Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w81 1/12 s. 12-17
  • Tek Hakiki Tanrı’ya Yönelen Tapınma Zaten Yüceltilmektedir

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Tek Hakiki Tanrı’ya Yönelen Tapınma Zaten Yüceltilmektedir
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • TEK HAKİKİ TANRI’NIN KİŞİSEL İSMİ EN BAŞA GEÇER!
  • Biz Sonsuza Dek Yehova’nın İsmiyle Yürüyeceğiz!
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2003
  • Kutsal Kitaptaki Sırası 33—Mika
    ‘Kutsal Yazıların Tümü Tanrı İlhamıdır ve Yararlıdır’
  • Yehova’ya Hizmet Edenlerin Ümidi Gerçektir
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2003
  • “Kavmlar” Hayat Veren Tapınmaya ‘Akmalıdırlar’
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
w81 1/12 s. 12-17

Tek Hakiki Tanrı’ya Yönelen Tapınma Zaten Yüceltilmektedir

1, 2. I. Dünya Savaşı esnasında tek hakiki Tanrı’ya yönelen tapınma neden azalmıştı? Mika 3:12’de bu nasıl tanımlanmıştı?

BİRİNCİ Dünya Savaşı insanlığın o güne kadar görmediği karanlık bir zamandı. Evrende karanlığın güçleri hüküm sürüyor gibiydi. Sanki “bu dünyanın reisi” zafer kazanmıştı. (Yuh. 14:30) Onun Hıristiyan âlemini de kapsayan sahte dinsel imparatorluğu savaş delisi milletleri vatanseverce desteklediğinden, bütün dindar insanlara müthiş baskı yapılıyordu. Hatta bu nedenle tek hakiki ve yaşayan Tanrı’ya yönelen tapınma çok azalmıştı. O tapınmayı destekleyenler zulüm görüyor, kısıtlama altında tutuluyor, hatta hapishanelere konuluyorlardı. Onların durumu, Mika 3:12’nin tanımladığı bir felâket haline geliyordu.

2 “Sion . . . . tarla gibi sürülecek, ve Yeruşalim taş yığınları olacak, ve mabedin dağı ormanın yüksek yerleri gibi olacak.” Orası zamanla ağaç boyuna erişen otlarıyla terk edilmiş bir tarlaya benzeyecekti.

3. Hakiki Tanrı’ya tapınanlar meselelerin hangi görüş açısını kabul ettiler? Fakat peygamberliğe göre “son” gelmeden önce yapmaları gereken hangi iş vardı?

3 Yeryüzünde bütün şeyler sisteminin sanki sonu gelmiş gibiydi. Mukaddes Kitabın Tanrısına tapınanlar ‘bütün milletlerin nefretini’ üzerlerine çektiklerinden meselelerin bu görüş açısını kabul ettiler. (Mat. 24:9) Fakat onlar sadece “şeyler sisteminin son” dönemine girmişlerdi. Bu dönemin bitimine erişmeden önce hâlâ yapmaları gereken hayat kurtarma işi vardı. Beytlehemli büyük Reis’in önceden bildirmiş olduğu gibi, ‘krallığın bu iyi haberi bütün milletlere şahadet maksadıyla, bütün meskûn yerde va’zedilecek ve son o zaman gelecektir.’ (Mat. 24:3, 14, YD) Mika’nın peygamberliği bu peygamberliğin verilmesinden yüzlerce yıl önce yazılmış olmasına rağmen, bu peygamberlikte [peygamberlikle] uyum içindeydi.

4. Mika, Yeruşalim ve Yahuda diyarının yıkılışını tanımladıktan sonra, Yehova’nın izzeti için, durumun daha iyiye doğru nasıl değişeceğini önceden bildiriyor?

4 Mika, Yahuda diyarı ve başkenti Yeruşalim’in (veya Sion’un) Babilliler tarafından yıkılışını anlattıktan sonra devamen şunları söyledi: “Fakat son günlerde vaki olacak ki, dağların başında Yehova (YD) evinin [mabedinin] dağı pekiştirilecek, ve tepelerden yukarı yükselecek; ve kavmlar ona akacaklar. Ve çok milletler gidecekler, ve diyecekler: Gelin, ve Yehova’nın (YD) dağına, ve Yakubun Allahının evine çıkalım; kendi yollarını bize öğretecek, ve onun yollarında yürüyeceğiz. Çünkü kanun (YD) Siondan, ve Yehova’nın (YD) sözü Yeruşalim’den çıkacak; ve çok kavmlar arasında hükmedecek, ve uzakta olan kuvvetli milletler hakkında karar verecek; ve kılıçlarını sapan demirleri, ve mızraklarını bağcı bıçakları yapacaklar; millet millete karşı kılıç kaldırmıyacak, ve artık cengi öğrenmiyecekler. Fakat herkes kendi asması altında, ve kendi incir ağacı altında oturacak; ve onları korkutan olmıyacak; çünkü bunu orduların Yehova’sının (YD) ağzı söyledi.”—Mika 4:1-4.

5. Bir zaman Yehova’nın evinin bulunduğu dağın üstünde bugün hangi yapı bulunuyor? Bu Mika 4:1-4’ün gerçekleşmesi midir?

5 Birinci Dünya Savaşı sırasında yerdeki Yeruşalim General Allanby’nin yönetimindeki İngiliz askerleri tarafından ele geçirilmiş ve bu durumu onaylayan Milletler Cemiyeti o bölgenin idaresini mandası olarak 1948’e kadar Büyük Britanya’ya vermişti. Manda yönetiminin bitmesiyle Yahudilerle Araplar arasında savaş başladı. Bugün İsrail milleti, surlarla çevrili Yeruşalim şehrini işgal etmektedir. Fakat acaba M. S. 70 yılına kadar ayakta duran Yehova’ya tapınma evinin bulunduğu dağın üzerinde, yine Yehova’ya tapınmak için bir mabet yükseliyor mu? Hayır, onun yerine, orada Müslümanların tanrıları olan Allah’a tapınmak için inşa ettikleri Kaya Kubbesi bulunuyor ve çeşitli milletlerden insanlar orayı turistik amaçlarla ziyaret ediyorlar. Hiç şüphesiz bu, Mika 4:1-4’deki peygamberliğin gerçekleşmesi değildir.

6. Mika 4:1-4 nasıl gerçekleşmektedir? Bu gerçekleşmede neden yerdeki Yeruşalim bir rol oynamaz?

6 Ne var ki, bu peygamberlik yine de savaş sonrası 1919 yılından beri gerçekleşmektedir. Nasıl mı gerçekleşiyor? Daha yüksek bir Yeruşalim ile ilgili olarak. Beytlehemli Reis İsa Mesih’in M. S. 33 yılının 9 Nisan günü Yeruşalim’e nasıl zaferle girdiğini, fakat Kral olarak kabul edilmediğini hatırlayalım. İsa, iki gün sonra, 11 Nisan’da, (Yahudi takvimine göre) yerdeki o Yeruşalim’e karşı feryatla şunları demişti: “Tavuk, yavrularını kanatları altına nasıl toplarsa, ben de senin çocuklarını kaç kere öyle toplamak istedim, ve siz istemediniz. İşte eviniz [mabediniz] size ıssız bırakılacak.” (Mat. 23:37, 38) İsa, üç gün sonra, 14 Nisan’da Yeruşalim’in dışında Kafa Kemiği denilen yerde şehit edildi. O zaman, Yehova Tanrı, Kendisine vakfedilmiş olmasına rağmen o mabedi terk etti. Orası, o günden sonra O’nun tasvip ettiği bir tapınma yeri olmaktan çıktı. Mabedin M. S. 70 yılındaki harabiyeti bu gerçeği acıklı şekilde gösterdi.

7. Semavi Yeruşalim ne zaman İsa’nın şakirtlerinin anası oldu? Pavlus buna nasıl değiniyor?

7 İsa, diriltilmesinin kırkıncı günü göğe çıktı ve 10 gün sonra, yani Pentikost günü, Yeruşalim’de bekleyen şakirtlerinin üzerine mukaddes ruhu döktü. Bu olayla, yeni bir Yeruşalim, semavi Yeruşalim onların anası oldu. Hıristiyan resul Pavlus, Galatya cemaatine yazdığı mektupta bu konuda şunları demişti: “Yukarıdaki Yeruşalim hürdür, bizim anamız odur.” (Gal. 4:26) Aynı resul daha sonra genel olarak İbrani Hıristiyanlara gönderdiği mektupta, “fakat Sion dağına, ve yaşayan Tanrı’nın (YD) şehrine, semavi Yeruşalime, ve on binlerce meleklere, ve göklerde kaydedilmiş ilk doğanların umumî meclisine ve cemaatine (YD), ve cümlenin Hâkimi, Allaha . . . . yaklaştınız” diye yazmıştı. (İbr. 12:22-24) Mika 4:1-4’deki peygamberlik, bu Yeni Yeruşalim, ruhi Sion Dağı üzerinde bulunan ruhi Yeruşalim ile ilgilidir. Mika’nın peygamberliği bugün bu ruhi Yeruşalim üzerinde gerçekleşiyor!

8. Tek hakiki Tanrı’ya yönelen tapınma, 1914’den beri yerle ilgili ne boyutta yükselmektedir?

8 Bir zamanlar eski Yeruşalim’in yöresindeki dağlardan biri üzerinde kurulmuş olan “ev” veya mabette Tanrı’ya yönelen tapınma, savaş dönemi olan 1914-1918 yıllarından beri yüceltilmeğe devam ediyor. Geçmişte olduğu gibi hâlâ üzerinde bu sistemin sahte tanrılarının mabetleri bulunan “dağların başında” Yehova’ya yönelen tapınma ‘pekiştirilmiştir.’ Böylece tek yaşayan ve hakiki Tanrı’ya yönelen tapınma ‘tepelerden yukarı yükselmektedir.’

9. I. Dünya Savaşından sonra, Yehova’ya yönelen tapınmanın yükselmesi nasıl mümkün oldu? Mika 2:12, 13’te bu konuda ne belirtilmişti?

9 Yüce Tanrı Yehova’ya yönelen tapınma, özellikle 1918 yılının sonbaharında biten I. Dünya Savaşından sonra göğe kadar yükseltilmiştir. Bu nasıl mümkün oldu? Savaş sonrası dönemin başında, M. Ö. 607-537 yıllarında Babil’de yaşayan Yahudi sürgünlerin durumuna benzer şekilde ezilmiş, dağılmış, kısıtlı şartlar altında bulunan Yehova’ya tapınanların eski lütuf gören durumlarına dönmeleri mümkün oldu. Mika’nın peygamberliğinde ruhi İsraillilerin yeniden toplanacakları ve onların böyle Babili bir esaretten kaçmaları yolunun açılacağı önceden şu sözlerle bildirilmişti: “Ey Yakub, hepinizi elbette bir araya getireceğim; İsrailin artakalanını elbette toplayacağım; onları Botsra koyunları gibi, kendilerinin otlağı ortasında olan bir sürü gibi bir araya koyacağım; insan çokluğundan büyük gürültü edecekler. Gedik açan önlerince çıkıyor; gedik açıyorlar, ve kapıya geçiyorlar, ve ondan çıkıyorlar; ve onların kıralı önlerinde, ve Yehova (YD) onların başında geçiyor.”—Mika 2:12, 13.

10. Mika’nın peygamberliğinde rol oynayan “kıral” kimdi? Nasıl, ne zaman ve kimler için “gedik” açtı?

10 İsrailliler, Persli fatih Büyük Koreş’in buyruğu üzerine M. Ö. 537’de Babil’den çıktıkları zaman, onları Davud’un kraliyet evinden gelen hiçbir kral yönetmiyor ve önlerinde gitmiyordu. Eski Yeruşalim’de hüküm süren Davud hanedanından gelen son kral Tsedekiya çok önce ölmüş ve Babil’de gömülmüştü. Herhalde, Mika’nın peygamberliğinin ruhi anlamda gerçekleşmesi gerekir. Öyleyse sözü edilen “kral“ kimdir? ‘Milletlerin zamanlarının’ (veya ‘milletlerin tayin edilmiş zamanlarının’) sonu olan M. S. 1914 yılının sonbaharında göklerde Tanrı’nın sağında tahta geçirilmiş olan Kraldır. (Luka 21:24; Mezm. 110:1, 2) O, Babil’i fetheden büyük Koreş’den daha büyük bir “kraldı.” Tahta yeni oturtulmuş olan “Kral” İsa Mesih idi. O, eza gören ruhi İsrailliler için, yani ruhi İsrail veya Yakub’un “artakalanı” için “gedik” açan kişiydi. Böylece izzetlendirilmiş İsa Mesih, savaş sonrası 1919 yılında, I. Dünya Savaşı esnasında kendi isminden ötürü ‘bütün milletlerin nefretini’ üzerine çekmiş olan vakfolmuş ve vaftiz edilmiş şakirtleri için “gedik” açtı.—Mat. 24:9.

11, 12. Mütebakinin özgürlüğe doğru giderken başında kim bulunuyordu? Mütebaki O’nun verdiği hangi emre itaat etti?

11 Azat edilen o şahitler, Yehova’nın sağında tahtta oturan Krallarını izlemeğe hazırdılar. O kral, kaçmaları için açtığı ‘kapıdan’ onların ‘önlerinde geçti.’ Onları gerçek Hıristiyan özgürlüğüne götürdü. “Yehova onların başında geç”ti, zira onların çıkıp özgürlüğe gidişlerini ilk başta O sağlıyordu. O, dinsel Babil’de esir bulunan tapıcılarına şu çağrıyı yapıyordu:

12 “Ey kavmım, onun günahlarına ortak (YD) olmıyasınız, ve onun belâlarından hisse almıyasınız diye, ondan çıkın.”—Vah. 18:4; Yer. 50:8, 9; İş. 48:20.

TEK HAKİKİ TANRI’NIN KİŞİSEL İSMİ EN BAŞA GEÇER!

13. Tek hakiki Tanrı’nın Kendisi için ne yapma zamanı gelmişti? 15 Kasım 1919 tarihli Watch Tower mecmuası bunu nasıl gösterdi?

13 Yehova o zaman Kendine bir isim yapmağa başladı, O’nun ismi izzetlendirdiği Oğlu İsa Mesih’inkinden daha yüce olduğu için yerinde olarak en başa geçti. Örneğin, The Watch Tower and Herald of Christ’s Presence mecmuası, 15 Kasım 1919 tarihli nüshasında “İşaya’nın Neşidesi” başlıklı makale serisinin ilkini yayımladı ve 1. kısımda şunları yazdı:

“Kırkıncı babın bu ilk on bir ayetinde bize Yehova’nın üç tasviri veriliyor: İlkinde, O, devam edegelen sıkıntıların ardından bir Tesellici olarak tanımlanıyor; ikincisinde, başkalarının sözleri bozulurken sözü duran Hakiki Olan Kişi olarak temsil ediliyor; üçüncüsünde, kavmini babaca yöneten bir Çoban olarak tasvir ediliyor.

Teselli veren ikinci neden, “günah bağışlandı” sözlerine dayanır. Hikmetinde Tanrı, Yahudi kavmının milletçe 70 yıl boyunca aşağılanmasının, onların yüzyıllarca yaptıkları putperestliğe veya Kendisinden başka tanrılara tapınma yönünde gösterdikleri eğilime kefaret olmak için Tanrısal adalet kitaplarında bulunan yeterli bir karşılık olduğunu gördü.

. . . . Fakat Yehova’nın kimseyi haksız yere asla cezalandırmayacağını biliyoruz. O, Kendini inkâr edemez. . . .

. . . . [Cemiyetin yayımladığı bir mecmuaya isim koymak için verilen] öneriler, bütün Yahudilerin “ses” kelimesinin Yiddish [İbranice ile karışık bir Alman lehçesi] dilindeki karşılığının, Yehova’dan özel bir mesaj alma şeklinde anlaşılacağını gösterdi.

Şüphesiz Yehova’nın Mesih’in hemvarisi olarak böyle yüksek bir amaçla kullandığı bir sınıfın, “ışıkta azizlerin mirasına yakışır” duruma gelmeden önce uzun hazırlık tecrübelerinden geçmesi gerekir.

. . . . Fakat Yehova, yukarıda vaat ettiği şeylerin yerine geleceğine dair iki kat garanti olarak, gerçek veya hayali engellere bakmaksızın ismini tekrar ekliyor ya da Kendi “Allahımızın sözü ebediyen durur” beyanını onaylıyor.—Sayfa 343, paragraf 5; sayfa 344, paragraf 5-7; sayfa 345, paragraf 4; sayfa 346, paragraf 4.

14. 1921 yılında yayımlanan The Harp of God (Tanrı’nın Harpı) kitabında Tanrı’nın ismi nasıl belirtildi?

14 Ayrıca, Watch Tower Bible and Tract Society’nin I. Dünya Savaşından sonra, 1921 yılında yayımladığı The Harp of God (Tanrı’nın Harpı) adlı ciltli ilk kitabın önsözünün 2. paragrafında şunlar yazılıydı: “Yehova’nın dünya kurulmadan önce büyük bir planı vardı, fakat onu Kendisinden başka kimse bilmiyordu. İnsanlık tarihinin ilk dört bin yılı boyunca Tanrı’nın planı gizli tutuldu.”

15. Yedi yıl sonra, Michigan Detroit’de düzenlenen uluslararası kongreye katılanlar Kim için bir beyan teşkil eden bir kararı kabul ettiler?

15 Yedi yıl sonra, 30 Temmuz –6 Ağustos 1928’de Michigan Detroit’de düzenlenen uluslararası kongrede, Watch Tower Society’nin o zamanki başkanının sunduğu, “Şeytan’a karşı, Yehova için Beyan” başlıklı karar, binlerce dinleyici tarafından hep birlikte kabul edildi—15 Eylül 1928 tarihli Watch Tower mecmuasının 278, ve 279. sayfalarına bak.

16. Üç yıl sonra Ohio Columbus’da düzenlenen uluslararası kongrede olaylar hangi doruğa erişti?

16 Böyle olmakla beraber, olayların doruğuna 1931 yılında erişildi. Bu, o yılın 26 Temmuz pazar günü, Ohio Colombus’da düzenlenen uluslararası kongreye katılan binlerce kişinin, “Yeni bir İsim” başlıklı kararı kabul etmesiyle oldu. Yüce Tanrı’ya tapınan o vakfolmuş ve vaftiz edilmiş kimseler, bu kararla, kendilerine Mukaddes Yazılara dayanan bir isim, “Yehova’nın Şahitleri” ismini verdiler.—İş. 43:10, 12.

17. Kongreye katılanlar, bu yeni ismi benimsemekle ne yapmış oldular? Yeryüzünün her tarafındaki cemaatler daha sonra ne yaptılar? Hangi sorumluluğu yüklendiler?

17 O Hıristiyanlar böylece Hıristiyan âleminin kendilerine taktığı bütün takbihvari isimleri reddederek Mukaddes Kitabın kendilerine uygun gördüğü onurlu bir ismi benimsediler. Columbus’daki kongreden sonra, orada kabul edilen karar, Rab İsa Mesih’in bütün yeryüzündeki vakfolmuş ve vaftiz edilmiş cemaatlerine bütün dillerde sunuldu. Kararı kabul eden bütün cemaatler bunu Yehova’nın Şahitlerinin Yönetim Kuruluna bildirdiler. Bu faaliyete katılan bireyler Yehova Tanrı’nın önünde ağır bir sorumluluk taşımaya başladılar. Yeni isme uygun yaşamamak onlar için ciddi sonuçlar doğuracaktı. Oysa ona şeref vermekle Tanrı’nın ismini yücelteceklerdi.—15 Eylül 1931 tarihli The Watch Tower mecmuasının 278 ve 279. sayfaları.

18. Hıristiyan ve Yahudi âlemi Yehova’nın Şahitlerininkine benzer bir faaliyette bulundu mu?

18 Acaba I. Dünya Savaşından beri tarih, Hıristiyan veya Yahudi âlemine ait dinsel herhangi bir grubun, Yehova’nın Şahitlerininkine benzer bir faaliyette bulunduğunu kaydediyor mu? Hayır! Bu nedenle, Yehova Tanrı, Mika 4:1-4’de bildirilen peygamberliği bu Şahitler vasıtasıyla gerçekleştirmiştir. Böylece tek yaşayan ve hakiki Tanrı’ya yönelen tapınma gerçekten “dağların başında” pekiştirilmiştir, çünkü onun diğer tapınmalardan üstün olduğu kanıtlanmıştır. ‘Pekiştirildiğinden’, yüksek durumdan, asla düşmeyecektir. Yehova’nın Şahitleri tarafından onurlandırıldığından mecazi anlamda ‘tepelerden yukarı yükselmiştir.’

19. Tanrısal tapınmanın âdeta “tepeden yukarı” yükselmesi sayesinde kimler onu görüyorlar? Buna uygun olarak, 1918 yılında Los Angeles California’da hangi şaşırtıcı konuşma verildi?

19 Tek yaşayan ve hakiki Tanrı’ya yönelen bu tapınmanın çok uzaktan görülecek derecede yüceltilmesi, bütün kavim ve milletlerden gelen insanlara yarar sağlama amacını güdüyordu. Böylece, I. Dünya Savaşı sırasında, 1916 yılının 24 Şubat pazar günü, Watch Tower Bible and Tract Society’nin o zamanki başkanı, A. B. D. Los Angeles California’da büyük çapta ilan edilen bir konuşma verdi. Konuşmanın konusu çok şaşırtıcıydı, ve Mukaddes Kitap açısından, o çok önemli zamanların taşıdığı anlama uygundu. Konu: “Şimdi Yaşamakta Olan Milyonlarca Kişi Asla Ölmeyecektir” idi. Bu tema, mahkûm edilen bu şeyler sistemine son verecek olan “büyük sıkıntıda” sağ kalan insanlar olacağını gösteren Mukaddes Kitap öğretisine dayanıyordu. (Vah. 7:9, 14) Lütuf görüp hayatta kalanlar, Mesih’in krallık yönetimi altında Bin Yıllık Çağa girecekler ve bu hükümet vasıtasıyla, cennete çevrilen yeryüzünde ebedi hayat kazanabileceklerdi.

20. M. S. 1923 yılında Los Angeles’de yapılan kongrede İsa’nın hangi meseli müzakere edildi ve nasıl uygulandı?

20 Beş yıl sonra, 18-26 Ağustos 1923’de yine Los Angeles şehrinde başka bir kongre daha yapıldı. Cemiyetin başkanı 25 Ağustos pazar günü, İsa’nın sembolik koyun ve keçilerle ilgili meselini müzakere etti. Bu mesel, İsa’nın ‘bu şeyler sisteminin sona erişini’ gösteren ‘alamete’ dair verdiği peygamberliğin bir kısmı olduğundan, konuşmacı bu meseli “son günler”e uyguladı. Onun Milenyum’dan önce olacağını gösterdi. Acaba Kralın ruhi ‘kardeşlerine’ ihtiyaç duydukları iyiliği yapan “koyunlar” kimleri temsil eder? ‘İyi niyetli’ denilen kimseler, şimdiki şeyler sistemi yıkılırken hayatta kalıp Mesih’in krallığı altında Milenyum sisteminde yaşama mükâfatına erişenlerdir. Bugün bu sembolik “koyunlar” Mesih’in “kardeşleri” olan ruhi İsraillilerin mütebakisinin temsil ettiği Yehova’ya yönelen ruhi tapınma mabedine akarcasına gelen ‘kavmlardır.’—Mika 4:1; Mat. 24:3; 25:31-46.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş