İlginç Sorulara Cevaplar

● “Talant” Meselindeki Üç Hizmetçi Kimleri Temsil Ediyorlar?—Mat. 25:14-30.

Hizmetçilerin üçü de ‘efendinin’ ev halkından oldukları için, Krallık menfaatlarını farklı yeteneklere ve çoğaltma fırsatlarına sahip olan, gökteki krallığın müstakbel mirasçılarının tümünü temsil ediyorlar. M. S. 33 yılında Pentikost gününden başlayarak günlerimize kadar meshedilmiş hizmetçilerinin emanetine bırakılmış olan efendinin “malları”nı çoğaltma işinde, bazılarının diğerlerine kıyasla daha çok fırsatları, enerjileri ve yetenekleri olacaktı. Resuller, geniş imtiyazları olan başka kişilerle birlikte beş “talant” sınıfında yer alacaklardı. Diğerlerinin hayat şartları ise, yapabilecekleri işleri kısıtlayacaktı. Bununla birlikte, hizmetçilerinin tümü işlerinde ve bağlılıklarında bütün canlarıyla çalışmak zorunda olup, aynı mükâfatı alacaklardı.

Kendisine tek “talant” verilen hizmetçi bile başarısızlığa uğramaya mahkûm edilmemişti. Eğer aldığı “talant”la uğraşıp hiç olmazsa bir tane daha kazansaydı, o da büyük bir ihtimalle ‘efendisinin şenliğine girmek’ üzere mükâfatlandırılacaktı. Oysa, o “kötü” olduğu için, Krallığın sadık kalmayan müstakbel mirasçılarını temsil edecekti. Onlar, sadece imtiyazlarını değil, herhangi bir mükâfatı da kaybedeceklerdi.

Hıristiyan âleminin üyeleri, Efendileri olan İsa Mesih’in hakiki hizmetçileri olduklarını iddia ediyorlar. Oysa, sözleri ve işleriyle Efendinin ev halkının üyeleri olduklarını yalanlıyorlar. Böylece onlar, gökteki Krallığın müstakbel mirasçıları sınıfına giremezler.

● Yehova’nın Şahitlerinin inancını yansıtan yayınlarda geçen “Hıristiyan âlemi” teriminin anlamı nedir?

Yehova’nın Şahitlerinin inancını yansıtan yayınlarda geçen “Hıristiyan âlemi” terimi, Mukaddes Kitapta öğretilen hakiki Hıristiyanlıktan farklı, çoğunlukla dar anlamda “sözde Hıristiyanlık” için kullanılmaktadır. Böylece terimin dinsel yönüne ağırlık veriliyor. Bununla birlikte, yayınlarımızdaki bu terim daha geniş kapsamlı olarak zaman zaman “Hıristiyanlığın çoğunlukta bulunduğu ülkeler” anlamında kullanılmaktadır.

Terimin daha dar anlamdaki dinsel durumu mu, yoksa daha geniş anlamdaki Hıristiyanlığın çoğunlukta bulunduğu ülkeleri mi kastetmek için kullanıldığı üsteki ve alttaki ayetleri okumakla açıkça anlaşılacaktır. Örneğin, Hıristiyan âleminden sahte dinin dünya imparatorluğunun (“Büyük Babil”) bir kısmı olarak ve sahte dinsel imparatorluğun “büyük sıkıntı”nın başlangıcında yok edileceğinden söz edildiği zaman, bu terimin dar anlamda kullanıldığı okuyucu tarafından açıkça görülecek. Bunun sebebi, Hıristiyan âleminin siyasi ve ekonomik kısımlarının, dinsel kısımlarıyla aynı zamanda yok edilemeyeceğidir.—Vah. 17. bap. Mat. 24:21.

● Masum olan eş, eşinin zina yaptığını öğrendikten sonra onunla tekrar cinsel ilişkide bulunursa, acaba bu hareket, masum eşinin diğerini bağışladığının bir delili olur mu?

Evlilik dışı yapılan cinsel ilişki, boşanmak için bir temel oluşturur. Masum eş eğer istiyarsa, suçlu olanı boşayabilir. Fakat masum eş, suçlu eşiyle tekrar cinsel ilişkiye başlarsa, bu suçlu eşini bağışladığı ve aralarındaki kopukluğun giderildiği anlamına gelir, aksi takdirde bağışlamayı göstermek için bundan başka uygun bir hareket mevcut olmayacaktı.—Mat. 19:19; 5:37.

Zina eden gerçekten tövbe ederse ve iki eş de baş gösteren sorunları çözmek üzere samimi bir arzu gösterirlerse, suçlu eşe merhamet göstermek ve onu bağışlamak uygun olur. Her ne kadar belirli bir süre ilişkilerin gergin kalacağı ve bazı sorunların çözülmesi gerekeceği kabul edilirse de, yine de evliliğin bozulmaması için, akla yakın olan her çaba harcanmalıdır. Meseleleri bu şekilde ele almak, evli çifte ve eğer bir çocuk varsa, ona da sevinç vermekle kalmayacak, aynı zamanda tüm evlilikleri bozmak üzere büyük çaba harcayan İblis Şeytan için de bir yenilgi olacaktır.

Bazı durumlarda, masum eşin, evliliğe devam etmesi yönünden uygun bir neden bulması çok zor olabilir. Zina olayı ortaya çıkmadan önce bile, Mukaddes Kitaptaki reislik ve tabiyet konusuyla ilgili prensipleri uygulamak yönünden ciddi sorunlar doğmuş olabilir. Eşler görüşmelerini kısıtlamış, birbirine karşı az sevgi ve az saygı göstermiş olabilir. Acı duygular, küskünlük veya başka etkenler, birbirine borçlu oldukları cinsel hakları vermelerini engellemiş olabilir. Eğer suçlu eş bağışlansa, bu gibi ciddi ve derin sorunlar için bir çözüm bulunabilecek mi? Masum eş, durumun düzelmesi için az ihtimal olduğunu hissedebilir ve zina edeni boşamaya karar verebilir. Böylece o, hayatında ayarlamalar yapması, örneğin, bir boşanmanın açacağı yaralara katlanması, eğer çocukları varsa, onlara bakması ve benzeri yönlerden bazı ayarlamalar yapması gerekeceğini kabul etmekle beraber kararını yine de değiştirmeyebilir. Öte yandan masum olan, Yehova’nın ‘boşanmadan nefret ettiğini’ de göz önünde buldurmalıdır.—Mal. 2:16.

Bütün bunlar, masum eşin suçluyu bağışlamasına veya bağışlamamasına dair karar vermesi yönünden dikkate alması gereken etkenlerdir. Cinsel bir ilişkiye tekrar başlamadan, yani evli olanlara özgü bu samimi ilişkilere yeniden girmeden önce, yukarda değindiğimiz etkenlere dikkat etmelidir. Ortaya çıkan meseleler hakkında konuşmak, bazı sorunları ele almak, anlaşmaya çalışmak, evlilikte sevgi ve saygıyı geliştirmek için gayret etmek üzere iki kişinin arzularını saptamak, suçlunun bağışlandığını ima etmeden yapılmalıdır. Öte yandan masum eş, zina eden eşiyle yeniden cinsel ilişkide bulunmak üzere duygusal açıdan hazır bir hale geliyorsa, onu kayıtsız şartsız bağışlamış olur. Artık o, eşinin sadakatsizliğini, Mukaddes Kitap açısından geçerli olan bir boşanma hakkını elde ederek yeniden evlenmek üzere serbest olmak için kullanamaz.

Masum eş, suçluyu bağışlamak üzere tutarlı şekilde hareket etmeli ve eşinin geçmişte işlediği günahları artık anmamalı ve geçmişteki olayları devamlı surette hatırlatmamalı. Bu şekilde kendisi bağışlamakta Yehova’yı örnek alır. (Mezm. 103:3, 8-14; İş. 55:7; Efes. 4:32; I. Pet. 4:8; I. Yuh. 1:9) Tabii bağışlanmış eş, bunu takdir etmeli ve işlediği suçun tekrarlanmasından kaçınmak üzere elinden geleni yapmalı.

Ara sıra daha sonra beklenmedik bazı sorunlar baş gösterebilir, eğer bunlar bilinseydi, belki masum eş diğerini bağışlamayacak ve tekrar onunla cinsel ilişki kurmak istemeyecekti. Fakat böyle sorunlar baş gösterirse, evliliği resmen bozmak üzere bunlar bir temel sağlamaz. Bu sebepten masum eş, önce tüm etkenler hakkında dikkatle düşünmeli ve suçlu olanı bağışlayıp bağışlamayacağına dair karar vermekte acele etmemeli.

Bundan başka, zevcesinin işlediği zinadan ötürü gebe kalma durumu olabilir. Erkek, karısıyla tekrar cinsel ilişki kurduğu zaman söz konusu hamileliği bilinmiyorsa bile, durum değişmez, bu sebepten koca, karısını bağışlamadan önce onun hamile kalabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmalıdır. Karısının başka erkekten hamile kalıp kalmadığını kesinlikle anlayana kadar kocasının beklemesi hikmetlilik olur. Fakat bu konuda kesin bilgiye sahip olmadan önce karısını bağışlayıp onunla tekrar cinsel ilişkide bulunursa durum ne olur? Aslında kendisi daha önce, karısının hamile olma ihtimalini kabul edip karısı bu çocuğu doğurduğu takdirde onu evine kabul ederek kendi çocuğu gibi bakmaya karar vermiş sayılır.

İman eden eşin işlediği “zina” suçu ortaya çıkarsa, durum cemaatin ihtiyarlar kurulunun dikkatine sunulmalıdır. (Mat. 19:9) Suçlu eş bunu yapmazsa, Yehova’nın cemaatinin temiz tutulmasının sorumluluğu altında olan masum eş bunu yapmak yükümlülüğü altındadır. Suçlu olan gerçekten tövbe ederse, masum eş onu bağışlamasa bile, o cemaatin bir üyesi kalabilir. Eğer suçlu tövbe etmezse, cemaatten müşareketten kesilir, buna rağmen masum eş isterse, onu bağışlayabilir ve onunla yaşamaya devam edebilir.

Bütün bu noktalar, evlilik sorumluluklarının hafife alınamayacağını vurgulamaktadır. Ancak eşlerden biri “zina” ederse, masum eş, yeniden evlenmek üzere Mukaddes Kitaba uygun olarak evliliğini iptal edebilir. Fakat eşler evliliğin samimi ilişkilerine tekrar başlarlarsa, geçmişte işlenen “zina” bu evliliğini bozmak üzere artık bir sebep olarak kullanılmaz. Bu bakımdan hem eşler hem de cemaat tutarlı olmalıdır. Evli çift, Yehova’ya bakarak evliliklerini başarmak ve büyük ölçüde mutluluğu tadabilmek için ilişkilerinde sevgi ve saygı geliştirmek üzere gayretle çalışmalı.