Mukaddes Kitap Yeryüzünün Sonunu Önceden Bildiriyor mu?
DÜNYANIN SONU-insan tarihi boyunca bu iki kelime birçok yüreği dehşetle doldurmuştur. Günümüzde dindarlık azaldığı için, bu kelimelerin bıraktığı etki de azaldı. Bununla birlikte, bir dünya felaketinin konu edilmesi sadece dinsel alandan gelmemektedir. Değişik dallarda çalışan bilim adamları insan ırkını tehdit eden felaketten söz etmektedirler.
BİLİMSEL KORKULAR
Astronomlar, yeryüzündeki yaşamın devamını tehdit eden en az dört etken üzerinde durmaktadırlar. “Yeri Tehdit Eden Dört Kozmik Felaket” başlığı altında, Fransızca bilimsel bir dergi olan Science et Vie (Bilim ve Hayat) bunların bir süpernova patlaması, dev bir güneş parlaması, dev bir güneş taşının çarpması veya güneş sisteminin tümünün güneş ısısının büyük kısmını emen ve dolayısıyla dünyanın donmasına neden olacak kozmik bir toz bulutuna girmesi olduğunu bildiriyor.
Aynı zamanda ekologlar, doğanın ve insanlığın sağlığını, hatta hayatını bile tehlikeye düşüren suni maddelerin hem iyi, hem de kötü yönde kullanılmasından kaynaklanan çevre kirlenmesinin doğurduğu tehlikelere karşı gitgide daha sık uyarılarda bulunmaktadırlar. Evet çevre kirlenmesi, tenefüs ettiğimiz havayı, kullandığımız toprağı ve onun ürettiği yiyecekleri, denizi ve yediğimiz balıkları zehirlemektedir. Ormanların bencil çıkarlar uğruna hikmetsizce kesilmesi, hem afetlere yol açan su baskınlarına hem de insan yapısı çöllerin yayılmasına neden olmuştur.
Bu çevresel tehditlerden her biri, şüphesiz yeryüzündeki hayatı sona erdirmez. Oysa hepsi bir araya geldiği zaman küçümsenmeyecek kadar büyük bir tehlikeyi oluşturuyorlar. Dünya Çevre Konferansı heyetinin eski genel sekreteri Maurice Stong, Paris’in haftalık haber dergisi olan L’Express’le geçenlerde yaptığı görüşmesinde şunları bildirdi: “Üzülerek söylüyorum ki, şayet insanoğlu doğaya karşı böyle kibirli tutumunu sürdürürse, kendi nesli er geç yok olacaktır.”
Bununla birlikte, “Kıyamet Günü” veya yanlışlıkla “Armagedon” olarak bilinen yeryüzündeki hayata yöneltilen en yakın tehdit her an patlayabilecek olan topyekün atom savaşıdır. Dünyanın ağzına kadar silahlanmış ülkeleri patlama gücü yeryüzünde yaşayan her erkek, kadın ve çocuk başına birkaç ton TNT’ye eşit olan nükleer silahları biriktirdiler. Nükleer tehdit ile ilgili olarak dünyanın sonu teriminin kullanılmasına şaşmamak gerek.
KİLİSELERİN ÖĞRETTİĞİ NEDİR?
Yüz milyonlarca Katolik ve Protestan için “Kıyamet Günü” veya “Hüküm Günü” “Dünyanın Sonu” gibi ifadeler, son hesaplaşma günü ve yerin yok edilişi fikrini uyandırıyor. Yetki sahibi Dictionaire de Théologie Catholique (Katolik Teoloji Sözlüğü) “Dünyanın Sonu” başlığı altında şunları bildiriyor: “Katolik Kilisesi, mevcut dünyanın Tanrı’nın yarattığı gibi ve şimdi içinde bulunduğu durumda sonsuza kadar var olmayacağına inanır ve bunu öğretir. Çağlar boyunca Tanrı tarafından yaratılan görünür tüm yaratıklar . . . . ölecek ve yeni bir yaratılışa dönüştürülecekler.”
Hıristiyan âleminin kiliseleri, insanın nihai kaderinin ya cennette sonsuz mutluluk, ya da “cehennem”de sonsuz işkence olduğunu öğretmektedir. Onlara göre, Tanrı’nın maksadında yerin kalıcı bir rolü yoktur. Bununla birlikte hem Katolik, hem Protestan teologlar, Mukaddes Kitapta Tanrı’nın iradesinin ‘gökte olduğu gibi, yerde de’ yerine getirilebilmesi için Tanrı’nın Krallığının gelmesinden bahsedildiğini gayet iyi bilmektedirler. (Matta 6:10) Onlar, bunun Hıristiyanların uğruna dua etmeleri gerektiği önemli hususlardan biri olduğunu da bilmektedirler. Ayrıca adaletin bulunacağı “yeni bir yer”le ilgili olan Mukaddes Kitabın vaadine de yabancı değildirler. (II. Pet. 3:13; Vah. 21:1-4) Böyle olmakla birlikte, Tanrı’nın maksadındaki yerden söz eden yukarıdaki ve birçok başka ayetlerle ilgili olan Katolik ve Protestan teolojisi belirsiz hatta kaçamaklıdır.
Öte yandan Hıristiyan âleminin birçok teologları iyileri göğe ve kötüleri “cehennem”e gönderdikten sonra yerin yok edileceğini ‘kanıtlamak’ için “gök ve yer geçecektir” diyen Matta 24:35 ve benzeri ayetlere de hemen dikkati çekerler. Öğretilerinde yer için artık bir rol bulunmaması nedeniyle, ondan kurtulmaktan gayet memnundurlar. Mukaddes Kitabın birkaç tercümesinde geçen “dünyanın sonu” sözlerini büyük bir rahatlıkla yerin sonu olarak yorumlamaktadırlar.—Mat. 24:3.
MUKADDES KİTABIN GÖRÜŞÜ
Öyle ise, Mukaddes Kitaptaki “dünyanın sonu” deyimi ne anlama gelir? İlk başta bazı tercümelerin “dünyanın sonu” olarak tercüme ettiği deyimi diğerlerinin “çağın kapanışı” (Revised Standart Version, hem Protestan, hem Katolik baskısı) “çağın tamamlanması” (Marshall, The İnterlinear Greek-English New Testament) veya “bu şeyler sisteminin sona erişi” (New World Translation) olarak tercüme etmiş olmaları dikkate değer. “Kapanış”, “tamamlanması” veya “sona eriş” kelimeleri telos (son veya tamamlanmış)’dan (Matta 24:6, 14 ile karşılaştır) farklı olarak Yunanca sinte’leia kelimesinin daha itinayla yapılan tercümeleridirler. Benzer şekilde “çağ” ve “şeyler sistemi” ifadeleri genellikle insanlık dünyası anlamına gelen kosmos kelimesinden farklı olarak ai.on’un daha doğru tercümeleridirler.
İlginç olarak ko’smos kelimesi bazen yanlış tercüme edilen “dünyanın sonu” kelimelerini içeren ayetlerin hiçbirinde geçmiyor. Öyle ise, bu ifade insanlığın sonu anlamına gelmez. Bir kötü şeyler sisteminin sona erişine, “fasık adamların” kötü işleriyle tanınan bir çağın (ai.on)’un bitimine değinir.—II. Petrus 3:7 ile karşılaştır.
Mukaddes Kitap, yeryüzünün sonunu bildirmediği gibi, şahane gezegenimiz için harikulade bir gelecek bildiriyor. Fakat önce, yeryüzü şimdiki kötü şeyler sisteminden temizlenmeli. Bu yüzden bu sistemin sonu, gelecek makalede göreceğimiz gibi ümit besleyebileceğimiz bir şeydir.