dışarda [kalan] olursun.” Böyle kişiler için arkadaşların baskısı büyük bir problemdir. Bir kişi farklı olmak yüzünden alayla karşılanmaktansa, çoğu kere gerçekten yapmak istemediği şeyleri yapar. Resul Pavlus’un şu görüşü yerindedir: “Fena arkadaşlıklar güzel ahlâkı bozarlar.”—I. Kor. 15:33 (YD)
Öte yandan, hakiki Hıristiyanlar, komşularını yanlış bir şekilde etkilemeğe asla uğraşmazlar. İsa, şakirtlerine: “Komşunu kendin gibi seveceksin” dedi. (Mat. 22:39) Onlar “sevgi komşuya kötülük etmez” prensibinden haberdardırlar. (Rom. 13:10) Bu nedenle imanlı şahıslarla arkadaşlık etmek daima faydalıdır. Mukaddes Kitapta Süleymanın Meselleri, “hikmetlilerle yürüyen adam hikmetli olur; fakat akılsızların arkadaşı zarar görür” der. (Sül. Mes. 13:20) Böyle “hikmetli kişiler” ancak Yehova’nın Şahitlerinin cemaatinin içinde bulunabilir. Yehova Tanrı’nın bu sadık şahitleriyle arkadaşlık etmek “şimdiki hayat”ınızı daha başarılı kılacaktır.
ZİHİNSEL HUZUR
Ortaçağda insanlar güvenlik içinde veya zihnen huzur içinde yaşamak üzere kaleler inşa ettiler. Bugün ise, insanlar aynı şeyi elde edebileceklerini ümit ederek, büyük banka hesapları açmağa veya yüksek öğrenim görmeğe uğraşıyorlar.
Fakat, istedikleri şey bu şekilde asla elde edilemez. Gerçi milyonlarca fakir, yoksulluk yüzünden güvensizliğin acısını çekiyor. Fakat zenginlerin de zihnen huzur içinde oldukları söylenemez. Kısa bir süre önce, Newsweek mecmuasında çıkan “Hüküm Gününün Gürlemesi” adlı rapor bunun bir kanıtıdır. Bu rapor Amerika’da, geleceğinden emin oldukları felaketlere hazırlanan kişilerin ilerdeki ihtiyaçlarını sağlamağa çalışmak için gelişen endüstriye dikkati çekiyordu. Rapor şöyle diyordu: “Bazıları, insan yapısı felaketlerden, buhranlardan, havanın ve suyun kirlenmesinden, şehir gürültüsünden, başkaları kuraklık veya sel gibi afetlerden kendilerini korumağa çalışmaktadırlar.” Gayet tabii, bu tür hazırlık yapanlardan birçoğu, çok daha kötü bir şeyin endişesini duyuyorlar. Durum, tam İsa’nın günümüz için peygamberlik ettiği gibidir: “İnsanlar korkudan, ve dünyaya gelmekte olan şeyler için beklemekten bayılacaklar.” (Luka 21:26) Böyle bir korku insanın zihinsel huzurunu çalar.
Para ise, şu enflasyonlu günlerde ve uluslararası güvensizliğin bu kadar arttığı bir zamanda çok şüpheli bir güvenlik aracıdır. Ayrıca insanların zihinsel huzurunu çalabilen başka bir şey de duygusal güvensizliktir. Bu, bölünmüş yuvalar ve gençlerin facia ile biten intiharlarıyla sonuçlanmaktadır. Araştırmacılar, gençler arasında ölümle sonuçlanan ve üçüncü sırada yer alan intiharların nedenlerinin korkunç yalnızlık olduğunu tespit ettiler. Sanki onlar “ölmek istiyorum, çünkü hiç kimse beni sevmiyor” demek istiyorlar.
Yehova’nın Şahitleri böyle güvensizlikten ve duygusal karışıklıktan acı çekerler mi? Hayır. Onlar kendilerini seven bir Tanrı’ya hizmet ederler; bu ise onlara zihinsel huzur verir.
Yehova Tanrı, kavmini fiziksel yönden de gözetir. İsa, bize şu nasihati verdi: “İmdi: Ne yiyeceğiz? yahut: Ne içeceğiz? yahut: Ne giyeceğiz? diye kaygı çekmeyin. Çünkü milletler bütün bu şeyleri ararlar; çünkü semavî Babanız bütün bu şeylere muhtaç olduğunuzu bilir. Fakat önce onun krallığını (YD) ve adaletini (YD) arayın; ve bütün bu şeyler size artırılacaktır.” Maddi bakımdan fakir olan Yehova’nın Şahitleri, bunun boş bir vaat olmadığına şahadet edebilirler. Tanrı, gerçekten hizmetçilerini seviyor.—Mat. 6:31-33.
Yine de, hakiki imana sahip olan biri, gelecek muhtemel felaketler için ayrıntılı hazırlıklar yapma ihtiyacını hissetmeli midir? Hayır. Onlar bilirler ki, yakında büyük bir değişiklik olacak, aynı zamanda onlar bunun nedenini de bilirler ve Yehova’nın Kendisine hizmet edenleri koruyacağına dair verdiği vaadine de inanmaktadırlar. (Mezm. 27:5; İş. 26:20) İsa, yaşadığımız zor günlerden bahsederek şöyle dedi: “Fakat bu şeyler olmağa başlayınca yukarı bakın ve başınızı kaldırın; zira kurtuluşunuz yaklaşıyor.”—Luka 21:28.
Yehova’nın bir Şahidi, duygusal problemler nedeniyle, belki sevdiği birinin ölümü veya başka bir nedenle ıstırap çekse bile, asla yardımsız bırakılmış değildir. O kişi “yüreksizleri teselli ed”ecek ve “zayıflara destek ol”acak refik imandaşlarla müşarekette bulunuyor. Bundan başka, hizmet ettiği Tanrı da, “yüreği kırık olanlara yakındır; ve ruhu ezilmiş olanları, [Yehova] kurtarır.” Bu nedenle, imanlı bir Hıristiyan, birçoklarını intihara sevk eden yalnızlık acısını asla hissetmez.—I. Sel. 5:14; Mezm. 34:18.
PROBLEMLERİ YOK MU?
Bu, Yehova’nın bir Şahidinin hayatının kolay ve problemsiz olduğu mu demektir? Gayet tabii ki hayır. Bugün yeryüzünde hiç kimse için hayat kolay değildir. Herkesin kendisine göre bazı problemleri vardır. Buna rağmen, bu problemler bile doğru yönden ele alındığı zaman imanlılar için bir teşvik kaynağı olabilir. Örneğin, o da enflasyon, hava kirliliği ve hastalık gibi herkesin karşılaştığı olaylarla karşılaşabilir. Fakat böyle problemler, Mukaddes Kitabın öğüdünü uygulamak ve bunun gerçekten işlediğini görmek için imanlı şahsa bir fırsat verir. Evet bu problemler, ona kendi hikmetinden ziyade Tanrı’nın hikmetine güvenmeyi öğretir.—Mezm. 119:105.
Benzer şekilde Yehova’nın bir Şahidi, bedeninin günahkâr eğilimleriyle savaşmalı ve bu dünyanın kötü çekiciliğinden kaçmağa çalışmalıdır. (I. Yuh. 2:15-17) Böyle yaparsa, belki dünyevi arkadaşlarından farklı olduğundan, dışarda kalır ve onlar tarafından alay konusu olabilir. Fakat bu, onun ruhen gelişmesine yardım edebilir. O, çocuksu bir korkaklıkla kalabalığı takip etmek yerine, ‘erkekçe davranmayı’ öğrenebilir. (I. Kor. 16:13) Doğru bildiği şeyde uzlaşmayı reddettiğinden eza bile görebilir. Fakat bu eza zararlı değildir, çünkü onun imanını bina eder ve tamamıyla Yehova Tanrı’ya güvenmenin gereğini öğretir. Böylece, Tanrı’nın müsaade ettiği eza, başarılı ve mutlu bir hayatın eğitiminin bir kısmı olur.—I. Pet. 1:6, 7; 5:6-11.
Yehova’nın Şahidi olan bir kimse fedakârlıklar yapar. Dinlenmek için harcayacağı vakti Tanrı’nın maksadını başkalarına öğretmek üzere harcayarak fedakârlık yapar. Mesih’in bir takipçisi, Yaratıcısına daha çok hizmet etmek veya Tanrı’dan uzaklaşmaktan kaçınmak için, mali bakımdan bile fedakârlık yapmalıdır. Böyle olmakla beraber, bu fedakârlıklar, hakiki imana sahip bir kimse için sevinç kaynağıdır. İsa şöyle dedi: “Vermek almaktan daha mutludur.” Komşuya ve özellikle Tanrı’ya hizmet etmek insanların yüreklerini en derin şekilde memnun eder. Tanrı, bunu yapmak için bizi yarattı. Diğer taraftan, sadece zevk veya bencil uğraşılar peşinde koşmak üzere sarf edilmiş bir hayat, eninde sonunda hayal kırıklığı ile sonuçlanan “yeli kavramağa çalışmak”tır.—Res. İşl. 20:35; Vaiz 12:13; 2:3-11.
Şu halde, Yehova’nın bir Şahidinin zevk aldığı durumlar muhakkak çoktur ve bunlar gerçek yararlar sağlar. Elde edilen nimetler, yapılması gereken birkaç fedakârlıktan çok daha ağır basar. Gerçekten, Tanrı’ya hizmet etmenin “şimdiki hayatın vadine malik olarak” ve “gelecek hayatın vadine malik olarak her şey için faideli” olduğunu unutmayalım. (I. Tim. 4:8) Bu dünyanın sözde özgürlüğünün sunduğu güvensiz ve geçici yararlar için böyle büyük nimetlerden vazgeçmek, ne kadar hikmetsizliktir.
[Sayfa 5’teki resim]
Makul öğüt aramak.
[Sayfa 5’teki resim]
Bina edici arkadaşlığı ara ve başkaları için faydalı bir şey yap.